14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 EYLÜL 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER İstanbul B Edirne B Kocaeli B Çanakkale B İzmir A Manisa A Denizli A Zonguldak B Sinop B Samsun B Trabzon PB Giresun PB Ankara B 27 33 30 28 31 33 32 25 26 26 26 27 29 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B A A A A A A A B B B 29 28 28 30 33 31 33 33 30 30 27 24 23 Oslo Y Helsinki PB Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih B Berlin B Budapeşte B Madrid Y Viyana B 7 13 12 16 17 15 15 16 23 22 24 23 23 Belgrad B 28 Sofya B 30 Roma B 24 Atina A 30 Zürih PB 22 Moskova Y 13 Aşkabat Y 27 Taşkent B 29 Baku B 26 Bişkek PB 25 Tiflis B 22 Kahire A 31 Şam A 33 Ülkemizin genelinde yağış beklenmiyor, Doğu Karadeniz kıyıları ile Doğu Akdeniz’in iç kesimlerinin parçalı bulutlu, diğer yerlerin az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Hava sıcaklığı kuzey ve iç kesimlerde 2 ile 4 derece artacak. 13 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 25 Eylül GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Dinçer’in imam hatip ortaokullarının sayıları konusundaki çelişkisi dikkat çekti ? Baştarafı 1. Sayfada ...isimleri görev belgelerinde geçti diye teğmenleri veya yüzbaşıları hapisle cezalandırmasının eleştirildiği bugünlerde… …üzerinde durulan bir başka gerçek var: Bağımsız, tarafsız yargı ilkeleriyle bağdaşmayan mahkeme heyetinin davranışlarına tepki gösteren sanık eleştirilerine dayanan asıl gerekçe! Ne ki, kamuoyunun, medyanın, muhalefet partilerinin, hukuk adamlarının, kararların hukuka ve hatta insanlığa sığmadığını irdeleyen eleştirileri, hatta kanıtlayan söylemler, yazılar, yorumlar mahkeme heyetine vız geliyor: “Balyoz mahkememiz üyelerinden birinin, ‘Biz kararlarımızla konuşuruz’ diyen kısa açıklaması, dışımızda söylenenlerin de, yazılanların da zerre kadar bizi etkilemediğini, etkilemeyeceğini açıklamış oldu” diyorlar. Ama hapis cezalarına zorunlu olmayan kimi yasal kararlar ekleyen Balyoz yargıçlarının vicdanlarını hiç mi rahatsız etmiyor? ??? Oysa insanlık vicdanını sızlatan kararları gazete manşetleri duyurdu. Örneğin başta Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek gibi üstün görüşlü olduklarına inanılan hukuk adamlarının, anayasanın yargının bağımsızlığını ifade eden 138. maddesini göstererek kararları eleştirmekten uzak duranlar... ...Adaletin böylesine de şapka çıkaranlar, ailenin kutsallığından durmadan söz edenler... ...Balyoz mahkemesinin aile içine de balyoz indiren kararlarına neden göz yumuyor, olağan bir sonuçmuş gibi sessiz kalıyorsunuz? Neymiş o kararlar diye birbirinize bakıp dudak bükeceğiniz yerde, örneğin adalet ve insanlıkla ilgili dini ve insani kuralları dilinden düşürmeyen Bay Başbakan RTE, babalarının varsa günahı çocuklarına, ailelerine de yükleyen Balyoz mahkemesi kararlarını neden görmezden geliyorsunuz? Nedir ne değildir öğrenmek istiyorsanız, önceki pazar günkü gazete manşetlerine bir göz atın. Mahkeme, aralarında 3 kadının da bulunduğu 325 sanığı Medeni Kanun’un 471’inci maddesini de dikkate alarak, suç tarihinde (2003) geçerli olan 765 sayılı TCK’nin 33. maddesi gereğince… …“hapis halleri sona erene kadar yasal kısıtlılık altında bulundurulmasına ve bu süre içinde babalık ve kocalık hakları kullanmaktan mahrum edilmelerine karar verdi. Kararın Yargıtay’da onanması 18 yaşını doldurmamış çocuklarına ilişkin, okula kaydettirmek, banka hesabı açmak gibi velayet işlemleri yapmaktan mahrum olacağı gibi… kocalık görevi yapmaktan, aile reisliği yapmaktan da mahrum olacaklar.” Davada 1 numaralı sanık diye adı geçen eski 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan’ın avukatı Celal Ülgen, karar üzerine şunları söylüyor: “Sanıkların babalık ve kocalık haklarından men edilmelerine ilişkin karar, mahkemenin takdirinde olan bir karardır. Mahkeme babalık ve kocalık hakkında men kararı vermeyebilirdi” diyor ve şu gerçeği vurguluyor: “Mahkeme burada kendine verilen takdir hakkını ‘keyfi’ olarak kullanmıştır!” ??? Balyoz mahkemesinin keyfi kararları bu kadarla kalmıyor. Söz konusu asıl gerekçeye bakalım: Soru: Mahkeme, 15 yıl asgari, 20 yıl azami mahkumiyetten, azami cezayı yeğleyerek ilk üç sanığa neden 20 yıl verdi? Belge kimliğindeki yanıt: “Sanıkların duruşmalardaki ‘hallerine bakarak’!” Bu somut örneklere bakmadan, kim ki Türkiye’de de bağımsız, tarafsız yargıçlar var diyorsa… …mantığına, sağduyusuna, aklına zarar! 417 İHO gizlendi mi? SİNAN TARTANOĞLU Carrillo ve Balyoz... Araya bir dizi ile bir kitap çalışması girdi. Bir süre yazamadım… “Sağnak”a geri dönüş, İspanyol komünizminin tarihi lideri Santiago Carrillo’nun ölümü ve ağır Balyoz kararlarına tesadüf etti. Onlarla başlayalım. Büyük bir lider itibarıyla uğurlanan Carrillo’yu, İspanya yıllarımda yakından tanımış olduğum için söze onunla gireyim… Carrillo’nun cenazesinde arkasından söylenenler, bizim burada hiç dillerden düşürülmeyen demokrasi düşü ve kültüründen ne denli uzak olduğumuzu hatırlattı bana şu Balyoz günlerinde… Külleri doğduğu (1915) Gijon kenti kıyılarından Atlantik Okyanusu’na dökülen Carrillo için son günlerde hep Israrla yinelenen konu; iç savaşta Frankocu güçlerle çatışan liderin, rakiplerine hiç kin gütmemesi oldu… Eski sosyalist başbakanlardan Felipe Gonzalez; tarihi liderin İspanyol demokrasisine yaptığı katkıyı; büyük bir “siyasi cesaret, devlet adamlığı ve gerçekçilik” örneği olarak özetledi ve arkadan şunları ekledi: “Carillo’nun ilk önceliği toplumsal barış ve bir arada yaşama kültürüydü!” 40 yıl süren Franko döneminde Fransa’da sürgüne zorlanan ve 70’li yıllar ortasında diktatörün ölümünden sonra döndüğü ülkesinde komünist partinin yasallaştırılmasına önayak olan lider; siyaset yaşamının daha sonraki evrelerinde geçmiş kutuplaşmaları deşmemek için azami özen gösterdi… Bu özeni aslında yalnız Carrillo değil, Carrillo ile birlikte demokrasiye geçişin tüm mimarları... sosyalist lider Gonzalez ve merkez sağdaki Adolfo Suarez de esirgemedi demek daha doğru. Sağ uçtan… sol uca siyasi yelpazenin tüm renklerini temsil eden bu liderler aralarında “pacto de caballeros”centilmen anlaşmasıolarak anılan bir “saldırmazlık paktı” imzaladı. 1978’deki demokratik anayasa, o “pacto de caballeros” sayesinde yapılabildi. “Saldırmazlık paktının” ne büyük bir “siyasi gerçekçilik” ve “devlet adamlığı” gerektirdiğini anlayabilmek için o yılların İspanyası’nı tanımak, görmek lazımdı… Carrillo bahsettiğim dönemde “Cumhuriyet” için yapmış olduğumuz bir söyleşide geçmişin anılarını bizzat “Unutmayın ki bu ülkede iç savaşın ölümlerine, yaralanmalarına sahne olmamış tek bir köşe yoktur”diyerek özetlemişti... Ama buna rağmen İspanyollar; ’70‘li’80’li yılların İspanyası’nda kin ve öfkelerini; arkalarına atmaya karar verdiler. İntikam sarmalına girmeleri halinde, eski defterlerinin açılmasının kaçınılmaz olacağını biliyor; nefretin yalnızca nefret getireceğini düşünüyorlardı. 20. yüzyılın ilk üç çeyreğini zaten böyle yitirmişlerdi. Bundan sonrasını kurtarmak istiyorlardı. “Demokrasiye geçiş modeli” olarak tüm dünyaya örnek olan İspanyol örneğinin en ayırt edici yönü ve düsturu işte bu oldu: Geçmişle cebelleşmemek! Gerçi askeri saftan “dikta geçmişine dönüş” için birkaç teşebbüs oldu… Bunlardan ilki, Carrillo’nun komünist partisinin 1977 yılındaki “yasallaşma” süreci sırasında, ordu içindeki bir “darbe girişiminin” (Operacion Galaxia) ortaya çıkması ile yaşandı.. İlk “teşebbüs” seri biçimde yüksek askeri mahkemede “Consejo Supremo de Justicia Militar” yargılandı. Ve yalnızca iki subaya (konu teşebbüste kaldığı için) biri 7, diğeri 6’şar aydan cezalar verildi... Tankların fiilen sokağa çıkarıldığı 1981’deki ikinci vukuat (parlamento basan yarbay Tejero’nun darbe harekâtı) da sonra tekrar yüksek askeri mahkemeye taşındı. İkinci olay, “teşebbüsün” ötesinde fiilen bir darbeydi. Ancak sadece elebaşlarının yargılandığı davada, ceza alanların sayısı her şeye karşın 30’u geçmedi… Nerede fiilen tankların sokağa çıkarıldığı açık bir darbe hareketi, nerede delilleri tartışılan bir “eksik darbe teşebbüsü”? Nerede 30, nerede 330 subaya verilen cezalar? Nerede askeri suçluların çıkarıldığı askeri mahkeme? Nerede “siyasi niteliği” herkesce teslim edilen tartışmalı “özel yetkili mahkemeler”? Nerede “saldırmazlık paktı” üzerinden karar alan bir siyasi sınıf; nerede bizim “kin ve intikamcı nesiller” yetiştirmeye ahdeden politikacılarımız? Türkiye’deki “kin ve intikam ruhu” öyle derin, öyle köklü ki üç gün önce 27 Mayıs darbesinde idam edilen Menderes’in ruhuna mevlit okutuldu ve ardından “Yassıada’ya” nispet yapar gibi ülkeyi kamplaştıran bu çok ağır ve tartışmalı “Balyoz kararları” alındı… “Tarihi hesaplaşma”, güç kavgası başka; “demokratikleşme savaşı” ve “demokratikleşme davası” bambaşka şeyler. Türkiye’de ceryan eden “güç kavgası” ve “tarihi hesaplaşmayı” hiçbir şekilde demokratikleşme adı altında savunmak mümkün değil… Demokratikleşmenin çok sayıda ön şartı var… Sivillleşme o ön şartlardan sadece biri… “Bir arada yaşam kültürü”, “iç barış”, “iç barışı” tesis eden “devlet adamlığı” da en az sivilleşme kadar olmazsa olmaz bir önkoşul bu serüvende. Demokratikleşme her şeyden önce bir uygarlık iklimi. Biz o noktadan çok uzaktayız. ANKARA Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ’in 4+4+4 sistemiyle açılan imam hatip ortaokullarının (İHO) sayıları konusunda verdiği çelişkili rakamlar dikkat çekti. CHP’li Sakine Öz’ün soru önergesine 13 Eylül’de verdiği yanıtta İHO sayısını 683 olarak veren Bakan Dinçer, 16 Eylül’de Kanal 7’de yaptığı açıklamada ülke genelinde 1100 imam hatip ortaokulu açıldığını söyledi. Dinçer’in farklı rakamlar vermesi, “3 günde 417 İHO birden mi açıldı, bakanlık İHO sayısını TBMM’ye az mı bildirdi” sorularını gündeme getirdi. Milli Eğitim Bakanlığı’nda ülke genelinde açılan İHO sayısı konusunda karmaşa yaşa ? Dinçer, 16 Eylül’de ülke genelinde 1100 imam hatip ortaokulu açıldığını söyledi. Dinçer’in farklı rakamlar vermesi, ‘3 günde 417 İHO birden mi açıldı’ sorusunu gündeme getirdi. nıyor. 4+4+4 yasasının yürürlüğe girmesi ile il milli eğitim müdürlükleri tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda ülke genelinde, bağımsız veya ortaokul ve imam hatip lisesi bünyesinde toplam 627 İHO’nun açıldığı belirlenmişti. İl milli eğitim müdürlüklerinin yaz ayları boyunca hazırladığı okul dönüşüm listeleri değiştirildi. İlk listelerde İHO olarak görülmeyen okullar, ders zilinin çalmasına kısa süre kala imam hatipleştirildi. Ankara’da ve İstanbul’da bile çok sayıda aile, çocuğunun gideceği okulun imam hatip ortaokulu olarak düzenlendiğini son anda öğrendi. Okulların açılmasına bir gün kala 16 Eylül’de Kanal 7’de, 21 Eylül’de ise TGRT Haber’de katıldığı bir programda Milli Eğitim Bakanı Dinçer, “460 tanesi imam hatip liselerinin bünyesinde olmak üzere Türkiye’de toplam yaklaşık 1100 İHO” açıldığını söyledi. Ancak Bakan Dinçer, bu açıklamasından 3 gün önce, 13 Eylül’de CHP Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün soru önergesine ise “333 adet bağımsız, 350 adet ise ya ilkokul veya ortaokul ya da imam hatip lisesi içinde olmak üzere toplam 683 İHO kurulduğu” yanıtını verdi. MEB yetkililerinin Cumhuriyet’e yaptığı açıklamaya göre de ülke genelinde yaklaşık 1100 İHO açıldı. Bunlardan yaklaşık 700 tanesi bağımsız olarak, yaklaşık 400 tanesi ise ortaokulların veya imam hatip liselerinin içine “biriki sınıf” halinde kuruldu. Yetkililer ayrıca, okulların açılmış olmasına karşın, “bu rakamların hâlâ değişebileceğini, ihtiyacın imkândan fazla olduğu yerlerde artacağını, talebin az olduğu yerlerde ise azalacağını” açıkladı. Ancak Bakan Dinçer’in 3 gün arayla farklı rakamlar vermesi, TBMM’ye rakamın az bildirilmesi soru işaretleri yarattı. Öte yandan imam hatip ortaokullarına yaklaşık 107 bin, imam hatip liselerine ise yaklaşık 125 bin öğrenci kaydoldu. İntikam kültürü ve demokrasi ‘Eğitimin faturası topluma’ Ahmet Acar, ‘Yükseköğretim sistemimizin yeniden yapılandırılması gereklidir ve bu konuda geç kalınmıştır’ dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, 4+4+4 sistemi ile ilgili olarak “eğitim reformları yapılırken atılan yanlış adımlar ve sonuçların ağır faturası sadece eğitim kurumlarına değil, tüm topluma çıkıyor” dedi. Tutuklu yargılamaları da eleştiren Rektör Acar, hazırlanmakta olan yeni yükseköğretim yasasına ilişkin olarak ‘özerklik’ temennisinde bulundu. ODTÜ’de 20122013 eğitim öğretim yılının açılışı yapıldı. Üniversitenin 57. eğitim öğretim döneminin açılış töreninde Rektör Prof. Dr. Ahmet Acar, ülke gündemine ilişkin eleştirilerde bulundu. İşte Acar’ın konuşmasından satır başları: 4+4+4 olarak bilinen ilk ve ortaöğretim modelinin yasalaşması sürecinde, eğitim fakültemizin görüşlerinin yetkili çevrelerle paylaşılmasını önemsedik. Çünkü eğitim reformları yapılırken atılan yanlış adımlardan çabuk dönülemiyor ve sonuçların ağır faturası sadece eğitim kurumlarına değil, tüm topluma çıkıyor. Üniversiteleri de yakından ilgilendiren bir başka konu, bilim insanlarına, öğrenciler ve basın mensuplarına bazı soruşturma, tutuklama ve baskılar nedeniyle ülkemizde akademik değerlerin ve ifade özgürlüğünün gerilediği tartışmaları olmuştur. İsteğimiz, temel hak ve özgürlüklere saygının, farklı görüşlere tahammülün, çoğulculuğun; hukukun üstünlüğü gibi demokrasi ilkelerinin ülkemizde tam olarak hayata geçirilmesidir. Genel uygulama haline gelen tutuklu yargılamalara, kolaylıkla açılan sorgulama ve kovuşturmalara son verecek, uluslararası standartlara uygun adil yargılama koşullarını gerçekten sağlayacak adımların atılması hepimizin beklentisidir. Yükseköğretim sistemimizin yeniden yapılandırma önerileri tartışılırken, sorular bellidir: Devlet üniversiteleri akademik, idari, mali konularda ve personel rejiminde çok daha özerk olacak mı? YÖK’ün üniversiteler üzerindeki kontrolü azalacak mı? Üniversitelerin geçmişlerine bakılmaksızın tüm üniversiteleri benzeştirme arayışları yine hâkim mi olacak? Yükseköğretimin yeniden yapılandırılması oldu bittiye getirilecek bir konu değildir. Yeni yasa, yükseköğretim sistemimizi belki de bir otuz yıl daha bağlayacaktır. SEÇMELİ DERS TALEBİ Rektör Prof. Dr. İlk sırada matematik ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Emin Zararsız seçmeli derslerle ilgili olarak “Matematik uygulamaları dersi en fazla seçilen dersimiz oldu. Bunu sırasıyla yabancı dil, Kuranıkerim, Hazreti Muhammed’in hayatı dersleri izliyor” açıklamasını yaptı. Zararsız, 402 bin öğrencinin Kuranıkerim seçmeli dersini talep ettiği bilgisini verdi. Hazreti Muhammed’in yaşamına ilişkin dersin, en fazla seçilen ders olduğu yönündeki basında yer alan haberlerin doğru olmadığını dile getiren Zararsız, kesin verilerin ellerinde olduğunu söyledi. “Yaşayan diller ve lehçeler ise mevcut seçimlik derslerin arasında en az seçilen ders oldu” bilgisini veren Zararsız, bunun böyle olmasının doğal olduğunu, belirli bölgelerde konuşulan diller olduğu için o bölgelerdeki insanlar tarafından seçildiğinin ortaya çıktığını söyledi. Zararsız’ın verdiği bilgilere göre Türkiye genelinde seçmeli ders talep rakamları yaklaşık olarak şöyle: Matematik uygulamaları: 495 bin, yabancı dil: 413 bin, Kuranıkerim: 402 bin, Hazreti Muhammed’in hayatı: 256 bin, yaşayan diller ve lehçeler: 21 bin. Darbecilik ve Türkiye örneği 45 KİŞİYE 1 YIL 3 AY HAPİS ‘Şifreli YGS’ eylemine ceza yağdı COŞKUN YAMAN BALIKESİR Balıkesir’de geçen nisan ayında, YGS’de şifre ve kopya iddialarını bir eylemle protesto eden sanıklara ceza yağdı. Bu eyleme katılan yaklaşık 300 kişiden 45’ine 1 yıl 3’er ay hapis cezası verildi. Balıkesir’de öğrenciler, 8 Nisan 2011’de Yükseköğretime Geçiş Sınavı’ndaki (YGS) cevap anahtarının belli bir şifreleme yöntemiyle hazırlandığı yönündeki savlarla ilgili protesto eylemi yapmıştı. Eyleme CHP, Komünist Parti, Emeğin Partisi, Eğitimİş ve EğitimSen üyesi öğretmenler de destek vermişti. Eyleme katılanlar hakkında, gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet ettikleri gerekçesiyle 3 yıla kadar hapis istemiyle açılan davada mahkeme, dönemin EğitimSen Şube Başkanı da olan Bahri Mercan, şimdiki başkanı Suat Kılıç, Eğitimİş Şube Başkanı Hüseyin Semerci, Eski CHP İl Başkanı Münir Balkanlı, ÖDP İl Başkanı Ramazan Çeliker, Eski EMEP İl Başkanı İdris Doğan’ın da aralarında bulunduğu 45 sanığa, 1 yıl 6’şar ay hapis cezası verdi. Cezalar sanıkların mahkemedeki iyi halleri nedeniyle bir yıl 3’er aya indirildi ve 5 yıl süreyle herhangi bir suça karışmamak koşuluyla ertelendi. Sanıklar, kararı temyiz edeceklerini söyledi. Eylül ayında velilerden para toplamak yasak ancak gelecek ay pamuk eller cebe! Okula bağış ekime kaydırıldı FİGEN ATALAY Okullar akıllı tahtalar ve tabletlerle donatılıyor, ama veli para vemezse okulların hiçbir eksiği tamamlanamıyor. Artık kayıt sırasında velilerden bağış almak yasak. Hatta eylül ayı içinde bile veliden para alınamıyor, ancak ekim ayı gelince velilere “pamuk eller cebe” denilecek! Şampiyon okullar içinde yer almasa da çok talep gören, iyi bir semtteki köklü bir Anadolu lisesinde yapılan okul aile birliği toplantısında, velilerden ekim ayında vermek üzere 250’şer lira is tendi. Okul müdürü, Milli Eğitim Bakanı’nın “Velilerinizden para istemeyin, durumunuzu anlatın onlar halden anlar” dediğini aktardı ve hemen ardından okuldaki eksikleri sıraladı! Okulda 20 personelin görev yapması gerekiyor, ancak parasızlıktan bu sayı sadece 8. sınıflarda öğrencilerin kitaplarını koyabilecekleri dolap yok ve güvenlik sistemi de çalışmıyor! Aynı okulda öğretmen yetersizliği nedeniyle öğrenciler seçmeli ders olarak İngilizceyi seçememişler, ama idare akıllı tahtaların yolda olduğu müjdesini vermiş! Din eksenli eğitim, tabletler ve akıllı tahtalar, ne yazık ki öğrencilerin liseyi bitirdiklerinde bir tek düzgün İngilizce cümle kurmalarına bile yetmiyor. Veliler, “Dini ağırlıklı dersler, tabletler, akıllı tahtalar yerine doğru dürüst bir yabancı dil eğitimi istiyoruz. Çocuklarımız Anadolu lisesine de gitseler, düz liseye de yabancı dil öğrenemeden mezun oluyor” dediler. Yine kent merkezinde, ama biraz daha yoksul bir semtteki bir ilköğretim okulunun tuvaletlerinde tuvalet kâğıdı, sabun bulunmuyor. Bir veli, “Okulda sabun alacak para yoksa egitim sistemi toptan çökmüş demektir” dedi. EğtimSen’li öğretmenler, İstanbul’daki bazı ilçelerdeki okulların sınıf mevcutlarını ortaya çıkaran bir araştırma yaptı. Buna göre, Başakşehir ilçesindeki Hacı Ali Osman Gül İlkokulu’nda 1500 öğrenci kaydı var. Okuldaki sınıf mevcutları 70 kişi. Küçükçekmece ilçesindeki Munis Faik Ozansoy İlkokulu’nda ise sınıflarda 60 öğrenci öğrenim görüyor, 25 öğretmen ihtiyacı olan bu okulda prefabrike sınıf yapılması gündemde. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle