22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 EYLÜL 2012 SALI kultur@cumhuriyet.com.tr 16 KÜLTÜR Uganda’nın Gerisindeyiz Türkiye’de ilk kez düzenlenen Dünya Ekonomi Forumu’nun yabancı yatırımcılar için hazırladığı raporda yatırım yapılabilir bir ülke olduğumuz belirtilmiş. Gelgelelim fikri mülkiyet haklarında durumumuz felaket! Türkiye 144 ülke arasında 86. sırada yer bulabilmiş kendine ancak, Uganda’nın bile gerisinde kalmış. Bu konudaki çalışmalarıyla tanınan avukat Dr. Cahit Suluk’un verdiği bilgiye göre; önceki yıla göre listede 22 basamak yükselmişiz, ama yine de Gana, Ruanda, Umman ve Gambiya gibi ülkelerden daha berbat ve zavallı durumdayız. Raporda ilk beş sırayı Finlandiya, Singapur, Yeni Zelanda, İsviçre ve Hollanda paylaşıyor. Dünya fikri mülkiyet hakları sıralamasında sondan üçüncülük, bir korsan cenneti olduğumuzun kanıtı. Birçok konuda, gelişmişlikte liste diplerini tutmaya alışkın olsak da böylesine yaygın bir hırsızlık ticareti utanç verici. Demek ki Türkiye, taklit ve korsanda almış yürümüş, pek çok gariban Afrika ülkesini yaya bırakmış. ??? Korsan sözcüğü günümüzde de yüzyıllardır olduğu gibi kendine ait olmayan bir şeyi haksız, yasadışı yollarla ele geçirip üzerinden kazanç sağlayanları tanımlıyor. Türkiye’de bugün yiyecek içecekten giyime, korsanın girmediği alan yok. İşsizliğe çare gibi görülen bu yasadışı sektör mafyatik bir örgütlenme de sergiliyor ayrıca. Korsanlığın başında fikir sanat eserleri geliyor. Özellikle çok satılan CD, kaset, kitap gibi ürünler korunaksız, haksız kazanç sağlayanlara açık. Tıpkı basım, farklı bir yayınevi adı altında basım, internet yoluyla yayınlama, fotokopi yoluyla çoğaltma gibi yollarla korsanlık yapılabiliyor. Korsan kitap yayınının mali boyutu da çok büyük. Türkiye’de yılda yaklaşık 12 bin çeşit yasal kitap basılıyor ve bunlardan en çok satan iki yüzünün korsanı yapılıyor. Yayıncılık sektörü içindeki korsan payı yüzde tahminen 45’ler civarında. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu en son 2004 yılında gözden geçirilmiş; korsan kitap basan, dağıtan ve satanlara ağır para cezaları getirilmişti. Yasa, korsan yayını şikâyete bağlı suç olmaktan çıkarıp kamu suçu olarak görüyordu. Ayrıca kitaplar bandrollü bile olsa sokaklarda, iskele ve meydanlarda satılmayacaktı. Ne oldu? Korsan kitapçı dükkânlarına ve pazar tezgâhlarına terfi etti. Büyük şehirlerin gözle görünür yerlerinden çekilip Anadolu kitapçılarına, Ege, Akdeniz sahillerine akar oldu. Sahte bandrol bile yapıldı. İki yıl önce Akçay’da, tüm kitapçılar “korsancı”ya dönüşmüştü. Şikâyetim üzerine, (kesinlikle şikâyete bağlı) polis, savcılık kararıyla korsan depo ve işyerlerine baskın yaptı. Aylar sonra dosyam Üsküdar Savcılığı’na gönderilerek ifadem alındı. Şikâyetçi olup olmadığım yeniden soruldu. Oldum, ama sanırım ceza çıkmadı. Bu yaz benim kitaplarım yazlık korsan kitapçılarda yoktu, ama çok satanların satışı uluorta sürüyordu. ??? Fikri mülkiyet hakları 1995 yılından beri tartışılıyor. Çünkü korsanın kontrol altına alınamadığı ülkeler en geri kalmışlar sayılıyor. Gelişmiş ülkeler Türkiye ile ticarette yaptırım uygulamak istiyorlar. Ancak yetersiz önlemler, uygulanmayan cezalarla durumu değiştirmek mümkün değil. Geçen aylarda Kültür Bakanlığı’nın telif yasasında önemli değişiklikler öngören bir taslağından söz ediliyordu. Ne oldu, hangi aşamada bilmiyoruz, ama bu konuda artık acilen bir politika belirlemek ve hayata geçirmek zorundayız. “Dansöz” “Gelin” Servet Koçyiğit’in Türkiye’deki ilk solo sergisi ‘Aşk ve Diğer Meseleler’ 20 Ekim’e kadar Rampa’da Metaya dönüşen romantizm NAZLI PEKTAŞ Arthur Schopenhauer, “İsteme ve Tasarım Olarak Dünya” isimli eserine şöyle başlar: “Dünya benim tasarımımdır; bu yaşayan, bilen her şey için geçerli bir doğruluktur.” Elbette insan, bedensel algı yoluyla onu çevreleyen dünyayı kavrayarak tasarlar. Rampa’daki “Aşk ve Diğer Meseleler” isimli sergi de Schopenhauer’ın bu sözünü hatırlatan türden jestler içeriyor. Amsterdam’da yaşayan ve çalışan Servet Koçyiğit’in çalışmaları toplumsal bilincimize kazınmış kodların Servetçe yeniden üretimi. Koçyiğit’in uzun süredir nesnenin özneyle kurduğu ilişkiye dair söyledikleri, eril üretimin dişil söylemlerini taşıyor. Onun hazır nesneleri domestik yaşamın sıradanlığı altında ezilen özgür ruhu gizli gizli gülümsetiyor. Koçyiğit bu konuda şunları söylüyor: “Sanatçı, sanatın her dalında bir karakter ? Rampa’daki sergide ilk kez izleyiciyle buluşan üç yeni işinde Koçyiğit, aşkın arkasından söylenenleri yüze çarpıyor. Romantizmin tüketim toplumunda metaya dönüşen kıymetliliğini, sevginin şiddete dönüşen hırçınlığını ince bir mizahla tasarımlayarak nesneye dönüştürüyor. yaratır aslında. Ben de bir ka da heybetlice duran “Fuck You rakter yaratıyorum. Her zaman Sunset”, tığ ile yapılan monoton bir kadın ağzından konuştum. Mut çeyiz aktivitesinin hayal kırıklığını, bekleyişin iflah olmaz sancısılaka kadının ürettiği şeyler nı çarpıcı bir biçimde vurguluyor. üzerinden işler 2004 tarihli “Tekne” adüretmeyi istelı işi yanık izi dim. Bunu eşliAnadolu’dan alıyorum. Bu kırılganlık oradan geliyor.” ğinde, Koçyiğit’in daha önceki üretimsörf tahtasından ütü lerinde sık sık karşılaştığımız tığ masasına dönüşerek işi üretim bu sergide de dantelizleyicisini domesler olarak karşımıza çıkıyor. tik yaşamın içinİzleyiciyle ilk kez buluşan, deki hayallere el işi kırmızı dantel olarak ‘Ütü’ davet ederken tasarlanmış “Günbatımı” rutinin sıraişinde kırılganlık aşk acıdanlığını ve durasıyla örülüyor. Dantellerin arasınğanlığını siyah bir lekeyle yanık bir hayale çeviriyor. Rampa’daki sergide ilk kez izleyiciyle buluşan üç yeni işinde sanatçı, aşkın arkasından söylenenleri yüze çarpıyor. Romantizmin tüketim toplumunda metaya dönüşen kıymetliliğini, sevginin şiddete dönüşen hırçınlığını ince bir mizahla tasarımlayarak nesneye dönüştürüyor: Bunlardan ilki “Honeymoon Walk”. Fotoğrafta damadın ayaklarına kapanan gelini izliyoruz. Bilindik hafızayı tersine çeviren bu ısrar, “Seviyor/Loves Me” adlı diğer işte muştaya sabitlenmiş seviyor/sevmiyor yazılarıyla şiddete dönüşüyor. “Gelin/Gelmeyin” baş lıklı yerleştirmedeyse evlilik kurumunun gelinlikle başlayan masumluğu, arasına ziynetler sıkışmış bir halata dönüşüyor. Böylece fotoğrafla başlayan mutlu anılar halat olmuş gelinlikle son buluyor. Serginin ikinci bir yarısı gibi duran, ama derinden diğerleriyle ilintili olan video ve fotoğraflardan oluşan “Gerçek/Truth” serisi ise günümüz medyasının çalışma sistemi üzerinden patronun sevdiği skandalı arıyor. Bir grup gazeteci grup halinde hareket ederek sandığımız avın peşindedirler. Bu kurgu ve gerçek arasındaki telaşlı kalabalık bildiklerimiz ve sandıklarımız arasına gizlice yerleşiyor... “Aşk ve Diğer Meseleler” yaşamın bilinen satırlarını okutuyor aslında. Ama bunu okurken izleyici yüksek sesle karşılaşmıyor. Ona sunulanlar, Servet Koçyiğit’in duyarlı ve tutarlı söylemiyle usulca oldukları yerde tanıdık seslerle kimseyi ürkütmeden bekliyorlar. Sergiyi görmek için son tarih 20 Ekim. 1. AMED MÜZİK FESTİVALİ BUGÜN BAŞLIYOR Diyarbakır’da sanatın sesi Araf ? Bugün başlayacak festivale İlkay Akkaya’dan Grup Munzur’a, Yaşar Kurt’tan Bajar’a pek çok sanatçı ve topluluk katılıyor. MAHMUT ORAL Yeraltı ‘Bu senin ikinciymiş’ 19. Adana Altın Koza’daki ödül gecesinin ardından tartışmalar ve itirazlar sürüyor Kültür Servisi 19. Adana Altın filmiyle “Umut Veren Kadın OyunKoza Film Festivali sona ermesinin ar cu Ödülü” alan Araf filminin başrol dından, ulusal yarışma sonuçlarıyla ko oyuncusu Neslihan Atagül’ün bu yıl nuşulmaya devam ediyor. Özellikle fes da aynı ödülü almasıyla ilgili ise şöytival boyunca birçok ödül alacağı ko le konuştu, “Çok komik tabii. Neslinuşulan Zeki Demirkubuz’un “Yer han bence olağanüstü bir perforaltı” ve Yeşim Ustaoğlu ”nun mans sergiledi.” Atagül ise ödül beklentisi içine gir“Araf”ının ödül gecesinde Ferzan Özpetek’in başkanlığındaki jüri tara mediğini sadece ikinci kez aynı ödüle fından beklenildiği gibi ödüllendiril değer görüldüğü için şaşırdığını belirtti. “Ödülü reddetmek gibi anlaşılmasın memesi hâlâ konuşuluyor. Önceki gün Demirkubuz, resmi ama benim zaten böyle bir ödülüm Twitter hesabından konuya ilişkin şu vardı. Tören sonrası en İyi Kadın şekilde bir açıklamada bulundu: “Bu Oyuncu Ödülü’nü alan Nilay Erdönmez ’i de filmleri kentebrik ettim. dileri jürilik ? Demirkubuz, “Bundan sonra Türk benim cayapsın diye festivallerinde yarışmak yok” derken ikinci Bu nımı sıksaydı çektiğimi z a n n e d e n kez aynı ödüle değer görülen Atagül, jüri tebrik etmezgerzeklerden başkanı Özpetek’in kendisini tebrik ederek, dim. Ayrıca çok sıkıldım “Bu senin ikinciymiş” dediğini aktardı. hâlâ umut vaat etmek de çok artık. Bungüzel.” Ödülü dan sonra Türk festivallerinde yarışmak yok.” ilk seferinde kendisi için alan Atagül, Demirkubuz’un bir daha Türkiye törende “Bunu da anneme adıyoçapında bir festivale katılmayacağını rum” demişti. Atagül, tören sonrası duyurmasının ardından, yönetmen Ye Ferzan Özpetek’in kendisini tebrik etşim Ustaoğlu da polemiğe girmek is tiğini ve “bu senin ikinciymiş” deditemediğini belirterek şunları söyledi: ğini de ekledi. Jürinin ödül alan oyun“Filmin gücü her şeyi söylüyor. Bu cuların geçmişte hangi filmlerde rol alkonuda yorum yapmam doğru ol dığını ya da hangi ödülleri aldığı ile ilmaz, yorum yapacak olan izleyenler gili bilgi sahibi olması gerektiğini ve film eleştirmenleridir. New York, söyleyen Atagül, “Sanırım jürinin haTokyo, Moskova, Abu Dabi dahil bü beri yoktu” dedi. Atagül ayrıca ödütün dünyayı geziyor şu anda film.” lünü Türkan Şoray’ın elinden almış Ustaoğlu daha önce 14. Adana Al olduğuna çok sevindiğini bunun kentın Koza Film Festivali’nde “İlk Aşk” disine uğur getireceğini ekledi. DİYARBAKIR Diyarbakır’da “Sanatın rengi ve sesiyle özgürlüğe doğru yürüyoruz” temasıyla bugün başlayacak olan 1. Amed Müzik Festivali, kentin birçok yerinde, müzik dinletisi, sokak müziği, dengbej divanı ve konserlere ev sahipliği yapacak. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ile Sur, Yenişehir, Kayapınar ve Bağlar ilçe belediyelerinin ortaklaşa düzenlediği 1. Amed Müzik Festivali’nde, Serhado, İlkay Akkaya, Niyazi Koyuncu ve Şevval Şam gibi pek çok sanatçı sahnede olacak. Dağkapı, İstasyon, Batıkent meydanları ile pek çok salonda konserlerin olacağı festivalde, yok olan kültürleri yaşatma, yeniden canlandırma amacı da güdülüyor. Bugün saat 20.00’de Kent Terası’ndaki açılış töreninin ardından Yalda Abbasi ve Mohsen Mizazade dinletisi olacak. 26 Eylül’de Praksis konserinin ardından, Dayika Meryem, Seyithane Boyahçi, Ape Selahattin, Silemane Şirnehi Cafer, Behiye, Zinet ’in katılımıyla Dengbej Divanı olacak. Aynı gün Kemençe, Renas Amed, Koma Grava Roje, Niyazi Koyuncu ve Seyda Perinçek ile ilk kitlesel konser gerçekleştirilecek. 27 Eylül’de Simurg’ un mini konserinin yanı sıra Koma Dengvedan, Amel Mathlouthi, Yasemin Göksu, Koma Gulen Herzan ve Grup Munzur’un kitlesel Yaşar Kurt konserleri olacak. 28 Eylül’deki salon etkinliğinde ise Yusuf Roman, Yalda Abbasi ve Mohsen Mizazade dinletisi olacak. Aynı gün Newaya ro, Koma Jiyara, Adil Berti, İlkay Akaya, Çopi konserleri olacak. 29 Eylül’de ise Asya Özer moderatörlüğündeki “Tarihte Kürt Müziği” adlı panele Veysi Varlı, Dr. Barzan Yasin, Hemgin Birhat, Mizgin Tahir katılacak. Ardından, Ezidhan ve Udi Yervand dinletisi olacak. Aynı gün, DicleFırat Kültür Merkezi Kadın Korosu, Bajar, Zele Mele, Yaşar Kurt, Comert sahnede olacak. Festivalin son günü olan 30 Eylül’de ise Mübin Dünen ve Kara Güneş sokak müziği sunacak. Dicle Kent’teki kapanış konserinde Koma Razdar, Koma Laleş, Serhado, Şeval Sam, Suavi dinleyenlerle buluşacak. Zeki Müren anıldı Şevval Sam İskenderun Kadın Kültür Sanat ve Eğitim Merkezleri’nde ücretsiz kurs Hem kadınlara hem çocuklara Kültür Servisi İskenderun Belediyesi Kadın Kültür Sanat ve Eğitim Merkezleri, çalışan kadınlar için ücretsiz hafta sonu ve akşam kursları başlatıyor. Okumayazma, bilgisayar, İngilizce, el sanatları, kara kalemyağlı boya, seramik, ebru, ahşap boyama, gümüş işlemeciliği, satranç, tiyatro gibi kursların verildiği Kadın Kültür Sanat ve Eğitim Merkezleri’nin merkez şubesinde karikatürist Kamil veriliyor. Hürriyet Mahallesi’nde hizmete giren İskenderun Belediyesi Kadın Kültür Sanat ve Eğitim Merkezi’nin ardından, Sakarya, Esentepe ve Mustafa Kemal Mahallesi’nde açılan şubelerle Kadın Kültürevleri’nin sayısı dörde yükseldi. Ücretsiz sertifikalı kurslar ve kayıtlar İskenderun Belediyesi Kadın Kültür Sanat ve Eğitim Merkezleri’nde devam ediyor. ? BURSA (Cumhuriyet) Türk sanat müziğinin “Sanat Güneşi” Zeki Müren, ölümünün 16. yılında Bursa’da anıldı. Zeki Müren için ilk tören, Zeki Müren Güzel Sanatlar ve Anadolu Lisesi’nde düzenlendi. Öğrencilerin katıldığı törende Müren’in ilk bestesi olan “Zehretme Hayatı Bana Cananım” adlı şarkı plaktan dinletildi. Zeki Müren’in sanat yaşamının anlatıldığı tören sonrası, Müren’in Emirsultan Mezarlığı’ndaki kabri başında dualar edildi, mevlit okutuldu. Törende konuşan yeğeni İlknur Gülten, “Zeki Müren Türkiye’nin temel taşlarından biriydi. Belki bugün burası kalabalık değil, ama tüm Türkiye Zeki Müren’i bugün dualarla anıyor” dedi. ‘Hüsnü Hazan’ sergisi ? Haber Merkezi “13. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali”kapsamında “Hüsnü Hazan” sergisi, Safranbolu Kültür ve Eğitim Merkezi’nde (SAKEM) açıldı. Safranbolu Belediye Başkanı Necdet Aksoy, açılışta yaptığı konuşmada, Safranbolu’nun geleneğinde var olan deri işçiliğini nasıl hediyelik eşya olarak sunulacağını kursiyerlere SAKEM’de öğrettiklerini kaydetti. Masaracı tarafından açılan Karikatürlü Ev’de 914 yaş arasındaki çocuklara karikatür kursu da C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle