14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 EYLÜL 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 64. EMMY ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU Dilimizin kuralsızlaştırılma sürecinde, tiyatro sanatçılarına daha da büyük bir görev düşüyor Kültür aşınması, dil ve tiyatro Dilimiz 1990’lardan bu yana, “kültür aşınması” karşısında savaşım veriyor. Yarın 80. Dil Bayramı’nı kutluyoruz. Dil bağlamındaki duyarlığını kullanım ustalığıyla da perçinleyen Mustafa Kemal Atatürk, Türkçenin zenginliğini vurguladığı noktada, “Yeter ki bu dil şuurla işlensin” sözleriyle 82 yıl öncesinden gerekli uyarıyı yapmıştı. “Dili şuurla kullanma” ilkesi, 1990’lı yıllarda, “ağzı olanın konuştuğu”, çok kanallı televizyon dönemine geçişimizle zayıflamaya başladı; günümüzde ise neredeyse yok olacak. Tiyatrocularımız anlışlar’ ve ‘doğrular’ başından beri oradaydılar. Onlara geGörüyoruz, dilin doğru biçimde reksinim vardı. Bir yandan, sesleriyle yabancı dizilerin karakterlerini milyonlara seslendirildiğini yeterince duymayınsevdirdiler, bir yandan da kötü çevirile ca, dil kullanımına ilişkin bilmedikrin dillenmesine, “Kahretsin”, “Nasıl lerimizi öğrenmeye çalışmayınca, yehissediyorsun” gibi Türkçenin işleyiş ku terince okuyup yazmayınca, yanlışlar rallarına aykırı kullanımların yerleşme doğruları götürüyor. Kimsenin birbiriysine aracı oldular. Seslendirmedeki ba le doğru dürüst konuşmadığı, çoğunluşarıları onları “dünyanın en iyileri” ara ğun gazete bile okumadığı, internet ya da sına taşıdı ama tiyatrodaki yorumlarını “cep” gevezeliğinin iletişim için yeterli sayıldığı, dil gölgelediği de oldu. Çünkü kimi sanatduyarlığı dibe çıların oyuncuvurmuş bir topluğu yalnızca lumda, ekrandan “ses”e indir? Tiyatro sanatçıları dilimizi en etkin kulaklara ulaşıp genmişti. D i l i m i z i n biçimde, alabildiğine yaygınlıkla sergileyen durmaksızın yinelenen yanlış kişiler. Tiyatroda yaklaşık iki milyon, “kuralsızlaştırılma” sürecin ekranda milyonlarca izleyicileri var. Onların dilsel kullanımlar, izleyici tade, yazılı ve sözdilimizi yanlış kullanma şansı yok. rafından hızla lü medyanın özümseniyor. Türkçenin yapıArtık en etkili sına uymayan dil öğretmeni televizyon… Osmanlıca tamBu durumda tiyatro sanatçılarına ne bülamaları (terkip) yaygınlaştırarak “Cumyük bir görev düştüğünü belirtmeye gehuriyet öncesi”ne dönme çabaları da yer rek var mı? Onlar dilimizi en etkin bialıyor. Sonuç olarak da yalnız Türkçe değil, Osmanlıca da raydan çıkıyor. Nere çimde, alabildiğine yaygınlıkla sergileden bulunup, televizyona neden çıkarıl yen kişiler. Tiyatroda yaklaşık iki milyon, dığı anlaşılamayan kişilerin, Türkçe ekranda milyonlarca izleyicileri var. cümle yapısına ilişkin yanlışları da ola Onların dilimizi yanlış kullanma şansı ya tuz biber ekmekte. Sözgelimi, “Ah yok. “Ağızdan çıkanı kulağın duymamet istememesine karşın, annesi ba dığı” bir haddini bilmezlik ortamında, divula iki kazak koydu” gibi yapısal açı limizden öncelikle sorumlu olanlar ondan yanlış kullanımlar, özellikle, ağzı ka lar. Ekrandaki ve tiyatrodaki eğitici, labalık kişilerin çetrefilli anlatımı içindeki dönüştürücü güçlerini, Türkçeden ödün yerini aldı. Dahası, yazılı anlatıma da bu vermeden kullanmak zorundalar. Dilimizi aşındıran kullanımların tilaştı. Türkçemiz uydur uydur söyle aşayatroya bulaşmasını engellenmek de masında… onlara düşüyor. Bunun için, çeviri/telif ullanımda kafa karışıklığı oyun metinlerine dilsel açıdan eleştirel Son birkaç yıldır da, “yöresel ağız” gözle bakmak, her bir tümcenin ve sözkullanımını abartılı boyutlara taşıyan cüğün doğru tonlamalarla, doğru bidizileri izleye izleye kafamız karıştı. çimde seslendirilmesi için Türkçe bağKimi sözcüklerin söylenirken uzatılması lamındaki bireysel donanımı tazelemek, gereken hecelerinin kısaltılıverdiğini dil konusunda bilindiği sanılanı sorguekrandaki başka izlencelerde de görü lamak, yapım çalışmaları boyunca dil açıyoruz artık. Üç hecesi “kısauzun sından denetimli ve denetleyici olmak gekısa” düzeninde seslendirilmesi gereken rekli. Unutmayalım, dilimiz hepimiArapça kökenli “feragat”, “refakat” gi zin… Yarın Türkçeyi bir kez daha sevgiyle bi sözcüklerin, “orta”daki hecesi “kısa” biçimde söyleniyor sözgelimi. Böylece kucaklayacağız. Doğru biçimde kullabu tür sözcüklerin seslendirme biçimle nıldığında, bizi, düşüncemizi ve duygurinde, “genel kurala uygun” (standart) larımızı nice zenginliklere ulaştıran, yasöyleyişin yerini, “yöresel” söyleyiş al man bir yol arkadaşıdır dilimiz. Kimlimış oluyor. Oysa bir sözcüğün yöresel ğimizin vazgeçilmez parçasıdır. Özenle, söyleyiş biçimi her yörede aynı değildir. bilgiyle, akıllıca korunması gereken… Dilde “temel olarak alınan” (standart) ölçütler bu nedenle gereklidir. Türkçede kimi eski özel isimlerin arkasına “hanım” sözünün eklenmesiyle oluşan uyumlu sessel birleşme ise son zamanlarda iyice kafa karıştırmışa benziyor. Sözgelimi, yüzyıllardır, “ikinci hecesi” uzatılarak söylenegelmiş “Ayşanım” sözü artık üç hecesi de kısa tutularak kimi yöresel söyleyişlere uygun biçimde seslendiriliyor. Bu arada Mukadder, “Mukadderınım”, Cemre ise “Cemrenım” biçimindeki seslendirmelerle “ucube”leştiriliyor. Günden güne yaygınlaşan ve neredeyse kural sanılmaya başlanan bu bilinçsiz uygulamanın tuzağına yer yer tiyatrocuların da düştüğü gözden kaçmıyor. Belki doğru olan, “hanım” sözcüğünü ezip büzmekten vazgeçip kendi haline bırakmak… Tahtın yeni sahibi ‘Homeland’ Kültür Servisi Televizyon dünyasının en prestijli ödülü kabul edilen Emmy Ödülleri, önceki gece Los Angeles’ta düzenlenen törenle sahiplerini buldu. ABD’de büyük ilgi gören, bir casusluk ve terörizm dizisi olan “Homeland”, dört yıldır En İyi Dizi seçilen “Mad Men”i tahtından indirerek En İyi Dizi ödülünü kazandı. Dokuz dalda aday olan dizi Damian Lewis ile En İyi Erkek Oyuncu, Claire Danes ile En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini de kazandı. “Modern Family” ise En İyi Komedi ödülünü bu yıl üçüncü kez kazandı. Bu kategoride En İyi Kadın Oyuncu ödülü “Veep” ile Julia LouisDreyfus, En İyi Erkek Oyuncu sinde Homeland’ ödülü “Two and ‘Emmy gece i. ekibine üç ödül verild a Half Men” ile Jon Cryer’in oldu. Cryer, bu başarısıyla iki kez en iyi komedi oyuncusu ödülünün sahibi olan “The Big Bang Theory” dizisinin ünlü oyuncusu Jim Parsons’ı geride bıraktı. Mini dizi veya film kategorisinde ise Julianne Moore, televizyon filmi “Game Change”deki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu, Kevin Costner da tarih temalı mini dizi “Hatfields & McCoys”daki rolüyle yine aynı kategoride En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandı. 2008 ABD seçimleri hakkında çekilen, Moore’un eski Alaska Valisi Sarah Palin’in bir tiplemesini yaptığı “Game Change” adlı televizyon filmi ayrıca En İyi Mini Dizi ödülünün de sahibi oldu. Moore ödülü alırken gülümseyerek yaptığı tipleme dolayısıyla Sarah Palin’den aldığı olumsuz eleştirilerin, kendisini tam anlamıyla onaylanmış hissettirdiğini söyledi. Yaşar Kemal’in ‘Bir Ada Hikâyesi’ dörtlemesinin son kitabı ‘Çıplak Deniz Çıplak Ada’savaşlardan, kırımlardan, sürgünlerden arta kalan insanların yeni bir yaşam kurma çabalarını konu alıyor. ‘Y USTA YAZAR YAŞAR KEMAL’İN YENİ KİTABI 4 EKİM’DE RAFLARDA ‘Çıplak Deniz Çıplak Ada’ Kültür Servisi Yaşar Kemal’in “Bir Ada Hikâyesi” dörtlemesinin son kitabı “Çıplak Deniz Çıplak Ada”, 4 Ekim’de raflardaki yerini alacak. “Çıplak Deniz Çıplak Ada”, savaşlardan, kırımlardan, sürgünlerden arta kalan insanların yeni bir yaşam kurma çabalarını konu alıyor. Yaşar Kemal’in başta üç kitap olarak tasarladığı “Bir Ada Hikâyesi”nin ilk cildi olan “Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana” 1998’de yayımlanmıştı. 2002’de ikinci cilt “Karıncanın Su İçtiği” ile üçüncü cilt “Tan Yeri Horozları” art arda çıkmıştı. Dörtlemenin son kitabı olan “Çıplak Deniz Çıplak Ada” ise 4 Ekim’de Yapı Kredi Yayınları tarafından okurla buluşmaya hazırlanıyor. K Sarp Apak Öner Erkan söyleşisi ? Kültür Servisi Pera Müzesi’nde devam eden “Deneyimin Ötesi” sergisi kapsamında 28 Eylül Cuma günü saat 18.30’da Sarp Apak ve Öner Erkan’ın katılacağı ve moderatörlüğünü Onur Pelister’in yaptığı “Dizi Oyunculuğu, Oyunculuk Eğitimi” başlıklı bir söyleşi düzenlenecek. Ertaş yoğun bakımda ? İZMİR (Cumhuriyet) Yaklaşık iki haftadır İzmir’deki bir özel hastanede tedavi gören Neşet Ertaş önceki gece yoğun bakım servisine kaldırıldı. Hastane başhekim yardımcısı Zeki Hozer, “Ertaş’ın hastalığına bağlı olarak zaman zaman değişen durumu nedeniyle yoğun bakıma alındı” dedi. Karşı dağların başı ağarıyordu. Kerim kümış sağa sola sallanırekleri kaldırdı, dört yordu. Onlar sallanbir yana baktı, geriye döndü: dıklarının farkında bile değillerdi. Küpeşteye yapışmışlar, dalm “Geç kaldık” dedi, “dal gündüz adaya ış gitgire mişlerdi. meyiz.” “Nişancı, atıcı, attığını vuran kişi “Girsek ne olur, ada bizim de adamız demek değ il değ ilmiş. Bu nişancı denizlerdeki balık mi, adada bizim de evimiz yok mu” diye yuvaşaşkın larına işaret koyup balıklar sordu Peri. ın kaynaştığı yerleri bulan usta kişi demekmiş.” “Var” dedi Kerim, “var ya, ben o ada mda n “Nasıl bilirmiş denizin içindeki balıklar korkuyorum. Adaya, konuştuğumuz ın negibi gizred e olduğunu?” li girsek daha iyi olur.” “Kerteriz.” “İyi olur” dedi Peri, “ben de o adamda n kor “Ke rteriz ne demek?” kuyorum.” Kay ık bir akıntıya kapılmış, başını almış ada“Herkesler de korkar o adamdan....” ya doğ ru gidiyordu. “Gözleri de” dedi Peri. “Adaya doğru gidiyoruz,” dedi Peri. Tela “Hele gözleri” dedi Kerim. “Bak, bak iskelenin üstünde bir çocu şlıydı. “İnsanın yüreğini, gelmişini geçmişin i oku tısı var.” Kerim birden kendine geld k kararyor. Hele gözleri...” i, “Ne ne oldu,” diye sordu, “Nereye gidiyor oldu, “Burada kalabilseydik ne güzel olur uz? du.” “Bak, adaya yaklaştık. İskelenin üstü ” “Poyraz iyi adam, saf adam, o karınca ne bak, yı bi bir çocuk karartısı. Oraya yum le incitmeyen bir adam.” ulmuş, orada öylece duruyor, bekliyor.” “O, Sarıkamış’ta, savaşta bile düşman ölKerim kürekleri aldı suya indirdi, bütün dürmemiştir.” gücü çekm eye başladı. Kendini düşünceye kaptırmış, yle “Savaşlarda askerler çoğunlukla öldü dürdü k şüncesini inip kalkan küreklerin hızı lerini göremezlermiş.” na uydurmuş, gitti kçe hızını artırıyordu. Ortalık da yavaşça Bir süre sustular. aydınlanıyordu. “Gözleri, yemyeşil camdan düğme gibi ,” deYumulmuş delicesine kayığı uçuran Kerim’e di Kerim, “hele gözleri.” Peri hay ranlıkla, telaşla bakıyor, terler Kerim’i “Ona nişancı demişler, usta bir nişancıy n almış . nınd an boynuna, boynundan Bir de gökteki kuşu ağ kanadından, dald aki arı Yüzü de kıpkırmızı olmuştu göğsüne akıyordu. yı da patlak gözünden vururmuş.” . Onunla birli riyi de oturduğu yerde ter basmış, suy kte PeKerim: a girmiş çıkmış gibi olmuştu. Ne oldu ne olmadı “Tabancayı da belinden hiç eksik etm birden Kim bilir ne kadar çok insan öldürmü iyor. Kerimin koluna yapıştı: ştür.” “Dur Kerim, dur,” dedi, “bak ada Peri: kar mız da. Bizim adamız. Karınca Adası. şı“Çok çok adam öldürmüştür o, çook Başıadam... nı kaldır da bak.” Kim bilir ne kadar. Gözleri de!” Kerim kürekleri sudan aldı, adaya şaşk Kerim: la baktı, suç üstünde yakalanmışların kork ınlık“O çoktan beridir bir insan öldürme usuyla miş tir. irkildi, birden küreklere yapıştı, kayık Kanlar akıtmaya susamıştır. Biz ona ileri ye fıriyi oluruz. Bizi öldürünce rahatlar. Ada bir av ladı, başı havaya kalktı. Neredeyse Peri denize nın ka düşüyordu. rartısı gözüktü, bak.” “Kerim nereye gidiyoruz?” “Geriye dönelim.” Kerim adadan uzaklaşmak için çılgınca “Dönemeyiz” dedi Kerim, “Kafkasya’y küsek bile, gidemeyiz ya, gidebilsek bile a git rek çekiyor, kayık denizi yarıyor, köpürtüyorşeyh bidu. Bir süre zi orada bile buldurur da öldürtür. Ya Poy sudan aldı böyle gittikten sonra Kerim kürekleri raz’ın canı ya da bizim canımız.” , kayık sürüklendi. Ardından da dönmeye başladı. Soluğu taşmış Kerim solu Bindikleri kayık yeni boyanmış mavi bir k alıp Kerim kürekleri içeri almıştı. Kayık başı kayıktı. alıp veriyordu. Periyse elindeki havluyla onun boş kal terini siliy ordu. Kitaptan bir bölüm: ARTIK KRALİYET KOLEKSİYONU’NDA Warhol’un ‘Kraliçeleri’ Kültür Servisi İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in tahttaki 60 yılını kutlama etkinlikleri kapsamında Kraliyet Koleksiyonu’na çarpıcı bir isim katıldı: Andy Warhol. Warhol’un “Reigning Queens” (Hüküm Süren Kraliçeler) serisinde yer alan ve Kraliçe II. Elizabeth’in fotoğrafından ürettiği dört ikonik baskıdan oluşan set, Kraliyet Koleksiyonu için satın alındı. İlk defa önümüzdeki yıl Windsor Kalesi’nde sergilenecek olan bu dört baskı, Peter Grugeon’ın 1975 yılında çektiği fotoğraftan üretildi. Warhol’un aynı serisinde yer alan başka bir seti, geçtiğimiz hafta Sotheby’s Müzayede Evi’nde satışa sunulmuştu. AKSUNGUR, YAMAN, LUCİEN ARKAS VE MGSÜ GRAFİK TASARIM BÖLÜMÜ’NE Sanat Fuarı Onur Ödülleri Kültür Servisi Bu yıl 22’ncisi düzenlenen İstanbul Sanat Fuarı’nın plastik sanatlara katkıları ve farklı alanlardaki çalışmaları nedeniyle verdiği Onur Ödülleri’nin kazananları açıklandı. TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım AŞ tarafından, 1725 Kasım tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre MerkeziBüyükçekmece’de düzenlenecek ARTİST 2012 / 22. İstanbul Sanat Fuarı Onur Ödülleri’nde bu yıl, “Sanatçı Onur Ödülü”ne Türk heykel sanatına önemli katkıları nedeniyle Prof. Dr. Rahmi Aksungur değer görüldü. “Eleştirmen Onur Ödülü” Doç. Dr. Zeynep Yasa Yaman’a, “Sanatsever Kurum Onur Ödülü” Grafistİstanbul Uluslararası Grafik Tasarım Günleri Etkinlikleri düzenleyicisi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü’ne, “Koleksiyoner Onur Ödülü” ise Lucien ArkasArkas Sanat Merkezi’ne verildi. İS TA N BU L CU M OK ÇA Ğ RIS I AYDINLANMA TOPLANTILARI BAŞLIYOR AYDINLANMA TOPLANTILARI BAŞLIYOR BU AYKİ KAHVALTI PROGRAMI (ARAP BAHARI VE SURİYE GERÇEĞİ) KONUŞMACI ONUR ÖYMEN ESKİ MV. EM. BÜYÜKELÇİ TARİH: 30 EYLÜL 2012 PAZAR SAAT: 11.00 YER: ADEN OTEL KADIKÖY TELEFONLAR: 0535 793 44 14 0535 815 62 47 0532 236 85 90 w w w. cum ok .org C MY B C MY B YERİNİZİ AYIRTINIZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle