25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÜL 2012 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Demir Ağlarla Ördük Anayurdu... Eksik Çözümden Çıkış GÜNEYDOĞU terörünün silahla çözülemeyeceği çok söylendi ve yazıldı. Ama, silaha dayalı çözümlerin tam uygulandığı ve özellikle operasyonlarda sınır ötesi çarelerin sonuna kadar gidildiği söylenemez. Kandil’e kadar gitmekten artık söz bile edilmiyor. Zaten o tarz girişimlerin ciddi ve etkili olabilmesi, Irak’la ciddi diyalog kurmaya bağlıdır. O da bugünkü ortamda kolay değil. Kuzeyin özerk Kürt yönetimiyle merkezi hükümet arasındaki ilişkilerde saydamlık yok. Kimle ne konuşulursa etkili olacağı bilinmiyor. Suriye sınırına gelince, herkesin bildiği gibi, orası bir başka âlem. Şam yönetimiyle düzenli ilişki kurulmadıkça, sınır ötesinde kimin, neyi ne kadar yapabileceği tam bir bilmece. “Tampon bölge” sözü arada bir ediliyor, ama ne anlama geldiği ve gerçekleştirilme olasılığının gerçeklik derecesi de bilinmiyor. Bu durumda, Güneydoğu terörünün çözümüne neyle başlamak gerektiğini kestirmek Ankara’nın en çetin sorunlarından biri. Oysa, sınırdaki belirsizlikten ötürü, örgütün şurada burada giriştiği bireysel ya da toplu eylemler sürüp gitmekte. halde, sorunun çözümüne en kolay ucundan başlamaktan başka çare kalmamıştır. Aksi gibi, o en kolay uç da birçoklarına göre en zor uçtur: Yani, Şam’la ilişkileri normalleştirmek. Doğruyu söylemek gerekirse, bu zorluk sorunun ikili niteliğinden değil, ABD’nin ve bir ölçüde AB’nin bile Suriye konusuna bakış açılarından kaynaklanmakta: Onlara göre, bu sorun “Arap Baharı” denen olayın tamamlanmadan kalmış son sayfasıdır, çünkü Şam’daki rejim devirilerek bölgenin öbür ülkelerindeki durum henüz gereken hizaya çekilmemiştir. Sanki öbürleri gerçekten hizaya çekilmiş ve Büyük Ortadoğu sorunu çözülmüş gibi. Tunus, Libya ve Mısır, şimdilik de olsa, bu çözümün neresine nasıl yerleştirilebilir ki, sıra Suriye’ye gelmiş olabilsin? öyle bir durumda, PKK teröründe önünü görmek ve bölgedeki ticaret ilişkilerine çekidüzen vermek için ister istemez Şam’la ilişkilerini yeni bir zemine oturtmak zorunda olan Ankara’nın Washington’ı ikna ederek böyle bir tutum değişikliğine yeşil ışık tutulmasını sağlamak yolu henüz denenmedi. Kim bilir, böylesi belki tam seçim öncesinde Obama’ya ilaç gibi de gelebilir. O B Doğan HASOL aşbakan Erdoğan’ın, Atatürk dönemindeki demiryolu hareketini küçümseyen bir söylemi oldu. Gerçek durum şöyle: Cumhuriyetin ilk 15 yılında, yani Atatürk döneminde kıt olanaklarla 3200 km. demiryolu yapılmış. Atatürk’ten sonraki 73 yılda yapılansa 2000 km kadar. Demiryolları atılımı Atatürk’ten sonra 2. Dünya Savaşı sırasında yavaşlamış, 1950 sonrasında ise tümüyle ihmale uğramıştır. Bu arada kimi yöneticiler demiryollarını iyice gözden düşürme peşinde bile olmuşlardır. Örneğin, Turgut Özal, “Demiryolu komünist işidir” diyebilecektir. Son yıllarda demiryolları yeniden gündemde. Atatürk’ten 70 küsur yıl sonra bugünkü iktidarın “Atatürk’ün demiryolları vizyonu”na dönmesi sevindiricidir. İlk 15 yıldaki demiryolu politikası ve başarısı bir inanmışlığın eseriydi. Atatürk’ün TBMM’yi açış konuşmalarında demiryolları konusunda söylediklerini Prof. Dr. Afet İnan’ın “Devletçilik İlkesi ve Türkiye Cumhuriyetinin Birinci Sanayi Planı 1933” adlı kitabından derleyerek Yapı dergisinde yayımlamıştım(1). Atatürk hemen her açış konuşmasında demiryollarına değinmiş. Derlemeyi çok kısaltarak buraya aktarıyorum: 1 Mart 1923: “Efendiler; Ulaştırma araçları arasında en önemli olanı demiryollarıdır. ... Her memleketin hayat damarları olan demiryollarını geliştirerek Anadolu’ya da yaymak üzere bir kanun tasarısı Yüce Meclisinize sunulmuştur.” 1 Mart 1924: “Memleketin muhtaç olduğu demiryolları hiçbir an gözden uzak bulundurulmayacaktır. Sivas demiryolunun yapımına derhal başlanması kararını, gerçek bir gelişme tedbiri saymaktayız. Memlekette, her fırsattan yararlanarak, bir karış fazla demiryolu yapmak, hatta durum her ne olursa olsun, bir gün dahi bu yoldan geri kalmamak prensibinin, milletin gerçek ihtiyacına bütünüyle uygun olduğu kanaatindeyim.” 1 Kasım 1924: “Demiryolu ve karayolu ihtiyacı, kendisini, memleketin bütün ihtiyaçlarının o kadar başında B hissettirmektedir ki hiçbir hayal ve varsayım peşinde aldanmadan, memleketin bütün öz kaynakları ve evlatlarının gücü ile işe devam etmek kesin olarak lazımdır... Demiryolu, refah ve kalkınma yoludur…” 1 Kasım 1925: “Başladığımız çalışmaları bizzat görerek inceledim. Büyük Millet Meclisi’nin, hazinesine ve mühendis evlatlarına gösterdiği inanç ve yardım tamamen yerinde olmuştur. Milletimiz, Yüce Meclis’in demiryolu inşaatına gösterdiği rağbet ve önemi memnuniyetle karşılamaktadır...” 1 Kasım 1926: “Demiryolu inşaatımız ciddiyetle gelişmeye devam etmektedir… SamsunÇarşamba hattının da bu yıl içinde işletmeye açılmış olduğunu memnunlukla söylemek isterim.” 5 Kasım 1927: “Umarım ki, bu yıl yalnız altı yönde işleyen demiryolu yapımının gelecek yıllarda daha başka yönlerde de başlatılması; bayındırlık işlerinin özel olarak su işlerinde ve diğer imar yollarında etkinlik göstermesi olanaklarını bulacağız.” 1 Kasım 1928: “Efendiler; memleketin çeşitli köşelerinde kurulan yeni istasyonlar, demiryollarının gelecekteki verimli etkilerinin neler olabileceğini göstermeye başladılar. Önümüzdeki yıl içinde, Diyarbakır ve diğer yönlerde, 500 km’ye yakın yeni hat açılabileceğini umuyoruz. Sivas’ı Erzurum’a bağlayacak demiryolunun yapımı işi ile ilgilenmek zamanı da gelmiştir…” 1 Kasım 1929: “Geçen bir yıl içinde, yurtta yeniden 445 km. demiryolu döşenmiştir. Bir yıla kadar da yeniden 500 km. döşetilmesi kararlaştırılmıştır. Erzurum hattına ait, teknik ön çalışma işleri hızla devam etmektedir. MersinAdana demiryolu, Devlet Demiryolları işletmesi kapsamına alınmıştır…” 1 Kasım 1930: “Geçen yılın önemli olaylarından biri de, demiryolunun Sivas’a varmış olmasıdır. Bu kadar güçlük içinde, vatanı bir kat daha genişletmeye ve kuvvetlendirmeye yardımcı olacak bu eserin gelecekteki Türk nesilleri tarafından teşekkürle anılaca ğına inanıyorum.” 1 Kasım 1932: “Demiryolu programının uygulanmasına devam edeceğiz.” 1 Kasım 1934: “Bugün yapılmakta olan yeni demiryolları, 500 km’yi geçmektedir. Satın alınanlarla birlikte, devlet elindeki demiryollarımız 5 bin km’yi aşmaktadır.” 1 Kasım 1935: “Doğu illerimizin bellibaşlı ihtiyacı, orta ve batı illerimize demiryollarla bağlanmaktır. Doğuya ilerleyen iki ana demiryolunun hızla bitirilmesini ve bunları birbirine bağlayacak yollar ağına şimdiden başlanmasını gerekli görüyoruz.” 1 Kasım 1936: “Demiryolu inşası programına devam ediyoruz. Buna paralel olarak, yol ve köprü inşaatına daha fazla araç ayırabilmek arzusundayız”. 1 Kasım 1937: “Demiryolları, bir ülkeyi uygarlık ve refah ışıklarıyla aydınlatan, kutsal bir meşaledir… Doğu ve güneyde, SivasDiyarbakır gibi büyük illere varan hatlar, geçen yıl içinde SivasMalatya ara hattıyla birbirine bağlanmıştır. Zonguldak’a varmış olan hat da, bu zengin kömür havzasını iç vatana bağlamış bulunuyor. Sivas’tan doğuya doğru olan hat da Divriği’ye ulaşmıştır. Bu kol, önümüzdeki yıl Erzincan’a varmış bulunacaktır. Diyarbakır’dan doğuya uzanacak hattın da inşasına başlanmıştır. Doğu demiryollarının satın alınmış olduğunu bilirsiniz. Güneyde, Nusaybin’e giden hattan başka, yurtiçinde bütün demiryollarının yönetim ve işletilmeleri, Cumhuriyet hükümetinin elindedir...” 1 Kasım 1938: “Geçen yıl Divriği’ye ulaştığını gördüğümüz demiryolunun, bu yıl Erzincan’a vardığını ve önümüzdeki yıl içinde de Erzurum’a kadar uzanacağını kıvançla müjdelerim.” Çok kısaltarak aktardığımız alıntılar, Atatürk’ün bir davaya olan inancını sistemli olarak nasıl ısrarla izlediğini, her yıl halka nasıl hesap verdiğini, TBMM’ye olan saygısını, kısaca, başarısının sırrını ve nasıl büyük adam olunacağının ipuçlarını veriyor. 1) D. Hasol, YAPI Dergisi 275, Ekim 2004 senişinebak.com... Terörü Apo ile görüştüler, yol haritası bile hazırladı bunlara... Ama TÜSİAD sorunca kızdı: “Sen işine bak...” ? Terörü Norveç’te görüşmüşler mesela... Oslo’da, gözlemci İngiliz... Kandil’de görüşüldü... Habur’da görüşüldü... İmralı’da görüşüldü... Ama Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin toplanıp terör sorununu görüşmesini istediklerinde yine kızdı imam: “Sen işine bak...” ? Çinlilerle bile görüştüler... ? Medyaya “sen işine bak” dediği için, 10 askerin şehit olması, 70’inin yaralanması büyük gazetelerin eteklerine ancak üç, dört sütun girebildi... Medya işine baktı... Yukarıda manşete “İşsizlik azaldı”yı koydular. Bu kadar genç ölünce, haliyle azaldı tabii... ? Nurten Hanım sadece “sen işine bak”ı dinlemedi... Bulaşıkları kurulayıp çöpü kapının önüne koyduktan sonra acele bayrağı alıp şehit cenazesine yetişti... Şehit tabutu Trabzon Havaalanı’nda uçaktan indirilince ağladı... Bayrağını salladı... Gözyaşlarını silip dövündü... Dayanamadı, herkesin yaptığı eleştiriyi “Teröristleri siz alıp dağdan getirdiniz, bu hükümetin....” der demez... Şehit yakınları dövdüler Nurten Hanım’ı... Yatırıp üzerine oturdular: “Sen işine bak...” ? Bir millet razı tüm bu olanlara... Mikrofon tutup sorun isterseniz: “Şu Oslo ne?..” “Şampuan” diyen de olur... “Çocuk bezi..” diyen de... ? Yeryüzünün herhangi bir ülkesinde, herhangi bir siyasi iktidar terör örgütü ile otel odalarında gizli gizli görüşüp ödün vererek seçimler geçinceye kadar ateşkes sağlamış olsaydı... Sonra peş peşe sıralanan gaflet ve basiretsizliklerle ülkesini parçalanma aşamasına getirseydi... Kimi bölgeler terörün denetimine geçseydi... Sadece son 60 günde 150 gencinin tabutları dağdan indirilseydi... Orada bir gün oturamazdı... ? Ama ne yapalım ki bu millet uykudadır... Uyanmadı... Uyanmıyor... ? Bir gün sırası gelip kendi canı yandığında ona söylersiniz artık: “Sen işine bak...” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle