14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EYLÜL 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ İHD GENEL BAŞKANI TÜRKDOĞAN 11 GÖZALTINDA ŞÜPHELİ ÖLÜM Yargı iktidarın istediğini yapıyor aşbakan “taraf olmayan bertaraf olur” dese de İnsan Hakları Derneği, 12 Eylül referandumunda tarafsız kalmayı tercih etti. İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, iktidarın Anayasa Mahkemesi’ni değiştirerek artık kendini daha güvende hissettiğine işaret ederken “HSYK’yi de değiştirerek artık yargıyı denetim altına almış gözüküyor. 2 yıldaki uygulamalar şunu gösterdi: İktidarın sürekli karşı karşıya geldiği yargı yerine, artık ‘yargıya gerekenleri söyledim, yapılacak’ noktasına gelindi. Bu açıdan baktığınızda daha kötü bir noktadayız. İki yıl önceki durum iyi değildi. İki yıl önce de yargı ideolojik davranıyordu. Şimdi ise yargı siyasal iktidarın ihtiyaçlarına göre davranıyor. Yani siyasal açıdan baktığınızda vatandaşa yarayacak bir şey yok” değerlendirmesini yaptı. Masaya kendini asmış! E.vren ve Şahinkaya’nın yargılandığı İlk duruşma adliye önünde izdiham boyutundaki bir kalabalığın sloganları eşliğinde yapıldı. B 12 Eylül darbecilerine mahkemeye çıkartılıp tek bir soru yönetilemedi ‘İktidar otoriterleşti’ İHD Başkanı Türkdoğan, insan haklarındaki gerilemenin derinleşmesine vurgu yaparken bunun nedenlerini şöyle açıkladı: “Yargıyı da denetim altına alan iktidar giderek otoriterleşti. Artık çekineceği, korkacağı, sakınacağı bir güç kalmadı. Böyle olunca da iktidarın bizati kendisi iktidar oldu. 82 Anayasası’nın o antidemokratik hükümlerinin de kendisine verdiği gücü ve yetkiyi arkasına aldı. Böyle olunca tabii ki insan hakları açısından daha da kötü durumla karşı karşıyayız. Bu kadar güçlenmiş bir siyasal iktidar, Türkiye’nin demokrasi ve insan hakları sorunlarını çözemedi. Demokrasi sorunu açısından yüzde 10 seçim barajı duruyor. Siyasi Partiler ve Seçim yasaları yasaklarla dolu. Parti başkanlarına dayalı bir sistem sürüyor. Dolayısıyla farklılar kendilerini parlamentoda temsil edemiyor.” Türkdoğan Avukat Türkdoğan, merkezi yönetimin yetkilerini daha da artırdığını belirtirken “Yani, yerel yönetimlerin yetkileri artırılması gerekirken tam tersini yapıldı. Otoriterleştikçe merkezi yönetimin yetkilerini artırdı. Bunu da kanun hükmünde kararnamelerle yaptı. Normalde bu anayasaya aykırıdır. Ama artık kendisini o kadar güçlü hissediyor ki; anayasa umrunda değil. Çünkü ‘Anayasa Mahkemesi’nin kendisini kollayacağını’ düşünüyor” görüşünü dillendirdi. Hesaplaşma aldatmacası 12 Eylül referandumu öncesinde AKP’nin argümanı “darbeden hesap” sorulacağıydı. Hesabı sorulacak darbenin malzemesi de o dönemden olacaktı elbette. Başbakan Meclis’teki konuşmasında, Kenan Evren’den alıntıyla “bir soldan, bir sağdan” idam edilen Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanoğlu’nu seçerek, idama giderken yazdıkları mektupları gözyaşları içinde okumuştu. Hem sağdan hem soldan destek alabilmek için... Referandumda, anayasanın darbecilerin yargılanmasının engeli olarak gösterilen geçici 15. maddesinin kaldırılmasıyla, özellikle liberaller ve solun bazı kanatlarında 12 Eylül darbesinin hesabının sorulacağına inanç artmıştı. Ancak savcılık bir türlü ifaEVREN deleri almıyordu. Ta ki, özel yetkili savcı Kemal Çetin, referandumdan 9 ay sonra şüpheliler Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın ifadesini almaya karar verdi. Ancak ifadenin alınacağı tarih ilginçti: 6 Haziran! Yani 12 Haziran’da yapılacak genel seçimlerden 6 gün öncesi. Hükümet genel seçimlere sayılı saatler kalmışken, 12 Eylül darbesinin hesabını sorduğu mesajını verme fırsatını yaratmıştı. duruşmaya gelmediler. İstanbul Haber Servisi İstanbul Bağcılar’da eşine şiddet uyguladığı gerekçesiyle gözaltına alınan Hasan Latif Kaplan’ın (35), tutulduğu Bağcılar Asayiş Büro Amirliği’ndeki avukat görüşme odasında kendisini kemerle masaya asarak intihar ettiği öne sürüldü. “Boynunda kemer izi yoktu” diyerek Kaplan’ın intihar ettiğine inanmadıklarını kaydeden ailesi, Emniyet yetkilileri hakkında şikâyetçi olacaklarını belirtti. Bağcılar’da önceki gün akşam saatlerinde maydana gelen olay iddiaya göre şöyle gelişti. İş dönüşü evde eşi Hüsniye Kaplan’ı bulamayan Kaplan, eşinin kayınbiraderinin evinde olduğunu öğrendi. Bunun üzerine gittiği evde eşiyle tartışan Latif Kaplan araya giren kayınbiraderine bıçakla saldırdı. Eşinin ihbarı üzerine Kaplan gözaltına alındı. Hasan Latif Kaplan, Hüsniye Kaplan ve kardeşi Bağcılar Asayiş Büro Aile Şiddet Birimi’ne götürüldü. Hasan Latif Kaplan’ın ifadesini almak için avukat görüşme odasına giren polis, Kaplan’ın kendisini kemerle masaya astığını gördü. Savcının incelemesinin ardından Kaplan’ın cenazesi Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Kaplan’ın ağabeyi Fatih ve babası Mustafa Kaplan, intihara inanmadıklarını söyleyerek, “Boğazında kemer izi yok. Ayrıca koydukları odada kamera da yok. Şikâyetçi olacağız” dedi. Emniyet yetkilileri ise saat 04.41’de savcıyla görüşüldüğünü ve gözaltı kararı verildiği saat 04.43 gibi de Kaplan’ın kendini astığını belirtti. Olayla ilgili savcılık adli soruşturma başlatırken İstanbul Emniyet Müdürlüğü de idari soruşturma başlattı. ki yıl geçti hâlâ tek soru yönetilemedi Davanın müdahil avukatları, iki sanığın gerekirse Mısır’ın devŞAHİNKAYA rik lideri Hüsnü Mübarek gibi “kafes içinde” veya Şilili diktatör Pinochet gibi tekerlekli sandelye ile duruşmaya getirilmesini istedi. Ancak her seferinde sağlık raporlarıyla gelmemeyi başardılar. Hata “Evren duruşmaya gelirse ölebilir” raporu bile alındı. 12 Eylül referandumunun Berfo Ana geldi üzerinden iki yıl geçmesine sanıklar kaçtı karşın, davada darbeci saGözaltında kaybedilen Cemil nıklara hâlâ tek soru yöKırbayır’ın 105 yaşındaki anneneltilemedi. İlk duruşma rilsi Berfo Kırbayır (Berfo Ana), adliye önünde izdiham mediği sorusuna zorlanarak yürüse de duruşmaboyutundaki bir kalabaise en açık yanıtı soruşlara katıldı. Berfo Ana, “Kenan lığın sloganları eşliğinde turma savcısı Kemal ÇeEvren, peşindeyim. Ocağın yapılırken duruşmalar tin verecekti. Çetin, mağsönsün. Sen benim oğluilerledikçe yalnızca salondur sıfatıyla dinlediği Dima ne yaptın?” diye daki insanların katıldığı sırayarbakır Cezaevi’nde kardehaykırdı. dan bir davaya dönüştü. şini yitiren İpek Gür’ün “Kenan Evren’i iki jandarma arasınartışma yaratan da adliyeye getirilirken görmek istiyokararlar rum” sözüne, “Biz ona devlet nezaketi Mahkemenin müdahilliklerle ilgili verdigösterdik” karşılığını verecekti. Oysa bekği kararlar da tartışma yarattı. Ülkü Ocaklalenen, Evren’in emirleriyle 12 Eylül dönerı Derneği’nin davaya müdahil olmasını kaminde “nezaket” gösterilenlerin aynısının bul eden mahkeme, ülkücü Mehmet Ali ona yapılması değil, yalnızca jandarmalar Ağca’nın katlettiği gazeteciyazar Abdi eşliğinde adliyeye getirilmesiydi. İpekçi’nin ailesinin başvurusunu ise redahkemeye gelmediler detti. Benzer şekilde 1980 darbesi öncesi öldürülen savcı Doğan Öz ile sosyologyaSoruşturmanın ilerleyen aşamasında gözar Ümit Kaftancıoğlu’nun yakınlarının rüldü ki, darbenin tüm faturası Evren ve Şamüdahillik talebini de mahkeme geri çevirhinkaya’ya çıkarılmaya çalışılıyordu. O dödi. Mahkeme, söz konusu ölüm olaylarının nemin polis şefleri, idarecileri, işkencecileiddianamede belirtilen suç tarihinden önce rine yönelik tek bir girişim dahi yoktu. Soişlenmiş olmasını gerekçe gösterdi. Oysa ruşturma da zaten kaplumbağa hızıyla ileriddianamede, bu cinayetlerin darbeye zeliyordu. 3 Ocak 2012’de tamamlanan idmin hazırlanmak için işlendiği vurgulanıdianameden sonra, 4 Nisan’da başlayan ilk yordu. Yine, dönemin MHP Genel Başkanı duruşmada, yanıtı aranan soru darbecilerin Alparslan Türkeş’in oğlu Ahmet Kutalgelip gelmeyeceğiydi. Ancak sanık sandalmış Türkeş’in de davaya müdahil olarak yeleri boş kaldı. Darbeciler, GATA’dan alkabul edilmesi dikkat çekmişti. dıkları sağlık raporlarını gerekçe göstererek İ Adana’da olaylı yıkım an BeleAdana’nın Kozan ilçesinde, Koz e karakem mah an diyesi yıkım ekipleri, alın malar baz Can ü köy eri Gün n, ade rına istin ve Naim i dek esin bölg hallesi yeni yerleşim yapıldığı ak kaç evi, ait ne çifti Ateş can Şen a ekigerekçesiyle yıkmak istedi. Jandarmmesi geç binin, panzerle birlikte harekete ğu öğreüzerine, Ateş çiftinin akrabası oldu verdiği r zara ne disi ken nilen Ahmet Kara, ün boğabıçağı, daha sonra karısı Songül’ nun luğu boş n dive mer a, Kar zına dayadı. n jandarkapısını kırarak evin üzerine çıka . Daha ma ekiplerince etkisiz hale getirildi ldi. ştiri ekle gerç mı sonra evin yıkı ‘Muhalefete yargı baskısı’ Türkdoğan, işkence ve kötü muamele konusunda temel ilkelerin yerine getirilmediğini belirterek “Sadece darbe yapan Evren ve Şahinkaya hakkında dava açıldı. İşkence yapan, adam öldüren, insan hakları ihlallerinde bulunan yüzlerce dönemin askeri, polisi ve bürokratı hakkında hâlâ bir dava açılamadı. Bu bakımdan sembolik bir 12 Eylül davası açıldı. Hâlâ 12 Eylül anayasası ile yönetiliyoruz. Meclis’teki komisyon halen taslak bir anayasa çıkaramadı. Çıkaracağa da benzemiyor. İki yılda geldiğimiz noktada otoriteleşen bir iktidar yapısı doğdu” dedi. 12 Eylül 2010’dan sonra muhaliflere yönelik operasyonların sayısındaki artışa işaret eden Türkdoğan, iki yılda yaşananları şu çerçeveden yorumladı: “Kürtler bakımından yeni bir şey yok. Ama diğer toplumsal muhalefe dönük yargı baskısı da arttı. Türkiye’nin batısındaki toplumsal muhalefet örgütlerine karşı da yargı daha rahat kullanılabiliyor. Örneğin Hopa olayından hareket edersek, Halkevleri ve ÖDP’ye yapılmak istenen operasyonlar ve açılan davaları örnek gösterebiliriz. Bazı sosyalist kesimlere Devrimci Karargâh adı altında yapılan operasyonları ifade edebiliriz. Çok fazla öğrenci gözaltına alınıp tutuklandı. KESK ve bağlı sendikalara yönelik polis operasyonları zirveye çıktı. Gazetecilere yönelik baskılar... Diğer yandan özel yetkili mahkemeler yerinde duruyor. Bir de bunların üzerine daha özel mahkemeler kurdular. Önceden Antalya, Bursa ve Samsun’da ÖYM yoktu. Şimdi artık oralarda da var. Tamamen özel yetkili mahkemeler sistemine geçildi. Bu da iktidarın otoriter gücünü kullanacağı mahkemeler sistemini devam ettirdiğini gösteriyor.” T Evren: Pişman değilim Savcılık, Evren’in ifadesini adliye yerine konutunda almayı tercih etti. Bu soruşturma ve yargılama hep toplumsal algıdaki sembollerle ilerledi. Savcının Evren’e yönelttiği soru sayısı da “12”ydi. Zaten o günkü gazetelerin pek çoğu da “12 Eylül’e 12 soru” başlıklarıyla haberlerini vermişti. Savcı darbeyi soruşturuyor, ama darbeyle Köşk’e çıkan Evren’e ise sorularını “Sayın Cumhurbaşkanım” diyerek yöneltiyordu. Evren darbe yapmış olmaktan pişman olup olmadığı sorusuna ise “Pişman değilim” yanıtını vermişti. İstanbul’da ifadesi alınan Şahinkaya da darbe konusunda komutanı gibi düşünüyor ve “Bugün olsa yine yaparım” demişti. Evren’in neden adliyeye geti Tuncay Özkan’ın hücresinde yangın İstanbul Haber Servisi Ergenekon sanıklarından Tuncay Özkan’ın Silivri Cezaevi’nde tek başına kaldığı koğuşunda yangın çıktı. Tuncay Özkan’ın avukatı Serkan Günel’den alınan bilgiye göre, Özkan önceki akşam duşa girdi. Duş alırken yanık kokusunu fark eden Özkan, banyodan çıktı. Su ısıtıcısı ve buzdolabının tutuştuğunu gören Özkan, hemen müdahalede bulundu. Koğuşundaki suyla yangına müdahale eden Özkan, acil yardım ziline basarak yardım istedi. Ancak Özkan görevliler gelmeden yangını söndürdü. Görevlilerin incelemesinde yangının elektrikli su ısıtıcısından çıktığı ve altındaki buzdolabına sıçradığı belirlendi. Avukat Günel, kullanılamaz hale gelen eşyaların yenisini temin edeceklerini söyledi. Barış Terkoğlu’nun tahliyesi sonrası Özkan’ın yalnız kaldığını anımsatan Günel, yeni bir koğuş arkadaşı talebinde bulunacaklarını, Yalçın Küçük’ün Özkan’la birlikte kalmak için dilekçe verdiğini kaydetti. M AKP 7 TİP’linin katillerine af çıkardı , Emniyet ve Genelkurmay Başkanlığı’nın mahkemeye Çorum, Maraş, Sivas ve kanlı 1 Mayıs katliamlarına ilişkin gönderdiği belgelerde devletin bilinen “resmi görüşünü”n dışında herhangi bir bilgi çıkmadı. Daha çok “sağsol çatışması vardı, kardeş kanını durdurmak Bünyamin Adanalı için darbe yapıldı” tezlerini savunanların elini güçlendirecek belgeler dosyaya girdi. Özellikle MİT’in belgelerinde, katliamlarda parmağı olan kontrgerilaya hiçbir şekilde değinilmemesi dikkat çekti. 1 Mayıs 1977’de Taksim’de 34 kişinin öldüğü olaylar, MİT’in belgelerinde DİSK yanlıları ile Maocular arasındaki bir çatışma olarak yansıtıldı. Diğer Ünal Osmanağaoğlu yandan, çevredeki oteller ve Sular İdaresi’nin MİT Muhsin Kehya YARIN: TUTUKLANMAM GARİP C MY B C MY B üzerinden ateş edilmesi olayına da hiç girilmedi. Mahkeme dosyasına giren belgeler, sanki kurumların bunları ayıklayarak gönderdiği izlenimini doğurdu. 12 Eylül ile hesaplaşacağını söyleyen AKP iktidarının çıkardığı 3. yargı paketi ile 12 Eylül katillerine af getirildi. Ankara Bahçelievler’de 7 TİP’li öğrenciyi katletmekten 7 kez idama mahkum edilen Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı ile 12 Eylül öncesinde dönemin CHP Kayseri ve Antalya il başkanlarının öldürülmesi olaylarından hükümlü Muhsin Kehya, tahliye edildi. Görünen o ki, “12 Eylül’le hesaplaşıldığı” aldatmacası kaplumbağa hızında bir süre daha devam edecek... Sanıkları ölmez de yaşarsa... CHP’den ‘barışa çağrı’ mitingi İstanbul Haber Servisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Kartal’da “barış çağrısı” yapacak. Kılıçdaroğlu 21 Eylül Uluslararası Barış Günü’nde bugün Kartal Meydanı’nda saat 19.00 da “Barışa Çağrı” mitinginde konuşacak. Kılıçdaroğlu, başta ülkemiz olmak üzere tüm dünya halklarına çatışmanın, savaşın son bulduğu barışçıl, insancıl bir yaşam istemini bir kez daha dile getirecek. CHP il örgütünden verilen bilgiye göre, aydınların, sanatçıların, sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının, meslek odalarının ve halkın katılımıyla gerçekleştirilecek. Kılıçadaroğlu’nun konuşmanın ardından sanatçı Volkan Konak ve Bulutsuzluk Özlemi grubu da barış şarkıları söyleyecekler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle