14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 EYLÜL 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 Cezayirli Hasan Paşa’nın emanetine ihanet eden ‘muhafaza’kâr(!)lara sesleniş! Kalyoncu Kışlası yok edilemez “Denizciler semti Kasımpaşa’da bulunan Kalyoncu Kışlası’nın yıktırılıp yerine alışveriş merkezi yaptırılması küstahça bir davranıştır.” Bu “başkaldırı” cümlesi, sadece bilgisiyle değil, “efendi”liğiyle de herkesin gönlünü kazanmış İlber Ortaylı’nın... Tarihe gerçeklerden ve belgelerden “tarafsız” bakmanın duayeni sayılan Ortaylı, “Kalyoncu Kışlası’nın Çarşı Olması Tarihle Alay Etmektir” başlıklı makalesinde şunları da söylemeden edememişti; “Üstat Güngör Uras’ın bildirdiği üzere bu kışlayı İstanbul vilayetinin İl Özel İdaresi yıktırıp, AVM kurduracakmış. Doğruysa, gayet dar görüşlü ve bu topluma karşı küstahça bir davranıştır (...) Tarihi miras bazı çokbilmişlerin şuursuzca tekrarladığı gibi sadece milliyetçilere değil, herkese lazımdır.” (Milliyet19 Ağustos) Peki, “kibar” uzmanımızı böylesine çileden çıkaran, onun kadar “zarif” yazarımız Güngör Uras acaba haberi nasıl vermişti? “230 yıllık binayı yıkıp AVM yapmak cinayettir!” diyerek... Basınımızın diğer efendilerinden Uras, her zamanki olgunluğuyla Başbakan’a seslenerek diyordu ki; “Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan rica ediyorum. Lütfen, bir Kasımpaşalı olarak ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin eski başkanı olarak ve Başbakan olarak, Kasımpaşa’daki tarihi kışla binasının yıkılmasına izin vermeyiniz.” (Milliyet8 Mayıs) Çünkü AA’nın haberine göre, İstanbul Deniz Saha Komutanlığı tarafından kullanılan bina İl Özel İdaresi’ne devredilmiş; İl Özel İdaresi 230 yıllık binanın yıkılarak yerine 1 Osmanlı Döneminde Haliç ve Kalyoncu Kışlası 2 Günümüzde Kalyoncu Kışlası yepyeni bir çarşı binası inşa ettirilmesi için proje hazırlatmış; yakında yıkılacakmış... Peki, biri tarihin, diğeri yaşamın uzmanı bu görmüş geçirmiş kalemlerimizi bugüne dek pek alışmadığımız hırçınlıkla isyan ettiren AVM projesi hangi hatıraları yok etmeye aday? savaşındaki kahramanlığından ötürü vezirlik rütbesiyle “Kaptanıderya” olan Hasan Paşa, dönemin Osmanlı bahriyesini yeniden yapılandırarak tersanede ilk kez mühendishane açar ve Kalyoncu Kışlası’nı yaptırır... Leventleri daha düzenli bir hayata kavuşturur. Cezayirli pek çok yerde hayır eserleri ve çeşmeler de inşa ettirir. Yavruyken alıp beslediği bir aslanı daima yanında gezdirdiği ve seferlere beraber götürdüğü için İstanbul’daki heykeli “aslan”ıyladır. Mezarı ise Şumnu’da (Bulgaristan) yaptırdığı bir Bektaşi tekkesinde... Başbakan Hiç Kuşku Duymaz mı?.. “Bir de bana şiirlerin / Neden söz açmaz diye soruyorsunuz / Düşlerden yapraklardan / Doğduğun ülkenin koca yanardağlarından? Gelin görün sokaklar kan / gelin görün / Sokaklar kan / gelin görün kanı / Sokaklar boyunca akan.” (Pablo Neruda) ??? İzinliydim… Yazmamak, okumamak, haberleri izlememek üzere kurgulamıştım dolu dolu bir haftayı. Duymadan, görmeden, konuşmadan, bilmeden yaşamayı denemek… Daha doğrusu sadece güzellikleri ve iyilikleri, sevgiyi ve emeği, dayanışmayı ve yaratıcılığı yüceltenleri görecek, duyacak, okuyacak ve konuşacaktım… Olmadı… Olamadı… Yokmuş gibi, olmamış gibi yapamadım… O çocuklar ölmüyormuş gibi yapamadım! Eğer bütün o ölümleri, o mayınları, o operasyonları, o saldırıları, o bombaları yok sayarsam, onları ben de bir kez daha, bir kez daha, yeniden ve yeniden öldürüyormuşum, öldürecekmişim duygusuna kapıldım. İzne ayrıldığım gün Afyonkarahisar’daki patlama… İzinden döndüğüm gün BingölMuş karayolunda roketatarlı saldırı… İkisi arasında Başbakan’ın “500 teröristi etkisiz hale getirdik” açıklaması… “Şehit” ve “terörist” sözcükleri havada uçuşurken… Askerlik bu ülkede zorunluyken, askerlik yapmayı reddedenler cezalandırılıp yok edilirken… Ülkede TürkKürt ilişkisi PKK ile özleştirilirken… Bu algıyı kırmak için kimse parmağını oynatmazken… Etnik milliyetçilik taraflarca her fırsatta kışkırtılırken… işte sonunda gelip sayılara dayanıyor ölülerimiz, ölü çocuklarımız… Kasımpaşa’yı Kurtaralım İşte bu bilgiler ışığında yeniden İlber Ortaylı’nın haykırışına dönersek, bilge tarihçimizin şu anımsatmaları kültürümüz adına yaşamsal değer taşımıyor mu? “Son birkaç yılda birtakım insanlar ve grupların ‘dar görüşleri’ne rağmen işadamlığına otel ve çarşı inşasıyla özendikleri görülüyor. Her kamu binasını otel ve çarşı olarak görüyor, kimseye ‘kulak asmıyor’lar. Bu Kalyoncu Kışlası daha evvel gayet berbat bir restorasyon geçirmişti. Yeniden düzenlenmesi beklenirken, çarşıya çevrilmesi tarihle alay etmektir. (...) İstanbul ve Kasımpaşa ‘tarihini cahil ve cüretkâr zümrelerin elinden kurtarmak’ gerekir...” Evet.. Ortaylı’nın, Uras’ın ve tarihsel mirasımıza duyarlı herkesin bu haklı ve içten çağrıları elbette ki hem Başbakan’a hem de “mal sahibi” konumunda bulunan İl Özel İdaresi’nin sorumlusu İstanbul Valisi’ne... Tarihimizi ranta kurban etmeyiniz... Gazi Hasan Paşa tarafından, 1782 yılında ‘Kalyoncu Kışlası’ adıyla koy doldurularak yaptırılmıştır. 8700 askerin barındırılabildiği kışla ‘Kalışlanın Geçyoncu Sınıfı’ndan sonra ‘Tersane Tüfekçi Eramişi tı’nca, daha sonra ‘BahSoruyu araştırmak için riye Silahendaz Taburu’ yine “tarafsız” bir kaytarafından 1909 yılına nağa, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın Kuzey 4 Cezayirli yanın kadar kullanılmıştır.” 1908’de meşrutiyetin yeDeniz Saha Komutanlı dan ayırmadığı asniden ilanından sonra 1910ğı’na ait internet sitesine lanıyla... 1911 yıllarında yeni deniz başvurdum. Sitedeki “Cezayirli Gazi Hasan Paşa Kış erlerinin eğitimi için “Bahriye Efradı lası’nın Tarihçesi” başlıklı makalede Cedide Mektebi Müdüriyeti” olmuş; Cumhuriyetten sonra da sıraözetle şu bilgiler yer alıyor: “İstanbul dışından asker top sıyla “Bahriye Efrat Mektebi Mülamaya gerek kalmadan sürekli dürlüğü”, “Deniz Yeni Efrat Talim bir deniz gücü oluşturmak mak Taburu Kumandanlığı”, “Deniz sadıyla Kaptanıderya Cezayirli Yeni Er Eğitim Alay Komutanlığı”, 3 Cezayirli Gazi Hasan Paşa adı donanmamızda da yaşatılıyor... K “Boğazlar ve Marmara Komutanlığı Karargâh Komutanlığı” ve son olarak 70’li yıllarda “Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Karargâh Destek Kıtalar Komutanlığı” olarak hizmet vermiş; aynı komutanlıkça da “Cezayirli Gazi Hasan Paşa Kışlası” olarak adlandırılmış… Tam unvanıyla “Kaptanıderya Cezayirli Gazi Hasan Paşa” ise (17141790) aslen Kafkasyalı... Ancak “cesur denizci”liğini Cezayir Beylerbeyi’nin hizmetindeyken gösterdiği için 1760’larda bu isimle “amiral”liğe, ardından “Kapudanei Hümayun”luğa (oramiral) atanır. 1770’lerde Ruslarla Çeşme deniz Ve Cezayirli Öç alma kültürü İstanbul Devlet Tiyatrosu yeni sezon repertuvarını açıkladı Perde 14 yeni oyunla açılıyor ülkelerden yazarların yeni ve klasik oyunlarından oluşan bir seçki sunuluyor. Güngör Dilmen’in “Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını”, Shakespeare’in “Atinalı Timon”u, Civan Canova’nın “Düğün Şarkısı” da var. Kültür Servisi İstanbul Devlet Tiyatrosu 20122013 tiyatro sezonuna 14 yeni oyun ve geçtiğimiz sezonlardan devam eden 20 oyunla başlayacak. Bu yıl da programda yine farklı ülkelerden yazarların yeni ve klasik oyunlarından oluşan bir seçki sunuluyor. Bu sezon sahnelenecek oyunlar arasında Güngör Dilmen’in yazdığı Faik Ertener’in yönettiği “Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını” adlı müzikli oyunu yer alıyor. Oyun, 19. yüzyıl sonlarında saraydan “çırağ” edilerek bir konağa yerleşen Mahitap Hatun’un aşkının hem kendisini hem de semti yakmasını anlatıyor. Bu yıl öne çıkan oyunlar arasında Shakespeare’in ünlü eseri “Atinalı Timon” da bulunuyor. “Atinalı Timon” Ayşe Emel ? İstanbul DT’nin bu yılki programında yine farklı Herkesin Bildiği Sırlar Sezuan’ın İyi İnsanı Mesçi’nin rejisiyle izleyiciyle buluşacak. Yavuz Özkan’ın yazdığı; kadın, erkek, aşk ve evliliği konu edinen “Herkesin Bildiği Sırlar”ı Hidayet Erdinç, Marius von Mayenburg’un kara kome disi “Çirkin”i de Metin Belgin sahneye koyuyor. Seçkide, Civan Canova’nın hem yazıp hem yönettiği “Düğün Şarkısı” da yer alıyor. Burçak Çöllü’nün Ferhad ile Şirin masalının farklı bir şekilde yazdığı “Ay Ecesi” oyununu da Mustafa Avkıran yönetecek. Erkek egemen bir toplumda iktidar ve kadın olma ilişkisini anla tan Mario Buffini’nin “Sessizlik’ini ise Mehmet Birkiye sahneliyor. Matei Visnieç’in yazdığı Müge Gürman’ın yönettiği, içinde Çehov’un da karakter olarak yer aldığı şiirsel oyun “Çehov Makinesi” de büyük bir yazarın yaşam ve ölümü arasındaki döngüde oyunlarında yaratmış olduğu kendi karakteriyle buluşması biçi minde gelişiyor. Frederich Dürrenmatt’ın “Yaşlı Hanımın Ziyareti” ise Şakir Gürzumar rejisiyle izleyiciyle buluşacak. Arthur Miller’ın çağdaş klasikler arasına geçmiş olan “Satıcının Ölümü” de bir aile dramı. Sıradan insanın trajedisini anlatan oyunun yönetmeni Can Gürzap. Geçen sezondan devam eden oyunlar ise “Açıl Kafam Açıl”, “Birdy”, “Kırmızı”, “Kontrabas”, “Ne Dersin Azizim?”, “Ölüleri Gömün”, “Profesyonel”, “Vahşet Tanrısı”, “Sidikli Kasabası Müzikali”, “İmparatorluk Kuranlar”, “Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni”, “Aşkın Sıradanlığı”, “Anita’nın Aşkı ya da Antigone New York’ta”, “Kendi Kendine Konuşmaktır Aşk”, “Yanık”, “Antigone”, “Benerci Kendini Niçin Öldürdü?”, “At”, “Michelangelo”, “Sezuan’ın İyi İnsanı”, “Zalım Mahmut ‘Bir Kurtlu Kıssa’”(Gençlik Oyunu), “Sihirli Hediyeler” (Çocuk Oyunu), “Çocuktan Al Haberi” (Çocuk Oyunu) Okumadan, görmeden, duymadan yaşayamadım. Yazmadığım günler boyunca içimde en çok büyüyen soru şuydu: Başbakan, hiç ama hiç kuşku duymaz mı acaba kendinden, söylediklerinden, söylemlerinden, eylemlerinden? Kendinden hiç ama hiç kuşku duymayan insan, yeryüzünün en korkunç insanıdır bence… Korkunçtur çünkü farklı düşünceye imkân tanımaz… Korkunçtur çünkü kuşkunun eleştiri aracı olduğunu bilmez, o nedenle eleştiriye tahammül de edemez… Kuşkudan en yoksun insan, en zorba olan kişidir aynı zamanda. Yani gücünden ve bu gücün hep doğru olduğundan öylesine emindir ki, başka bir düşünceye, başka bir görüşe, farklı bir söyleme hiçbir alan bırakmaz. Acaba demez. Yanılmış olabilir miyim diye sorgulamaz. Başkasına söz hakkı tanımaz. İki gün önce Orhan Bursalı “Türkiye’yi Tepeleme İktidarı” başlıklı yazısında AKP iktidarının hukuk, üniversite, ordu, medya, eğitim gibi alanlarda gerçekleştirdiği yıkımı dile getiriyordu. Keşke AKP’liler, AKP’ye destek verenler o yazıyı önlerine alıp her alanda kendilerinden kuşku duyabilseler… Sen de amma safsın diyeceksiniz… Olsun. Saflığımla yılmadan söyleyeyim: Başbakan kendinden çok değil bir damla kuşku duysa “Yargıya gerekeni söyledik” gibi bir laf etmez ve anayasayı ihlal etmez. Başbakan kendinden bir damla kuşku duysa, herkesin öğrenmek istediklerini sordu diye Ümit Boyner’i “O, işine baksın” diye azarlayıp her felaketin kaynağını muhalif medyada arayıp gülünç duruma düşmez. Başbakan kendinden bir an kuşku duysa, “İmam hatiplerden terörist, anarşist yetişmediği için mi bu okulların kapattınız?” gibi bölücü bir söylemi benimsemez… Çok değil, birazcık kuşku… Belki o zaman zorbalığın yerini hoşgörü alabilir… Belki o zaman her an kendi gibi düşünmeyenlerden öç alma sevdasından vazgeçebilir… Çünkü artık Türkiye’de yaşadığımız bence “öç kültürü”. Başka bir şey değil… 1 EKİM ‘DÜNYA MİMARLIK GÜNÜ’NDE 3. TAVIR KÜLTÜR FESTİVALİ Mimarlık ve Kent Şenliği Sanatın ‘tavrı’ net Kültür Servisi Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin, her yıl ekim ayının ilk pazartesi günü kutlanan “Dünya Mimarlık Günü” nedeniyle düzenlediği “Mimarlık ve Kent Şenliği”, bu yıl sekizinci kez gerçekleştirilecek. Bu yıl “Daha İyi Kentler, Daha İyi Yaşamlar/Mimarlıkla Değişen Kentler” teması çerçevesinde düzenlenen “Mimarlık ve Kent Şenliği” etkinlikleri, 1 Ekim Pazartesi günü “Dünya Mimarlık Günü” basın açıklaması ile başlayacak. Şenlik kapsamında “İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali”, “Kent Düşleri Atölyeleri”nin çalışmalarının yer aldığı “Kent Düşleri VII Sergisi ”, “ Yaşanılabilir Kentler” teması ile düzenlenen “Ajanda Fotoğraf Yarışması ”nın sergisi ve ödül töreni ile “Kuşaktan Kuşağa Geleneksel Mimarlar Buluşması” gerçekleşecek. Ayrıntılı bilgi için www.mimarist.org Kültür Servisi Tavır Dergisi’nin İdil Kültür Merkezi’nin işbirliği ile düzenlediği Tavır Kültür Sanat Festivali, bu yıl üçüncü kez sanatseverlerle buluşuyor. 212223 Eylül tarihleri arasında Okmeydanı Sibel Yalçın Parkı’nda düzenlenecek festivale katılacak sanatçı ve topluluklar arasında Grup Yorum, Samsun Sanat Tiyatrosu, Tiyatro Simurg, Hüseyin Turan, Grup Abdal, Ruhi Su Dostlar Korosu gibi isimler yer alacak. Festival boyunca, “Ruhi Su Belgeseli”, “Damında Şahan/Güler Zere Belgeseli” ve “Gecekonduda Yaşam Belgeseli” gösterimleri yapılırken, kitabevleri ve yayınevleri standları katılımcılara açık olacak. Söyleşiler, halkoyunları gösterileri ve fotoğraf sergisi de yine festival boyunca devam edecek etkinlikler arasında yer alacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle