14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 EYLÜL 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 İhracat yarı yarıya indi Suriye bu kez kredi notundan vuracak Ekonomi Servisi Türkiye’nin kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeye yükseltilmesinin beklendiği bir dönemde uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s’dan (S&P) açıklama geldi. S&P, Suriye’deki çatışma ve gerilimin Türkiye’nin de aralarında bulunduğu komşu ülkelerin kredi notu üzerindeki riskleri artırabileceğini açıkladı. S&P tarafından yapılan açıklamada, kuruluşun Suriye’deki durumun ülke sınırları içinde kalacak bir iç savaş halinde devam etmesinin beklendiği ifa ? Suriye’deki iç çatışmalar Türkiye’nin kredi notunu tehlikeye soktu. Standard & Poor’s Suriye’deki çatışma ve gerilimin Türkiye’nin de aralarında bulunduğu komşu ülkelerin kredi notu üzerindeki riskleri artırabileceğini açıkladı. Ülkedeki çatışmalar Türkiye’nin Suriye’ye ihracatını durma noktasına getirirken turizm de olumsuz etkilendi. de edilerek “Bu değerlendirme çatışmanın tahminlerimizin ötesinde tırmanması halinde değişebilir” denildi. Türkiye ekonomisinin ve kaynaklarının kredi notunu Suriye’deki çatışmanın yarattığı mali, siyasi ve güvenlik risklerinden koruduğu belirtilen raporda, buna rağmen “Güvenlik sorunlarının hızla tırmandığı ve olasılıklar dahilinde olmayan bir senaryoda kredi notu üzerinde etkisi olacak uç riskler olabilir” ifadesi kullanıldı. S&P, “Suriye’deki çatışmalara ilişkin temel senaryomuz, ülke sınırları içinde kalması” değerlendirmesinde bulundu. Öte yandan Standard&Poor’s ülke notları biriminin başında bulunan Moritz Kraemer, İspanya’nın kredi notunun kısa vadede yatırım yapılabilir seviyenin altına düşürülmesi ihtimalinin düşük olduğunu söyledi. Kraemer, Reuters TV ile söyleşisinde “Kredi notunun yatırım yapılabilir seviyenin altına inmesini oldukça düşük görüyoruz. Ancak elbette ilerisi hakkında belirsizlik var, büyük zorluklar var ve bunların üstesinden gelmek siyasi açıdan çok zor” dedi. Türkiye’nin Suriye’ye ihracatı 2010 ve 2011 yılı rakamlarına göre neredeyse yarı yarıya düşmüş durumda. Yine Suriye’deki savaş yüzünden Türkiye, bu ülkenin dışında toplam 11 Ortadoğu ülkesindeki pazar payını da kaybetmiş durumda. Suriye’ye ihracat 2010’da 1.8 milyar dolara çıkmışken 2011’da 1.6 milyar dolara, 2012’nin ilk 7 ayında 338 milyon dolara düştü. 2010’da Türkiye’den Suriye’ye 106 bin TIR ihraç malı taşımak için geçiş yaparken 2011’de TIR sayısı 83 bine düştü. 2012’nin ilk üç ayında Suriye’ye geçen TIR sayısı önceki döneme göre yüzde 87 azalarak 2 bin 677 oldu. 2011’in ilk üç ayında 21 bin TIR geçiş yapmıştı. Ateş Altında, HakHukuksuz Hiç Yaşanmaz... Olağan yaşam koşullarında da hakhukuk düzeninin işlemesi çok önemlidir elbet. Yine de demokrasinin işletilebildiği, örgütlü toplumlarda işlemeyen hakhukuk düzeninin hesabının sorulabilmesi daha bir olanaklıdır... İktidarları, ateş altında her gün onlarca can gider, çok daha yüksek sayılarla ağır yaralanırlarken, toplumun tepki verme, refleks duyguları, hele de örgütlü ses verme güdüleri dumura uğramışken, “fırsat bu fırsat” diye bakıyor olmalılar... İktidarlarının denetim gücünde, güdümünde, özel yargı eliyle, özel, keyfi uygulamalarla hak hukuk düzeninin yok ediliş uygulamalarında her gün dudak uçurtan yeni gelişmeler, tırmanışlar yaşanıyor... 14 Eylül günü çok az bir bölümünü izleyebildiğim Odatv davasında tutuklu sanıklar ve avukatlarının hakhukuk düzeninin işleyişi, katledilişi üzerinden yargıçların karşısında söyledikleri, söyleyebildikleri adalet, yargı adına tek kelime ile “yüz kızartıcı” bir tablonun aynasıydı. Uzaktan kızaran yüz olup olmadığını pek göremiyordum ama, kimi homurtu seslerini duyuyordum... O günün yargılamasının sonunda, mahkemede, hukuksavunma haklarının içinde kalarak akıl ve mantıkla söyleyebildiklerini onurla izlediğim genç meslektaşlarım, iki Barış birden serbest bırakıldılar... Ertesi günü Tuncay Özkan’ın tutukluluğunun 5. yılı bağlantılı düzenlenen etkinliğe katıldılar. Birisi Mustafa Balbay’ın, diğeri Tuncay Özkan’ın yanından geliyorlardı. Çıkarken insan olarak, hakhukuk adına duydukları utancı bizlerle paylaştılar. Öyküleri birbirinin aynısı gibiydi... Türkiye ve dünya kamuoyu kanıtları açıklanmadan terör suçlusu olarak içerde tutulan, sadece gazetecilik faaliyetleri bağlantılı sorgulanmış iki gazeteci ağabeylerinin, cezaevi suçları, ek cezaları olmadan, uzun süreler hücrede tek başına, Silivri zulümhanesinde, tecritte olmalarına gösterilen tepkiler karşısında yanlarına verilmelerinden söze girdiler. Balbay ve Tuncay’ı sözde tecritten, hücrede tek başına olmaktan kurtararak idari kararla, onlar normal cezaevi odalarına taşınacaklarken, iki Barış tecrite alınmışlar, tecrit hücresinde tek başına konumları, tecritte iki başınaya çevrilmişti. Tabii onlar aramıza, dışardaki açık cezevi koşullarına alındıklarından Tuncay ve Balbay yeniden hücrede tek başına konumuna düşmüşlerdi... ??? İktidarlarının yönetim gücü tırmanışında, doymazlık, sınır tanımazlık boyutunda sivil diktatoryal eğilimlerin baskısında, medya, örgütlü toplum teslim alındıkça, antibiyotiklere bağışıklık kazanmış bakteriler gibi atağa geçen insan hakları, hakhukuk devleti düzeni gasp örnekleri üzerinden gözlemlerim arttıkça, içimin kararması ile atbaşı, “Bu işin bir sonu var” inancım da beslenip güç kazanıyor. Kişisel suçceza ilişkisinin kanıtları açıklanmadan, toptancı suçlamalarla, yargısız infaz niteliği kazanmış suçlamalar, tutuklamalarla.. darbe hukuku niteliğinden yola çıkarak, insan hakları, hukuk devleti düzeninin katledilişinin kaçınılmaz olduğu yargım, bilincim artıyor... Büyük medyatik baskı ile de toplumun uyutulması, afyonlanması sürecinin bir dönüş noktasının olacağından kuşkum da yok. Kamuoyu çok geç de olsa, uyanıp askeri darbe hukuku ile sivil darbe hukukunun, insan hakları, hukuk devleti düzeni katliamları arasında, “daha iyisidaha kötüsü” diye bir farkın olamayacağını kavrayacak. Duyarlılıklar, hukukun işleyişi arayışları güç kazanacak... Gözlemim o ki geldiğimiz noktada, hakhukuk katliamında ezilenlerden çok, ezenler yeni gelişmeler, günlerden korkar oldular. Ne zamandır yargı düzeninin işleyişindeki en vazgeçilemez, olmazsa olmaz kuralların çiğnenmesi bu rol değişimi ile bağlantılı olmalı. İnsanlara bu kadar ağır bedeller ödetildikten sonra, “Kanıtımız yokmuş, yanlış yapmışız, hukuk ilkelerini ihlal etmişiz, maddi manevi bedellerini ödemeye hazırız” denecek hal yok ya. Yargılamanın biçimden olsun vazgeçilemez kimi süreçleri, savunma hakkının en dokunulmaz kuralları bir bir, daha pervasız çiğneniveriliyor. Yine de suç ve eylemler kanıt yapılarak, tutukluluklarla, suçlamalarla ilişkilendirilmiş ceza verebilmek çok zor görünüyor... Özel yargının elindeki bomba gibi sunulmuş, ama sonunda ağır suçlamaların bombalarının, bağımsız yargıyı, hukuk devleti düzeninin işleyişini patlattığı bir tablo ile karşı karşıyayız. 12 Mart12 Eylül askeri darbe hukuku düzeni, yargılamalarında.. birçoğu sonradan beraatla, ceza veremeden bitirilmiş o davaların işleyişinden daha çarpık bir hukuk düzeni ile yüz yüzeyiz... Balbay, izleyemediğim son duruşmada yaşadıklarını değerlendirirken “Ortada hukuk yok, ceza var” demiş... Küçük bir ekleme yapmakta yarar var; askeri darbe hukuklarının işleyişinde bile yargılama süreçlerinin atlandığı, savunma haklarının bu boyutlarda yok sayıldığı örnekler yaşanmamıştı... Toplumun Ortadoğu bataklığı, büyük savaş, Türkiye’ye yansıyan terör tehdidi karabasanında duyarsızlığına güveniliyor. Ne büyük yanılgı! Toplumlar büyük tehdit ortamlarında hakhukuk düzeninin varlığına, güvencesine daha çok gereksinim duyarlar... ‘Başka ülkelerden petrol alacağız’ Reuters Enerji Bakanı Taner Yıldız, İran’dan petrol alımının azalması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyacın karşılanması için Libya ve SuuIMF, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Merkez di Arabistan’ın yanı sıBankası yetkililerinden oluşan Troyka ile hüra Rusya ile de görüşkümetin 11.5 milyar Avro’luk yeni yardım patüklerini söyledi. keti üzerinde görüşmelerini sürdürdüğü YuYıldız, kısa süre içinde nanistan’da toplumun her kesiminden proikinci nükleer santral için testocular, meydanlardan hükümete sesini veren ülkelerden teklif duyurmaya çalışıyor. Dün de Atina’da dışında kalanlar yarışın emekli askeri personel, yeni emeklilik kecağını anbaşlaya olmaya sintilerini protesto etti. Polis ile akadekalsonuna “Yıl latarak, misyenlerin de protesto gösterilerine madan bir kısım ülkeler bu katıldığı Yunanistan’da Troyka ile yarışın dışında kalabilecek. görüşmeler devam ediyor. Yunanistan Maliye Bakanı Yiannis Yapacak ülkeyi yıl sonuna kadar Stournaras, yeni kemer sıkma seçeceğiz” dedi. RES’ten Samsun’un rüzgârına 75 milyon Avro Komşuda halk yine meydanlara indi JeanMarc Armitano önlemleri konusunda anlaşmaya yakın olduklarını söyledi. Ekonomi Servisi Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya Pasifik’te faaliyet gösteren İngiltere merkezli yenilenebilir enerji şirketi RES, Samsun’da 75 milyon Avro yatırımla 48 MW’lık rüzgâr santralı kuracağını açıkladı. Ortalama 69 bin konutun enerji ihtiyacını karşılaması beklenen santralın, 2016’da faaliyete geçmesi hedefleniyor. RES Mediterranean Üst Yöneticisi (CEO) JeanMarc Armitano, inşaata gelecek yıl başlayacak larını aktardı. RES’in Türkiye’de elinde bulundurduğu toplam üretim lisanslarının kapasitesi 170 MW düzeyinde. Şirket şu ana kadar dünya genelinde 6.000 MW’lık rüzgâr enerjisi kapasitesine sahip tesisler geliştirdi. RES Mediterranean Ticari Direktörü William Hopkins önümüzdeki 10 yıl boyunca Türkiye’de rüzgâr ve güneş enerjisine odaklanacaklarını aktardı. Hopkins, “Üç yıldır Türkiye’deyiz. Hedefimiz rüzgârda yüzde 5 pazar payı” diye konuştu. Felakete davetiye MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Firmaların yapım işleri ihalelerine katılımlarında, mali yeterlikleri yanında, teknik anlamda da değerlendirilebilmeleri için “bünyelerinde anahtar teknik personel” yani “şantiye çalışmalarını yöneten kişi” bulundurduklarına ilişkin belge zorunluluğu kaldırıldı. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO), “Teknik yeterliği bilinemeyen bir firmanın yapacağı yapının kullanıcılar için ne kadar güvenli olacağı” sorusunu yöneltirken, değişiklikten vazgeçilmesini istedi. Kamu İhale Kurumu (KİK) Başkanı Mahmut Gürses ise bundan sonraki çalışmalarında İMO ile görüş alışverişinde bulunmaya özen göstereceklerini söylemekle yetindi. Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle, “Anahtar teknik personele ilişYapım kin belgeler”, “Ekonomik ve İşleri mali yeterlik ile mesleki ve İhaleleri teknik yeterliğin değerlendirilmesinde kullanılmak Uygulama üzere aday veya istekliYönetmeliği’nde lerden istenecek belgeyapılan değişiklikle ler” arasından çıkarıldı. ihaleye girecek “Gerçek veya tüzel kişi tarafından, taahhüt etfirmalarda teknik tiği işlerden bağımsız olapersonel rak ticari faaliyette bubulundurma lunduğu yerde istihdam edilen ve şantiyede yürütükoşulu len çalışmaları yöneten kişiyi” kaldırıldı. ifade eden “anahtar teknik personelle” ilgili bu karar, yapıların güvenliği ile ilgili soru işaretlerini gündeme getirdi. İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç, KİK Başkanı’nı ziyaret ederek, değişikliğin yaratacağı sakıncalara dikkat çekti. Firmaların yapım işleri ihalelerine katılımlarında önemli ve gerekli bir koşul olan “bünyelerinde anahtar teknik personel bulundurma” zorunluluğunun kaldırılmasıyla müteahhitliğin kurumsallaşamayacağını anlatan Yüzgeç, mühendislerin hak kaybına uğrayacağını, yapı güvenliği ve kamu çıkarları açısından da olumsuz sonuçları olacağını belirtti. İMO, değişikliğin yaratacağı sıkıntılarla ilgili “ İşletilmek istenen bu süreç, güvencesiz mühendislerin yanı sıra güvensiz yapılara da neden olacaktır” açıklamasını yaptı. Çinli Phicomm 40 milyon dolar yatırım yapacak Ekonomi Servisi Çinli telekomünikasyon, network elemanları, akıllı telefon ve tablet bilgisayar üreticisi Shangai Feixun Communication, Türkiye’de Phicomm markası ile öncelikle 40 milyon dolarlık yatırım yapma kararı aldı. Şirket FATİH projesinde yer alması halinde en az 350 milyon dolarlık üretim yatırımı daha planlıyor. Phicomm Uluslararası Stratejiler Başkan Yardımcısı Alp Altun, “Phicomm Çin’de dört yıldır faaliyet gösteriyor. Geçen yıl 200 milyon dolar ciro elde etti. Bu yıl 380 milyon dolar ciro hedefliyoruz. Yurtdışı açılımları ile ilgili olarak da Türkiye’yi üs olarak seçti. Türkiye’de ilk etapta perakende sektöründe faaliyet göstereceğiz. Yakın zamanda üretim yapmayı da düşünüyoruz” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle