15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 EYLÜL 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER KISA... KISA... Çocuğa tecavüz Adana’da 9 yaşındaki erkek çocuğa cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla gözaltına alınan çocuğun eniştesi, emekli öğretmen tutuklandı. Yapılan sağlık kontrolünde çocuğun makatında çatlak olduğu tespit edildi. 14 yaşında hamile Kahramanmaraş’ta mide bulantısı şikâyetiyle hastaneye götürülen 14 yaşındaki E.Ç.’nin hamile olduğu ortaya çıktı. Küçük kızın ilişkiye girdiği sevgilisi Ç.Ç. (21) tutuklandı. Bakanlığa ret Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 14 yaşındaki kız çocuğunun cinsel istismara uğramasıyla ilgili davada, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 20 sanığın tutukluluğunun kaldırılması kararına itiraz talebini reddetti. Maganda öldürdü Konya’da 22 Ağustos’ta evine su taşırken, düğün konvoyundan ateş açılması sonucu kafasından vurulan 12 yaşındaki Gonca Yaman, kurtarılamadı. Estetik can aldı İncirlik Üssü’ndeki 39’uncu Kanat Komutanlığı’nda görev yapan Amerikalı Teğmen James Scott’ın eşi Pamela Dawn Scott, Adana’da özel bir hastanede yapılan bölgesel yağ aldırma ameliyatı sonrası yaşamını yitirdi. 3 sistemi ile uyumlu olmayan kararlar almak zorunda bırakılmış, böylece sorunun hukuk yoluyla çözümü iyice engellenmiştir. ??? Aslında bu iki 12 Eylül arasındaki etkileşim ve Türkiye’nin birinci 12 Eylül ile içine sokulduğu süreç, Zülfü Livaneli’nin 9 Eylül günü Vatan’da yayımlanan makalesinde, çok güzel ve çok açık bir biçimde özetlenmiştir. Bu nedenle bu yazıdan bazı satır başlarını okurlarımla paylaşmak istiyorum: Yazının başlığı bir edebiyat tınısı taşımaktadır: “Ressam Kenan Evren’in son tablosu.” Livaneli yazısının girişinde, son günlerde meydana gelen Afyon’daki patlama, kilim armağanı, Uludere, düşen ya da düşürülen uçak, Şemdinli’deki durum, Hatay kampları olaylarına gönderme yaptıktan sonra şöyle diyor: “Bu durum siyasetiyle, medyasıyla, askeriyle, siviliyle, yargısıyla, eğitimiyle toptan iflas etmekte olan bir ülke tablosudur ve bu tablonun ressamı Kenan Evren’dir.” Daha sonra bu satırlarının gerekçesini açıklıyor: “Benim derdim ‘Artık ölmek istiyorum ama ölemiyorum’ diyen yaşlı bir adamla uğraşmak değil. Bir anlayışa, bir bakış açısına, ülkemizi mahveden bir zihniyete dikkat çekmek istiyorum ve Kenan Evren’le başlayan ‘depolitizasyon ve cahilleştirme’ sürecini itham ediyorum.” Bu satırlardan sonra bu “depolitizasyon ve cahilleştirme” sürecini, büyük bir yetkinlikle ve ayrıntılarıyla anlatıyor. Keşke olanaklı olsa da yazıyı aynıyla alıntılayabilseydim. Mutlaka okunması, hatta kesilip saklanması gereken belge niteliğinde bir yazı yazmış Livaneli. Yazısına şu satırlarla son veriyor: “Şu anda motorları durmuş bir uçak gibi hem sarsılıyoruz hem düşüyoruz. Eğlence alışkanlığıyla afyonlanmış halk yine göbek atmak, yine dizilerle uyuşturulmak, yine maçlarda birbirini doğramak istiyor ama bu sefer camları döven fırtına çok kuvvetli. Kulaklarını tıkasa bile gümbürtüleri duyuyor. İşte Kenan Evren zihniyetinin ülkeyi getirdiği nokta bu.” ??? İkinci 12 Eylül’ün de birincinin bir sonucu olduğu ve bu tabloya son rötuşları yaptığı düşünülürse, her iki 12 Eylül’ün “Türkiye’nin Sorunu” açısından oynadığı büyük roller ve taşıdıkları büyük sorumluluklar daha iyi anlaşılır. 3 yaşındaki çocuğun tecavüz edilerek öldürüldüğü iddiası Türkiye’yi sarstı Dilan’a ne oldu? ANKARA/ŞANLIURFA (Cumhuriyet Bürosu) Siverekli 3 yaşındaki Dilan B’nin pazartesi günkü şüpheli ölümü gündemi sarstı. Twitter’da Dilan’ın tecavüz sonucu öldüğü iddiası gündem yaratırken, CHP’liler konuyu TBMM gündemine taşıdı. Şanlıurfa Valiliği, Dilan’ın boğazına kaçan boncuk yüzünden yaşamını yitirdiğini belirtirken, “Otopside, çocuğa herhangi bir cinsel istismarda bulunulmadığı ve tecavüz edildiğine dair hiçbir bulguya rastlanmadığı, çocuğun bakire olduğu adli tıp raporuna yansımıştır” açıklamasını yaptı. Twitter’da Dilan’ın tecavüze uğradığı yönünde iddialar yer alırken, bir hacker grubu, Şanlıurfa ve Siverek Devlet hastaneleri ile Siverek Kaymakamlığı’nın internet sitelerine erişimi engelledi. CHP’li milletvekilleri konuyu TBMM gündemine taşıdı. CHP’li Umut Oran, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e, “Dilan’a ne olduğunu ortaya çıkarmak için bakanlığınız tarafından yapılan girişimler nelerdir” diye sordu. CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, TBMM’de düzenlendiği basın toplantısında, “112 doktorunun verdiği rapora göre Dilan’ın bedeninde tecavüze uğradığına dair emareler var” dedi. İnternet üzerinden yayılan söylentiye göre, “112 Acil Servis ekibi ambulansla Dilan bebeğin bulunduğu yere giderek, yüzünde morlukların oluştuğu cansız beden ile karşılaştı. Doktorlar, Siverek Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Dilan’ın vajina bölgesinde kanamanın olduğunu fark etti. Dilan’ın tecavüze uğrayarak öldürüldüğü iddia ediliyor”. Amca Hasan K. ise söylentinin 112 Acil Servis görevlilerinden biri tarafından çıkarıldığını öne sürerek “Bu iftirayı bize atan, Siverek ve Güneydoğu’yu böyle olaylarla karalamak isteyen, haberi yapan ve yayan kişiler hakkında dava açacağız” diye konuştu. İki 12 Eylül Dün, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 32’nci, 12 Eylül 2010 AnayasaYargı referandumunun 2’nci yıldönümüydü. “Türkiye’nin Sorunu” açısından tarihimizdeki bu iki 12 Eylül olayının da sorumluluğu büyüktür: Birinci 12 Eylül, 12 Eylül 1980 darbesi, birkaç açıdan “Türkiye’nin Sorununun” büyümesine katkıda bulunmuştur: 1) Kürt kimliğini toptan inkâr etmiştir. 2) Pek çok demokratla birlikte Kürtlere, çeşitli haksız ve adaletsiz uygulamalar ve hatta işkenceler yapmıştır. 3) Sorunu çözmeye katkıda bulunacak demokratik mekanizmaları zedelemiştir. 4) Sorunun demokrasi ve insan hakları çerçevesinde irdelenmesine ve çözümüne katkıda bulunacak sivil toplum örgütlerini tasfiye etmiştir. 5) Bireysel temel hak ve özgürlükleri, devlet denetimi adına sınırlamış ve kısıtlamıştır. 6) Bütün bunları “Atatürkçülük” kisvesi altında yaptığı için, akıl ve bilim yolu olan Atatürkçülüğe büyük bir zarar vermiş, toplumu bir arada tutan en önemli faktörlerden birini yok etmiştir. 7) Toplumun ve siyasetin din temeline göre örgütlenmesine zemin hazırlamış, böylece sorun çözme yöntemi olarak demokratik süreçlerin işlemesini engellemiş, dogmatik, tekilci, baskıcı yöntemlerin önünü açmıştır. ??? İkinci 12 Eylül, birinci 12 Eylül’den tam otuz yıl sonra, birinci 12 Eylül’ün ürünü ve devamı olarak, adalet mekanizmasını tümüyle siyasal iktidarın etkisine açık hale getiren Anayasa Referandumu ile “Türkiye’nin Sorununun” daha da büyümesine yol açmıştır: 1) Yargı mekanizmasını tümüyle siyasal iktidarın etkisine açık hale getirerek, adalete olan güveni sarsmış, böylece sorunun çözümünde hukuk yollarının etkin bir biçimde kullanılmasının önünü kesmiştir. 2) Siyasal iktidarın sık sık politika değiştirmesi ve adeta birbirine zıt olan bu politikaların hepsini, baskıcı ve otoriter bir biçimde dayatması sonunda, yargı, birbiriyle çelişen ve hiçbiri evrensel ve ulusal hukuk ‘Dava açacağız’ ‘Zeytin dalı’ kavgası: Haber Merkezi İzmir’de İzzet Özdağ adlı yurttaş ailesinden haber alamayınca evlerine bir kilometre uzaklıktaki tarlalarına gitti. Tarlada, babası İbrahim Özdağ, annesi Sezer Özdağ, eşi Ömrüye Özdağ ve çalışan İsmail Su’nun cesetleriyle karşılaşan Özdağ, jandarmaya haber verdi. Jandarma, eşinden bir süre önce boşanan ve bir tarladaki çadırda kalan Raşit Taşpazar’ın, dört kişiyi öldürdükten sonra pompalı tüfekle intihar ettiğini belirledi. Taşpazar ile Özdağ ailesinin bir zeytin ağacı yüzünden tartıştığı belirlendi. 1286 çocuk Kürtaj izni çıktı EDİRNE (Cumhuriyet) Edirne’de tecavüz sonrası 14 haftalık hamile olan 14 yaşındaki sağır, dilsiz Z.K. için mahkemeden kürtaj izni çıktı. Z.K. ve 3 kardeşinin de devlet korumasına alınmasına karar verildi. daha anne oldu DİYARBAKIR (AA) Diyarbakır Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde 2010 yılında 573, 2011 yılında 520, bu yılın ilk 8 ayında ise 193 olmak üzere 18 yaş altındaki toplam bin 286 çocuk anne oldu. Yılda yaklaşık 20 bin doğumun gerçekleştiği hastanede, 13 yaşında 20 çocuk doğum yaptı. Hastanede görevli Operatör Dr. Yunus Çavuş, hastanelerinde hemen hemen her gün küçük yaşta bir annenin doğumunun yapıldığını belirtti. Bölgedeki erken yaşta evliliklere dikkat çeken Çavuş, “Hayati tehlikeye kadar varan vakalar yaşanıyor” dedi. Çavuş, oyun çağından çıkan çocukların ergenlik yaşamadan anne olmasının, ciddi depresyon yaratan bir durum olduğuna işaret etti. Şans Topu çekildi 5, 8, 23, 30, 32 ve + 14 Haksız yere işten atılan işçiler işyerlerini anlattı Fotoğraf: HAZAL OCAK ‘Hastadan artan yemek personele’ ŞULE KÖKTÜRK Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde taşeron şirkete bağlı çalışan işçiler, yeni şirkete geçerken tazminatlarını almadıkları halde, zorla imzalatılmak istenen “tüm haklarımızı aldık” belgesini imzalamadıkları için işten atıldı. Hamdi Azbay, Ethem Aktürk ve Serkan Kaşka isimli 3 işçinin, haksız bir şekilde işten atıldığı müfettiş tarafından belirlenmesine ve tekrar işe alınmaları için gerekli yazının hastaneye gönderilmesine karşın işçiler işten atıldıkları 14 Temmuz’dan beri hastane bahçesinde kurdukları çadırda direnişini sürdürüyor. Süreyyapaşa Hastanesi’nde, yemek işlerini gören Türkmen firmasına bağlı çalışan 60 taşeron işçi, ismi Avira olarak değişen, ama yöneticileri değişmeyen yeni şirketin ihaleyi almasıyla yeni bir sözleşme imzalamaya zorlandı. Tazminatlarını almadıkları halde 57 işçi bu sözleşmeyi imzaladı, imzalamayan 3 işçi ise işten atıldı. Haklarını savunan işçilerle çadırlarında yaptığımız sohbet, yemek işlerinde korkunç bir gerçeği de ortaya çıkardı. İşçiler, şirketin bulaşıkları yıkamak için kendilerine deterjan vermediğini, “Gidin tuvaletlerdeki sabunlardan alıp yıkayın” dediğini iddia ettiler. İşçilerden Hamdi Azbay, “Ben gece hemşiresine gösterdim, ama yine bizim arkadaşlarımız ceza aldı tuvaletten sabun aldıkları için” dedi. Tüberküloz hastaları ve ilaca dirençli tüberküloz hastalarının bulunduğu hastanede temizliğin ve beslenmenin ihmal edildiğini söyleyen DİSK Dev Sağlıkİş hastane temsilcisi Baki Azboy ise “Hastane personeline ve işçilere yemek yetmiyor ve hastalardan artan yemekler personele veriliyor. Bugüne kadar hastanede 2 doktor, 2 hemşire ve 2 taşeron şirket çalışanı tüberküloza yakalandı” diye konuştu. İşçilerden Ufuk Tekin de “Hasta yemek listesine haftada 2 kez süt yazılıyor. Ama listede süt göründüğü halde çay veriliyor” dedi. Hastane Başhekimi İrfan Yalçınkaya ise görüşme talebimizi reddetti. Yeniliği aşkla tasarlar C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle