15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 EYLÜL 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 13 “Bezirgân züğürtleyince geçmiş defterleri yoklar” diye ünlü bir deyimimiz vardır. Tüccar belki böyle bir hakkı kendinde görebilir, ancak aynı yaklaşımı kamudan görmek biraz şaşırtıcı olsa gerek. Evet, mali idare belli bir konuya ilişkin görüşünü elbette değiştirebilir. Ancak bu görüş değişikliğinin geçmiş dönemde yapılan işlemleri etkilememesi gerekir. Ne yazık ki günümüzde birçok vergi uygulamasında, görüş değişiklikleri sonucunda geçmiş dönemler de mercek altına alınmakta ve sinekten yağ çıkarırcasına cezalı vergi tarhiyatları yapılmakta. İdarenin görüş değişikliği sonucunda, geçmiş dönemleri mercek altına aldığı uygulamalarla son dönemde sıklıkla karşılaşmaktayız. İşte bunlardan öne çıkan ve geniş kitleleri ilgilendiren birkaç uygulamaya, “ileride başınızın ağrımaması, durumu anlamak ve savunma geliştirebilmek” adına dikkat çekmek istiyorum. mezliği” prensibine açıkça aykırılık teşkil ediyordu. Nitekim, yaratılan ihtilaflarda yargı da mükellefler lehine karar verdi. Ancak, buna rağmen KKDF ve KDV sürprizi uygulamasına mali idare tarafından devam ediliyor. Bu konunun en kısa zamanda çözümlenmesinde fayda var. ‘Numara’ Çoksa Sorun da Çok Geçmiş yıllarda özellikle ebildirge sistemine geçilmeden önce etkin bir sistem olmadığından çoğu kez sigortalılara birden fazla sigorta sicil numarası verildiği biliniyor. İşte bu kişilerin önemli bir bölümünde bazı mağduriyetler yaşandığı konusunda şikâyetler de giderek çoğalıyor. Bugün; Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ebildirge uygulamasına geçilmesi sonrası, sosyal güvenlik sicil numarası aynı zamanda TC kimlik numarasına tanımlandığı için sigortalılara tek sicil numarası verilmiş ve kayıtlar bilgisayar ortamına aktarılmış durumda. Ancak geçmiş yıllarda birden fazla sosyal güvenlik sicil numarasına sahip olmuş kişilerin, sigortalı işe giriş bildirgelerinde yeterli bilgilerin olmadığı durumlarda sosyal güvenlik sicil numaraları TC kimlik numaralarına göre tanımlanmamış durumda. Aynı isim ve soyisimde kayıtlı birçok kişinin olması ise sorunun çözümünü daha karmaşık hale getiriyor. Çünkü birden çok sicil numarası varsa, emeklilik öncesinde sicil birleştirme talebinde bulunmak aylık bağlama sürelerini kısalttığı gibi olası hak kayıplarını da önleme işlevi görüyor. Bunun için sigortalı, son çalışmalarının geçtiği ilden başka bir ilde ikamet ediyorsa, ikamet ettiği ildeki Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü/Merkez Müdürlüğü’ne başvurarak birden çok sigorta sicil numarasının tek sicil altında birleştirilmesini yazılı bir dilekçe ile talep etmeli. Böylelikle hem zaman kaybedilmez, hem de hak zamanında alınabilir. Tebliğler ve Düzenlemelerin Geçmişe Yürütülmesi… Çok kısaca iki tebliğden de bahsetmek istiyorum. 113 ve 119 numaralı Katma Değer Vergisi Genel Tebliğleri. 113 numaralı tebliğde, kullanım süresi geçen veya kullanılamayacak hale gelen malların zayi olan mal olarak kabul edileceği ve bu malların alındığı dönemde inbölgede bulunan şubeye veya ortağa ödeme peşin yapılmış olsa bile eğer serbest bölgedeki fir dirim konusu yapılan KDV’lerin, bu malların imma tarafından yurtdışına ödeme peşin yapıl ha edildiği dönemde ilave edilecek KDV olarak dikmamışsa KKDF’nin uygulanacağını söyledi. kate alınması gerektiği belirtildi. Buna da çok fazla itiraz gelmedi. İdarenin takŞaşırtan şu ki, bu açıklama da geçmişe yürüdiri olarak değerlendirildi. Ancak, genelgenin ya tüldü. Geçmiş dönemlerde mallarını imha edip yım tarihinden önce serbest bölgeler aracılığıyla KDV’lerini düzeltmeyen işletmelere cezalı KDV tarerbest Bölgeler yapılan ithalatlar mercek altına alınınca iş de hiyatları yapıldı. Oysa ki bu mükellefler, imha işİthalatındaki Uygulama… ğişti. Gümrük idaresi, Mart 2011’den önce ya lemini gerçekleştirmeden önce KDV konusunda Bilindiği üzere, kabul kredili, vadeli akreditif ve pılan bu türden ithalatlarda KKDF tarhiyatları ne şekilde işlem yapacaklarını vergi idaresine sormal mukabili ödeme şekillerine göre yapılan it uygulamaya başladı. İş bununla da sınırlı kal muş ve olumlu cevap da almışlardı. Vergi idarehalatlar, Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu madı. Uygulanan KKDF ile malın KDV matra si, bu tür sürprizleri uygulamaya devam ediyor. (KKDF) kesintisine tabi tutulmakta. Peşin, akreditifli hı da değiştirildi ve cezalı KDV tarhiyatları ya119 numaralı tebliğ ise indirimli orana tabi işve vesaik mukabili ödeme şekilleri ile yapılan it pılmaya başlandı. lemlerde iade edilecek KDV’ye ilişkin usul ve esashalatta ise KKDF kesintisi uygulanmamakta. Bu uygulama “vergi ve cezaların geriye yürüları yeniden belirledi. Tebliğin giriş 18 Mart 2011 tarihinde, paragrafında da bu belirlemelerin, Gümrükler Genel Müdürlütebliğin yayım tarihinden sonra ğü tarafından yayımlanan gerçekleştirilecek iade talepleri 2011/16 sayılı genelgede, İŞSİZ KIZ, BABASININ SAĞLIK SİGORTASINDAN YARARLANIR MI? için geçerli olduğu açıkça ifade serbest bölgelerden yapılan edildi. 1989 doğumluyum, şu an ithalatta KKDF uygulamasıBuna rağmen geçmiş dönemçalışmıyorum. Kız çocuğu olarak babamın na ilişkin yeni bir açıklama lere ilişkin iade talepleri 119 nusağlık güvencesinden ne zamana kadar yapıldı. maralı tebliğe uygun olmadığı geyararlanabilirim? Ezgi Bozkurt Buna göre; gümrük idarerekçesi ile vergi daireleri tarafın1 Ekim 2008 tarihinde annesi, serbest bölgelerde buluSorularınız için madan bekletiliyor, geciktiriliyor vebabasın dan sağlık yardımı almaya hak nan şubelerden veya ortaklicozum? ismmya yapılmıyor. mo.org.tr adresine kazanmış kız çocukları evleninceye ya da lardan yapılan ithalatta mal Yazıya başlarken ifade ettim. mail atabilirsiniz. çalışmaya başlayıncaya kadar bu haktan bedelinin peşin olarak serİdare görüşünü elbette değiştireTüm sorular eposyararlanır. Diğer kız çocukları ise öğrenim best bölgeye ödenmesinin ta ile tek tek cebilir. Ama bu değişikliği geçmişe durumuna göre 18, 20 ve 25 yaşına kadar yanı sıra yurtdışına da peşin vaplanacaktır. yönelik yapamaz. Bu uygulamayararlanabilir. SGK müdürlüğüne ödeme yapılması halinde lardan bir an önce vazgeçilmesi durumunuzu sorunuz. KKDF’nin uygulanmayacamükelleflerin kendilerini daha güğını belirtti. venli bir ortamda hissetmelerini Başka bir ifade ile serbest sağlayacaktır. ‘Geçmişe Yönelik’ Vergi Sürprizi Şereftir!.. Şimdi biz olduk mu size; şerefsiz, hain, edepsiz ve de alçak... Üstüne bi de terbiyesiz!.. Ne dedi kocca imam, Beytüşşebap’ta on evladımız bayrağı indirmemek için şehit olduktan sonra?. Beytüşşebap’ta jandarma personelinin Türk Bayrağı’nı indirdiği haberleri yapıldı. Halkımız da reaksiyon gösteriyor. Halbuki birkaç erimiz, bayrağı korumak için oradan alıyorlar. Milleti galeyana getirmeye yönelik bu girişimler en hafif tabiriyle sorumsuzluktur, alçaklıktır... Kim haber yaptı, teröristin cenazesini taşıyan “PKK bayrağı” asılmış askeri araç, askeri lojmanın önünden geçerken Türk askeri tarafından, Türk Bayrağı’nın indirildiğini?.. Biz tabii.. Peki, kim yorumladı? Yine biz!.. Alçaklığın daniskasına bakın siz?!. Afyon’da 25 Mehmetçik, hâlâ sebebi bilinemeyen(!) bir patlamada şehit olduktan 39 saat sonra, olay yerine teşrif edip, bi göz attıktan sonra vali beyi ziyaret edip, karşılıklı hediyeleşen Genelkurmay Başkanı muhteremi haber yapıp kim eleştirdi bakalım?.. Kahretsin, tabii ki biz?. Peki, imam ne dedi?.. Bu ne düşüklüktür yaa, Genelkurmay Başkanımızı ehliyetsizlikle suçluyor. Ya senin ehliyetin ne? Yani köşelerinizden yaptığınız saldırılarda size verilen bir ehliyet mi var bir yerlerde?.. Genelkurmay Başkanı olan bir insana sen kalkacaksın, utanmadan sıkılmadan “hükümete yalakalık yapıyor” diyeceksin. Böyle terbiyesizlik olmaz... Böylece yalnızca birkaç gün içinde aldığımız yeni “rütbelerle” olduk mu bi de düşük, ehliyetsiz ve de terbiyesiz... ??? Ne kaldı geriye?.. Şerefsizlik, edepsizlik, hainlik.. Onları da bi zahmet, İzmir’deki bayrak yasağına gösterdiğimiz tepkilere, minnacık çocukları akıl almaz bir gaddarlıkla boyları yetmeyen sıralara, pisuvarlara, mollalara yem etmeye çalışan zihniyete eleştirilerimize, aziz şehitlerimizin haberleri yazılmasın diye kurulan baskıları anlatmamıza, kahramanların tutsak kamplarında çürütülmelerine karşı çıkışımıza, gerçekleri haykırmamıza sayın!.. Önceki gün sevgili Orhan Bursalı, köşesinde “Büyük komplo”yu yazdı. Şeref madalyalı gazi Üsteğmen Serdar Öztürk’ten Kurmay Albay Dursun Çiçek’e, Odatv davasında her şey tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmışken hâlâ içerde tutulan Soner Yalçın ve Barış arkadaşlara dek tüm hukuksuzluk ve gaddarlıkları sıraladıktan sonra, altına imza atacağım şu satırlarla sonlandırıyordu yazısını: Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Andıç, Islak İmza... Topu ve tümü, büyük insanlık ve hukuk cinayetlerinin temel konusudur. Susmak, bu cinayetlere ortak olmanın bir parçası olarak gerçekleşecektir... Bu ülkenin yurtsever kalemleri, yaşanan tüm çarpıklık, yalan, dolan ve sahtelikleri açıkça, korkmadan yazanlar, söyleyenler, susmak zilletine nasıl katlanabilir, “dilsiz şeytan” ikiyüzlülüğüne nasıl tenezzül edebilir?.. Bu durumda; imam ve yandaşlarının hakkımızda çıkardığı fermanlar da, kişiliğimize ve kalemimize yaptıkları saldırılar da bizler için göğsümüzde gururla taşıdığımız, taşıyacağımız madalyalardır. Aslında sözü bu denli uzatmaya da gerek yoktu; tek sözcük, topuna gereken yanıtı verirdi: Şereftir... NOT: Üzerinden bir hayli zaman geçmiş, unutmuştum, sevgili Bekir Abi anımsattı sağ olsun; şeyhülislam olmaya soyunan muhteremin teki, karısıylakızıyla dans edenler için “deyyus” fetvası vermişti. Büyük tepki alınca sus pusolup buharlaşıverdi!.. Ne alakası varsa aklıma Süleyman Nazif geldi... Üstat, bir haşerat için çevresindekiler, “aşağılık” deyince “olmaaaz” demiş. Ahali şaşırınca da eklemiş: Olmaz, çünkü aşağılığın da yerüstünde bir seviyesi vardır. Bu dediğiniz çukur!.. S Yürekler Daha Ne Kadar Yanacak? PERİHAN ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Şimdiye dek kınalı kuzuların şehitlikleri yürekleri yakıp dururken 5 Eylül 2012 gecesi Afyonkarahisar’da TSK’nin Kara Kuvvetleri’ne bağlı cephane deposundaki patlama, yüreklere yıldırım gibi düştü. Henüz Beytüşşebap’taki AKP ile çatışmada şehit düşen 10 yiğidimizin ateşi küllenmeden bu kez de Afyon’daki depoda 3 gün gece yarılarına dek çoğunluğu el bombası olan cephaneleri yerleştirme çalışması sırasındaki patlamada 25 askerimizin şehit olduğu; 6’sı asker 9’u sivil 15 kişinin de yaralandığı haberini içimize düşen tarifsiz acıyla öğrendik. Bu, nedeni günlerce öğrenilemeyen patlamada şehitlerimiz tanınamayacak hale gelirken depodaki mühimmatın tümü kışlanın da dışına taşarak 1.5 km’lik sahaya yayılıp o çevredekiler için de tehlikeli durum yaratmış. Şehitlerimizin kimlikleri ancak yakınlarından alınan kan örnekleriyle, Ankara GATA’da DNA testiyle birkaç günlük çalışmayla saptanabildi. Acılarına dayanılması çok güç olan bu facia, Afyonluların dışında halkımızda da yarattığı dehşetle sorumluların suçlanmasını da gündeme getirdi. Nedenleri sorgulanırken bu konuda uzman emekli üst rütbeli subaylarla onların açıklamalarını yansıtan yazılı ve görüntülü medyanın tavrı, Sayın Başbakanca, “hainlik” olarak isimlendirildi. Yetmedi faciayı yerinde araştırmak için Afyon’a giden Genelkurmay Başkanı Özel’in Vali Balkanlıoğlu’nu makamında ziyaretinde kendisine vali tarafından, sanki bayram ziyaretiymiş gibi bir yöre kiliminin aymazlıkla armağan edilişi toplumda büyük tepki yarattı ve kınandı. Bir de Genelkurmay Başkanı’nın gazetecilerin sorularına “Hiçbir şey söylemeyeceğim. Her şey ortada” cevabı çok şaşırtıcı oldu. Doğrusu o günden beri ortada olanın ne olduğunu ben de çok merak ediyorum(!). ??? Orgenerel Necdet Özel haklı. Terörle savaşımda ve diğer askeri uygulamalarda başarılı uzman general ve amiraller yıllardır Hasdal’la Sincan zindanlarında hayali Balyoz ve Ergenekon tertipleriyle tutuklular. TSK felç edilmiş durumda. Öyle ki Beytüşşebap’taki çarpışmada öldürülen PKK’lilerin cenazeleri Kürtlerin özerkliklerinin simgesi saydıkları sözde bayraklarına sarılmış olarak subay lojmanlarının önünden geçirilirken lojmandaki balkonda asılı duran Cumhuriyetimizin şanlı al bayrağı kendi askerlerimizce PKK’lileri tahrik etmesin diye asılı olduğu yerden utanç verici şekilde indirilebildi. Olay komutanlarına sorulduğunda; “Bayrağımızı korumak amacıyla yapılmıştır” cevabı alındı(!). Ney se ki Kurtuluş Savaşımızın zaferle bitişinin ve 9 Eylül 1922’de düşmanın İzmir’den denize dökülüşünün 90. yıldönümü günü Başbakan’ın imzaladığı yazılı beyanıyla yasaklanan kutlama, İzmirlilerce umursanmadı. On binler sabahın erken saatlerinde Türk ordusunun Belevin’den İzmir’e girdiği yerde toplanarak ‘Zafer Yüyüşü’ne geçti. Çoğalarak, yasaklayıcı genelgeye karşın tıpkı kurtuluş gününde olduğu gibi hükümet konağının önünde bir araya gelerek, al bayrağımızı binadaki tarihi yerine astılar. Gazetelerde fotoğraflananları övünçle izlerken, rahmetli anacığımın her yıl aralıksız 9 Eylül günlerinde coşkuyla tekrarladığı yaşam anılarını anımsadım. Şöyle ki; Yunan ordusunun İzmir’i işgaliyle ailesinin perişanlıkla yok edilişi ve çocukluğunun acılı yaşamını sanki yok etmek istercesine kurtuluşla zafer günlerinin heyecanlarını hep capcanlı yaşar, yaşatırdı. Askerlerimizin düşmanı denize döktüğü 9 Eylül 1922 gününe dek hep ölümle yok edilmeyi beklerlerken Kadifekale’den kahraman askerlerimizin İzmir’e girişlerini gördüklerinde onları kutlama sevinçleriyle karşılarlar. Annem o coşkuyla çılgınca bir askerin ayağını öpmek isterken yorgun, ama dimdik askerin kasıtsız tekmesiyle yaralanan dudağında kalan izi, kurtuluş madalyası sayarak övünürdü. Anamla onun Kurtuluş Savaşı anılarını özlemle anımsadım. ??? Başta Atatürk olmak üzere binlerce kahramanın düşmanları dize getirdikten sonra bizlere armağan ettikleri Cumhuriyetle ilkelerinin, son yıllarda inkârla neredeyse yok sayılır hale getirilmek istenmesi çok acı veriyor. İşte son günlerin canlı örneklerinden biri daha; Afyonkarahisar’daki patlamanın derin acıları yaşanırken, doğudaki çarpışmalarda, kırsaldaki tarama çalışmalarında ve PKK’lilerce yola döşenen mayınların patlamalarıyla aralıksız şehit haberleri de gelmeye devam ediyor. İktidar bunlara çare bulacağı yerde, bağırıp çağırarak gündemi değiştiren haberler türeterek, emekli askerleri, sivilleri, özellikle de muhalefeti susturmaya çalışıyor. ??? Üzüntü verici önemli bir konu da pedagoji ve öğretim kurallarını önemsemeden AKP’nin, MEB’ce 4+4+4 uydurmacılığıyla laik Cumhuriyetimizin öğretilerini, İH’lerin orta kısımlarını açarak dini eğitime dönüştürmesi olayıdır. 10 Eylül günü 66 ve 72 aylık, (5.5 ve 6 yaşındaki) yavrularımızı ilkokullu yaptılar. Onlara çok zarar vereceğini düşündüğüm bu sakıncalı uygulamaya geniş yer verebilmek için bu konuyu gelecekteki yazıya bırakıyorum. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA HARBİ SEMİH POROY SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Değiş tokuş. 1 2/ Ürün sağlama etkinliği... Uzak 2 lık anlatmakta 3 kullanılan söz. 3/ 4 Üflemeli bir çal5 gı... Keçi yavrusu, oğlak. 4/ 6 Ayakkabıların al 7 tına çakılan de 8 mir. 5/ Yeniçerilerin kayıtlı ol 9 dukları kütük defteri... 1 2 3 4 5 6 7 8 9 İskambilde bir kâğıt. 6/ 1 P A P A R A Ö D Koruyan, koruyucu... 2 A V A L T İ R E Peygamberleri Hud’u 3P A R A K E T E dinlemedikleri için Tan4A L A C A İ N İ rı tarafından yok edilen 5R K A B A K C kavim. 7/ Nişan... Av6 A T E A B A R A rupa’nın en büyük gölü. İ T İ K A F Z 8/ Ünlü bir Hint desta 7 R N E nı. 9/ Göz değmesi... 8 Ö R E N 9D E İ C A Z E T Bir nota. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İntihar eden. 2/ Sakarya iline özgü bir tür tatlı... Argoda, bilip bilmeden her konuya atlayan kimseye verilen ad. 3/ Ankara ilinde bir orman alanı... Fas’ın plaka imi. 4/ Satrançta bir taş... Nişastayı parçalayarak şekere çeviren enzim. 5/ Pirinçle yapılan bir tür sebze yemeği... Avuç içi. 6/ Yosunların kökü andıran tutunma organı... “Müddet, zaman” anlamında yerel sözcük. 7/ İri fare. 8/ Hitit... Yersiz söz ya da davranış. 9/ Yusuf Ziya Ortaç tarafından yayımlanan, Türkiye’nin en uzun ömürlü mizah dergisi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle