18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 AĞUSTOS 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 PROFESÖR KORKUT BORATAV AVRUPA’DA GİDEREK AĞIRLAŞAN KRİZİN ÜLKE EKONOMİSİ ÜZERİNDEKİ OLASI ETKİLERİNİ DEĞERLENDİRDİ Türkiye ekonomisinin geleceği dıştan gelecek kaynağa bağlı Sorun kapitalist sistemde “Kapitalist sistemdeki bu ağır krizi aşmak için kapitalist sistemin bazı temel parametrelerini baştan aşağıya dönüştürmek lazım. Bunun da şu anda dünyayı yöneten egemen güçler tarafından kabul edilmediğini iyi bilmek gerekir”. Bu Yükü Kaldırmaz... Dayanma, direnç gücü ne olursa olsun, bu bedenin kaldırabileceği bir yük kapasitesi vardır.. Eşek, katır, arabayı çeken at, ya da bir insan, sırt hamalı.. Zalim bilir; daha fazlasına zorladı mı, eşek, katır, arabayı çeken at, ya da bir insan, sırt hamalı.. yere yıkılıverir.. Canlarının değeri olmasa da, kayıpların bir bedeli vardır.. Akıllı zalim öldürmeden sömürmenin yolunu, yordamını bilir.. Zalim için geçerli kural, haksızlıkların uygarlığın gelişimi ile azalma yerine katlandığı, yeni dünya düzeni çarklarının işleyişinde de elbette kendi kuralları ile geçerlidir.. Uzatmadan, küreselleşen dünya düzeninde çarkların işleyişi akıl almaz bir hızla piyasaların, paranın tekel gücünün eline geçip, insana, canlılara, doğaya ilişkin örgütlülük, denetim gücü tam tersine tüketilince, ortada zalimin aklının karşılığı olabilecek bir irade bile kalmadı.. Suriye’den son birkaç gündür öne çıkan haberler, sırtına yüklenen fazla yükle yere yığılan, ölen eşeğin, katırın, arabayı çeken atın, ya da bir insan, sırt hamalının.. öyküleri, zalimin akılsızlığı ile örtüşüyor.. Hafta sonunun karşılıklı insanlıkla ilişkisi kalmamış gaddarca katliamlardan kaçanlar en çok Ürdün ve bizim sınırlarımıza yığılınca, bize sığınanların sayısı bir çırpıda 60 bine ulaşmış. Bu yazıyı yazmaya çalışırken duyduğum son haberde, Türkiye’nin bundan fazlasını alabilecek kapasitesi olamayacağı bilgisinden hareketle, bir zamandır sözü edilen Suriye toprakları içinde tampon bölge oluşturulması kaçınılmaz bir olgu gibi gündemimize giriverdi.. Olurdu, olamazdı? Olursa zaten İslam dünyası, Ortadoğu bataklığı içindeki ırklar, mezhepler çatışmasının içine hızla çekilmekte olan Türkiye, çok hızlı bir bataklık çamuruna çekiliş sürecini daha yaşayacak.. Sokaktaki, siyasetten uzak, ya da iktidara tamamen duygusal nedenlerle tam destekçi insan bile sorduğunuzda böylesi bir olasılığı düşünmek bile istemiyor.. Ama Başbakan Erdoğan hafta sonu konuşmalarında bile, can yakan gelişmeler, gündem bağlantılı Meclis’in olağanüstü toplanmasını isteyen muhalefete en ağır üslubu ile çatarak, her zamanki gibi tek başına, padişah yetkileri ile donanmışçasına meydan okuyordu.. ??? CHP’nin Meclis’i toplantıya çağrısında yeni boyutlar kazanan Suriye gelişmelerinden önde, yine Suriye bağlantılı PKK saldırıları, “Büyük Kürdistan” projesinin en taze atakları vardı. Üstüne Türkiye’nin Kürt sorununu barış içinde çözme projelerinde önemli işlevi olabilecek çabaların da hedef alınması anlamına gelen CHP Tunceli milletvekilinin PKK tarafından kaçırılması eklendi.. Yeni dünya sömürü düzeni çarklarının işleyişi dengelerinde, zengin kuzey dünyası ülkelerinin çıkarları adına aralarında silahlı savaşmanın acısını yaşamış, bedellerini ödemiş olarak bundan şiddetle kaçınmaları.. Ve enerji kaynakları üzerinde oturmuş yoksul güney, İslam, Ortadoğu dünyası ağırlıklı çatışma, onları çatıştırma yöntemlerini seçmiş olmalarının yeni güncel gelişmelerine geçmeden.. Türkiye’nin sırtına yüklenen bu yükü kaldıramayacağı ile bugünü noktalamakla yetinelim.. Kaldıramayacağımız bu yüklerin karabasanında, kimi özelimizde yaşamsal sorunlarımızı bile tartışamaz haldeyiz.. Oysa sıcaklardan hâlâ boğuluyor olsak da yazı devirmek üzereyiz.. Sonbahar geliyor, okullar açılıyor.. Çocuklarını ilkokul birinci sınıflara verecek aileler akıl almaz bir karabasan yaşıyorlar.. İçerde iktidarda büyümenin anahtarı olarak görülen cepheleşmeyi güçlendirme, “dindarkindar” gençlik yetiştirme uğruna, Başbakan Erdoğan’ın nerede ise tek başına, İHL’lilerle birlikte kotarıp, yasalaştırdığı, “4 + 4 + 4” sistemi yasal olarak uygulamaya giriyor.. Öğrencilerin yoğunlaştığı merkezlerde, öğrenim çağındaki çocuk ile büyüğünün birlikte okumaya zorlanmasının sakıncaları yetmezmiş gibi.. Zaten travmatik 4060 kişilik sınıfların, 6080 öğrencili olması gündemde. Bırakın eğitimi sıralara nasıl oturtulacaklar? Bir yandan da güç gösterisi için yaşı küçük çocukların ailelerinin, çocuklarını okula vermeme hakları yasaklanıp, diğer yandan doktor raporu ile serbest bırakılıyor. Yani çocuklar damgalanacak.. Çevremde çocuğu olan aileler, bu iktidarın kaprisi uğruna ceza ödemek, ya da çocuğunu raporla yetersiz damgalamak, ya da büyükleri ile aynı sınıfta tıkış tıkış başarısızlığa mahkum etme.. gibi birbirinden olumsuz seçenekler arasında çıkış yolu için çırpınıyorlar. Devletin okullarında ilkokulda bile çocuklarını okutabilme umutları dibe vurmuş aileler, bütçelerini aşan özel okullara kapağı atabilme uğruna on takla atarcasına formüller üretmenin peşindeler.. Evini kiraya verip, işyerinde yatıp kalkmaya karar vereni mi istersiniz, anne baba evine taşınanı mı?.. Hiçbir formül üretemeyecek dar gelirliler grubu için yeni yeni şok haberler, çocuklarını gönderebilecekleri okullara el konulmuş olması.. En merkezi, en donanımlı okullar İHL’lere dönüştürülünce, ailelere ya çocuklarını yeni harcamalarla servisle uzak okullara göndermek, ya da İHL’ye göndermek dışında seçenek kalmıyor.. Bu yük taşınır mı?.. Önlem alma şansı yok “Ali Babacan’ın ekonomi yönetimi mevcut risklerin farkında ama alabilecekleri hiçbir önlem yok. Çünkü Türkiye ekonomisinin tüm ivmeleri, kısa vadeli iniş çıkışları, durgunlaşma ve daralmaları dış dünyadan gelen kaynak akımına bağlı”. krizlere de dikkat çekti. Olumsuz ortamın şu veya bu şekilde siyasete de yansıdığına işaret eden Boratav, 2001’deki bunalımın sosyal yansımalarının 2002’ye kadar ağır bir şekilde devam ettiğine vurgu yaptı. Boratav, 2001’deki krizin “sadece bir iktidarı değil, bir parlemontuyu tasfiye ettiğine” dikkat çekti. 2009’daki krizin etkilerinin daha hafif geçiştirildiği halde yerel seçimlerde büyük gerileme meydana getirdiğini belirten Boratav, “Ekonomik bunalımlar, halkın siyasi iktidarı sorumlu tuttuğu tepkileri tetikler. Dolayısıyla siyasete de yansır. Halka yansıması ise işsizlik, gelirlerdeki daralma şeklinde olur. Bu da var olan sosyal gerilimlerin sosyal bunalımlara dönüşmesi anlamına gelir” dedi. MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Uluslararası piyasalardaki Avrupa merkezli “Kara Eylül” beklentisini değerlendiren Prof. Dr. Korkut Boratav, “fünyesi her an ateşlenme riski ile karşı karşıya bulunulan” istikrarsız bir ortam içerisinde olunduğuna vurgu yaptı. Boratav, Türkiye ekonomisinin ise dış dünyadan gelen kaynak akımına bağlı olduğuna dikkat çekerek risklerin farkında olan ekonomi yönetiminin yapabileceği hiçbir şey olmadığını, “endişe ile beklediklerini” söyledi. Prof. Dr. Boratav, uluslararası piyasalara ilişkin sonbahar beklentilerini değerlendirdi. Dünya ekonomisinde genel bir endişe olduğuna işaret eden Boratav, özellikle Avrupa’da yaşanan borç ve finansal sistemdeki tıkanmanın halkalarının bankacılık sistemi aracığılıyla ABD’ye yansıdığına dikkat çekerek ağır risklerin Avrupa’nın geleceğini de belirsiz kıldığını söyledi. Krizden kurtulmak için doğru dürüst bir çıkış modeli de öngürülmediğini belirten Boratav, “Kapitalist sistemdeki bu krizi aşmak için kapitalizmin bazı temel parametrelerini baştan aşağıya dönüştürmek lazım. Bu da şu anda dünyayı yöneten egemen güçler tarafından kabul edilmiyor” dedi. Boratav, krizin Türkiye’ye olası etkilerine ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Türkiye’deki ekonomi yönetiminin bu risklerin farkında olduğunu vurgulayan Boratav, “Ali Babacan’ın başında bulunduğu ekonomi yönetimi için bunu söylüyorum. Riskleri algılamamak ile ilgili eleştiri söz konusu değil, ama buna karşın alabilecekleri hiçbir önlem de yok” diye konuştu. ‘İşsizlik artar, gelirler daralır’ Boratav, bunun nedenini de şöyle açıkladı: “Çünkü Türkiye ekonomisinin tüm kısa vadeli iniş ve çıkışları, genişleme, durgunlaşma ve daralma ivmeleri dış dünyadan gelen kaynak akımına bağlı. Sözünü ettiğimiz riskler kaynak akımını kösteklediği anda ekonomi durgunlaşmaya başlar. Çok ağır sermaye çıkışı olursa da krize dönüşme olasılığı ortada ve bu da algılanıyor. Burada hükümetin de yapabileceği, yapmayı göze alabileceği hiçbir şey yok. Bu yüzden endişe ile bekliyorlar. Eğer Türkiye ekonomisi normal büyüme koşullarında yani yüzde 45 oranlı büyüme koşullarında dış denge sağlayabilen bir yapıda olsaydı dış dünyadan bol kepçe kaynak geldiği zaman kaynak girişini kısıtlayan önlemler alabilirdi. Ancak bunu göze alamıyor. Ekonominin ayakta durabilmesi için dış dünyadan kaynak aktarımına ihtiyacı var. Yani kaderini dış dünyadan gelecek kaynaklara teslim etmiş durumda.” Boratav, 2001 ve 2009 yıllarında yaşanan Tüketicinin banka borcu 245.3 milyar TL Ekonomi Servisi Tüketicilerin bankalara borcu 2011 sonuna göre 21.9 milyar TL artışla 245 milyar 342 milyon TL’ye ulaştı. 3 Ağustos 2012 itibarıyla tüketici kredileri büyüklüğü 180 milyar 853 milyon TL’ye, kredi kartı borcu 64 milyar 469 milyon TL’ye yükseldi. Tüketici kredilerinin dağılımı incelendiğinde konut kredileri 79 milyar 334 milyon TL olurken; taşıt kredileri 7 milyar 595 milyon TL’ye çıktı. Taşıt kredileri 2011 sonuna göre yüzde 3.1, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13.7 oranında artış gösterdi. İhtiyaç kredileri 2011 yılı sonuna göre yüzde 4, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7.9 oranında arttı. Bankacılık sektöründe mevduat ise 754 milyar 472 milyon TL oldu. Aydın’a 36 milyon Avro’luk yatırım Ekonomi Servisi Jantsa ile İtalyan CLN, 36 milyon Avro’luk yatırımla Aydın’da jant fabrikası kuracak. İki şirketin yüzde 50’lik payla ortaklaşa kurdukları JMW çatısı altında gerçekleşecek olan yatırımla yılda 2 milyon binek araç ve 1 milyon ağır vasıta jantı üretilecek. Binek araç ve ağır vasıtalar için jant üretecek fabrikanın, 400 kişiye istihdam sağlaması bekleniyor. Jantsa Genel Müdürü ve Aydın Sanayi Odası Başkanı Ercan Çerçioğlu , 25 milyon Avro’luk ihracat ve 50 milyon Avro ciroya ulaşmayı hedeflediklerini söyledi. CLN Group Yönetim Kurulu Başkanı Gabrielle Perris Magnetto ise “Türkiye’de İtalya’nın iki katı araç üretiliyor. Jantsa ile ortak olmaktan mutluyuz” dedi. Enerjide yerli üretim için protokol Ekonomi Servisi Enerji Bakanlığı ile TÜBİTAK arasında termik ve hidroelektrik santral tasarımı, nükleer santral üretimi, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretim teknolojileri gibi alanlarda yerli üretimin artırılmasına yönelik protokol imzalandı. Protokolle, TEİAŞ, EÜAŞ, TKİ, EPDK, Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü, TEMSAN, MTA ve TAEK ile farklı enerji alanlarındaki sistemlere yönelik 20’ye yakın proje gerçekleştirilecek. TÜBİTAK Başkanı Yücel Altunbaşak, protokolle 10 yılda enerjide yerli üretimin en az yüzde 20 artacağını söyledi. Enerji Bakanı Taner Yıldız da “Yalnızca rüzgâr enerjisinde 15 milyar dolarlık ithalatın önünü kesmiş olacağız. Nükleer enerjide teknolojimiz ne kadara müsaade ederse o kadarını yerli ile yapacağız” dedi. İmza törenine katılan Sanayi Bakanı Nihat Ergün ise cari açığın en önemli sebeplerinden olan ithalat rakamlarının, benzer adımlarla kalıcı olarak azalacağını söyledi. 1517’den 20. yüzyılın başına kadar Osmanlı idaresindeki Suriye bugünlere kadar hiçbir dönemde karışıklıktan kurtulamadı. 1920’de Fransız mandasına girdi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kısmi özgürlüğüne kavuştu. 1948’de Arapİsrail savaşına katıldı. 19581961 arasında Mısır ile Birleşik Arap Cumhuriyeti’ni kurdu, ancak 1961’de bu birlik dağıldı. Bu tarihte Baas partisi iktidarı ele geçirdi. 1967 Arapİsrail savaşında İsrail Golan Tepeleri’ni işgal etti; şu anda 18 bin civarında İsrailli burada yaşamaktadır. 1973’te Mısır’la anlaşıp İsrail’e saldırdı, ama başarılı olamadı.1976’da Lübnan’a saldırdı, fakat bir süre sonra buradan geri çekildi. 1982 yılında İsrail’in hava saldırısına uğradı. Şu günlerde ise Suriye bir yanardağ gibi ülkemizi büyük bir ateşe atacak şekilde lav püskürtmeye devam ediyor. Bu nedenle bizlerin Suriye’yi tanıması ve incelemesi gerekmektedir. Rakamlara bir bakalım: ile 375 km.,Türkiye ile 822 km. sınırı olan Suriye’nin sahil uzunluğu 193 km’dir. Tarımsal toprakları yüzde 24.8, daimi ekili alanlar yüzde 4.47, diğer alanlar yüzde 70.73’tür. Toplam yenilenebilir su kaynakları 46.1 km2’dir. Doğal afetlerinin en önemlisi kum fırtınaları. İki volkanı var: Biri Es Safa volkanı, halen aktif. Diğeri Türkiye sınırına çok yakın adsız ve pasif bir volkan. Türkiye’nin Sınırında Bir Volkan: Suriye Ekonomik göstergeler Suriye’nin dikkate alınması gerektiğini gösteriyor 2011 verilerine göre milli geliri 107.6 milyar dolar. Dünyadaki yeri 69. sırada. Reel büyüme oranı yüzde 2. Kişi başına düşen milli gelir 5 bin dolar civarında. Dünya sıralamasında 151’inci. İşgücü 5.6 milyon kişi. Bunun yüzde 17’si tarımda, yüzde 18’i sanayide, geri kalanı hizmetler sektöründe çalışmaktadır. İşsizlik oranı yüzde 12.3’tür. Yoksulluk sınırının altında yaşayan nüfusun oranı yüzde 12. Bütçe gelirleri 11.69 milyar, harcamaları 17.87 milyar dolar. Vergi gelirlerinin milli gelire oranı yüzde 18.1’dir. Cari işlemler açığı yaklaşık 2.5 mil Nüfus yapısı karmadır Yüzölçümü 185.180 km2 ile dünyanın 89. büyük ülkesidir. İsrail’in işgalindeki topraklar 1.3 km2’dir. Irak’la 605 km., Ürdün ile 375 km., İsrail ile 76 km., Lübnan Uluslararası arenada her zaman Rusya’nın Suriye’ye destek olduğunu da unutmayalım… C MY B C MY B Coğrafi yapısı jeopolitik önemini göstermektedir Suriye 22.5 milyon nüfusu ile dünyada 53. sıradadır. Araplar yüzde 90.3, Kürt, Ermeni ve diğerleri yüzde 9.7 oranında yer alıyor. Şii ve Aleviler nüfusun yüzde 16’sını, diğer mezhepler yüzde 10’unu, Sünni Müslüman ve Hıristiyanlar ise yüzde 74’ünü oluşturuyor. Nüfusun yüzde 35.2’sini 014 yaş grubu, yüzde 61’ini 1564 ve yüzde 3.8’ini 65 üstü yaş grubu oluşturuyor. Nüfus artışı binde 8. Kentsel nüfusun oranı yüzde 56. Kentleşme hızla artıyor. En kalabalık kent Halep’in nüfusu 3 milyona yakın. Şam’da ise 2.5 milyon insan yaşıyor. yar dolar. İthalatı 13.81, ihracatı 12.66 milyar dolardır. İhraç ettiği mallar ham petrol, maden, petrol ürünleri, pamuk lifi, buğday, et, canlı hayvan. İthal ettiği ürünler, makine ve cihazlar, kimyasal ürünler, kâğıt, plastik vb. Toplam borcu 8.006, dış borcu 7.636 milyar dolardır. İhracatında önemli paya sahip olan ülkeler Irak yüzde 38.8, İtalya yüzde 7.9, Almanya yüzde 7.1, Suudi Arabistan yüzde 6.5, Kuveyt yüzde 4.2. İthalatta ise Suudi Arabistan yüzde 14.5, Çin yüzde 10.1, BAE yüzde 7.1, Türkiye yüzde 6.7 (bu son aylarda oldukça düştü), İran yüzde 5.3, İtalya yüzde 5, Rusya yüzde 4.5, Irak yüzde 4.3 oranında pay almaktadır. Enerji kaynakları bakımından da Suriye önemli ülkedir Elektrik üretimi 38.71 milyar kWh, tüketimi 28.99 milyar kWh. Suriye elektrik ihracatı ve ithalatı yapmamaktadır. (Tablo 1) Askeri bakımından gücü azımsanmamalıdır Askeri harcamalara milli gelirin yaklaşık yüzde 6’sını ayırmaktadır. 1649 yaş arasındaki askere alınabilir erkek sayısı 6, kadın sayısı 5 milyondur. Türkiye ile karşılaştırma yaparsak askeri gücü ortaya çıkmaktadır. (Tablo 2) Tablo2 Sayı Asker Uçak Tank Yerdeki Silah Sistemi Deniz Araçları Topçu Sistemi Denizaltı Fırkateyn Mayın Avlama Gemisi Amfibik Gemi Türkiye 612.900 1.940 4.300 69.774 265 1.838 16 19 20 55 Suriye 304.000 830 5.300 24.406 19 2.160 0 2 4 3 Bin Varil/Gün Üretim Tüketim İhracat İthalat Petrol 401 292 263 55 Dünyadaki Sırası 34 45 44 83 Rezerv 2.5 milyar varil Milyar cu m Doğalgaz 6.19 7.1 0 0.9 Dünyadaki Sırası 48 53 0 60 Rezerv 240.7 milyar cu m Tablo 1 Abdi İbrahim’e kalite ödülü Ekonomi Servisi Abdi İbrahim, 18 yıl önce Fransa’da kurulan ve dünyada yaklaşık 70 ülke ve 7 bine yakın şirketle bağlantısı olan Otherways Management Association Club “OMAC” tarafından Golden Europe Award for Quality And Commercial Prestige Ödülü’ne (Kalite ve Ticari Prestij Avrupa Altın Ödülü) layık görüldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle