Katalog

28 TEMMUZ 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Eyleme hazırlanan Alevi örgütleri, Yargıtay kararının gönüllerde ve vicdanlarda kabul görmediğini ifade ettiler 7 Aleviler meydana iniyor ALİ AÇAR Yeni Dinler Son zamanların yeni “trend”leri arasında, “hayatta nasıl başarılı olursunuz”, “kendinizi nasıl pozitif hale getirirsiniz” türünden önerilerin yer aldığı kitaplar, bunları anlatan “yaşam koçları” ve “insan neyi çok çağırırsa o başına gelir” türünden öğretiler var. Bunların neresi yeni diyeceksiniz. Doğru. Hemen her on yılda bir dünyayı kaplayan ve aslında geçmişin din kitaplarıyla, mistik öğretilerinden beslenen yeni öğretiler bunlar. Bir yandan “iyi insan olma”nın yollarını anlatan, her tür hırstan arınmayı, herkesi sevmeyi öğütleyenler, bir yandan hayatınızı düzenlemenin yollarını anlatan kitaplar ardı ardına yayımlanıyor. Biraz parası olanlar kendilerine bir “yaşam koçu” tutarak daha başarılı olmaya çalışıyorlar. ??? Geçenlerde bir arkadaşım anlattı; eşi, ünlü “koç”lardan birine başvurmuş. Ancak “koç” çok meşgul ve sürekli seyahatte olduğundan, ancak telefon veya Skype üzerinden görüşmek mümkünmüş. Birkaç seansın oldukça yüksek ücretini de peşin istiyormuş. Hem de nakit olarak “kargo”yla! Üstelik telefon parası ona yazmasın diye de seans için siz kendisini arıyorsunuz. Arkadaşım buna oldukça kızmış, ama ben güldüm. Öyle ya, adam bu başarıyı gösteriyorsa, başarının sırlarını da verebilir... ??? Bir yandan da altında Mevlana, Yunus Emre filan yazan, ama gerçekte kime ait olduğunu tam bilemediğimiz sözler ortalıkta dolaşıyor. Bunlar da genellikle hanımlar tarafından birilerine mesaj vermek için kullanılıyor anladığım kadarıyla. Mistik öğretilere dönüş bize ait bir durum değil. Bütün dünyada son yılların yeni modası. Kimi kitaplarda, aslında din kitaplarındaki öğretiler biraz karıştırılıp sadeleştirilmiş. Belki bu kitapların bir zararı yok. Bu yeni “koç”luğun da öyle. En azından kimi insanlar kendilerini geliştirmenin bir şekilde yolunu arıyorlar ve bunu biraz hazır olarak elde etmeyi tercih ediyorlar. İnsanın çevresine ve yaşadıklarına kötümser değil de olumlu bakmaya çalışması, hayatını planlaması, geçmişten gelen deneyimlerden çıkartılan özetleri öğrenmeye çalışmasında bir sakınca yok belki. Ama fazla abartmamak, bu, çoğu tamamen ticari olan hikâyeleri yeni bir din sanmaya başlamamak kaydıyla. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin Alevilerin ibadet yerleri cemevlerini yok sayarak Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından aldığı görüşle verdiği “Cami ve mescit dışındaki yerlerin ibadethane olarak kabul edilmesi mümkün değildir” kararı, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere yurtta Alevi örgütlerince kitlesel gösterilerle protesto edilecek. HBVAKV Genel Başkanı Ercan Geçmez, Yargıtay’ın kararını tanımadıklarını belirterek cemevlerine “Bu cemevi kanunlar tarafından yok sayılmıştır” yazılı pankart asacaklarını söyledi. ABF Örgütlenme Sekreteri Atilla Önder de yargı kararının vicdanlarda ve gönüllerde kabul görmediğini belirtti. PSAKD Genel Başkanı Kemal Bülbül ise AKP tipi şeriatın Türkiye’ye geldiğini kaydetti. Bugün saat 16.00’da eşzamanlı olarak Yargıtay’ın kararını protesto etmek için İstanbul’da Galatasaray Lisesi önünde olmak üzere birçok yerde bir araya gelecek olan Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’na (HBVAKV) bağlı cemevi üyeleri ve Aleviler, basın açıklaması yapacak, ? Yargıtay’ın cemevi kararına karşı Aleviler eyleme geçiyor. HBVAKV Genel Başkanı Ercan Geçmez “Yargıtay’ın kararını tanımıyoruz” dedi. ABF Örgütlenme Sekreteri Atilla Önder de “Yargı kararı vicdanlarda ve gönüllerde kabul görmedi” diye konuştu. “Türkiye’ye AKP tipi şeriat geldi” diyen PSAKD Genel Başkanı Kemal Bülbül, yarın gerçekleştirilecek olan eyleme destek vereceklerini, ancak asıl büyük eylemlerin eylül ayı itibarıyla başlayacağını söyledi. inanç merkezlerinin cemevleri olduğunu vurgulayacaklar. Aleviler, Galatasaray’da semah dönerek, cem yapacaklar. HBVAKV Genel Başkanı Ercan Geçmez, yargının insanların inanç merkezini belirleyecek seviyede olmadığını ve böyle bir görevinin de bulunmadığını belirterek “Aleviler cemevi bizim ibadethanemiz diyorsa iş bitmiştir. Yargının ya da yasamanın bu inancı karşılayacak yasalar çıkarması gerekirken tam tersi uygulamalar yapıyor. AKP ve onun yargısı herkesi tek tipleştirmek istiyor. Bu da bu yargının bizim yargımız olmadığını gösteriyor. Biz de yarın (bugün) çok net bir biçimde AKP’nin ve onun yargısının kararını tanımadığımızı ve karşı çıktığımızı belirteceğiz. Cemevlerini yok sayarak yeni bir Alevilik dizayn etmeye çalışıyorlar, ama bunu beceremeyecekler. Biz yargının bu kararına karşı Türkiye genelindeki vakfımıza bağlı cemevelerine ‘Bu cemevi kanunlar tarafından yok sayılmıştır’ yazılı pankart asarak kararı protesto edeceğiz” dedi. Cemevi Derneği’nin hukuk mücadelesini yok sayıyor. Bir insanın ibadetini nasıl ve nerede yapacağına devletin kurumları karar veremez. Diyanet, Sünni toplumun bütününü dahi kontrol altında tutamaz iken fetva vermesi, mahkemenin de fetvayı baz alarak cemeveni tanımaması utanç verici. Bu karar hakkaniyetli ve adaletli bir karar değildir. Alevi toplumu bu konuda demokratik tepkisini ortaya koyacaktır. Tüm yurttaşlarımızı bu mücadelede yanımızda olmaya çağırıyoruz.” Vicdanlarda kabul görmedi Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Örgütlenme Sekreteri Atilla Önder de, Yargıtay’ın Diyanet’ten aldığı görüşe göre karar vermesinin vicdanlarda ve gönüllerde kabul görmediğini söyledi. Yargıtay’ın kararına karşı yarın (Pazar günü) saat 13.00’te Taksim tramvay durağında bir gösteri yapacaklarını anlatan Önder, şunları söyledi: “Yargıtay’ın kararı Alevilere yönelik bir konseptin parçası. Türkiye’nin tek tipleştirilmesinin yolu açılıyor. Aleviler zorunlu din dersine karşı iç ve uluslararası hukukta haklarını kazanmışken AKP’nin yargısı ramazan ayında Çankaya AKP tipi şeriat Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Kemal Bülbül, yarın gerçekleştirilecek olan eyleme destek vereceklerini, ancak asıl büyük eylemlerin eylül ayı itibarıyla başlayacağını söyledi. AKP’nin farklı olanlara karşı nefes aldırmamak gi bi politika uyguladığını belirten Bülbül, “TBMM Başkanı, Başbakan, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Diyanet’ten aldığı fetvanın ardından kendisine vazife çıkaran Yargıtay da konsepte uydu. Yeni anayasanın tartışıldığı süreçte AKP’nin inkârcı, siyasal İslamcı aklı anayasayı tek dini kimlik üzerinden örgütüleyecek. Yeni anayasa sürecinde çokkültürlü laik demokratik Türkiye mi olacak, yoksa tek kimlikli AKP faşizmi mi olacak onun mücedelesi veriliyor” dedi. Alevilere yönelik inkârcı politikaların Selçuklu ve Osmanlı döneminden bu yana sürdüğünü anlatan Bülbül, özetle şunları söyledi: “Türkiye AKP faşizmine teslim olmuş durumda. Hep denirdi ya ‘şeriat gelecek’ diye. Daha nasıl gelecek bilmiyorum. AKP şeriatı böyle oluyor işte. Tek tipçi ve baskıcı bir sistem. AKP tipi şeriati örgütleniyor şu anda. Bu şeriat Aleviliğin reddine, yok sayılmasına dayanıyor. Ama eylül ayından itibaren örgütlü olduğumuz her yerde imza kampanyaları düzenleyeceğiz, devlet kurumlarının önünde kitlesel eylemler yapacağız.” AKP’nin politikalarıyla inançlarının reddedildiğini belirten Alevi örgütleri, ‘Bu nasıl eşit vatandaşlık’ diye sordular: Ayrımcılık doruk noktada MEHMET MENEKŞE KENTSEL DÖNÜŞÜM AMASYA Fethullah Gülen ve AKP’ye yakınlığıyla bilinen Alevi derneklerinin verdiği iftarda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Birçok kritik eşikleri aşmış durumdayız. Hepimiz, düşüncemiz, inançlarımız ne olursa olsun bu ülkenin asli vatandaşlarıyız” sözlerine Alevi derneklerinin temsilcileri sert tepki gösterdi. “Cemevlerinin ibadethane olarak tanınmadığını, Sivas katliamı sanıklarının davasının zamanaşımından düştüğünü, zorunlu din dersinin AİHM kararlarına rağmen kaldırılmaması yetmezmiş gibi ek din dersleri konulduğunu, Alevi yurttaşların hayatın birçok ontasında ayrımcılığa uğradığını, Alevilerin evlerinin işaretlendiğini” anımsatan dernek temsilcileri, “Bu nasıl asli vatandaşlık? Nasıl eşitlik?” diye sordu. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül: Alevilikte iftar diye bir şey yoktur. AKP devşirme Alevi kurumları kuruyor, onlara iftar veriyor. Meclis’te cemevi kurulması “cemevi ibadethane değildir” denilerek reddedildi. Ortada bir nefes demokrasi yok ki eşit yurttaşlık olsun. Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez: Asli vatandaşlık, eşit yurttaşlık denince bunlar herkesin Türk, Sünni ve erkek olduğu görüşünden hareket ediyorlar. Alevilerin ibadet yeri cemevini yargı ile TBMM’de kabul etmeyenler eşit yurttaşlık olmadığını göstermeye yetiyor. Pir Sultan Abdal Alevi Kültür Derneği Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkan: Zorunlu din dersleri sürerken, cemevleri yok sayılırken, Aleviler üzerinde baskı ve ayrımcılık her alanda sürerken, Alevilerin eşit yurttaşlık istemleri görmezden gelinirken nasıl eşitlikten söz edeceğiz? Bunların eşitlikten anladığı Alevileri asimile edip kendileri gibi yapmaktır. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Selahattin Özel: Yargıtay’ın cemevlerini ibadethane kabul etmediği kararı ortada, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tutumu ortada. Sorun yasalardan, kanunlardan ziyade zihniyet sorunudur. Yasa değişse de sakat zihniyet değişmiyor. Bu sakat zihniyetin olduğu bir süreçte eşit yurttaşlık hakkı da elde edilemiyor. Rant yasasına iptal davası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Yasa’nın bazı maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı. Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na yapılan başvurunun ardından basın mensuplarına açıklamada bulunan CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, yasanın kendisinin afet sonucunu doğuracak bir yasa olduğunu belirterek, “Bu kanun, fiziksel olmasa da belli bir kesimin ekonomik ve sosyal kayıplarına yol açacak sonuçları düşünüldüğünde böyle nitelendirilebilir” dedi. Yasa ile tüm yetkilerin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile TOKİ’ye verildiğini anımsatan Öztürk, yerel yönetimlerin haklarının ortadan kaldırıldığını, yurttaşların barınma hakkının yok sayıldığını, mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, eşitlik ilkesinin göz ardı edildiğini, hak arama özgürlüğünün kısıtlandığını vurguladı. Kanunun bu hali ile ulusal ve uluslararası hukuk ile güvence altına alınan hakları ortadan kaldırdığını, doğal, kültürel ve tarihi varlıklar ile kentlerde yeni bir yağmanın önünü açtığını savunan Öztürk, “Kentlerimiz bu anlayışa feda edilmemeli. Kentsel Dönüşüm Yasası, rantsal dönüşüm yasasına dönüşmüştür” dedi. TED’İN KAMPUSUNU KULLANACAK Cezaevindeki Genç için Konak’ta doğum günü İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne düzenlenen operasyonun ardından tutuklanan ve 15 aydır cezaevinde tutulan İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Pervin Şenel Genç’in, 62. doğum günü, çalışma arkadaşları ve sevenleri tarafından Konak alanında kutlandı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da yer aldığı doğum günü etkinliğinde, Şenel Genç’in bir an önce özgürlüğüne kavuşması istemi dile getirildi. Etkinlikte bir araya gelen destekçiler, özgürlüğü simgeleyen güvercin uçurarak Genç’e “Yanındayız” mesajı verdi. Kocaoğlu, Genç’i, 1968 yılından bu yana tanıdığını söyleyerek “2 Mayıs 2011 günü yapılan operasyon öncesine kadar Genç, beni bir abla nasıl kardeşini korur, bir anne nasıl oğlunu korur ise öyle korudu. Bana bir zarar gelmesin diye çalıştı. Şu an cezaevinde olması İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tüm çalışanlarını ve o ekibin kaptanı olarak beni derinden üzüyor” dedi. (Fotoğraf: OZAN YAYMAN) Velilerin ilahiyat koleji isyanı FIRAT KOZOK Sivas katliamı sırasında Sivas Tıp Fakültesi’nde görevli doktor Tamamoğulları: Madımak’ta yanarak öldüler ABİDİN YAĞMUR AĞBABA, GÜL’DEN CEMEVLERİ İÇİN DESTEK İSTEDİ AYŞE SAYIN C MY B C MY B ANKARA CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin Alevilerin ibadet yeri olan “cemevleri”yle ilgili kararı üzerine, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den “Cemevlerinin ibadethane olarak yasal statüye kavuşturulması” için destek istedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de katıldığı CHP Anadolu Alevi Federasyonu’nun önceki akşam verdiği yemeğe CHP adına katılan Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, iftarda Gül’ün yanına giderek bir mektup verdi. Ağbaba mektubunda, Gül’den “Cemevlerinin ibadethane olarak yasal statüye kavuşması için yürütülen mücadeleye destek vermesini” istedi. MERSİN Dinci Akit gazetesi geçen günlerde “19 yıllık yalan” başlığıyla verdiği haberde Madımak katliamında ölenlerin morg fotoğraflarını yayımlayarak 33 aydın ve sanatçı ile 2 otel görevlisinin yakılarak öldürülmediğini iddia etmişti. Katliam sırasında Sivas Tıp Fakültesi Hastanesi’nde görev yapan doktor Necdet Tamamoğulları, “Kurşunla vurulmuş bir kişi geldi, o da katliamın kurbanı değildi, olaylara karışanlardan biriydi. Şair Metin Altıok’u GATA yanık ünitesine bizzat ben götürdüm. Ne demek yanmadılar?” dedi. Madımak katliamının yaşandığı 2 Temmuz 1993’te Sivas Tıp Fakültesi Hastanesi’nde gö rev yapan ve katliamda yaşamını yitirenlerin cesetlerini gören doktor Necdet Tamamoğulları yaşananları gazetemize anlattı. Akit’in iddia ettiği gibi ölenlende kurşun izi olmadığını ve birçoğunun yandığını ifade eden Tamamoğulları, şöyle konuştu: “Tıp fakültesi hastanesine gelenler içinde kurşunla yaralanan yoktu. Lütfiye Aydın, Metin Altıok, Cafer Can yanmıştı. Gelenlerde genelde yanık ve boğulma belirtileri vardı. Şair Metin Altıok’un baş bölgesinde ciddi yanıklar vardı. Altıok 1 hafta boyunca hastanede kaldı. Sonrasında devletin helikopteriyle GATA’nın yanık merkezine bizzat ben götürdüm. Ne demek yanmadılar? Bu iddia doğru değil. Hastaneye kurşunla vurulmuş bir kişi geldi o da katliam mağduru değil olaylara karışanlardan biriydi. Hiçbir meslektaşımdan da kurşunlamaya dair bir şey duymadım. Yanmış, boğulmuş insanlar sıra sıra yatıyor. Sen doktorsun, bakıyorsun içinden alacağım var mı, çıkaracağım var mı, kurtaracağım var mı? O anlar çok zordu. O geceye ve sonrasına tanıklık eden doktorların azmi, iyi niyeti de benim açımdan unutulmazdır.” astane basılacak diye korktuk 1 hafta boyunca nöbet sınırı olmadan çalıştıklarını anlatan Tamamoğulları, hastanelerin basılmasından korktuklarını belirterek şunları söyledi: “Bir hafta hastane basılacak H diye korktuk. ‘Onlar hâlâ hastanede mi?’ diyenler oluyordu. Devlet olaydan sonra önlemini almıştı. Hastanelere gelemediler. Akit gazetesinin iddia ettiği gibi delil karartmaya, sağlık personelinin işine karışmaya yönelik bir şey görmedim. Sağlık personeli olarak hepimiz elimizden geleni yaptık.” ANKARA Türkiye genelinde 673 yeni imam hatip ortaokulu açan, seçmeli Kuran ve Peygamber’in yaşamı dersleriyle “dindar neslin temellerini atan” iktidar, gözünü KKTC’ye çevirdi. KKTC’deki Türkiye Büyükelçiliği ve KKTC Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın girişimleriyle kurulan Hala Sultan İlahiyat Koleji’nin temeli Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın katıldığı törenle atıldı. Kolej için ilk etapta ülkede faaliyet gösteren TED Koleji’nin binasının kullanılması kararlaştırıldı. Ancak karar velileri ve muhalefeti ayağa kaldırdı. KKTC Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen Kıbrıs İlim Ahlak ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı’nın işbirliğinde, Türkiye Büyükelçiliği’nin de desteğiyle inşa edilecek olan Hala Sultan İlahiyat Koleji’nin temelleri KKTC Başbakanı İrsen Küçük ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay tarafından geçen cuma günü atıldı. Törende konuşan Atalay, “Çok mübarek bir temeli atıyoruz. Bahtiyar oldum... İnşallah açılışını da yapacağız, KKTC’nin geleceği için çok önemli bir adım, çok iyi nesiller yetişmesini temenni ederim” dedi. 31 Ocak’ta tamamlanması planlanan kolej için öğrenci kayıtları hemen başlayınca kolej için yer sıkıntısı ortaya çıktı. Yapılan değerlendirmelerin sonucunda kolejin hizmet binasının tamamlanmasına kadar öğrencilerin Lefkoşa’daki TED Koleji’nde eğitim görmeleri kararlaştırıldı. Ancak durumu medyadan öğrenen veliler ayağa kalktı. Art arda okul yönetimine başvuran veliler durumla ilgili açıklama istedi. “TED’in misyon, vizyon, eğitimöğretim ve yönetim ilkelerine müdahale kesinlikle söz konusu değildir” diyen TED koordinatörü Ali Özkan, velilere yaptığı açıklamada konunun tamamen “devletler arası” olduğunu ve TC Elçiliği’nin de talebiyle TED kampusu içinde halen tamamen boş ve en az 1 yıl daha kullanılmayacak olan lise binasını birinci katında bir dönem eğitim yapılacağını ifade etti.