11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ 2012 PAZARTESİ 4 HABERLER Kadın örgütleri bakanlığın şiddeti önlemede imam görevlendirilmesi kararına tepki gösterdi ‘Dar çerçeveli plan’ TAYİNLER HÂLÂ AÇIKLANMADI SEVİL ARINAN Suçun Dört Boyutu... Karl Jaspers bir düşünür. Suç ve suçlu üzerinde de düşünüyor. Suçları ve suçluları dört boyutta topluyor. Birincisi, suçu işleyen kişi. Bu, anlaşılır bir durum: Suç kişisel bir edimdir, suçlu da işleyendir. Buna ‘cürüm suçu’ diyor. Ama Jaspers burada kalmıyor. İkinci suç ve suçlu boyutu: ‘Siyaset suçu.’ Bu boyuta, suç işleyenleri seçen vatandaşlar giriyor. Üçüncü boyut: Bu duruma seyirci kalan, hiçbir şey yapmayanların suçu. ‘Ahlaki suç’ oluyor. Dördüncü boyut: ‘Metafizik suçu.’ Aldırış etmeyen dünya insanlarının suçu. (Kaynak: 20. Yüzyıl Felsefe TarihiChristian Delacampagne) Düşünür böylece çok önemli bir soruyu yanıtlıyor: Suçlu kim? Derece derece dünyada yaşayan herkes. Gene Mîna Urgan‘ı anımsıyorum. ‘Her koyun öteki koyunun bacağından asılır’ demişti. Suçu gören, suçu bilen herkes suçlu. İşlenen her suç hepimizin suçu. Kimimiz görmezden gelerek. Kimimiz aldırmayarak. Kimimiz yapılanları sinsice onaylayarak. Kimimiz bir yolunu bulup destekleyerek. Çok önemli bir toplumsal özeleştiri. ??? Aslında yaşananlar herkesin gözü önünde yaşanıyor. Suçlamalar. Soruşturmalar. Yargılamalar. Tutuklamalar. Savunmalar. Ara kararlar. Kanıtlar. Tanıklar. Bilirkişi raporları. Savlar. Karşı savlar. İtirazlar. Protestolar. Gittikçe küçülen haberler. Giderek yakınların ilgisine kalan davalar. Arada geçen aylar, yıllar. Beklentiler. Tahminler. Sürüp giden duruşmalar. Sürüp giden duruşmalar. Sürüp giden duruşmalar. ??? İnsan hayatıdır söz konusu olan. Özgürlüktür söz konusu olan. Adalettir söz konusu olan. Göz göre göre sönen hayatlardır söz konusu olan. Karl Jaspers bunu anlatıyor. İnsan sorumluluğunun boyutlarını çiziyor. Bakmayan, görmeyen. Bakıp görüp oralı olmayan. Oralı olup üstüne alınmayan. Üstüne alınıp kıpırdamayan. Kıpırdayıp kımıldanan. Kımıldanıp üstüne düşeni yaptığını sanan. Bu sanıyla başkalarına akıl veren. ‘Herkes suçludur’ diyor filozof Karl Jaspers. ??? Aydınlanma kültürüne geliyoruz gene. İnsan aklına geliyoruz gene. İnsan iradesine geliyoruz gene. İnsan sorumluluğuna geliyoruz gene. Başka çıkış yok. Köprüden önceki son çıkıştır bu... 48 bin öğretmen mağdur İstanbul Haber Servisi Öğretmenlere tayin hakkı veren ve statülerini artıran “Anadolu ve Fen Liseleri Öğretmen Seçme sınavı” sonuçlarının geçen mart ayında açıklanmasına karşı, aradan geçen yaklaşık 4 aydır “tayinler”in yapılmaması sınava giren 48 bin öğretmen ve yakınlarını mağdur ediyor. Eğitimciler, sıkıntının 4+4+4 eğitim sisteminden kaynaklandığını belirterek “Öğretmenler mağdur, ilgili bakanlıktan açıklama yok” dediler. 10 Mart 2012’de yapılan “Anadolu ve Fen Liseleri Öğretmen Seçme Sınavı”nın sonuçları, 26 Mart tarihinde açıklandı. Ancak, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), branşlar bazında sıralamaları bir türlü açıklamadı. Öğretmenlerin sıralamalarını öğrenebilmeleri için İl Milli Eğitim Müdürlükleri’nin sıralama listelerini açıklamaları gerekiyor. ANKARA Kadın örgütleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın hazırladığı “ulusal eylem planında”, şiddeti önlemede görevlendirilecek din görevlilerinin sayısının artırılması kararına tepki gösterdi. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, şiddeti önleme sürecini din görevlilerine yüklemenin handikap olduğunu kaydederken, Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Şenal Sarıhan, “Antilaik anlayışın kadına karşı şiddeti önleme konusunda etkili olması beklenemez” dedi. Bakanlığın 20122015 yıllarını kapsayan ulusal eylem planı, tepkiyle karşılandı. ? Canan Güllü, şiddeti önleme sürecini din görevlilerine yüklemenin handikap olduğunu kaydederken, Şenal Sarıhan, esas çözüme öğretmenlerin eğitilmesiyle ulaşılabileceğini söyledi. Sarıhan, “Antilaik anlayışın şiddeti önleme konusunda etkili olması beklenemez” dedi. detin her geçen gün arttığını anımsattı. Koruma altına alınan kadınların dahi öldürüldüğünü söyleyen Güllü şöyle konuştu: “Eylem planı dar çerçeveli hazırlanmıştır. Diyanet’in eğitim sürecinde yer alması sakıncalı değil ama tamamen şiddeti önlemede yüklenici olması yanlıştır. Bu konuda adli ve Emniyet teşkilatı değil tüm toplumun eğitilmesi lazım. Kadına yönelik şiddeti önlemek için hazırlanan yasa, şiddet sonrasındaki süreci kapsıyor. Onun için şiddet öncesindeki süreci birçoğu dünya görüşü dar, sosyoloji ve psikoloji alanlarında eğitim almamış din görevlilerine yüklemek handikaptır. Din görevlileri mağdur kadına ‘Tanrı erkeğe saygılı olun’ derse ne yapacaksınız? Avrupa’da da din adamları kullanılıyor ben de karşı değilim ama rakamın 100 bin olması ve bu insanların çoğunun dar görüşlü olma ihtimali endişe verici.” Güllü, ayrıca devlet politikasında kadınlara ciddi anlamda yer verilmediğini de söyledi. ‘Çözüm olmaz’ Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Şenal Sarıhan, 100 bin din görevlisinin eğitilmesinin avuntu olduğunu dile getirdi. Esas çözüme eğitim kurumlarındaki öğretmenlerin eğitilmesiyle ulaşılabileceğini söyleyen Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Sarıhan, şunları kaydetti: “Özellikle kamu görevlisi olarak çalışan bireyler laiklik bilincine erişmemişse, antilaik anlayışın ‘Şiddet artıyor’ Planda kadına yönelik şiddetle mücadelede görevlendirilecek din görevlisi sayısının 2015’e kadar 100 bine çıkartılması hedeflenirken, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Güllü, kadına yönelik şid kadına karşı şiddeti önleme konusunda etkili olması beklenemez. Elbette din görevlileri, öğretmenler ve diğer kesimde çalışanlar da şiddet konusunda eğitilmeli ama bu işi din görevlilerine ağırlık vererek sürdürmek yanlıştır. Din görevlilerinin kendi yaşamlarındaki uygulamalarını, eşleriyle ilişkilerini ve kadının özgürleştirilmesi konusunda taşıdıkları eksik düşünceleri dikkate alırsak, önemli bir sorun ortaya çıkıyor. Eğer yapılacaksa ilk adım eğitim kurumlarını yani öğretmenleri eğitmek olmalıdır. Bu yapılamadığı sürece, şiddetin önlenmesi isteği iyi bir niyet olarak kalır, çalışmalar yüzeysel olur. Eğer bir toplum kamusal alanda laikliğe sahip çıkma bilincinde değilse, dünyaya kendi inandıkları pencereden bakıyorsa, sorun çözülemez. Bu yanıyla Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü iyi niyetli olabilir ama bu adım olumlu sonuç vermeyecektir.” Davutoğlu’nu protesto eden 3 üniversitelinin davası 6 ay sonra sonuçlandı Öğrenciye 600 gün hapis ? Protesto gösterilerine katıldığı için ceza alan öğrencilere yenileri eklendi. Trakya Üniversitesi öğrencisi 3 gence cezayı “slogan atmak” ve “basın açıklaması yapmak istemek” getirdi. İstanbul Haber Servisi Ahmet Davutoğlu’nu, aralık ayında Trakya Üniversitesi’nde protesto eden ve polisin sert müdahalesiyle darp edilen 3 üniversiteliye 600 gün hapis cezası verildi. Trakya Üniversitesi Balkan Kongre Merkezi’nde 29 Aralık 2011 tarihinde yapılan “Balkan Savaşı’ndan Balkan Barışı’na, 100. yılında Türk dış politikası” konulu konferansa katılmak için üniversiteye gelen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, öğrenciler tarafından protesto edilmişti. “AKP defol, üniversiteler bizimdir” sloganları atan ve basın açıklaması yapmak isteyen öğrencilere özel güvenlik görevlileri ve polis sert müdahalede bulunup öğrencileri darp etmişti.Yaklaşık 6 aydır süren dava sonucunda, öğrencileri darp eden özel güvenlik görevlileri ve polisler beraat ederken, Davutoğlu’nu protesto eden 3 üniversiteliye 600 gün hapis cezası verildi. Fotoğraf: KORHAN KALABALIK Yetkililer sessiz Sınav sonuçları ellerinde olmasına karşın hiçbir hak talep edemediklerini belirten öğretmenler, yetkililerin bu durum karşısında “sessiz” kalmalarını eleştiriyor. Tayinlerin açıklanmaması, adayların bu yılki eğitimöğretim yılına nasıl başlayacaklarını muammaya dönüşürdü. Adaylar, “Sınav sonuçları belli olmasına karşın hâlâ nereye atandığımızı bilmiyoruz. Sınav puanlarımız, atanmaya yetecek olmasına karşın hâlâ bir sonuç alamadık. Bu durum hayatlarımızla ilgili büyük kaygılar yaratıyor. Sınava girişte 80 lira ücret ödedik, eğer sınav iptal olursa toplanan bu paranın malumatı ne olacak” diye yakındılar. EğitimBirSen üyesi Ramazan Çakıcı, yer değiştirme sınavında birçok sorunun yaşanmasına neden olduğunu belirterek, “Mevcut oligarşik bürokrasinin bu durumu çözememesi, eğitimde faturanın ağır olacağını gösteriyor” dedi. EğitimSen üyesi Barış Ulucak ise öğretmen atamaları sonuçlarının açıklanmasına ilişkin olarak ilgili bakanlık temsilcileriyle görüştüklerini ifade ederek, “Öğretmenlerin statülerini artırıcı olan Anadolu ve fen liselerinde öğretmen olma hakkı yaklaşık iki aydır beklemede. Atanmayı bekleyen öğretmenler üzerinde kaygı yaratan bu durumun bir an önce çözülmesi gerekiyor” dedi. ‘Sorunlarımız büyük’ ‘Katillerin de serbest bırakıldı’ İstanbul Haber Servisi DİSK kurucularından ve ilk genel başkanı Kemal Türkler, katledilişinin 32. yılında Topkapı’daki mezarı başında düzenlenen törenle anıldı. Topkapı Mezarlığı girişinde aralarında TKP, TKP 1920, Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİDDER) ile DİSK’e bağlı çok sayıda sendika temsilcisinin bulunduğu grup bir araya geldi. Türkler’in fotoğrafını taşıyan topluluk, “AKP’nin yargısı katilleri koruyor, AKP’den hesabı emekçiler soracak” sloganları atarak, Türkler’in mezarına yürüdü. Törene Türkler’in kızı Nilgün Soydan ve yakınları, CHP İstanbul Milletvekili ve eski DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, İzmir Milletvekili Musa Çam, DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu katıldı. Devrimciler için saygı duruşunun ardından konuşan Soydan, 3. yargı paketinin getirdiği yasal düzenlemeler çerçevesinde, babasının ölümüne ilişkin hükümlü bulunan sanıkların tahliye edildiğini anımsattı ve “Ben her yıl babama kötü bir haber getirmekten artık utanıyorum. 2010 yılında zamanaşımından davanın kaldırıldığı haberini getirdim. Bu yıl da katillerinin serbest bırakıldığı haberini getiriyorum” dedi. Kendilerinin tasarrufunda olan affetme hakkını milletvekillerinin kullandığını ifade eden Soydan, “Ben Kemal Türkler’in kızı olarak ne kendi adıma ne ailem adına benim adıma benim katillerimi affetmenize izin vermiyorum, hiçbir zaman da vermeyeceğim” diye konuştu. ‘AKP’nin gerçek yüzü’ Öğrenci Kolektifleri tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Tayyip Erdoğan’ın, harç açıklamalarıyla öğrencilerin mağduriyetine olan ‘hassasiyetini’ dile getirdiği bugünlerde çıkan ileri demokrasi kararı, AKP’nin maskesini bir kez daha düşürdü.Tüm halka açık olarak duyurulan toplantıya alınmayan ve darp edilerek uzaklaştırılan üniversitelilere çıkan hapis cezası, demokrasi havariliği yapan AKP’nin gerçek yüzünü ve tutuklu yüzlerce üniversiteli gerçeğini gözler önüne serdi” denildi. Sosyal çalışmacılara müjde ANKARA (AA) Danıştay, sosyal çalışmacıların, mesai saati dışında iş yapmalarının engellenmesinin hak ve adalet ilkesine uygun olmadığı sonucuna vardı. Aksaray Devlet Hastanesi’nde sosyal çalışmacı olarak görev yapan Türk SağlıkSen Aksaray Şube Başkan Yardımcısı Yılmaz Şahin, özel sağlık kurumlarında çalışma istemiyle Aksaray Valiliği’ne başvurdu. İstemin reddilmesi üzerine başlayan yargı sürecinde Danıştay 12. Dairesi “657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda sağlık hizmetleri sınıfında sayılan sosyal çalışmacıların, haktan yararlandırılmamasının hak ve adalet ilkesine uygun olmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır” yönünde karar verdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle