28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 TEMMUZ 2012 PAZAR 6 HABERLER Bakanlığın ulusal eylem planında kadına yönelik şiddete karşı 100 bin imam eğitilecek Kadına şiddete imamlı çözüm SEVİL ARINAN ANKARA Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın hazırladığı “ulusal eylem planında”, kadına yönelik şiddetle mücadelede görevlendirilecek din görevlilerinin ğitimler 2015’e sayısının artırılması kararlaşkadar sürecek tırıldı. Öncelikle İç Anadolu Bölgesi’nde 12 bin din göPlanda din görevlileriyle revlisini eğitecek olan ilgili ayrıca “İkinci adımbakanlık, 2015 yılına da Diyanet İşleri Başkadar bu rakamı yurt? Öncelikle İç Anadolu Bölgesi’nde 12 kanlığı tarafından yurtdışı dahil 100 bine çı bin din görevlisini eğitecek olan Aile ve dışında görevlendirilekarmayı hedefliyor. din görevlileri ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu rakamı cek Bakanlığın hazırlabaşkanlığa bağlı aile iryurtdışı da dahil olmak üzere 100 bine şat ve rehberlik büroladığı ulusal eylem planı, 20122015 yılları rının bulunduğu iller kadar çıkarmayı hedefliyor. arasını kapsayacak. tercih edilerek, diğer Eylem planıyla yasal düzen sağlık personeline, 2009’da bölgelerden seçilecek illerleme, farkındalık yaratmak, Adalet Bakanlığı protokolüy de de proje uygulaması gerzihniyet dönüşümünü sağla le 326 aile mahkemesi hâkimi çekleştirilecek. 2015 yılına mak, kadının güçlendirilmesi ile savcısya eğitim verildiği de kadar sürdürülmesi amaçve koruyucu hizmet sunumu anımsatıldı. 20122015 ulusal lanan eğitimlerde hedef yapmak, sağlık hizmetlerinin eylem planında yine şiddeti Türkiye’deki 100 bin civasunumunda iyileştirmeye git önleme kapsamında Diyanet rındaki din görevlisine ulaşmek hedefleniyor. Planda ay İşleri Başkanlığı’yla Nisan maktır” denildi. rıca aile içi şiddetin önlenmesine ayrılan maliyetin, şiddet mağdurlarının tedavi ve korunma maliyetinden daha düşük olduğu da belirtildi. Önceki ulusal planda, kadına yönelik şiddetin önlenmesi kapsamında 2006’da İçişleri Bakanlığı protokolüyle 45 bin polise, 2008’de Sağlık Bakanlığı protokolüyle 65 bin 2010’da imzalanan protokol anımsatıldı. Planda eğitici eğitimlerinin tamamlanmasının ardından, İç Anadolu Bölgesi’nde 12 bin din görevlisine ulaşılmak istendiği kaydedildi. ‘Alevileri incitir’ İmam hatip orta okulunun adının Hacı Bektaş Veli yapılmasına CHP’li Aygün tepki gösterdi MEHMET MENEKŞE İlk Çöküş, Gerisi Var ‘İhanet Çetesi’ne Beraat “Atabeyler Çetesi” davasını anımsayan var mı? 6 yıl kadar önce yani 2 Haziran 2006’da “Başbakan Erdoğan’a suikast hazırlığı” manşetleriyle uşak gazetelere servis edilen dava, Ergenekon, Balyoz, Odatv, Andıç vb. yani tüm Ergenekon davalarının ilk provası ve hazırlığı oldu. Bu dava da sözde bir “elektronik mektup”la gelen ihbarla başladı. Genelkurmay’ı “basacak” ve bütün orduyu, muhalifleri ve sivilleri esir alacak sonraki davaların ilk yoklamasıydı! Erdoğan’a ve Zapsu’ya suikast hazırlığı zırvaları ile “TC hükümetinin görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs”ten dava açıldı. Ne yorumlar yapıldı planı hazırlayanların ortağı olan gazete ve TV köşelerinde... İktidar ne demeçler verdi... Başbakan bizzat “ihanet çetesi” adını kullandı! Birileri, kimlerin o dönemde köşelerinde yazdıkları ile sanıkları nasıl idam ettiklerini araştırıp yazmalı... Acaba doğru mu suçlamalar diye merak etmek yoktur bizde! Türk milletini öldüren ve süründüren meraksızlık özelliğine ve “eee dava açtıklarına göre demek ki... ateş olmayan yerden duman çıkmaz” benzeri on para etmez inançlara güvenen tezgâhçılar, bu ilk deneyimlerini sonra geliştirerek daha büyük tezgâhlara imza attılar! ??? İçlerinde asker, polis ve sivillerin bulunduğu Atabeyler Grubu, darbe, suikast vb.’den beraat etti. Askeri malzeme, ruhsatsız silah bulundurmaktan bazıları mahkum oldu. Kimisi ordudan atıldı, hayatı karardı; kimisi itibarını kaybetti. Atabeyler davası aslında daha ilk yılında, 2007’de çökmüştü! Savcı, o yıl esas hakkında mütalaasını vermiş ve sanıkların isnat edilen suçu işlediklerine ilişkin bir kanıt bulunamadığını belirtmişti. Düşünün: 2007’de, yani bir yıl içinde dava neredeyse bitme noktasına geliyor ama 5 yıl daha sürüncemede kalıyor ve karar yeni açıklanıyor! Buna da şükür diyecekseniz, bu “şükür”ün de davanın özel yetkili mahkemede değil normal ağır ceza mahkemesinde görülmesine borçlu olduğunu mu söyleyelim! Özel yetkili olsaydı, Atabeyler Grubu da İstanbul’a nakledilir, Ergenekon’a bağlanır ve Silivri’nin “yedi demirkapısı” ardında süründürülürdü! Geriye doğru bakıyorum da, haberlerinde nesnel olmaya çalışan T24 internet gazetesi bile, “23.12.2009” tarihinde mahkeme ile ilgili haberini şöyle vermiş: “Savcı Atabeyler Grubu soruşturmasının genişletilmesini istedi. Dört üyesi de asker olan Atabeyler Grubu’nun Başbakan Erdoğan, Cüneyd Zapsu ve Murat Aksu’ya suikast planladığı ortaya çıkarılmıştı.” ??? Yunus Harputlu adlı birisi “Ben ihbar ettim”, diye ortaya çıkmış, Yeni Şafak’ta manşete çıkmış, Meclis Araştırma Komisyonu’na bir ifade vermiş! Bu arada, Atabeyler Grubu’nun, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görevli benzeri isim taşıyan pek çok gruptan biri olduğu anlaşılmıştı! Danıştay davası müebbet mahkumu Osman Yıldırım isimli bombacıya “sözde” itiraf mektubu yazdırılmış ve ona “Ergenekon, Cumhuriyet gazetesine eylem yapma işini bana verdi. Danıştay suikastı işini Alparslan Arslan, Ayhan Parlak, Aykut Mete Şükre’ye verdi. Başbakan’a suikast işini de Atabeyler’e verdi” bile dedirtilmişti! Bugün gazetesinde o zaman Lale Sarıibrahimoğlu, 2 Haziran 2006’da, “Atabeyler çetesinin Kuzey Irak’ta henüz tespit edilemeyen gruplarla yakın bağlantısı olduğunu da gösteriyor” diyecek ve “yeni gözaltılar bekleniyor” haberini verecekti! Yine kullanılan medya “Atabeyler’in kendi aralarında haberleşme şifrelerinin çözüldüğünü” duyuracaktı! Hükümet medyasında, Erdoğan’a yapılan suikast planlarını okuyacaktık! Eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer şöyle diyecekti: “Atabeyler operasyonu var ya, o olay Başbakan’a yönelik dört dörtlük bir suikast girişimi… Ele geçirdiğimiz mühimmat ve planlar, Başbakan’a nerede nasıl saldırılacağını gösteriyordu. Çok netti.” Şimdi diyorum ki, kim Atabeyler davası ile ilgili kasıtlı yorum ve gazetecilik etiğine aykırı haber yaptıysa ve 11 kişinin itibarıyla, ailesiyle, varlığıyla oynadıysa, bugün kalkıp özür dilemelidir!.. Başbakan da “ihanet çetesi” suçlaması konusunda özür dilemeli! ??? Bu ilk çöküştür. Cemaat+RTE’nin (iktidarın) siyasi sorumluluğunda düzenlenen bütün tezgâhlar eninde sonunda bir bir çökecektir! Bu tezgâhlarda rol alan figüranlar da çökeceklerdir... Olan, yargılanan insanların hayatlarına, ailelerine, mesleklerine, itibarlarına olacaktır. Aslında tamamen Türkiye’nin devşirilmesi gibi büyük siyasal ve sosyal projenin uygulamalarıdır bu davalar!.. RTE’nin günümüz padişahlığına uygun, günümüz kılıfına uydurulmuş bir ülke yaratmanın icraatı içindeyiz. En büyük süsü, cilası, göz boyaması da, en büyük, süslü, VIP’le, otoparklı camiler yapmaktır. Ama sonuçları kişisel oluyor davaların.. insanları süründürüyorlar.. En son eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ün tutuklanması gibi! Gürüz’ün tutuklanması, tamamen dincikinci siyasetin işbaşında olduğunu göstermektedir! Tıpkı Havelsan Genel Müdürü Faruk Yarman gibi! Hey cemaat, Yarman’ı da neden içeride tutuyorsunuz? İcraatlarınızla, hukukadalet duygunuzla, tuttuğunuz oruç örtüşüyor mu? Yoksa Allah’tan da mı korkunuz yok!? Açın Silivri’nin kapılarını da oruçlarınız kabul olunsun!.. E AMASYA CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in yanıtlaması istemiyle verdiği önergeyle bir imam hatip ortaokuluna Alevi Bektaşi önderi Hacı Bektaş Veli’nin isminin verilmesinin sebebini sordu. İstanbul Kartal’da Alevi vatandaşların yoğunlukta yaşadığı semtte bulunan Zekeriya Göçer İlköğretim Okulu’nun ismi Hacı Bektaş Veli İmam Hatip Ortaokulu olarak değiştirildi. Önergesinde Hacı Bektaş Veli’nin Alevi inanç önderi olduğunu anımsatan Ay gün imam hatip ortaokuluna Hacı Bektaş Veli isminin verilmesinin Alevileri inciteceğini ifade etti. Aygün, Dinçer’e “İsim değişikliğinin yasal dayanağı var mıdır? İsim değişikliği yapmadan önce semtte oturan sakinlerin görüş ve düşüncelerine başvurulmuş mudur? İsim değişikliğinden önce herhangi bir Alevi kuruluşuna ya da kanaat önderine danıştınız mı? Neden Hacı Bektaş Veli ismini seçtiniz?” diye sordu. İsim değişikliğine tepki gösteren Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkan da şunları söyledi: “Bu, inkârcı, asimilasyoncu zihniyettir. Bir an önce bu yanlıştan dönülmeli.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle