13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 TEMMUZ 2012 PAZAR 14 İstanbul PB Edirne PB Kocaeli PB Çanakkale PB İzmir B Manisa PB Denizli PB Zonguldak B Sinop B Samsun B Trabzon PB Giresun B PB Ankara 32 36 33 32 37 37 41 30 29 29 30 30 35 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB B B B B B A A A A PB PB Y 35 36 33 36 37 34 42 41 40 41 35 29 26 Oslo A Helsinki Y Stockholm PB Londra Y AmsterdamAB Brüksel Y Paris PB Bonn Y Münih Y Berlin PB Budapeşte Y Madrid A Viyana Y HABERLER 19 20 21 20 18 19 20 19 23 21 28 39 22 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B A A A Y Y A A B Y Y A A 35 32 29 36 22 22 39 42 30 37 32 39 43 Ülkemizin kuzeydoğu kesimleri ile İç Ege’nin parçalı ve yer yer çok bulutlu, Bilecik, Kütahya, Uşak, Erzurum, Ardahan, Kars ve Iğdır çevrelerinin kısa süreli ve yerel olmak üzere aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Temmuz GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada başlatarak Türkiye’nin hangi yoldan kalkınacağını ve artık sonu yaklaşan iktidarının camiler aracılığı ile ayakta kalacağını önceki gün Mimar Sinan Camii’nde yaptığı konuşmada açıkladı. Konuşmaları, çağdaş muhafazakâr bir partinin çağdaş muhafazakâr liderinin kafasının arkasında sakladığı gizli amaçları içeriyor. İstanbul’un Avrupa yakasında Süleymaniye, Mimar Sinan’ın ilk eseri Şehzade Camii varmış. Fakat Anadolu yakasında “Sultanların yaptırdığı cami mevcut değilmiş de bu yakada da bir tane sultanlara özgü selatin cami, cuma camisi olsun” buyurmuşlar. Oysa adam açıkça söylüyor. Evvel Allah, son sultan olarak, bir selatin cami yaptırarak sultan efendilerinin yolunda yürüdüğünü ve asıl amacını gizleyen şu bu gerekçelere, örneğin Sinan’ın anısına sığınarak sultanlığını da ilan ediyor. ??? Yıllardır halkın rahat nefes alabilmek için mesire alanı olarak bildiği Anadolu yakasındaki Çamlıca’ya; İstanbul’un her yerinden görülecek görkemli bir cami inşa ettirerek adını son Osmanlı sultanı diye tarihe yazdırmanın peşinde! RTE’nin iktidar olmaktaki asıl hedefinin yurdu dört baştan, sokak aralarına kadar cami ile donatmak olduğunu başka alanlardaki rakamlar doğruluyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 24 Mayıs 2012’de, 2010 verilerine dayanarak açıkladığına göre Türkiye’de 81 bin 984 cami vardı. Son rakamlara göre cami sayısı 85 binlerde. Cami sayısının arttığı sorularına RTE’nin “az bile” diyen yanıtı, olağanüstü cami yapımına Başbakan’ın bakış açısını yansıtıyor. RTE, 2007’de o yıl 15 bin imam alınacağını açıklayarak cami seferberliğini başlattı. ??? RTE ve milli eğitim bakanları eğitime büyük önem verdiklerini içeren konuşmalar, resmi duyurular yapıyorlar ama… ...cami sayısındaki artışla, öğretmen sayısı ile imam sayısı kıyaslandığında hükümet açıklamalarının gerçeklere aykırılığı ve kamuoyunu aldatıcı kimliği kolayca ortaya çıkıyor. Eski ME Bakanı Nimet Çubukçu öğretmen sayısını 636 bin 764 ve öğretmen açığını 146 bin 194 olarak açıkladı. Okul sayısı 67 bin 700. Google’deki son rakamlara göre cami sayısı 85 bin. Her 780 kişiye bir imam! Her 60 bin kişiye bir cami. ??? Eğitimde, kamu uygulamalarında şeriat kurallarının amansız biçimde uygulandığı, kadınların otomobil kullanmasına bile müsaade edilmediği, hırsızın kolunu keserek adaletin sağlandığı Suudi Arabistan’da bile cami sayısı 38 bin 820! Laik devlet Türkiye’de ise cami sayısı 85 bin! Suudi Arabistan’da 38 bin, Mısır’da 67 bin 98, İran’da 48 bin 983 cami olduğuna göre RTE; cami seferberliğinde İslam ülkelerini yaya bıraktığı için Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeye aday! Batı ile kıyaslamalara gelince; 2009’da EğitimSen’in araştırma sonucuna göre, Türkiye’de ilköğretimde öğretmen başına öğrenci sayısı 23.6, bu sayı ortaöğretimde 19.5’e düşüyor. OECD ülkelerinde ise öğretmen başına öğrenci sayısı ilköğretimde 16, orta öğretimde 13! ??? RTE’nin cami yapımına olağanüstü değer vermesi, ulusal eğitimi dinselleştirmeye girişen çabaları, normal liseleri süratle imam hatipleştirme uygulamalarının yanı sıra; cami seferberliğiyle 201415 aralığında yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde altından kaydığını gördüğü oyları yeniden kazanmayı öngörüyor. Seçimlerde dün gizliden gizliye kullandığı din sömürüsünü bugün açıktan uygulayarak gerçekleştirmek istiyor. Ana muhalefet ve diğer muhalefet partileri oy yitirme kaygısı ile RTE’nin din sömürüsündeki hamlelerine gerekli ölçüde karşı çıkmıyor, çıkamıyorlar. Lütfen; ne olacak bu memleketin hali diye sormayın artık! Makul süre aşılıyor ANKARA (ANKA) Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2010 yılında Türkiye hakkında vermiş olduğu 159 ihlal kararının bir kısmında birden fazla ihlalin yer aldığını, ihlal kararlarından 53’ünün “makul sürede yargılanma” hakkına ilişkin bulunduğunu bildirdi. CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün soru önergesini yanıtlayan Bakan Ergin, AİHM’nin verdiği ihlal kararlarından 53’ünün “makul sürede yargılanma” hakkında, 38’inin “özgürlük ve güvenlik hakkı”na ilişkin olduğunu “yaşama hakkı”nın ihlaline ilişkin olarak esastan 6, soruşturma eksikliği nedeniyle 2 ihlal kararı verildiğini, “işkence yasağı”na ilişkin esastan 2, “kötü muamele yasağı”na ilişkin esastan 36, bu konulardaki “soruşturma eksikliği” nedeniyle 37 ihlal kararı verildiğini söyledi. Adalet Bakanı, uzun yargılama dışındaki sebepler nedeniyle “adil yargılanma hakkı”nın ihlal edildiğine ilişkin 30, “yargı kararlarının icra edilmemesi” nedeniyle 31, “özel hayatın gizliliği”ni ihlal nedeniyle 9, “din ve vicdan özgürlüğü”nü ihlal nedeniyle 1, “ifade özgürlüğü”nü ihlal nedeniyle 6, “toplantı ve örgütlenme hakkı”nın ihlali nedeniyle 4, “etkili iç hukuk yolu” bulunmadığı gerekçesiyle 6, “mülkiyet hakkı” ihlali nedeniyle 37 ihlal kararı verildiğini ifade etti. AİHM’in Türkiye hakkında verdiği ihlal kararlarında bazı başlıklar öne çıkıyor GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Anayasa Mahkemesi, su faturalarındaki kâr oranının iptal gerekçesini açıkladı Ölçülü ve adil olmalı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi’nin, su tarifeleri tespitinde, yüzde 10’dan aşağı olmayacak nispetinde bir kâr oranının esas alınacağına ilişkin yasa hükmünü iptal kararının gerekçesi Resmi Gazete’de yayımlandı. Mahkeme, su bedelinin tespitinde uygulanacak kârlılık oranının belirlenmesinde ölçülü ve adil olunması gerektiğini bildirdi. Ankara 1. İdare Mahkemesi, baktığı bir davada, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Yasa’nın 23. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “yüzde 10’dan aşağı olmayacak nispetinde bir kâr oranı esas alınır” ibaresinin anayasaya aykırı olduğu kanısına vararak iptaline karar verilmesi istemiyle Anayasa mahkemesi’ne başvurmuştu. Yüksek mahkeme, “Su tarifelerinin tespitinde yüzde 10’dan aşağı olmayacak nispetinde bir kâr oranı esas alınır” düzenlemesindeki, “yüzde 10’dan aşağı olmayacak nispetinde” ibaresini iptal etmiş, “bir kâr oranı esas alınır” bölümünün iptal istemini ise reddetmişti. İptal kararının gerekçesinde şöyle denildi: “Sunulacak su hizmetinin zaman içinde değişen şartlara göre farklı kârlılık oranlarını gerektirebilmesi nedeniyle su bedelinin tespitinde uygulanacak kârlılık oranının belirlenmesi ölçülü ve adil olmaları koşuluyla idarenin takdirine bırakılması gerekmektedir.” TRAFİK CANAVARI DÜN DE HIZ KESMEDİ, TÜM YURTTA 25 KİŞİ ÖLDÜ Katliam gibi kaza: 13 ölü Yurt Haberleri Servisi Özellikle son günlerde artan trafik kazaları dün katliam boyutuna ulaştı. Yurt genelindeki kazalarda 25 yurttaş yaşamını yitirdi, 28’i de yaralandı. Ağrı çevreyolunun 3. kilometresinde, Bülent Ögdüm idaresindeki minibüs ile Ercan Aydın yönetimindeki kamyonet çarpıştı. Kazada 13 yurtaş yaşamını yitirdi 12’si de yaralandı. Minibüsün İstanbul’da çalışan ve memleketlerine gitmek isteyen Ağrılı işçiler tarafından kiralandığı öğrenildi. Kazanın minibüsün arka sağ lastiğinin patlaması sonucu karşı şeride geçerek kamyonetle çarpışması sonucu meydana geldiği bildirildi. Kaza anını anlatan yaralılardan İlhan Tan, Tutak ilçesinden Erzurum’a doğru gittiklerini belirterek “Karşı yönden gelen araç takla atıp yan yattı. O sırada adeta buzun üzerinde kayar gibi gelip bizim aracımıza çarptı. Ondan sonrasını hatırlayamıyorum. Yerden kalktığımda ölü insanları gördüm. ” dedi. YİNE TARIM İŞÇİLERİ Kırıkkale’nin Karakeçili ilçesinde mevsimlik tarım işçilerini taşıyan minibüs Sülübük mevkisinde devrildi. Mehmet K (19), eşi Fatma, çocukları Melike (1), İbrahim Halil (3), Fatma Nur K. (3) ile Musa Diler, kaza yerinde yaşamını yitirdi, 6 kişi de yaralandı. İşçilerin Kırşehir’in Kaman ilçesine gittikleri öğrenildi. Düzce’de, Halil Güvercin yönetimindeki otomobil, İğneler köyü mevkisinde sürücünün direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi sonucu 50 metre yükseklikten dereye yuvarlandı. Kazada sürücü Halil G. ile çocukları Tayfun (17) ve Şule (13) yaşamını yitirdi, eşi Çiğdem ve Oğuz G. yaralandı. İstanbul, Bilecik ve Aksaray’daki kazalarda da 3 yurttaş yaşamını yitirdi. ‘Budama değil canlı katliamı’ İstanbul Haber Servisi Taksim Gezi Parkı’nda yeniden inşası gündemde olan Topçu Kışlası projesi kapsamında kesilecekleri için işaretlenen ağaçların bir kısmı, üzerinde hiç dal kalmayacak şekilde budandı. Peyzaj Mimarları Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu, ağaçların kök boğazından yaklaşık 22.5 metre üzerinden, hiçbir dal kalmayacak şekilde kesilmesini “canlı katliamı” olarak niteleyerek tepki gösterdi. Odadan yapılan yazılı açıklamada, parkın kentsel sit alanı içerisinde yer aldığına dikkat çekilerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin “rüzgâr sebebiyle kırılan dalların düzeltilme, kesim ve/veya budama çalışmaları yapıldığı”na ilişkin açıklamasına yanıt verildi. Açıklamada. “Budama, ağaçların canlı yaşamına yüzde 100 zarar verecek, doğal formlarını ve canlı yaşamına olan katkılarını büyük bir ölçüde yok etmeye yönelik gerçekleştirilmiş” denildi. Durumu gittikçe ağırlaşıyor Saygun bir kez daha hastanede İstanbul Haber Servisi Balyoz davası kapsamında tutuklu bulunan ve Adli Tıp Kurumu’nun “Tedavisi ve diyeti sağlanamaz ise cezaevinde kalamaz” diye rapor verdiği emekli Orgeneral Ergin Saygun, 20 Temmuz Cuma günü fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Silivri Devlet Hastanesi Kardiyoloji Servisi’nde tedavi altına alınan Saygun’un kızı Ece Saygun ise babasının sağlık sorunlarının gittikçe ağırlaştığını belirterek “Yüzde 30 çalışan kalbi, yüzde 40 çalışan akciğerleri, 18 ayrı hastalığı için her gün kullandığı 25 ilacı ile babam hayatı için savaşmaya devam ediyor” diye konuştu. Saygun hakkında ikinci kez rapor hazırlayan Adli Tıp Kurumu, “tedavi şartları sağlanırsa cezaevinde kalabilir” yorumunu yapmıştı. Hükümet aleyhine yazılar gönderiyorlar. İşte bunların zihniyeti bu...” İçeriyi tümüyle hallettiğini düşündüğünden olsa gerek; Başbakan, tüm dünyadan da sadece övgü bekliyor. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Amerikan gazetelerine kadar, kim hükümetin işine gelmeyen bir şey yaparsa ağzının payını alıyor. Ancak Başbakan’ın CHP’ye yönelik sözlerinin perde arkası çok farklı. Bugün, gerek Silivri Cezaevi’nde Adalet Bakanlığı’nın izniyle görüştüğüm gerekse duruşma salonundaki kısıtlı ortamda iletişim kurabildiğim yabancı heyetlerden aldığım bilgiler ışığında, tutuklu milletvekillerine ilişkin son bir yılda yaşananları aktarmaya çalışacağım. ??? 12 Haziran seçimlerinin ardından mahkemelerin tutukluluğa devam kararı vermesiyle birlikte gözler Meclis’e çevrildi. CHP bu durumu kabul edemeyeceğini ortaya koyan bir refleks gösterdi. Ankara’da bunlar yaşanırken hükümet, dünya başkentlerinde oluşan soru işaretlerine şu karşılığı verdi: “Siz bakmayın CHP’nin milli irade tutuklu söylemine. İçeridekiler terör suçu işledi. O dosyalar kabarık. İşin içinde silahlar var, toprağa gömülmüş bombalar var, faili meçhul cinayetler var. Biz bu davalarla demokrasiyi ileri götürüyoruz...” CHP, Türkiye’nin de parçası olduğu uluslararası platformlarda tutuklu milletvekilleri sorununu gündeme getirince, başta tam bir duvarla karşılaşıyor. Hükümetin daha önce yaptığı propaganda nedeniyle, destek beklerken eleştiri yağmuruna tutuluyor. Pek çok yabancı kurum temsilcisinin ilk sözlerinden biri şu oluyor: “Siz teröristleri milletvekili yapmışsınız öyle mi?” CHP temsilcileri, her şey bir yana, masumiyet karinesi gereği yargılama bitene dek kimsenin suçlu ilan edilemeyeceğini vurgulayıp davaların seyrini anlatıyorlar. Ekim 2011’den geçen şubat ayına dek süren anlatımlar sonucunda, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere pek çok dünya başkentinde, hükümetin verdiği bilgilerin gerçeği yansıtmadığı görüşü öne çıkıyor. Bu aşamadan sonra oklar hükümete dönüyor. Zaten uzun tutukluluklar nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) dosyası en kabarık ülkelerinden biri olan Türkiye, bir de tutuklu milletvekilleri nedeniyle eleştiri alıyor. Silivri’ye gelen heyetler ayrıntıları öğrenmek için sorular sormaya başlamadan önce şunu söylüyorlar: “Ciddi bir sorun olduğu kanısına ulaşmasaydık, buraya gelmezdik...” ??? Seçilmiş milletvekillerini dünyaya terörist diye tanıtan hükümet, karşı eleştiriler almaya başlayınca bu kez muhalefete dönüp, “Bir parti ülkesini dünyaya şikâyet eder mi?” diye çıkışıyor. Bundan önce şunu sormak gerek: Bir hükümet, seçilmiş milletvekillerini daha yargılanmaları sürerken, dünyaya terörist diye tanıtır mı? Bu acı tablo sadece milletvekilleri için geçerli değil. Silivri’de yargılanmakta olan gazeteci, akademisyen, asker, kim AİHM’ye başvurursa, şikâyet edilen hükümet olduğu için Adalet Bakanlığı savunma veriyor. Bu savunmada, AİHM’ye başvuran kim olursa olsun, bütün Silivri davalarının iddianamesinden sorumluymuş gibi bir hava veriliyor. Yani Silivri’den AİHM’ye başvuran herkes Danıştay cinayetinden Poyrazköy kazılarına kadar her şeyden sorumlu. Sorumsuzluğun bu kadarına pes... Hükümet içeride uyguladığı yöntemlerle dünyayı da kandırabileceğini düşünüyor. Bırakıversen gerçeği söyleyeni de vatan haini ilan edecek. Mahkemeden Canan’a yine ret İstanbul Haber Servisi 1979 yılında “Siyasi amaçla adam öldürdüğü” iddiasıyla 36 yıla hüküm giyen Tahir Canan’ın 3. yargı paketi kapsamında tahliye talebi reddedildi. Canan’ın 31 yıllık mahkumiyeti, Bahçeliveler Katilamı’nın sanıklarının tahliye edilmesi ve AKP Manisa Milletvekili Dr. Selçuk Özdağ’ın “İçeride bir tane solcu kalmadı. ‘Solculara uygulandıysa sağcılara da uygulansın’ dedim. Eşitliği sağladım” sözleri ile yeniden gündeme gelmişti. Canan’ın avukatlarının tahliye başvurusu karara bağlandı. Mahkeme oybirliği ile “Tahir Canan’ın tutukluluk halinin devamına” karar verdi. Oğlu İlhan Canan, “Hukuk ve adalet herkese gerekli. 12 Eylül hukuksuzluğunun yaşamaya devam ettiğimiz günlerin son bulması için adalet arayışımız devam edecek” dedi. Yazarımız yıllık izninin bir bölümünü kullanacağından yazılarına bir süre ara verilmiştir. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle