13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 TEMMUZ 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Türkiye, 21 Avrupa ülkesi arasında yolcu taşımada yüzde 2.3, yük taşımada yüzde 4.4 ile sondan ikinci sırada Trenle ulaşım yaya kaldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makina Mühendisleri Odası, Türkiye’nin uluslararası istatistiklere göre 21 Avrupa ülkesi arasında demiryolu ile yolcu ve yük taşımada sondan ikinci sırada olduğuna dikkat çekti. Makina Mühendisleri Odası’ndan yapılan yazılı açıklamada, ‘Ulaşımda Demiryolu Gerçeği Raporu’nda, 1950’li yıllardan sonra, ülkemizde karayolu ağırlıklı bir ulaşım politikasının uygulandığı ve demiryolu yapımının durma noktasına geldiği ifade edilirken, Türkiye’nin uluslararası istatistiklere göre 21 Avrupa ülkesi arasında demiryolu ile yolcu taşımada yüzde 2.3, yük taşımada yüzde 4.4 ile sondan ikinci olduğu belirtildi. Makina Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan “Ulaşımda Demiryolu Gerçeği Raporu”ndan alıntılar yapan TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı Ali Ekber Çakar, demiryollarına ilişkin şu bilgileri verdi: 1950’li yıllardan sonra, karayolu ağırlıklı bir ulaşım politikasının uygulanması sonucu, demiryolu Koltuk Sevdası Zaaflarımızdan, eksik yönlerimizden biri de koltuk sevdamız, mevki, sıfat düşkünlüğümüz, dışa dönük oluşumuz. Bir kişi niçin koltuğa sevdalanır? Belli orunlara (mevkiye) gelmeye uğraşır, kendine toplumda statü kazandıracağını düşündüğü, sıfatlara, insanlara önem verir? Bütün davranışların çeşitli nedenleri, güdüleri olabilir. Gözlemleyebildiğimiz bazı nedenleri, güdüleri en azından başlıklar olarak özetlemeye çalışayım. Topluma, ülkeye, çevreye hizmet... Gerçekten ülke için, toplum için, çevre için bazı özlemlerimiz, projeleriniz varsa, bunları gerçekleştirebilmek için belli orunlara gelmek, belli sıfatları taşımak gerekli olabilir. Bu tür güdü ile hareket eden kişi için amaç bir işlevi gerçekleştirmek, hizmet görmek, katkı sağlamaktır. Koltuk, sıfat bu kişiler için bir amaç değil araçtır. Kuşkusuz başarılı olunduğunda kişisel bir doyum da sağlanır, kişinin özgüveni de artar. Bu tür kişiler, başarılı olamadıklarını gördüklerinde hatta başarılı olamayacakları öngörüsüne kapıldıklarında istifa ederler, o koltuğu boşaltırlar. Görevi daha iyi yerine getirebilecek olanlara yol açarlar. Kişisel yetenekleri konusunda vehimlere, yanılsamalara kapılma... Çoğu kişi kendisini nesnel olarak değerlendirmez. Kendi yetenekleri, kaliteleri konusunda da vehimlere, sanılara, yanılsamalara kapılırlar. Kendilerini bir kurtarıcı halaskâr gibi görmeye başlarlar. Ülkeyi, toplumu, çevreyi, partiyi, örgütü, kurumu, derneği, gazeteyi kurtarmaya soyunurlar. Yetenekleri, becerileri yeterli olmadığından çoğu kez başarılı da olamazlar. Başarılı olamadıklarını da ya göremezler, ya da bahaneler bulurlar. İstifa, işi bırakma, yöntem değişikliği bu tür kişiler için söz konusu olmaz. Kendilerinde bazı özellikler, nitelikler vehmetmeleri, yanılsamaları, istifayı, yöntem, uygulama değişikliğini engeller. Kişisel doyum, kişisel eksiklikleri dengeleme... Bazı kişiler ancak belirli orunlara geldiklerinde, belli sıfatları taşıdıklarında doyuma ulaşırlar, kişisel eksikliklerinin dengelendiğini düşünürler. Koltuk, belli sıfatları taşımak bu tür kişiler için bir araç değil, ulaşılması gereken amaçtır. Bu kişiler, belli orunlara gelebilmek, sıfatlara sahip olabilmek için, ödün vermekten çekinmezler, kişilikli davranamazlar; kendilerine o koltuğa oturtanlara karşı bir minnet borcu duyarlar. O koltuğu, o sıfatı, o unvanı hak etmediklerinden özgüvenleri, özsaygıları da yoktur. İç ve dış çevreler bu tür koltuk, sıfat, unvan düşkünlerinden yararlanırlar. Politikada, bürokraside, öğretim kurumlarında, medyada hatta sivil toplum kuruluşlarında bu tiplere yaygın biçimde rastlanır. ??? Politikada, bürokraside, eğitim kurumlarında, derneklerde tüm sivil toplum örgütlerinde, medyada, koltuk, unvan için yarışma, gerektiğinde ayak oyunu, etik olmayan davranışlar yaygındır. Kişiler, koltuk, sıfat, unvan kapmak için yoğun çaba harcarlar. Peki sayısı yüz binleri aşan kurum, kuruluş ve örgütün kaçı gerçekten faal, ülkeye, topluma katkıda bulunuyor? Kişiler kendilerini kandırmasınlar. Koltuğu, sıfatı, unvanı, belki yakışıksız kaçacak ama külahı kapmak için gösterilen çaba; koltuk, külah kapıldıktan sonra gösterilmiyor. Kaç kurum, kaç dernek, kaç sivil toplum örgütü gerçekten başarılı? Açıklanan amaçlara uygun faaliyet gösterilse, gerçekten Türkiye’nin görüntüsü değişir, sorunların çoğu çözülür en azından hafifler. Amaç hizmet, açıklanan işlevleri gerçekleştirmek olmayınca başarı da kazanılamıyor. İşi görecek olan kişidir. Kişi gerekli niteliklerden yoksunsa, koltuğa oturma, unvan, özür dilerim kapılan külah, başarı sağlamıyor. Günümüzde faal, etkin olması beklenen çoğu dernek, sivil toplum örgütü suskun, eylemsiz, duyarsız. Derneğin, kurumun, sivil toplum örgütünün başına geçmek için çaba harcayanlar, koltuğa oturduktan sonra gereken çabayı göstermiyorlar. Bazen insan şu kuşkuya da kapılıyor. Bu kişiler, örgütü, kurumu, derneği, yayın organını duyumsuzlaştırmak, pasifize etmek, marke etmek için mi yönetime, yönetici pozisyonuna geliyorlar? Kişi bir koltuğa oturmadan da, belli sıfatlara sahip olmadan da topluma, çevreye hizmet edebilir. İlle bir koltuk, ille bir sıfat bir külah şart değildir. Çarpık değer yargılarımızdan biri de, koltuğun, sıfatın, külahın kişiye toplumda statü, saygınlık kazandırmasıdır. Halk arasındaki “Baş ol da istersen soğanbaşı ol” deyişi, bu eğilimi, bu değer yargısını yansıtıyor. Kişi, gerçekten hizmet görecekse, yararlı olacaksa, koltuğa oturmanın gereklerini yerine getirebilecekse, o işe soyunsun, aksi davranışlar etik değerlere de ters düşüyor. ? Makina Mühendisleri Odası’nın raporuna göre 1950’de demiryolu yolcu taşıma oranı yüzde 42 idi, bugün yüzde 1.80. Aynı dönemde yük taşımacılığı yüzde 78’den yüzde 4.80’e indi. yük ve yolcu taşımacılığında olağan dışı gerilemeler yaşandı. Demiryolu yapımı durma noktasına geldi. 1950 yılında demiryolu taşıma oranları yolcuda yüzde 42, yükte yüzde 78 iken, bugün yolcuda yüzde 1.80’e, yükte 4.80’e geriledi. Karayolu taşımacılığı ise aynı dönemde yükte yüzde 19’dan yüzde 82.84’e, yolcuda ise yüzde 90’a yükseldi. Uluslararası istatistiklere göre Türkiye, 21 Avrupa ülkesi arasında demiryolu ile yolcu taşımada yüzde 2.3 ile, yük taşımada da yüzde 4.4 ile sondan ikinci sırada. Bu durumun başlıca nedeni ise kaynaklarını karayolları üzerinden uluslararası petrol ve otomotiv tekellerine akıtarak demiryolu ve denizyolu taşımacılığını gerileten ulaşım politikalarıdır. TCDD’nin özelleştirilmesi konusu yeniden gündemde ve yine aceleci kararlarla bu süreç tamamlanmak üzere. Bugüne kadar devlet denetiminde olan ve tek elden yürütülen demiryolu işletmeciliği, altyapı çalışmaları tamamlanan 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin kabulüyle, özel şirketlerin ve taşeron şirketlerin eline teslim edilmeye çalışılmakta ve TCDD’nin tasfiyesi amaçlanmaktadır. Gerekli olan altyapı, bakım, yenileme çalışmaları eşliğinde, eski hatlarda “sürat demiryolu” projelerine yönelinmeli; yeni altyapı ve yüksek standartlı yeni hat yapımına dayanmayan “hızlı/hızlandırılmış tren” projeleri durdurulmalı; bu konuda meslek odaları, sendikalar, uzmanlar, bilim insanları ve üniversitelerin görüş ve uyarıları mutlaka dikkate alınmalıdır. Kazanın üstünden 8 yıl geçti TMMOB Makina Mühendisleri Odası, Pamukova’da 2004’te 41 kişinin yaşamını yitirdiği “hızlandırılmış tren” kazasının yıldönümünde, yeni altyapı ve yüksek standartlı yeni hat yapımına dayanmayan “hızlı/hızlandırılmış tren” projelerinin durdurulmasını istedi. Çakar, Pamukova faciasının, “hızlandırılmış tren”in, bilim insanlarının, sorumluluk sahibi sendika ve meslek örgütlerinin uyarılarına rağmen, altyapı sorunu göz ardı edilerek jet hızıyla faaliyete geçirilmesi sonucunda gerçekleştiğine dikkat çekti. Çakar, Pamukova faciasından sonra, “hızlandırılmış tren” ve demiryolu politikalarının kamuoyu nezdinde daha sık tartışılır hale geldiğini belirtti. Liderlerin arasına güneş girdi OSMAN ÇUTSAY ‘Japonya’dan yatırım yağacak’ NAZMİ AKDAĞ FRANKFURT Güneş enerjisi sektöründe uluslararası piyasalardaki liderlik kavgasının bir ticaret savaşına dönüşmesinden korkuluyor. Federal Almanya Çevre Bakanı Peter Altmaier, Çin hükümetinin solar enerji sanayisine uluslararası anlaşmaların dışında ve yoğun destek verdiğini belirterek, Berlin’in bir “antidamping işlemi”ne başvurabileceğini kaydetti. Uluslararası piyasalarda aynı sektördeki şirketler arasında adil bir rekabet ortamının bu tür yöntemlerle bozulmasından şikâyet eden Alman Bakan, “Solar panellerinin üretiminde dünya ? Çin hükümetinin solar enerji sanayisine yoğun destek vermesinin bu alandaki rekabeti bozacağını düşünen Alman yetkililer, antidamping sürecini başlatıp başlatmama önpaderliğe zarınkonusunda tartışmaya başladı. da adil bir rekabet ortamı şarttır. Bunu sağlamak amacıyla ve bir antidamping sürecini başlatıp başlatmama kararı almak için, araştırmalarımız sürüyor” dedi. Enerji darboğazıyla mücadele için Almanya ve Çin’in ayrı ayrı yoğun yenilenebilir enerji yatırımlarına sahne olması ve bu iki ülkenin güneş enerjisi alanında teknolojik soyunması, dünya pazarında yeni çatışma noktalarının doğmasına neden oldu. Bunun özellikle iki ülke arasındaki tartışmalarda eleştirilerin sertleşmesiyle gündeme geldiği gözlendi. Alman Çevre Bakanı, Çin’e karşı bir antidamping davası açmanın mümkün olup olmadığının da araştırıldığını belirtirken, Çin’in karşı önlemlerle Alman ihracatına ağır darbeler indirebile ceği ileri sürüldü. Peter Altmaier, bir süre önce Çin ürünü solar modüllerine yönelik cezai gümrüklerin gündeme gelebileceği uyarısında bulunmuştu. Güneş enerjisi branşında Çin ve Almanya’da bir süre öncesine kadar gözlenen yoğun yatırım atağı gerilerken, dünya pazarındaki sektörel liderlik kavgasının dünya ticaretini olumsuz etkilemesinden endişe ediliyor. Özellikle Almanya’da, solar şirketlerine yönelik devlet sübvansiyonlarındaki gerileme ve dünya pazarındaki fiyat savaşının, art arda şirket iflaslarına yol açması, dikkatlerin bu sektör üzerinde yoğunlaşmasına neden oldu. TOKYO Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, önümüzdeki yıllarda Japon firmalarının Türkiye’deki yatırımlarında büyük bir artış olacağını belirterek, “Üç gün süren temaslarımın sonunda, Japon firmalarının Türkiye’ye olan ilgisinin hızla arttığını gördüm. Son aylarda Japon firmaları tarafından ülkemize sık sık inceleme heyetlerinin gittiğini, detaylı analizler yaptığını da duymaktayım. Bu gelişmeler, önümüzdeki yıllarda Japon yatırımlarında büyük bir artış olacağının göstergesidir” dedi. Japonya’nın geçen yıl 114.4 milyar dolar doğrudan yatırım ile ABD’nin ardından yurtdışına en fazla yatırım yapan ikinci ülke olduğunu ifade eden Çağlayan, “Yetkilileriyle görüştüğüm Japan Steel Works (JSW), ülkemizde kurulması planlanan nükleer santrallar için güvenilir teknolojisi ile devreye girmek istemektedir. JSW yetkilileri ile hem bu proje, hem de Türkiye’ye olan ilgilerinin yalnızca nükleer projeler ile sınırlı kalmaması konusunda fikir alışverişinde bulunduk” şeklinde konuştu. Çağlayan, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun aldığı faiz kararını değerlendirirken, “Merkez Bankası’nın artık faiz oranlarının düşürülmesi yönündeki eylemini net bir şekilde ortaya koyması lazım” dedi. Avrupalı Türklerden turizme 2 milyar Avro gelir Ekonomi Servisi Avrupalı Türklerin bu yıl daha önceki yılları göre daha az geldiği ancak diğer turistlere göre yüzde 35 daha fazla harcama yaptığı belirtildi. Türk Alman Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen’in verdiği bilgiye bu yıl 1 milyonu Almanya’dan olmak üzere 1 milyon 800 bin Türk tatillerini Türkiye’de geçirecek. TAVAK’ın yaptığı araştırmaya göre Avrupalı Türkler Türkiye’de 4 ile 5 hafta arasında kalıyorlar. Artık yalnız ailelerini ziyaret etmeyen Türkler Ege, Antalya, Bodrum gibi yerlerde otellere gidip orada tatillerini geçiriyorlar. Avrupalı Türklerin en gözde tatil yerini İstanbul oluşturuyor. 2011’de kişi başına ortalama harcamalar 1.200 Av rı süre içinde 1.100 Avro harcayabileceklerinden hareket ediyorlar. Avrupa Birliği sınırlarında yaşayan 5 milyon 200 bin Türk’ün üçte birine yakın bir kitlesi bu yaz da tatili Türkiye’de geçirecek. 20102011 toplam 60.000 konut alan Avrupalı Türklerin bu yılda da başta Bodrum, Antalya, İstanbul ve İzmir olmak üzere 40 bine yakın yeni konut alacağı tahmin ediliyor. 1 milyon 800 bin Türk kökenli turist bu yıl 1 milyar 980 milyon Avro döviz getiriyor. ? 1 milyon 800 bin iye’de Avrupalı Türk tatilini Türk rti, çok So geçiriyor. İstanbul’da en ekânları tercih Lacivert ve Suada gibi m 980 milyon eden Türklerin 1 milyar ro civarında olan bu kişilerin bu yıl Avro döviz harcayacağı Avrupa’daki ekonomik krizin artması nedeniyle Türkiye’de kaldıklahesaplanıyor. Microsoft Türkiye yılın ülkesi seçildi Çin, Hindistan, Brezilya gibi yüksek ekonomik büyüme oranlarına sahip ülkelerdeki Microsoft şirketlerini geride bırakan Microsoft Türkiye’nin Genel Müdürü Tamer Özmen, “Yılın Ülkesi” ödülünü temsil eden “Şampiyonluk Kupası“nı aldı. Microsoft Türkiye’den verilen bilgiye göre, yarışma büyüme, Kurumsal ve KOBİ müşteri memnuniyetinin yükselmesi, geliştirilen etkin stratejiler, çalışan memnuniyeti ve ülkenin bilişim sektörü ve ekonomisinin gelişimine yaptığı katkılar gibi kriterler baz alınarak düzenleniyor. İş Bankası Geleneksel Bayram Kredisi’nden serbest meslek sahipleri, tüm ücretli çalışan ve emekliler 17 Ağustos’a kadar geçerli olacak kampanya ile aylık yüzde 0.59 faizle 12 ay vade ve 5.000 TL’ye kadar kredi kullanabilecek. TEB, borsayı cebe indirdi Türk Ekonomi Bankası (TEB), iPhone kullanıcılarına özel olarak geliştirdiği ‘Pratik Borsa’ uygulaması ile TEB müşterileri, İMKB ve VOB’da işlem gören tüm hisse senedi ve kontrat işlemlerini hızlı, pratik ve güvenli bir şekilde gerçekleştirebiliyor. İş’ten bayram kredisi Özyeğin Üniversitesi ilk mezunlarını verdi Özyeğin Üniversitesi, 22’si Yöneticiler İçin Yüksek Lisans (EMBA), 20’si lisansüstü ve 10’u lisans bölümlerinden olmak üzere toplam 52 öğrencisini mezun etti. Halen 1.800 öğrencisi bulunan Özyeğin Üniversitesi, 20122013 akademik yılında 3.000 öğrenciye 5 fakülte ve 2 yüksekokul çatısı altında toplam 18 lisans programıyla eğitim verecek. Devler MAKTEK’te buluşacak Önde gelen makine firmaları 27 Ekim’de MAKTEK Avrasya 2012 Fuarı’nda İstanbul’da bir araya gelecek. TÜYAP’ta düzenlenecek fuara 60 ülkeden 40 binin üzerinde ziyaretçi katılacak. DHL işçisinden eylem Ekonomi Servisi Türkiye Motorlu Taşıt İşçileri Sendikası (TÜMTİS) anayasal haklarını kullanarak sendikaya üye oldukları için DHL tarafından yasadışı işten çıkarılan ve 39 gündür direnişe devam eden 18 üyesi için Gebze depoları önünde kitlesel bir basın açıklaması yaptı. Sendika üyelerinin yanı sıra pek çok sendikanın katılımı ile yapılan basın açıklamasını sendika adına şube başkan, Ersin Türkmen okudu. Türkmen, “220 ülke ve bölgede hizmet veren uluslararası lojistik devi DHL, 50 milyar Avro’yu geçen yıllık gelirine rağmen işçisine açlık sınırının altında bir ücret veriyor. Bu mücadelemizde yalnız da değiliz. DHL işvereninin bu haksız ve hukuksuz tutumu devam ederse ITF ve ETF’nin desteğiyle 154 ülkede uluslararası bir kampanya başlatacağız” dedi. Adalar’a karşı yeni Uyum Uyum Gıda, market sayısını 53’e çıkardı. Uyum’un İstanbulMaltepe’deki yeni marketi, Nish Adalar projesinin ticaret alanında açıldı. Uyum, 950 metrekare satış alanına sahip yeni marketinde 30 kişiye de iş olanağı sağladı. AVVA’dan yüzde 60 indirim Erkekl giyim markası AVVA, gömlekten pantolonu, şapkadan şorta pek çok üründe yüzde 60’a varan indirim yapıyor. 4 milyonluk tablet pazarı Dünyada bu yıl 40 milyar dolarlık bir piyasaya erişmesi beklenen tablet satışları, Türkiye’de çığ gibi artıyor. Türkiye’de tablet satışları, bir önceki yılın haziran ayına göre, 2011 yılında 32 kat artarak 127 bine yükselirken, tablet aksesuvarı pazarı ise ortalama 4 milyon dolara büyüklüğe ulaştı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle