29 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 TEMMUZ 2012 CUMARTESİ 6 HABERLER Ergenekon’da, ‘Darbe Günlükleri’ni Nokta’da yayımlayan Görmüş tanıklık yaparken, tahliye yine çıkmadı Umutlar haftaya kaldı HATİCE TUNCER Ergenekon davasında, CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal’ın da bulunduğu 68 tutuklu sanık, mahkemenin 3. yargı paketinin Resmi Gazete’de yayımlandığı 6 Temmuz’dan bu yana uygun bir adli kontrol sistemi seçilerek tahliye edilmeleri isteminin değerlendirilmesi için bekliyor. Tahliye taleplerini dün de değerlendirmeyen mahkeme, gelecek hafta aralarında Alaattin Çakıcı’nın da bulunduğu çok sayıda tanığın duruşmada hazır edilmesini kararlaştırdı. Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda belirlenen süreye göre, davaya bakan İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 28 Temmuz’a kadar sanıkların tutukluluk hallerine ilişkin değerlendirmesini tamamlaması gerekiyor. Alper Görmüş ve eski Kuvayı Milliye Derneği Başkan Yardımcısı Ahmet Ceyhan’ın tanıklık ifadesini aldıktan sonra duruşmayı 26 Temmuz Perşembe gününe erteledi. Ergenekon davasında hâkim Hüsnü Çalmuk’un başkanlık ettiği İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesi bitişiğindeki duruşma salonunda görülen davanın 208. duruşması gerçekleştirildi. Davanın dünkü oturumunda 2007 yılında Nokta dergisinde emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen “Darbe Günlükleri”ni yayımlayan gazeteci Alper Görmüş tanık olarak dinlendi. Alper Görmüş, “Aralık 2003’teki toplantıda orgenerallere ‘müdahaleden yana’ görüş bildirdiler. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök de aynı görüşte olsaydı darbe gerçekleştirilmiş olacaktı” diye konuştu. Görmüş, şöyle devam etti: “Günlüklerde 2003 ile 2004 yıllarında hükümete karşı birkaç kuvvet komutanının bir arada hareket ederek bir ya da birkaç darbe girişimi ile ilgili gün gün tutulmuş notlar vardı. Kamusal olanları seçerek onları yayımladık. Kamusal önemde oldukları için yayımladık.” CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, “Benim yerimin, en çok Görmüş’ün olduğu yer olması gerektiğini düşünüyorum” diyerek davada sanık değil, tanık olması gerektiğinin altını çizdi. Balbay, “Benim 28 kitap yazdığımı, bunlardan 8’inin belgelere dayalı olduğunu biliyor musunuz” diye sordu. Görmüş “Evet” diye yanıt verdi. Balbay, uzun süre Cumhuriyet gazetesinin Ankara Temsilciliği’ni yaptığını, Ankara gazetecilerine çeşitli belgeler ulaştığının altını çizerek, yazılarında ve kitaplarında bu belgeleri yayımladığını anlattı. Balbay, “Alper Görmüş’ün tanıklığı, gazetecilik açısından anlatacakları benim için çok önemliydi” diyerek şöyle devam etti: “Buradan iki sonuç çıkıyor. O tarihte herkeste bulunan belgeler bende de bulunuyordu. O dönemdeki rahatsızlıkları değişik çevreler de biliyordu. Benim yerimin en çok Alper Görmüş’ün bulunduğu yer olması gerektiğini düşünüyorum.” Son Birkaç Haftada… Son birkaç haftada ülkemizin siyasal yaşamında olanlar düşünüldüğünde insanın başı dönüyor… Sıralamaya çalışalım… Uçağımız düştü mü düşürüldü mü, düşürüldüyse kimin tarafından düşürüldü, belli değil. Kesinlikle bilinen, uçağın şu ya da bu biçimde düştüğü ve iki pilotumuzun şehit olduğudur. Buna bağlı olarak, Tayyip Erdoğan hükümetinin (daha doğrusu Erdoğan ve Davutoğlu ikilisinin) Ortadoğu politikasının tam anlamıyla iflas etmiş olduğunu, bu iktidarın (bizim bilinçsiz iç kamuoyumuzda yeterince olmasa da) dünyanın gözünde gülünç ve acınası bir duruma düştüğünü söyleyebiliriz. ??? Son haftaların en önemli olaylarından biri, belki de en önemlisi, 15 Temmuz tarihli “Cumhuriyet”te 5. sayfadan “Laikliğe Açık Darbe” başlığıyla, ertesi gün “Yurt” ve “Aydınlık” gazetelerinde 1. sayfadan “Laikliğe Suikast” ve “Anayasal Şeriat” başlıklarıyla verilen haberdi. Özetle, AKP şu andaki anayasanın “devletin sosyal, ekonomik, siyasi ve hukuki temel düzenini dini kurallara dayandırmayı” yasaklayan hükmünü yeni anayasaya koymamayı hedefliyor. Aslında bunda şaşılacak bir şey yok. AKP’nin asıl ve sonul (nihai) hedefi Türkiye’nin bir din devletine dönüştürülmesidir. Burada üzerinde düşünülmesi gereken, CHP’nin bu insanlarla nasıl bir çağdaş anayasa yapabileceğidir. Herhalde böyle bir şey hiçbir zaman olamayacak. ??? Son haftaların en önemli bir başka olayı İzmir’de genç subaylara yönelik, birkaç ay önce başlayan, sözüm ona “casusluk operasyonu”nun yeni dalgalarla sürmekte oluşuydu. Bu akıl almaz haberi yukarıda adlarını andığım gazetelerde “Genç Subayları Biçiyorlar, Medine Ordusu Kuruyorlar”, “Deniz Kuvvetleri Nasıl Yok Ediliyor”, “Askeri Casusluk Tertibi” vb. başlıklarıyla okumuş olmalısınız… Bu “tertip”, kuşkusuz, “Balyoz”un devamıdır. Beni asıl şaşırtan, böyle alçakça tertipler karşısında Genelkurmay’ın suskunluğunu nasıl sürdürmekte olduğudur.. Herhangi bir mesleğin mensuplarına bu türden bir saldırı yapılsa, ilgili kuruluşlar, en azından mesleki dayanışma duygusu ve sorumluluğuyla bir şey söyler, bir şey yaparlar… Ülkemizde akıl almaz şeyler oluyor… ??? Bu köşeden uzak kaldığım sürede dikkatimi çeken bir başka ürkütücü olay, AKP hükümetinin,“Terörizmin Finansmanını Önleme Yasa Tasarısı” adıyla muhalif işadamlarının, bütün muhaliflerin maddi varlıklarına el koyma yönünde faşist bir yasa tasarısı üzerinde çalışmakta olduğuna ilişkin haberdi. Bu tasarı yasalaşırsa, imzasız bir ihbar mektubu bile, mahkeme kararı da olmaksızın, bu hükümetin istediği her kişi ve kurumun maddi varlığına el koymasına gerekçe olabilecek. Bu kadarı, gerçeği görmemek için devekuşu örneği başını kuma sokmuş olan kimilerine belki inandırıcı gelmeyebilir… Ama yasa taslağı böyle söylüyor… AKP, Türkiye toplumunu her alanda kuşatıyor… Bütün hücrelerine, kılcal damarlarına kadar girerek ele geçiriyor, dönüştürüyor… Deniz Feneri davasının aldığı utanç verici durum… Ergenekon, Balyoz, Odatv, KCK davalarında adaletin nasıl çürüyüp döküldüğünün gözler önünde yaşanmakta oluşu… Sahte verilerle yıllardır tutsak edilmiş olan yurtseverlerin tutsaklıkları devam ederken faşist ve dinci katillerin serbest bırakılması… Toplumu tepeden tırnağa kuşatmış olan çirkef, yalan, korku atmosferi… ??? Bütün bu ümit kırıcı olayların ve olguların yanı sıra, umut verenleri de eksik değil… İzmir Belediyesi’ne karşı açılan davada ve KCK davasında bazı tahliyeler bunlardan biri… Sezaryen ve kürtaj konularında kadınlarımızın direnişi, hiç değilse şimdilik, Başbakan’ı ve onun Diyanet İşleri Başkanı, Sağlık Bakanı titri taşıyan emir kullarını geriletmiş görünüyor… Okulların imam hatip okullarına dönüştürülmesine karşı çıkan anne babaların direnişi sürüyor… Toplum aslında, bütün kesimleriyle içten içe kaynıyor, bir çıkış yolu, bir önderlik arıyor… Bana sorarsanız, bütün afra tafrasına karşın, ülke içinde ve dışındaki toplumsal oluşumlar, bu Başbakan’ın ve hükümetinin sonunu hızla hazırlıyor… Onlar da bunun farkında… Zulümlerini arttırmalarının asıl nedeni bu… Şimdi bütün yurtseverlerin, laikliğe ve demokrasi değerlerine saygılı herkesin görevi, yükselen toplumsal direnişleri çoğaltmak, desteklemek, AKP’yi geriletmek; yanı sıra da bütün bu olumsuzlukların baş sorumlusu olan kişinin başkanlığa, o da olmazsa cumhurbaşkanlığına tırmanma hevesini kursağında bırakmak için bir an önce kolları sıvamaktır… ‘Özkök durdurdu’ Gazeteci Tuncay Özkan’ın soruları üzerine Alper Görmüş, şunları anlattı: “Günlüklerin en önemli bölümü 3 Aralık 2003’te yazılanlar. Dönemin Genelkurmay Başkanı BEYOĞLU’NDA KARAKOLDAN GELEN ÇIĞLIKLAR YÜZÜNDEN EVLERİNDEN TAŞINANLAR VAR Polis şiddeti durmuyor CİHAN ORUÇOĞLU Beyoğlu bölgesi ve Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı polis birimlerinde artan şiddet ve cinsel taciz olayları dikkat çekiyor. Avukat Fazıl Ahmet Taner, işkencenin büyük boyutlara ulaştığına işaret ederek “Karakolun civarındaki avukat arkadaşlar, çığlık seslerinden evlerinden taşınıyor” dedi. İHD raporlarına göre “Sokaklardaki kör noktalarda yaşanan darp olaylarını tespit etmek çok zor. Polis şiddeti, Beyoğlu’nda mobil olarak yaşanıyor.” Darp, işkence, ölüm, tecavüz gibi olaylarla anılan Taksim Beyoğlu ve Taksim Polis Karakolu son dönemde artan şiddet olaylarıyla yine gündeme geldi. İnsan Hakları Derneği üyesi avukat Fazıl Ahmet Ta ner, Taksim Polis Karakolu’nda kapıların ardından çığlık sesleri geldiğini belirterek “Çığlıkları polis memurlarına sorduğumuzda ‘alkol almışlar, kendi kendilerine bağırıyorlar’ cevabını alıyoruz. Karakolun girişinden hücrelere giden holde kamera bulunmuyor. O bölümde insanlara felaket şekilde dayak atılıyor. Üst katlarda da kamerasız yerler bulunuyor. Buralarda işkence yapılıyor” dedi. Taksim’de de kamera bulunmayan ara sokaklarda şiddet olaylarının yaşandığını ifade eden Taner, “Son yaşanan Murat Şalcı, Mervan Kurt ve Ahmet Usal’ın dayak olayı bu ara sokakta gerçekleşti. Polis, ‘Bize saldırıldı, biz gerektiği kadar güç kullandık’ diyor ve beraat ediyorlar” diye konuştu. Taner, “Hukuki bir sistem yok poliste. Güç ve iktidar göstergesi bu” diye konuştu. Vekile ‘zorunlu’ nakil Yurt Haberleri Servisi Şanlıurfa E Tipi Cezaevi’nden KCK davasından tutuklu BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan’ın da aralarında bulunduğu 70 tutuklu, Adana ve Bolu’daki cezaevlerine nakledildi. BDP Milletvekili Ayhan’ın vekili avukat Bekir Benek, Şanlıurfa Cezaevi idaresiyle görüştüğünü belirterek “Ken di iradesi dışında sayın vekilimizi, Adana Kürkçüler Cezaevi’ne götürmüşler. Siyasi mahkumların tamamına yakınını civar illerdeki değişik cezaevlerine sevk ettiklerini öğrendik” dedi. Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevi’nde 16 Haziran 2012 tarihinde bir koğuşta çıkan yangında, 13 kişi ölmüş, 5 kişi yaralanmıştı. Hilmi Özkök, kuvvet komutanları ve orgenerallerle toplantı düzenleyip ne yapmak istediklerini soruyor. Orgeneraller müdahale yönünde görüş bildiriyor. Hilmi Özkök ‘Müdahale yok, demokratik yollardan hükümeti uyarmaya devam edeceğiz’ diyor. 3 Aralık 2003 toplantısında Hilmi Özkök de müdahaleden yana olsaydı, darbe gerçekleştirilmiş olacaktı.” Emekli Orgeneral Hilmi Özkök’ün savcı Zekeriya Öz’ün “Size müdahale teklifi yapıldı mı” sorusuna “hayır” yanıtı verdiğini belirten Görmüş, şunları anlattı: “Özkök daha sonra Radikal gazetesinden Murat Yetkin’in sorusu üzerine orgenerallerin ‘müdahale’ şeklinde görüş bildirdiklerini söylüyor. Yetkin’in Savcı Zekeriya Öz’e neden ‘hayır’ dediği sorusuna ise ‘Teklif diye soruldu, görüş sorulmadı’ diyor. Yani Özden Örnek günlüklerini Hilmi Özkök de doğruluyor.” Başkan Hüsnü Çalmuk, “Doğru soru sorulmamış yani. Ama siz biz sormasak da bildiklerinizi söyleyin. ‘Doğru soru sormadılar’ demeyin” diye konuştu. Tuncay Özkan’ın, Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nda katıldığı bir toplantıya ilişkin yazısıyla ilgili sorusu üzerine Alper Görmüş “O yazıyı Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın bir toplantıda tuttuğu notlarla suçlanmasına duyduğum tepkiden dolayı yazmıştım” diye konuştu. Özkan’ın, “Nokta dergisinde birlikte çalıştığınız Odatv davası sanığı Ahmet Şık’ın Ergenekon gibi bir örgüt üyesi olduğundan şüphelendiniz mi” sorusunu da Görmüş, “Hayır. Ne o dönemde ne de sonrasında böyle bir kuşkum yoktu” diye yanıtladı. Darbe Günlükleri’ni yayına kendisinin hazırladığını anlatan Görmüş, “Darbe günlüklerinden 1 hafta önce ‘Medya Andıcı’ diye biz gazetecileri TSK yanlısı ve karşıtı diye ayıran bir belge gelmişti. Onu yayına hazırlaması için Ahmet Şık’a vermiştim” diye konuştu. Görmüş, 2006’da Erke Dönergeci adı verilen, yakıt gerektirmediği belirtilen bir makinenin tanıtıldığı basın toplantısına ilişkin bir yazısıyla ilgili soruya karşılık “Kaotik gündemi değiştirmek amacıyla böyle bir toplantı düzenlendiğini düşünüyorum. Bu toplantının başka bir mesaj vermek için yapıldığı konusunda şüphelerim oldu” diye konuştu. Santaro’nun katili kaçamadı ? TRABZON (Cumhuriyet) Trabzon’da, Sancta Maria Kilisesi Rahibi Andrea Santaro’yu kilisede ibadet ederken tabancayla öldüren O.A, Akçaabat Yarıaçık Cezaevi’nden firar etti. O.A, güvenlik güçlerince yaklaşık yarım saat içinde yakalandı. Sancta Maria Kilisesi Rahibi Andrea Santaro’yu 5 Şubat 2006’da kilisede tabancayla öldürülmüş, O.A. 18 yıl 10 ay hapse çarptırılmıştı. Akçaabat Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen O.A, ifadesinin alınmasının ardından Trabzon Cumhuriyet Savcılığı’na sevk edildi. Firar ettiği için yarıaçık cezaevi hakkını kaybeden O.A, ifadesi alındıktan sonra Bahçecik E Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderilecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle