10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 TEMMUZ 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR HÜLYA AVŞAR ALTIN PORTAKAL’DA JÜRİ BAŞKANI 19 ‘Bir festival stratejisi’ ? Başarılı rollerinin yanı sıra popüler kimliğiyle de tanınan Avşar’ın jüri başkanlığı, sinema dünyasında farklı görüşleri beraberinde getirdi. Sinema yazarı Mehmet Açar bu seçimi festivalin görünür olma kaygısına bağlarken, Atilla Dorsay festivalin de popüler kültürün bir parçası olduğunu söyledi. Kültür ServisiAntalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Kültür Sanat Vakfı işbirliğiyle bu yıl 612 Ekim tarihleri arasında 49. kez düzenlenecek Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin ulusal yarışmadaki jüri başkanlığına, ünlü oyuncu ve şarkıcı Hülya Avşar getirildi. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ve Antalya Kültür Sanat Vakfı Şeref Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Akaydın, geçen yılki festivalin jüri başkanlığını Müjde Ar’ın yaptığını hatırlatarak, bu yıl ise Hülya Avşar’ın seçildiğini açıkladı. Ancak “Berlin in Berlin”, “Benim Sinemalarım”, “Bir Kırık Bebek” gibi filmlerdeki başarılı rollerinin yanı sıra popüler kimliğiyle de tanınan Hülya Avşar’ın jüri başkanlığı, sosyal medyada olduğu kadar sinema dünyasında da farklı görüşleri beraberinde getirdi. Görüşlerine başvurduğumuz sinema yazarı Mehmet Açar, bu seçimin festivalin görünür olma kaygısından kaynaklandığına dikkat çekerken, Atilla Dorsay ise Antalya Festivali’nin de popüler kültürün bir parçası olduğunu söyledi. Altın Portakal’ın jüri başkanlığını Hülya Avşar’ın yapacak olmasını normal karşıladığını söyleyen Açar, “Geçen yıl Müjde Ar jüri başkanı olarak, yıldız kadın oyuncuların jüriye başkanlık etmesinin önünü açmıştı. Ancak Cannes gibi büyük festivallerde genel eğilim, tecrübeli yönetmenlerin jüriye başkanlık etmesidir. Antalya bunun çok dışına çıktı. Yıldız kadın oyuncuların jüri başkanı olduğu bir döneme girildi. Burada festivalin stratejisinden söz etmek mümkün; festival, Hülya Avşar’la birlikte görünür olmayı hedefliyor” dedi. Dorsay ise, Hülya Avşar’ın uzun bir sinema kariyeri olduğuna ve iyi filmlerde rol aldığına dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı: “Hülya Avşar’ın Antalya’ya jüri başkanı olması şaşırtıcı değil. Kendisi ünlü bir yıldız ve Türk medyasının gözdelerinden. En ünlü festivallerde bile kimi zaman bu tip yıldız isimler jüri başkanlığına getiriliyor. Burada önemli olan jürideki denge. Jüriye yeterince saygın yönetmen veya senaryo yazarı isimler konursa, kimsenin itiraz etmeye hakkı kalmaz. Ayrıca, Hülya Avşar’ın uzun bir sinema kariyeri var. Son zamanlarda biraz ihmal etti gibi görünüyor ama insanlar da o anda yaptıkları için değil, geçmişte yaptıkları için bazı görevlere gelirler. Sonuçta Antalya Festivali de popüler kültürün bir parçası.” 19. İstanbul Caz Festivali önceki akşam muhteşem bir konserle kapandı Morrissey’le kalp kalbe ZÜLAL KALKANDELEN 10 YIL ÖNCE ÇALINAN TABLOYU FBI ELE GEÇİRDİ Kültür Servisi Fransız ressam Henri Matisse’in 10 yıl önce Venezüella’da çalınan tablosu, Miami’de FBI’nın yaptığı gizli bir operasyonla ele geçirildi. 10 yılı aşkın bir süre önce Venezüella’daki bir müzeden çalınan 1925 tarihli “Kırmızı Şalvarlı Cariye” (“Odalisque à la culotte rouge”) adlı tabloyu, 750 bin dolara (yaklaşık 1 milyon 300 bin TL) satmaya çalışan zanlılar, FBI ajanları tarafından yakalandı. Eseri çaldığı iddia edilen Pedro Antonio Marcuello Guzman ve Maria Martha Elisa Ornelas Lazo hakkında da 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Harem cariyelerinden birinin resmedildiği tabloya 3 milyon dolar (yaklaşık 5 milyon 400 bin TL) değer biçiliyor. Ayrıca Matisse’in beş eserinin daha çalındığı ve hâlâ kayıp olduğu belirtiliyor. Weiwei’ye yine kötü haber ? Kültür Servisi Çin mahkemesi, Çinli sanatçı ve aktivist Ai Weiwei’nin hakkında açılan vergi kaçakçılığı davası karşısında yaptığı dava başvurusunu reddetti. Sanatçının destekçileri, “Kaybedecek hiçbir şeyimiz kalmayana dek çalışmalarımıza devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Avukatı Pu Zhiqiang ise mahkemenin başvuruyu kabul etmemesinin mantık dışı olduğunu söyledi. Çelebi’den ‘Marksizm nedir?’ ? Kültür Servisi Arif Çelebi’nin kaleme aldığı “Marksizm Nedir? Komünizm Ne Kadar Uzakta” adlı kitap, Akademi Yayınları’ndan çıktı. Kitabın arka kapağından: “Komünal toplumda da komünist toplumda da sınıf çatışması yoktu. Komünist toplumla hem bilinen anlamı ile tarih hem de ‘ekonomik ilişkiler’ ortadan kalkacak, insanlığın bambaşka bir tarihsel serüveni başlayacaktı. ‘Ekonomik ilişkiler’ nasıl olur da ortadan kalkar?” Fotoğraflar: VEDAT ARIK Matisse’in kayıp ‘Cariye’si bulundu Önceki akşam Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi’nde büyük bir ekranda fotoğrafı görülen Oscar Wilde soruyordu: “Who is Morrissey?” Bu yazıda bunun yanıtını vereceğim. İstanbul Caz Festivali’nin kapanış konserini veren Morrissey’i İstanbul’da bir kez daha dinlemek isteyenler mekâna akın etti, biletler tükendi, ayakta izleyiciler alındı. Öncesinde bir süre ozan şarkıcı Kristeen Young’ı dinledik ama herkes Moz için sabırsızlanıyordu. Nico, Dusty Springfield, The New York Dolls gibi Morrissey’in sevdiği isimlerin performanslarından oluşan bir video kolaj izledikten sonra sonunda Moz karşımızdaydı. Sahneye ilk geldiğinde ülkemizin bayrağı vardı elinde. Onu tutup sallarken söylediği sözler son derece önemliydi ama oradaki simgesel anlamı fark edemeyenler derhal bunu eleştirdi. Oysa o sırada birkaç kez üst üste “People Have the Power” dedi Morrissey; bayrağı ülke simgesi yapmış, bu ülke halkın, sizlerin diyordu. The Smiths grubunun unutulmaz şarkısı “How Soon Is Now?”la yaptı açılışı. O anda sahne kenarına gelip ilk benim elimi sıkmasını, üzerimdeki “Meat Is Murder” albümünün kapağı olan tişörte bağlıyorum. Konser boyunca sahne önünde biriken hayranların hiçbirinin elini geri çevirmedi, güvenlik elemanlarının engellemesine karşın sahneye çıkıp kendisine sarılmak isteyenleri tutup elinden çekti. Hayranlarına çok değer veren, yüreğini tamamen açan bir müzisyen Morrissey. Nitekim konserin bir yerinde, “Sahip olduğum tek şey yüreğim. Onu hissettiğiniz için teşekkür ederim” dedi. Kendisine eşlik eden grup elemanlarının bir kısmı “Assad Is Shit” yazan tişörtler giymişlerdi. Bunu da eleştirenler oldu ama onun sadece halkına zulmeden diktatör olarak değerlendirdiği Esad ile değil, tüm politikacılarla sorunu var. Şarkı arasında “Bütün politikacılar kötülüğün köküdür” dedi ve büyük alkış aldı. Bir ara bir izleyici, üzerinde “Anti Royal” (Kraliyet karşıtı) yazan bir kâğıt uzattı. Moz’un İngiliz yoksulunu sömürdüğünü söylediği kraliyet ailesine olan öfkesi hiç dinmedi yıllardır; aldı o kâğıdı, başının üstüne koydu. Konserin benim için en çarpıcı iki anından biri, 27 yıl önce The Smiths’in ? Konserin bir yerinde ‘Sahip olduğum tek şey yüreğim. Onu hissettiğiniz için teşekkür ederim’ dedi. Bugüne kadar çok müzisyeni canlı dinledim, ama Morrissey kadar içten şarkı söyleyenini görmedim. vokalistiyken yazdığı “Meat Is Murder”ı söylediği anlardı. Dünyada hayvan haklarını onun kadar militanca ve etkili savunan bir başka müzisyen yok. Tıka basa dolu mekânda binlerce insana Peta’nın “Meet Your Meat” (Etinle Tanış) adlı videosunu izletti. O anda kanlı hayvan katliamı görüntülerini izleyenlerin yaşadığı şoku konser sonrasında kendilerinden dinledim. Şarkı sözlerine “KFC is murder”ı ekleyerek endüstriyel hayvan katliamına da vurgu yaptı. En fazla etkilendiğim diğer şarkı, “I Know It’s Over”dı. Bugüne kadar çok konsere gittim, çok müzisyeni canlı dinledim ama Morrissey kadar içten şarkı söyleyeni görmedim. Kendisine gösterilen ilgiden öyle etkilenmişti ki, “Kalbime dokundunuz. Zorlanarak söyleyeceğim bu şarkıyı” dedi ve ağlattı beni. “Everyday Is Like Sunday”, “You Have Killed Me”, “Shoplifters of the World”, “Black Cloud”, “Last Night I Dreamt That Somebody Loved Me”, “Speedway”, “People Are the Same Everywhere”, “I’m Throwing My Arms Around Paris”, “Let Me Kiss You”, “Still Ill”, “Ouija Board, Quija Board” gibi hem The Smiths döneminden hem de solo kariyerinden şarkılarla 1 saat 40 dakika boyunca Açık Hava Tiyatrosu’nu ayağa kaldırdı. Çığlıklar arasında bis için geri geldiğinde geceyi “I Will See You In Far Off Places” ile noktaladı. Konserin bir yerinde bir gece önce soğuk otel odasında yalnız olduğundan söz etti. Aslında o yalnızlığa alışkın; “Ben kendimin en iyi dostuyum. Her gece yatağa kendimle gidiyorum, kendimle uyanıyorum. Ben ve kendim asla boşanmayacağız ve hep iyi geçineceğiz, şanslıyım” diyor ama ben daha şanslıyım. Oscar Wilde’a yanıt veriyorum: Morrissey benim en yakın dostum ve her gece yanımda o ozanın sesi var. www.zulalkalkandelen.com Morrissey, hem The Smiths hem de solo kariyerinden şarkılarla 1 saat 40 dakika boyunca Açıkhava’yı ayağa kaldırdı. Grup elemanları ‘Assad Is Shit’ yazan tişörtler giymişlerdi. Bir ara bir izleyici üzerinde ‘Anti Royal’ yazan bir kâğıt uzattı. Morrissey o kâğıdı alıp başının üstüne koydu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle