12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 TEMMUZ 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Kılıçdaroğlu’ndan Değişim ve Özgürlük Söylemleri... Arena Spor Salonu’nda coşku içinde yapılan CHP kurultayında hem iç hem de dış konularda AKP’nin politikalarına net göndermeler yapan pankartlar asılması dikkat çekti. Baykal ve Sav tribünde İZLENİMLER TÜREY KÖSE IŞIK KANSU ‘Yeni parti’ kurultayı urultay konuşmasında da dile getirdi, “Her kurultay bizi değiştirdi, değişmeye devam edeceğiz” diyerek... CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kafasında bir başka “yeni” parti var: ‘Altı ok’la sorunu olmadığını dile getiren, ancak ‘altı ok’un içerdiği özellikle “laiklik, milliyetçilik, devletçilik” ilkelerinde doğrudan yürüme yerine, daha tali yollara giren... Laiklikte, Bülent Ecevit’in “dindarlığa saygı” olarak özetlenen çizgisiyle bağdaşan... Türk kimliğini ulusal üst kimlik olarak değil de Türkiye’de yaşayan diğer etnik kimliklerle eşdeğer tutan, “üniterulus devlet” devlet kavramının esnetilmesine sıcak bakan... Kılıçdaroğlu’nun dünkü konuşmasındaki ifadesiyle “zamanın ruhunu iyi okuyan”, yani küreselleşmeyle uyumlu, kamuyu ve özeli dengeleyen planlı karma ekonomi yerine, piyasaya yakın duran, parti meclisine “temiz” işadamlarının da mutlaka girmesine özen gösteren... Merkez sağ politikaya yanaşan, onun boşalttığı alanı doldurmaya çalışan... Ulusal Kurtuluş Savaşı ve 1923 devrimini temel alan, 1960’lardan sonra sosyalist solla kardeşliğini pekiştirmiş “Cumhuriyetçi ulusal sol” yerine, programını Avrupa sosyal demokrat partilerine uyarlamaya çalışan... Öğretinin öngördüğünden çok, güncel yaşanan üzerinden yürütülen bir siyasal hareket! Kemal Kılıçdaroğlu ve partiye taşıdığı çekirdek kadro; atadanbabadan seçmeninin “çağdaş yaşamdan yana, her anlamda bağımsızlığı savunan, halkçıdevrimci” olarak algıladığı CHP’nin, Cumhuriyetin kuruluş felsefesiyle ters düşen geri gidişe karşı duran bir sığınaktan çok, ne olursa olsun iktidara aday bir kitle partisi olması gerektiği düşüncesinde. DYP’li Bülent Kuşoğlu’nun, hep sağda yer almış Sinan Aygün gibi isimlerin milletvekili yapılmasının ardından İslamcı Mehmet Bekaroğlu’nu partide görmeyi çok arzulamak da, bu seçeneğin göstergelerinden... Yeni CHP’nin yeni kadrosu, bırakın yüzde 26’nın altına düşmeyi, bu düşünsel ve örgütsel yapılanmayla iktidara koşacakları kanısında. Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olması sonrası dün yapılan beşinci kurultayda, yönetim kadroları, çoğunlukla varsayılan bu tür değişimi anlayan, kabul eden ve uygulamak isteyen isimlerden oluşturulacak. K ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kurultay konuşmasında “zamanın ruhunu iyi okumak” vurgusu yaparken; bu “ruh” eski genel başkan Deniz Baykal’ı “Antalya Milletvekili” olarak delegeler arasına gönderdi ve Antalya örgütüne “Devrime Antalya’dan başladık” pankartı açtırdı. Baykal, Kılıçdaroğlu konuşmasını tamamladıktan sonra salondan ayrıldı. Eski genel sekreter Önder Sav da Kılıçdaroğlu konuşmasını tamamladıktan sonra salona girdi. CHP’nin ilk kez “hafta içi” düzenlenen kurultayından bazı notlar şöyle: Kurultayın yapıldığı Arena Spor Salonu’nda “Savaşa hayır” “Çözüm CHP’de”, “Sevdamız Türkiye”, “Umudun adı Kemal”, “Liderimiz Kemal, hedefimiz iktidar”, “Değişimi ancak devrimciler yapar”, “Ey özgürlük”, “Kindar değil özgür gençlik”, “Faşizme geçit yok” pankartları dikkati çekti. Bazı sloganlar elektronik tabelalarda da sürekli değişti. Yılın en sıcak günlerinden geçilmesi, salonda zaman zaman boğucu bir hava yaşanmasına neden oldu. “İstanbul 2014, İstanbul Bizim” yazılı yelpazeler çok ilgi gördü. Görevliler içecek servisi yaptı. Tüzük kurultayına katılmayan eski CHP Genel Başkanı, Antalya Milletvekili Deniz Baykal, bu kez kurultaya katıldı. Baykal, Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan, Metin Lütfü Baydar’la birlikte salona gelerek arka sıralarda delegelerin arasında oturdu. Baykal’ın salona girişinin sessiz sedasız olması dikkati çekti. Eski genel başkanlar Altan Öymen, Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın’la birlikte adı anons edildiğinde ise partililer kendisini alkışladı. Kılıçdaroğlu, saat 10.40’da eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte salona girdiğinde izdiham yaşandı. Kılıçdaroğlu, delegeleri ve partilileri selamlarken, delegeler ayağa kalktı. Baykal ise kalkmadı. Kılıçdaroğlu salonu dolaşırken Antalya örgütü nün “Devrime Antalya’dan başladık. Kemal Kılıçdaroğlu’na sevgiler” yazılı dev bir pankart açması dikkati çekti. Kılıçdaroğlu daha sonra Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap’la birlikte delegelerin arasına oturdu. Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ile grup başkanvekilleri Muharrem İnce ve Akif Hamzaçebi ile eski genel başkan Murat Karayalçın da yanında oturdu. Kurultay açıldıktan sonra SPD Genel Başkanı Sigmar Gabriel’in mesajı okundu. Sosyalist Enternasyonal Başkanı Yorgo Papandreu’nun CHP liderine “Sevgili Kemal” diye seslendiği sesli mesajı ekrana yansırken, çevirisi okundu. Sanatçılar akın etti Kılıçdaroğlu, kurultayı açmak için kürsüye çıktığında dili sürçerek “hafta içi” yerine “hafta sonu” dedi. Kılıçdaroğlu, “Derlerdi ki hafta sonu kurultay mı olur, CHP her koşulda kurultay yapar” diye konuştu. Şarkıcı, yazar, yönetmen, tiyatrocu ve oyuncular Melike Demirağ, Suavi, Onur Akın, Rahmi Saltuk, Eşber Yağmurdereli, Gülriz Sururi, Menderes Samancılar, Mustafa Altıoklar konuklar arasındaydı. “Bir Yolda İki Yıl” adlı kısa filmde Kılıçdaroğlu’nun liderliği döneminde yapılanlar özetlendi. Balbay ve Haberal’dan mesaj İzmir Milletvekili Mustafa Balbay ve Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal’ın Silivri’den gönderdiği mesajlar alkışlarla karşılandı. Haberal, CHP’lilere “Türkiye’nin karanlığı, Silivri’nin bir hücresinin boyutları ile sınırlı değildir” diye seslendi. Divan Başkanı Altan Öymen “Bir an önce bu ayıbın kalkması ve Meclis’te görevlerine başlamalarını dileriz” dedi. Öymen, diğer tutuklu milletvekillerinin de adlarını andı. Salonda dolaştırılan “İşte AKP’nin adaleti. Katiller dışarıda” ve bir yüzünde Che Guevara diğer yüzünde Deniz Gezmiş’in fotoğrafının yer aldığı “Kurtuluş savaşçıları ölümsüzdür” pankartları dikkati çekti. Bir grup ise “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları attı. İstanbul Gençlik Örgütü de “Özgürlük istiyoruzWe want freedom” pankartı açtı. Kılıçdaroğlu’nun bir saatlik konuşması sona erdiğinde salondan “Başbakan Kemal” sloganları yükseldi. Kılıçdaroğlu kürsüden inerken Baykal da salondan ayrıldı. Kılıçdaroğlu konuşmasını tamamladıktan sonra, PM çalışma raporuna muhalefet şerhi koyan tek isim olan İsa Gök kürsüye çıktı. Bu arada eski genel sekreter Önder Sav da salona girdi. Sav’ın yanında Hakkı Süha Okay vardı. Bir grup partili kendilerini alkışladı. İsa Gök, “Değişim, dönüşüm, yenileşme” söylemini eleştirdi. Gök, “Çok önemli kavramlar aceleye geliyor. Bizler devrimciyiz, antiemperyalistiz. Başkalaşmanın siyasi adı metamorfoz. SPD, değişimi destekleyeceğiz, diyor. Kemalizmi terk etmedikçe Avrupalı olamazsınız, demişlerdi. Kemalizmi terk etmiyoruz, terk etmeyeceğiz. Değişim diye önümüze konan metamorfoz, başkalaşma. Bütün mandacılar bu dönüşümü destekliyor” dedi. Bu arada, bazı partililer “Devrimci CHP, Atatürk’ün yolunda” sloganları attı. Eski İzmir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur’un coşkulu konuşması ilgi gördü. 34. kurultay, son yıllarda bazılarının Cumhuriyet Halk Partisi’ne yakıştırmak istediğinin aksine “yeni” değil, “sürekli yenilenen” bir partiden söz eden bir genel başkan konuşmasıyla başladı. Kılıçdaroğlu, CHP’nin “Kökleriyle, kendini yenileyen, gücünü tarihin derinliklerinden alan, geçmişiyle her zaman onur duyan bir parti olduğunu” söylerken yenilenmeyi de “Her kurultayda filiz vererek büyüyen ulu çınar” benzetmesiyle özetledi. Önceki gün, arkadaşımız Utku Çakırözer’le yaptığı söyleşide, yine bazılarının beklediğinin tam tersi bir söylem kullanarak “Altı ok”un değişmeyeceğini yinelerken o altı ilke içinde yer alan “devrimcilik”le sürekli yenilenmenin amaçlandığını unutmamak gerekiyor. CHP’lilerin ve ülkenin düzlüğe çıkmasında en önemli araçların başında sağlam bir CHP’nin yer aldığını düşünenlerin, kurultaya rakipsiz bir genel başkan adayı olarak giren Kemal Bey’in, bundan önceki olağan ve olağanüstü kurultaylarda sağladığı birikimle güvenilir bir lider olduğu tartışma götürmez. CHP, bazılarının görmek istediği gibi bir kitle partisi olmayı düşünmeyen, sosyal demokratlığı ile övünen bir partidir. Liderinin dün vurguladığı gibi emperyalizmle mücadele eden, rantı değil insanı merkez alan, eşitsizliğe, haksızlığa başkaldıran sosyal demokratlar; değişimle Atatürk’ün de işaret ettiği şekilde “çağdaş uygarlığı aşmak” isterler. Üniversite öğrenciliği yıllarında CHP’ye gönül vermiş, tek parti alışkanlıklarının bırakılması için rahmetli Bülent Ecevit’le birlikte partinin her açıdan değişimini sağlama savaşımında ön safta yer almış bir eski politikacı olarak dün Sayın Kılıçdaroğlu’nu ilgiyle dinledim. Özellikle, eskiden olduğu gibi sadece “adil, hakça bölüşüm”den değil; “işçisiyle, çiftçisiyle, sanayicisiyle önce üretmek, daha sonra da gönenci bölüşme”nin hedef alınmasını duymaktan mutlu oldum. Kılıçdaroğlu, tam olarak söylemedi, ama bir dönemin CHP yöneticileri varlıklı yurttaşları eleştiren, yoksulluğu neredeyse bir beğeni olarak öne çıkaran söylemlere önem verirlerdi. Kılıçdaroğlu’nun, “Önceliğimiz yoksulluğu paylaşmak olmayacak, halkın zenginleşmesini sağlayacağız” sözleri “bu tür olumlu vaatleri sadece sağcı ve muhafazakâr siyasetçiler yapar. Ötekiler sürekli olarak sefalet edebiyatıyla meşgul olurlar, alışılmış o eski plakları çalarlar” türünden eleştirileri de karşılamıştır. CHP lideri, büyük düşünür Mevlana’nın “Dün, dünde kaldı cancağızım. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım” özdeyişini anımsatacak bir konuşmayla başlattı 34. olağan kurultayı. Dikkat edilirse, bütün politik ömrünü siyasi rakiplerine bel altından vurmaya adamış olan Erdoğan bu konuşmada beklediğini bulamayacaktır. İsteseydi CHP Genel Başkanı, Ankara’nın en büyük kapalı salonu olan Arena’yı dolduran yandaşlarını ucuz söylemlerle coşturacak ve “Vur vur inlesin, Recep Tayyip dinlesin” türünden tempolu karşılamaları çağrıştıran bir üslupla konuşma kolaylığına başvururdu. Ülkenin kaderini belirleyecek olan partisiz yurttaşların iki genel başkan arasındaki bu farkı iyice değerlendirmesi gerekir. Konuşma dört dörtlüktü. Bakalım yarın ve ondan sonraki günlerde, CHP’yi önümüzdeki genel seçimlere taşıyacak kadro, yani Parti Meclisi ile yeni MKYK nasıl oluşacaktır? Umarım Kılıçdaroğlu yakalamış olduğu büyük desteğin sahiplerini düş kırıklığına uğratmayacak bir ekip oluştursun. Ve sadece kendisi değil; o yeni ekiple birlikte tüm parti örgütü kent, kasaba, köy demeden halka yeni hedeflerini anlatmak için yola çıksın. Sav: İktidar kavgasıyla geçirecek zaman yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski CHP Genel Sekreteri Önder Sav, CHP’nin parti içi iktidar kavgasıyla geçirecek zamanının olmadığını belirterek CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere herkesin aklını, duygularının önüne geçirerek CHP’nin dışa dönük kavgasında nasıl bir yol haritası çizilmesi gerektiğini düşünmelerini istedi. Sav, kurultay salonunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. “Kurultaya gelip gelmeyeceğiniz merak konusuydu” denilmesi üzerine, “Niye merak konusu oluyor? 10 yılı aşkın süredir genel sekreterlik yaptım. Partiyle özdeşleşen isimlerden biriyim” karşılığını verdi. Tüzük kurultayıyla bu kurultayın birbirine benzetilmemesini isteyen Sav, “O iş ayrıydı. Oradaki, hukuksuzluklara tepkiydi. Ama bu partinin olağan kurultayı. Elbette benim kurultayda bulunmam kadar doğal bir şey yok” diye konuştu. Türkiye’nin, toplumun güç dönemden geçtiğini, böyle bir dönemde iktidarın iyi bir çizgi izlemediğini öne süren Sav, başta yargı ve ordu olmak üzere pek çok konunun örselendiğini, yozlaştığını ifade etti. Sav, CHP’nin 34. Olağan Kurultayı’nı böyle bir dönemde yaptığını dile getirerek bu nedenle önemli bir kurultay olduğunu söyledi. Bir gazetecinin, “Birlik bütünlük mesajı mı” sorusuna Sav, “Birlik, bütünlük, dayanışma, beraberlik. Ne derseniz deyin” şeklinde yanıtladı. Başarı şansı nedir? C MY B C MY B CHP’nin örgütü ve iskeleti, şu anda bireysel kaygılara öncelik veriyor. Parti yönetimlerinde, belediyelerde görev alabilme uğraşında. Kılıçdaroğlu’nun oluşturmak istediği “yeni CHP”nin kapsama alanını, geleceğe dönük yol haritasını tam anlamıyla algılayabilmiş değil. Asıl sorun, örgütün ve en önemlisi CHP seçmeninin ne olup bittiğini algıladığında nasıl tepki vereceğinde. Başarı ya da başarısızlık, sanırız büyük ölçüde bu tepkiye bağlı olacak. ANKARA Söze ortadan dalalım: K. Kılıçdaroğlu kurultaya giderken verdiği demeçle hem CHP hem de Türkiye siyaseti bakımından tarih yazdı! Cumhuriyet’e konuşurken, ustaca “ideal lideri” tanımladı. Herkesin hep kafasında olup da... Hiçbir partide, hiçbir zaman, hiçbir genel başkanın ağzına almaya cesaret edemediği, siyasetteki en büyük eksiği ve zaafı cesaretle ilan etti: “Bir genel başkan 2. ve 3. adamlar yetiştirebilmelidir!” dedi. Bu “ifşaat”ın arkasında, herhalde Tayyip Erdoğan’ın şu sıralarda yürüttüğü “HSP’li Kurtulmuş Operasyonu”ndan alınan ilham yatıyor. On yıldır iktidarda olan ve partisini ve ülkeyi tek adam olarak yöneten AKP lideri belli ki, partisinde güveneceği bir 2. adam bulamıyor... Bir başka partinin adamına muhtaç oluyor. Bunun AKP’de sıkıntılara yol açacağı şimdiden belli... Kılıçdaroğlu, CHP’nin de benzer duruma düşmesini önlemek istiyor. CHP’de Adamlar ve Adımlar AHMET TAN Açıkça “2. ve 3. adamlardan” söz etmesi bundan. Münafıklar veya muarızlar diyebilir ki: “Keşke bizimki de bir gün Cumhurbaşkanlığına çıksa da, yerine bırakacağı adam CHP’nin derdi olsa!..” Kurultayın adı “demokrasi ve değişim!” Ama bu “değişim” parti içi mi, yoksa ülkede iktidar değişimi mi? Farketmek pek mümkün olmuyor. Kılıçdaroğlu konuşmasında belli ki bu yüzden yer yer her ikisine birden işaret ediyor. “Değişim” de “yeni” gibi may muncuk bir sözcük. Kilitli her tür kapıyı açması bekleniyor. CHP’nin olağanüstüler dahil, neredeyse tüm kurultaylarına bu sözcüklerle gidildi... Kılıçdaroğlu “Köklerimize sahip çıkıyoruz” derken biraz da buna mı işaret ediyor? “Yeni” ve “değişim”in içini herkes istediği gibi doldurabiliyor. Tehlikesi de burada. Kastın ne olduğu pek açıklanmıyor. Bu yüzden de partililer ve elbette yurttaşlar “yeni”ye ve “değişi me” “düşman” duruma/konuma düşebiliyor. Bu konudaki çarpıcı bir örneği, CHP’nin efsanevi Genel Sekreteri Kamil Kırıkoğlu “Anılar”ında veriyor. “Seçim öncesi, son Parti Meclisi toplantısı... Muammer Aksoy ve Kemal Satırcılar kıyasıya çatışıyorlar. İsmet İnönü elini masaya vurarak şöyle diyor: Beni kızdırmayın. Sizler ne olursanız olun. Biliniz ki CHP sosyalist olmayacaktır!” (Büke Yay. Ocak 2000. s:139) O günlerde de “yenilik” ve “değişim” tartışılıyor. Ama adı konulmadığı için, İsmet Paşa işin ucunun “sosyalizme” varacağından kuşkulanıyor. Tıpkı şimdi “değişim” ve “yeni”nin ucunun AKP liberalizmine ve sağ taklitçiliğe varacağından endişe edilmesi gibi. “1. Adam”ın kafası net olabilir... Ama ya bu gece yarısı belli olacak 2. ve 3. adamların kafası ile onların arkasındaki adamlarınki?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle