28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 TEMMUZ 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER TİP’li 7 genci katledenlerin salıverilmesi kararının bozulması için bugün Yargıtay’a başvurulacak 7 ‘Kişiye özel af niteliğinde’ İLHAN TAŞCI Kurultay Cumhuriyet Halk Partisi bugün olağan kurultayını topluyor. Başkentten gelen haberler, sık sık olağanüstü kurultaylara da sahne olan CHP’nin bugünkü büyük kongresinde genel başkanlık için Sayın Kılıçdaroğlu’nun tek aday olacağı için, toplantının bu nedenle sakin geçeceğini bildiriyor. 1200 dolayındaki delegenin, parti tarihinde ender rastlanan bir olay için, yani rakipsiz lider belirlemek amacıyla başkentte bir araya gelmesi, 34’üncü olağan kurultaya kamuoyunun ilgisini azaltmayacak, AKP’nin bugün için tek alternatifi görülen ana muhalefet partisinin ilk genel seçimlerde iktidar partisi ile arasındaki basamakları kapatıp kapatmayacağı tartışma konusu olacaktır. Kamuoyu yoklamalarının bugün seçim olsa varsayımıyla yaptıkları eğilim yoklamalarında AKP için yüzde 54’lük bir şans tanırken Cumhuriyet Halk Partisi’ni yüzde 27 ile 30’larda görmesi, Kılıçdaroğlu’nun oluşturacağı yeni yönetimin üyelerini ne kadar zorlu bir dönemin beklediğini göstermektedir. Kılıçdaroğlu ve arkadaşları için bu dönem, adeta ateşten gömlek giymek gibidir. CHP, tarihinde ilk kez 1973 milletvekili seçimlerinde merkez sağdaki Adalet Partisi’ni geride bırakarak tek başına iktidar olmayı başarmıştır. O başarının nasıl gerçekleştiğini bugünkü yöneticilerin irdelemesi, işlerini olabildiğince kolaylaştırmaya yardımcı olur. Önce CHP’ye genel sekreter seçilerek, kamuoyunda umut oluşturan Ecevit ve arkadaşları, klasik bir kitle partisini önce ortanın solunda; hemen ardından da demokratik solda bir partiye dönüştürmüştür. Bu dönüşüm elbette sözde kalmamış, CHP alın terini değerlendiren; dolayısıyla emeği en yüce değer olarak gören, ama işçiyle işveren arasında kavga yöntemini değil; barışı kollayan bir anlayış sergilemiştir. Kooperatiflere destek, köy kent oluşumlarını üreticilere anlatarak köylerden büyük kentlere akımı yavaşlatmak o günkü CHP’nin başlıca amaçları olmuş, o nedenle de genç partililer dağlara taşlara “Umudumuz Ecevit” sloganlarını yazmıştır. Uzaktan da olsa algıladığım kadarıyla Kemal Kılıçdaroğlu da özel yaşamında sadeliği seçerek gerçek bir Halkçı görüntüsü vermektedir. Kemal Bey’in en önemli hatası, yeni CHP diye bir imaj oluşturmaya çalışmak olmuştur. Kökleri Müdafaai Hukuk’a dayanan CHP’yi, bu tarihi değeriyle yenilemek; tek partinin verdiği olumsuz görüntülerden arındırmak için Ecevit’in reddi mirası yeterlidir. Önümüzdeki dönem, partiye taze kan getirecek emeğin, alın terinin değerini bilen sanayicilerin, kafa ve kol emekçilerinin genel merkezden başlayarak il ve ilçe örgütlerinde sorumluluk taşımalarını sağlamak gerekiyor. Daha geçen yıl, bu yenileme aşısı için halen meclis grubunda adeta unutulmuş isimler olarak bulunan mesela Haluk Koç gibi isimleri yönetime almak kimi popülizm meraklısı parlamenterlerin hoşuna gitmeyebilir. Ama iyi ve yetenekli bir kadroyu oluşturmada önemli bir ivme olur. Bir başka isim, Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu olacaktır. Geçen yıl bir söyleşisini dinlerken dedesi merhum Turhan Feyzioğlu’nu anımsadığım genç Feyzioğlu bana, CHP’de sorumluluk alırsa ilk seçimlerde, kendisini göreve getirmiş olanları hayal kırıklığına uğratmayacağı sözünü vermişti. Dün, bu ‘söz’ünü anımsattım. Partinin son aylarda başta “açılım politikası” olmak üzere kimi stratejilerini eleştirdiğini söyleyen Feyzioğlu, Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile koşullu bir mutabakat sağladıklarını açıladı. Parti meclisi üyesi olmaya “evet” diyeceğini; ancak MKYK’de görev alması için genel başkanın oluşturacağı listeyi görmesi gerektiğini anlattı. Cumhuriyet Halk Partililerin ve CHP’ye umut bağlayanların, Metin Feyzioğlu’nu ilgiyle izlemelerini eski bir politikacı olarak önermek isterim. Bugünkü kurultayın, tıpkı 1957’de “İlk Hedefler Beyannamesi”ni yayımlayan 17’nci Kurultay’da olduğu gibi “Demokrasi ve Özgürlükler Manifestosu” olarak adlandırılan bir sonuç bildirgesiyle sona erdirileceği söyleniyor. O bildirge özellikle merakla beklenilecektir. CHP yeni bir kurultay yaparken soldaki öteki parti DSP’de de büyük kongre toplanmasını sağlamak amacıyla yeterli sayıda delegenin imzaladığı bir çağrının işleme konulması bekleniyor. Ancak kendisini ‘Değişmez Genel Başkan’ olmaya niyetli gösteren Masum Türker’in partinin rahmetli Ecevit’in liderliği döneminde hazırlanmış olan ve genel başkana sınırsız yetkiler tanıyan tüzüğüne sığınarak kongreden kaçma yöntemlerine başvuracağı da söylentiler arasında olduğu için imza sahiplerinin asliye hukuk mahkemesine başvuracakları anlaşılıyor. Merhum Ecevit o tüzüğü oluştururken hırsı aklını aşmış yeteneksiz kimselerin kendisine halef olacağını düşünmemiş olmalıdır. Ecevit’lerin bıraktığı para suyunu çekmiş. Çalışma adına kimi TV’lere advertorial yöntemiyle program yaparak zamanını dolduran bugünkü genel başkanı koltuğundan kaldıramazsa bir dönemin umut partisi olan DSP ne yazık ki partiler tarihinde bir dipnotu olacaktır. ANKARA Bahçelievler’de telle boğularak ve kurşunlanarak katledilen 7 TİP’li gencin katili Bünyamin Adanalı ile Ünal Osmanağaoğlu’nun salıverilme kararının bozulması istemi bugün Yargıtay’a taşınacak. Avukat Erşen Sansal’ın bugün vereceği dilekçede, katillerin tahliyesine dayanak yapılan düzenlemenin “kişiye özel af” niteliğinde olduğuna işaret edilirken, “Bir infaz uyarlaması görüntüsünün arkasında, gerçek yüzü ile bir ‘af’ niteliği taşımaktadır. Bu dolaylı af uygulaması, kanuna karşı hile, giderek hukuka karşı hile uygulamasına dönüşmektedir” denildi. Geçen hafta salıverilen katiller Ünal Osmanağaoğlu ile Bünyamin Adanalı’nın katlettiği, TİP üyesi öğrenciler Latif Can, Efraim Ezgin, Hürcan Gürses, Osman Nuri Uzunlar, Serdar Alten, Faruk Ersan ve Salih Gevence’nin aileleri adına avukat Erşen Sansal, salıverilme ka ? Geçen hafta salıverilen katiller Ünal Osmanağaoğlu ile Bünyamin Adanalı’nın katlettiği TİP üyesi öğrenciler Latif Can, Efraim Ezgin, Hürcan Gürses, Osman Nuri Uzunlar, Serdar Alten, Faruk Ersan ve Salih Gevence’nin aileleri adına avukat Erşen Sansal, salıverilme kararının bozulması istemiyle Yargıtay’a başvuracak. Dilekçede, katillerin tahliyesine dayanak yapılan düzenlemenin “kişiye özel af” niteliğinde olduğuna işaret ediliyor. rarının bozulması istemiyle Yargıtay’a başvuracak. Cumhuriyet’in ulaştığı temyiz dilekçesinde, Adanalı ile Ünal Osmanağaoğlu’nun salınması için değişik yasalardaki lehte hükümlerin uygulanması eleştirilerek “Yasalar kendi içlerinde bütünlük taşırlar. Değişik kanunlardan yapılacak bir ‘lehteki düzenlemeler derlemesi’ kanunun sistematik bütünlüğünü bozar. Böylesi bir uygulama, yeni bir yasa yapmak demektir. Bu nedenle karma uygulama yapılamaz” denildi. Karma uygulamanın hukukta söz konusu olamayacağını Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kendi kararında da anlattığı anımsatılan dilekçede, “(Farklı yasalardan) bu tür seçmeci bir uygulamayı benimsememektedir. Eğer kanun koyucu, karma bir uygulama yapılmasını irade etmiş olsa idi, 4771 Sayılı Kanun’a, daha önce çıkarılmış olan kanunların, örneğin 3713 Sayılı Kanun’un uygulanmasına cevaz veren bir düzenleme içerebilirdi” denildi. sine, kişiye özel nitelik taşıyan sübjektif bir düzenleme olduğu görülmektedir. Böylece, ceza adaletinin, nesnellikten uzak bir şekilde uygulanması, insan haklarına saygılı bir hukuk devleti ilkesini ihlal etmekte, adalete güven duygusunu zedelemektedir. Madde sübjektif bir düzenleme yapmakta, bu niteliği itibarıyla, bir infaz uyarlaması görüntüsünün arkasında, gerçek yüzü ile bir ‘af’ niteliği taşımaktadır. Bu dolaylı af uygulaması, kanuna karşı hile, giderek hukuka karşı hile uygulamasına dönüşmektedir. Bunun toplumun huzuru ile, adalet anlayışı ile ve insan haklarına saygılı olma ilkesi ile bağdaşmadığı da açıktır. Madde, ‘12 Eylül 1980 tarihinden önce işlenmiş suçlardan dolayı’ ibaresini ta Düzenleme kişiye özel af Yedi genci katletmekten hükümlü Osmanağaoğlu ile Adanalı’nın salıverilmesinin anayasaya aykırı olduğu vurgulanan dilekçede, gerekçeler şöyle açıklandı: “Yasa maddesi (özel af düzenlemesi) bu hükümlülerin salıverilmelerine elverişli bir düzenleme değil. Bu kişilerin cezalarının sona erdirilmesinin amaçlanmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu hale göre, bu düzenlemenin, soyut, objektif ve gayri şahsi bir düzenleme değil, ak şımaktadır. Neden böyle bir tarih belirtilmiş olduğu düşündürücü olmakla birlikte, bir tarih zikrolunup, bu tarihin öncesi ve sonrası ayrımının yapılması, keza ceza adaleti ile bağdaşmamakta, ancak getirdiği ayrımcı düzenleme eşitlik ilkesine aykırı bulunmaktadır. İçtima hükümleri uygulandıktan sonra, ortaya çıkan sonuç ceza göz önünde bulundurularak lehe olan kanunun belirlenmesini ifade etmek suretiyle, bir bakıma yargının yapacağı uygulamayı kendisi yapmaktadır. Yasa metinlerinin kuru deyişlerine canlılık kazandıran, onları ete, kemiğe kavuşturan yargının uygulamasıdır; yargının takdirini ve işlevini ortadan kaldıran bir düzenleme, mahkemelerin bağımsızlığına müdahaledir.” Avukat Erşen Sansal’ın bugün Yargıtay’a vereceği dilekçede, kişiye özel af niteliğindeki düzenlemenin anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal için Anayasa Mahkemesi’ne taşınması da istendi. YARGILAMA SÜRELERİ ÇOK UZUN 3 GENCE CEZAEVİNDE ŞİDDET Çocuklara yargı eziyeti SEVİL ARINAN ‘Gardiyanlar işkence yaptı’ MERSİN (Cumhuriyet) SDP Mersin İl Başkanı Serkan Kaya, İskenderun Cezaevi’nde tutuklu bulunan üç parti üyesi gence gardiyanlar tarafından işkence yapıldığını, gençlerin aileleriyle görüşmesinin engellendiğini iddia etti. Sosyalist Demokrasi Partisi, DevLis üyesi Ali Okutan, Dersim Dinçer ve Bedrettin Akdeniz izinsiz Nevruz kutlamasına katıldıkları gerekçesiyle 2 Mayıs’ta tutuklanarak cezaevine konulmuştu. 3 genç hakkında toplam 90 yıl ceza isteyen savcılık iddianamesinde üç gencin terör örgütü PKK ile bağlantı olduğunu iddia etmiş ve buna kanıt olarak Facebook paylaşımlarını göstermişti. Haklarındaki bu davayla gündeme gelen Okutan, Dinçer ve Akdeniz geçen günlerde Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi’nden İskenderun’a sevk edildi. Gençlerin bu sevk sırasında işkence gördüğü iddiasını ise SDP Mersin İl Başkanı Serkan Kaya gündeme getirdi. Kaya, yazılı açıklamasında şunları kaydetti: “Arkadaşlarımız İskenderun Cezaevi’nde gardiyanların saldırısına uğradılar. Vücutlarının çeşitli yerlerinde morluklar oluşan arkadaşlarımız saldırıdan sonra hücreye atılmış ve hâlâ hücrede tutulmaktadır. Telefon görüşmelerine de çıkarılmayan arkadaşlarımızın toplam 90 yılla yargılanmalarını az mı buldunuz? Canlarına mı kıymak istiyorsunuz?” ANKARA Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı’nın Çocuk Koruma Yasası’nın (ÇKY) yürürlüğe girdiği 2005 yılından bu yana Ankara’daki çocuk mahkemelerinin kararlarını ele alarak hazırladığı “Türkiye Çocuk Adalet Sistemine Sivil Toplum Gözüyle Bakış” adlı projesinin sonuç kitabında; çocukların yargı sürecinde ve cezaevlerinde karşılaştığı hak ihlalleri ortaya çıkarıldı. Kitapta, kurumların çocukları korumakta sıkıntı çektiği, çocukların gereksiz yere uzun süre cezaevinde tutulduğu ve ÇKY’nin neredeyse göz ardı edildiğini kaydedildi. Avukat Bilal Kolbüken ile sosyal hizmet uzmanı Yaşar Çavdar’ın yayına hazırladığı “Türkiye Çocuk Adalet Sistemine Sivil Toplum Gözüyle Bakış” kitabında, cezaevindeki çocukların yüzde 90’ının tutuklu olduğu kaydedildi. Kitapta, Türkiye’deki çocuk tutukluluk oranının değişmediğine dikkat çekilirken, Türkiye’de var olan ÇKY’nin, aile mahkemelerinin, çocuk savcılarının, çocuk polislerinin ve çocuk hâkimlerinin oluşturduğu sistemin çocukları koruyamadığı kaydedildi. “1218 yaş arasındaki çocuklar aleyhine açılan davaların oranı dikkat çekici biçimde artıyor” vurgusu da yapılırken, kitapta çocukların kurum koşullarından şikâyetçi olduğu belirtildi. Proje sonunda ortaya çıkan sorunların bazıları şöyle: ? Yapılan çalışmalar, ülkemizde “etkin bir çocuk koruma sisteminin” ve “çocuğa özgü adalet mekanizmasının oluşturulamadığını” ortaya koymuştur. ? Dağınık bir çerçeveye oturtulan mevzuat ve politika, çocuklar için oluşturulacak koruma sistemini engelliyor. ? Hizmet sunan kuruluş ve çalışanların yükümlülüklerindeki belirsizlikler nedeniyle çocuklar, farklı kuruluşlara yönlendirilmekte, ihtiyaçları karşılanmamakta. ? Çocukların da kullanabileceği şikâyet ve etkili yasal çözüm mekanizmaları bulunmamakta. ? Çocuklarla ilgili verilen kararlarda sıklıkla CMY ve TCY maddelerinin uygulandığını; Çocuk Koruma Yasası’nın neredeyse göz ardı edildiğini gördük. ? Çocuk mahkeme kararlarında BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin hiçbir şekilde gönderme yapılmıyor. Kanser olan Çınar için eylem TAYAD’lı aileler, Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde kalan kanser hastası tutuklu İbrahim Çınar’ın ve diğer hasta tutukluların serbest bırakılması için dün Çağlayan Adliyesi önünde eylem yaptı. Hasta tutukluların serbest bırakılmasını isteyen TAYAD’lı aileler, sloganlar eşliğinde “Hasta tutuklular serbest bırakılsın! İbrahim Çınar’a özgürlük” pankartı açtılar. TAYAD’lı aileler adına açıklama yapan Nuri Cihan Yandı, kanser hastası İbrahim Çınar’ın 28 Haziran günü keyfi bir şekilde cezaevi görevlilerinin saldırısına uğradığını belirterek “Saldırıdan sonra da bir gün hücre cezası verildi. Ayrıca 1.5 ay iletişimden men edilme cezası aldı. Herhangi bir sorunu olsa bunu akrabalarına iletemeyecek. Revir doktoru saldıraya rağmen ona rapor vermedi” diye konuştu. Yandı, İbrahim Çınar’ın tedavi edilmesi için serbest bırakılmasını istedi. Çınar’ın avukatı Barkın Timtik de 3. yargı paketi kapsamında tahliye talebinde bulunduklarını, ancak Adli Tıp Kurumu’ndan rapor beklendiği için kanser hastası müvekkilinin serbest bırakılmadığını söyledi. (Fotoğraf: NESLİHAN MUSULLU) AİHM’de zorunlu din dersine karşı davayı kazanan Alevi Zengin’den MEB yorumu ‘Din Eğitimi Bakanlığı’ ALİ AÇAR Alevi inancına sahip olduğu için çocuğuna verilen zorunlu din dersine karşı AİHM’de 2004 yılında açtığı davayla Türkiye’yi mahkum ettiren Hasan Zengin, yeni eğitim ve öğretim yılında okutulacak olan seçmeli Kuranıkerim ve peygamberin hayatı dersine tepki gösterdi. Zengin, “AKP hükümeti ve yetkilileri tarafından seçmeli olacak denilen bu iki ders de zorunlu olmuştur. Bu dersi kabul etmeyen öğrenci ve velileri fişlenecektir. AKP ve kadroları bu dersleri kullanarak siyasal İs lamın politikalarını sürdürmeye çalışıyor” dedi. Avrupa ülkelerinin çoğunda din dersinin zorunlu olmadığını anlatan Zengin, “Biz bir tanesinin kaldırılması için uğraşırken, devlet 2 ve 3. dersi koyarak asimilasyon sürecini hızlandırdı” diye konuştu. AKP iktidarı tarafından eğitim sisteminde yapılan köklü değişikliklerle ilköğretim okullarında dini eğitimin ön plana çıkarılması, toplumun çeşitli kesimlerinde tartışılmaya devam ediyor. 2004 yılında çocuğuna verilen zorunlu din dersinin kaldırılması için Tür kiye aleyhine açtığı davayı kazanan Hasan Zengin, AKP hükümetinin 4+4+4 eğitim yasası, seçmeli Kuranıkerim ve peygamberin hayatı derslerini yeni öğretim yılında müfredata koymasının tek din ve mezhep anlayışının adımları olduğunu ifade etti. Milli Eğitim Bakanlığı’nın AKP eliyle “din eğitimi bakanlığı” haline dönüştürüldüğünü belirten Zengin şunları söyledi: “Laik bir ülkede Diyanet’in kaldırılmasının tartışılması gerekirken dayatmacı, tek tipleyici, baskıcı bir kamu hizmeti olarak sunulması kabul edilemez. Hükümetin bu projesi toplumun vergileriyle Alevi, Hıristiyan ve ateist demeden tek din tek mezhebe dayalı hizmetlerin toplumu teslim almak için yaygınlaştığı, hükümet hedefi olarak ortaya çıktığı görüldü. AKP hükümeti ve yetkililerinin seçmeli olacak dediği bu iki ders de zorunlu olmuştur. Bu dersleri kabul etmeyen öğrenci ve velileri fişlenecek. AKP ve onun kadroları bu dersleri kullanarak siyasal İslamın politikalarını sürdürmeye çalışıyor.” ‘Çocuğa ilgi gösterilmiyor’ ? Mahkemedeki iş yükü fazlalığından dolayı çocukla fazla ilgilenilemiyor. Uzman, bir gün içerisinde 1015 görüşme yapmak zorunda bırakıldığı için çocukla ilgili sağlıklı rapor hazırlayamıyor. ? Çocuk yargılamaları ve temyiz süreleri çok uzun. Uzun yargılama nedeniyle çocuk, “Çocuk Eğitim Evi”nde geçirmesi gereken zamanı cezaevinde geçiriyor. ? Yargılama faaliyeti içindeki bazı uygulamalar çocuğa ikincil travmalar yaşatıyor. ? Adliye ve mahkemelerin fiziki yapısı çocuğa özgü yargılama ilkesini ihlal ediyor. Tutuklama kararlarının genel mahkeme tarafından verilmesi çocuğun yaşına özgü yargılanma hakkını ihlal ediyor. ? Kurumlar çocuğu korumakta sıkıntı yaşıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı suça sürüklenen çocuklarla ilgilenen kurumların çalışma biçimini yeniden gözden geçirmeli. Zamanaşımına karşı 580 kilometre SİNAN TARTANOĞLU ANKARA İzmirli dağcı 30 yaşındaki Özgür Öngeçmen, Sivas katliamının zamanaşımı gerekçesiyle düşmesini protesto etmek için, İzmir’den Ankara’ya 14 günde 580 kilometreyi tek başına kat etti. Öngeçmen, “Bu yol Sivas davası ile başladı, katillerin serbest bırakılması ile devam ediyor” dedi. İzmirli 30 yaşındaki, dizüstü bilgisayar tamircisi Özgür Öngeçmen, Sivas katliamının zamanaşımı gerekçesiyle düşmesini protesto etmek için İzmir’den Ankara’ya yürümeye ve bugün düzenlenecek olan CHP Kurulta yı’na yetişmeye karar verdi. 3 Temmuz’da gündoğumu ile birlikte yola çıkan Öngeçmen, geçtiği tüm ilçelerde CHP ilçe örgütleri tarafından karşılandı. Aynı zamanda İzmir Gençlik Eğitim Merkezi’nin dağ sporları takımının üyesi olan Öngeçmen, günde yaklaşık 40 kilometre yürüyerek, 580 kilometrelik protesto yürüyüşüne dün, sağ bileğinde sakatlık yaşadığı için Ankara’da CHP Genel Merkezi’ne yakın Yaşamkent’te son verdi. Öngeçmen, yürüyüşte, CHP ilçe örgütlerinin, Genel Merkez Danışmanı Özgün Ökmen’in büyük yardımları olduğunu, “aslında onlarla birlikte yürüdüğünü” söyledi. İstanbul’un köprü sorunu! Bir kentin iki yakasını bağlayan ve üzerinden geçen küçüklü büyüklü taşıtlardan yorulan köprülerin zamanla onarılma ihtiyacı kaçınılmaz bir olgudur. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü o ihtiyacın gereği olarak Karayolları sorumlularınca bakıma alınınca şeritlerin bir bölümü ulaşıma kapatıldı ve medyada trafik kargaşasını magazinleştirerek yansıtan haberler ilk plana çıktı. Pazar günü gibi kent trafiğinin en yoğun olduğu bir günde ve üstelik akşam saatlerinde kentin Rumeli yakasından Anadolu yönüne geçerken hangi tür zorluklarla karşılaşacağımızın hesabı içindeydik. Trafik muntazaman akıyordu. Başta İstanbul Trafik Denetleme Şubesi Müdürü Mesut Gezer olmak üzere özveriyle çalışan tüm görevlilerin sağladığı akış rahat bir nefes aldırmış olmalıydı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle