28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 TEMMUZ 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 11 ‘Bütçe performansı ciddi şekilde bozuldu’ diyen Maliye Bakanı ‘ilave tedbirler alacaklarını’ söyledi Şimşek’ten zam sinyali O cakhaziran dönemi bütçe sonuçlarını açıklayan Bakan Şimşek, memur zamları ve sosyal güvenlik harcamalarının mali dengeleri bozduğunu iddia etti. Şimşek, mahalli idarelere yapılan aktarımları fazla sorun etmedi. Ekonomi Servisi Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “yılın ilk 6 ayında bütçe performansında ciddi bir bozulma olduğunu” belirterek “gerekirse ilave tedbirler alacaklarını” söyledi. Memur zamları dolayısıyla ortaya çıkan personel giderlerindeki artıştan ve sosyal güvenlik harcamalarının “yeni bir kara delik” oluşturmaya başladığından yakınan Bakan Şimşek, harcamalarına dikkat etmeyen bazı kamu kuruluşlarını da “son defa uyardı”. Şimşek’in açıklamaları, başta alkollü içecekler ve sigara olmak üzere bazı kalemlerde vergi artışlarının yeniden gündeme geleceğinin işareti olarak algılandı. Şimşek, Ankara’da düzenlediği basın toplantısında özetle şunları söyledi: Haziranda bütçe açığı 6.3 milyar lira oldu. Bu çok büyük bir rakam. İlk 6 ayındaki açık 6.7 milyar lira. Geçen ilk 6 ayda 2.9 milyar lira fazla vardı. 9.6 milyar liralık düşüş söz konusu. Bu yıl ilkyarıda bütçe gelirleri geçen yıla göre yüzde 11 artarak 162.2 milyar lira oldu. KDV neredeyse yerinde saydı. Bu, özellikle özel tüketimin ne kadar yavaşladığını ortaya koyuyor. İlkyarıda bütçe giderleri yüzde 17.9 artarak 168.9 milyar lira oldu. Giderleri yükselten alt kalemlerde personel giderleri öne çıktı. Geçen sene ilkyarıda personel harcamaları 36.8 milyar lira idi. Bu yıl 43.8 milyar lira oldu. Enflasyondan da yüzde 2.7’lik artış oldu. İkinci önemli faktör de sosyal güvenlik açığı. Sosyal güvenliğe kaynak 27 milyar lira kaynak vermiştik. Bu yıl 34.4 milyar liraya çıktı. Ek olarak Devlet Demiryolları’nın yatırımlarına 1.9 milyar liralık ilave transfer, mahalli idarelere yapılan aktarımlar da bütçe performansını bozdu. Öte yandan IMF tarafından yayımlanan Fiscal Monitor raporunda, Türkiye ekonomisinde yavaşlayan faaliyetler nedeniyle bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranının 1.5 puan artmasının beklendiği ifade edildi. Hassas Kantar (!) Adaletin simgesi kantarın topuzu ile, doğru tartması, sağlıklı işlemesiyle hep sorunumuz oldu. Bugünlerde sıcak çarpmasından mı, kimi olumsuzluklar, haksızlıkların üst üste gelmesinden mi ne, sabrımız daha kolay tükeniyor, öfkemiz daha bir kolay taşkınlaşıyor. Tepkimiz, öfkemiz, duyarlık ya da duyarlığın tersine yansıması olan gerçeklerden korkarak kaçışlarımızda anormallikler normalmiş gibi yaşanıyor. Başbakanımız dahil ilgili tüm bakanlar ile cumhurbaşkanımız, yargısız infaz boyutuna varmış uzun tutukluluklardan yakınırken; umut, demokratik açılım olarak pazarlanan iktidarlarının torba paketinden çıkarılan son dakika yasası ile cezaevlerinden ilk çıkanlar seri cinayetlerin pusu kurarak suç işlemiş tetikçileri olunca, tabii ki siyaseten sorumluluğu üstlenen aynı kişiler olmuyor. Dahası ortaya çıkan sonuçtan vicdanlarının sızladığını söyleyenler de bulunuyor. Odatv davasından tutuklu gazetecilere yakın sitelerde, dün sitemden çok ince mizah eleştirisi tadında yapılmış değerlendirmelerde, terör örgütü ilişkisi üzerinden kişisel suçluluklarına ilişkin tek bir gerekçelendirme olmayan, hepsi de gazeteciliklerinden sorgulanmış, tutuklu yatan gazetecilerin tümünün bu paket yasa değişikliği sonrasında da serbest bırakılmamalarının sürpriz olmaması, çok ilginç, çarpıcı bir de bilgi notu, ilişkilendirmeyle açıklanıyordu. Soner Yalçın’ın Susurluk sonrası yayımlanmış belgesel çalışmasında, TİP’lilerin pusu kurarak ölümlerinden sorumlu tetikçi katillerin, Susurluk çetesi, derin devlet bağlantıları, ayrıntıları ve kanıtlarıyla yeniden kamuoyu gündemine taşınmışken, bu tetikçilerin serbest kalmasında ek madde ile sihirli, özel formül üretilmişken, Soner Yalçın ve çalışma arkadaşları gazetecilerin aynı paket üzerinden ilk değerlendirmede serbest bırakılmalarına aynı eller, vicdanlar izin verebilirler miydi? Başbakan’ın, Cumhurbaşkanı’nın habersiz olmaları beklenemez bu sihirli formülleri üreten “ruh”un, hele de geçmişe dayalı ilişkileri, bağları sorgulandığında çok çarpıcı eylem kardeşliği, kavga, dava birliğine de ulaşılabiliyor. Meraklılarına benden tek örnek; 1970’li yıllarda MTTB (Milli Türk Talebe Birliği) çatısı altında toplanmış Türkİslam sentezci dernekler, üyeleri; kimileri baltalısopalı, kimileri silahlı baskınlarda rol almış tetikçileri bilenler şöyle bir isim saymaya başlasınlar... ??? Uzun dönemde yargısız infaz içerikli uzun tutuklulukları azaltmayı hedef aldığı söylenen torbadaki paket yasanın yürürlüğe girmesi ile TSK içinde halen görevli komutanların, üst düzey emekli subayların hemen serbest bırakılmaları doğru olur muydu? Siyaseten biraz daha geç çıksalar da, iktidarlarının başarı hanesine bir şeyler yazılabilir. Ama ağustos, terfi kararnameleri öncesinde toplu tahliyeler, TSK içindeki atamaları, dengeleri çok farklı değiştirebilir. Siyasi erk bir biçimde içeri atılmış, siyasetlerine karşı düşman ilan edilmiş görevli kadroların, TSK içinde, yasalar çerçevesinde görevlerinde yükselmelerine izin verebilir mi? Fiilen ordu içindeki tasviyeleri sağlandıktan sonra, mahkum olmadan serbest kalırlarsa nasılsa “adalet işledi, hak yerini buldu” denebileceğine göre, biraz daha tutuklu kalmaları ile kıyamet kopacak değil ya? İktidarlarının Suriye politikalarında büyük gaf, ülkemizin Cumhuriyet birikimleri ile dış politika, TSK gücünde geldiği gelişmişlik noktasının ayıplı tablosunda sukun, üzgünüz. Düşürülen ya da düşmüş, neyle, nasıl vurulduğu henüz çok belirsiz, resmi açıklamalarla arapsaçına dönmüş tablodan kimler sorumlu olmalı? Uçağımızın iki kaybımızla henüz bilinemeyen konumunda, TSK’deki darbecilik operasyonları suçlamasıyla, belki de “dindar ve kindar” içeriği ağır basabilecek operasyonların, uzman komutanlar tasfiyesinin payı olabilir mi? Üzerinden yazılan komplocu da olsa senaryolara, iktidarlarımız adına verilebilecek net, gerçekçi yanıtlarımız var mı? ??? Pazar sabahı Avcılar köprüsünün çöküşü, bir işçinin ölümü, yaralanmalar ile sonuçlanan kazayı şaşkınlıkla izliyordum. Bağışlayın ama kasıtsız, olabilir iş kazası olarak bakma lüksümüz yok. Vahim bir iş cinayetinin hesap vermesi gereken yönetici, siyasi sorumlularının pişkin açıklamalarına yüz kızartıcı bile diyemiyorum, kızaracak yüzleri olmadığı belli. Çünkü hafta geçmeden aynı alanda bir çökme yaşanmış, yolcular çukura düşmüş, yaralı olarak kurtarılmışlardı. Teknik, mühendislik olarak büyük sorumsuzlukların geçerli olduğu bir alanda çalışma devam ederken, sorumluluk üstlenmemek, ancak hesap verilmeyen kölelik düzenlerinde geçerli olabilir. Kamu sorumluluğunda bu boyutlarda kuralsızlık, kayıt dışılık, insan canına yönelik sorumsuzluk, olsa olsa diktatoryal iktidarlarda, hesap vermemeye alışkın, aşırı güven, pervasızlıklan beslenen, insanı, çalışanı, halkı yok sayan bir umursamazlık, en baştan en aşağıya doğru bir yönetim, yönetici alışkanlığına, hastalığına dönüşmüş olabilir... Huzursuzluk istifa getirdi Dinçer, “Carrefour’dan gerekli destek ve katkıyı göremediğimizden faydalı olamayacağımızı anladık ve arkadaşlarımızla istifa kararı aldık” dedi. Ekonomi Servisi Uzun zamandır yönetim konusunda anlaşmazlık yaşayan Carrefour ve Sabancı Holding’in perakende alanındaki iştirakleri Carrefoursa şok istifalarla sarsıldı. Carrefour Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer ile Yönetim Kurulu üyeleri Faruk Bilen, Mehmet Nane ve Zeynel Korhan Bilek görevlerinden ayrıldı. Dinçer’in Sabancı’daki Perakende ve Sigorta Grup Başkanlığı görevi ise devam ediyor. Haluk Dinçer istifasına ilişkin olarak yaptığı açıklamada, “Sabancı olarak Carrefoursa’da yüzde 38.8 hisseyle azınlık durumdayız. Çoğunluğa sahip Carrefour’dan gerekli destek ve katkıyı göremediğimizden faydalı olamaya cağımızı anladık ve arÇEKİŞME SÜRECEK kadaşlarımızla istifa kararı aldık” dedi. Analistlere göre Sabancı Holding Üst YöSabancı, Carrefourneticisi (CEO) Zafer Kursa’daki rahatsızlığını kamuoyuna ciddi şekilde tul şubatta yaptığı açıkgösterdi. Sabancı Holding lamada, “CarrefoYönetim Kurulu Başkanı Güur’un daha iyi yöneler Sabancı şubatta yaptığı tilmesi gerektiğini açıklamada “Ya alacağız ya düşünüyoruz. Carsatacağız. Bir çözüm bulmak refour şirketinde, zorundayız” demişti. Carrefomerkezinde de ciddi bir performans ur’un mayısta göreve gelen global üst yöneticisi (CEO) Gedüşüklüğü var. Biorges Plassat ise geçen ay, zim amacımız mevTürkiye’deki operasyonlarını cut yapıyı değiştirdevam ettirmelerinin belirsiz mek”demişti. olduğunu söylemişti. Bu pahalılıkta iş arayanlar azalıyor! T IMF: Bütçe açığı artıyor ürkiye genelinde işgücüne katılma oranı yüzde 49.9’dan yüzde 49.6’ya gerileyince işsizlik de düştü. Tarım dışı işsizlik oranı yüzde 12.5’ten yüzde 11.1’e geriledi. Ekonomi Servisi Son işsizlik verileri Türkiye’deki hesaplama yönteminin yanıltıcı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Ev kadınları ve iş aramak istemeyenler diye adlandırılan Türkiye’nin oldukça geniş bir kesimi iş gücüne dahil edilmediğinden işsizlik oranı da düşük görünüyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye genelinde işsizlik oranı nisanda yüzde 9’a geriledi. Geçen yılın aynı döneminde işsizlik oranı yüzde 9.9 düzeyindeydi. Tarım dışı işsizlik oranı aynı dönemde yüzde 12.5’ten yüzde 11.1’e gerilerken, Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı yüzde 49.9’dan yüzde 49.6’ya geriledi. Genç nüfusta işsizlik oranı ise nisanda önceki yılın aynı dönemindeki yüzde 17.9’dan yüzde 16.7’ye geriledi. Nisan döneminde istihdam edilenlerin sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre 675 bin kişi artarak 24.63 milyon kişiye yükseldi. Söz konusu dönemde istihdam edilenlerin yüzde 24.4’ü tarım, yüzde 19.5’i sanayi, yüzde 6.6’sı inşaat, yüzde 49.5’i ise hizmet sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında hizmet sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 1.6 puan artarken, buna karşılık tarım sektörünün payı 0.8 puan, sanayi sektörünün payı 0.7 puan, inşaat sektörünün payı ise 0.1 puan azaldı. Mevcut işsizlerin yüzde 13.2’sini oluşturan 319 bin kişiyi bu dönemde işten ayrılanlar oluşturdu. T.Telekom, yatırımı yüzde 67, kârını yüzde 24.5 arttırdı Ekonomi Servisi Türk Telekom Grubu yılın ikinci çeyrek finansal sonuçlarını açıkladı. Grubun, konsolide yatırım tutarı önceki döneme göre yüzde 67 artarak 677 milyon TL ulaşırken net kârı 629.6 milyon liraya yükseldi. Şirket, net kâra ilişkin açıklamasında ikinci çeyrekte tek seferlik giderlerin konsolide vergi öncesi kârı 65 milyon lira aşağı çektiğini belirtti. Buna göre; 65 milyon liralık tek seferlik giderlerin 43 milyon lirası, sabit hat tarafındaki dava karşılık giderleri ve cezalardan, 22 milyon lirası mobil taraftaki vergi anlaşmazlığından kaynaklandı. Türk Telekom çalışan sayısı ise altı ayda 1.323 kişi artarak 36 bin 209’a ulaştı. Türk Telekom’un bağlı ortaklığı Avea’nın gelirleri ikinci çeyrekte 13 artışla 856 milyon TL, FAVÖK’ü yüzde 26 artışla 87 milyon lira oldu. Türk Telekom sosyal sorumululuk çerçevesinde birçok okul yaptı. ketici güven en haziranda bir önce deksi ki aya göre yüzde 0.4 azala rak 91.8 değerini aldı. TÜİK ve kez Bankası’nın ortak Merlamalarına göre tüke açıktic ven endeksindeki dü i güşüş, tüketicilerin gelecek dö ne bulma olanakları ve m iş mevcut dönemin dayanıklı tü malı satın almak iç ketim in uygunluğu durumların a ait değerlendirmelerinin kö mesinden kaynakla tüleşndı. Tüketici güveni düştü Tü ABD Merkez Bankası’nın (FED) eski Başkan Yardımcısı Paul Bennett, ekonomik kriz yaşayan Avrupa ülkelerinin bütçelerinin güvenli olmadığını belirtirken, Türk ekenomisinin de oldukça yavaşladığı bir döneme girdiğini söyledi. Paul Bennett, Türkiye’de bir toplantıda bu tespiti yaparken Avrupa’nın da güvenli olmadığını vurguladı: “Avrupa ülkelerinin bütçeleri ve ekonomileri güvenli değil. Hükümetler kurumlara yardım konusunda sınırlı durumdalar. Devletler bütçelerini dengeleme içerisindeler. Bütçelerinde tasarruf etmek zorunda kalıyorlar. İşsizlik düzeyi ise düşmüyor. Şu anda işsizlik düzeyi yüzde 11’e varmış durumda. Avrupa’da para politikalarında kaygılar sürüyor. Hükümetlerin çabuk harekete geçmeleri gerekiyor.” Öbür taraftan bakıyoruz İtalya havlu atmış durumda. İtalya Başbakanı Mario Monti, ülkenin borçlanma faizinin kontrol altına alınamadığını belirterek, “İtalya, Avrupa Kurtarma Mekanizması’ndan (ESM) yardım almayı isteyebilir. Çünkü artık ülkenin borçlanma maliyetleri krizin daha da büyümesi ve tüm Euro Bölgesi’ne yayılması konusunda ciddi bir tehdit oluşturuyor” dedi. Türkiye’de bu yıl büyüme oranı hedefini yüzde 4 olarak belirlemesine rağmen daha düşük bir büyüme oranı gerçekleşebilir. Harcamaların azalması vergi gelirlerinin azalması demek. Oysa siyasetçiler büyümeci politikalardan vazgeçemez. Bu durumda popülist yaklaşımlar enflasyona sebep olabilir. Öte yandan cari açık çevrilebiliyor olmasına rağmen hâlâ tehdit oluşturuyor. Türkiye dış talep sorunlarını daha ciddi hissedebilir. Suriye ile ihracat yüzde 65 azaldı. Sorunlu dış politikamız nedeniyle komşularla olan ihracatta düşmeler yaşanabilir. Uluslararası Hububat Konseyi (IGC) ve ABD Tarım Bakanlığı’nın hububat üretim ve tüketimine ilişkin tahmin raporlarından alınan bilgilere göre, geçen sezonu 695 milyon tonla kapatan dünya buğday üretiminin, Temmuz 2012/Haziran 2013 döneminde, yaklaşık 30 milyon ton azalarak, Dünya ve Türkiye Ekonomisinde Durumlar Kritik 665 milyon ton olarak gerçekleşeceği öngörülüyor. Bu bile Türkiye’nin tarım ve hayvancılığı ihmal etmemesi ve çok önem vermesi gerektiğini gösteriyor. Yaz sıcakları tüketilen elektriği 744 milyon 751 bin kilovatsaate getirdi. Sıcaklar böyle devam ederse elektrik kesintileri gündeme gelebilir. Çok güvendiğimiz 2B ve yabancılara mülk satışında henüz somut bir gelişme yok. Buralardan beklenen gelirler gerçekleşmezse sıcak para ile cari hesabının finanse edilmesine devam. Reel sektör banka kredilerini alamamaktan veya çevirememekten sıkıntılı. Birkaç ay içinde tıkanan işletme sayısında ciddi artışlar olabilir. Bankacılar eskisi gibi rahat değil ve ciddi kaygıları var. Sıfır faiz politikasını en az 2014 yılına kadar sürdürmesi beklenen Amerika Merkez Bankası’nın bu politikası sonucu reel faiz oranlarının negatif olmaya devam edeceği ve bu durumun altın fiyatlarının daha da yukarı çıkmasına zemin hazırlayacağı öngörülüyor. Bu durumda altın fiyatının 2.300 dolara çıkması bekleniyor. Bu nedenle altınla tasarruf yapma zamanı diyebiliriz. Aslında uzun zamandır durum böyle. TCMB’nin 19 Temmuz toplantısında faizlerde indirim kararı alması bekleniyor. Bunun gerçekleşmesinde hâlâ en yüksek faiz veren ülke olarak yabancıların ilgi odağı olmaya devam edecek olmamız önemli etken. Hükümet de faiz koridorunda daralmayı istiyor. Öte yandan ekonomik durgunlaşma, enflasyon beklentilerine de bu faiz indirimi bir şekillendirme sağlayacak, diye tahmin ediliyor. DolarAvro savaşı sürüyor. Yüzde 61.7 gibi büyük bir pay ile ABD Doları halen tüm küresel para birimi rezervlerinin en büyüğü olarak dünyaya egemenliğini hissettiriyor. Buna karşılık Avro’nun oranının yüzde 27.5, diğer para birimleri ve altının oranının ise yüzde 12.6 olduğunu belirtelim. Avrupa ekonomisinin krizi, Avro’nun dolar karşısındaki durumu, ekonomik kriz artçılarının sürekli olması aslında bizi çok korkutuyor. Bu bir dünya savaşına sebep olabilir mi? Çünkü tüm dünya savaşlarının gerisinde ekonomik buhranlar var. Avrupa bu krizi dolar egemenliğine karşı çözemezse durum kaygı verici gözüküyor. Obama’nın seçimi kaybetmesi halinde dünya siyasetinde değişiklikler bekleniyor. Türkiye’nin bundan önemli ölçüde etkileneceği tahmin ediliyor. İktidarın keyfi kaçabilir. Bütün bu değerlendirmeler şunu gösteriyor ki dünya ve Türkiye’nin geleceğinde ciddi belirsizlikler var. Bankacılar bile artık “Önümüzü göremiyoruz” diyorlar. Yani dünya bir yerlere sürükleniyor, ama nereye?.. Bankacılık sektörü kredi hacmi düştü Ekonomi Servisi Bankacılık sektörü kredi toplamı, bir haftada yüzde 0.44 düşerek 6 Temmuz itibarıyla 744.8 milyar lira olurken, yıl sonuna göre yüzde 7.41 artış kaydetti. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre kredilerde yıllık bazda büyüme ise yüzde 19.28 oldu. Bankacılık sektöründe kredi toplamı önceki hafta 748.1 milyar lira, 2011 sonunda 693.4 milyar lira seviyesindeydi. Tüketici kredileri bir haftada yüzde 0.10 artışla 179 milyar 243 milyon liraya çıktı. Bireysel kredi kartları kullanım tutarı ise 6 Temmuz itibarıyla 63 milyar 18 milyon lira olarak hesaplandı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle