24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 TEMMUZ 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 HP lideri, Kurum C hafta sonundaki Cumhuriyet kurum yemeğinde her soruyu içtenlikle yanıtladı. Anlattıklarından bu kurultayın CHP için gerçekten “has” bir kurultay olacağı anlaşılıyor. Hedefte, “Değişim, Dönüşüm ve Kurumsallaşma” var. Değişim denilince, hele de CHP’nin önüne “yeni” sıfatı eklenince tüyler diken diken olabiliyor. Kılıçdaroğlu’nun anında ve “tedbiren” “6 Ok’a ve akibi R yarın delegelere köklerimize sahip çıkarak” diye eklemesi bundan... “Dönüşüm” sözcüğü ise hedeflerin en güven vereni... Yavaş yavaş, sindire sindire, uzlaşa uzlaşa yenileşmeyi içeriyor. “Kurumsallaşma” hedefi ise biraz tanıma muhtaç. Devlet kurmuş bir partinin kurumsallaşmasından murat farklı bir şey olmalı... “Kurum kurum kurulan, kibirli yöneticilerden kurtulmak” falan… yok. Ama yine de çok “has” bir kurultay olacak. “Numan Kurtulmuş” operasyonu sadece AKP’yi değil, geleceğiyle birlikte tüm Türkiye’yi ve elbette CHP’yi de ilgilendiriyor. (MİT’den emekli Prof. Mahir Kaynak “Erdoğan’ı Başbakan yapan Baykal’dı, bu kez 2014’te de Cumhurbaşkanı yapabileceği için, komploya uğradı” diye yazdı. 15.10.2012 StarBu çok önemli bir iddiaya göre, eğer başarırsa Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın, u kurultayda B genel başkanlık yarışı partide tabanı olanların çatlağa yol açabileceklerini tahmin etmek zor değil.) Sağda ve solda her siyasi liderin ilk ve en temel görevi, partide çatlak yaratmamak ve partiyi “çatlaklara” rağmen yönetmektir. “Çatlak” tanımı partiden partiye değişir. Çatlak kimi zaman “hizip”tir. Kiminde “kanat”... Kiminde ise “arkadaş grubu”dur. Bazen de “uçuk kaçık” bir veya biriki kişidir! Has Kurultayın ‘As’ı Kim Olacak? Başbakan Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanı adaylığı” artık kesin!.. Şimdi Tayyip Bey’in tek derdi var: Boşaltacağı koltuğa, başını ağrıtmayacak bir “Akbulut” bulup, “miras kavgası”nı önlemek. Abdulah Gül, Bülent Arınç, Cemil Çiçek gibi güçlü, deneyimli ve ’nin Muhalefeti! CHP’ Tıkandılar işte. Sürgit yürümüyor, bildiğini oku gitmiyor... Diyalektik gerçek; her sürecin, her olgunun bir ömrü var. Hayatın döngüsü böyle... İktidar bileşenleri çatışıyor, koalisyon ortaklığı gevşiyor, yönetim becerisi zaafa uğruyor. Uğruyor da ne oluyor? Oysa gördüklerimiz, tanıklıklarımız ibretlik... Öyle kolay kolay her ulusun başına gelecek türden değil. Başka bir ülkede yaşansa yıkım olur, yer yerinden oynar... Bizde ise sarsıntılarla, çatırtılarla atlatılıyor, geçiştiriliyor mu diyelim? Yine de açık ve belirgin bir yönetim açmazı var karşımızda... Açmazlar öylesine büyük öylesine sarsıcı ki, saymakla bitecek gibi değil... Daha bir uçağın düşmesi, iki subayımızın şehit olmasındaki belirsizliği, kuşkuları, yalanı dolanı, karartmayı mı örnek gösterelim? Küresel güçlerin boyunduruğuna girmiş dış politikadaki âcizliği mi? ??? Hangisinden söz edelim? Eli kanlı Gladyo tetikçilerinin, faşist katillerin salıverilmesini mi? Bu derin devlet elemanlarının cezaevi çıkışı kendini kurtaran iktidara ve destekçilerine teşekkürlerini mi? Savaşın eşiğine getirilen ülkede üst rütbeli askerlerin cezaevinde olmasını mı? Gazetecilerin, yazarların bilim adamlarının, milletvekillerinin, öğrencilerin, siyasilerin yıllar süren tutukluluğunu mu? Her türden hukuksuzluğun, adaletsizliğin daniskasını mı? Dere yataklarındaki TOKİ evlerinde sel sularında boğulup ölen yurttaşlarımızı mı? Hemen hemen her sınavda yaşanan şaibeleri, sahtecilikleri mi? Köprü onarıyorum diye insanlarına dünyada görülmedik cefayı çektirenleri mi? ??? Bu gerçekler güçlü bir muhalefet için en uygun zemini yaratıyor. Gel gör ki, iktidardan rahatsız olan kitlelere güven verecek bir muhalefet yeterince gerçekleşmiyor. Bu muhalefeti sürükleyecek CHP, beklentileri gerektiği gibi karşılayamıyor... Ne eski ne de yeni CHP muhalefete öncülük anlamında üstüne düşeni yaptı on yıllık AKP iktidarında. Ya ne yapıyor? Yeni bir kurultay daha... Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yeni bir yönetim oluşturacak. PM’de, MYK’de o mu olsun bu mu kavgası. Bu arada açılım, eksen, makas değişimi, altı ok tartışmaları... CHP’de siyasetin zemini ne? İlkeler mi, ideoloji mi, siyasi kanatlar mı; yoksa kişi ve grup çıkarları dayanışması mı? Bunlar bir yana, “CHP nasıl bir partidir, çağın gereklerine göre nasıl olmalıdır” sorusu önemli. Bir kere CHP’yi yaratan koşullar yadsınırsa, onun Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın bağrından çıkmış, antiemperyalist bir kurum olduğu göz ardı edilirse vay ki vay. Tarihsel olarak geçerliliği süren altı oku eksiltirsen vay ki vay. ??? Bu arada CHP’ye sosyalist, sosyal demokrat, liberal ve Kemalist birlikteliğini önerenleri görüyoruz. Böyle bir koalisyon olur mu, tartışılabilir. Ama en azından herkes kimliğini ortaya koyar, “sahicilik” sağlanır. Böylece liberal olup da sol söylemler kullanma zahmetinden kurtulur kimileri... Konunun tartışılacak birçok yanı var. Batı’nın sosyal demokrat partilerinin programını önerenlere, o yapıların giderek sağcılaştığını ve kan kaybettiğini, Almanya’da SPD, İngiltere’de İşçi Partisi, Yunanistan’da PASOK gibi küreselleşmenin dümen suyuna girdiklerini anımsatmakta yarar var. Sahi şu CHP bir de Latin Amerika’da yükselen, birçok ülkede iktidar olan küreselleşme karşıtı, antiemparyalist, yurtsever, ulusalcı, bağımsızlıkçı, halkçı sol partilere de bir baksa ya... sunacağı anahtar listenin iki yıl içindeki akıbeti belirleyecek... Kılıçdaroğlu’nun Kılıçdaroğlu’na rakip yok. anahtarı “yerel seçim” ile “Cumhurbaşkanlığı seçimi”nin kapısını açarsa ne âlâ... Açmazsa sadece CHP’nin değil Türkiye’nin başı belada... Cumhurbaşkanlığı’na çıkmasını önleyebilecek lider olarak görülüyor! “Son kez” aday olacağını açıklayan Merkezin sağı solu una inanıldığından mı nedir... CHP’nin de “merke z sa açılmayı” sürdüreceğ ğa i anlaşılıyor. Cumhuriyet’in kurm ay siyasi muhabiri Türe y Köse, Kılıçdaroğlu’na kafal ardaki soruyu soruyor: “Merkez olmayan sola açılmak da düşünülüyor mu?” CHP lideri, açık ve köşeli sorulardan mutlu oluyor. PM listesinde bunu n da görüleceğini söylüyo r. KP’nin “merkez sola A açılarak” iktidar olduğ CHP’de liderleri en çok terleten kurultaylar.. Yalnızca Parti Meclisi (PM) seçiminin yapılacağı kurultaylar.. İsmet Paşa’ya da, Karaoğlan döneminde Ecevit’e de en çok kök söktüren kurultaylar... Sadece PM seçimli Anahtarlı liste kurultaylar oldu. Bugünkü kurultay da öyle.. Liste nasıl olacak? Bölgelerin, kentlerin dengeli temsili... Halka güven veren deneyim, birikim sahibi... Halkla 365 çarpı 7/24 teması sürdürecek.. 6 Ok’a ve köklere de sahip çıkacak... Gençlerin ve kadınların söz sahibi olacağı... Bir liste... Elbette listede meslek dengesi olduğu kadar “şöhret dengesi” de gözetilecek... Çünkü halk popüler kişilere daha çok ilgi ve güven duyuyor. Bu noktada, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin çekincesi var. Bu konuda hazırlanan raporu Konsey’de uzun süre görev yapmış CHP’li eski bakanlardan Prof. Abdülkadir Ateş ğı vardır: Gazetecinin iki ayrıcalı bakan ce ön n Kabine ilanında tayin etmek! yapmak! Kurultaydan önce liste İmtiyaz anımsattı. Raporda; “Medyatik şöhretler, sanatçılar, futbolcular, film yıldızları siyasete tepeden inmek suretiyle demokrasinin işleyişi ve siyasi parti gerçeği bakımından risk oluştururlar” deniliyor. Raporda ayrıca “kurucuları ve hedefleri şeffaf olmayan sivil toplum kuruluşlarının da aynı şekilde demokrasi için bir tehdit oluşturabileceği” de belirtiliyor. HARBİ SEMİH POROY Laik Cumhuriyet Çökerken CHP Ne Konuşacak? Türkiye’de sanki detay bir hukuk maddesi tartışması yapılıyormuş gibi, yeni anayasa kapsamında, rejim darbesi ADI KONARAK gerçekleşiyor, laiklik hançerlenerek Atatürk Cumhuriyeti’ne son nefesi verdiriliyor. CHP’de ise yine bir hafta içi kurultayı ile siyasi gündemin ortasında Kılıçdaroğlu’nun ilk defa çoğunluğunu kendi kontrol ettiği bir liste ile çalışma fırsatı bulacağı konuşuluyor. İyi de esas soru şu: CHP hedefleri olan bir siyasi parti ise, bir gün hasbelkader iktidar olsa, nasıl bir toptan dönüştürülmüş Türkiye’yi teslim almış olacak? Elimizde bu gidişle demokrasiyi çalıştırabilecek herhangi bir mekanizma artığı bile kalmış olacak mı? CHP neyi hedeflediğini veya hangi dev tezgâhla karşı karşıya olduğunu anlıyor mu? CHP, biraz sanki ANAP’ın dört eğilimini andıran bir biçim bozma peşinde koşturuyor. “Temiz işadamları”, “Sosyal demokratlar, liberaller, Atatürkçüler, sosyalistler” tanımlamalarına, adı geçen Bekaroğlu ile partinin resmi dilinden bir de “İslami sosyalistler” açılımı eklenmiş oluyor! Siz bu yazıyı okuyana kadar, bu isim CHP’ye girse de girmese de, adının bu düzeyde telaffuz edilmesi bile fazlasıyla anlamlı. Buna rağmen, malum eleştirilere de set çekmek isteyen Kılıçdaroğlu “Altı ok tartışılmaz” diye net bir mesaj vererek ulusalcı çevreleri teskin etmek istiyor; ancak burada sormak lazım: Pardon ama sizin için “Altı ok” ne anlama geliyor? Okçuluk federasyonu logosu mu? Göze hoş gelen sipariş verilmiş bir grafik tasarım mı? Geçen hafta bu ülkede Cumhuriyet’in çöküşünün, demokrasinin yanlış tarifinden kaynaklandığını hatırlatmıştım. Demokrasi düşmanlarına, demokrasilerde yer ve eylem özgürlüğü vermek “çok demokrat olmak” mıydı; yoksa “demokrasinin ipini çekmek” mi? Bugün artık iktidar, çirkin antidemokratik hedeflerini saklamadan basın özgürlüğü ve laiklik başta olmak üzere demokrasiyi imha etme planlarını yeni anayasa ile devreye sokmuş durumda. Ne yazık ki “Yeni CHP” de bu karanlığa kaymayı büyük ölçüde hızlandırıyor. “Solun kalesi”, AKP’nin laiklik ve çağdaş yaşam tarzlarına yaptığı saldırıları görmezden geliyor. Tarihte iktidarın hangi yöntemlerle ele geçirilip, nasıl illegal dayatmalarla pekiştirilebildiğini hatırlamıyor. Tüm bunlara ek olarak, anayasanın değiştirilemez maddeleriyle beraber uğradığı kökten saldırı, CHP’yi artık belki de geriye dönülemez hatalarının dibine itmiş durumda. Bazı iktidarlar gücü elden bırakmamak için her şeyi yapabilirler. Hele artık o güç dengelerinde caydırıcı hiçbir unsur kalmamışsa! “Demokrasi, yalnız oyunun kurallarını kabul edenler arasında bir oyundur” kaidesini unutursanız, sonuçlarını böyle yerlerden toplarsınız. Gücü ele geçirince kuralları baştan kafalarına göre yazan zihniyetleri oyuna dahil ederseniz, şikâyet hakkınız kalmaz. Teşekkürler SHP. Teşekkürler “Yeni CHP”. Bugün CHP, anayasa çalışmalarına katılarak AKP’nin şeriatçı darbesini meşrulaştırmaktadır. Artık “basın hürdür, sansür edilemez” ve “devletin düzeni kısmi olarak bile dini esaslara dayandırılamaz” maddelerini bile doğrudan çöpe atabilen AKP, tarihi de keyfi şekilde değiştirmektedir: İsmet İnönü’nün adının ortaöğretimde kritik uluslararası ilişkiler metinlerinden çıkarılması, AKP dönemi övgüsünün ders kitaplarına sızdırılması, bu tavrın yansımalarıdır. Oluşturulmak istenen anayasanın basın sansürü gerekçeleriyle, iktidar istediği her gazeteciyi cezalandırabilir. CHP o masadan kalkmayarak, komisyona varoluş desteği vererek, inşası süren yobaz kökenli ve sahte demokrasi iddiaları yüklü bu kandırmacaya ortak olmaktadır. Türkiye, son dört yıldır, siyasi alanda kendisine karşı koyabilecek hiçbir kuvvet görmeyen AKP’nin hırs ve tahammülsüzlükleriyle boğuşamamaktadır. Bu saldırgan oluşuma karşı neredeyse kendi temel ideolojisini ve hatta varoluş nedenlerini iptal etmiş görünen CHP de, Kılıçdaroğlu döneminde hissedilir bir direnç gösterememektedir. İsa Gök, Haluk Koç, Nur Serter ve Muharrem İnce dışında bu uçuruma yuvarlanışı hangi vekillerin gördüğü pek bilinmemektedir. Oyları yüzde 20 civarında gezinen Atatürk’ün Partisi(?), bundan da daha dramatik şekilde sanki ideolojisiyle ve kökleriyle bağlarını koparmış, AKP’yi ülkede tek parti iktidarı cennetine taşımıştır. Ülkenin muhalif aydınları ile oluşturduğu bağlar, ciddi rota değişiklikleriyle gelmediği sürece, boşa atılmış adımlar olarak kalır. CHP daha nereye kadar AKP’yi ülkede ve yurtdışında yasal platformda tutmaya yarayan korkuluk olmaktan çıkacaktır? Bugünkü kurultayda acilen tartışılması gereken başlıklar bunlardır. HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc@yahoo.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com ŞENCAN C MY B C MY B Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. HÜSEYİN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ İskandinav ülke 1 lerinin, “şnaps’ da denilen ulusal içkisi. 2 2/ Dalgalı parıltılar 3 verilmiş olan bir tür 4 kumaş... Eskrimde kullanılan üç silahtan 5 biri. 3/ Mahşer gü 6 nünde iyilik ve kötülük ordularının sa 7 vaşacağı yer. 4/ Şar 8 kının sert bir biçim 9 de vurgulandığı dis1 2 3 4 5 6 7 8 9 ko müzik üslubu... Kâğıtları bir arada tutmaya yarayan 1 Ş A Ş I R T I M çengel. 5/ Kapı boşluğu 2 I L I S U S K İ nun alt bölümü... Kimi gö 3 R A K MA K A K çebe Türk boylarında birkaç 4 L R ME S A N E aileye ait çadırdan oluşan 5AMB O L İ O R topluluk. 6/ Mide asidinin 6 Ğ A K İ T A İ yemek borusuna kaçması. 7/ A D E N Bir cetvel türü... Porselen 7 A L F A U N İ D O yapımında kullanılan bir 8 N A R 9 L A B N E E S tür beyaz ve gevrek kil. 8/ Evin bölümü... Öğütülmüş tahıl... Bir soru sözü. 9/ Ölçek... Pamuktan dokunmuş basma. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Acıbadem ya da kayısı çekirdeği aromalı İtalyan likörü. 2/ “Özbek güreşi” de denilen ve judo ile güreşin karışımı olan spor dalı... Büyük erkek kardeş. 3/ İnsanların kanını emdiğine inanılan hortlak... Yemek. 4/ Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre... Tatlı bir çörek. 5/ Kuzey gökkürenin en parlak yıldızı... Spor karşılaşmalarında kuraldışı hareket. 6/ Ağırlık ve uzunluk ölçüleri için kabul edilmiş yasal ölçü modeli. 7/ Mal ya da paranın elden ele dolaşması. 8/ Kenarları saçaklı bir tür başörtüsü... Kayınbirader. 9/ Giysi kolu... Tanrı bağışlamasından yoksun kalma.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle