18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN 2012 PERŞEMBE 6 HABERLER AKP’ye ‘ya ters bir rüzgâr eserse’ uyarısında bulunan Gülerce, değişikliğin endişe verici olduğunu yazdı Cemaatten ÖYM ayarı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın özel yetkili mahkemelere ilişkin yeni bir düzenleme yapılabileceği yönündeki açıklamalarının ardından özellikle cemaat medyasında “kaldırılmasının felaket” olacağı yönündeki haber ve yorumlar, cemaatin değişikliğe karşı olduğunu ortaya koydu. Cemaatin önde gelen isimlerinden Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce de bu karşı duruşunu net bir biçimde yazdı. Gülerce, AKP’ye “ya ters bir rüzgâr eserse” uyarısında bulunarak, ÖYM değişikliğinin endişe verici olduğunu savundu. Gülerce, “Ne oldu, nasıl oldu, neden oldu” başlıklı yazısında, AKP tabanının endişeli gördüğünü belirtirken “Özel yetkili mahkemelerin kaldırılacağı yolundaki açıklamalar, ‘AKP nereye gidiyor’ sorularını arttırıyor. Hele Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın; ‘Özel yetkili mahkemeler, hukuk devletinde olmaması gereken mahkemelerdir. Gereken yapılıyor, yapılacak’ sözleri, gözleri fal taşı gibi açtı” değerlendirmesini yaptı. “Bu nasıl söz böyle” diye yazan Gülerce yazısını şöyle sürdürdü: “Bu mahkemeleri, 2004’te AB üyelik yolundaki reform adımları sırasında devlet güvenlik mahkemelerini kaldırarak ‘ihtisas mahkemeleri’ olarak kuran AKP... 2005’ten beri yürürlükteler. Yani bu mahkemeler hukuk devleti ile bağdaşmıyorsa, 7 yıldan beri bu hukuksuzluğu kim yapmış oluyor? Sayın Bozdağ, CHP’nin dediğine gelmiş mi oldu? AKP’ye bir haller olduğunu söyleyenlerin eleştirilerini ciddiye almak zorundayız... Ama AKP’nin bir muhasebe yapması gerektiğine Kürt Meselesi Zirvesi Henüz daha iki lider görüşme halindeyken, sonuçları üzerine yazı yazmak, kelle koltukta gitmek olur, ama ben olaya önümüzdeki iki yıl içinde yaşayacağımız başkanlık ve genel seçimler stratejisi açısından bakacağım için, görüşme sonucunu şimdilik önemsiz görüyorum... Ama önce, zirve ile ilgili birkaç söz söylemek gerekir: Kürt Meselesi, şu veya bu şekilde, ama ancak bir ulusal mutabakatla çözülebilir (iç çözüm!). Hiçbir partinin bu ulusal konunun üzerinden tek başına gelebileceğini düşünmüyorum. Kılıçdaroğlu’nun girişiminin yeni ve olumlu bir tartışma ortamı yaratmasını dilemeliyiz... Ulusal birlik çerçevesinde çözümleri tartışmaktan başka bir çare de bulunmuyor. Dış iktidarların dayatmalarıyla, yararına ve güdümünde, tek başına hareket edecek bir iktidarın soluğu hızla kesilir! Gelelim “Kürt Meselesi’ne Çözüm” zirvesine... Kılıçdaroğlu’nun önerileri, AKP’de yankı bulur mu? AKPCHP mutabakatı sağlanabilir mi? ??? Ummuyorum, çünkü AKPErdoğan’ın hem Cumhurbaşkanlığı ve Başkanlık hem genel seçimler yeni stratejisi, CHP ile Kürt meselesinin çözümünde bir mutabakata varmasına engel... Açıklayayım... Birkaç aydır Erdoğan ile MHP arasında, özellikle sıkı bir diyalog ve ittifak kuruldu. Birbirlerine çiçek atıp duruyorlar! KCK operasyonları, MHP’den büyük destek gördü. MHP sanki varlığını Kürt meselesine bağlayan bir parti gibi! Devlet Bahçeli AKP’ye şunu diyor: “Kürtlere taviz verme, boyun eğme, partimvarlığım sana kurban!” Tam da Erdoğan’ın istediği de budur: Ver canını, ver partini, ver seçmenini! Erdoğan yıllardır, MHP’yi istiyor! ??? MHP’yi 2010 Haziran seçiminden önce de istiyordu! O zaman MHP’ye şantaj devredeydi! MHP yöneticileri seks kasetleriyle düşürüldü, MHP “ahlaksız parti” algısıyla seçmeninin AKP’ye yönelmesi sağlanmaya çalışıldı... Ama bu siyasi çirkeflik seçmen nezdinde tutmadı... Eğer seks kaseti kumpası tutsaydı, bugün AKP anayasayı tek başına değiştirecek bir çoğunluğa sahip olurdu ve Başkanlık Sistemi de kurulmuş olurdu! Erdoğan yeni dönemin Padişahı olarak! ??? Sistem “seçim stratejileri” üzerinden çalışıyor! Bunu görmeden, AKP’nin Türkiye hedeflerini analizlerin temeline oturtmadan, bugünkü politik oyunları izleyemeyiz... AKP’nin MHP Seçim Stratejisi sürüyor, çünkü AKP’nin seçimlerde oy potansiyelini arttırması, MHP’yi eritebilmesine bağlı... Doğal büyümesinin sonuna geldi, CHP oyları bir duvar gibi önünde duruyor. Bu nedenle eritebileceği tek parti MHP! Geçen seçimdeki seks kaseti stratejisi, yerini milliyetçilik stratejisine bıraktı... Geçen seçimde de, seks kasetlerinin yanında, MHP sloganlarını devralmıştı: Tek Devlet Tek Bayrak Tek Millet! Üstelik “Ben olsaydım APO’yu asardım!” bile dedi!!! Şimdiki stratejisi, MHP’yi işlevsizleştirerek etkisizleştirme.. Bir iktidar partisinin her zaman, MHP gibi bir partiyi, benzerlikleri kullanarak eritme olasılığı vardır. İktidar zaten kendi başına bir çekim gücüdür. MHP’li yüzde 5 seçmen, yahu bunlar bizim partiden daha iyi, en azından benzer programda ve düşüncede derse ve AKP’ye kayarsa, olay biter... MHP giderek fuzuli bir partiye dönüşüyor gibi. ??? Sonuç: Erdoğan, CHP ile Kürt meselesinin çözümü üzerine işbirliğine, MHP ve seçmenini feda asla etmez. Bir oyalamadır gider. Nitekim, yazı biterken gelen ilk açıklamada, AKP, olumlu tespitler var, MHP ve BDP’yi ikna etsin CHP, biz varız, açıklamasını yaptı! Burada AKP için kilit parti MHP’nin iknasıdır... Bu konuda onsuz adım atmaz... MHP’yi yiyecektir, gözleri onun üzerindedir, onu yiyemeden asla büyüyemeyeceğini görmektedir! MHP ve Bahçeli de yenecek kıvama gelir, sanki başka bir seçenek önlerinde kalmayacak gibi... Bu Kürt meselesinde MHP ya bitecek (AKP ile işbirliği) ya da büyüyecek (AKPCHP işbirliği)... İkincisi olmayacağına göre! Tabii, ulusal bir mutabakat sağlanması Türkiye’yi kurtaracak bir çözümdür. Kürt meselesi, Türkiye’nin önünü hem karartmakta hem de tıkamaktadır. Ama... Amalar çok. CHP şüphesiz iyi niyetle bir çözüm partisi rolüne geçti. Bu politikanın CHP’ye büyük Kürt oyları getireceğini ise sanmamak gerek. CHP de öyle bir düşünceyle bir çözüm inisiyatifi herhalde geliştirmedi, herhalde!! ERDOĞAN’DAN SERT ÇIKIŞ ÖZDEMİR: ÖYM’LER TERÖR ÖRGÜTÜ ‘ÖYM’ler devlet içinde devlet’ Haber Merkezi Başbakan Tayyip Erdoğan, dün gece katıldığı bir televizyon programında özel yetkili mahkemelere sert eleştiriler getirdi. Özel yetkili mahkemelerle ilgili tartışmanın MİT Müsteşarımın ifadeye çağrılması ile başladığını söyleyen Erdoğan, “Burada yargı her şeyi bir kenara koyup yürütme alanına girme gibi bir adım attı. Siz hangi şartlarda MİT müsteşarını dinleyebilirsiniz bu belli. Şüpheli sıfatıyla çağırırsanız burada her şey alt üst olur. Burada devletin tekerine çomak sokmak gibi olur” dedi. “Bana bağlı olan müsteşarımı alırsanız ben durmam. Ha alacaksanız beni alın. Bu ister istemez ‘Biz devlet içinde ayrı bir devletiz’ diyerek Cumhurbaşkanı’na kadar herkesi çağırırım diyebiliyor. Çağırdım oldu diyebiliyorlar” ifadelerini kullanan Erdoğan, 250. maddede yapılacak düzenlemeye ilişkin taslağın son halinin kendi önüne geleceğini ve inceleyip karar vereceklerini söyledi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, özel yetkili mahkemelere ilişkin yeni bir düzenleme hazırlığıyla ilgili, “Ortada olmayan bir şey için değerlendirme yapmak doğru olmaz. Önce bir çalışma varsa, bu çalışmanın çerçevesini görmemiz lazım” dedi. Meclis’te tartışma Bakanın konvoyunda şüpheli araç paniği ADANA (Cumhuriyet) Adana Havaalanı’ndan konvoyla Ceyhan ilçesine gitmekte olan Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve beraberindekiler otoyolda ilerlerken, iddiaya göre konvoya karışan bir otomobil, Bakan Ergin’in makam aracını tehlikeye düşürecek biçimde sıkıştırdı. Polisin “dur” ihtarına da uymayıp kaçan ve içinde 2 kişinin bulunduğu belirtilen otomobil, Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi Suluca Mahallesi yakınlarında otoyol çıkış noktasında takla atarak yoldan savruldu. Görgü tanıklarının ifadesine göre, takla atan araçtan çıkan iki kişi olay yerinden uzaklaşarak kayıplara karıştı. Araçta yapılan aramada, hırsızlık anında araçların camlarını kırmada kullanılan bir buji ile bagajda bir maske bulundu. Aracın, çeşitli suçlardan sabıkası bulunan “Cono” aşireti mensuplarından N.D’ye ait olduğu belirlendi. inanıyorum.” AKP’nin kendi kurduğu mahkemelere şimdi “hukuksuz” dediğini kaydeden Gülerce, “Ne oldu, nasıl oldu, neden oldu?” diye sordu. Gülerce yazısında şu değerlendirmeyi ve “uyarıyı” yaptı: “10 yıldır demokratikleşme adımları atıldı ama vesayet sistemini kurumsal olarak değiştirecek değişiklikler henüz yok ortada. (...) Kimileri Balyoz davası tutuklu sanıkları muvazzaf ge neral ve amirallerin kin, nefret, iç savaş hazırlığı, çoluk çocuğa kadar uzanacak intikam konuşmalarının bantlarından rahatsız. Ama hiç pişmanlık duymayan, cezaevinde iyice bilenen bu adamlar demokrasi için en ciddi tehdidi oluşturmuyor mu? Neye güvenerek böyle konuşuyorlar? Onlar içeride iken dışarıda yeni bir cunta mı mayalandı? Bunlardan endişelenmeyelim mi? Demokrasi yoku şundan düzlüğe henüz çıkmadık. ‘İktidar gevşemesin, aman bütün kazanımlar yok olmasın’ diye düşünmeyelim mi? Allah korusun, ‘ya ters bir rüzgâr eserse’ diye huzursuz olmayalım mı? İşin içine başka şeyleri karıştıranlara, artık hüsnüzan ile bakmakta zorlanıyorum. Ters bir rüzgâr eserse, ülke kaybedecek, millet kaybedecek... Demokrasi için tehlike devam ediyor diye siren mi çalınsın illa ki?” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) “Türkiye İnsan Hakları Kurumu Yasa Tasarısı”nın görüşüldüğü TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nda “Özel Yetkili Mahkeme (ÖYM)” tartışması yaşandı. CHP’li komisyon üyesi Malik Ecder Özdemir, ÖYM’lerin “yasa eliyle kurulmuş terör örgütü” olduğunu belirterek “Yöneticisi de Adalet Bakanı’dır, Başbakan’dır” deyince tartışma yaşandı. Toplantıda söz alan CHP’li Özdemir, cezaevlerinin koşullarının gitgide kötüleştiğine dikkat çekerek “Önce ‘parasız eğitim’ isteyen öğrenciler terör örgütü kurucusu ve üyesi yapıldı. Gazeteciler, bilim adamları, aydınlar, kuvvet komutanları terör örgütü kurucusu ve üyesi yapıldı. Şimdi KCK davasında yetmiş yaşındaki Cemile Yaşar terör örgütü kurucusu ve üyesi yapıldı. Evet Türkiye’de terör örgütü gibi çalışan bir örgüt var, o da özel yetkili mahkemeler” dedi. ÖYM’lerin “yasadışı” değil, “yasası” olan bir terör örgütü olduğunu kaydeden Özdemir, “Türkiye’de hukuku, adaleti katlediyorlar. Bu terör örgütünün yöneticisi de Adalet Bakanı ve Başbakan’dır” deyince gerilim yaşandı. Komisyon Başkanı Ayhan Sefer Üstün’ün “Bir bakana böyle hitap edemezsiniz” dediği Özdemir, bu mahkemelerin yasadışı örgüt gibi çalıştığını belirterek “Bu mahkemeler hukuku katletme adına çalışıyor. Sorumlusu da tepesindeki Adalet Bakanı’dır” dedi. Özdemir, kendisine müdahale etmeye çalışan Üstün’e tepki gösterirken AKP’li Mehmet Metiner, “ETÖ’nün avukatlığını yapma” diye laf attı. AKP’li Abdurrahim Akdağ da “70 yaşındaki bir kadının orada olması vicdana aykırı” diye konuştu. ALİ KAYPAKKAYA YAŞAMINI YİTİRDİ 39 yıl sonra Tanıklık Günleri’nde TGC Başkanı Orhan Erinç ve yazarımız Şükran Soner konuştu oğlunun SİBEL BAHÇETEPE yanında Türkiye sosyalist hareketinin devrimci önderlerinden tarihe “ser verip sır vermeyen” lider olarak geçen TKP/MLTİKKO’nun kurucusu İbrahim Kaypakkaya’nın babası Ali Kaypakkaya (84) önceki gece saat 03.00 sıralarında Ankara’daki evinde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Ali Kaypakkaya, vasiyeti üzerine bugün düzenlenecek törenin ardından oğlu İbrahim Kaypakkaya’nın Çorum’un Karakaya köyündeki mezarının yanında toprağa verilecek. Hayatı acılar ve mücadele içinde geçen inşaat işçisi, emekli Ali Kaypakkaya, 18 Mayıs 1973 yılında oğlu İbrahim Kaypakkaya’nın parça parça edilmiş cenazesini Diyarbakır Cezaevi’nden teslim almış, oğlunun mücadelesini de hayatı boAli Kaypakkaya yunca devam ettirmişti. Partizan’dan yapılan açıklamada, “Ali Kaypakkaya, 68 kuşağının yaşadıklarına bir baba olarak tanık olan, yaşadıklarını, gördüklerini bugünlere taşıyan, döneme ait tarihsel belleğimiz, değerimizdi. İbrahim Kaypakkaya Ali Amcanın, hüzünlü, yaşlı ama gururlu gözlerini, duruşunu unutmayacağız” denildi. Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri ile Yeni Demokrasi Aileleri Birliği ise Ali Kaypakkaya’nın bütün devrimci ailelere örnek olduğuna dikkat çekildi. İbrahim Kaypakkaya’yı övdüğü iddiasıyla hakkında dava açılan Türk halk müziği sanatçısı Pınar (Sağ) Aydınlar da “Devlet bizi yargılıyor, ama alacaklı olan Kaypakkaya’dır” dedi. Grup Munzur üyesi Ercan Duman da “Ali Amcanın dik duruşu bütün devrimci ailelere örnek oldu” değerlendirmesini yaptı. ‘Balbay her bedeli ödedi’ İstanbul Haber Servisi Tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun (GÖP) düzenlediği “Tanıklık Günleri”nde, yazarımız Şükran Soner Ergenekon davasında yargılanan gazetemiz yazarı CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’a tanıklık etti. Soner, “Tutuklu meslektaşlarımız için bu kavgayı büyütmek zorundayız. Balbay, tutuklu gazetecilerin öncülüğünü yapmak için içeride her bedeli ödedi ve ödemeye devam ediyor” dedi. Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda dün bir araya gelen gazeteciler ve tutuklu yakınları Mustafa Balbay, Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Çağdaş Kaplan, Yürüyüş dergisi muhabiri Naciye Yavuz, Özgür Halk Dergisi Yazıişleri Müdürü Ömer Faruk Çalışkan ile Heviya Jine’nin editörü Sultan Şaman için adalet istedi. Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını istedi. (UĞUR DEMİR) ‘Yorumla yargılamayın’ Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı, gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, konuşmasında 102 gazetecinin tutuklu olduğunu, terörün yozlaştırılmış tanımıyla gazetecilerin “terörist” sayıldığını dile getirdi. 3. yargı paketinin gündemde olması nedeniyle yasa yapıcılarını bir kez daha uyardıklarını belirten Erinç, şöyle devam etti: “Suç tanımları yoruma açık olmaktan çıkarılsın. Özel yetkili mahkemeler kaldırılsın ya da normal yargı kuralları içerisinde faaliyet göstersin. Gazeteciler yargılanmasın demiyoruz. Yorumlamalara dayanılarak yargılanmasınlar. Dilerim ki hapisteki gazeteci arkadaşlarımızın da aramızda olduğu özgürlük talep eden daha başarılı toplantılar yapabilelim.” simge ismi olarak tutuklandığını ifade ederek, “Donanımlı bir gazeteci olarak içeride olağandışı güçle üretmeye başladı. Bu süreçte yaşananları dünyaya ve ülkemize ulaştırırken diğer arkadaşlarımızın da sesi oldu. Milletvekili seçilmesiyle de tutuklu gazetecilerin sesi olma özelliğini bir başka savaş alanında kazandı” dedi. 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerine göre tutukluların daha çok tecrit ve esir edildiklerini vurgulayan Soner, şöyle konuştu: “Bu koşul lar gazeteciler olarak da ne kadar teslim alındığımızın göstergesi. Ele geçirilmiş, tehdit altında satın alınmış bir medya söz konusu. Arkadaşlarımız buraya gelemiyor. Buraya gelirlerse ne iş bulabilirler ne de herhangi bir kanalda program yapabilirler. Bugün burada daha mesleklerinin başında tutuklanmış genç arkadaşlarımız için de özgürlük talep ediyoruz. Bu genç arkadaşlarımız tahliye olsalar dahi damgalandıkları için yaygın medyada iş bulamayacaklar. Bu damgalanmadan aileleri de paylarına düşeni alıyor.” Çağdaş Kaplan’ın babası Nesim Kaplan da “Gazeteci doğruları yazdığı zaman hedef olur. Çağdaş da bu nedenle devlet tarafından hedef seçildi” dedi. Eyleme TGS Başkanı Ercan İpekçi, CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, Canan Kaftancıoğlu ve EMEP yöneticileri de destek verdi. ‘Doğruları yazan hedefte’ Dink davası Yargıtay’a gönderildi İstanbul Haber Servisi Agos Gazetesi Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin dava dosyası Yargıtay’a gönderildi. Davanın görüldüğü İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 77 klasörden oluşan belgeleri 8 çuval içerisinde posta yoluyla Yargıtay’a gönderdi. Mahkemenin 17 Ocak’ta açıkladığı kararda, bütün sanıkların, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan beraatı hükmedilmiş, sanıklardan Yasin Hayal “tasarlayarak öldürmeye azmettirmek” suçundan, Erhan Tuncel ise McDonalds bombalanmasına ilişkin hapis cezası almıştı. Öte yandan, Dink’in ailesi, cinayette sorumluluğu bulunan kamu görevlileri hakkında bir kez daha suç duyurusunda bulundu. Başsavcılığa sunulan dilekçede, görevliler hakkında dava açılması için yeterli delilin bulunduğu ve Dink’in hedefte olduğunun devletin tüm birimlerince bilindiği vurgulandı. ‘BALBAY’A ÖZGÜRLÜK’ KAMPANYASI MAÇKA’DA İstanbul Haber Servisi Gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın serbest bırakılması ve uzun tutukluluk süresine dikkat çekmek amacıyla “Mustafa Balbay’a Özgürlük Girişimi”nce başlatılan imza kampanyasının 3’üncüsü yarın saat 14.00’te Maçka Özgürlük Parkı’nda gerçekleştirilecek. Etkinliğe Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül de katılarak Balbay’ın kitaplarını imzalayacak. Balbay’ın milletvekili seçildiği 12 Haziran’dan bu yana milli iradenin de tutuklu olduğuna dikkat çeken “Mustafa Balbay’a Özgürlük Girişimi” sözcüsü Sevgi Pekaydın, “Mustafa Balbay’ın serbest bırakılması istemiyle başta İstanbul, Ankara ve İzmir’de başlattığımız kampanya çerçevesinde milli iradenin tutuklu olduğuna dikkat çekiyoruz. Ayrıca esaret altında kitaplarını ve yazılarını yazmaya devam eden Balbay’ın kitaplarını yurttaşlarımızla buluşturuyoruz. Yurttaşlarımızda duygularını dile getirerek Balbay’a mektup yazacak” dedi. Sarıgül ise Balbay’ı çok sevdiğini ve eski bir dostu olduğunu belirterek “Bu anlamlı ve önemli toplumsal hareketi sonuna kadar destekliyorum. Ben de kurulacak olan stantta Balbay’ın kitaplarını imzalayacağım” diye konuştu. ‘Üretmeye devam ediyor’ Balbay’ın tanığı Şükran Soner, Balbay’ın, 2009’da sivil darbenin C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle