19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 HAZİRAN 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türkiye’ye gözlemci gönderen MEDEL, bağımsız ve özgür yargının önemine vurgu yaptı 5 ‘Tek sözle hâkim atanmaz’ GÜL’ÜN GÖREV SÜRESİ Raportör ‘7 yıl’ dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi Raportörü Ali Rıza Çoban, Cumhurbaşkanı’nın görev süresini 7 yıl olarak düzenleyen yasa hükmünün iptali için açılan dava hakkında hazırladığı raporunda, “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresi 7 yıldır” dedi. Anayasa Mahkemesi Raportörü Çoban raporunu tamamlayarak Başkan Haşim Kılıç’a sundu. Çoban, Cumhurbaşkanı’nın görev süresini 7 yıl olarak düzenleyen hükmün iptal isteminin reddi yönünde görüş bildirdi. Bu durumda Cumhurbaşkanı Gül’ün görev süresi, düzenlemedeki gibi 7 yıl olacak. Ancak raportörün bu görüşünün mahkeme üyeleri açısından bir bağlayıcılığı bulunmuyor. Rapor önce üyelere dağıtılacak ve Başkan Kılıç’ın belirleyeceği günde yüksek mahkeme nihai kararını verecek. ? Yargının belli bir gücün, cemaatin eline geçme olasılığı, “sistemin kendi elini çekiçle yaralaması” anlamına gelmesi olarak değerlendirildi. İLHAN TAŞCI Cenova İstinaf Mahkemesi Başsavcısı Vito Monetti, hâkim ve savcıların görev yerlerinin bir parmak şıklatılmasıyla kolayca değiştirilmemesi gerektiğini vurguladı. uluslararası yargısal kurumlarla da paylaşacak. Gazetemize değerlendirmede bulunan Monetti, amaçlarının yargı meseleleriyle ilgili olduğunu, yargı sisteminin bağımsızlığını önemsediklerini söylerken haklara ve özgürlüklere duyulan saygının korunmasının önemine işaret etti. Adalet Bakanı Ergin ile görüşmeleri sırasında YargıSen’in kapatılmasına ilişkin kararı ve ILO’nun yargıçların sendika kurabileceğine ilişkin kararını sorduklarını kaydeden Monetti, “Bakan, kuruluş sözleşmesindeki maddeler değiştirilirse sorun olmayacağını söyledi” dedi. Vito Monetti, hâkim ve savcıların özgür olmasının zorunluluğunu anlatırken, hâkim ve savcıların görev yerlerinin parmak şıklatılmasıyla kolayca değiştirilmemesi gerektiğine işaret etti. Monetti, yargıç ve savcıların görev yerlerinin ne zaman değiştirileceğini bilmeleri gerektiğini kaydederken, “Hâkim ve savcılar gerçekten özgürse, bağımsızsa tek sözle atanamamalı, yeri değiştirilmemeli” dedi. Monetti, yargının belli bir gücün, grubun, cemaatin eline geçme olasılığıyla ilgili kaygılara ilişkin ise bunun “yargının kendi elini çekiçle yaralaması” anlamına geleceğini vurgularken, böylesi bir durumda yaralanmadan da yargının sorumlu olacağına dikkat çekti. Yargıda ‘cemaat’ kaygısı Siyasal İslama Yolculuk!.. Çıraklık dönemini atlatıp, “ustalık” dönemine geçen “one munite” Başbakanımızın gündem değiştirmede ne denli usta olduğunu dün yazmıştım. Bugün kaldığımız yerden sürdürelim ülkemizde olup bitenleri. Bizim yandaş medya Kadıköy’de toplanan kadınların çığlıklarını, “Bedenimi kimseye kullandırtmam” dediklerini nedense sayfalarına taşımadı. 20 bin kadın Kadıköy’de yürüdü... Gazetecilikte bir kural vardır. İdeolojiniz ne olursa olsun, gerçekleri okura yansıtmak zorundasınız. Bir yandan eli kanlı terör örgütü PKK’nin kanlı eylemleri öte yandan baskıcı, faşist bir sivil rejimin ayak sesleri... Kadınların çığlıklarını duymak istemeyenlere sesleniyorum... Kadın bedeni sizler için ne anlama geliyor? Siz hangi çağda yaşıyorsunuz? Demokrasi ve özgürlükten ne anlıyorsunuz? Yazımı İstanbul’dan uzakta bir sahil kasabasından yazıyorum... ??? Sabahın ilk saatleri... Gece denize küçük tekneleriyle açılan balıkçılar iskeleye yanaşıyorlar. Biraz sonra balıkçılardan üçüyle çaylarımızı yudumlarken sohbet etmeye başlıyoruz... Genç olanı soruyor: “Ne olacak bundan sonra? Bu baskının sonunu görüyor gibiyim...” Ben “Nedir sonu” demeden genç yanıt veriyor: “Otoriter bir devlet yapısı kuruluyor, ben bile telefonlarımın dinlenmesinden kuşkulanıyorum...” Böyle bir hava tüm yurtta esiyor 10 yıldır... Ege ve Akdeniz kıyıları bu konuda daha duyarlı... Çünkü insanlar gazete okuyor, tartışma programlarını izliyor, siyasetle ilgileniyor. Ancak kırsal kesime doğru uzandığınızda demokrasi ve özgürlükler öyle hiç önemli falan değil... Siyaset hikâye! Ekonomi hikâye! Baskıcı bir rejim hikâye! ??? Bir dağın yamacından o küçük kıyı kasabasını seyrediyorum... Masmavi bir deniz, kalamar avına çıkmaya hazırlanan balıkçılar motorlarını çalıştırıyor. Ekmek parası için 24 saat çalışacaksın, başka çıkış yolu yok! Bir de buralara nergislerin açtığı aralık ayında geleceksiniz... Şimdi kekik ve iğde kokusu var... Neyse! Ve çiçek kokuları içinde Türkiye’nin geldiği çizgiyi düşünüyorum... Yalova’da polisin sıktığı biber gazının ardından komaya giren astım hastası 30 yaşındaki Çayan Birben yaşamını yitirdiğinde ayağa kalkmayan bir toplum yaratıldı yeni baştan... Kürtaj olayına gelince... Tüm dünyada saygın gazeteler Başbakan Erdoğan’ın kürtaj açıklaması üzerine değerlendirmeler yaparken ortak bir noktada birleşiyor: “Türkiye’de kökleri İslamda olan hükümete ilişkin, özellikle kürtaj konusu Başbakan tarafından gündeme getirilince, kaygılar artmaya başladı.” ??? Ülkeyi yönetenler açık açık şöyle deseler inanın rahatlayacağım: “Türkiye’yi dini kurallara, şeriat hükümlerine göre yöneteceğiz...” Demiyorlar, diyemiyorlar... Hani 12 Eylül darbecileri yargılanacaktı, onlardan hesap sorulacaktı? Ortada bir iddianame var ama tek tutuklu yok! Sivil demokratik özgürlükçü anayasa ne oldu? Karıştırmayın! Aklınız eriyor mu, 12 Eylül faşizminin getirdiği Partiler ve Seçim Yasası’nın değiştirileceğine? Yüzde 10 engeli kaldırılsın, 1965 seçimlerinde uygulanan “Milli Bakiye” yaşama geçsin, sosyalistler nasıl toparlanacak göreceksiniz. Bunların hepsi gerçekleri yansıtıyor... Vatikan kürtaja karşıymış! Şuymuş buymuş! Bırakın onu bunu siz, ABD ve AB ülkelerinde kürtaj yasak mı? ??? Laik bir ülkede din adamları “fetva” gibi açıklama yapabilir mi? Gerçekten ülkeyi yönetenlerin demokrasi ve özgürlükler gibi bir derdi var mı? Bakın Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine. Baskıcı rejimler yıkılırken, yerine “siyasal İslam” geliyor... Halk geçmişteki diktatörleri arıyor şimdi... Çünkü özel yaşamlarına “İslam” adına “müdahale” ediliyor. Ey yandaşlar, candaşlar, “yetmez ama evet” diyenler, nasılsınız, iyi misiniz? Mustafa Kemal ve arkadaşlarına çok şey borçluyuz çok! Farkında mısınız? ANKARA Demokrasi ve Özgürlük İçin Avrupalı Yargıçlar Birliği (MEDEL) kararı uyarınca Türkiye’de yargının durumunu incelemek üzere görevlendirilen bağımsız gözlemcilerden, eski MEDEL Başkanı, Cenova İstinaf Mahkemesi Başsavcısı Vito Monetti, hâkim ve savcıların görev yerlerinin bir parmak şıklatılmasıyla kolayca değiştirilmemesi gerektiğini vurguladı. Monetti, yargının belli bir gücün, cemaatin eline geçme olasılığının “yargının kendi elini çekiçle yaralaması” anlamına geleceğini belirtirken böylesi bir durumda yaralanmadan da yargının sorumlu olacağını kaydetti. Geçen mart ayında Portekiz’de gerçekleştirilen Demokrasi ve Özgürlük İçin Avrupalı Yargıçlar Birliği (MEDEL) olağan toplantısında belirlenen gözlemcilerin Türkiye’ye gelerek, yargıdaki gelişmeleri incelemesi kararlaştırılmıştı. Bu çerçevede eski MEDEL Başkanı, Cenova İstinaf Mahkemesi Başsavcısı Vito Monetti ile Stuttgart Yargıcı Christoph Strecker bağımsız gözlemci statüsüye Türkiye’ye geldi. Gözlem heyeti, program kapsamında, YARSAV yöneticileri, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Yargıtay Başkanı Ali Alkan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, HSYK üyeleri, siyasi partilerin grup başkanvekilleri ile görüştü. Heyet, Deniz Feneri soruşturmasından el çektirilen, halen yar gılanan cumhuriyet savcısı Nadi Türkaslan ve yürüttükleri soruşturmaların ardından haklarında soruşturma başlatılan bazı cumhuriyet savcıları ile de görüşecek. Gözlemci Vito Monetti ile Christoph Strecker elde ettikleri bilgiler ışığında incelemelerinin sonuçlarını raporlaştırarak Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve diğer YARGIYA CHECKUP MEDEL üyesi olan YARSAV Başkanı Murat Arslan da gözlemcilerinin incelemelerine ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye’nin içinden geçtiği süreç göz önüne alındığında, bu çalışmanın hem Türk yargısı için bağımsız bir gözlem heyetinin saptamaları ile bir checkup niteliğinde olacağından hem de Türk yargıçlarının yaşadığı sorunların uluslararası camia tarafından daha fazla bilinir olmasına katkı sağlayacağında kuşku bulunmamaktadır. İnceleme sonucunda hazırlanacak rapor, yakın gelecekte Türk yargısının sorunlarının çözümünü kolaylaştırabilecek bir belge olabileceği gibi, tarihe not düşme adına kayıtlara geçmiş bir belge olarak tarih sayfalarında yerini alabilir.” Emniyetin personel sayısı 24 bin kişi arttı ANKARA (ANKA) İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı birimlerde personel sayısının son 2 yıl içerisinde 24 bin 100 kişi artarak 232 bin 122 kişiye ulaştığını bildirdi. CHP Kırklareli Milletvekili Mehmet Kesimoğlu, “Emniyet Genel Müdürlüğü’nde personel sayısı son 2 yılda ne kadar artmıştır? Bazı birimlerde personelin yığılma nedeniyle oturacak yer bulamadığı doğru mudur” sorularını yöneltti. Önergeyi yanıtlayan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, “Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı birimlerde Emniyet Hizmetleri Sınıfı personel sayısı son 2 yıl içerisinde 24 bin 100 kişi artarak 232 bin 122 kişiye ulaşmıştır. Yığılma söz konusu değildir” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle