19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 HAZİRAN 2012 PERŞEMBE 6 HABERLER Başbakan Türkiye’nin ilk yerli üretim askeri uçağı Hürkuş’un töreninde yine sert mesajlar verdi ‘Hadlerini bildiririz’ ‘REAKSİYON GÖSTERİRİZ’ Başımız Belada Ey okur; bir başbakan, neredeyse bir yıldır ve durmadan nedeni ne olursa olsun, komşu ülke rejimi için yıkılmalı diye demeç verir mi?.. Ülkeye uluslararası askeri müdahale çağrısı yapar, Birleşmiş Milletler’den karar çıkmayınca iki kez bozulur ve kızar mı?.. Kendi sınırlarını karıştırıcılık, kışkırtıcılık, askeri operasyon ve saldırı faaliyetlerine açar mı? Bu nedenle yazdım ki, Başbakan Suriye’ye çoktan savaş ilan etmiştir... Uçak düşürülmesi bu savaşın bir sonucuürünüdür.. Kimse, “Yahu kardeşim sen Suriye’yi bir yıldır düşman ilan et, uçağın düşürülünce de bu nasıl iş, bu ne düşmanlık diye söylen” demiyor! Gerçeği görün gerçeği! Uçağımızın düşürülmesi, Türkiye’yi esir alan ve geleceğine ipotek koyan bir olaya dönüşmüş durumda. Erdoğan – Davutoğlu ikilisinin bu politikasının esiri olduk. Başbakan, politikalarını eleştiren medya ve yazarlara yine gözdağı verdi... “Milli konuda bizi destekleyeceksiniz, ben ne yaparsam yapayım arkamda olacaksınız” diyor. Fareli Köyün Kavalcısı öyküsünü anımsar mısınız? Millet, “konu ulusaldır” diyerek RTE’nin savaş politikasına destek vermeli mi?.. Milletinkamuoyunun böyle bir görevi olursa, yandı gülüm keten helva! Tam tersine, toplumda uyarıcı karşıt sesler yükselmeli ki, iktidarları dizginleyici ve yanlışları önleyici bir rol oynasın... Bu amaçla, tartışma konuşma ortamının yok edilmesi değil, daha da genişletilmesi gerekir... ??? Şu soru hiç tartışılmadı: Komşu ülkelerin rejimlerini değiştirmek, yıkmak, yerine yenilerini inşa etmek Türkiye’nin işi midir? Bunu ABD zaten yapıyor. Şüphesiz uluslararası hukuk, vicdan ve kamuoyu, iktidarların halkına katliam uygulamasına izin vermez, vermemelidir de... Halkların garantisidir bu hukuk... Ama bu hukuk, örneğin Libya’da, Kaddafi’nin yıkılıp yerine yenisinin getirilmesi biçiminde gerçekleşti. Uluslararası müdahale, güçlülerin çıkarları doğrultusunda gerçekleşiyor! Aslında Suriye için de yapılmak istenen budur. Büyük Ortadoğu planının parçasıdır Suriye’deki rejim değişikliği. Bunu ABD’liler, Suudiler doğrudan yapamaz. Onlara birisi gerek. Bizim iktidar, salı günkü yazımda belirttiğim çerçevede, ABD ve Batı çıkarları doğrultusunda kraldan fazla kralcı davrandı. Ana sorun budur. Kraldan fazla kralcılık, iktidarın en yumuşak karnıdır, Başbakan ise şiddetle bunu reddediyor. “Biz başkalarının emriyle iş yapmayız” diyor! Ne derse desin, önce Libya, sonra Suriye konusunda iktidarın “savaş öncesinden bugüne” kronolojisini izlerseniz, bunu net olarak görürsünüz. Bu ülkede aptallar bol olabilir ama herkes de aptal değil. ??? Bir yıldır Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Suriye’ye hasmane politikasına karşı kamuoyunda yeterli ses çıkmadı. CHP gerçi alternatif bir politika oluşturmaya çalıştı ancak bunu topluma kabul ettirmekte etkili olmadı. Suriye’de iç savaşta insanlar öldükçe, bizim medya sadece “katil Esad” manşetleriyle RTE’nin politikasına kamuoyu desteği sağladı. RTEDavutoğlu ikilisinin Ortadoğu politikaları baştan sorunludur. Suriye ve bütün bölgeyi Türkiye’nin tarihsel arka bahçesi görüyorlar. Davutoğlu bunu net ifade ediyor. Kadri Gürsel, geçen gün TV konuşmasında çok doğru bir noktaya dikkat çekti. İktidarın Ortadoğu’ya giderken çantasında çağdaşlıkla ilgili değerlerin olmadığını ve 700 yıl öncesinin değerleriyle kapıları çaldığını söyledi. RTEDavutoğlu, Osmanlılık mirası aletleriyle, mezhep ayrımcılığıyla, bölgenin ne demokratikleşmesine katkı bulunabilir ne de bölgenin çağdaş uygarlık değerleriyle tanışmasına. Türkiye Sünni politikasıyla, mezhep çatlakları arasında kendine yer edinmeye çalışıyor. Bu ise sadece daha güçlü ve bölge üzerinde sınır, nüfuz, petrol, yandaş iktidarlar planları yapan ABD ve Batı’nın işine yarar. İngilizler ve Amerikalılar kadar, mezhep ve etnik ayrımcılıkları kışkırtarak yarar sağlayan başka güç yoktur.. ??? Ülke dış politikasını yöneten ikili, Suriye konusunu iyice analiz etmekte aciz kaldı. Kendilerini cephede asker buldular! Arkadan da ittiren ittirene. Türkiye’ye 10 milyar hibe verdiğini bizzat bakanın ağzından öğrendiğimiz Suudi kralının gazeteleri, “hadi oğlum saldır daha ne duruyorsun” diye yazıyor! Rusya, Çin ve İran ise karşıda bekliyor! Yoksa Türkiye, Rusya ile savaşa mı girecek! Böylece Türkiye’nin bölünmesi de hızla gerçekleşir, sen sağ ben selamet! Batılı emperyalistlerin amaçları da gerçekleşir, bir taşla birkaç kuş. Baksanıza, Suriye’nin kaça bölüneceği tartışılıyor! Kürtlere bir şey demeyeceğim; çünkü Suriye ve bütün ülkelerde savaş ve bölünmeden tek kârlı çıkacak olanlardır. Kemal Burkay’a bakın, Suriye’yi üçe böldü bile. Burkay yalnız değil, bizim kafasızlar da yanında! Soruyorum: Suriye’de rejimin çökmesi ve gerçekleşecek bölünme ile Türkiye’nin her durum ve şartta kaybedeceğini hesap eden birisi var mı? Yoksa herkes “kârlı çıkacağız” hayali içinde mi? BAAS diye tutturan ahmaklıkların bedelinin faturası kime çıkacak dersiniz? İran sert konuştu EKBER KARABAĞ TAHRAN İran Genelkurmay Başkan Yardımcısı Tuğgeneral Mesut Cezayeri, İran’a dost ülkelerin güvenliğinin tehdit edilmesi durumunda İran olarak reaksiyon göstereceklerini söyledi. İran’ın devlet televizyonunun yan kuruluşlarından YJC haber ajansına konuşan Cezayeri, herhangi bir ülke ismi anmadan, “İran ve bize dost ülkelerin güvenliği bizim için önemlidir ve eğer bu güvenlik tehdit edilirse kesinlikle İran gerekli ve çok ciddi reaksiyon gösterecektir” dedi. İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi, bölge ülkelerinin sıcak bir çatışma istemediğini, bunun kimseye faydasının olmayacağını söyledi. Putin’le telefon görüşmesi ANKARA (AA) Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasında dün telefon diplomasisi yaşandı. Putin Türk jetinin düşürülmesinden dolayı üzüntülerini bildirirken iki ülke arasındaki işbirliğinin devamı için mutabakata varıldığı bildirildi. Rusya Hava Kuvvetleri Komutanı Viktor Bondarev ise “Suriye, Türk uçağını düşürmeden önce savaş uçaklarıyla uyarabilirdi” dedi. Bondarev, Türk uçağının uydu yardımıyla aranmasını önerdi. ABD ‘TAKDİR’ ETTİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Suriye’ye yönelik sert mesajlarını dün de sürdürürken yurt içerisinde yürütülen terörle mücadele operasyonları ile Ergenekon, Balyoz ve 28 Şubat soruşturmalarına da gönderme yaptı. Erdoğan, “Biz her türlü terör örgütüne, illegal yapılanmaya, çeteye karşı amansız mücadele vermekte olan bir devletiz. Halkı nezdinde meşruiyetini yitirmiş çete devletlerine, halkına devlet terörü uygulayanlara ve Türkiye’nin büyüklüğünü test etmeye kalkanlara da hadlerini bildirmekten asla kaçınmayız” dedi. Türkiye’nin “Hürkuş” adı verilen ilk yerli üretim askeri eğitim uçağı, dün, TAI tesislerinde düzenlenen törenle hangardan çıkartıldı. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in de katıldığı törende konuşan Erdoğan, konuşmasına önceki gün Eruh’ta 4 askerin şehit düşmesi ve Suriye’nin Türk uçağına ateş açması sonucu iki pilotun kayıp olmasını hatırlatarak başladı. Terörün çirkin yüzünü her fırsatta gösterdiğini dile getiren Erdoğan, her geçen gün güçlenen Türkiye’nin terör sorununun üstesinden mutlaka geleceğini vurguladı. Erdoğan şunları söyledi: Büyük devletlerin düşmanı olur: Büyük devletlerin, büyüyen ve etkili bir güç haline gelen devletlerin hasımları, kıskananları, çekemeyenleri olur. Uçağımıza, gemimize, askerimize, polisimize zaman zaman bayrağımıza yönelik alçakça saldırıları, dış politikada bir zaaf olarak görenler büyük devlet vizyonundan yoksun olanlardır. Büyüdükçe, geliştikçe, ilerledikçe belli çevreler Türkiye üzerine senaryolar üretecektir ve üretiyor. Allah’ın izniyle biz bunların hepsini aşacağız, hepsini bertaraf edeceğiz. Saldırı niyetinde değiliz: Biz Türkiye olarak, Türk milleti olarak saldırı niyetinde değiliz. Biz, barışı korumak, istiklalimizi korumak, Türkiye’ye, birlik ve bütünlüğümüze yönelik her tehdidi bertaraf etmek için, yani savunma için yatırım yapıyoruz. Hürkuş’un da barışa, dayanışmaya yönelik uçmasını, huzur ve istikrara hizmet etmesini, bir barış güvercini olarak hayırlara vesile olmasını diliyorum. Kimsenin toprağında gözümüz yok: Türkiye’nin hiçbir ülkenin topraklarında asla ve asla gözü yoktur. Türkiye’nin hiçbir ülkeye hasmane tutum sergilememekte, hiçbir ülkenin güvenliğini asla ve asla tehdit etme MAVİ MARMARA’DAKİ GİBİ KONUŞTU Başbakan Erdoğan’ın Suriye’ye yönelik açıklamalarının neredeyse aynısını 2010 yılında Mavi Marmara olayından sonra da yapması dikkat çekti. Erdoğan, önceki günkü grup toplantısında “Türkiye’nin dostluğu ne kadar değerliyse herkes bilsin ki Türkiye’nin gazabı da o kadar şiddetlidir, o kadar kahredicidir” dedi. Erdoğan, 1 Haziran 2010 yılında da yine grup toplantısında İsrail’e karşı “Kimse Türkiye’yle aşık atmaya, Türkiye’nin sabrını test etmeye kalkmamalıdır. Türkiye’nin dostluğu ne kadar kıymetliyse düşmanlığı da o kadar şiddetlidir” demişti. Erdoğan, dün de Suriye’yi “Türkiye’nin büyüklüğünü test etmeye kalkanlara da hadlerini bildirmekten asla kaçınmayız” diye uyardı. ? Kemal Kılıçdaroğlu: Başbakan’ın çaresizliği ağırıma gidiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk uçağının Suriye tarafından vurulmasını değerlendiren CHP lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin dış politikasının blöf üzerine kurulu olduğunu belirterek “Başbakanın bu kadar çaresiz kalması benim ağırıma gidiyor. 10 yıl önce Şam’ın üzerinden Türkiye’ye ait bir uçak geçse kimse ağzını açamazdı. Bir saygınlığı vardı. ‘Sıçan geçer yol olur’ derler eskiler. Ortadoğu’nun gücü olmak yerine Ortadoğu’nun şamar oğlanı haline geldi. Türkiye herkesin tokat attığı bir ülke haline geldi” diye konuştu. Kılıçdaroğlu kayıp pilotlara ilişkin bir soru üzerine de “Sayın Başbakan bir bot fotoğrafı gösterdi, bize bir postal fotoğrafı gösterildi. Daha sonra Genelkurmay 3. Başkanı bulunan bot sayısının 4’e yükseldiği söylendi. Eğer pilot kabinindeki koltuklar uçaktan fırlayıp ayrılıyorsa onun çıkardığı bir ses var. Onu mutlaka radar tespit eder. Bunu o zaman ne radar ve başka bir tespit eder. Kokpitte bir maddenin eridiği ve o maddenin de füzeyle erimiş olabileceği söylendi” dedi. Fotoğraflar: AACEM ÖZDER Kokpite oturdu selam verdi Başbakan Erdoğan tören sonrasında pilot montu giyerek Hürkuş’un kokpitine oturdu ve selam verdi. “Gayet güzel, gayet modern” yorumu yapan Erdoğan, törenin Türk jetinin düşürülmesinin ardından zamanlamasının dikkat çekici olduğunun hatırlatılması üzerine, “Diğeriyle böyle bir tevafuk oldu diyebilirim. Yani bugünkü tören son iki, üç gün içerisinde ayarlanmış bir tören değil. Bu aylar öncesinden planladığımız bir törendi” dedi. Hürkuş Projesinin Başmühendisi Alev Ararat, uçağın başında Erdoğan’ı bilgilendirdi. Ararat’ın dünya üzerinde bir uçak projesinin baş mühendisliğini yapan üçüncü kadın olduğu belirtildi. Tören sırasında, ATAK projesi kapsamında üretilen Türkiye’nin ilk yerli taarruz helikopteri T129 da görücüye çıktı. T129 helikopteri Erdoğan’a kısa bir gösteri sundu. Murat Karayalçın: Mahcubiyet yüklü konuştu Dış Haberler Servisi Eski Dışişleri bakanlarından Murat Karayalçın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmayı “beklentilerin gerisinde” ve “mahcup nitelikler taşıyan” bir konuşma olarak değerlendirdi. Karayalçın, Erdoğan’ın Suriye ile yaşanan uçak krizine ilişkin yaptığı konuşmadaki “düşük tonun”, olayın niteliğinden kaynaklanmış olabileceğini belirterek şunları söyledi: “Acaba Türkiye bu konuda kendisini çok haklı konumda görmediği için mi Sayın Başbakan mahcup olarak nitelenebilecek bir tavır sergilemekte? Sarf ettiği ‘bir daha olursa’ yaklaşımı Türkiye’nin çok da güçlü argümanlara sahip olmadığının bir göstergesi olabilir mi? Bu soruların sorulmasını gerekli buluyorum. Çünkü dış basında da buna benzer yorumlarla karşılaşıyoruz.” mektedir. Türkiye başta komşuları olmak üzere dünyanın her ülkesinin kendisinden emin olacağı bir devlettir. Karşılıksız kalmaz: Ancak bize yönelik hasmane tutumlara, bize yönelik saldırılara, tehditlere karşı da var olan gücümüzle aynı zamanda tarihimizden aldığımız güç ve ilhamla en sert şekilde karşılık verir, gerekeni yapmakta asla tereddüt etmeyiz. Biz her türlü terör örgütüne, illegal yapılanmaya, çeteye karşı amansız mücadele vermekte olan bir devletiz. Halkı nezdinde meşruiyetini yitirmiş çete devletlerine, halkına devlet terörü uygulayanlara ve Türkiye’nin büyüklüğünü test etmeye kalkanlara da hadlerini bildirmekten asla kaçınmayız. Açıklama ölçülüydü Dış Haberler Servisi Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney, Türkiye’yi, askeri uçağın düşürülmesi konusunda şu ana kadar verdiği “ölçülü yanıttan dolayı takdir ettiklerini” belirtti. Düzenlediği basın toplantısında, “Başbakan Erdoğan’ın konuşmasında oldukça sert ifadeler kullandığını” anımsatılması üzerine Carney şunları kaydetti: “Açıklamalar, sizin tarif ettiğinizden daha ölçülüydü. ABD, Türkiye olayı incelemeye ve BM Güvenlik Konseyi de dahil, vereceği yanıtı belirlemeye devam ederken Türkiye ile Türk yetkililer ile yakın temas halinde kalmaya devam ediyor.” ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, “NATO ve Genel Sekreteri’nin söylediği gibi Türkiye’nin bulunmak isteyebileceği herhangi bir talebi gözden geçirmeye hazırız” dedi. Dış basın Başbakan’ın konuşmasının iç kamuoyunu sakinleştirmeye yönelik olduğunu yazdı ‘Erdoğan’dan kavgacı ton’ Dış Haberler Servisi Suriye’nin Türk askeri uçağını düşürmesi ve buna ilişkin başta Ankara’nın tepkisi olmak üzere yaşanan gelişmeler dış basında önemli gündem maddesi olmayı sürdürüyor. Washington Post gazetesi önceki gün Başbakan Erdoğan’ın konuşmasına yer verirken Türkiye’nin uyarısının iki ülke arasındaki gerginliklerde ciddi tırmanışa işaret ettiğine dikkat çekti. Buna karşın Erdoğan’ın, Türkiye’nin hemen saldırma planlarının bulunmadığını belli ettiğini ancak sözlerinin isyancılara güç verdiğini öne sürdü. Gazetede yer alan haberde, Suriye’nin bu eyleminin kendisinin Libya örneği gibi olmadığını, güçlü bir hava savunma sistemine sahip olduklarını göstermek amacı taşı? Amerikan New York Times gazetesinde yer alan haberde, Suriye tarafından düşürülen Türk askeri uçağının, “casusluk misyonunda” olabileceği iddia edildi. ABD’li ve NATO yetkililerinin, özel sohbetlerinde uçağın bir “casusluk misyonu”nda olup olmadığına ilişkin soru işaretlerini dile getirdikleri, istihbarat raporlarının sık sık birbiriyle çeliştiğini, var olan bilgilerin bir ön analizinin de, uçağın misyonunun, rutin bir eğitim uçuşundan daha fazlasını içermiş olabileceğini akla getirdiğini söyledikleri savunuldu. AKPM kınadı Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi “Suriye’nin saldırısı Avrupa’ya tehdittir” başlıklı bir bildiri yayımlayarak saldırıyı kınadı. Bildiriyi AKPM üyesi 76 parlamenter imzaladı. dığı yorumuna da yer verildi. Wall Street Journal, Erdoğan’ın konuşmasını, Suriye’de isyanın başladığı geçen yıldan bu yana sarf ettiği “en şahin” sözler olarak nitelediği haberinde “kavgacı tonun” NATO’nun uçağın düşürülmesini kınamasına denk düştüğüne dikkat çekti. “Olay Türkiye ve müttefikleri için yeni ikilem yarattı” yorumunu yapan gazete, analistlere dayanarak “Erdoğan’ın söylemi daha çok, siyasilerde za yıflık işaretlerini cezalandıran iç kamuoyunu sakinleştirmeye yönelik gibi göründü” diye yazdı. İngiliz yayın kuruluşu BBC, “Türkiye, Suriye Konusunda Sert Konuştu” başlıklı haberinde “Ancak Türkiye’nin komşusuna yaklaşımı gerçekten ne ölçüde değişecek?” diye sordu. Independent gazetesi, Türk uçağının düşürüldüğünde Türk hükümetinin “övülmeye değer” ılımlı bir tepki gösterdiğini ancak şimdi sı nıra yaklaşan Suriye güçlerine askeri bir karşılık verme tehdidinde bulunduğunu belirterek “Bu, alarm verici bir gelişme” nitelemesini yaptı. Alman Der Spiegel’in haber sitesinde “Erdoğan ateşle oynuyor” denirken en küçük bir olayın bile artık savaş anlamına gelebileceği uyarısında bulunuldu. Frankfurter Rundschau gazetesi, Erdoğan’ın “sert ve mücadeleci bir tavır takınmasını” öne çıkardı. Frankfurter Allgemeine Zeitung, Erdoğan’ın Şam’da bir rejim değişikliği hedeflediğini, ama gerek NATO gerekse AB’nin askeri araçlarla dışarıdan zorlanacak böyle bir değişime inanmadığını ileri sürdü. Süddeutsche Zeitung da “Erdoğan NATO’nun oyun alanını daraltıyor” başlığı altındaki değerlendirmesinde, provokatörlere yeni fırsatlar yaratıldığını belirtti. 30 Suriyeli asker daha Türkiye’de Haber Merkezi Ülkelerindeki olaylardan kaçan yaklaşık 30’u asker 270 Suriyeli, Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki Kuşaklı, Kavalcık ve Bükülmez köyleri yakınından sınırı geçerek Türkiye’ye sığındı. Çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan Suriyeliler Şanlıurfa’ya, asker ve asker aileleri ise Hatay’daki Apaydın kampına gönderildi. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Suriye’de yaşanan son gelişmelerden sonra Türkiye’ye geçişlerde bir artış olduğunu belirterek “Son günlerde 400500 kişilik geçişler oluyor. Bunların arasında çok sayıda subay ve asker var” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle