19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 HAZİRAN 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 Aksoy’un ‘İlhan Selçuk ve Cumhuriyet Aydınlanmasını Yaratanlar’ heykelini görmelisiniz ‘50. Sanat Yılı’nın armağanı BAKAN GÜNAY AÇIKLADI Bir Kız Çocuğunun Babası Soruyor... Bugün “satılmış gazeteci” olmayı; “vatan haini” olmayı göze alarak uzun vadeli sürekliliği olan politikalar yerine, bir günden ötekine fır dönen, kin ve şiddet üreten söylemlerin yanlışlığından… Özgürlükler kısıtlanıp, baskılar arttıkça; kükreme ve gaz vererek milleti galeyana getirmenin çoğaldığından… Savaştan kimsenin medet ummaması gerektiğinden… Dün Irak, bugün Suriye, yarın Türkiye ekseninde süregelen oyunu, yazımın odak noktası yapacaktım ki… Vazgeçtim… Daha önce ele aldığım bir konuda bir babanın feryadına yer vermeyi daha doğru buldum. İşte o mektup: “Kızım, bu yıl 7. sınıfı bitirdi. Çekmeköy Bilge Soyak İlköğretim Okulu’nda, geçen cuma öğrendiğimize göre, kızımın okulu ‘imam hatip okulu’ olarak ilan edilmiş, valilik emriyle. Aynı uygulama İstanbul’da pek çok yerde yapılmış. Ve bu ‘imam hatip’e çevrilen okullar sosyal demokratların, laik yaklaşımı benimseyen kişilerin oturduğu semtlerde oluyor. Şimdi, bu okullarda okuyan öğrenciler, yani kızım, 8. sınıfta imam hatip müfredatı görecek ve imam hatip mezunu olacak. Böyle şey olur mu? Kızım dün akşam sordu, ‘Baba, ben de kafamı örtecek miyim?’ Ne cevap vereceğimi şaşırdım, bir şey diyemedim. Yapılmaya çalışılan, sizler bu okuldan çocuklarınızı alın, özel okullara gidin, paranız yoksa, kızınız ‘imam hatip’te okuyacak.. Bu nasıl bir hukuk, nerede kazanılmış hak, ben çocuğumu ‘imam hatip’e vermedim ki, neden zorla, orada okumak zorunda kalsın?” “Yetmez ama evet”çiler bu babaya ne yanıt verirler acaba; çünkü bu baba onu da öğrenmek istiyor! Meslek birliği yerine telif birliği geliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Fikir ve Sanat Eserleri yasa değişikliği ile sistemi saydam ve kolay uygulanabilir hale getirmeye çalıştıklarını ve bu kapsamda örgütlenmede “meslek birliği” yerine “telif birliği” kavramını getireceklerini bildirdi. Günay, Hilton Oteli’nde düzenlenen “Fikir ve Sanat Eserleri Kanun Tasarısı Değerlendirme ve Karar Toplantısı”nın açılışında yaptığı konuşmada, söz konusu düzenlemeyi Meclis’in açıldığı ilk aylarda, gelecek yıla kalmadan bu yıl içinde yasalaştırmaya çalışacaklarını kaydetti. Günay, meslek birliklerinin kurulma ve denetim koşullarını yeniden düzenlemeye çalıştıklarını, hak sahiplerinin haklarının takibi ve yerine ulaştırılmasında önemli işlevi olan örgütlenmenin anılan çerçevede algılanmasına yardımcı olacak şekilde “meslek birliği” yerine “telif birliği” kavramını getireceklerini bildirdi. Yeni düzenlemeyle, kullanıcıların sektörel bazda tek elden lisanslanmasını sağlamaya çalıştıklarını da anlatan Günay, bu sayede meslek içindeki çeşitli tartışmaları azaltmayı amaçladıklarını ifade etti. “Telif hakem kurulu” oluşturduklarını da bildiren Günay, bu kapsamda HSYK’nın alanda çalışan yargıçlarından, üniversitelerden, bakanlığın Telif Hakları Genel Müdürlüğü ve Rekabet Kurulu’ndan seçilecek temsilcilerle 5 kişilik bir “hakem kurulu” oluşturulacağını söyledi. Günay, eser sahiplerine ulaşılamayan eserlerin kullanılmasını sağlayacak yeni bir düzenleme de getirmeye çalıştıklarını belirtti. Tarih 8 Haziran 2012 Cuma… Eskişehir’in bilim ve kültür merkezine dönüşen Tepebaşı ilçesinde, Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın davetiyle sürdürdüğümüz “Kent ve Kültür Söyleşileri”nin yaz tatili öncesi son konuşmacısı Heykeltıraş Mehmet Aksoy’la birlikteyiz. Geçen Mart’ta “50. Sanat Yılı”nı kutladığımız sanatçımız, o gün hem heyecanlı hem de düşünceliydi… “Heyecanlı”ydı, çünkü Aksoy için kentten ve heykelden söz etmek, o hiç ödün vermediği toplumsal sorumlulukları da anımsamak demekti. Zaten sözüne de “kamusal İlhan Selçuk Aydınlanma alanda heykel”le başlamış, bunun “herkepenceresinden bakarken se ait alanda, herkes için sanat” anlamına geldiğini anlatmıştı… lamlıysa, dakikalarca alkışlanması da Düşünceli olmasının nedeni ise 21 Haziran’a “ucube” denilerek yıkılan “İnsanlık yetiştirmesi gereken ve çok önemsediği bir çaAnıtı”nın gönüllerde yaşadığının kanılışmasına ara vererek Eskişehirlilerle buluştı gibiydi... masının yarattığı vicdan muhasebesiydi… Ya dün Vermeyen Sanatçı’lar heykel yetişmezse?.. Mehmet Aksoy’un 50’nci Sanat YıNeyse ki uykusuz gecelerle tamamladığı “İllı’nda hepimize ve dünyaya armağanı han Selçuk ve Cumhuriyet Aydınlanmasıolan anıtın açılışına CHP Genel Başkanı Yaratanlar” heykeli, İstanbul’un Beşiktaş nı Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı. Koilçesindeki Ulus’ta ve tam 21 Haziran günü coşnuşmasında, politikadaki gündelik pokulu bir katılımla açıldı. Aksoy, Tepebaşı lemikler yerine sadece sanata ve sanatsöyleşisinde demişti ki: “Bir kentin kamusal çı duyarlılığına değinmesi, yıllardır ülalanları, o kenti ‘yönetenlerin kültür düzeyi’ni kemizdeki siyasette olgunluk ve düzey de yansıtır.” Kars’ta yıkılan İnsanlık bekleyenleri çok mutlu etmiş olmalıyNitekim heykelin ev sahibi ve ilçesindeki kaAnıtı için düzenlenen dı. musal alanlara 8 yılda 150’den fazla heykel ka Mehmet Aksoy’un 50. sanat yılı sergisinin afişi. fotoğraf yarışmasından... İlhan Selçuk’un gerçek bir aydın olzandıran Beşiktaş Belediye Başkanı Mimar İsduğunu vurgularken “Aydınların bir mail Ünal, törende şunu söylüyordu: “Mehmet Aksoy 5 m. yüksekliğinde 10 m. genişli Atatürk’e kadar gelen bir çizgisi olduğunu gör toplumda sorumluluğu vardır. Aydın, okur, dinğindeki heykelin 30 ton ağırlığındaki taşını tam düm… Bunları bir arada göstermeye çalıştım. ler, kültür ateşinde pişer ve olgunlaşır… Ay1.5 yıldır yontuyordu. Bu anıtı İlhan Abi’nin Belki bu, Türkiye’de ilk tespittir; bu bakımdan dının bir diğer önemli sorumluluğu sorunlara eleştirel yaklaşmasıdır. Aydın olmak elinde meölümünün 2’nci yıldönümünde Beşiktaşlılara, da mutlu oluyorum.” Bu tarihsel birlikteliğin heykeldeki kahraman şale tutmak demektir. İlhan Selçuk bunu yapİstanbullulara, tüm ulusumuza armağan etlarını da yine Aksoy’dan dinleyelim: “Tevfik tı. Bedel ödedi, ama ödün vermedi. Bu heykemenin gururu içindeyiz.” Cumhuriyet Vakfı ve Türkiye Gazeteciler Ce Fikret’in yanında Atatürk var; Atatürk’ün ya li yapan sanatçı arkadaşımıza da bedel ödettimiyeti Başkanı Orhan Erinç de İlhan Selçuk’un nında Immanuel Kant var... yanında Nâzım Hik ler. O da ödün vermiyor” sözleri de açılışın unusadece ‘Aydınlanmanın Bilgesi’ değil, “Aydın met var. Turhan Selçuk, Melih Cevdet Anday, Ok tulmayacak vurgulamaları arasında yer aldı. lanmanın Simgesi” olduğunu da vurgulayarak şu tay Rifat ve de Aziz Nesin, Muhsin Ertuğrul, Vaşık, Zaman, Mekân’ nu anımsattı: “Biz Cumhuriyet çalışanları ola sıf Öngören, Genco Erkal, Rutkay Aziz, Tarık Peki, İlhan Selçuk penceresinden bakarken, rak, İlhan Ağabey’in bize bıraktığı görevi, Akan… bunun dışında Sabahattin Eyüboğlu, Haonun ilkeleri ve çizdiği yol çerçevesinde sür likarnas Balıkçısı, Tonguç, Hasan Âli Yücel, Can aynı pencerenin zaman tünelinden günümüze yürüyen “Aydınlanma neferleri”nin bu anıtsal beYücel var.” dürmeye devam ediyoruz.” Her biri Türkiye’nin çağdaşlaşmasına kendi alan raberliklerini hangi sanat düşünceleri yarattı? ydınlanma’nın Neferleri Yanıtı için yine Mehmet Aksoy’un Tepebaşı söylarında eşsiz katkıda bulunmuş bu kişiler arasınMehmet Aksoy’un konuşması ise “İlhan Selçuk da 68 kuşağının tarihsel isimlerinden Deniz Gez leşisinden bir bölümü paylaşayım. Heykeltıraşımız, aydınlanma hareketinde yalnız mıydı, nasıl baş miş ve arkadaşları da yontuda yerlerini alırken ya “Işık heykelin canıdır; kütleyle ışık 24 saat farkladı? Bu sorulara cevap aradım kendi kendi şadığımız coğrafyanın geçmişini belgeleyen “Son lı etki verir ve bulunulan yere, yani mekâna süme..” sözleriyle başladı ve bakın nasıl devam et Sümer Kraliçesi Muazzez İlmiye Çığ” ise tü rekli anlam katar” demişti. Siz de Ulus’taki heykele günün her saatinde, hatti: “Onun baktığı pencereden bakmaya çalıştım münün ortasında adeta bir “tarih güneşi”gibi.. ve şunları gördüm; Fransız Devrimi’yle başAksoy’un, bu isimleri anımsattıktan sonra ko ta geceleri bile uğrayın; İlhan Selçuk ve Aydınlayan ve sonunda Immanuel Kant’ın devam et nuşmasını “Buradan Kars’a, Karslılara selam lanmamızın neferleriyle farklı ışıklardaki tarihsel tirdiği aydınlanma hareketinin Tevfik Fikret’ten gönderiyorum” diye tamamlaması ne kadar an kucaklaşmayı yakından izleyin. ‘Ö mdaaaaaaaaaat Füreya’nın Seramikleri S.O.S… S.O.S… İmdat! Belki geç bile kalındı: Dün bu yazıyı yazarken çok acil bir imdat çağrısı aldım. Derhal aktarıyorum: Harbiye’de Başak Sigorta apartmanı geçen ay otel yapılmak üzere satılmış. “Bu binanın en alt katı çok büyük bir Ziraat BankasıHarbiye şubesiydi. Dün gördüm ki, orası da boşaltılmış ve şubenin içinde ve apartmanın girişinde bulunan Füreya Koral’a ait seramik panolar hoyratça yıkılıp parçalanmak üzere!” İnanılacak gibi değil! Hoyratlıktan öte, alçaklık bu! Buna Vandalizm derler! Yok ediciler yine işbaşında! Kör cehaletin baş tacı edildiği dönemdir bu! Bilgisizliğin, hoyratlığın, görgüsüzlüğün, birikimsizliğin daniskasını yaşıyoruz! Çağrıda belirtilmiyor ama o bina Mimar Utarit İzgi’nin eseriydi. Kemikleri sızlıyordur! İki çok sevdiğim ve saydığım mimar Utarit İzgi ve Melih Birsel nasıl da tutkundular Füreya ile çalışmaya! Onun seramikleriyle mimariyi bütünlemeye! Çağrı devam ediyor: “Üstelik taşınabilsin diye Füreya Hanım onları kare kare monte etmiş zamanında ve o kadar güzeller ki...” Buradan haykırıyorum: Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, belediyeler, esere sahip çıkması gereken Ziraat Bankası; müzeler, seramik fabrikaları, ülkenin müzeleri uyanııııııııın! UYANIN da bu yıkımı durdurun! İ ‘I A Köy Enstitüleri ‘macerası’ Pera Müzesi’nin ağırladığı Köy Enstitüleri sergisini enstitülerin kuruluşuna önderlik eden İsmail Hakkı Tonguç’un oğlu anlattı CEREN ÇIPLAK era Müzesi’nde 27 Ekim’e dek sürecek “Düşünen Tohum Konuşan Toprak: Cumhuriyetin Köy Enstitüleri 19401954” adlı sergiyi gezerek “Köy Enstitüleri macerası”na ortak olabilirsiniz. 17 Nisan 1940’ta dönemin İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç önderliğinde kurulan Köy Enstitülerinin hikâyesini bir grup şanslı gazeteci, aynı zamanda serginin başdanışmanı olan İsmail Hakkı Tonguç’un oğlu Engin Tonguç’tan dinledik. Köy Enstitülerinin okul olmadığını, bir ya P şam ortamı olduğunu söyleyen Tonguç’un bu sözünü doğruluyan fotoğraflarla dolu bir sergi karşımızdaki. Belki de en çarpıcı olanlarından biri ise Sabahattin Eyüboğlu’nun Tonguç’u ölümünden 12 gün önce Hasanoğlan Köy Enstitüsü’ne götürdüğü fotoğraf. Fotoğrafta, kurulduğu yıl çorak bir arazi olan enstitünün ağaçlarına bakarak şaşkınlığını gizleyemeyen bir ifadesi var Tonguç’un. Engin Tonguç, “Köy Enstitüsünde 24 saatlik yaşantı, çocuğun belli bir amaca göre yetiştirilmesi için düzenlenmiştir. Cumhuriyetin Türkiye’ye getirmek istediği toplum düzeninin bir küçük modelidir. Öğrenciler, eleştiren, haklarını savunan bir modelde yetiştirilir” diyerek başlıyor anlatmaya. Köy Enstitülerine Anadolu’nun değişik bölgelerinden seçilen öğrencilerden biri de Mahmut Makal. Engin Tonguç, Makal’ın İvriz Köy Enstitüsü’ne giderken babasıyla çektirdiği veda fotoğrafının önünde mola veriyor ve “Düşünsenize beş yıl içinde şu gördüğünüz çocuktan Türk edebiyatına akım getiren bir genç ortaya çıktı” diyor, “Makal ‘Bizim Köylü’ kitabıyla köylünün o zamana kadar bilinmeyen yaşamını anlattı. Ondan önce köy hep romantik bir şekilde anlatılmış.” Duvar ören, tuğla yapan, su yolu açan çocukların fotoğraflarının önünde duruyoruz. Tonguç, her enstitünün kurulduğu bölgenin ekonomik şartlarına göre nasıl örgütlendiğini anlatıyor. Her öğrenci öğretmenlik bilgisi dışında marangozluk, demircilik, dikiş gibi bir zanaat ve aynı zamanda mutlaka bir müzik ale tini kullanmayı da öğreniyor. Öğrencilerin gündelik eğitiminden karelerin yansıdığı fotoğraflarda motorsiklete binenleri, kayak yapanları görünce kendi okullarımız akla düşüyor ve Köy Enstitülerinin bir zamanlar var olduğuna inanmak daha da zorlaşıyor... Köy Enstitüleri tiyatro etkinlikleri. Avatar’ın ‘üçü bir arada’ ? Kültür Servisi James Cameron’ın tüm zamanların hasılat rekorlarını kıran üç boyutlu filmi Avatar’ın devam filmlerini aynı anda çekeceği ortaya çıktı. Yönetmenin, Avatar 23 ve 4’ü aynı anda, önümüzdeki sonbahar aylarında çekmeye başlayacağı açıklandı. Kylie Minogue ile ‘K25 Party’ ? Kültür Servisi Kariyerinin 25. yılını “Best of Kylie” albümüyle kutlayan Kylie Minogue, müziğiyle İstanbul’a konuk oluyor. Minogue’un kariyerinin 25. yılı, 6 Temmuz gecesi saat 22.00’de, Fiyaka Club & Lounge’da kutlanacak. Geceye giriş ücretsiz. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle