25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 HAZİRAN 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER KESK Genel Sekrekteri İsmail Hakkı Tombul, gözaltındaki sendikacılara yöneltilen soruları açıkladı 7 ‘Neden greve katıldın?’ Haber Merkezi Özel Yetkili Ankara Başsavcı Vekilliği’nin yürüttüğü KCK soruşturması kapsamında arasında KESK Genel Başkanı Lami Özgen’in de bulunduğu 58 kişinin gözaltına alınması Ankara ve birçok ilde protesto edildi. KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul, KESK yöneticilerinin gözaltına alınmasına ilişkin, “KESK’in sesini kısmaya çalışıyorlar. Ama güçleri yetmeyecek” dedi. KESK’lilerin KCK soruşturması kapsamında gözaltına alınması, Ankara Adliyesi önünde protesto edildi. Eyleme, KESK üye ve yöneticilerinin yanı sıra CHP Denizli milletvekili İlhan Cihaner, İzmir Milletvekili Musa Çam, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya’nın da bulunduğu bazı siyasetçiler katıldı. KESK Genel Sekreteri Tombul, artık Türkiye’de olağan hale gelen olağanüstü durumları yaşadıklarını belirterek hükümeti eleştirdi: “Bugün yaşanan olaylar, Başbakan’ın KESK’i hedef göstermesi sonucudur. 12 Eylül refarandumu ile yargıyı da ele geçiren AKP işaret ediyor, yargı gereğini yapıyor. KESK’in sesini kesmeye çalışıyorlar. Ama asla güçleri yetmeyecektir.” Gözaltına alınanlara Emniyet’te yöneltilen iki soruyu açıklayan Tombul, şunları anlattı: “Sorulardan birisi şu: “Soruldu: 21 Aralık YALOVA’DA 30 GÖZALTI EğitimSen Yalova Şubesi üyeleri, KESK’e yönelik operasyonları protesto etmek için AKP Yalova İl Başkanlığı önünde toplandı. Polisin gruba müdahale etmesiyle yaşanan arbedede bazı sendika üyeleri hafif yaralandı, 30 kişi de gözaltına alındı. Zanlılardan 12’si Emniyet’teki sorgunun ardından bırakıldı. AKP hükümetinin faşizan uygulamalarının sürdüğünü” belirterek “Bu ülkede ekmek ve özgürlük mücadelesi verenler önce copla, sonra biber gazıyla terbiye edilmeye çalışılıyor. Bu yetmiyor, torba yasalarla sendikal hakları elinden alınmaya çalışılıyor. Bu da yetmiyor, yöneticileri gözaltına alınarak önlenmeye çalışılıyor” dedi. İstanbul’da Taksim İlkyardım Hastanesi önünde açıklama yapan sağlık emekçileri, “Gözaltılar, tutuklamalar serbest bırakılsın” ve “KESK’li tutsaklar onurumuzdur” sloganları attı. Grup adına açıklama yapan Hamdan Nasıroğlu, AKP sendikalarını gözaltı ve antidemokratik uygulamalarla sindiremeyeceğini belirterek, “Ülkede yaratılan kuşatmaya karşı tarihsel ve toplumsal sorumlulukların çerçevesinde mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi. Diyarbakır’da DTK Sosyal Politikalar Komisyonu Emek, Göç ve Yoksulluk Çalışma Grubu Sözcüsü Yusuf Karataş, gözaltıların “ileri demokrasi”nin göstergesi olduğuna dikkat çekerek “ Sendikacıları tutuklayarak mı Kürt sorununu çözeceksiniz?” diye sordu. Kemal Gürüz de Tutuklanmış! 1997’de Yüksek Öğrenim Kurumu Başkanı olan Profesör Kemal Gürüz, yurtdışındayken Ankara C. Savcılığı’nca politik tarihimize 28 Şubat diye geçen olaylarla ilgili olarak çağrılmış. Dürüst bir yurttaş olarak bu çağrıya uymuş ve denizyolu ile İzmir’e dönmüş. Alsancak rıhtımında karşılaştığı bir güvenlik görevlisine “Beni tutuklamak için mi buradasınız” diye sorması ve “hayır” yanıtı alınca da ülkesinde olumlu gelişmeleri görmekten mutlu olduğunu söylemesi, yazılı ve görsel medyamızda haber olmuştu. Gürüz, tıpış tıpış gittiği Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nda kendisine sorulan soruları yanıtladıktan sonra çıkarıldığı Olağanüstü Yetkili Ankara Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklandı. Sırası geldikçe yazıldığı için hukukçu olmayanlarımız da artık bir kimsenin hangi koşullarda tutuklanacağını belirten Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 104’üncü maddesinde yazılı olanları öğrenmekle kalmadı. Adeta ezberlediler de. Ne diyor kanun koyucumuz? Kaçma şüphesi olacak. Delilleri karartmasından kuşku duyulacak. Bir de işlediği ileri sürülen suç ağır cezalık bir suç olacak. Şimdi insaf ile kendimize soralım: Eski YÖK Başkanı, savcılığın çağrısını aldığı anda, bulunduğu Avrupa ülkesinde gezisini yarıda keserek tıpış tıpış dönmüş değil midir? İsteseydi pekâlâ gelmez ve tıpkı Bedrettin Dalan gibi bir siyasi sığınmacı olarak ayak sürümeye devam ederdi. Gürüz’ü ülkesine döndüren adalete olan güvencinden başka ne olabilirdi ki? 28 Şubat 1997’de olanların, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir’in bir hayli abartılı bir şekilde o günlerin medyasına görüntü vermesinden ötürü, bu kadar agrandize edilmiş olduğu da düşünülmelidir. Çevik Bir ya da Erol Özkasnak türünden, kendi asıl görevlerinin ülkenin tüm katmanlarına nizamat vermek olduğu sanısına kapılanlar, şimdi anlaşılıyor ki, o dönemin Başbakan Yardımcısı rahmetli Erbakan’ın “Kanlı mı olacak yoksa kansız mı?” diye konuştuğu Milli Güvenlik Kurulu’nun gündemine hâkim olmuşlardır. Nitekim dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, önceki gün bir TBMM Araştırma Komisyonu’nda, Batı Çalışma Grubu denilen ve ordu içinde kurulduğu ileri sürülen illegal oluşumdan haberli bulunmadığını söylüyor. Durumdan kendilerine vazife çıkartarak Cengiz Çandar ya da Mehmet Ali Birand gibi meslektaşlarımıza nasıl gazetecilik yapılacağı üstüne talimat vermeye kalkışan Prusya subayı özentililerin bugün adları da sanları da çoğu kimse tarafından bilinmiyor. Ama o meslektaşlarımız her gün medyada kendi mesleklerini yapmayı sürdürüyorlar. Kemal Gürüz’e, YÖK Başkanı iken, yukarıda sözünü ettiğim gazeteciler gibi kimi telkinler yapılmış olabilir. Bir bilim adamı ve bürokrat olarak o da, o telkinleri Milli Güvenlik Kurulu’ndan geçmiş olarak değerlendirmiş de olabilir. Ne yaptığını, niçin yaptığını yargı yolu ile aydınlatmak isterken, 66 yaşında bir bilim insanını apar topar tutuklayarak sonu ne zaman alınacağı bilinmeyen bir sürece sokmak? Bunun ne demek olduğunu, Ergenekon davasından tutuklu iken sağlık durumu nedeni ile salıverilen emekli Orgeneral Şener Eruygur’un önceki günkü duruşmada Silivri yargıçlarına adını, rütbesini bile söyleyemeyecek durumda olması yeterince göstermiyor mu? ‘Mücadeleye devam edeceğiz’ 2011 Çarşamba günü KESK Ankara Şubeler Platformu tarafından sağlık örgütleri ile ortaklaşa 11.00’de Kolej Kavşağı’nda toplanılarak saat 12.00’de buradan hareketle Ziya Gökalp Caddesi, SKK İşhanı önüne gelinerek, burada grevli toplusözleşme, güvenceli istihdam, insanca yaşayacak temel ücret, ek ödemelerin emekli aylıklarına dahil edilmesi, baskı ceza ve sürgünlerin durdurulması için grevdeyiz konulu eyleme neden katıldınız?” Bu sorunun sorulduğu kişi bağlı sendikamız SES’in Genel Sekreteri’dir. Yani grev kararını alan arkadaşımıza ‘greve neden katıldınız?’ diyorlar. Bir başka soru ise 15 Şubat 2012 günü ilimizde yapılan operasyonları protesto etmek için Başbakanlık Merkez Binası önünde düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılması. “Soruldu: KESK Ankara Şubeler Platformu organizesinde çalışma koşulları ve maaş ücretlerini ve gözaltıları protesto etmek amacıyla KESK’e bağlı sendikaların destek verdiği, yaklaşık 200 kişinin katımıyla...” Yani bizim bordro yakma eylemimize SES Genel Sekreteri’nin neden katıldığı soruluyor.” Gözaltı kararını değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya ise 10 yıldır “özgürlükten ve demokrasiden nasibini almamış Prof. Dr. Ersanlı’ya destek Ergenekon sanığı emekli orgeneral, imzasız mektupları ve gizli tanıkları eleştirdi ‘Dreyfus Davası’ gibi İstanbul Haber Servisi Çok sayıda akademisyenin yaşadığı hak ihlallerinin tartışıldığı toplantıda, Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın KCK davası nedeniyle tutuklanması “Dreyfus Davası”na benzetilerek, “2 Temmuz’da yalnızca Ersanlı için değil, Türkiye’nin demokratikleşmesi için Silivri’de olacağız” denildi. Türkiye Araştırma ve Öğretim Özgürlüğü Uluslararası Çalışma Grubu (GIT), öğretim üyelerinin maruz kaldığı hak ihlalleri, akademik çevrelere yönelik baskıları gözler önüne seren “Akademik Hak İhlaleri” raporunu açıkladı. Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Füsun Üstel, Prof. Dr. Ersanlı’nın “dava ile birlikte adaletsizlik ve itibarsızlaştırma sürecine” maruz kaldığını vurguladı. AnayasaDer Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ise “Ersanlı’nın tutuklanması hukuki değil, keyfidir” diye konuştu. Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Koray Çalışkan da Ersanlı’nın yaşadıklarını, “Dreyfus Davası” olarak tanımladı. “YÖK, artık tüm üniversiteleri idare edemiyor. Bu yüzden her üniversitenin başına bir YÖK kurmaya çalışıyorlar” ifadelerini kullanan Çalışkan, baskılara karşı mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi. Tolon: Bu dava çöker HATİCE TUNCER BALBAY TAHLİYE OLURSA KORUNACAKMIŞ! MAHMUT LICALI ANKARA Ankara Valiliği, Ergenekon davası kapsamında tutuklu olan gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın cezaevinden tahliye edilmesi halinde hakkındaki koruma kararının devam etmesi gerektiği değerlendirmesi yapıldığını ve bu nedenle Ankara İl Koruma Komisyonu’nun kararı yenilediğini bildirdi. Balbay’ın tutukluluğunun 3. yılını doldurmasının ardından 8 Mart 2012 tarihinde tebliğ edilen koruma kararının gerekçesine yönelik Ankara Valiliği’nden yanıt geldi. CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün konu hakkında soru önergesine İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin aracılığıyla yanıt veren Ankara Valiliği, koruma kararının her yıl ocak ayı içerisinde yenilendiği belirtilerek Balbay ile ilgili olarak, şahsın milletvekili olması ve tutuklu bulunduğu davanın önemi üzerine herhangi bir provokatif olayın meydana gelmemesi gerekçesiyle koruma kararının devam etmesinin kararlaştırıldığına işaret edildi. BDP’li Ata’nın yaralanması ‘Fişekler çarpışmış’ AYŞE SAYIN ANKARA Batman Valisi Ahmet Turhan, BDP’li Ayla Akat Ata’nın geçen yıl polisin attığı gaz bombası fişeğiyle yaralanması olayıyla ilgili, sorumlu polis hakkında “soruşturma izni vermezken” bunu polisin “gaz fişeği kullanmasındaki ustalığına” bağladı. Ata’nın 21 Nisan 2011’de çıkan olaylarda göstericileri sakinleştirmeye çalışırken, bacağına gaz bombası fişeği gelmesi nedeniyle yaralanmasıyla ilgili ilginç bir gelişme yaşandı. Olayla ilgili suç duyurusunun ardından Batman İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü bir “ön inceleme raporu” hazırladı. Raporu yaklaşık 1 yılda inceleyen Vali Turhan, olayla ilgili sorumlu polisler hakkında “soruşturma izni” vermedi. Kararını, polislerin “gaz tüfeklerini kullanmadaki” ustalığına bağlayan Turhan, gaz tüfeklerinin sertifikalı polisler tarafından havaya doğru belirli bir açı verilerek kullanıldığını savundu. Ata’nın polisin doğrudan attığı gaz bombası fişeğiyle yaralanmış olmasına “ihtimal vermeyen” Turhan, “kullanılan mühimmat namluyu terk ettikten sonra hava şartlarına bağlı olarak sapmaların ve kullanılan gaz fişeklerinin yoğun olması sebebiyle havada çarpışmış olabileceği” tahmininde bulunarak, 6 polis hakkında soruşturma izni vermedi. Ergenekon davasında Şile kazısı dosyasının tutuklu sanıkları, jandarma istihbarat birimlerine haber elemanı olarak çalışan TİKKO itirafçısı Ulaş Özel ve PKK itirafçısı Hüseyin Yanç, İBDAC davasından yargılanan Okan İşgör ile tutuksuz sanık polislikten ihraç edilmiş olan Yusuf Ethem Akbulut’un çapraz sorgusu yapıldı. Okan İşgör, 2005 yılında öldürülen Susurluk hükümlüsü, eski özel harekât polisi Oğuz Yorulmaz’ı işsiz kalınca Ambarlı Limanı’nda faaliyet gösteren bir firmaya “makam şoförü olarak” işe yerleştirdiğini anlattı. Ergenekon davasında tutuksuz sanık Adil Serdar Saçan’a, İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğü döneminde istihbarat verdiğini ifade eden İşgör, Uğur Mumcu’nun öldürülmesi davasından yargılanan Muzaffer Dağdeviren’in yakalanmasına yardımcı olduğunu anlattı. İşgör “Ben hep devletin yanında bulundum. Ben devlet içinde olduğu iddia edilen illegal bir oluşum içinde bulunmadım” diye konuştu. Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, “İmzasız epostaları, gizli tanıkları çıkarın, bu dava çöker” dedi. Duruşma sırasında gazetecilerin bulunduğu bölüme yaklaşan emekli Orgeneral Hurşit Tolon, “Çile dolduruyoruz. İmzasız emailleri, gizli tanıkları çıkarın, bu dava çöker” dedi. Duruşma yarına ertelenirken mahkeme, emekli Orgeneral Şener Eruygur ve bazı tutuksuz sanıkların 28 Haziran’da duruşmada hazır olmamaları takdirde haklarında yakalama kararı çıkarılacağı uyarısında bulundu. EVREN VE ŞAHİNKAYA Mahkemeye gelmeyecek ALİCAN ULUDAĞ ETHA’ya polis baskını Terör örgütü MLKP’nin yayın organı olduğu iddiasıyla İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla Etkin Haber Ajansı (ETHA) ve Atılım gazetesinin idari işlerini yürüten Güneş Haber Ajansı’na yönelik operasyon düzenlendi. Aramalar sırasında binadan çıkmalarına izin verilmeyen ajans çalışanları aramaya tepki göstererek gözaltı kararı olmamasına karşın fiili gözaltı uygulandığını belirtti. Öte yandan MLKP’ye yönelik operasyon kapsamında gözaltına alınan 5 kişi tutuklandı. Meslek örgütleri de yaptıkları açıklamarada ETHA ve Güneş Haber Ajansı’na yapılan baskınların basın ve ifade özgürlüğünün engellenmesine yönelik bir girişim olduğunu vurguladı. ANKARA İstanbul Adli Tıp Kurumu, 12 Eylül davasında sanıklar Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın sağlık durumlarının mahkemeye gelerek, ifade vermeye elverişli olmadığına karar verdi. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 5. duruşması 29 Haziran Cuma günü görülecek. Ancak Evren ve Şahinkaya, Ankara Adliyesi’ne gelmeyecek. Adli Tıp’ın gönderdiği rapoda, sanıkların sorgularının Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi yoluyla alınabileceğine karar verdi. Yani, iki darbeci videokonferans sistemi kullanılarak sorgulanabilecek. Oysa, 104 yaşındaki Berfo Ana, gözaltında kaybedilen oğlu Cemil Kırbayır’ın hesabını sormak için Ankara’daki duruşmalara yürüyerek katılmıştı. Fotoğraf: VEDAT ARIK Savcılık soruşturma başlattı Bürokratlara Yazıcıoğlu sorgusu ALİCAN ULUDAĞ MECLİS TATİLE GİRMEDEN ÇIKARILACAK BAKIRKÖY 3. ÇOCUK MAHKEMESİ AKP, yargı paketine öncelik verdi ERDEM GÜL ‘Çocukları ÖYM’de yargılayalım!’ İLHAN TAŞCI ANKARA Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, eski BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun öldüğü helikopter kazası sonrası kurtarma faaliyetini yürürtürken ihmalleri olduğu iddia edilen “Ankara’daki kamu görevlileri” hakkında soruşturma başlattı. Soruşturmayı yürüten savcı Murat Demir, enkazın bulunmasına ilişkin yeterli çalışma yapmayarak helikopterin düştüğü noktaya geç ulaşılmasında sorumlulukları olduğu iddiasıyla Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Orhan Birdal ile dönemin Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru’yu “şüpheli” olarak ifadeye çağırdı. Bu iki müdürün ifadeye davet edilmesinde, Devlet Denetleme Kurulu’nun raporunun etkili olduğu öğrenildi. İki ismin, bu hafta içinde ifade vermesi bekleniyor. ANKARA AKP içi ve dışı muhalefet nedeniyle gelecek döneme ertelenen 3. yargı paketi, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in isteği ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Meclis tatile çıkmadan önce çıkarılacak yasalar arasına alındı. AKP yönetimi, TBMM’nin 1 Temmuz’da tatile girmesini öngörerek tatil öncesi çıkarılacak son yasaları belirlerken 3. yargı paketini gelecek döneme bırakmıştı. Hükümet, 3. yargı paketini, özellikle uzun tutukluluklar ve cezaevindeki milletvekillerinin durumuyla ilgili eleştiriler üzeri ne getirmişti. Edinilen bilgilere göre yargı paketinin sürekli ertelenmesinde, parti içi ve dışı çevrelerden gelen rahatsızlıklar etkili oldu. 3. yargı paketi ile aynı zamanda Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla özel yetkili mahkemelerle (ÖYM) ilgili CMK 250. maddede değişiklik amaçlı çalışma da başlayınca paketin yasalaştırılmasına karşı direniş arttı. Bu nedenle AKP yönetimi de tatil öncesi çıkacak yasalar arasında paketi almamıştı. Ancak önceki gün gerçekleşen AKP MYK toplantısında sürpriz bir kararla 3. yargı paketinin Meclis tatilinden önce çıkarılması benimsendi. ANKARA Bakırköy 3. Çocuk Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’ne öyle bir başvuru yaptı ki gerekçelerini okuyan herkesi şaşırttı. Taş atan çocukların özel yetkili mahkemelerde yargılanmasını ve cezalarının arttırılmasını savunan mahkeme, “çocuk suçlular” lehine yapılan iyileştirmelerin iptalini istedi. Bakırköy 3. Çocuk Mahkemesi, çocuk mahkemeleri yerine çocukların özel yetkili mahkemelerde yargılanmaları, çocukların yetişkinler gibi cezalandırılması ve cezalarının ertelenmemesini istedi. Taş atan çocuklar düzenle mesinin “fırsatçı terör örgütüne daha çok toplumsal olay yaratma bu toplumsal olaylarda çocuk olarak tanımlanan 1518 yaş grubunu kullanma fırsatı vereceğini” savunan mahkeme, terör örgütünün düzenlediği organizasyonlarda yer alan, toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılarak polise direnen, molotofkokteyli atan bölücü lider ve örgüt adına propaganda suçunu işleyen çocuklar hakkında Terörle Mücadele Kanunu’nun 2. maddesinin (terör suçlusu) uygulanmamasının terör ile mücadelede de zafiyet oluşturacağı ileri sürdü. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini oybirliğiyle reddetti. Anayasa Mahkemesi Başbakan’a sansür yetkisine vize çıktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, Başbakan’a verilen “Milli güvenlik gerekçesiyle” radyo ve televizyonlara sansür yetkisine vize verdi. CHP, RTÜK Yasası’ndaki düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasını ve iptal edilmesini istemişti. Anayasa Mahkemesi ise “Milli güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hallerde yahut kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasının kuvvetle muhtemel olduğu durumlarda, başbakan veya görevlendireceği bakan geçici yayın yasağı getirebilir” maddesinin yürütmesini durdurmadı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle