18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 HAZİRAN 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Erdoğan, muhalefetin korku iklimi yarattığını, ancak değişimin kaçınılmaz olduğunu söyledi 5 sivil siyasi vesayeti yaşama geçiriyor, kendi medya gücünü yaratıyor. Olayın özeti; Ertuğrul’un önsöz niyetine yazdığı “Köpeğin Genleri ve Kripto” başlıklı yazısında var. Gelin o yazının bir bölümünü birlikte okuyalım: “... İktidarlar medyanın en çok mayın marifetiyle ilgilenirler. Çünkü haksızlık ve adaletsizliklerin diz boyu olduğu bir dünyada, toplumları yönetmek ve yönlendirmek, ancak güçlü yanılsamalar üretip insanların aklını karıştırmakla mümkün...” ??? Ertuğrul Mavioğlu’nun bu saptamasına katılıyorum son beş yılda yaşadıklarımıza bakınca. Adını sanını duymadığımız, emekli askerler, savcılar, polisler, sokaktan devşirme külhanbeyleri, gazeteci kimliğiyle köşe yazarlığı yaptığı gibi, üçdört televizyonda da program kapıyor. Adını sanını bilmediğimiz, Ertuğrul’un yazdığı gibi, yaşamında “haber başlığı atmamış kişiler” yazıişleri müdürü koltuğuna oturuyor. Bugün “biat kültürü” medyayı kuşatmış durumda! Bu kültüre karşı koyan gazeteciler, televizyoncular kapının önüne konurken, her dönemin adamı gazeteciler, olup bitenlere izleyici kalıyor. Medyaiktidar ilişkisi Ertuğrul Mavioğlu’nun aynen yazdığı gibi: “Kazı, kazan...” ??? Bu kazı ve kazan nereye dek sürecek hep birlikte göreceğiz... Mayın döşeme sanatını toplum mühendisliğine dönüştürüp yalan dolan haber yazanları, bavul bavul belgeleri özel yetkili savcılara taşıyanların kim olduklarını bir gün mutlaka halk anlayacak. Gazetecilik gerçekçi olmaktan geçer... Gazete patronluğu da öyledir... Siyasal iktidarlara yalakalık yapıp, enerji ve metro ihalesi kapmaktan değil! Medya patronları TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner kadar yürekli olsunlar, siyasal iktidarlara boyun eğmesinler yeter... ??? Baskı, yıldırma ve sansür! Ayşenur Arslan’ın “Medya Mahallesi”nin öteki tartışma programları sürerken, TBMM tatile bile girmeden, gündem yoğun olduğu halde “erken bitmesini” ben “medya faşizmi” olarak görüyorum. O nedenle Ertuğrul Mavioğlu’nun yeni kitabı “Cenderedeki Medya Tenceredeki Gazeteci” kitabını okumanızı salık veriyorum... ‘Değişimi geciktirirler’ ? Başbakan Erdoğan partisinin İzmir il kongresinde yaptığı konuşmada, “Darbeler tarihi bir daha açılmamak üzere kapandığı için daha da büyüyeceğiz” dedi. OZAN YAYMAN Medya Faşizmi... Deneyimli gazeteci ve televizyoncu Ayşenur Arslan, cuma günü Yılmaz Özdil’le birlikteydi CNN’de, en çok izlenen “Medya Mahallesi”nde... Ayşenur, yılların deneyimli medya çalışanıdır... Hem yazılı hem de görsel medyada çalışmıştır... Dürüsttür, onurludur! Başını öne eğmez, gelene ağam gidene paşam demez! Doğrularından sapmaz! Ödün vermez! Ayşenur, o gün “Medya Mahallesi”nin erken tatile girdiğini açıkladı izleyicilere. Erken tatil ne demekti?.. Zaten birileri Ayşenur’dan rahatsızdı... Öteki tartışma programları sürerken, “Medya Mahallesi”nin bence “zorunlu tatile” girmesi istenmişti. Belki bundan sonra hiç yayımlanmayacaktı Ayşenur’un programı. Siyasal iktidara teslim olmuş medya patronları, kendi çıkarları için, muhalif gazetecileri teker teker atarken ihaleleri kazanıyorlardı. Örnek mi? NTV’nin patronu Ferit Şahenk ve diğerleri... Can Dündar, Banu Güven, Ruşen Çakır “istenmeyen kişi” listesinde oldukları için NTV’yle yollarını çoktan ayırmışlardı. ??? Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu’nun yeni kitabı “Cenderedeki Medya Tenceredeki Gazeteci” kitabını (İthaki Yayınları) okudum... Ertuğrul, gazetecilerin ve televizyoncuların yaşadığı süreci, medya patronlarının kendi çıkarları doğrultusunda nasıl davranış sergilediklerini çok iyi anlatmış. AKP iktidarı demokrasi ve özgürlük söylemini dilinden düşürmüyor ama her türlü baskı aracını kullanarak kendi medyasını yaratmayı başardı... Şimdi sırada Milliyet ve Vatan gazeteleri var... Star TV, Aydın Doğan tarafından Ferit Şahenk’e satılınca Uğur Dündar ve ekibi ayrıldı. Şahenk bir oh çekti: “Oh be, ne güzel hayat!” Askeri vesayeti kaldırdığını söylerken ‘Fetvalarla yönetiliyoruz’ MEHMET MENEKŞE İZMİR Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Süleyman Demirel’in, “Gün gelir 28 Şubat sürecini soruşturanlar da soruşturulur” yönündeki açıklamasına İzmir’den yanıt verdi. Erdoğan, siyasi yolculuklarına kefen giyerek başladıklarını söyleyerek “Türkiye’de darbe paranoyası üzerinden korku salma dönemi bitmiştir” dedi. Başbakan Erdoğan partisinin İzmir il kongresinde yaptığı konuşmada, Adnan Menderes’in, “Yeter söz milletindir” söylemini ilke edindiklerini belirterek Türkiye’nin demokrasiye geçiş sürecinin ertelendiğini söyledi. Erdoğan, Fethi Okyar tarafından 1930 yılında kurulan Serbest Fırka’nın, baskılara 3 ay direnebildiğini söyleyerek “Okyar, partisini kurduktan 22 gün sonra İzmir’e geldi. Mustafa Kemal’in direktifine karşın, İzmir’de korunamadı, saldırıya uğradı. Partisi kurulduktan 3 ay sonra kendisini fes etti. Ama demokrasiye geçiş engellenemedi, sadece 16 yıl gecikti. Adnan Menderes arkasına Ege illerini almış ve yeter söz milletindir demişti. Biz de, yeter söz de karar da milletindir diyoruz” diye konuştu. Erdoğan partisinin İzmir il kongresinde Demirel’i eleştirdi. (AA) Erdoğan; CHP, MHP ve BDP’nin korku iklimi yarattığını söyleyerek “Milleti korkutarak en fazla değişimi geciktirirler. Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da insanları nasıl korkuttuklarına tanık oldum. Korku ile tehdit ile dükkânlara kepenk kapattırıyorlar. BDP Güneydoğu’nun CHP’sidir. Biz kimsenin, kimseye yaşam tarzı dayatmasını istemiyoruz. Farklı yaşam tarzları tehdit olarak görülmesin” dedi. Erdoğan, Türkiye’de darbe dönemlerinin geride kaldığını vurgulayarak “Demirel, 28 Şubat sürecini soruşturanlar gün gelir soruşturulur diyor. Yazık, yazık, yazık. Bu ülkede artık hiçbir şey yapanın yanına kâr kalmayacak. Biz kefeni mizle yola çıktık ve bunu en başından beri söylüyoruz. Ekonomik olarak dünyanın 17. ülkesi haline geldik. Darbeler tarihi bir daha açılmamak üzere kapandığı için daha da büyüyeceğiz. Türkiye’de darbe paranoyası üzerinden korku salma dönemi bitmiştir. Çeteler dönemi kapanmış ve darbelerden medet uman siyasetçilerin umutları artık kırılmıştır” dedi. Kadınlar protesto etti Başbakan Erdoğan’ın Halkapınar Spor Salonu’na gelip konuşma yapmaya başladığı sırada dinleyicilerin arasına oturan iki kadın protesto gösterisi yaptı. Partililerin linç etmek istediği protestocu kadınlar polisler tarafından salondan çıkarıldı. AMASYA Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Selahattin Özel, piyanist Fazıl Say’a açılan dava, kürtaj ve 4+4+4 tartışmalarına değinerek “Türkiye fetvalarla yönetiliyor” dedi. AKP hükümetinin “ustalık” döneminde ülkeyi hızla Sünni din devletine dönüştürmeye çalıştığını belirten ABF Başkanı Özel, “Türkiye artık fetvallarla yönetilir hale geldi. Güncel konularda Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan fetva alınması, ‘dindar ve kindar gençlik’ yetiştirmek üzere eğitim sisteminde 4+4+4 sistemine geçilmesi, Çamlıca’ya ve Taksim’e cami projeleri, ilkokullarda Kuranıkerim derslerinde kız öğrencilerin başlarını örtmesine imkân verilmesi, opera, tiyatro ve alışveriş merkezlerine mescit yapılma zorunluluğunun getirilmesi, sanatçımız Fazıl Say’a dine hakaret ettiği gerekçesiyle dava açılması, Türkiye Cumhuriyeti’nin artık bir din devletine dönüştürüldüğünün yeterli işaretleridir” dedi. Bilgesam işkenceye yönelik tam korumanın sağlanamadığını ortaya koydu Türkiye’de işkence devam ediyor ? Raporda, “İşkence suçu gizlenmeye çalışılıyor, ceza süreci geciktiriliyor, deliller saklanıyor, ceza aşamasında ise suç hafifletiliyor” dedi. BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA AKP hükümetinin “işkenceye sıfır tolerans” sloganına karşın, düşünce kuruluşu Bilgesam’ın hazırladığı rapor Türkiye’de işkencenin devam ettiğini, işkenceye yönelik tam korumanın sağlanamadığını ortaya koydu. Rapor, işkence suçu işleyen kamu görevlilerine yönelik soruşturmaların kasıtlı olarak yavaşlatıldığı saptamasına yer verirken “Ülkemizde, kamu görevlileri tarafından işlenen bu eylemlerin, imkân nispetinde gizlenmeye çalışıldığı, açığa çıkması halinde ise sürecin geciktirildiği, delillerin yok edilmeye çalışıldığı ve buna rağmen mahkumiyet aşamasına gelindiğinde ise, verilecek ceza hususunda daha hafif nitelikteki suç tiplerinin esas alınarak (yaralama suçu gibi) ceza tayin edildiği görülmektedir” değerlendirmesi yapıldı. “Çağcıl Hukuk Sistemleri ve Türkiye’de İşkence” başlıklı raporda öne çıkan saptamalar ve değerlendirmeler şöyle: ? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), işkence yasağına yönelik Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3. maddesi uyarınca Türkiye aleyhinde verdiği kararlar dikkate alındığında hâlâ işkence suçuna yönelik tam bir korumanın sağlanamadığını söylemek mümkündür. ? AİHM kararları incelendiğinde, işkence yasağını ihlal başvurularında, işkence iddialarının yanında, AİHS’nin 13. maddesinde yer alan etkin başvuru hakkının yokluğu da ciddi şekilde araştırılmaktadır. Bu hususta yargı sistemimizin ağır işleyişi göz ardı edilemez. Ancak konu sadece yargı sisteminin yavaş işleyişinden ibaret Kılıçdaroğlu, Ordu’da yapılan teleferiğin açılışını gerçekleştirdi. (Fotoğraf: AA) Kılıçdaroğlu, adalete olan güvenin sarsıldığını söyledi ‘Adalet konusunda sıkıntılıyız’ ERDOĞAN ERİŞEN ORDU CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ordu Belediyesi’nce Boztepe ile şehir merkezi arasına yapılan teleferik tesisinin açılış törenine katıldı. Konuşmasına Orduluları selamlayarak başlayan Kılıçdaroğlu, özel hayatında Ordu ile ilgili iki temel nokta olduğunu belirterek babasının Van’ın Erciş ilçesinde memur olarak görev yaptığı dönemde müzik öğretmeni tarafından kendilerine ilk olarak Ordu’nun Dereleri türküsünün öğretildiğini, kız kardeşinin de Ordulu ile evli olmayıp özellikle kamu görevlilerine ilişkin yapılan soruşturma ve kovuşturma aşamalarında yapılan kasıtlı yavaşlatma faaliyetleri de bu konuda önemli etkiye sahiptir. ? Devletin işkenceye yönelik ikincil olarak gerekli kanuni ve yapısal düzenlemeleri yapması gerekmektedir. İhlal olduğunu anlattı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Bir belediye başkanı bulunduğu beldede yurttaşlara hep hizmet götürür. Hizmet götürürken hesap vermeyi de ihmal etmez. Ulaşım, çöp, su, daha birçok sorunun çözüm kaynağı belediyelerdir. Sayın Seyit Torun uzun süredir belediye başkanlığı yapıyor ve uzun süredir, sizin oylarınız karşısında bir şeyler üretmeye, hizmet etmeye çalışıyor” Kılıçdaroğlu kentte devam eden tiyatro festivali kapsamında kostüm giyerek elindeki terazi ile “adaleti” lerin önüne geçilmesi için söz konusu süreçlerin hukuki ve yapısal bakımdan şeffaflaşması bir zorunluluktur. Bu süreçlerde bir tek karanlık noktanın bile kalmaması konusunda çaba gösterilmelidir. ? Ülkemizde, kamu görevlileri tarafından işlenen bu eylemlerin, imkân nispetinde giz simgeleyen ve konuşma platformunda yanında duran sanatçıya atıfta bulunarak, “Adalet ile ilgili güzel bir söz var, ‘Ağır yürür, zor görür ama mutlaka hedefine ulaşır’ diye. Adalet konusunda çok sıkıntımız var. Bir toplumda adalete olan güven sarsılırsa, tuzun koktuğunu anlarsınız. O nedenle hep beraber adaletin sarsılmayacağı, bizim için en ciddi güvenin adalette olduğunu unutmamamız gerekiyor” dedi. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından Boztepe ile şehir merkezi arasına yapılan teleferiğin açılışı gerçekleştirildi. lenmeye çalışıldığı, açığa çıkması halinde ise sürecin geciktirildiği, delillerin yok edilmeye çalışıldığı ve buna rağmen mahkumiyet aşamasına gelindiğinde ise verilecek ceza hususunda daha hafif nitelikteki suç tiplerinin esas alınarak (yaralama suçu gibi) ceza tayin edildiği görülmektedir. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle