17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 MAYIS 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 13 Memur sendikaları haklılıklarını elektriğe, doğalgaza, benzine yapılan zamlarla ortaya koymaya çalışıyor AKP teklifinde diretiyor ? Toplusözleşme görüşmeleri sürerken Bakan Çelik, memurların grev hakkına ilişkin olarak “ İş bırakma diye bir şey söz konusu değil ki. Ne mevzuatımızda ne yasalarımızda var” diye konuştu. MUSTAFA ÇAKIR HÜKÜMETİN TEKLİFİNE RAKAMLI YANIT Toplusözleşme görüşmelerine devam eden konfederasyonlar bir yandan da hükümetin 2012 için yüzde 3+3, 2013 için de yüzde 2+3 önerisine “rakamlarla” yanıt veriyor. Bu kapsamda Türkiye KamuSen’in değerlendirmeleri özetle şöyle: ? 20022012 arasında ülke ekonomisi yıllık yüzde 6.8 büyürken kamu görevlilerine büyümeden pay verilmedi. Son 10 yıl içinde toplamda reel anlamda yüzde 68 büyüyen bir ülkede, çalışanların pastadan aldığı pay azaldı. ? Daha bir ay kadar önce yatırım paketi adı altında sanayici ve işadamlarına 2 milyar TL’lik kaynak yaratıldı, memurlar ve emekliler ise tam 5 aydır zam alamadan yaşıyor. ? Bütçe de, milli gelir de milletin ortak kaynağıdır. 75 milyonun ortak kaynağından; milletin yüzde 99’u için ayrılan pay, milletin geri kalan yüzde 1’lik ayrıcalıklı kesimi için ayrılan pay kadar bile olamadı. ? Milli gelir içinde personele ayrılan ödenek 2002’de yüzde 6.6 iken; 2011’de yüzde 5.6’ya geriledi. Bu da kamu görevlilerine ödenmesi gereken yıllık 7.72 milyar dolar tutarındaki kaynağın, memur ve emeklilerin cebinden alınıp parasına para katan ayrıcalıklı kesime aktarılmasına neden oldu. ? Nisan ayı itibarı ile yıllık enflasyon yüzde 11.14 olarak tespit edildi. 2012 OcakNisan arasında ise fiyatlar genel düzeyinde yüzde 3.09’luk bir artış oldu. Kişiye Özel Formül Erdoğan’a Hak Anımsatmak aklımın ucundan geçmezdi. O tarihlerde de siyasi partisine lider olmuş, partisi seçim kazanmış bir kişinin düşünce suçu mahkumiyeti bağlantılı yasaklı olmasını savunmam söz konusu olamazdı. Ancak Erdoğan’ın önünü açmak üzere bulunmuş formüller paketi çok fazla kişiye özeldi. Siyaseten çok doğru bir kararla Baykal ve CHP’nin desteği sayesinde anayasa değişikliği yapılmış, tek milletvekili çıkaran il seçilerek milletvekili istifa ettirilmiş, yapılan seçim yenilenmesi ile de Erdoğan’ın Meclis’e girmesi ve başbakan olmasının önü açılmıştı... Başbakan olmadan önce ABD’de, Beyaz Saray’da önüne kırmızı halı serilerek karşılanmasının uluslararası siyaset oyunları içindeki yerini, anlamını tartışmadan, Başbakan Erdoğan için yaratılmış kişiye özel formül bulunma olayı üzerinde durmamak, bugünkü acımasız, çifte standartlı bakışı nedeniyle vicdansızlık olacak. Çünkü dün Başbakan’ın ta kendisi, siyaseten, ahlaken tutuklu milletvekilleri, aileleri, dostlarının duyguları ile bir kez daha çok ağır biçimde oynanmış olarak, Meclis Başkanı’nın girişimi ile yapılan arayışlar, bulunmuş uzlaşma formüllerinin tümünü reddetmenin ötesinde, “Bunun formülü olmaz” diyerek Meclis’ten yeni formüller üretilmesine kapıları kapattı... Erdoğan’a özel anayasal, yasal çözümler üretildiği tarihlerde, demokratik açılım, siyasal çözüm arayışlarına hak vermekle birlikte, bu “kişiye özel çözüm formülleri” paketinin sakıncalarına dikkat çekmeye çalışıyordum. Erdoğan’a çok yakın, dönemin Meclis Başkanlığı’nı yapan Mehmet Ali Şahin ile bir televizyon açıkoturumunda, canlı yayındaydık. Hukukçu kimliğine yönelttiğim sorularda “Hukuka aykırı bir durum yok” genel tezinde, tek tek sorulanlara yanıt vermeden ısrar ediyordu. Ben de yasalar kalıpları, kişiye özel değişiklikler paketinin bütünü içinde bir teknik yasadışılıktan değil ama ilkesel hukuksuzluktan, daha doğrusu kişiye özel hukukla çözüm üretmenin sakıncalarının altının çizilmesinden yana ısrarcıydım. Sonuçta hukukçu olduğu için altını çizdiğim olgular üzerinde söz söylemeden susarak onay verme noktasına gelmişti. Başbakan Erdoğan, tutuklu milletvekillerinin, anayasal, yasal durumlar bilinerek aday yapıldıklarını suçmuş gibi gündeme getirirken kendisinin önünün açılması için kişiye özel yapılmış anayasal, yasal değişiklikleri herhalde toplumsal belleğimizin zayıflığına güvenerek yok sayıyor. Partilerinin içinden çıkmış, habersiz olduğu söz konusu olamayacak Meclis Başkanı’nın girişiminde, muhalefet partilerinin uzlaştıkları formüle, “Anayasa, yasaların kenarından köşelerinden dolanılarak atılmış adımlar..” değerlendirmesi yapıyorlar... ??? Aslına bakılırsa bağımsız yargının işlediği, hukuk devleti düzenlerinde, zaten halkın oyu ile seçilmiş milletvekilinin, yasalarda öngörülmüş cezai mahkumiyetler olmaksızın, ceza niteliği kazandırılmış ön tutukluluklarla milletvekilliği yapma haklarının gasp edildiği örnekler yaşanmaz. Daha önce ülkemizde de örnekleri yaşandığı üzere; seçmeseçilme hakları olan, yargı denetiminde yapılan seçimlere katılabilmiş, seçilmiş kişilerin mahkumiyetsiz ön tutukluluklarının söz konusu olduğu hallerde görüldüğü üzere, milletvekili seçilmiş olmak tek başına yargı için önemli bir ölçüdür. Kaçma, delil karatma şüphesi gerekçeli, bizde siyasi ceza içeriği de kazandırılmış ön tutukluluklar seçilmiş olma ile bağlantılı kaldırılır. Milletvekiline Meclis’teki görev yerine gitme hakkı verilir. Anımsarsanız hukuken engel olmayan adaylıklar sürecinde daha Başbakan Erdoğan’ın sert eleştirileri, Meclis’e giremeyebilecekleri tehdidi başlamıştı. Arkası teamüllere, daha doğrusu hakhukukun da özüne aykırı olarak özel yargı elindeki mahkemelerin tutuklulukları kaldırmamaları ile siyasi bir sorun olarak gündemimize girdi. Halkın iradesinin, oylarının yoka sayılması, tutuklu milletvekilleri kara tablosu ile dünya demokrasi gündeminde kara tahtaya yazılmış olduk. CHP, BDP’nin Meclis’teki boykot eylemleri etkili olamadığı gibi AKP iktidarı ile özel yargının sorumlulukta top paslaşması olarak giderek derinleşen bir hakhukuk ihlalleri zinciri örüldü. Arada çözüm formülleri aranıyormuş gibi hem içerdekiler hem dışardaki sevenleri için işkenceye dönüşen senaryoların yazılıp, siyasi oyunların oynanması cabası... Şimdi bir de Başbakan Erdoğan’ın ileri demokrasi, ilk özgürlükçü sivil anayasa çalışmaları kapsamında, Meclis’te sözde titizlikle uzlaşma aranırken tartışmaya açtığı başkanlık sistemine bakarsak... Kör kör parmağım gözüne örnek gösterilen ABD benzeri modeller arayışının söz konusu olmadığını da olmazsa olmaz temel ilkeler üzerinden kabul etmek zorunda kalırsak... Savlandığı üzere demokrasiden, ülkemiz koşullarından çok daha kopuk, olumsuz sonuçlar üretecek yarı başkanlık düzeni bile olamayacağını itiraf edersek... Geriye bugünün başbakanı Erdoğan’ın çok daha sivil ama diktatoryal yetkilerle donatıldığı bir cumhurbaşkanlığı yetkisi, makamının donanımı kalıyor. Halkımız tutuklu milletvekillerinin çıkmasından yana değilmiş... Doğru mu? ANKARA Memurlarla Kamu işveren heyeti arasındaki toplusözleşme görüşmelerinin dünkü oturumunda hizmet kollarına ilişkin talepler değerlendirilirken hükümetten yüzdelik zam konusunda yeni bir teklif gelmedi. Memur konfederasyonları son bir yıl içinde doğalgaza yüzde 33, elektriğe yüzde 22, benzine yüzde 23, mazota yüzde 24 zam geldiğine dikkat çekerek hükümetten yeni teklif istedi. Ancak AKP hükümetinden bu konuda yeni bir teklif gelmedi. 4.5 milyon memur ve emeklisini yakından ilgilendiren toplusözleşme görüşmelerinin 5. oturumu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda dün yapıldı. Oturumda müzakerelerin hafta sonuna kadar sürmesi kararı çıkarken Maliye Bakanlığı ise MemurSen’in teklifine yönelik yaptığı hesaplamada, bütçeye 28.4 milyar TL’lik bir yük getireceğini savundu. MemurSen 2012 için yüzde 16, 2013 için yüzde 14 istemişti. Kamu çalışanlarının maaşlarına yapılacak zammın yanı sıra mali ve sosyal haklarla özlük haklarında yapılacak değişikliklerin görüşüldüğü toplusözleşmelerin 5. oturumunun basına MEMURLAR GREVE ÇIKIYOR Toplusözleşmelerin 5. oturumunda MemurSen’in Türkiye genelinde önceki gün yaptığı eylemler damgasını vurdu. Sendika temsilcileri önceki günkü eylemlerine ilişkin, “Testi kırılmadan uyarı eylemi yaptık” dedi. Türkiye KamuSen ile KESK’in 23 Mayıs’ta yapacağı greve Birleşik Kamuİş de katılırken emekliler de 26 Mayıs’ta Ankara’da eylem yapacak. DİSK’e bağlı Tüm Emekliler Sendikası da toplusözleşme sürecinde KESK ve diğer kamu çalışanı sendikalarının eylemlerine destek verme kararı aldı. kapalı bölümünde MemurSen’in Türkiye genelinde yaptığı eylemlerin konuşulduğu öğrenildi. Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti Başkanı olarak MemurSen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, konuşmasında, “Müzakereler 30 Nisan’da başladı, siz önerinizi geç sundunuz. 21 Mayıs’tan sonra yapılacak eylemin kimseye bir faydası olmaz. Bu teklifi yok hükmünde saydığımızı bildirdik. Testi kırıldıktan sonra ku lak çekmenin anlamı yok” dedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ise hükümetin teklifini savundu. Konfederasyonların tekliflerinin “afaki” olduğunu ve bütçeye 70 milyar lira ek yük getireceğini savunan Çelik, “Gerek orta vadeli program, gerek 2012 yılı bütçesi çerçevesinde tabii ki teklifimizi vermemiz gerekirdi... Hükümet ne yaptığını dün de biliyor, bugün de, geleceğe de ışık tutuyor” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 4+4 konusunda yeşil ışık yaktığına ilişkin söylemleri de değerlendiren Çelik, ücret zamlarının bütçenin yüzde 30’unu ilgilendirdiğini söyleyerek gerektiğinde Başbakan ile görüşeceklerini belirtti. Çelik, “23’ünde memurlar iş bırakabilir mi?” sorusuna da “Memurlar neden iş bırakacak ki? İş bırakma diye bir şey söz konusu değil ki. Ne mevzuatımızda ne yasalarımız da var” yanıtını verdi. Pamukta panik, borsa kapattırdı Ekonomi Servisi Türkiye’de pamuk fiyatlarının belirlendiği İzmir Ticaret Borsası’nda, ABD Tarım Bakanlığı tarafından açıklanan gelecek sezona yönelik tahmin rakamlarının manipülatif etkiye neden olabileceği kaygısıyla 3 gündür işlem yapılmadı. Ulusal Pamuk Konseyi Başkanı ve İzmir Ticaret Borsası Başkan Yardımcısı Barış Kocagöz, Türkiye’ye yüksek oranda pamuk satan ABD’den, fiyatları etkileyecek veriler açıklandığına işaret etti. Kocagöz, ABD’li ihracatçı için pazarın daha fazla daralmaması için Türkiye’de pamuk üretiminin artmamasının arzu edildiğini söyledi. “ABD Tarım Bakanlığı’nın açıkladığı tahmin rakamlarının, taktik icabı açıklandığını, tartışılabilir olduğunu buradan söylemek istiyoruz” diyen Kocagöz, bu nedenle pamuk salonununda verilerin iç piyasada fiyatları etkilemesini önlemek için fiyat belirlemeyerek verdiği tepkiyi desteklediklerini dile getirdi. İZTB Pamuk Konseyi’nde dünkü seansta, fiyat belirlememe yönünde bir karar alınmamasına rağmen işlem gerçekleşmedi. Bosch Türkiye’ye 300 milyon Avro yatırım yapacak ? Bosch Türkiye, 20122013 döneminde gerçekleştireceği 300 milyon Avro’nun üzerindeki yatırımla istihdamını 1.700 kişi arttırmayı hedefliyor. Yatırımın büyük kısmı Bursa’daki dizel ve benzinli enjeksiyon üretimini kapsayacak. Ekonomi Servisi Bosch Grubu’nun Türkiye Temsilcisi Steven Young, Bosch’un otomobillerde yakıt tüketimini yüzde 30 azaltmaya yönelik dizel ve benzinli enjeksiyon sistemlerinin Bursa’daki fabrikasında üretileceğini, 20122013 için planladıkları 300 milyon Avro üzerindeki yatırımın yaklaşık yüzde 80’inin de dizel ve benzinli yeni nesil ürünler için kullanılacağını söyledi. Steven Young İhracatı arttı Otomotiv teknolojileri, dayanıklı tüketim malları ve bina teknolojileri ile endüstriyel teknoloji alanında altı şirketle faaliyet gösteren Bosch Türkiye bünyesinde Bosch Fren Sistemleri ile Bosch Ev Aletleri de bulunuyor. 100 yılı aşkın süredir Türkiye’de faaliyet gösteren Bosch, 2011’de ihracatındaki yüzde 20’lik artışın da etkisiyle Hükümetin yeni açıkladığı teşvik paketini değerlendiren Steven Young, “Biz yatırımlarımızı devletlerden aldığımız teşvikler, yardımlar üzerine inşa etmiyoruz. Ama teşvik paketini yakından takip ediyoruz. Tasarının hemen DEVLET YARDIMLARINA BAKMAYIZ yasalaşması gerekiyor ki herkes fayda görsün. Bizim 3 yıllık iş planı süreçlerimiz var. Türkiye için 20122013 için 300 milyon Avro’luk yatırım sabitlenmiş plandır. Onaylanmış bütçedir” değerlendirmesini yaptı. (Fotoğraf:AA) cirosunu 2 milyar Avro’ya yükseltti. Şirket, 2012’de 1.4 milyar Avro öngördüğü ihracatın ise 2013’te 1.6 milyar Avro’ya ulaşmasını planlıyor. Bosch Türkiye’nin 2011 değerlendirmesiyle ilgili toplantıda konuşan Young, Bosch Türkiye’nin 2012’de yüzde 15 büyüme hedefi olduğunu belirterek büyümenin temel olarak otomotiv ve sanayi teknolojileri alanlarından geleceğini aktardı. Geçen yıl sonu itibarıyla 10 bi nin üzerinde çalışanı bulunan Bosch Türkiye, 20122013’te yapacağı yatırımlarla 1.700 yeni istihdam sağlamayı hedefliyor. Şirket 20112013 dönemi için ArGe bütçesi ise 66 milyon Avro seviyesinde bulunuyor. En pahalı alkolü içiyoruz Ekonomi Servisi Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda fiyatlar yıl sonunda yüzde 12.21 oranında artarken alkollü içecekler grubundaki 2011 sonu fiyat artışı yüzde 18.50 gibi oldukça yüksek bir seviyede gerçekleşti. OECD’nin 2010 yılı Gıda ve İçki Satınalma Gücü Paritesi Çalışması’na göre gıda ve alkolsüz içecekler grubunda 37 ülke içerisinde Norveç 164.6’lık endeks değeriyle en pahalı ülke olurken, Makedonya 50.9’luk endeks değeriyle en ucuz ülke oldu. Türkiye’nin endeks değeri ise 90.7 oldu. Türkiye’nin en yüksek fiyat düzeyi 189.9 ile alkollü içecekler grubunda oldu. Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF), bu yıl altıncısını hazırladığı TGDF Gıda ve İçecek Sanayi Envanteri ‘Fındığı kesip kivi dikin’ Ordu Kivi Üreticileri Birliği Başkanı Yusuf Uzunlar, “Eğer toprak verimliyse ve su 2011 envanteri çalışmasını TGDF da varsa vatandaşlarımız Başkanvekili Rint Akyüz açıkladı. mutlaka fındığı kesip kivi Çalışmada şu tespitlere yer verildi: diksin. Bir dönüm fındık bah? Gıda ve içecek sektörü çesinde 200 kilo fındık oluyor2011’de 4.9 milyar dolarlık ithasa aynı dönüm araziye dikilen latına karşın, 8.9 milyar dolarlık ihkividen 2.5 ton hasat elde ediliracatla yüzde 181’lik oranda dış tiyor” dedi. Uzunlar, geçen yıl kicaret fazlası verdi. Gıda ve içecek vi rekoltesinin 5 bin ton civarınsanayinin ihracat artış oranı yüzde da belirlendiğini ancak bu se32.5 oldu. zon biraz daha fazla kivi re? Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 8 koltesi beklediklerini dile gibi bir artış yaşanan gıda fiyatlarında, getirerek “Bu sene ürün önümüzdeki 10 yıl içerisinde ortalama gerçekten güzel. Hedef yüzde 4050 artış kaydedecek. bu üretimin devam ? 2010’da 123 milyon dolara kadar geetmesi” diye korileyen gıda ve içecek sanayi uluslararası yanuştu. tırım girişi, 2011’de 5.3 kat artarak 648 milyon dolara yükseldi. Tüketicinin güveni azaldı Ekonomi Servisi Tüketici Güven Endeksi, 2012 Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 2.9 oranında azaldı. Martta 93.9 olan endeks nisanda 91.1 değerine geriledi. Azalış, tüketicilerin mevcut ve gelecek dönem satın alma gücü, gelecek dönem genel ekonomik durum, gelecek dönem iş bulma olanakları ve mevcut dönemin dayanıklı tüketim malı almak için uygunluğu durumlarına ait değerlendirmelerinin kötüleşmesinden kaynaklandı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle