23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2012 ÇARŞAMBA 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y B Y Y 23 23 23 21 23 24 24 21 21 24 23 23 21 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y Y Y PB PB PB PB PB PB PB PB 23 20 24 23 27 27 27 30 25 26 21 19 19 Oslo Y Helsinki B Stockholm Y Londra Y AmsterdamPB Brüksel PB Paris PB Bonn Y Münih Y Berlin Y Budapeşte Y Madrid PB Viyana Y HABERLER 15 14 13 14 12 10 13 11 16 13 21 31 14 Belgrad Y 18 Sofya Y 20 Roma Y 21 Atina B 25 Zürih Y 12 Moskova Y 24 Aşkabat Y 33 Taşkent PB 30 Baku B 28 Bişkek A 28 Tiflis A 27 Kahire A 35 Şam B 33 Ülke genelinin parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Batı ve Orta Karadeniz ile Giresun çevrelerinin sağnak ve gök gürültülü sağanak geçeceği tahmin ediliyor. Rüzgârın iç ve batı bölgelerde güney ve güneybatı yönlerden kuvvetlice, Batı Akdeniz’de ise kuvvetli esmesi bekleniyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 16 Mayıs GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada önlenemeyen şiddet” diye yakınıp dururlar. Derbi sonrası yaşanan olaylar, TFFFB ve GS yöneticileri arasında görüşmelerle; polisin biber gazlı şiddeti, tarafsız kişilerden kurulacak bir komisyonda araştırılmasını öneren yok. Oysa derbi öncesi, gecesi ve sonrası olayların gerçek yüzünü saptamak temiz futbola ilk adım, bir fırsat! Kanal D’de önceki akşamki FB Başkanvekili Nihat Özdemir’le GS Başkanı Ünal Aysal’ın açıklamaları, ilginç ve dikkat çekici. Nihat Özdemir, FB’nin alacaklarını görüşmek için gittikleri federasyondan ayrılırken bir TFF yetkilisinin kupayı maçtan bir gün sonra, pazar günü kazanan kulübün stadında şölenlerle verilmesini istediklerini bildirdi. Özdemir, öneriyi yönetim kurulunda görüşerek yanıtlayacaklarını söyledi. Aynı gün Ünal Aysal’ı telefonla arayarak öneriye görüşünü sordu. GS Başkanı’ndan yönetim kurulunda görüşecekleri yanıtı aldı. Özde, iki kulüp öneriye sıcak baktıklarını açıkladı. Ama daha sonra kimi GS yöneticileri kupayı Saracoğlu’nda alacaklarını ilan etti ve... …o gece tribünlerde, sahada ve dışarıda kargaşanın başladığı saatler. TFF Başkanı Yıldırım Demirören’in Özdemir’e söylediğine göre, Ünal Aysal kupayı soyunma odasında alacaklarını bildirdi. Bunun üzerine hem kupa hem de madalyalar GS soyunma odasına gitti. Lakin Fatih Terim kupayı sahada almakta direndi ve… bunun üzerine Aysal’dan, “Sabaha kadar burada bekler; kupayı alıp gideriz” diyen açıklama geldiğini nakletti ve sordu: “GS’yi Ünal Aysal mı, yoksa teknik direktör Fatih Terim mi idare ediyor!” Kanal D’deki canlı yayında Ünal Aysal, Özdemir’in taraflar arasındaki doğru veya yanlış olduğuna açıklık getirmediği sözlerine kısa bir yanıt verdi: “Sayın Başkan (Özdemir) zor bir dönemden sonra hayal dolu sözler söylüyor. Evet bu telefon konuşmaları oldu. Ama kararı Terim değil, biz yönetim kurulunda aldık” dedi. Temiz futbol istiyorsak, hiçbir şey gizli kalmamalı. Tanıklar konuşmalı. Saklı kalan görüşmeleri, konuşmaları; kulüp yetkilileri bildiklerini... TFF Başkanı Demirören ise o gece kimin (Aysal’ın mı) kendisine ilettiği öneri gereği kupayı GS soyunma odasına tam kadro götürdüklerini ve neden tersyüz edildiklerini açıklamalı. ??? Kulüp bağımlığının şiddet olaylarına medyatik etkisi Kanal D’de kanıtlandı. Nihat Özdemir, MA Birand’a derbiden önce 32. Gün programında “Bu final kanlı mı olacak kansız mı, sözleriyle taraftarı gerdiniz” dedi. Eleştiriyi dikkate alacağını söyleyen MA Birand’a, Özdemir; “Bu sözlerinizle olayları önceden kışkırttığınızı kabul ediyor musunuz?” diye sordu. MAB ise bu sözlere “Haklısınız. Burada hata yaptığımı kabul ediyorum. Daha dikkatli olacağım” yanıtı verdi. Özdemir’in sözleri, MAB’nin suçlamaları kabullenmesi, çoğu medyada yer almadı. ??? Orantısız müdahaleleriyle o gecenin mutlak sorumlularının başında polis geliyor. Aşağıdaki satırlar, polisin sorumluluğunu saptayan ortak görüşün özeti: “Radikal’in spor yazarı Bağış Erten, FB stadı ve çevresinde sürekli biber gazı sıkan polisi şöyle tarif ediyor: ‘Biber gazı fırlatmaya doyamıyordu polis’. Vali Mutlu da ya cop ya biber gazı. Biber gazını tercih ettik diye ‘doğru yaptık’ diyor. Oysa gazetecilerin aktardıkları tablo şu: Polisin başlangıçta fanatiklere sıktığı biber gazı, sonunda amacı aşan hale dönüştü. Sınırsız gaz kullanma eğilimi işi çığırından çıkardı. Sıkılan gaz yalnızca göstericilerle sınırlı kalmadı ve bütün stat gaz bombası altına girdi. Kadıköy sokakları gazın etkisiyle eşine daha önce pek rastlanmamış bir hal aldı.” (Oral Çalışlar) Cengiz Çandar ise (hükümete): “Biber gazıyla yönetmekten başka bir yol bilmezseniz, ülkeyi de mecburen aynı yöntemlerle yönetmekten başka yol bulamazsınız” diyor. Çaresizliğini biber gazıyla örtmeye çalışan hükümet ise bol keseden biber gazı ithal ediyor! Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı François Hollande dün yapılan devir teslim töreniyle görevine başladı. Ankara ve Paris’teki ortak kanı, Nicolas Sarkozy ile tarihinin en kötü dönemini yaşayan TürkFransız ilişkilerinin, sosyalist lider Hollande ile çok daha olumlu bir seyir izleyeceği yönünde. Seçimden sonraki bir haftalık kısa süreçte karşılıklı küçük ama önemli jestler yapıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın tebrik etmekte gecikmedikleri Hollande da Fransa’da yaşayan Türk toplumuna mesaj gönderen ilk Fransız başkanı oldu. Hollande Dönemi: AKP’nin Demokrasi Sınavı rupa dengelerinde, Türkiye’nin AB üyeliği açısından CHP’nin Avrupalı sosyalist ve sosyal demokratlarla ilişkilerinin eskisine göre çok daha önemli hale geldiğinin” altını çiziyor. Fransız diplomatik kaynakları da Hollande’ın Türkiye’nin AB üyelik sürecine selefi Sarkozy’e göre çok daha fazla önem verdiğini vurgularken TürkiyeAB müzakerelerinin 5 faslı üzerinde Fransa tarafından konan blokajın önümüzdeki günlerde yumuşatılabileceği ihtimalinden bahsediyor. Kadın Grubu’nun başkanlığını da yürüten Gülsün Bilgehan, “Öteden beri sosyalistler iki konuda Türkiye’nin tezlerini anlamakta güçlük çekiyor. Birincisi Ermeni meselesi. İkincisi Kıbrıs. Sarkozy’nin gidişiyle Fransa’nın Ermeni konusuna bakışında değişim beklememek lazım” görüşünde. Ankara’daki Fransız kaynakları da 1915 olaylarının 100. yıldönümünün anılacağı 2015 yaklaşırken Ermeni sorunu konusunda Türkiye’den adım beklentilerinin yükselmesinin beklendiğini ifade etti. kaybetmeden hemen önce Suriye konusunda da benzer bir uluslararası adım atılabilmesi için Türkiye ile neredeyse yarış içindeydi. Şimdi Fransa’nın bu tavrı da değişecek. CHP’li Bilgehan’a göre, “Hollande ne Sarkozy ne de Erdoğan! Yani dış politikada maceracı bir lider olmayacak.” Suriye konusunda insan haklarını öne çıkaran bir politika izlemekle birlikte, Sarkozy’nin Libya’da yaptığı şekilde ‘askeri müdahale heveslisi’ de olmayacak. Parola ‘Anafarta’, işareti ‘Malazgirt’ emokrasi için iyi haber Hollande’ın başkanlığı döneminde Fransa’nın Türkiye’deki demokratikleşme süreci, hak ve özgürlük arayışlarıyla çok yakından ilgileneceğinde herkes hemfikir. Sarkozy daha ilk günden AB üyeliğimizi ‘imkânsız’ kabul ettiği için Türkiye’nin demokrasi karnesi hiç umurunda olmamıştı. Şimdi sosyalistlerin insan hakları konusundaki evrensel duruşu, “ifade özgürlüğü, hapisteki gazeteciler, Kürt meselesi, kadının insan hakları” gibi konularda Türkiye’nin çok daha fazla sıkıştırılması sonucunu beraberinde getirecek. Hollande’ın gelişine sevinen AKP’nin demokrasi sınavındaki samimiyeti de test edilecek. D 12 Eylül’ün gizli kodları ortaya çıktı ALİCAN ULUDAĞ açılacak Müzakerelerin önü Hollande döneminden olumlu etkilenecek ilk konu AB ile ilişkiler olacak. Türkiye’nin eski Paris Büyükelçisi de olan CHP Milletvekili Osman Korutürk, “TürkFransız ilişkileri Hollande ile nefes alacak. AB tarafındaki istek Hollande döneminde mutlaka artacak. Ama bakalım AKP hükümeti ne kadar istekli olacak AB ile ilişkileri geliştirmede?” değerlendirmesini yapıyor. Bir diğer CHP’li Gökhan Günaydın, seçilmesinden bir hafta önce Hollande’ın kampanya danışmanı ile buluştu. O da “Yeniden kurulmakta olan Av rmeni sorunu sürecek Tabii, sosyalist bir Fransız lider ile çalışmanın zorlukları da olacak. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Sosyalist E rdoğan ile maceraya ‘hayır’ ABD ile iyi ilişkiler içindeki Sarkozy, Libya’ya askeri müdahalenin mimarıydı. Seçimi E Hakkında soruşturma açılan Ergani İlçe Milli Eğitim Müdürü Yıldız meydan okudu ‘Arkamda AKP var’ MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde makam aracıyla köy köy dolaşarak dinci kitaplar dağıtan, İlçe Milli Eğitim Müdürü Yasin Yıldız hakkında Kaymakam Erdinç Yılmaz tarafından soruşturma başlatıldığı, Yıldız’ın “AKP arkamda, bana kimse bir şey yapamaz” dediği belirtildi. Ergani’de makam aracıyla köy köy dolaşarak dinci kitaplar dağıtan, eğitimcilere namaz kılmalarını tavsiye eden ve EğitimBir Sen’e üye olmaya zorlayan Yıldız hakkında Kaymakam Yılmaz tarafından soruşturma başlatıldı. Soruşturma haberinin duyulmasıyla İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve AKP içinde kulislere başlayan Yıldız’ın “AKP arkamda, bana kimse bir şey yapamaz” diyerek, soruşturmacılar üzerinde baskı kurmaya çalıştığı belirtildi. İlçeye yeni atanan 120 öğretmen için düzenlenen “Hazırlayıcı Eğitim Kursu” na katılan Yıldız, ayrımcı söylemlerini burada da sürdürdüğü belirtildi. Seminere katılan aday öğretmenlere hitap eden Yıldız, önce genç öğretmenleri kadınerkek yan yana oturduk ları için “Neden böyle oturuyorsunuz” diyerek azarladığı, genç öğretmenlere, “Aranızda kimler Türk, kimler Kürt, Kimler Alevi” diye soru sorduğu, “EğitimBirSen’e üye olun, memuriyet hayatınızı rahat geçirin” dediği belirtildi. Bunun üzerine aday öğretmenlerle Yıldız arasında tartışma yaşandığı ve Yıldız’ın seminer salonunu terk ettiği kaydedildi. Aday öğretmenlere, “sabah namazı kılmak hayırlıdır” diye öğüt veren Yıldız’ın hakkında, seminere katılan öğretmenlerin şikâyette bulunacakları bildirildi. ANKARA Genelkurmay Başkanlığı, 12 Eylül davası için mahkemeye darbenin harekât planı olan Bayrak Harekât Direktifi’nin nasıl uygulanacağını anlatan ve bugüne kadar ilk kez gün yüzüne çıkan yeni belgeler gönderdi. Bir belgeye göre, darbeciler birbiriyle haberleşirken “Anafarta”yı “parola”, “Malazgirt”i ise bunun “işareti” olarak kullanmış. Belgelerin arasından dönemin liderleri Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit gözaltına alınırken kendilerine verilen Kenan Evren imzalı mektup da çıktı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren imzalı 8 Eylül 1980 tarihli belgede, Bayrak Harekât Direktifi’nin uygulamasına bütün yurtta 12 Eylül 1980 Cuma günü saat 03:00’te TRT, PTT ve diğer muharebe sistemlerine el atılmak suretiyle başlanacağı anlatıldı. Belgeye göre Evren, komutanların Bayrak Harekâtı’na hazır olduklarını 11 Eylül 1980 Perşembe günü saat 18.0020.00 arasında Genelkurmay Başkanlığı’na “yollar açıldı” kodu ile bildireceğini belirtti. “Çok gizli” belgenin ekinde, “komutanlar arasında yapılacak telefon haberleşmelerinde kullanılacak özel parola sistemi” de geçildi. Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Necdet Öztorun imzalı belgede, parola “Anafarta” işareti ise “Malazgirt” yazıldı. Haberleşmelerde kullanılmak üzere teyit kodları belgede yer aldı. Belgenin “kullanma talimatı” ara başlıklı bölümünde, “Telefon eden çağrısına cevap aldığında işareti söyleyecek, karşı taraf parolayı bildirecektir. Daha sonra telefon eden, ‘......teyit kodunu söyleyiniz’ diyecek, karşı taraf da belirtilen saatler arasında çizelgede gösterilen kodu söyleyecektir” denildi. Yine Öztorun imzalı belgede, dönemin siyasilerinin nasıl gözaltına alınacağına ilişkin olarak “Gözlenecek veya kontrol altına alınacak personele karşı kesin kararlı davranışlarda bulunulacak, hakaret edilmeyecek, tartaklanmayacak ve küçük düşürücü hareketlerde bulunulmayacaktır. Söz konusu şahısla ilişki kurulmayacak, samimi davranılmayıp, nazik ve kibarca hareket edilecektir. Kontrol altına alınan şahsın usulsüz istekleri yerine getirilmeyecek, bu istekler üst kademelere ulaştırılacaktır” ifadesi kullanıldı. Bu işlemler yapılırken çevrede halkın toplanmasına izin verilmeyeceği, halkın muhtemel tecavüzlerine ve lehte tezahüratlarına karşı gerekli önlemlerin alınacağı ifade edilen yazıda, “Mecbur kalınmadıkça kan dökülmemesine özen gösterilecek ancak mecbur kalındığında kesin ve kararlılıkla muhtemel olaylar en şiddetli bir şekilde bastırılacaktır” denilmesi dikkat çekti. Yazıda parlamenterlere “zarfın” 06:30’da verileceği, bu kişilerin evden saat 08:00’da alınacağı da kaydedildi. Söz konusu zarfın içinde ise dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ve CHP lideri Bülent Ecevit’in arasında bulunduğu 4 parti başkanına hitaben kaleme alınmış bir talimat yazısı yer aldı. Kenan Evren imzalı belgede, TSK’nin ülke yönetimine el konulduğu iki paragraf yazıyla anlatıldıktan sonra, özetle “Parlameto üyeliği sıfatınız kaldırılmıştır. Hiçbir konuda beyanat vermeye yetkiniz yoktur. Can güvenliğiniz Türk Silahlı Kuvvetleri’nin teminatı altındadır. Bu talimat ile belirtilenler dışındaki her türlü tutum ve davranışınız suçtur” uyarısında bulunuldu. ‘Samimi davranmayın’ 1 Mayıs’a çağrı 600 öğrenci tutuklu Afiş asana 169 lira ceza RİZE Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi öğrencisi olan Aslıhan Yılmaz ve Z.B, 1 Mayıs İşçi Bayramı öncesi AKP’ye karşı üniversitene, okuluna, ülkene ve geleceğine sahip çık. Haydi 1 Mayıs’a” yazılı el ilanını okulun önündeki elektrik direğine yapıştırdı. Birkaç gün sonra öğrencilere Rize Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubesi görevlilerince Kabahatler Kanunu gereği 169 TL para cezası tebliğ edildi. Öğrenci olduklarını ve cezayı ödemekte zorlanacaklarını ifade eden Aslıhan Yılmaz, “Demokratik hakkımızı kullanmamız bile cezalandırılıyor” dedi. Fotoğraf: ABİDİN YAĞMUR Cezaevleri üniversite gibi İstanbul Haber Servisi Öğrencilere yönelik baskı, gözaltı ve tutuklamalar artarak sürüyor. Kamuoyunun yakından takip ettiği “poşu davası”nda Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül’e 11 yıl 3 ay hapis cezası verilirken 100’ü aşkın öğrenci “örgüt adına suç işlemek” ve “örgüt propagandası yapmak” suçlamalarıyla gözaltına alındı. İstanbul, Adana, Diyarbakır ve Bingöl başta olmak üzere çok sayıda ilde düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınan bu öğrencilerden 6’sı tutuklandı. Nisanda yaklaşık 120, martta ise 100’e yakın öğrenci gözaltına alınmıştı. Cezaevlerinde 600’ü aşkın öğrenci tutuklu bulunuyor. ÖMER ŞAN Demirel ve Ecevit’e ‘zarf’ ÖĞRENCİYE KİMLİK DAYAĞI Mersin Üniversitesi öğrencisi Özer İnal, Çiftlikköy Yerleşkesi’ne girdiği sırada kimlik göstermesini isteyen güvenlik personeliyle tartıştı. İnal’ı döven güvenlikçiler, olaya müdahale etmek isteyen 2 öğrenci ile bir avukatı tartakladı. İnal, rektörlüğe giderek şikâyette bulundu. Öte yandan Mersin’de açık lise sınavlarına girdikten sonra, barındığı Mersin Koruma Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’ne yemek yemeye giden 17 yaşındaki Mehmet T’yi dövdüğü öne sürülen 2’si özel güvenlik görevlisi 5 kişi gözaltına alındı. Mehmet T.’nin 1.5 ay önce karaciğer ameliyatı olduğu öğrenildi. Dicle Üniversitesi rektörüne ceza DTO: Terörden değil Cemaat’ten kaçıyorlar MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Diyarbakır Tabip Odası, Dicle Üniversitesi Rektörü Ayşegül Jale Saraç’ın, üniversiteden baskılar nedeniyle ayrılan yaklaşık 100 akademisyenin terörden korkup gittikleri yolundaki açıklamasını protesto etti. Odadan yapılan açıklamada Saraç’ın rektör olmasının ardından üniversitede cemaat kadrolaşması ve baskı yaşandığı vurgulandı. Açıklamada, “Saraç rektörlük döneminin başından itibaren birkaç cemaat dışında hiç kimsenin DÜ’ye öğretim üyesi olarak girebilmesine izin vermedi. Farklı fikirlere sahip öğretim üyeleri çeşitli baskılarla üniversiteden uzaklaştırılmaya çalışıldı. Çok sayıda öğretim üyesi yapılan baskılara dayanamayarak ya istifa etti ya da başka üniversitelere gitmek zorunda bırakıldı” denildi. ONUR YASER CAN İşkence dosyaları AİHM’ye taşınıyor HİLAL KÖSE Gözaltına alındıktan 22 gün sonra intihar eden genç mimar Onur Yaser Can’ın ifadesini değiştiren iki polis “resmi belgede sahtecilik” suçundan 2’şer yıl 3’er ay hapis cezasına mahkum edildi. Onur Yaser, esrar satın aldığı gerekçesiyle 2 Haziran 2010’da Harbiye’de gözaltına alınmış, üçüncü kez ifadeye çağrıldığı günün akşamında intihar etmişti. Narkotik şubedeki polisler hakkında işkence suçundan takipsizlik kararı verilmişti. Aile, bu hafta AİHM’ye başvuracak. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki oturuma tutuksuz sanıklar Salih Bahar ve Soner Gündoğdu ile müdahiller, Onur Yaser Can’ın sahtecilikten ceza aldı C MY B C MY B Polisler anne ve babası Hatice, Mevlüt Can ve kız kardeşi Ezgi Can katıldı. Can ailesinin avukatı Ercan Kanar, “Sahte belgenin gerçekmiş gibi kullanılması durumunda verilecek ceza yarı oranında arttırılır. Bu sahte belgeler Onur’un ölümünden sonra da kullanıldı” dedi. Kanar, sanıklara üst sınırdan ceza verilmesini istedi. Sanık avukatı Ali Çelik ise eski tarihin ‘sehven’ tutanakta unutulduğunu savunarak, “Bilgisayarda formatlar var. Bir önceki ifade silinir, üstüne yenisi yazılır. Mahkemelerde kâtipler de bunu yapıyor. Maktul, hatanın düzeltilmesi için Emniyet’e çağırılmıştır” dedi. Sanık Gündoğdu ise “Biz maktule ayrıntılı bir sorgulama yapmadık. Entellektüel bir insan olduğunu görünce de ifadesini alıp hemen serbest bıraktık. Tarih hatasını düzeltmek için çağırdığımızda kesinlikle baskı yapmadık” diye konuştu. Yasanın alt sınırını uygulayan mahkeme heyeti, sanıkları, 3 yıl hapse mahkum etti. Ceza, takdiren 2’şer yıl 6’şar ay hapis cezasına indirildi. Anne Hatice Can, “Onur’um 3 Haziran’da 30 yaşında olacaktı. Oğlumla çalışan 3 mimar, bu yılki doğum gününde, onun heykellerinden ve resimlerinden oluşan bir sergi düzenliyor. Ankara Mimarlar Odası’nda pazar günü saat 16.00’da açılacak” dedi. Onur’un korkusunu anlattığı el yazısı notun dosyada olduğunu vurgulayan Can, 6 polis hakkında suç duyurusunda bulunduklarını belirtti. Alt sınırdan ceza verildi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle