17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 MAYIS 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 13 sanatçının çalışmaları oylamada Türkiye’nin ilk güncel sanat yarışması Full Art Prize’da yarı finalistler açıklandı Kültür Servisi Türkiye’nin önemli bir çağdaş sanat merkezi olarak tanınmasına destek olmayı amaçlayan, Türkiye’nin ilk çağdaş sanat yarışması “Full Art Prize”da yarı finalistler belirlendi. Gazeteciyazar Evrim Altuğ’un başkanlığında FULL, Ar Şirketler Grubu CEO’su Hüseyin Arslan, SALT Araştırma ve Programlar Direktörü Vasıf Kortun, İKSV, İstanbul Bienali Direktörü Bige Örer, koleksiyoner, Borusan Holding CEO’su Agah Uğur ile sanatçı Gülsün Karamustafa’dan oluşan jüri, yarı finale kalan 13 ismi şu şekilde belirledi: Alper Aydın, Aslı Çavuşoğlu, Burak Delier, Elmas Deniz, Işık Eğrikavuk, Özgür Erkök, Mehmet Fahracı, Zeren Göktan, Borga Kantürk, Tayfun Serttaş, Serkan Taycan, Cengiz Tekin, Gözde Türkkan. Toplantıda konuşan Evrim Altuğ, yarışmanın resim, çizim, fotoğraf, video, enstalasyon ve yeni medya alanlarında, herhangi bir tema olmadan gerçekleştirildiğini belirterek, “Sanatçıların seçiminde, pratiklerinde gösterdikleri gelişme, yapıtlarında belirli bir malzeme ve tarza bağlı kalmamaları, günceli yakalarken geçmişi sömürmemeleri, akademik sıkışıklığa düşmeden yeni yaklaşımlar geliştirmeleri, kariyer beklentisiyle hareket etmeden risk alabilmeleri, yeni ifade biçimleri öne sürmeleri gibi kriterleri göz önünde bulundurduk” dedi. “Full Art Prize”ın 25 bin TL ile ödüllendirilecek birincisi ile halkoylaması sonucunda destek ödülü kazanan sanatçı, 3 Ekim’de gerçekleştirilecek gala gecesinde açıklanacak. Halkoylması ise yarından itibaren sanatçıların yarışmaya başvurdukları çalışmalarının yayımlanacağı www.fullartprize.org adresinden yapılacak. BİFO’dan sezona veda Şef Sacha Goetzel yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ‘Siz isteyin biz çalalım’ başlıklı konserle sezonu sonlandırdı ? Orkestra mevsim sonu konserinin ardından İstanbul Müzik Festivali’nin 40. yıl kutlamalarına da üç konserle katılacak. Açılışı Beethoven’in 9. Senfoni’siyle yapacak orkestra, ardından ünlü besteci Giya Kancheli’nin yapıtları ve Fazıl Say’ın Mezopotamya Senfonisi’ni çalacak. BİFO İstanbul Festivali’nin 40. yıl konserlerine de üç konserle katılacak: Açılışta şef Goetzel yönetiminde Beethoven’in 9. Senfoni’si çalınacak. Festivalin yaşam boyu onur ödülü sunacağı günümüzün ünlü bestecisi Giya Kancheli’nin yapıtlarını Estonyalı şef Andres Mustonen yönetecek. Ve şef Gürer Aykal yönetiminde Fazıl Say’ın Mezopotamya Senfonisi’ni çalacak. Hem Kancheli’nin hem de Say’ın yapıtı dünya prömiyeri. ‘Çığın yavaşlatılmış çekimi’ ZÜLAL KALKANDELEN İzlandalı alternatif rock grubu Sigur Ros’un yeni stüdyo albümü ‘Valtari’ yarın yayımlanıyor Erol Kardeseci yaşamını yitirdi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Oyuncu, yönetmen ve seslendirme sanatçısı Erol Kardeseci yaşamını yitirdi. Kardeseci için yarın saat 11.00’de Ankara Büyük Tiyatro’da bir tören düzenlenecek. Sanatçı, Kocatepe Camisi’nde kılınacak öğle namazının ardından Cebeci Asri Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlanacak. 1 Temmuz 2001 tarihinde yaş haddinden Ankara Devlet Tiyatrosu’ndan emekli olan Kardeseci, “Köroğlu, Hamlet, Deli İbrahim, Lysistrata, Hastalık Hastası, İstanbul Efendisi” gibi pek çok oyunda rol almıştı. Sherlock’a Bafta Ödülü ? Kültür Servisi BBC One kanalında yayımlanan, Sherlock Holmes’un dizi uyarlamasının eşyazarı Steven Moffat, bu yılın Bafta Ödülleri’nde ödüle değer görüldü. Charles Dickens’ın “Büyük Umutlar” romanının dizi uyarlaması ile vahşi yaşam belgeseli “Frozen Planet” da ödüle değer görüldü. eçen hafta Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın mevsim sonu konserini izledim. Topluluğun gür sesi, çalgı gruplarının kendi içlerindeki ses birliği, kemanların uyumlu arşeleri ve eş vibratoları övgüye değerdi. Bütün bunlar BİFO’nun uluslararası düzeydeki niteliklerini ortaya koyan özellikler. Son konserde Şef Sacha Goetzel yönetimindeki topluluğun programı ise hem dinleyici hem de yorumcular için yorucuydu. “Siz isteyin biz çalalım” başlığını taşıyan bu konser için BİFO dinleyicisine bir anket sunulmuş, isteklerin arasından seçilen parçalar konserin ikinci yarısına yerleştirilmiş. Ancak her biri dev bir yapıtın bir bölümü olduğu için izlemesi de seslendirmesi de kolay olmayan bir manzara çıkmış ortaya. Tam Beethoven’in dünyasına girmişken Dvorak’ın Yeni Dünya’sına, oradan Stravinski’nin Ateşkuşu’na, oradan Brahms’ın Macar Dansı’na, oradan Ravel’in La Valse’ine geçmek bir mevsim sonu coşkusu yaratsa da konsantrasyon açısından zorlayıcıydı. Ama bunlar dinleyici istekleriymiş. Topluluk için de bir çırpıda birkaç ayrı müzik çağından ve ayrı okullardan besteciyi artarda duyurmak, hepsini kendi biçemlerine göre çalmak hiç kolay değildi. Benim için bu konserin en ilginç yönü Richard Strauss’un Dört Son Şarkı’sının çalınacak olmasıydı. Geçen yıl Verdi’nin Requiem’inde severek izlediğimiz Amerikalı soprano Michele Crider’in R.Strauss’ı nasıl seslendireceğini merakla bekliyordum. Ancak bu kez beklediğim etkiyi bulamadım, hatta acaba hasta mıydı, diye düşündüm. Konser Gustav Mahler’in 4.Senfoni’sinin 3. bölümüyle başladı. Mahler, tüm zorluklarına karşın konserin en güzel yorumlanan bestecisiydi. Karanlık renkler arasından sızan ışık bir tablo gibi işlendi. Ama insanın kulağı hemen o bölümü izleyen soprano sesini, çocuğun cenneti hayal ettiği son bölümü bekliyordu! Dört Son Şarkı aslında şarkılı bir senfoni, bir bütün olarak düşünülmeli. Ancak dinleyici her şarkı bittiğinde alkışlamaktan kendini alamadı. Solist ve şef ise sessizliklerini koruyarak güzel bir yaklaşım sergilediler. BİFO konserlerinin program notları ve program kitapçığının özeni için Sungu Okan ve Aykut Şengözer’i kutlamak isterim. Şarkı sözlerinin çevirisi, çalınan yapıtların o bestecilerin yaşamları içindeki önemi; yapıtların süreleri ve kitapçıktaki söylem bütünlüğüyle İstanbul’daki en güzel program kitapçığı hazırlanıyor. G Bir Bach gecesi İstanbul Resitalleri beşinci yılında kendine özgü bir mekân ve çevreye kavuştu. Emirgan’daki Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki The Seed’te her ay bir konserde dünyanın parlayan genç bir piyanistini sunmayı sürdürüyor. Bu kez Amerikalı piyanist Simone Dinnerstein’ın (1972) baştan sona J. S. Bach’ın yapıtlarından oluşan resitalinde bestecinin 5. Fransız Süiti’ni ve 2. Partitas’ını dinleyebildim. Son zamanlarda dinlediğim en güzel Bach yorumuydu. Bana (bazı tempolar dışında) büyük Bach piyanisti Rosalyn Tureck’i anımsattı. Bach’ı, bestecinin o dingin dünyaMichele Crider sında, hiç abartmadan, ama rengarenk bir palet ve tutarlı bir bütünlük içinde çalıyordu. Dinnerstein, Juilliard Müzik Okulu’ndan mezun ve İngiltere’de Schnabel’in öğrencisi olan büyük piyano pedagogu Maria Curcio ile çalışma şansını elde etmiş. Aldığı birçok ödül bir yana sanatçı 2010 yılından bu yana Sony Classics’in sanatçısı olmuş. İstanbul Resitalleri’nde mevsimin son konseri 7 Haziran’da, 5. yılı kutlama çerçevesinde yapılacak. Çin asıllı Amerikalı genç piyanist Claire Huangcı (1990) Bach’dan Scriabin’e uzanan renkli bir program sunacak. trümanlar yok. Ama ortaya çıkan sonuçtan hepimiz çok memnunuz. Bir sonraki alİzlandalı alternatif rock grubu Sigur bümde yine değişiklikler olacaktır. Nerede Ros’un altıncı stüdyo albümü yarın yayım duracağımızı önceden planlamadığımız için lanıyor. Müzik dünyasında merakla bekle sound konusundaki değişiklikler bizim için nen albüm hakkında grubun davulcusu Or de bir anlamda sürpriz oluyor. İşin zevkli yari Páll Dyrason ile konuştuk. nı da bu. Dört yıllık bir aradan sonra yine çok Şarkı sözleri bu kez de İngilizce değil; güzel bir albümle geri döndünüz. Fakat büyük kısmı İzlanda dilinde ama bir kıskayıt sürecinin çok rahat geçmediğini bas mı da yine hiçbir dile ait değil. Sözlerin çı Georg’un açıklamalarından anladık. arkasındaki esin kaynaklarıyla ilgili veKayıt sırasında neler oldu? rebileceğiniz ipucu var mı? Bu albümü 2008’de kaydetmeye başladık, Sözler, çoğunlukla içinde bulunulan atsonra turne gündeme mosferi anlatıyor. Örnegeldi. Turneyi bitirdikğin “Dauoalogn”, henüz ? Sigur Ros’un davulcusu Orri dünya uykudayken kırsal ten sonra aklımızda bazı fikirler vardı ve onbir bölgede sabah çok erPall Dyrason, grubun lar üzerinde çalışmak kenden uyandığınızda naüyelerinden Jonsi’nin albümü üzere buluştuk. Eski sıl hissettiğinizle ilgili. ‘bir çığın yavaşlatılmış çekimi’ kayıtları dinlediğimizSessiz, huzurlu bir atde bazı değişiklikler diye tanımladığını söylüyor. mosferi dile getiriyor. yapmaya karar verdik. “Rembihnútur”, umut Basçı Georg ise ‘Eski bir Sürekli bir değişim varve teselliden söz ediyor. manzara resmine bakmak gibi’ Daha çok insanın çeşitli dı, ama aslında böylediyor yeni albüm için. likle istediğimizi bulma durumlardaki duygularıyolunda gelişme de na odaklanıyor sözler. kaydediyorduk. Geçen yıl İzlanda’yı En çok merak ettiğim konu, şarkı ya ziyaret ettim ve doğanın güzelliğinden çok zım süreciniz. Sigur Ros’un dört üyesi etkilendim. İzlanda’daki doğanın üzeristüdyoda bir araya gelince neler oluyor? nizdeki etkisi nasıl? Grupta kimse tek başına şarkı yazmıyor. İzlanda’da yapılacak en iyi şey sokakta Stüdyoya birlikte giriyoruz ve birisi bir gi gezmek değil, içerde sıcak evlerde kalıp enstar rifi ya da bir fikir ortaya atıyor, sonra onun trümanlarla oyalanmak. Plaja gidemezsiniz, üzerinde çalışıyoruz. Eğer meydana gelen gezemezsiniz. O nedenle de hepimiz evleşey hoşumuza giderse, tekrar çalıyoruz; rimizde oturup müzik yapmaya daha fazla gitmezse o fikri bir kenara bırakıp devam zaman ayırdık. ediyoruz. Jonsi, albümü “bir çığın yavaş Türkiye’de çok sayıda hayranınız latılmış çekimi” diye tanımladı. Georg ise, var ve hepsi sizi canlı dinlemek için sa“Eski bir manzara resmine bakmak gibi” bırsızlanıyor. Yakın gelecekte İstandedi. bul’da konser umudu var mı? Hiçbir zaman geleneksel bir rock gruBu yıl gelemiyoruz, çünkü bu yıl için her bu olmadınız ama yeni albümle genel be şey planlandı. Latin Amerika ve Avustralğeniye biraz daha uzak durmayı göze al ya’ya gideceğiz. Avrupa’da da üç konseridınız sanıyorum. miz var. Gelecek yıl şubat ayında yine AvEvet, kullandığımız tek akustik enstrüman rupa’dayız. Umarım Türkiye de olur. piyano oldu. Gitar dahil diğer akustik ens(www.zulalkalkandelen.com) ‘Dini duyguları aşağılamadım’ Fazıl Say sosyal medyadaki mesajları nedeniyle açılan davada ifade verdi Kültür Servisi Twitter sayfasında yayımladığı mesajlar nedeniyle hakkında dava açılan dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say, dün İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde ifade verdi. Simone Dinnerstein Fazıl Say’ın ifadesinde; “Halkın dini duyguları ile değerlerini aşağılama kastının hiçbir şekilde bulunmadığını, yalnızca dince kutsal sayılan değerleri istismar edenleri kınadığını, diğer yandan Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında korunan düşünceyi açıklama hürriyetini kullandığını, Ömer Hayyam’ın söylediği bir sözün soruşturulmasını anlayamadığını” söylediği öğrenildi. Fazıl Say’ın avukatı Metin Feyzioğlu ise, Say’a yüklenen suçun hiçbir şekilde gerçekleşmediğini, aksine Say’ın özgür düşüncesinin, suç duyurularıyla baskı altına alınmak istendiğini söyledi. Bir çocuk daha okusun diye 21.YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel: 0212 274 15 02 0212 213 74 02 Fax: 0212 275 52 44 www.yekuv.org [email protected] Vakıflar Bankası Osmanbey Şubesi 00158007287986476 Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. PERİHAN AYÇELİK C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle