17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Halit Çelenk’i Anarken Sen Kimsin? “Siz kimsiniz?” Tiyatro sanatçılarına böyle seslendiler: Siz kimsiniz? Onlar sanatçı, aktör, yazar, şair, ressam, uygar, aydın insanlar... Sen kimsin? Biraz da insan kendini bilmeli, tanımalı... Ben kimim? Birtakım seçimler sonucu yönetimi ele geçirmiş bir görevli... Belli bir süre işbaşında kalacak, sonra yerini başkası alacak... Demokrasi işte böyle bir şey!.. Geri kalmış, geri bırakılmış ülke toplumlarında bir “tek” adam çıkar, her şeyi ele alır, yasaları bir yana atar, yenilerini çıkartır, “ileri demokrasi” adını verdiği bir dikta düzeninde egemen olur. ??? Yaşam boyunca iki kitap okumamış, tiyatroya gitmemiş, sanat, edebiyat nedir bilmemiş, kendini batıl düşüncelerin seline kaptırmış, şaşkın, bitkin, ama kendini herkesten güçlü hisseden kişiye, “gel iktidar senin” dersen!.. Gelir oturur tepene, bir daha inmemek için yapmadığını bırakmaz. Kendi oylarınla getirdiğin adam, bir de bakarsın seni kendine kul saymış... Kurtarmak kendini bu köleliğe benzer düzenden... Ama kendin istemişsin böyle boynu bükük olmayı!.. Sürüdür, o insanın içinde çırpındığı... İnsan sürüsünün bireyi olmaktır. ??? Sen kimsin? Siz kimsiniz? Birine böyle seslenmek için önce sende bambaşka bir yetenek olmalı... Sürüden kopmak isteği, değişik yaşamlarda yeni bir yol aramak... Biri kalkmış sana “siz kimsiniz” diyebiliyorsa, sen o birinin kulu olmayı benimsemiş olmalısın... İnsanoğlu, insan gibi doğar, insan gibi yaşar, insan gibi ölür. İnsanlığını bilir, duyar, yaşatır. Eğer bir insanoğlu ise!.. Halit Ağabey ölmedi: Adaletin olmadığı yerde, insanoğlunu savunmaya çalışıyordu, ölür mü hiç? Halit Ağabey ölmedi, devrimci mücadelede çok önemli bir öğreticiydi ve örnek bir yeri vardı, ölür mü hiç? Halit Ağabey ölmedi… Ahmet SAY air Cemal Süreya’nın söylediği gibi, “İnsanlığa gönderilmiş bir mektuptur Halit Çelenk”. Bize düşen, bu mektubun içeriğine eğilmek, anlamından dersler çıkarmaktır. Ölümünün birinci yılında, Cumhuriyet okurlarına bu mektubu okumak istiyorum. Halit Ağabey’in “insan” yanı, hem o yiğit devrimci duruşunu, hem insanlığı kucaklayan ileri hukuk kavrayışını, hem de yaşam boyu tutarlı, güvenilir, sağlam bir insan olmasını kapsar. Ama bu sayılanlar yetmez: Halit Ağabey, örnek bir Anadolu insanı, örnek bir demokrat, örnek bir bağımsızlıkçı, örnek bir hukukçu, örnek bir dost, örnek bir yurtsever, örnek bir eş, örnek bir baba, örnek bir dede, örnek bir ağabeydi. Kitaplarını ve Cumhuriyet’te yayımlanan yüzlerce yazıyı unutmayalım: Araştırmacı, aydınlanmacı, irdeleyici, uyarıcı, kanıtlayıcı bir yazar ve kültür adamı olarak da örnekti. Dağlar gibi güçlü müydü, mangal gibi yüreği mi vardı? Nasıl demeli, bilemem. Ama tanıdığım en yürekli insanların başında gelirdi: Saatler süren Deniz’lerin idamını, dünyanın bu en zor, en korkunç, en insanlık dışı sahnesini yaşamaya, müthiş bir görev anlayışı ve insanlık dayanışması adına, insanlığın şefkat duyguları adına, yoldaşlık duyguları adına, hatta babalık duyguları adına inançla katılmanın, bitmek bilmeyen bu korkunç sahneye katlanmanın nasıl bir yürek gerektirdiğini, bir düşünür müsünüz? Kendinizi onun yerine koyun ve devrimci yüreğin görev bilinci açısından ha Ş yata ve ölüm olgusuna bir bakın: Denizler, Halit Ağabey’le beraber, “Ölürüz, ama ödün vermeyiz” adlı trajedinin baş karakteriydi. Dağlar mı, sıradağlar mı, Himalayalar mı, bu yüreklerin adını siz koyun… Halit Ağabey’i gözümün önüne getirdikçe, yüzlerce vasfı aklıma geliyor yeniden. Ama en başta şunu belirtmeliyim: Bütün derdi “insanoğlu”ydu onun. Acaba insanoğlunu kurtaracak yola, o da sonuna kadar bağlansa ve o yöntemi sonuna kadar uygulayıp sonuca ulaşılsa, insanoğlu kötülüklerden, yanlışlardan, çirkinliklerden kurtulur muydu? Kurtulurdu! O zaman, bu yolu sonuna kadar izlemeli, hayata geçirmeliydi! Ölümü kovalayıp yakalamak 2009 yılında bir gün, dostum Aydın Çubukçu gelmişti bana. Yenilerde, Halit Ağabey’i ziyaret ettiğini söyledi, gözlemlerini anlattı: Yatalak değildi, ancak yataktan hiç kalkmaması gerektiği için, yatağa bağımlı yaşıyordu. Halit Çelenk gibi bir insan için zor bir yaşam biçimiydi bu. Ertesi gün, Halit Ağabey’e telefon edip uygun olduğu bir saatte evine gittim… Doğrusunu isterseniz, beklediğimden çok daha iyi buldum onu. Doksan yaşındaki Halit Ağabey, bilinç, bellek ve hitabet yönlerinden her zaman olduğu gibi dinçti, cin gibiydi. Gözleri pek görmediği için okuyamadığını, gerektiğinde bu işi başkalarına yüklediğini söylemişti. O günkü sohbetten pek de karamsar ayrılmamıştım. İzleyen aylarda yaptığımız te lefon konuşmalarında da kötüye gidiş sezinlemedim. Bir yıl kadar sonraydı, Halit Ağabey bir gün telefon etti. Uzunca bir hasbıhale daldık. Konuşmamızın sonlarında ise yaşamından, içinden kurtulamadığı yaşam koşullarından şikâyet etti. Dikkat kesilmiştim. Çektiği zorluklardan yalnızca biri olarak uykusuzluğu ileri sürüyordu. Şöyle anlattı: “Akşamları saat 10’da uykum geliyor ve uyuyorum, ama iki saat sonra, gece tam 12’de uyanıyorum. Yeniden uyuyabilmek için, ertesi günün akşamında, saat 10’u bekliyorum. Gece ve gündüz, hep aynı çile…” Halit Ağabey’in bu anlattıkları bir sızlanma değildi. Uyku sorunu bahanesiyle aslında tekdüze, tatsız, usandırıcı bir yaşam biçiminden yakınıyordu. Çevresiyle iletişim kurmasına karşın, iki metrekarelik bir yatağa bağımlıydı. Onca hareketli, çekişmeli, çarpıcı olaylarla geçen bir yaşamdan sonra, şimdi bütünüyle işlevsiz yaşamak durumuna düşmüştü. Bu anlamsız yaşam, zoruna gidiyordu. Olan bitene müdahil olamadıktan sonra, hayatın ne anlamı vardı? Bu tarafıyla da hepimize örnek oldu Halit Ağabey… Nasıl bir rastlantıdır ki, cenazesi Deniz’lerin 1972’de idam edilerek öldürüldüğü gün, işte o gün, tam 6 Mayıs günü kaldırıldı. Ve şimdi, aradan bir yıl geçti, ama anlayacağınız gibi, Halit Ağabey ölmedi; ona ağır bir yük gibi gelen o işe yaramaz bedenden kurtuldu. Halit Ağabey ölmedi: O, “insanlığı koruma, insanlığı yüceltme hukuku”nu temsil ediyordu, ölür mü hiç? Halit Ağabey ölmedi: Adaletin olmadığı yerde, insanoğlunu savunmaya çalışıyordu, ölür mü hiç? Halit Ağabey ölmedi, devrimci mücadelede çok önemli bir öğreticiydi ve örnek bir yeri vardı, ölür mü hiç? Halit Ağabey ölmedi… Başımıza Demokrasi Düştü... Demokrasinin daha ilk hecesinde çuvallıyor... “De” bakalım diyebileceksen... ? Duvara sadece “de...” hecesini yazabilmişti üniversiteli, muhtemelen “Demokrasi istiyoruz” gibi bir saçmalık yazacaktı... O an yakalayıp attılar içeri... Hapiste... De’yemedi gerisini... ? Şanlı şerefli askerlerin “demokrasi uğruna” hapishanelere doldurulduğuna hadi tamam diyelim... Ya evinin önünde akan deresini yandaşa vermek istemeyen kadınların, kızların, gençlerin tutuklu olması niçin?.. Derenin “de”si kalmadı... ? Misafirlerle siyaset konuşmak evlerden kalktı, demokrasi uğruna... Yok eğer illa bir şeyler konuşmak istiyorlarsa insanlar telefonlarını ekmeğin içine koyup ekmeği de buzdolabının sebzeliğine yerleştirdikten sonra söze giriyorlar: “De bakalım...” ? Şemsiye sapı, kapı kulpu, sehpa, kemer, şişe, terlik, yumurta, tişört, şapka bu dönemde “suç aleti” oldu tümü, yine demokrasi uğruna... Hepsi mahkemede... Tümü “terör örgütü” zanlısı... Bir de “De....” vardı: “Derlik...” Terliği atan Antepli çünkü... ? Bu soytarılığa demokrasi diyorsanız, Meclis kapalıyken açık olduğundan daha çok (KHK) kanun çıktı mesela... Açıldığında ise, bir şey de’meye kalkan muhalefet milletvekillerini kürsüden indirip ite kaka kapının önüne koyma yöntemini geliştirdiler... O zaman Kemal Kılıçdaroğlu “de” açıklaması yaptı zaten: “Bunlarda demokrasinin de’si yok...” ? De’mek şahsa özgü: Önüne çıkana de... Ağzına geleni de... Uydur uydur de... Yalan dolan de... Küfür de... Hakaret de... ? Şair demişti: “Mağara devri ne hoştu Vurmalı şu demokrasiyi icat eden puştu.” Ne yapacaksınız... Başımıza demokrasi düştü... Anayasa Mahkemesi Kararı ile Anayasaya Aykırı Temyiz Harcı Alınması Oktay KUBAN Yargıç argı hizmetlerinin lar temyiz hakkını kullahızlandırılması adı namayacağından kesinlealtında, 31 Mart şecek karardan dolayı ce2011 tarihinde Harçlar zaevine girecektir. Yasası’nda yapılan değiHukuk devleti ilkesine şiklikle, ceza mahkeme ve adil yargılanma hakkılerinden verilen kararların na aykırılığı saptanan bir Yargıtay’a temyiz edil yasa kuralının uygulanmesi, harç yatırılması ko masına derhal son verilşuluna bağlanmıştır. Bu mesi gerekirken iptal hükdüzenlemeye göre savcı münün, kararın Resmi Galar, harç yatırmadan kara zete’de yayımlanmasınrı sanık aleyhine temyiz dan başlayarak 6 ay sonedebilecek ancak sanık ra yürürlüğe girmesine veya müdahil durumunda karar verilerek, anayasaya olanların, aleyhlerindeki aykırı olan kuralın 6 ay dakararı temyiz etmek için ha hükmünü sürdürmesi 46 TL harç yatırmaları sağlanmış ve ödeme gücü gerekecektir. olmayanların adil yargıEskişehir hâkimi olarak lanma hakları ihlal edilebu düzenlemenin anaya rek mahkemeye erişim sanın sosyal hukuk devle hakları engellenmiştir. ti ve adil yargılanma ilkeYargıtay ceza dairelerilerine aykırı olduğunu gör ne 2011 yılında temyiz düğümden, yasanın iptali nedeniyle toplam 393 bin için Anayasa Mahkeme 635 adet dosya gönderilsi’ne başvurdum. Anayasa miştir. Bu dosyalarda 500 Mahkemesi, 20.10.2011 binin üzerinde sanık ve tarihli kararı ile başvurumu müdahil temyizi bulunhaklı bularak ceza davala maktadır. Her temyizden rında temyiz harcı alın 46 TL harç alınması yıl ması düzenlemesinin ipta içerisinde hazine için line karar verdi. Gerekçe önemli miktarda gelir li kararında da; ceza yar oluşturmaktadır. Bu da gılamasında resen araştır yasanın çıkarılış amacıma ilkesinin geçerli oldu nın yargıyı hızlandırmağunu, kamu davasının il dan ziyade Hazine’ye gegilinin rızası dışında açıl lir sağlama olduğunu gösdığını, ödeme gücü olma termektedir. Anayasanın 73. madyanlar için, iptali istenen kuralla birlikte etkili adli desine göre, vergi, harç ve yardım sağlayacak bir sis benzeri yükümlülükler katem düzenlenmemiş oldu nunla konulur ve herkes ğundan bu kuralın uygu mali gücüne göre vergi lanmasına devam edilme ödemekle yükümlüdür. sinin, ödeme gücü olma Bu düzenlemeye göre, yanlar bakımından anaya anayasaya aykırılığı sapsanın 36. maddesi kapsa tanan ve bu sebeple iptal mında mahkemeye erişim edilen yasaya göre tahsil hakkını engelleyeceği tes edilen harçlar, yasal dapitinde bulundu. yanağı olmayan gelirlerAncak, yüksek mahke dir. Anayasa Mahkemesi, me aynı kararı ile yasanın bu kararı ile tespit ettiği iptali kararının, gerekçeli anayasaya aykırılığı bir kararın Resmi Gazete’de an önce kaldırma yerine yayımlanmasından altı ay bütçe dengelerini gözetsonra yürürlüğe girmesine miştir. Anayasanın 73. madkarar verdi. Gerekçeli karar 29.12.2012 tarihinde desindeki mali güce göre y a y ı m l a n d ı ğ ı n d a n vergi toplama ilkesine ay29.6.2012 tarihine kadar kırı olarak, yasal dayanaAnayasa Mahkemesi ka ğı olmayan gelir toplanrarı ile anayasaya aykırı masının devamını sağlaolarak temyiz harcı alın yarak hazinenin gelir kaymaya devam edilecektir. betmemesini adil yargıBu sürede ödeme gücü lanma ve sosyal hukuk olanlar temyiz hakkını devleti ilkelerinin üstünde kullanabilecek, olmayan tutmuştur. Y C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle