23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 11 Sol koalisyonun lideri Alexis Tsipras, “AB ve IMF’nin kurtarma paketindeki koşulları yırtıp atacağız” dedi Barbarlığa dur diyeceğiz ? Yunanistan’da hükümeti kurmakla görevlendirilen sol koalisyon SYRİZA’nın 37 yaşındaki önderi Tsipras, “Barbar kurtarma paketi” diye nitelediği anlaşmadan kurtulmak için bankaların kontrole alınmasını kabul eden ve çalışma yasalarına getirilen yeni düzenlemeleri iptal edecek her parti ile koalisyon kurmak için görüşmeye hazır olduğunu söyledi. MURAT İLEM küresel yıkım başlar Ekonomi Servisi Deutsche Bank Üst Yöneticisi (CEO) ve Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Yönetim Kurulu Başkanı Josef Ackermann, Yunanistan’ın çöküşünün etkisinin çok büyük olacağını, IMF’nin böyle bir durumda trilyon dolarlık kayba uğrayacağını ve bu durumun yaratacağı küresel tahribatın ölçülemeyeceğini söyledi. “İstanbul’u Önemli Bir Finans Merkezi’ne Dönüştürmek” konferansının öncesinde düzenlenen bir toplantıda konuşan Ackermann “Yunanistan Avro’dan çıksın diyenler tahribatı göz önüne almıyorlar” dedi. Kemer sıkma önlemlerinin şimdiye dek işe yaradığını savunan Ackermann, önümüzdeki dönemde tasarruf önlemlerinin devam etmesi gerektiğini vurguladı. ‘Avrupa’nın temel sorunlarını çözdük’ demek için henüz çok erken olduğunu söyleyen Ackermann, “Ancak artık büyümeden de söz etmeye başlayabiliriz. Bu büyümenin parasal genişleme ile gerçekleşmesi gerekmiyor, yapısal reformlarla, inovasyonlarla, verimlilik artışlarıyla sağlanması gerekiyor” dedi. Kanlı 1 Mayıs; DİSK’e, Sola Yunanistan çökerse Set Çekmek İçin.. ATİNA Seçimden ikinci büyük blok olarak çıkan ve şu sıralarda hükümeti kurma çalışmaları yapan radikal sol koalisyon SYRİZA’nın lideri Alexis Tsipras, Yunanistan seçmeninin kemer sıkma anlaşmasını açık bir şekilde geçersiz kıldığını belirterek “AB ve IMF’nin kurtarma paketindeki koşulları yırtıp atacak bir koalisyon kurmaya çalışacağını” söyledi. Hükümet kurmak için üç günlük süreyi kullanmakta olan Tsipras, seçim öncesinin iki büyük partisi olan PASOK ve Yeni Demokrasi’ye, “Hükümete katılmak istiyorsanız kemer sıkma programına verdiğiniz destekten vazgeçin” çağrısı yaptı. Alexis Tsipras Hükümet için 5 şart koştu Alexis Tsipras, “Önceki hükümetin verdiği taahhütler bundan böyle geçerli olamaz. AB’nin barbar kurtarma dayatması ve uluslararası kredi kurumlarının teslim antlaşmalarını yıkacağız. Bizi iflasa götüren borç krizini ortadan kaldırmak için sol güçlerin hükümetini kurmak istiyoruz” dedi. Tsipras, diğer partilerle diyalog için borç antlaşmalarını reddetmelerini, çalışma hukukuna getirilen yeni düzenlemelerin iptalini, toplusözleşmelerle çalışanları sürece katmayı kabullenmelerini, bankaların devlet kontrolüne alınması ve Yunanistan’ın borçları için hakkaniyetle inceleme yapabilecek bir uluslararası komisyonun oluşturulması için işbirliğine yanaşmalarını şart koştu. Almanya’da şok OSMAN ÇUTSAY Hollande ile görüşecek Bu arada Tsipras’ın Fransa’da hafta sonunda yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan François Hollande ile görüşmek istediği belirtiliyor. Parti yetkilisi Reuters’e yaptığı açıklamada, “Tsipras, Hollande ile görüşmek istiyor. Bu doğrultuda iletişime geçildi” dedi. FRANKFURT – Yunanistan’daki krizin seçimlerle daha da kaotik bir hal alması ve hükümeti kurmakla görevlendirilen Syriza lideri Aleksis Tsipras’ın da borç ödemelerinin durdurulması yolundaki ilk talepleri, AB’nin motor ülkesini şoka soktu. Alman siyasetçiler, Atina’ya kurtarma programı çerçevesinde garanti edilen milyarların kesileceği uyarısında bulundu. Almanya’da bir koalisyon kaynağı, Avrupa’nın kalıcı kurtarma fonu olan Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) ve mali anlaşma hakkındaki parlamento oylamasının en erken haziran ortasına kadar ertelendiğini duyurdu. Öte yandan Almanya eski maliye bakanı Peer Steinbrück, herhangi bir üyenin Avro bölgesinden ayrılma ihtimaline karşı hazırlıklı olmak için Avrupa’nın bir “B planı” oluşturması önerisinde bulundu. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Tsipras’ın “eski anlaşmaları geçersiz ilan eden” açıklamalarını ilk aşamada sadece değerlendirmeye alırken, partisi CDU’nun bütçe uzmanlarından KlausPeter Willsch, “Kimse Avro bölgesini terk edemez gibi bir dogmaya artık son verilmeli” diye konuştu. Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz da, sadece ve sadece “anlaşmalara sadık bir Atina hükümetinin” Avro bölgesinden yardım bekleyebileceğinin altı çizdi. Bazı gazeteler, AB Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve IMF’den oluşan “Troika”nın Atina’ya mayıs ortasında yapacağı ziyaretleri iptal ettiğini bildirdi. Medyada, Brüksel ve Berlin’in, Tsipras’ın iki günlük girişimlerinden sonra Yunanistan’da birkaç hafta içinde yeniden sandığa gidileceği inancında olduğu yorumları öne çıkıyor. Avro bölgesi krizinin beş ana sorundan kaynaklandığını belirten Ackermann, bu sorunları Yunanistan’ın borçlarının sürdürülebilirliği, Portekiz, İspanya ve İtalya ekonomilerinin iç düzenlerini sağlaması, 12 trilyon dolarlık bir koruma fonu oluşturulması, bankaların yeniden sermayelendirilmesi ve Avrupa’da yönetişimin iyileştirilmesi olarak sıraladı. Ackermann, “Küresel olarak değişen politik görünümde Avrupa’nın rolü ne olacak? Öncelikle bu soruyu kendimize sormalıyız. Rekabetin bu denli arttığı bir dünyada ancak birleşmiş bir Avrupa ile var olabiliriz. Bunu başarmak için de bundan sonra atacağımız adımlar üzerinde düşünmeli ve daha fazla koordinasyon, daha fazla mali ve siyasi birliği hedeflemeliyiz” Josef Ackermann diye konuştu. Acele para aranıyor Hükümet kurma çalışmaları devam ederken Yunanistan’ın mali sorunları da giderek aciliyet kazanıyor. Hafta sonuna kadar 5.3 milyar Avro bulması gereken geçici Lukas Papadimos hükümeti kırılgan ekonomik istikrarı kontrol altında tutabilmek için büyük çaba harcıyor. Atina Borsası siyasi gelişmelere göre açılış seansından beri istikrarsız görüntü veriyor. Ekonomik çevrelere göre ilk seansın kapanışı öncesinde yüzde 0.03’lük yükseliş yakalayan borsa, ikinci seansta siyasi liderlerin tutumlarına göre yön alacak. t İspanya’da bankaların konu ak alm ına alt ce kredilerini güven ekeiçin karşılık ayırmaları ger ı ras son n ista nan Yu eri ceği hab rbo a rup Av n ana arl top n kısme anİsp ti. salarını tekrar aşağı çek lerinin ya’nın 10 yıl vadeli tahvil siiye sev 6 zde yü getirisi tekrar rsası bo d dri Ma tı. çık e nin üzerin . ştü yüzde 3’e yakın dü İSPANYA ENDİŞESİ ORTALIĞI SARDI Almanya, mart ayında 13.7 milyar Avro dış ticaret fazlası, 19.8 milyar Avro cari işlemler fazlası verdi. Ülkede yüzde 1.6 artması beklenen ithalat yüzde 1.2 artarken yüzde 0.8 artması beklenen ihracat yüzde 0.9 artış kaydetti. ALMANYA FAZLA VERDİ petTahran, Çin’e sattığı ham a par ’in Çin n içi mı rolün bir kıs yapılbirimi olan yüenle ödeme n masını kabul etti. İra da r için Çin’den ithal ettiği ürünle tleme hiz i gib a ve petrol çıkarm ilde rin karşılığı olarak aynı şek eye Çin’e dolar yerine yüen öd rol pet cek. Çin, İran’dan en çok a. nd mu nu ko alımı yapan ülke ÇİN, İRAN’A YÜEN ÖDEYECEK ‘Kemer sıkarak da büyünür’ Uluslararası Finans Enstitüsü Başkanı (IIF) Charles Dallara da konferans sonrası gazetemize yaptığı açıklamada büyüme ile kemer sıkma önlemlerinin birlikte gerçekleştirilebileceğini söyledi. Dallara, “Büyüme tabi ki gerekiyor. Ancak önce bazı bütçe önlemlerinin alınması şart. Bankalar ve finans kuruluşları olarak borçlu ülkeleri destekliyoruz. Yine de bankacılıkta düzenlemeler gerekiyor. Bankaların yeniden sermayelendirilme süreci devam ediyor ki asıl mesele bu” diye konuştu. Vergi indirimi gündemde değil ? Mevcut vergi oranlarının aynen devam ettiğini vurgulayan Babacan, bu tür tartışmaların riskli olduğunu, herhangi bir sektörle ilgili verginin düşeceği yönündeki söylentinin o sektördeki satışların durmasını beraberinde getirdiğini söyledi. Ekonomi Servisi Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, vergi indirimleri konusunda bugün için verilmiş bir karar olmadığını söyledi. Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IIF) Sabancı Center’da düzenlediği “İstanbul’u Önemli Bir Finans Merkezi’ne Dönüştürmek” konferansından sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Babacan, “Bugün için kesinlikle yeni bir değerlendirme söz konusu değil. Mevcut vergi oranları aynen devam ediyor. İlerideki değerlendirmelerde farklı gelişmeler olursa zaten günü gelince açıklarız, uygularız. Bazı alanları öncelikli olarak belirledik. Önümüzdeki birkaç yıl içinde bu düzenlemeler yapılacak” diye konuştu. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de konferansta yaptığı konuşmada kredilerin son haftalarda biraz yükseliş içinde olduğuna dikkat çekerek “Bunun yüzde 20’lerde 15’lerde tutulması iyi olur” dedi. Şimşek, “Ticaret anlamında başka piyasaları mutlaka güçlü şekilde devreye koymamız lazım. Sukukun önünü açtık, bazı ilave adımlar atıyoruz; bu fonları Türkiye’ye çekmek istiyoruz. Türkiye sukuk alanında çok Ali önemli bir pazar olabiBabacan lir” diye konuştu. Kanlı 1 Mayıs 1977, 12 Eylül’e giden yolda döşenen taşlardan, ilk büyük provokasyon olarak tartışılırken DİSK dün taraf örgüt olarak anlamlı bir etkinlikle kamuoyunun karşısına çıktı... Yüz binlerin içinde olduğu kanlı 1 Mayıs’ın içinde farklı görevlerde, farklı siyasal kökenli, farklı pencerelerden görev ve sorumulukları da olmuş insanları bir söyleşide toplayarak gözlemler, değerlendirmeleriyle medyanın önünde olaylara tanıklık ettirdi... Gerçek bilgilere dayalı ilk anlamlı bir değerlendirmenin ortaya çıkmasını sağladı... Solun bölünmüşlüğü, çatışmacı eğilimlerinin varlığı gözetilerek sol içi çatışma yaratma görüntülü, içdış, tek ya da çok merkezli fark etmez, bir büyük provokasyonun varlığı çok çıplak sergilendi... Solun, DİSK’in her şeye rağmen gelişmesi, örgütlenme gücünü arttırmasından kaygılanan çıkar odaklarının, belki seçimlere dönük solu, belki de Türkiye’de sözleşmeleriyle çalışma koşullarını, ücretleri yükseltmekte olan DİSK öncelikli ya da 1 Mayıs etkinliği üzerinden ikisini birden vurmaya yönelik bu büyük provokasyonunun, 12 Eylül’e gidişte ilk önemli set çekme adımı olduğunun da altı çizildi... Sendikal örgütlülüğün dibe vurduğu günümüzde, 1 Mayıs’ta Taksim’de yeniden yüz binlerin, çok farklı renk ve kimliklerle ötekileştirilenler, ezilenler olarak muhalefet seslerini çok gür, anlamlı olarak yükseltebildikleri bir dönemde gündeme gelen provokatif tartışmalara yanıt niteliği de taşıyan tanıklıkların ortaya koyduğu kimi tartışılmaz olguları sizlerle paylaşmak istiyorum... Çünkü bu yazı kaleme alındığı saatlere kadar, medyatik gözle çok sansasyonel, haber değeri yüksek, uzman tanıklıkları toplamış etkinliğin televizyon kanallarında haberi bile verilmemiş, bu tür habercilikte çok sık gördüğümüz “son dakika” anonslarına değer görülmemek bir yana, yok sayılması yeğlenmişti. Eminim ana haberlere girerse, içi boşaltılmış olarak ve haber namusunun kurtarılması adına bir şeyler konmuş olacak... Meraklılarına sonradan ilgilenmelerini önerirken bir köşeye sığabilecek kimi satır aralarıyla yetinmek zorunda kalacağım için önceden özür diliyorum... DİSK’in tüm yönetim kadroları, 12 Eylül sürecinde çok ağır işkencelerden geçirilerek yıllar sürmüş tutuklu yargılanmalarında, DİSK’in 1 Mayıslar dahil tüm sendikal etkinliklerinden, “MarksistLeninist illegal örgüt” olmakla suçlanmışladı. Attıkları her adım didik didik edilerek hesabı sorulurken DİSK yargılanmasında neden kanlı 1 Mayıs sorgulaması yok sayılmıştı? DİSK yargılamasının, dosyalarının savunma sorumlusu, ayrıntılı bilgi sahibi avukatlarının söyledikleri gibi gerçeklerin ortaya çıkması kaygısı ile soru bile sorulamamasından olabilir mi? ??? Kanlı 1 Mayıs mağduru, o tarihlerde açılmış davanın işten el çektirilen savcısı Çetin Yetkin’in sonuçsuz kalan davanın iddianamesinden okuduğu bir paragraf çok önemli; iddianamede yer alan olaylar, faillere ilişkin suçlamaların gerçek olup bitenlerin çok küçük, esasa ilişkili olmayan bölümünü içerdiği saptaması yapıldıktan sonra “asli failler er geç tespit edilecek, hüküm giyeceklerdir” itirafı da yer alıyor. Bu dava ile ilişkili mesleğini kaybeden savcının davanın soruşturulmadan açılmış olduğu saptaması bir başka hukuk garabeti... Kanlı 1 Mayıs’ta açılan davada en uzun tutuklu kalmış, DİSK üyesi işçi mağdur, saldırıya uğrayanlar olarak neden sanık sandalyesine oturtulduklarının ötesinde, neden Afyon’da yargılamanın yapıldığını, tek kanıt gösterilmeden çok ağır koşullarda uzun tutuklulukla bedel ödetilen taraf olduklarını sorguluyor. 1 Mayıs tertip komitesi, sendikalar içinde görevli sendikacıların sorgulamalarının bütününden siyasi iradenin sayısız sorumsuzluğu üzerinden sayısız sorular çıkıyor... 5 silahlı ölüm, 35 silahlı yaralı varken silahlı yakalanmış kişilerin yargılanmadan serbest bırakılmaları bir boyut; resmi polis panzerlerle, kitlelerin ayaklarının dibine açılan ateşle, yaratılan panik asıl ezilerek ölümlerin bir tek sorumlusunun ortaya çıkarılmamış olması bir başka boyut. Öne çıkarılan sol siyasetler arasındaki kan uyuşmazlığı, kanlı 1 Mayıs provokasyonuna basamak yapılmak istenen çekişmeye gelince. Kimse bu gerçekliği yadsımıyor, ancak Milliyetçi Cephe iktidarda iken yapılmış yargılamada bunu ortaya koyacak bir iddianamenin ortaya çıkmaması, aksine, sol çatışmanın kanıtlanamadığının itiraf edilmek zorunda kalınması anımsatılıyor. Örneğin ilk ateş edenin fotoğrafı bile yayımlanmışken kimliğinin neden ortaya çıkarılmadığı sorgulanıyor. Ya da kaçışı olmayan kanıta ulaşılabilecek tanıklıkların neden yok edildiğinin örnekleri ile altı çiziliyor. Ayrıntı gibi ama en çok insanın buluştuğu Sular İdaresi üstünden ateş açılması olgusu karşısında, daha önce yapılan tüm etkinliklerde sıkı arama, askerpolis denetiminde olan bu alanın, olaylar sonrasına kadar neden denetimsiz bırakıldığı üzerinde duruluyor... Devlet, Petkim’den tamamen çıktı Ekonomi Servisi Özelleştirme Yüksek Kurulu, Petkim’deki yüzde 10.32’lik kamu hissesinin nihai pazarlık görüşmesinde, 168 milyon 500 bin dolarla en yüksek teklifi veren Socar Turkey Enerji ve Socar International DMCC OGG’ye satışını onaylandı. Petkim, 1965’te TPAO öncülüğünde kurulmuştu. Petkim, İzmitYarımca kompleksinde 1970 yılında, önce 5 fabrikayı işletmeye açtı daha sonraları diğer fabrikalar bunu takip etti. Petrokimyasal ara ve nihai ürünler üreten Petkim’in net satışı 2 milyar 909 milyon lira; 2 bin 631 personeli var. İş Bankası’na 1.2 milyar doları aşan sendikasyon kredisi Ekonomi Servisi İş Bankası, Standard Chartered Bank koordinatörlüğünde, 22 ülkeden 51 bankanın katılımıyla, 241 milyon ABD Doları ve 742.5 milyon Avro olmak üzere iki dilimde 1.2 milyar ABD Doları’nın üzerinde sağladığı kredinin anlaşması önceki gün İstanbul’da imzalandı. Banka, böylelikle geçen yıla göre yüzde 100’ün üzerinde bir yenileme oranı ile yeni bir başarıya imza atmış oldu. İmza töreninde, İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, İş Bankası’nın sektördeki önde gelen konumu ile uluslararası piyasalardaki itibarının bir göstergesi olduğunu söyledi. Kredinin en yüksek tutarla katılan bankalara ait bölümünün toplam maliyeti Libor+ yüzde 1.45 ve Euribor+ yüzde 1.45 oldu. Bir yıl vadeli alınan kredinin bir yıl uzatma opsiyonu bulunuyor. Geçen yılın sonunda 161.7 milyar TL’lik aktif büyüklüğe ulaşarak Türkiye’nin en büyük bankası konumuna gelen İş Bankası, bu krediyle firmaların dış ticaret işlemlerinin finansmanına destek vererek ekonominin gelişimine katkı sağlayacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle