19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 NİSAN 2012 CUMA 4 HABERLER Pursaklar’da çocuklara Kuran ve peygamberin yaşamı dersleriyle ilgili ‘zorunlu’ tercihleri soruluyor Haşim Kılıç’ın Konuşması Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşunun 50. yılı töreninde ilginç konuşmalar oldu. Özellikle, “Siyasetin yargıyı kuşatmasına izin vermeyeceğiz” sözleriyle dikkatleri çeken, Haşim Kılıç’ın ne demek istediği merak konusu olmuştu, daha önce. Anayasa Mahkemesi’nin önümüzdeki haftalarda, Cumhurbaşkanı Gül’ün görev süresi konusunda karar verme durumunda olması ve 12 Eylül 2010 referandumu sonunda üye sayısı 17’ye çıkarılan heyette, Abdullah Gül’ün seçtiği üyelerin çoğunluğu oluşturmaları, kimilerinin Haşim Kılıç’ın sözlerine ayrı bir anlam vermelerine neden oluyor. Bu tür arayışlar belki de, eskiden beri yüksek yargı temsilcilerinin, iktidarın egemenlerine hukukun üstünlüğü ve demokrasinin temel ilkeleri konusundaki hatırlatmalarına alışkın olan toplumsal bellekten kaynaklanıyor olabilir. Bence Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın sözleri, belirli odaklarla yakın ilişkileri, geçmişteki eylem ve davranışları göz önünde bulundurularak değerlendirilmeli ve onlardan bir sonuç çıkarmaya çalışırken, ihtiyatlı olmalıdır. ??? Daha önceki konuşmalarında olmadık anlamlar aranan Haşim Kılıç’ın önceki günkü törendeki sözleri de ilginçtir. Cumhurbaşkanı gibi onun da konuşması, “inanç ve düşünce özgürlüğü, demokrasi” kavramlarıyla bezeliydi. Başka türlü olması da beklenemezdi. Ancak şimdiye kadar yaşadıklarımız Anayasa Mahkemesi’nin 50. yıl törenlerinde yapılan konuşmalardaki vaatler konusunda biraz daha dikkatli olmayı gerektiriyor. Kimi tümcelerin ne anlama geldiğini, yalnızca geçmişteki davranışlara bakarak saptamak da tam olarak mümkün olmuyor. Anayasa Mahkemesi’nin, siyasi aktörler arasında hakemlik fonksiyonunu yerine getirdiğini söyleyen Haşim Kılıç’ın bu kurumun “taraflara lojistik destek sağlayacak bir kuruluş, olmayacağı gibi milletin iradesini temsil edenlere çelme takma yeri olarak da kullanılamayacağı” tümcesinin uzun tartışmalara yol açması da çok olasıdır. Anayasal yargıyı milli iradeye çelme takma yeri olarak algılayan siyasi düşünce, özellikle çoğunlukçu demokrasinin dar kalıplarını aşamamış, geri kalmış ülkelerin siyasetçilerinde çok yaygındır. Hatta bu tavır yargı düşmanlığına bile dönüşebilir. ??? Anayasal denetimin, siyasi iradenin anayasanın ve de hukukun temel ilkelerinin dışına taşmasının ne gibi felaketlere yol açtığının görüldüğü acı deneyimlere bir tepki olarak ortaya çıktığı düşünülürse, “milli iradeye çelme atma yeri” benzetmesinin (ki kendi kurumunun eski kararlarını eleştiren bir içeriği de var) ne denli yadırgatıcı olduğu kendiliğinden anlaşılabilir. Öte yandan, din ve vicdan özgürlüğünün bireyin iç dünyasında kalması gerektiğine indirgeyen anlayışların toplumda hiçbir zaman kabul görmediğini söyleyen Kılıç’ın bu görüşlerinin, aynı törende konuşan AİHM Başkanı Nicolas Bratza’nın sözleriyle karşılaştırılmasından ilginç sonuçlar çıkmaktadır. Nicolas Bratza’nın atıf yaptığı Refah Partisi’nin kapatılması ve türban kararları ise din ve vicdan hürriyetinin kimi alanlarda kısıtlamalarının demokrasiye aykırı olmayıp laik devletin görevi olduğu yolundaki görüşün egemen olduğu kararlardır, Bratza bunları Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı görmezken Haşim Kılıç ile aynı çizgide görünmüyordu. Ama artık böyle ince hukuki ayrıntılar dönemi gerilerde kalmıştır. Ana çizgileriyle bakıldığında, Haşim Kılıç’ın sözleri, AYM ile siyasi iktidar arasında demokrasi ve laiklik algılamaları bakımından büyük bir çelişki olmadığını gösteriyor. Seçmeli ders lafta kaldı FIRAT KOZOK ANKARA Seçmeli Kuran ve Peygamber’in yaşamı dersleriyle ilgili uygulama henüz başlamadan, dersler adeta “zorunlu” hale geldi. Ankara’nın Pursaklar ilçesinde okullara dağıtılan formlarda veli ve öğrencilerden “Kuranıkerim”, “Hazreti Peygamberimizin hayatı”, “Kuranıkerim ve Hazreti Peygamberimizin hayatı” ile “Kararsızım” seçeneklerinden birini işaretlemeleri istendi. Buna karşın “İstemiyorum” şıkkı, seçenekler arasında yer almadı. Formlarda, öğrenci ve velilerin isimleri de soruldu. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Ali Özen, uygulamayı ? Ankara’da okullara dağıtılan formlarda velilerden ‘Kuranıkerim’, ‘Hazreti Peygamberimizin hayatı’ ve ‘Kuranıkerim ve Hazreti Peygamberimizin hayatı’ dersleri arasında tercih yapmaları isteniyor. Şıklarda ‘Kararsızım’ seçeneği var ama ‘İstemiyorum’ seçeneği yok. Formlarda veli ve öğrencilerin isimlerine de yer verilmesi ise velilerde ‘fişleniyoruz’ endişesine yol açıyor. “öğretmen ve derslik ihtiyacını” belirlemek için yaptıklarını ve isim sormadıklarını belirtirken, diğer hiçbir seçmeli derse ilişkin böyle bir çalışma yapılmadığını söyledi. Kamuoyunda yoğun tartışmaların ardından yürürlüğe giren 4+4+4 yasasının ardından seçmeli ders olarak müfredata giren “Kuran” ve “Peygamberin hayatı” dersleri, uygulamanın başlamasına aylar olmasına karşın okulların en önemli gündem maddelerinden birisi haline geldi. Ankara’daki ilköğretim okullarının bazılarında şimdiden “seçmeli formu” dağıtılmaya başlandı. Bu kapsamda, Ankara Pursaklar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından okullarda velilere dağıtılan formlarda bu iki derse ilişkin 4 seçenek sunuldu. Formda velilerden “Kuranıkerim”, “Hazreti Peygamberimizin hayatı”, “Kuranıkerim ve Hazreti Peygamberimizin hayatı” ile “Kararsızım” şıklarından birini işaretlemeleri istendi. Formda “İstemiyorum” seçeneğinin yer almaması ise bu dersleri çocuklarına aldırmak istemeyen velilerin “üzerimizde psikolojik baskı oluşturuyor” eleştirilerine yol açtı. Pursaklak Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Ali Özen, uygulamayla ilgili sorularımızı yanıtlarken, “Biliyorsunuz bu yasa çıktı. Biz burada gelecek yıl için birden zor durumda kalmamak amacıyla kaç öğretmene ihtiyacımız var, nasıl zorluklar çıkar, nasıl tedbirler alı rız diye böyle bir çalışma yaptık” dedi. Formlarda isim talep etmediklerini, ancak bazı velilerin ya da öğrencilerin isimlerini yazmış olabileceklerini ifade eden Özen, “Diğer seçmeli dersler için de böyle bir uygulama yapıyor musunuz” sorusuna ise “Onlarla ilgili kararı okul müdürleri veriyor. Onlarla ilgili bir form dağıtmıyoruz” yanıtını verdi. Özen’in “formlarda isim istemedik” açıklamasına karşın dağıtılan anket formlarında öğrenci ve velilerin isimleri de isteniyor. Formun alt köşesinde, “Öğrencinin adı, sınıfı ve numarası” ile “velinin adı, soyadı ve imzası” talep ediliyor. Form değil, fişleme! KİTAP OKUMA YARIŞMASI 1 Mayıs 1977’de yaşamını yitiren emekçiler için yapılan anma töreni, Taksim Meydanı’ndan Kazancı Yokuşu’na yapılan yürüyüşle başladı. Kazancı Yokuşu’nda yapılan saygı duruşu ve basın açıklamasının ardından katılımcılar İstiklal Caddesi’nde 1 Mayıs’a çağrı bildirileri dağıttı. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) MEB, Gülen’i ‘örnek şahıs’ kabul etti SİNAN TARTANOĞLU 1 Mayıs şehitleri anıldı İstanbul Haber Servisi cı’nın vurulduğu yere yürüdüler. TÜRKİŞ’İN SON KARARI BURSA Gruptakiler daha sonra Kadıköy’e DİSK, KESK, TMMOB ve TTB üyeleri, 1 Mayıs 1977, 1 Mayıs geçerek 1996 yılındaki olaylarda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 1 Mayıs’ı İzmir Bornova Mey1989 ve 1 Mayıs 1996’da Taksim yaşamanı yitiren Hasan Albaydanı’nda kutlayacaklarını açıklayan Türkİş ile Türkiye KamuKazancı Yokuşu, Şişhane ve Ka Sen, kutlamaları Bursa Kent Meydanı’na aldı. Türkİş ve Türkiye rak, Dursun Odabaş ve Yalçın KamuSen tarafından 1 Mayıs İşçi Bayramı nedeniyle yayımladıköy’de katledilen emekçileri Levent’in vurulduğu yere karannan ortak bildiride, 1 Mayıs 2012’nin güvencesiz, kuralsız çalışvuruldukları yere kırmızı karanfil bıraktı. manın yaygınlaştığı koşullarda karşılandığı, emekçilerin yarısıfiller bırakarak andı. ali Mutlu’dan Taksim, Şişhane ve Kadıköy’de nın kayıt dışı çalıştığı, Ulusal İstihdam Stratejisi’nin emek karşıtı yaklaşımlarıyla kıdem tazminatına “göz dikildiği” vurgulandı. tehditkâr açıklama yaşanan 1 Mayıs olaylarında yaşamını yitirenleri anmak amacıyİstanbul Valisi Hüseyin Avni la dün DİSK Genel Sekreteri AdMutlu ise gazetecilerin 1 Mayıs yanın en büyük işçi ve emekçi korosunu nan Serdaroğlu, KESK Genel Sekreteri İs oluşturacağız. Baskılara, sömürüye ve kutlamalarına ilişkin sorularını yanıtladı. mail Hakkı Tombul, ÖDP Genel Başkanı savaş kışkırtıcılığına karşı aynı saatte, Mutlu, “1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda Alper Taş, CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz 14.00’te 1 dakika süresince ‘Faşizme kar milletimizin üzüntüsüne sebebiyet verecek, Kaan Salıcı, TTB, TMMOB yöneticileri ile şı omuz omuza’ sloganı atacağız” dedi. milli hassasiyetlerimizi rencide edecek, anıt Grup Yorum üyelerinin de aralarında olduEllerindeki kırmızı karafilleri Kazancı çevresinde ve anıtta birtakım olumsuz ve ğu çok sayıda emekçi Taksim Divan Oteli Yokuşu girişine bırakan emekçiler, İstiklal bizleri rahatsız edecek görüntüler verildiği kavşağında toplanarak Kazancı yokuşuna yü Caddesi boyunca 1 Mayıs’a çağrı bildirile takdirde, bundan sonra açık söylüyorüdü. Burada basın açıklamasını okuyan rini dağıtarak 1 Mayıs 1989’da Şişhane’de po rum, Taksim’de kutlama konusunda yeSerdaroğlu, “1 Mayıs gösterilerinde dün lis kurşunuyla öldürülen Mehmet Akif Dal ni bir karar alabilirim” dedi. V MİT: ABD BÜYÜKELÇİLİĞİ 12 EYLÜL DARBESİNİ İKİ GÜN ÖNCEDEN BİLİYORDU ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Konya’da öğrencilerin Fethullah Gülen’in “Sonsuz Nur” kitabından sorumlu olacağı “örnek şahsiyetlerin davranışlarını tanıtmak” amaçlı kitap okuma yarışmasının düzenlenmesine verdiği onay ile Gülen’i “örnek şahsiyet” olarak kabul etti. Yarışmanın adının, Konya Valiliği’nin onayından sonra “Kutlu Doğum Haftası Kitap Okuma Yarışması” olarak değiştirilmesi dikkat çekti. Konya merkezli Gaye Eğitim Gönüllüleri Derneği, 27 Mart 2012 tarihinde Konya Valiliği’ne, Karatay Türk Telekom Erol Güngör Sosyal Bilimler Lisesi ve Hatip Mahide Bahadır Türk İlköğretim Okulu ile birlikte “Hz. Muhammet’in hayatı ile ilgili kitap okuma yarışması” düzenleme talebinde bulundu. “Değerler eğitimi kapsamında örnek şahsiyetlerin örnek davranışlarını tanıtmak, ahlaki değerleri temsil etme bilincini kazandırmak” amacı ile düzenlenecek yarışmaya Nil Yayınları tarafından basılan Fethullah Gülen’in “Sonsuz Nur” adlı kitabı esas teşkil edecek. Çoktan seçmeli sorular Gülen’in kitabının “okunup anlaşılma düzeyini ölçmeye yönelik” hazırlanacak. Yarışmada dereceye girenlere başta “umre ziyareti ve 5 bin TL” olmak üzere çeşitli ödüller verilecek. Gaye Eğitim Gönüllüleri Derneği’nin Gülen’in kitabı üzerine düzenlenen yarışmaya ilişkin talebi ve şartnamesi Konya İl Milli Eğtim Müdürlüğü’nün uygun bulmasının ardından Konya Vali Yardımcısı Tayyar Şaşmaz tarafından 2 Nisan 2012 tarihinde onaylandı. Ancak yarışmanın düzenlenmesinden sorumlu olan dernek, 4+4+4 yasasının yürürlüğe girdiği tarihten birkaç gün sonra, 16 Nisan’da, yarışma şartnamesinde değişiklik yaptı. “Kitap okuma yarışması” ismi “Kutlu Doğum Haftası Kitap Okuma Yarışması” olarak değiştirildi ve ilköğretim 4. sınıf öğrencileri de yarışma kapsamına alındı. HABERAL YASASI GENEL KURUL’A GELDİ ‘Bizim çocuklar’ haber vermiş ALİCAN ULUDAĞ TEK SEÇENEK KUTU BİRA AKP, Öcalan’a tecrit maddesini geri çekti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) “Haberal Yasası” olarak anılan, tutukluların hasta yakınlarını ziyaret edebilmesine olanak sağlayan yasa önerisi uzun süre bekletildikten sonra görüşülmeye başlanırken AKP sürpriz bir adım atarak, “Abdullah Öcalan’a tecrit getiren maddeyi” geri çekmeye karar verdi. TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in muhalefetle yaptığı görüşmede tutuklu vekiller için “yasal düzenleme yapılması” konusunda mutabakat konusunda olumlu bir nokta yakalanmasının ardından dün gece de “Haberal Yasası” Genel Kurul’a alındı. Düzenlemenin birinci maddedeki Öcalan’a, “6 ay süreyle avukatlarla görüşme yasağı ve tecridi” getiren madde nedeniyle BDP’nin büyük bir direnişi bulunuyordu. AKP, düzenlemenin görüşmeleri öncesinde sürpriz bir adım attı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, muhalefet partileriyle uzun süre görüşmeler yaptı. Bu görüşmelerde AKP’nin BDP’nin büyük tepkisini gören ve CHP’nin de eleştirdiği “Öcalan’a tecrit” getiren maddeyi vereceği bir önergeyle çekeceği bilgisi muhalefete ulaştı. Bu bilgi AKP tarafından da doğrulandı. BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, gelişmeleri “Hayırlı bir adım” olarak gördüklerini belirtirken “Ancak ölümü gösterip sıtmaya razı etmek olmasın” dedi. ANKARA Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) 12 Eylül davasında mahkemeye gönderdiği bir belge, 32 yıldır yanıtı aranan bir soruya açıklık getirdi. “12 Eylül 1980” tarihli MİT belgesinde, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ndeki bütün personelin 11 Eylül 1980 gecesi saat 23.30’dan itibaren büyükelçilikte toplandığı belirtilerek “Büyükelçilikte çalışan bir mahalli personel, 12 Eylül 1980 sabahı yaptığı görüşmede, elçilik mepsuplarının askeri müdahale olacağını 2 gün önceden bildiklerini beyan etmiştir” denildi. 12 Eylül’ün en tartışmalı konularının başında ABD’nin askeri darbedeki rolünün ne olduğu ve darbeyi önceden bilip bilmediği konusu geliyor. Dönemin ABD CIA Türkiye Masası İstasyon Şefi Paul Henze, 12 Eylül darbesinin yapıldığı gece Başkan Jimmy Carter’a bir diplomat aracılığıyla “Bizim çocuklar işi bitirdi” bilgisini ulaştırdı. Bu bilgiyi, ilk kez Mehmet Ali Birand, “12 Eylül 04.00” adlı kitabında yazdı. Birand, Henze’nin bu sözü yalanlaması üzerine, kendisi ile yaptığı görüşmenin kayıtlarını açıkladı. Tahsin Şahinkaya’nın “11 Eylül 1980 günü Türkiye’ye döneceğim sırada Amerika Genelkurmay Başkanı ile kahvaltı ettik. Bir gün sonra Türkiye’de askeri müdahalenin olduğu kendisine söylendiğinde şaşırarak böyle bir şeyi kendisine söylemediğimi beyan etmiş. Yabancı bir ülkeden kesinlikle emir ve lunuyorduk, bilmiyorduk...” dedi. Ancak MİT’in 12 Eylül davası kapsamında Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği dosyanın içinden tartışmalara ışık tutacak bir belge ortaya çıktı. Cumhuriyet’in ulaştığı belgede, istihbaratın “Ait olduğu memleket” bölümüne “TürkiyeABD”; “konu” kısmına ise “ABD Büyükelçiliği’nin faaliyetleri” yazıldı. İstihbarat notunda, “Haberin alındığı tarih ve vakanın oluş tarihi” olarak da “12 Eylül 1980” ibaresi düşüldü. MİT’e ait belgede, şunlar kaydedildi: “ABD Ankara Büyükelçiliği’nin bütün personeli 11 Eylül 1980 gecesi saat 23.00’ten itibaren Büyükelçilik’te toplanmıştır. Büyükelçilik’te çalışan bir mahalli personel 12 Eylül 1980 sabahı yaptığım görüşmede, elçilik mensuplarının askeri müdahale olacağını iki gün önceden bildiklerini beyan etmiştir. Bu bilgilerin kullanılması halinde kaynağın hassasiyetinin dikkate alınması...” MİT: ABD biliyordu Meclis’te artık alkollü içki yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM, yeni düzenlemelerle sessiz sedasız alkolden arındırıldı. TBMM’nin 475 bin metrekarelik alanı içinde alkol adına sadece üyeler lokantasında bir kutu bira kaldı. Meclis taburunun çıkarılmasının ardından TBMM’de yeni düzenlemelere gidildi. Daha önce askeri taburun içinde içkili bir lokanta bulunuyordu. Askerlerin Meclis’i boşaltmasının ardından taburun yerine yeni bir lokanta düzenlemesi yapılarak 23 Nisan’da TBMM Başkanı Cemil Çiçek tarafından hizmete açıldı. Ancak taburun yerine açılan bu lokantada alkollü içkiye yer verilmedi. Böylece taburla birlikte alkol de Meclis dışına çıkarılmış oldu. TBMM’de bunun dışında biri çalışanlara hizmet veren, diğeri de milletvekilleri için “Üyeler Lokantası” olmak üzere iki lokanta daha bulunuyor. Bu iki lokantadan, üyeler lokantasında yalnızca küçük kutu bira bulunuyor. Lokantanın mönüsünde küçük bira yer alıyor ve 4 TL’ye içilebiliyor. Ancak kutu bira dışında TBMM lokantalarında alkollü hiçbir içki bulunmuyor. Ortaya çıkan bu tablo, 475 bin 521 metrekarelik alan içindeki TBMM kampusunda alkol olarak tanımlanabilecek bir tek 33’lük kutu bira kaldığını gösteriyor. Bu durum da, “TBMM’de alkol yasağı fiilen başladı” şeklinde yorumlanıyor. MİT’in 12 Eylül davasına gönderdiği belgeye göre, ABD’de ‘Bizim çocuklar işi bitirdi’ olarak duyurulan darbenin gerçekleşeceği, Türkiye’deki büyükelçilikte iki gün önceden biliniyormuş. 12 Eylül’den bir hafta önce yaptığı Amerika gezisi de ABD’nin darbede rolü olduğuna kanıt olarak ileri sürüldü. İstanbul’da ifadesi alınan Tahsin Şahinkaya da Amerikalıların kendisi ve eşini ABD’ye davet ettiğini anlatırken, gitmeden önce müdahale tarihini 12 Eylül sabahı olarak kararlaştırdıklarını söyledi. Şahinkaya, talimat almam” diye konuşmuştu. ABD’nin şu anki Ankara Büyükelçisi Ricciardone ise, bir gazetecinin “Darbe sizin desteğinizle mi oldu” sorusuna “Sizler buna inanıyorsunuz, ama gerçek öyle değil. O günlerde insanlar darbenin gelmesini bekliyor ve istiyordu; biz de Elçilik’te tahminde bu C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle