19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 NİSAN 2012 ÇARŞAMBA 6 HABERLER İktidar, Cumhurbaşkanlığı seçiminde kutuplaşma olacağı, oyların karşı adaya gideceği kaygısını taşıyor AKP’nin 2 tur pişmanlığı ANAYASA SEMPOZYUMU ERDEM GÜL Deniz’in Arkadaşları 1960’lı yıllarda dünyada nehirler başka türlü akıyordu. Pek çok ülkede devrim ateşi yanmaya başlamış, bağımsızlık rüzgârları emperyalistlerin canını sıkacak kadar hız kazanmıştı. ABD’nin Vietnam’daki ağır yenilgisi, bağımsızlıkla sosyalizmi kendi maceramızda birbirine iyice yapıştırırken Filistin hemen burnumuzun dibindeydi ve yüreğimizde ateşler yakıyordu. Görece dengede duran bir dünyanın devrimci gençleriydik hepimiz. Nasıl bir dengede durduğunu pek de iyi bilmediğimiz dünyada, Türkiye’nin yerinde duramayan gençleri demokrasi için, bağımsızlık için, sosyalizm için ya da bu amaçların farklı bileşimleri için birbiriyle didişir, yüreklerindeki ateşi sürekli canlı tutarlardı. ??? O yıllarda macerası olan ve macerasının sihriyle, güzelliğiyle kendisinden vazgeçen, hayatından geçen ve Can Yücel’in dediği gibi “en uzun koşunun en güzel yüz metresini” koşanların en önde gideniydi Deniz. Şimdi farklı bir dünyanın, farklı bir Türkiyesi’ndeyiz. Dengeler bozuldu. Bizim güzel maceramız ağır bir yenilginin üstesinden gelmeye çalışırken Türkiye, dengesi fena halde bozulmuş dünyada kötü bir maceranın içine bodoslama dalmak üzere. Şimdi o kendimize pek yakın bulduğumuz ülkelerde isyanlar, Batı’nın kolayca yönlendirebildiği “diktatörlüklerle mücadele” kapanına dönüştü. Sahtekârlıktır; diktatörleri diktatörler izliyor. Yeni maceranın düşünsel arka planında sosyalizm ve bağımsızlık yok. Pusuda bekleyen ve “zaferi” sahiplenen köktendinciliğin sakallı silahşorudur. Ülkelerdeki devrimci kıpırdanmaların destekçileri öteki ülkelerin devrimcileri değil, NATO’nun isyanları yolundan saptırmak için ateş kusan uçakları oldu. Eskiden en güzel maceranın kahramanları bizlerdik, şimdi en berbat maceranın “kahramanları”, çivisi çıkmış dünyanın oradan oraya savrulan ülkeleridir. ??? Çok farklı zamanlardayız. Görünen o ki Deniz’in arkadaşları da çoğaldıkça çoğalıyor. Ama tuhaf bir çoğalmadır sanki bu çoğalma. Bir yanıyla insan seviniyor, göneniyor, ama bir yandan da o büyük maceranın değil, başka ve pek kişisel maceraların yön verdiği bir sahiplenmeye dönüşüyor Deniz’in arkadaşı olmak. Aslında bu babda söz bana düşmez. Çünkü ben de o büyük maceranın içindeydim, ama Deniz’in arkadaşı değildim. Maceralarımız birbirine karışır, o en güzel yüz metreyi göğüslerken biz de bir başka uzun koşunun yarışçıları arasında olmanın hazzıyla yaşıyorduk hayatımızı. Şimdi dediğim gibi farklı bir dünyada devrim ateşlerinin üzerine küller dökülmüştür. İsyanlar bizim zamanımızın isyanlarından farklıdır ve ne yazık, devrimci bir nefes harlandırmıyor ateşi. Körükler emperyalistlerin elindedir. Yine de Türkiye kötü bir maceranın içini doğru yuvarlanırken Deniz’in arkadaşlarına düşen bu zamanın ruhunu kavramak ve yeniden koşmaya başlamaktır. ??? Gittikçe artıyor Deniz’in arkadaşları. Ne güzel. Yeter ki, kişisel maceraların, dar kapıların malzemesi olmasın bu arkadaşlık. Yoksa Che’ye katil diyenlerle, yeniyetme, iktidar hırsıyla gözleri dönmüş “gazetecilerin” küfürleriyle nasıl baş edecek, Denizlerin hatırasını nasıl koruyacaksınız. Türkiye tehlikeli bir maceranın içine sürükleniyor. Denizlerin “tam bağımsız gerçekten demokratik” Türkiyesi olamayan Türkiye, başka ülkelerin bağımsızlık ve demokrasi mücadelesine saldıranların itfaiyesine gönüllü yazılmak üzeredir. Deniz’in sevgili arkadaşları, üzerinize yürüyen ve sizi karalayanlarla mücadele edecekseniz, zamanımızın kötü maceralarından ülkeyi korumanın yolunun yeniden o eski zamanların hikâyelerine dönmek olduğunu unutmayın. Ve unutmayın Deniz’in arkadaşlığı sizin kişisel maceranızın sığınağı değildir. Siz en iyisi artık memleketin her yerinde sayıları gittikçe artan Denizlerin isimsiz arkadaşlarının arasına katılın, onların arasında yitirin adınızı... Erdoğan anayasa tarifini verdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin yeni hazırlayacağı anayasanın “ama, ancak” gibi kelimelerden arınmış olması gerektiğini belirterek “Örneğin 367 meselesinde, anayasanın dili ciddi şekilde istismar edildi. Mana son derece açıkken, Türkiye’ye ağır bedeller ödetildi. Aynı şekilde 1982 Anayasası ama, ancak kelimelerinin sıkça kullanılmasıyla özgürlükleri genişleten değil, daraltan bir anlam oluşturdu. Yeni anayasanın çok sarih olması, ‘ama’lardan ‘ancak’lardan arınmış bir anayasa olması özellikle önem atfediyor” dedi. Erdoğan Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından Türk Dil Kurumu, Türkiye Yazarlar Derneği ile Türk Dili ve Edebiyatı Derneği tarafından düzenlenen Anayasa Sempozyumu’nda konuştu. ANKARA Fransa’daki Cumhurbaşkanı seçimlerinde ilk turda yüzde 50 oy çıkmadığı için adaylar ikinci tura hazırlanırken AKP, Köşk seçiminde ikinci turu kaldırıp ilk turda seçimin bitirilmesini kendi içinde tartışmaya başladı. AKP kurmaylarının, TBMM Başkanı Cemil Çiçek inisiyatifinde yürüyen yeni anayasa çalışmalarına paralel olarak partinin önereceği değişikliklere ilişkin çalışmaları da sürüyor. AKP’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e ikinci kez adaylık yolunu kapatan Cumhurbaşkanı Seçimi Yasası’nın Anayasa Mahkemesi’nce kısmen iptal edileceği beklentisi öne çıktı. Bu çerçevede AKP’de yeni anayasada cumhurbaşkanı seçimlerine ilişkin yeni değerlendirmeler yapılmaya başlandı. Parti içinde, iki turlu seçim sistemini de ? Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması durumunda ‘Kampanya AKP karşıtlığı üzerinden sürer ve Köşk’e AKP karşıtı bir isim seçilebilir’ kaygısından hareket eden iktidar, ikinci turu kaldırıp birinci turda en çok oy alan adayın seçilmesi sistemine dönüşmesini gündemine aldı. ğiştirmeye yönelik görüşler ortaya çıktı. Türkiye’de anayasaya göre Cumhurbaşkanı seçimleri iki turlu olarak gerçekleşiyor. İlk turda “geçerli olan oyların salt çoğunluğunu (yüzde 50’den bir fazla) alan aday” Cumhurbaşkanı seçiliyor. İlk turda bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci tur oylama yapılıyor. İkinci turda en çok oyu alan iki aday yarışıyor. Artık yüzde 50 aranmayan ikinci turda iki adaydan en çok oyu alan cumhurbaşkanı seçiliyor. çilmesine yönelik olarak sürdürülüyor. İkinci turun kaldırılarak ilk turda en çok oyu alan adayın cumhurbaşkanı seçilmesine ilişkin görüşler, “İki turlu seçimde seçmen kutuplaşıyor, seçmenler iki adaydan biri üzerinde birleşiyor” kaygısından hareketle gündeme geldi. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesi hedefiyle tartışılan bu değişiklik isteği, “Artık ilk kez cumhurbaşkanını halk seçecek. Halkın seçmesi durumunda iki turlu seçimin ikinci turunda seçmen kutuplaşacaktır. İki turlu sistemde, ilk turda ikinci turda seçmen pozitif değil negatif, anti bakış açısıyla oy kullanıyor. Erdoğan’ın aday olması duru munda ve ikinci tura kalması durumunda bir kutuplaşma çerçevesinde oylar Erdoğan’a karşı diğer adayda toplanabilir. Kampanya AKP karşıtlığı üzerinden sürer ve Köşk’e AKP karşıtı bir isim seçilebilir” şeklindeki bakış açısına dayandırılıyor. Yüzde 25’le cumhurbaşkanı AKP’de henüz kesin karar verilmeyen bu değişikliğin gerçekleşip ikinci turun kaldırılması durumunda yüzde 25 oyla cumhurbaşkanı seçilebilecek. İkinci tur kalkarsa cumhurbaşkanı birinci turda seçilecek. Birinci turda en çok oyu alan aday Köşk’e çıkacak. AKP’de 2014 planı çerçevesinde yerel seçimlerle, bir süre önce Başbakan Erdoğan’ın, “Süreyi 4 yıla indirmekten büyük pişmanlık duyuyorum” dediği genel seçimlerin tarihleri üzerinde de yeni değerlendirmeler ve tartışmalar sürüyor. Anti oylar AKP’deki tartışma, ikinci turun kaldırılıp cumhurbaşkanının ilk turda se Yolsuzlukları, soygunları anlat Kılıçdaroğlu, Başbakan’a din iman edebiyatını bırakıp 20 milyar dolarlık hırsızlığı anlatmasını istedi. Hikmetyar’la çekilmiş fotoğrafı gösteren CHP lideri ‘Sen git Hikmetyar’ın dizinin dibinde çök’ dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kendisini hedef alan sözlerine “Din iman edebiyatını bırak. Deniz Feneri hamilerinin kankası olmayı bırak” karşılığını verdi. Kılıçdaroğlu, grup konuşmasına “Bu hafta sonu bir kitap okudum. Adı Samizdat, yazan Soner Yalçın” diye başladı. Kitaptan bir bölüm okuyan Kılıçdaroğlu, “Silivri toplama kampının bir akademiye dönüştüğünü gösteriyor yazdığı kitap. Haksızlıklar, hukuksuzluklar var bu kitapta. Soner Yalçın hiç üzülme. Sen kaya gibi adamsın, bu toplum seni şükranla anacaktır” dedi. Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında yaptığı açıklamalar özetle şöyle: ‘Onurlu Başbakan’ demem: Eğer Başbakan herhangi bir konu hakkında bağırarak konuşuyorsa bilin ki orada bir şey var. Ya bir yolsuzluğu ya bir kanunsuzluğu var. Hem çalacaksın hem bağıracaksın. 20 milyar dolarlık hırsızlıkla camilerin, Hazreti Muhammet’in ne alakası var. Sen bu din iman edebiyatını bırak. Diyanet İşleri Başkanı için “Onurlu bir Diyanet İşleri Başkanı” dedim ve başkana bir çağrı yaptım. Başkana hakaret ettiniz, diye çarpıtıyor. Ona söylediklerini bana söyle, diyor; yani “onurlu Başbakan”... Kusura bakma söylemem. Ama ne zaman söylerim. 1 Eğer sen Deniz Feneri hamileri için, fitre, kurban, zekât hırsızlarının kankası olmaktan vazgeçersen. 2 Yalan ve iftira atmaktan vazgeçersen. 3 Cami, ihale soyguncularından hesap sorarsan. 4 20 milyar dolarlık hırsızlıktan vazgeçersen “onurlu bir Başbakan” diyeceğim. Hikmetyar’ın dizinin dibindesin: Süleyman Bey’in önünde sözde diz çöküyormuşum ben. Hiç kimsenin, hiçbir makamın önünde diz çökmedim yaşamım boyunca. Benim genel müdürlük yaptığım dönemde iki bakan hariç bütün bakanlarla kavga ettim, çünkü diz çökmedim. Ama ben senin kimin önünde diz çöktüğünü çok iyi bilirim. (Erdoğan ile Hikmetyar fotoğrafını göstererek) Sen git Hikmetyar’ın dizinin dibinde çök. Sen hâlâ o noktadasın. Erdoğan’ın ölülerle savaşı: Erdoğan ölülerle savaşmayı bilen birisidir. Kalkıyorsun İsmet İnönü’den MHP LİDERİ BAHÇELİ: Tutuklu vekillerin mağduriyeti giderilmeli ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, tutuklu milletvekillerinin mağduriyetinin kalıcı olarak giderilmesi gerektiğini belirterek, “Tutukluluğun adı konmamış infaza dönüşmesi artık engellenmelidir” dedi. Bahçeli, grup konuşmasında Meclis’in saygınlığına gölge düşürecek, vekillerin özgürlüklerini kısıtlayan her müdahalenin hakaret olacağını belirtti. TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in partilerle temaslarda bulunmasının olumlu netice vermesi gerektiğini kaydeden Bahçeli, “ Engin Alan’ın da bulunduğu değerli isimler Meclisimizdeki yerlerini almalıdır” dedi. Bahçeli Başbakan Erdoğan’ın “Bizim sorunumuz değil” diyerek ipe un serme çabasının milletin tercihine haksızlık olduğunu belirtti. Bir doktora BDP’li Özdal Üçer’in şiddet gösterdiğini anımsatan Bahçeli, “Milletvekilliği görevini içine sindiremeyen ve layıkıyla benimsemeyen bu çürümüş şahsın dağdaki arkadaşları gibi vahşiyane bir tutum içinde hareket etmesi karşılıksız kalmamalıdır” dedi. Erdoğan’ın Barzani’yle aynı görüşlere sahip olduğunu kaydeden Bahçeli, “Terör örgütünün destekçisi ya Barzani’dir ya da Başbakan’ın bizatihi kendisi ve hükümetidir” dedi. Çiçek’in bugün siyasi partilerin grup başkanvekillerini telefonla arayarak ikinci toplantı için tarih ve saat bildirmesi bekleniyor. zlaştığımız partilerle yaparız’ Konuşmasında yeni anayasa sürecine de değinen Erdoğan, “Şunu açık söylüyorum; arkadaşlarımla konuştuğum, görüştüğüm hep şudur; burada masadan kaçacak olanlar olabilir, ama siz asla masadan kaçmayacaksınız. Fakat burada tabii bize kalkıp da örnek olarak vereyim, yani 26 maddelik anayasa değişikliğini millete götürüp milletimizden bu noktada yüzde 58 oranda bir onay aldıktan sonra şimdi kalkıp ‘yok bunun değişmesi lazım’ derlerse böyle bir şeye asla yaklaşmayız. Çünkü bu milletten geçmiştir. Fakat aslına ters düşmeden, içi zenginleştirmek gibi bir yaklaşım olursa biz buna da varız. Şu anda gönlümüz grubu olan tüm partilerle bunu çıkarmak. Ama grubu olan partiler, burada önümüze farklı engeller çıkarırsa biz azami müşterekte birleşeceğimiz partiyle ya da partilerle de bunu yapabiliriz.” ‘U Mevhibe İnönü’ye çirkin saldırı MUĞLA (Cumhuriyet) İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün eşi Mevhibe İnönü’nün Muğla’daki adını taşıyan parktaki büstü, saldırıya uğradı. Büste boyayla bıyık çizip gözlerini boyayan saldırganlar, kaidesini de parçalayıp şifreli olarak küfür ve hakaret içiren sözler yazdı. Muğla Belediyesi tarafından Orhaniye Mahallesi’nde 2006 yılında hizmete açılan Mevhibe İnönü Parkı içindeki büst, pazar gecesi kimliği belirsiz kişilerin saldırısına uğradı. İnönü’nün büstüne siyah boyayla bıyık çizen, gözlerini de yeşile boyamaya çalışan saldırganlar, kaidenin mermerini de söktü. Büstü söküp kırmak isteyen saldırganların, koruma duvarının üstüne ise küfür ve hakaret içeren, şifreli olarak “B... yediniz” anlamına gelen “BO Q7 NİZ” yazdıkları görüldü. Büstün altında bulunan bilgilendirme levhasını da sökmeye çalışan saldırganların neden olduğu zarar büyük. Atatürk’ten söz ediyorsun. O insanlar bu ülke için savaştılar. Mustafa Kemal, ‘Zorunlu olmadıkça savaş cinayettir’, diyor. Birileri savaşı sana ihale etti. Sen parmakla çağrılan adam oldun, bırak diz çökmeyi. Fıkralı tepki: 28 Şubatçılar beni fişledi. Göreve iade ettiler, diyor. Beni fişleyen adam beni göreve nasıl iade eder? Bir fıkra anlatıyorlar: Adamın birisi ölüyor, öbür dünyaya gidiyor, duvarda milyonlarca saat var. Yalan söylediği zaman akreple yelkovan oynar, diyor melek. Akreple yelkovanın 12’de olduğu bir saat var. O Atatürk’ün saati, diyor. Erdoğan’ın saatini soruyor, “Onu zebaniler cehennemde vantilatör olarak kullanıyorlar” karşılığını veriyor. Darbe temizliği çağrısı: Yargı yı aldınız AKP’nin yan kuruluşu haline getirdiniz. Parlamento Erdoğan’ın iki dudağına bakıyor. Darbe temizliği yapalım, diye çağrı yaptım. Başbakan bir yanıt vermedi. Darbe hukukunun arkasına saklanıp darbe edebiyatı yapıyorsun. Sen zaten sivil darbe yapıyorsun. Nasıl darbeler için komisyon kuruyorsak, darbe hukukunu ortadan kaldırmak için de bir komisyon kuralım. Gelmiyorsan ikiyüzlüsün. İkiyüzlülüğünü tescil ettireceğim. Doktor Arslan’ın öldürülmesi: Dr. Ersin Arslan’ı 17 yaşındaki bir çocuk geldi katletti. O çocuk dedesinin maaşını alabilseydi bu cinayet işlenmeyecekti. Başbakan, Arslan’ın arkasından yapılan yürüyüşü kınıyor. Doktorların mutlu olmadığı bir toplumda hastalar da mutlu olmaz. CHP’yi darbelerin kuvözünde doğmakla suçlayan Başbakan ‘AKP’yi millet Afyon’da üretti’ dedi 16 öğrenciye KCK gözaltısı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) PKK’nin şehir yapılanması KCK’ye yönelik yürütülen soruşturma kapsamında terörle mücadele şubesi ekipleri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğrenci Derneği’ne operasyon düzenledi. Van merkez ve Erciş ilçesi başta olmak üzere , Ağrı, Diyarbakır, Malatya, Şanlıurfa, Çanakkale, Kırıkkale, Hatay ve Iğdır’da operasyonda, 6’sı Van’da olmak üzere 16 üniversite öğrencisi gözaltına alındı. Erdoğan cami polemiğini sürdürdü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan , CHP’yi “darbelerin kuvözünde doğmakla” suçlarken, partisine yönelik “28 Şubat ürünü” eleştirilerine de, “AKP’yi bu millet üretmiştir. Nerede? Afyon’da” diye yanıtladı. Erdoğan, partisinin grup toplantısında şunları söyledi: CHP el pençe durdu: CHP, 27 Mayıs öncesinde müdahaleye su taşımış, 27 Mayıs’ın hemen ertesinde de müdahaleye alkış tutmuş, hatta silahlı güçlere ‘emrinizdeyim’ diyerek müdahale karşısında el pençe divan durmuştur. Minderden kaçıyor: Doğrudan darbeleri eleştiremeyen, doğrudan müdahaleye karşı olduğunu söyleyemeyen CHP konuyu farklı yerlere çekerek adeta minderden kaçıyor. “Darbelere karşıyım ama” diye başlayan her cümle her ifade doğrudan doğruya darbeleri meşrulaştırmaktır ve hastalıklı ruh halinin ifadesinden başka bir şey değildir. AKP’yi kim üretti: “AKP’yi 28 Şubat üretti” diyerek soruşturmayı sulandıracaklar. AKP’yi bu millet üretmiştir. Nerede Afyon’da. Peki sizi, o genel başkanlık koltuğuna kim oturttu? Kaset komplolarının ardından sizi oraya kim getirdi? Siz önce bununla yüzleşin. Bu ülkede darbelerin kuvözünde sadece CHP yetişmiştir, üremiştir. CHP’den başke hiç kimse darbelerden nemalanmamıştır. Yol arkadaşı Demirel: Şu anda Sayın Kılıçdaroğlu’nun yol arkadaşlığı yaptığı bir zat var. Biliyorsunuz bu zat şapkasını kaptırmaz, şapkasını alır gider ama 12 Haziran seçimlerinde al takke ver külah işbirliği yaptığı kişi. Bu zat, 1966 yılında Başbakan’ken, CHP’nin camileri kapattığını ifade etmiştir. İsmet İnönü bu ifadesi karşısında şunları söylüyor: “Acaba Cumhuriyetin hangi devrinde camiler kapalı, ibadet yasak olmuştur? Hiçbir zaman olmamıştır” diyor: Yani bugün Kılıçdaroğlu ne söylüyorsa, İnönü aynısını söylüyor. 9 BELGE AÇIKLADI Erdoğan, CHP döneminde camilerin satıldığına ilişkin suçlamalarını belge açıklayarak sürdürdü. Erdoğan’ın açıkladığı belgeler arasında camilerin satışına ilişkin yasa, 19261950 arasında 513 caminin, 327 cami arsasının, bin 70 mescidin satışını gösteren cetveller bulunuyor. Belgeler arasında ayrıca satılan camilerin müze, TMO, hububat deposu olarak kullanıldığını gösteren yazılar, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Türkiye genelinde değişik yerlerde camilerin başka işlerde kullanıldığını gösteren dokümanları da yer aldı. Erdoğan gazetemizin bir caminin ahır olarak kullanıldığına ilişkin haberin yer aldığı 20 Nisan 1936 tarihli nüshasını da gösterdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle