23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 NİSAN 2012 PERŞEMBE dishab@cumhuriyet.com.tr 12 DIŞ HABERLER İran’dan Suriye’ye silah götürdüğü öne sürülen ‘Atlantic Cruiser’ın yolculuğu Türkiye’de son buldu Gizemli gemi İskenderun’da AKIN BODUR İSKENDERUN Suriye’ye silah götürmek için İran’ın kiraladığı öne sürülen ve takibe alınan Alman bandıralı “Atlantic Cruiser” adlı gemi dün sabah İskenderun limanının 3 mil açığında demirledi. Gemide, enerji santralı ekipmanları, fabrika malzemeleri ve Türkiye’ye getirilen havai fişek kapsülü ile fitili bulunduğu belirtildi. Gemide yapılan kontrolden sonra limana yanaşmasına izin verildi. Suriye’ye silah götürmek için İran’ın kiraladığı öne sürülen ve takibe alınan bir Alman şirketine ait “Atlantic Cruiser” gemisi daha önce Birleşmiş İ skenderun Limanı açıklarında Türk yetkililer tarafından aranan ‘Atlantic Cruiser’ın daha sonra limana yanaşmasına izin verildi. (Fotoğraflar: AA) Milletler (BM) tarafından uyarılmış ve rotasını değiştirmek zorunda kalmıştı. Geminin Somali’den aldığı öne sürülen silahı Suriye’nin Tartus Limanı’na götürüleceği savunuluyordu. 6 bin 200 grostonluk geminin pazartesi günü uydu sinyalleri SuriyeKıbrıs ve Türkiye üçgeninde 24 saate yakın süreyle kesilmişti. “Atlantic Cruiser” dün sabah İskenderun limanının 3 mil açığında demirledi. Gemi, sahil güvenlik botu tarafından yakın takibe alındı. Gemide, İskenderun Gümrük Muhafaza Müdürlüğü, İskenderun Emniyet Müdürlüğü Deniz Büro Amirliği, Deniz Sağlık Müdürlüğü tarafından, geminin acentası Denmar yöneticileri eşliğinde arama yapıldı. Denmar yetkilileri, yük bildiriminin ilgili kurumlara yapıldığını, taşınan malzemenin Suriye ve Rusya’ya gidecek enerji santralı ekipmanları, Eti Krom’a ait fabrika malzemeleri ve Türkiye’ye getirilen havai fişek kapsülü ile fitilinden oluşan patlayıcı olduğunu belirtti. Patlayıcının İskenderun Sarıseki beldesindeki Denbirport Limanı’na boşaltılacağı öğrenildi. Geminin, yapılan kontrolden sonra limana yanaşmasına izin verildi. Demokrasi, Laiklik, 28 Şubat Sevgili okurum Zeynep Candan, “15 Nisan tarihli ‘Çevik Bir Deyince’ yazınızı temel bir noktada eleştirme gereği gördüm” diye yazıyor: “28 Şubat’la ters düştüğünüz yazılarınız hangileriydi? O zaman Milliyet’te yazdığınızdan ve ben Cumhuriyet okuru olduğumdan bilemiyorum... Bunların laiklikle ilgili yazılarınız olduğunu sanmıyorum. Çünkü sizin o konudaki duyarlılığınız su götürmez benim için! Bu hassasiyetinizi... …diğer çok yazınızda olduğu gibi bahsi geçen yazınızda belirtmenizi beklemek benim de pek çok okurunuzun da hakkıydı..” Zeynep Hanım haklı. Aşağıda 22 Ocak 1998 tarihinde Refah Partisi’nin kapatılmasının hemen ardından “Milliyet”te yazmış olduğum bir yazıyı yayımlıyorum. Bu arşiv yazısı; REFAHYOL, 28 Şubat ve Refah’ın kapatılmasını içeren tüm sürece bakışımı özetlemektedir. Demokrasiye bağlılığı kanıtlanmamış bir partinin iktidara getirilmesi, Cumhuriyet tarihinin en büyük hatalarından biriydi. Bu yüzden RP iktidarına ben, ilk günden karşı çıktım. REFAHYOL için yapılan güven oylamasından iki gün önce örneğin, “Satılık Demokrasi” başlığıyla, bu sütunda yayımladığım yazıda, “Siz de benim gibi Refah dışındaki partilerden birine oy veren yüzde 80 içindeyseniz, kendinizi ‘aldatılmış’ ve ‘tuzağa düşürülmüş’ hissetmelisiniz” demiştim: “TC’nin en temel çizgisi üzerinde söz hakkımız yoksa, ne için seçim yapılıyor bu ülkede? Refah’a karşı kampanya ile oy talep eden ‘laik düzen’ partisi DYP’nin, seçim sonrasında RP ile koalisyona oturması ‘siyasi ahlaksızlığın’ en büyüğü ve tehlikelisidir. ‘Tehlikeli’ çünkü, seçmenlerin oyunu bir şekilde gasp ederek iktidara gelen hükümetler, güvenoyu alsalar da iktidarlarını ‘meşru temele’ oturtmazlar. Demokrasilerde hükümetler, ‘meşruiyetlerini’ yönetilenler arasında konsensüse dayanan ahlaki temelden alır. REFAHYOL bunu hem siyasi hem de genel ahlak anlamında yok sayan bir hükümettir. Halkın gözünde ahlaki meşruiyeti kazanmamış bir siyasi sınıf kendisini ‘güvensiz ve zaaf içinde’ hisseder. Güvensizliği kapatmak için yapacağı ilk şey, gerilimi tırmandırmaktır. Meseleye ‘bir de bu denensin’ hafifliği içinde bakmamamın nedeni bu...” RP’nin iktidara taşınmasını mazur gösteren bir diğer gerekçe de şuydu: “DYP, Refah’ı merkeze çeker. RP de Avrupa’daki Hıristiyan demokrat partiler gibi olur...” “Buna inanan kendini kandırır” diye yazmıştım gene o yazıda. “Hıristiyan demokrat partiler, ‘faşizme direniş’ hareketinin içinden çıktı. İdeolojik açıdan kiliseye, siyasi açıdan AB, ABD ve NATO’ya yaslandılar. Bizimkiler tam tersine söylemlerini Arap ve İslam ülkelerine dayandırıyorlar. Hıristiyan demokratlar, geniş bir aydın sınıfın desteğini alan, geniş tabana yayılan, sınıflararası partilerdir. Refah, ‘sistem dışı’ kalan kitlelerin kimliği ile örtüşmüş, uç bir ‘protesto partisi’...” Bunları “Haklı çıktım!” demek için yazmıyorum. Bilakis. Bugün Refah Partisi’nin kapatılmış olmasını, yalnız yüzde 20’nin değil, yüzde 80’in hezimeti olduğunu düşündüğüm için yazıyorum. Varılan noktada yüzde 80’in de demokratik olgunluktan çok uzak olduğunu düşünüyorum. Yüzde 80, demokratik oyunun kurallarını hazmetmiş olsaydı, RP’nin MGK kararlarıyla iktidardan uzaklaştırılmasına ve arkadan da Anayasa Mahkemesi kararlarıyla kapatılmasına meydan vermez; olan bitende sevinilecek, memnun olacak yan görmezdi. Verilen oyları “açık çek” görmeyen bir yüzde 80, vaktiyle oylarının hesabını sorardı çünkü. “Mücahit Erbakan”ın başbakanlığa çıkmasına izin vermez, “Anıtkabir yürüyüşleri”ni zamanında yapar; “Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganlarını zamanında atardı. Askerden işaret aldıktan ve iş işten geçtikten sonra değil, tepkisini güven oylamasından önce gösterirdi. Yalnız ‘laik DYP’liler değil, laik düzeni savunan tüm partilerin seçmenleri, temsilcileri ve kadınlar; güvenoyu arifesinde “biz bunun için oy vermedik” diye gidip Meclis’in kapısına dayansalardı, protestolarını yapsalardı; REFAHYOL kurulabilir miydi? Köşe yazarları “Bu da denensin!” ya da “RP de sistem partisi olur. Kirlenir ve oy kaybeder!” sığlığında analizler yapmasalardı; bu emrivaki yaşanır, REFAHYOL kader olur muydu? Demokrasinin aldığı yarayı, bu nedenle bugün ben, Refah değil en başta bizim yüzde 80’inin sorumluluğu olarak görüyorum. Altı milyon seçmenin oyunu alan Refah’ın kapatılması çoğulculuk, sivil toplum, fikir ve ideoloji mücadelesinin hezimetidir. Demokrasi, onu bunu dışlama rejimi değil, uzlaşma rejiminin adı, siyaset yapabilme, üretebilme, tartışabilme ve önerme rejiminin adıdır. Siyasi anlamda “evsiz barksız” altı milyon insanımız var şimdi. Bu toplumun koskoca bir parçası. Demokrasi oyununun kurallarını hazmetmeden iktidara gelmelerini engellemek kadar, onları bu oyun içinde tutmak da bizim sorumluluğumuz ve olgunluğumuz olmalıydı. Bu insanları; “demokrasi amaç değil araçtır” noktasından; “demokrasi amaçtır” noktasına getirebilme direnç ve sabrını gösterebilmeliydik. Askerlerin koruyucu kanadı altına sığınacağımıza, siyasi zekâ sergilemeliydik. Siyasi mücadeleyi mahkeme salonlarına taşıracağımıza, Meclis’te yapmalıydık. Seçim sistemini değiştirmeliydik. Refah oylarını, yüzde 20’ye şişiren barajları kaldırmalıydık. DEP’in kapatılmasına, HADEP’in dışlanmasına seyirci kalmamalıydık. Bir çarpıklığın, diğer çarpıklığı üretmesine fırsat vermemeli; “rejime tehdit” görülen güçleri sistem içinde izole etmeliydik. Bu amaçla güçlü “sol” ve “sağ” ittifaklar kurabilmeliydik. Gerçek demokrasi mücadelesi yapabilmeliydik kısaca.“Şekli” demokrasi yerine, İngiliz, Fransız, Alman ya da İtalyan tarzı “gerçek” bir demokraside yaşasaydık eğer, Refah zaten ’95 seçimlerinden ilk değil, üçüncü parti çıkacaktı. Bunu unutmayalım... eminin Türkiye’ye 4. gelişi Denizcilik Müsteşarlığı kayıtlarına göre, “Atlantic Cruiser”, 14 Nisan 2011’de İskenderun’a Mısır’dan jeneratör, 24 Nisan 2011’de Arnavutluk’tan fabrika malzemesi, Kocaeli’ye 25 Nisan 2011’de yük getirdi. G Yüzde seksenin hezimeti Esma Esad’a videolu çağrı Dış Haberler Servisi Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın eşi Esma Esad’a şiddetin durması için derhal harekete geçmesi çağrısı yapıldı. Almanya ve İngiltere’nin BM elçilerinin eşleri öncülüğünde Esma Esad’a hitaben hazırlanan ve internette yayınlanan videolu çağrıda Beşşar Esad’a baskı yapması isteniliyor. Videoyu izleyenlere metne imza atmaları çağrısı yapılıyor. Şiddetin kurbanı çocuk ve kadınların da gösterildiği videoda şu ifadeler yer alıyor: “Olaylara seyirci kalmayı bırak. Halkın için ayağa kalk. Bir kadın, eş ve küçük çocuklara sahip bir anne olarak senin vazifen, ülkende bir iç savaş çıkmasını engellemektir. Zaten çok bekledin. Artık harekete geç.” Bazı kaynaklar Türkiye’nin BM Büyükelçisi’nin eşinin de metne imza koyduğunu duyurdu. Yine Amerikan askeri, yine skandal Dış Haberler Servisi Amerikan askerlerinin bir kez daha Afganlı militanların cesetleriyle poz verirken çekilmiş fotoğrafları yayımlandı. Amerikan Los Angeles Times gazetesinin yayımladığı fotoğraflarda, Amerikalı askerlerin, intihar bombacısı olduklarından şüphelenilen kişilerin cesetlerinin yanında güldükleri görülüyor. ABD Savunma Bakanlığı’nın “bütün ricalarına” rağmen yayımlanan fotoğrafların 2010’da çekildiği ve bir asker tarafından gazeteye verildiği öğrenildi. ABD Savunma Bakanı Leon Panetta, fotoğraflardaki askerlerin davranışlarını “şiddetle reddettiğini” belirtirken, Pentagon’un olaya ilişkin inceleme başlattığı bildirildi. Amerikan askerleri daha önce de benzeri fotoğraflarla gündeme gelmişlerdi. Rasmussen: Müdahale yok Haber Merkezi NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, “Suriye’ye müdahale niyetimiz yok” dedi. NATO dışişleri ve savunma bakanları ortak toplantıları sırasında konuşan Rasmussen, Türkiye’nin dış tehdit altında olduğu şeklinde bir taleple gelmesi halinde ne yapacaklarının sorulması üzerine “Her konuda danışmalara hazırız” diye konuştu. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da “Suriye’deki çatışmalar NATO sınırında gerçekleşiyor. Geçen hafta Türkiye topraklarına sınır ötesinden ateş açıldı, Türkiye zarar gördü. Çok yakın temasta olmaya devam edeceğiz ” dedi. Öte yandan Başbakan Tayyip Başbakanı Jyrki Katainen ile birlikte düzenlediği basın toplantısında soruları yanıtladı. Erdoğan, “Suriye’deki ateşkesi nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusu üzerine, Annan Planı’nın yürüyüp yürümeyeceği konusunda edindikleri bilgilerin olumlu olmadığını söyledi. Tankların kışlalara dönmediğini belirten Erdoğan, “Tankların kışlalarına çekilmesi lazım. Kışlalarına çekilmediği sürece burada Annan’ın 6 maddelik planındaki söz yerine geldi diyemeyiz” dedi. Dış Haberler Servisi zar Afganistan’da geçen pa i zin rke günü hükümet me kez bir la rıy rıla hedef alan saldı n ke çe ne eri üz ri daha dikkatle ni ”si ele ad üc “m , ütü Taliban örg bu tün or. Örgü dünyasından bağış bekliy sürdürebilmek için İslam edenlere karşı verdiği “cihat” içingerekli al kampanyayla ülkeyi işg ildi. lamayı amaçladığı belirt top lla olan parayı bu yo Taliban’dan bağış kampanyası Eski İngiltere Dışişleri Bakanı, sürpriz bir suçlamayla karşı karşıya Erdoğan: Sinyaller olumlu değil Erdoğan, Finlandiya Libyalı komutan, Straw’a dava açıyor Dış Haberler servisi Eşi Fatma Buşa ile birlikte 2004 yılında İngiltere’den Kaddafi dönemindeki Libya’ya yasadışı yollardan iade edildiği ortaya çıkan Libyalı komutan Abdülhekim Belhac, İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Straw’a dava açacağını bildirdi. Kaçırıldığı dönemde Libya İslami Savaş Grubu’nun lideri olan Belhac, iadeyi onaylayan belgeyi Straw’un imzalayıp imzalamadığını öğrenmek istediğini söyledi. Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) ajanlarının kendisini ve eşini kaçırarak önce İngiltere’nin Diego Garcia Üssü’ne, sonra da Libya’ya götürdüğünü belirten ve Tayland ile Libya’da işkence gördüklerini söyleyen Belhac’ın avukatları, Straw’a dün mahkeme celbini sunarak iddialar hakkında bilgi istedi. Belhac ve eşinin, Straw’u “işkence, aşağılayıcı ve insanlık dışı muamele, dayak ve saldırı”ya yardımcı olmakla suçladıkları ve tazminat istedikleri belirtildi. İngiltere hükümetinin yorum yapmadığı konuya ilişkin olarak Straw’un da soruşturma boyunca konuşmama kararı aldığı kaydedildi. Belhac’ın avukatları daha önce de İngiltere hükümeti, emniyet güçleri ve MI6 yöneticilerinden Sir Mark Allen’a tazminat davası açmıştı. BBC’nin ulaştığı Sir Mark imzalı bir mektupta İngiliz istihbaratı, Libya yetkililerini “emanetin salimen yerine ulaşmasından dolayı” kutluyordu. Sir Mark, Belhac’ın iadesine yol açan istihbaratın İngiltere kaynaklı olduğuna işaret ediyordu. Kaddafi’nin istihbarat şefi Musa Kusa’ya yazılan mektup geçen yıl, Kusa’nın NATO tarafından bombalanan karargâhında bulunmuştu. Daha önce de dava açtı ‘İki Türk gazeteci elimizde değil’ Dış Haberler Servisi Suriye Dışişleri sözcüsü Cihat Makdissi, Suriye’de kayıp olan iki Türk gazetecinin ellerinde olmadığını söyledi. A Haber’e konuşan Makdissi, “Nerede olduklarını tespit edersek Türkiye’ye göndereceğiz. Siyasi amaç için kullanmak gibi bir niyetimiz yok” dedi. Makdissi, iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden düzelmesini arzu ettiklerini de belirtti. Gerçek Hayat dergisi Ortadoğu temsilcisi Adem Özköse ile kameraman Hamit Coşkun’dan 39 gündür haber alınamıyor. VETOYA KARŞI PROTESTO ısır’da 10 kişinin cumhurbaşkanlığı M adaylığının düşürülmesi protestolara yol açtı. Adaylığı reddedilen radikal İslamcı Selefilerin adayı Hazım ebu İsmail, başkent Kahire’de dün seçim komisyonunun önünde oturma eylemine başlarken taraftarlarıyla polis arasında arbede çıktı. Müslüman Kardeşler’in adayı Hayrat el Şatır, devrik Hüsnü Mübarek rejiminin istihbarat şefi Ömer Süleyman’ın adaylıkları da reddedilmişti. (EPA) B AŞ SAĞL IĞI Değerli meslektaşlarımız, Ülkemiz tıbbına yıllarca sağlık hizmeti vermiş, Gaziantep Devlet Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı olan değerli meslektaşımız ERSİN ARSLAN’ın elim kaybından dolayı büyük üzüntü içindeyiz. Ailesine ve tüm meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz. Ünlü oyuncuyu parçaladılar ? Haber Merkezi Hindistan’da 26 yaşındaki Bollywood oyuncusu Meenakshi Thapar, arkadaşı olan iki aktör tarafından kaçırıldı. Genç kızın ailesinden 1.1 milyon rupi (51 bin TL) fidye talep eden aktörler, Thapar’ı porno filmlerde oynatma tehdidinde bulundu. Annesinin kızının hesabına 60 bin rupi (2 bin TL) yatırması üzerine Thapar’ı boğarak öldüren aktörler, cesedini parçaladı. TAKD YÖNETİM KURULU C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle