14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 NİSAN 2012 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Gazetemiz yazarı Arcayürek’in ‘11 Cumhurbaşkanı 11 ÖyküÇankaya’ kitabında 28 Şubat’ın perde arkası Erbakan: Hiç bu kararlara ESKİ ADALET BAKANI ŞEVKET KAZAN: Üniformalı Üniformasız Herhalde “Gerçekte ele alınması gereken 28 Şubat’tır” mantığıyla, son gözaltı ve tutuklamaların adını 28 Şubat koydu medya. Değildir. Konu, 28 Şubat’ın bir uygulaması olan Batı Çalışma Grubu’nun eylemleridir. Sıra, hukuken ele alınması zor olduğu için olsa gerek, şimdilik 28 Şubat MGK kararlarına gelmemiştir. Ama siyaseten yargılanan kuşkusuz o kararlardır. Askerlerin siyasi bir güç olarak toplum mühendisliğine soyunmalarının acısını Türkiye çok çekti. En ağırlarını 12 Mart’ta, 12 Eylül’de yüreğinde, bedeninde, aklında ve nihayet yerle bir edilen geleceğinde gören sol çekmiş, en büyük bedeli sol ödemiştir. Bu nedenle solun bu türden toplum mühendislikleri karşısında sessiz kalması da mümkün ve doğru değildir. 28 Şubat’ta, demokrasi ile laiklik arasındaki ilişkiyi tuhaf bir paradoksla açıklamaya çalışmak da, bu türden toplum mühendisliklerini seyretmek de doğrusunu isterseniz pek de iyi olmamış, iyi sonuç vermemiştir. Generallerin toplum mühendisliğine soyunmaları ülkeyi, aydınlarını, gazetecilerini “Proküst yatağı”na bağlayıp hizaya sokmaya çalışmalarının alkışlanacak bir yanı yoktur. ??? Sivil generallerin toplum mühendisliği de alkışlanacak bir iş değildir. Üstelik generallere “Siz kendi işinize baksanıza” demek, “serbest piyasa demokrasisi”nde onları hizaya sokmak, uzun sürse de mümkün olabiliyor. Ama sivil “generallerle” uğraşmak “serbest piyasa demokrasisi”nde, teslim edelim daha zordur. İsterseniz bir karşılaştırma yapabiliriz. ??? Zorbalığın zirvesine çıkan 12 Mart ve 12 Eylül askeri diktatörlüklerinde, faşist darbelerinde Türkiye’nin aydınları cesaretle savaştılar. Belki yenildiler, ama teslim olmamayı da başardılar. Yitirdikleri çoktur. Toplumu, aydınlanmayı ileri götürme yeteneğine sahip aydınlar, ağır yenilginin izlerini hâlâ taşıyorlar, bugünün ağır koşullarında elini taşın altına sokan da, sokağa çıkan da onlardır. Şimdi yargılanan Batı Çalışma Grubu generallerinin, toplumu dizayn etmeye çalışırken karşılarına çıkan gazetecileri medya patronlarına baskı yaparak, komplo düzerek gazetelerinden kovdurmaya çalıştıkları artık herkesin bildiği bir gerçek. Bunda her zaman başarılı olamadıklarını, İlhan Selçuk gibi, Hikmet Çetinkaya gibi gazete yöneticilerinin generallerin bu türden isteklerini ellerinin tersiyle ittiklerini de biliyoruz. Ama kimi patronlar, iddialara göre, “içleri kan ağlayarak”, generallerin arzularına boyun eğmişlerdir. ??? Peki şimdi? Şimdi karşı karşıya kaldığımız toplum mühendisliği el hak çok başarılıdır. Yıllara yayılarak, en küçük bir detay, en küçük bir alan ihmal edilmeden, adım adım gerçekleştirilmektedir. Yeni toplum mühendislerinin hışmına uğrayan gazetecilere, medya çalışanlarına, aydınlara gelince. Onlar artık üç beş kişi değildir. Yalnızca tutukevinde olanların sayısı yüzün üzerindedir. Kovulan, işini yitirenlerin niteliğini ve niceliğini anlatmaya ise galiba gerek yoktur. Patronların yine “içleri kan ağlayarak!” yazarları, çizerleri kapı önüne koyduklarını biliyoruz da, henüz tam kavrayamadığımız bir şey var. Toplumun bir kesiminin desteğiyle zorbalığı ve planları zamana yayarak tüm toplumu dizayn etmek de kabul edilebilir bir şey değildir. Oy desteği, sivil toplum mühendisliğini meşru kılmaz. Çünkü demokrasi, serbest piyasanın, liderler sultasına eğilimli “temsili parlamenter sistemine” ve yarıdan bir fazlanın “her şeye kadir egemenliğine” sığmaz. Eğer onu gerçekten istiyorsanız, üniformalı generallerle uğraşmakla yetinmeyecek, üniformasız “generallerle” de mücadele edeceksiniz. Çiller istedi DYP’liler uyguladı ERDEM GÜL itiraz edilir mi? FIRAT KOZOK ANKARA REFAHYOL hükümetinin Adalet Bakanı Şevket Kazan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Hatırlamıyorum” dediği MGK kararlarının görüşüldüğü Bakanlar Kurulu toplantısının ayrıntılarını “Refah Gerçeği” adlı kitabında anlattı. Kazan, kararların ilk kez 13 Mart 1997 tarihli Bakanlar Kurulu’nda görüşüldüğünü ve “gereğinin yapılması” için ilgili bakanlıklara gönderildiğini bildirdi. Kazan, RP kanadı olarak kararlara karşı direndiklerini, ancak koalisyon ortağı DYP’nin lideri Tansu Çiller’in “Kararlar ya uygulanacak ya uygulanacak” tavrına girmesi nedeniyle DYP’li bakanlıklarca hayata geçirildiğini öne sürdü. Kazan’ın 2003 yılında yayımlanan ve 28 Şubat’a yönelik operasyonlar öncesinde delil olarak savcıya da ilettiği dört ciltlik kitabının üçüncü cildinde süreç, şöyle anlatılıyor: 6 Mart 1997’de geldi: Uzun müzakereler ve tartışmalardan sonra Başbakan Erbakan tarafından da imzalanan 406 sayılı MGK kararı, ekinde MGK Genel Sekreteri tarafından imzalanmış 18 maddelik EKA cetveli ile birlikte, 6 Mart 1997 tarihli bir tezkere ile Başbakanlık’a gönderildi. 13 Mart’ta Bakanlar Kurulu’nda görüşüldü: 13 Mart 1997 tarihinde toplanan Bakanlar Kurulu’na Erbakan ve Çiller tarafından MGK toplantısı hakkında kısa bir bilgi verildikten, MGK kararı ve eklerinin gerekli incelemeleri yapmaları ve almayı düşündükleri tedbirleri tespit etmeleri için ilgili bakanlıklara gönderilmesine karar verildi. Ya uygulanacak ya uygulanacak: DYP ve Çiller yelkenleri açmıştı: ‘MGK kararları ya uygulanacak, ya uygulanacak.’ RP ve Erbakan ise son derece ihtiyatlı konuşuyordu: ‘Kararlardan uygulanabilir olanlar uygulanır, uygulanamazlar uygulanmaz.’ Kararlarla ilgili ilk hareket Çiller’den geldi. Çiller ilgili bakanlara talimatlar yağdırıyor, onlar da çarnaçar uygulamaya koyuyorlardı. İlk Akşener: İlk uygulayan da İçişleri Bakanı Meral Akşener idi. Akşener, anayasa ve yasalara ilişkin hiçbir değerlendirme yapmadan, İstanbul polisini Çarşamba’da sarıklı ve cüppeli insan avına çıkarıyordu. Öte yandan MİT, 473 izinsiz Kuran kursu olduğunu basına açıklıyor, polis, resmi Kuran kurslarını sanki terör yuvası basıyormuşçasına baskına tabi tutuyor, içindeki insanlar apar topar gözaltına alınıyordu. Akşener, İçişleri’nden, Jandarma Genel Komutanlığı’ndan peşpeşe çıkardığı tamimlerle, ‘İrticai yayın yapan radyo ve televizyonların, özel okul ve yurtların, vakıf okulu ve yurtlarının, Kuran kursları ve derneklerinin, tarikat, dergâh, tekke ve zaviyelerin, dinci kesimden kamu kesimine sızmalar, kıyafet kanununa aykırı davrananlar, kamu yönetmeliğine aykırı giyinenler olup olmadığı hususunda’ polis teşkilatından ayrıntılı raporlar istiyordu. Çiller’den kesintisiz talimatı: MGK kararlarının uygulanmasında en büyük fırtına kesintisiz 8 yılın uygulaması konusunda olmuş ve REFAHYOL hükümeti aslında bu fırtına içinde yakılmak istenmiştir. Nitekim Çiller, 8 yıllık kesintisiz Eğitim Kanun Tasarısı’na hazırlatması için MEB Mehmet Sağlam’a talimat vermişti. ANKARA 28 Şubat sürecinin mimarı kabul edilen Çevik Bir o dönemi, “hükümeti irticadan korudukları” teziyle savunurken dönemin başbakanı Necmettin Erbakan’ın 9 saat süren MGK toplantısında, kararlara itirazı olup olmadığını soran Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e “Hiç bunlara itiraz edilir mi?” dediği ortaya çıktı. Çankaya Köşkü’ne çıkan 11 Cumhurbaşkanı ile ilgili öyküleri “11 Cumhurbaşkanı 11 ÖyküÇankaya” adlı iki ciltlik kitapta toplayan gazetemiz yazarı Cüneyt Arcayürek, bu yıl başında çıkan ikinci ciltte, 28 Şubat sürecinde yaşanan ilginç ayrıntılara mercek tutuyor. Bugün, o dönemde hükümeti kurma görevini Tansu Çiller’e vermeyerek hükümeti düşürmekle eleştirilen Demirel’in, 1997 yılını darbeyi önleyecek önlemler aramakla geçirdiğini belirten Arcayürek’in anlatımıyla, o dönem yaşanan bazı çarpıcı ayrıntılar şöyle: Cumhurbaşkanı ile 26 Şubat 1997 Çarşamba görüştüm. O gün Çiller, Çankaya’ya çıktı. “Kafalar 28 Şubat’a endekslendi. Başka bir konu yok” dedim. Fakat Erbakan’ın bir sözü kulislerde hararetli tartışmalara yol açmıştı. “Herkes otursun oturduğu yerde” demişti Erbakan. CÜNEYT ARCAYÜREK: Bu söz şöyle yorumlanıyor: Askerlere söylenmiş bir söz diye algılandı, algılanıyor. SÜLEYMAN DEMİREL: Yok canım sen de! ARCAYÜREK: Böyle bir numara yapabilir mi Erbakan? DEMİREL: Diyebilir mi canım? ARCAYÜREK: Bilmem ki… Böyle bir laf eder, sonra işine geldiği yerde, ‘O sözü askerlere söylemiştim’ der, çıkar işin içinden. DEMİREL: Askerlerin önünde dört takla atar, dört! emirel’in anlatımıyla o kritik toplantı Arcayürek, 28 Şubat’ın ardından 12 Mart günü akşamüzeri Demirel ile yaptığı görüşmede yaşanan diyaloglara yer verdiği kitabında, Demirel’in toplantıya ilişkin anılarını da okurla paylaşıyor: DEMİREL: MGK toplandı, askerler önce projeksiyonla anlattılar. Çok güzel toparlanmıştı. Bir sorunu söylüyorlar ve tedbiri şu diyorlar. Nitekim daha sonra bir mitingde örtünmüş kadınlar da gösterildi. ARCAYÜREK: Kara çarşaflı kadınlar. DEMİREL: Evet. Bunu gösteren, Arapça yazılı pankartları… Fotoğrafı Genelkurmay Başkanı çevirip bu ikisine (Erbakan ve Çiller) gösterdi ve eliyle işaret ederek “İşte bu İran” dedi. Sonra komutanlar tek tek konuştular. Sıra sivillere geldi. O İçişleri Bakanı… Meral (Akşener). Onlara söylemiştim: “Bizatihi bu kadının kendisi bakan, hele içişleri bakanı olamaz” demiştim. Öylece bir ko D nuşma yaptı ki… Ne söylüyor, ne istiyor? DEMİREL: Sonra sıra geldi Tansu Çiller’e. İşte… Biraz AB falan… Bir ara “Biz, ben, laikliğin teminatıyız” deyince… Karşı sırada oturan Jandarma Komutanı Teoman Koman Paşa, “Onca olay geldi geçti” dedi. Yani Sincan, Kayseri gibi demek istedi. “Siz neyin teminatısınız?” dedi. Tabii Denizci de... ARCAYÜREK: Güven Erkaya Amiral. DEMİREL: O da sıraladı olayları. “Siz neyin teminatısınız?” “Siz laikliğin güvencesi olamazsınız” dedi. 14, 24 ve 174. maddelerin uygulanmadığını söyleyerek. Erbakan garip bir konuşma yaptı. ARCAYÜREK: Acayip bir konuşma dediniz. Ne dedi? DEMİREL: Önce, “Bu gerici hareketler büyümeden tedbir alınmalı” dedi. Sonra, “Müslümanlık iyi öğretilse bu millette bu hareketler olmaz” dedi. (…)ARCAYÜREK: Ne zaman verecekler hükümete MGK Genel Sekreterliği’nden bu metni ve Erbakan alacak mı? DEMİREL: Pazartesi verecekler ve alacak ve imzalayacak! ARCAYÜREK: Önlemler MGK’den geçti, değil mi? DEMİREL: Tabii. Ben okunurken her maddede Erbakan’a soruyordum: “Buna itiraz eden var mı” diye soruyordum. Elini kaldırarak bana, “Hiç buna itiraz edilir mi?” diyordu. (kahkahalar) Şimdi… Bu adam (Erbakan) hükümetten gitmemek için her şeyi yapar. ‘Erbakan tek kelimesine dokunmadan imzaladı’ Arcayürek’in kitabında, MGK kararlarının Erbakan tarafından imzalanıp imzalanmayacağı konusunda süreçte tartışmalara da yer veren Arcayürek, gerilimli sürecin ardından Demirel’in kendisini arayarak kararların imzalandığı bilgisini verdiğini anlatıyor: “Bu sabah Savunma Bakanı Turhan Tayan’ı çağırdım. Hani, Çiller, bakanlarına ‘imzalayın’ der. Bir ihtimal. Bana ‘imzaladım’ dedi Tayan. Ona da içinde bulunduğumuz şartları bir kez daha anlattım. Gitsin, bu kadına anlatsın diye (Çiller). Zaten imzalamasalar ne olacak? Karar tamam. Bakanlar Kurulu’na gidecek. Adam imzalamasa, kadın imzalamasa DYP hükümetten çekilmek zorunda kalacak. İkisi imzalamasa hükümetin istifası söz konusu. MGK Genel Sekreteri geldi bana. Erbakan için, ‘İmzaladı. Tek kelimesine dokunmadı’ dedi.” Mahkemede kitap gerilimi 1. Ergenekon davasında tutuklu sanık Aydınlık gazetesi yazarı Hikmet Çiçek’in, gazetenin muhabirine vermek istediği kitaplar, savcının talimatı üzerine jandarma tarafından arandı HATİCE TUNCER 12 Eylül davasına müdahillik istemleri ‘MGK kararlarının bağlayıcılığı yok’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 28 Şubat soruşturmasını değerlendirirken “Tartışmalara, yazılıp çizilenlere bakıyorum. Herkesin kendince bir vicdan muhasebesi yapması lazım. Ortalık aydınlanınca kahramanlar çoğalıyor. Demokrasiye vurgu yapanlar çoğalıyor. Şimdi şartlar böyle gerektiriyor diye, ‘bugün böyle dün de öyle’ diyorlarsa bu da çok ahlaki bir durum değildir” eleştirisinde bulundu. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ da, “MGK kararlarının bağlayıcılığı yok. Tavsiye niteliğinde kararlar” dedi. TBMM Başkanlar Parkı’ndaki, Fidan Dikme Töreni’nde soruları yanıtlayan Çiçek, geriye dönük yargılama süreci başladığını vurgulayarak “Meclis’te de bir komisyon kuruldu. Ümit ederim ki bu komisyon da soruşturma ve kovuşturmaya paralel tüm arka planda siyaseten ne varsa onu da çıkarma imkânı olur” dedi. Çiçek 28 Şubat soruşturmasının “kin ve intikam duygusuyla” yapılmaması gerektiğini belirtti. Başbakan Tayyip Erdoğan, Çiçek’i ziyaret ederek bir süre görüştü. Birinci Ergenekon davasında eski DHKPC militanı olduğunu söyleyen gizli tanık Dilovası ifade vermeye devam etti. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Dilovası’na “Sanıklardan Veli Küçük’ün, Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi’nin kazancından pay aldığını söylediniz. Bu payı nasıl, ne kadar ve kimden aldığı konularını açıklar mısınız” diye sordu. Dilovası “Payın miktarı konusunda net bilgim yok. Ancak öyle küçük bir şey değildi” dedi. “Hayata Dönüş” operasyon ları sırasında Adalet Bakanı olan Hikmet Sami Türk’e karşı DHKPC’nin birçok eylem planladığını öne süren Dilovası “Canlı bomba gönderdiler yakalandı, silahlı eylem düzenlediler yakalandı” diye konuştu. Duruşmada avukat Zeynep Küçük’ün tutuklu sanık Aydınlık gazetesi yazarı Hikmet Çiçek’ten aldığı poşeti, Aydınlık muhabirine vermesi üzerine Savcı Pekgüzel, poşetin incelenmesini istedi. Küçük ve Çiçek duruma tepki gösterdi. Çiçek, “Savcılık polis hafiyeliği yapmasın. Savcı somut delillerle uğraşsın” dedi. Pekgüzel’in talimatı üzerine Jandarma poşet içindeki kitapların sayfalarının arasına baktı. Duruşma kapatıldıktan sonra Çiçek, mahkeme başkanına kitaplarını göndermek istediğini ifade etti. Mahkeme başkanı ise “Cezaevi aracılığıyla gönderin” dedi. Kitaplar Çiçek’e iade edildi. Çiçek kitapları salonda yere fırlattı. Silivri Açık Cezaevi’nde kalan hükümlülerin tahliye edilmesi nedeniyle önceki gün yaşanan yemek sorunu giderildi. Cezaevi görevlileri ve az sayıdaki hükümlünün gayretiyle öğle yemeğine kuru fasulye, pilav ve mercimek çorbası çıkarıldı. davasının son duruşmasında 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Kayseri’de hazırlanan iddianame, 9 Aralık 2010’da Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilmiş, Doğan’ın ardından ikinci dava, savcı Üçok’a açılmıştı. Gürol’un toplam 7 yıl 6 ay hapis cezası aldığı dava ise yargıtay tarafından bozulmuş ve Üçok’un davası ile birleştirilmişti. İpekçi, Tütengil ve Öz ailelerine ret ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Eylül dava dosyası üzerinden yaptığı değerlendirme sonucunda, darbe öncesinde milletvekili olan Ahmet Türk ve Abdulgani Aşık’ın müdahillik başvurularını kabul etti. Abdi İpekçi, Cavit Orhan Tütengil ve Doğan Öz’ün ailelerinin talebi ise reddedildi. Mahkemenin kararında, Ahmet Türk ve Abdülgani Aşık ile 12 Eylül döneminde gözaltında hayatını kaybeden Süleyman Cihan’ın kardeşi Ahmet Cihan’ın müdahillik başvurularının, “suçtan zarar görmüş olma ihtimalleri ve usulüne uygun yaptıkları talep doğrultusunda” kabulüne karar verildiği bildirildi. Kararda, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılandıkları suç ve tarihi ile aleyhlerine işkence, kötü muamele ve benzeri nitelikte suçlar işlendiği iddia edilen diğer gerçek kişilerin, bu suçlara ilişkin mahkemece itibar edilecek belge sunmamaları nedeniyle müdahillik taleplerinin reddinin kararlaştırıldığı ifade edildi. Ancak kararda, belirtilen niteliklerde belge sunulması halinde, taleplerin yeniden değerlendirileceği vurgulandı. Karar uyarınca, suç duyurusunda bulunulduğu ve 117 müdahillik dilekçesi ile duruşma zabıtlarının, başsavcı vekilliğine gönderildiği de kararda yer aldı. Cezaevinde yemek çıktı Hipnozla ifade iddiasına hapis cezası KAYSERİ (AA) İşkence suçundan yargılanan eski Hava Kuvvetleri Askeri Hâkimi Albay Ahmet Zeki Üçok 7.5 yıl, hipnoz uzmanı emekli Yarbay Gürol Doğan, 9 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada mahkeme heyeti, Üçok’a işkence suçundan her bir mağdur için 2 yıl 6’şar ay, Doğan’a ise her bir mağdur için işkence suçundan 3’er yıl hapis cezası verdi. Emekli Yarbay Doğan, “Astsubaylar Ali Balta, İsmail Dağ ve Orhan Güleç’in sorgusuna, dönemin Kayseri 2. Hava İkmal ve Bakım Merkezi Komutanı Korgeneral Rıdvan Ulugüler ile Askeri Savcı Üçok’un bilgisi, yetkisi ve isteği dahilinde girdim” demiş, hakkında açılan “işkence” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle