19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 NİSAN 2012 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Erdoğan, cezaevine girişini postmodern darbeye bağladı, ‘soruşturmanın ucu açık’ mesajını verdi ‘28 Şubat mağduruyum’ ÇİÇEK ÇAĞRI YAPTI Tutuklu vekiller için muhalefetle toplantı ? TBMM Başkanı Çiçek, “tutuklu milletvekillerinin hukuki durumunu” görüşmek üzere muhalefetin grup başkanvekillerini yarın toplantıya çağırdı. Bu konuda yasa değişikliğinin yetmeyebileceği, anayasanın 14. maddesiyle ilgili düzenlemenin gündeme gelebileceği kaydedildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dün grup toplantısından sonra ziyaret ettiği TBMM Başkanı Cemil Çiçek, sürpriz bir kararla “tutuklu milletvekillerinin hukuki durumunu” görüşmek üzere muhalefet partilerinin grup başkanvekillerini yarın toplantıya çağırdı. TBMM Başkanı Çiçek, 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı öncesinde tutuklu milletvekillerinin durumuyla ilgili sürpriz bir girişimde bulundu. Bir süre önce Adalet Bakanlığı’na, gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın “normal koğuşa alınması” talebiyle ilgili yazı yazan Çiçek, bir süre önce TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda da muhalefet milletvekillerinin soruları üzerine, “bu konuda bir çalışma yapıldığını, boş durmadıklarını” ifade etmişti. Bu gelişmelerin ardından dün Erdoğan, partisinin grup toplantısının ardından Çiçek’e ziyaret gerçekleştirdi. Baş başa geçen görüşmenin içeriği açıklanmazken, akşam Çiçek, muhalefet partilerinin grup başkanvekilini arayarak, “tutuklu milletvekillerinin hukuki durumunu görüşmek için” yarın sabah için toplantıya davet etti. Erdoğan’la tutuklu milletvekillerinin durumunu görüşen Çiçek’in, 8 tutuklu milletvekilinin serbest kalmasını sağlamaya dönük nasıl bir düzenleme yapılacağı konusunda görüş alışverişinde bulunacağı öğrenildi. Bu konuda sadece yasa değişikliğinin yetmeyebileceği, anayasanın 14. maddesiyle ilgili düzenlemenin gündeme gelebileceği kaydedildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, 28 Şubat soruşturması için “ucu açık” mesajı vererek, “Aradan bin yıl değil, 15 yıl geçmiş olsa da 28 Şubat bugün sanık sandalyesindedir. Bugün, mazlumun ahının aheste aheste çıktığı gündür, adaletin tecelli ettiği gündür” diye konuştu. Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, “Sen görevinden alındığın halde 28 Şubatçılar tarafından atanan bürokratın” diye karşılık verdi. Erdoğan, partisinin grup toplantısındaki konuşmasında özetle şunları söyledi: Sanık sandalyesinde: 27 Mayıs müdahalesi sanık sandalyesine oturmasa bile mahşeri vicdanda mahkum olmuş, bu aziz millet tarafından hakkında en ağır hüküm zaten verilmiştir. Aradan 30 yıl geçmiş olsa da 12 Eylül müda ? Okuduğu şiir nedeniyle ceza almasını 28 Şubat talimatlarına bağlayan Erdoğan, soruşturmanın ucunun nereye dayanacağını zamanın göstereceğini söyledi. Kılıçdaroğlu’na ‘28 Şubatçıların atadığı bürokrat’ suçlaması yapan Erdoğan, soruşturmayı intikam olarak yorumlayanları da ‘darbe sevdalısı‘ olarak nitelendirdi. halesi bugün nihayet sanık sandalyesindedir. Aradan bin yıl değil, 15 yıl geçmiş olsa da 28 Şubat bugün sanık sandalyesindedir. Cezaevine o talimatla girdim: Ana muhalefet partisi lideri, “AKP bu darbelerden hangi zararı gördü” diyor. Senin siyasi tarihten haberin yok ki. Önce benim milletim zarar gördü, AKP’nin genel başkanı da belediye başkanlığındaki mahkumiyeti, işte oralardan aldığı talimat. Ben cezaevine o talimatlarla girdim. Aksi takdirde talim terbiye kurulunun bir şiirinden dolayı kalkıp da belediye başkanı hapse atılır mı? Bu oralardan gelen talimatla oldu. Yumruklarımızı sıktık, dudaklarımızı ısırdık: 28 Şubat’ın o en karanlık dönemlerinde defalarca yumruklarımızı sıkardık, dudaklarımızı ısırırdık. Hep ‘Ya sabır’ derdik. Allah mazlumun yanındadır, alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Kamudaki memur kardeşim, belediye başkanları, başörtülü kızlar, yoksul Anadolu çocukları, Anadolu’nun işadamları, sanayicileri sabretti; çünkü hepsi güçlenmişti. (...) Bugün sabrın selamete erdiği gündür. Bugün, mazlumun ahının aheste aheste çıktığı gündür, adaletin tecelli ettiği gündür. Ucu nereye varacak: Ne reye kadar bu işin ucu dayanır bunları zaman gösterecek. Unutmayın Türkiye Cumhuriyeti’nde demokrasi güç kazanmıştır, hukuk güç kazanmıştır, artık 12 Eylül’de söylediğimiz gibi, üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü egemen olmuştur. İntikam diyenler darbe sevdalıları: Biz hesaplaşma duygusu, intikam duygusu içinde değiliz. (...) İntikam kelimesini telaffuz ederek, bilinçaltındaki darbe sevdasını teşhir edenler düştükleri çukurdan çıkmak için bu sefer de Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere dönemin yöneticilerini itham etmeye başladılar. Mağduru değil bürokratısın: Çıkmış diyor ki ‘Ben de 28 Şubat’ın mağduruyum’. Sayın Kılıçdaroğlu sen 28 Şubat’ın mağduru değli, görevden alındığın halde 28 Şubatçılar tarafından yeniden görevine atanan bürokratsın. ‘Fantezilerin’ Dünyasında Türkiye Nilgün Cerrahoğlu cumartesi yazısında, “Büyük Ortadoğu” ülkelerinin sınırlarını, siyasi yapılanmalarını yeniden düzenleme projelerinin, ABD dış politika çevrelerinde ne kadar yaygın bir fantezi olduğunu bir kez daha anımsattı. Aynı günlerde Reuters, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun “Türkiye’nin sınırları aynı zamanda NATO’nun da sınırlarıdır” sözlerini aktarıyordu. Davutoğlu’nun Stratejik Derinlik çalışmasının “bir başyapıt” olduğunu söyleyen, Yeni Türkiye kitabının yazarı Graham Fuller’in “Türkiye’nin daha çok sola ihtiyacı var” sözlerine tepkiler de azalarak da olsa devam ediyordu. Türkiye’de yaşayanlar çeşitli “fantezilerin” (Gerçeğin etkilerini gizleyen kurgular) nesnesi olmaya zorlanıyorlar. Bunlardan biri “SykesPicot” sınırlarının “yapay” olduğu gerekçesiyle yeniden çizilmesine ilişkin. Başbakan Tayyip Erdoğan, Libya milli kahramanı Ömer Muhtar’ın oğlu Muhammed Muhtar’ı kabul etti. AKP Genel Merkezi’ndeki kabul, basına kapalı gerçekleşti. (Fotoğraf: AA/ KAYHAN OZER) FINANCIAL TIMES: ERDOĞAN HOŞGÖRÜSÜZ LONDRA (ANKA) İngiliz Financial Times gazetesi, “Türkiye’nin demokratik yaşamının, beş yıl önce AB’ye katılma müzakerelerinin donmaya başlamasından bu yana görünür biçimde kabalaştığını” yazdı. David Gardner imzasıyla yayımlanan “Muzaffer Türkiye, Tek Başına Yapamaz” başlıklı analizde “AB üyeliği olasılığı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ilk hükümet döneminde reform motoru idi ve ona, orduyu nötrleştirme olanağını sağladı... Demokratik yenileme, o motor durur durmaz, tersine dönmeye başladı. Halen Türk cezaevlerinde 50 generalin yanı sıra 100’den fazla gazeteci var. Erdoğan, artan biçimde eleştiriye karşı hoşgörüsüz ve konsensusu küçümsüyor” denildi. AKP hükümetinin Kürt politikasındaki eksen değişikliği sonrası ilk üst düzey temas Barzani Türkiye’ye geliyor BAHADIR SELİM DİLEK Bu fantezi, ilk önce “Demokratikleştirme projeleri açısından küçük ve etnik olarak homojen devletler çok daha uygundur ” savına dayandırılarak Kosova Savaşı sırasında Thomas Friedman tarafından ortaya atılmıştı (New York Times, 06/08/99). Daha sonra, ABD’nin eski Hırvatistan konsolosu, “Kürdistan” uzmanı Peter Galbraith tarafından 2004’te Irak’a transfer edildi. Albay Ralp Peters’in Army Journal’da yayımlanan, gazetemizde de aktarılan haritaları Pentagon’da birilerinin bu fantezinin coğrafi sonuçlarını tasarlamaya başladıklarını gösteriyordu. Vanity Fair’de “Kumdaki çizgiler” tartışması (Ocak 2008), Jeffrey Goldberg’in The Atlantic Monthly’deki “Birliğin durumu: Yeni Ortadoğu...” araştırması da bu “fantezinin” ürünüydü. Council on Foreign Relations’un dergisi Foreign Affaires’in Mart/Nisan 2008 sayısında Jerry Müller bu yaklaşıma teorik temel sağlamaya çalışıyordu Bu uzmanlara göre, Ortadoğu’daki devletlerin sınırları doğal (etnik, dini bölünmüşlüklere uygun) değilmiş; barışı sağlamak, demokrasiyi geliştirmek için bu sınırlar yeniden çizilmeliymiş. Kısacası, bu bölgenin “ilkel”, duygusal, kültürel olarak olgunlaşmamış insanları (Amerikalıların, Avrupalıların aksine) etnik dini farklılıklarıyla birlikte bir arada yaşamayı bilemiyorlardı. En iyisi bunların, cinslerine göre ayrıştırılarak uygun biçimde şekillendirilmiş “ülkelerin” içine tıkılmasıydı. Ülkelerin küçültülmesinin, sınırların geçirgenleştirilmesinin, ekonomilerin, kaynakların kullanıma açık tutulmasının, ABD’nin imparatorluk kurma fantezisine de (pardon projesine diyecektim) uyuyor olmasına ilişkin saptamalar, “emperyalizm” yaygaraları, “ulusalcıların”, “teröristlerin”, “darbecilerin”, “laik solcuların” uydurmasıydı. Böyle bir ortamda sıra Suriye’ye gelmiş, gözler Türkiye üzerinde odaklanmışken Der Spiegel, durumu, “Suriye’nin kaderi Türkiye’nin elinde” başlığıyla yorumlar, NATO 5. maddesini anımsatır, “Liberal Emperyalizm” fantezisinin (pardon teorisinin) mimarlarından Timoth Garton Ash’ın “Türkiye İngiltere’den daha önemli olacak” gazını genleştirirken Davutoğlu’nun “Türkiye’nin sınırları... NATO’nun sınırları...” saptaması, bölge halkları açısından aynı derecede tehlikeli bir “Yeni Osmanlı” fantezisine işaret ediyor. Bu fantezi, Türkiye’nin Müslüman ve Osmanlı köklerinden dolayı bölgede bir “Stratejik Derinliğe” sahip olduğuna ilişkin, her dönemeçte hayatın duvarına çarparak dağılan (“sıfır sorun”, “Kudüs’te birlikte namaz”, Libya’nın doğal kaynaklarının talan edilmesine izin vermeyiz...”) bir başka fanteziyle yakından ilgili. Stratejik Derinlik çalışması “bölgede” güç yansıtabilmek için bir uluslararası hegemonik gücün kaldıracından yararlanmayı gerekli gördüğünden, çok tehlikeli, tarihte Roma İmparatorluğu’ndan bu yana birçok kez trajik sonuçlar üretmiş bir “taşeronluk” tezine açılıyor. Bu fanteziler Davutoğlu’nu, uluslararası hegemonik gücün kaldıracından yaralanma adına, ülkesinin sınırlarının güvenliğini, hegemonik gücün güdümündeki bir uluslararası askeri örgütle (NATO’yla) paylaşmak gibi garip bir noktaya getiriyor. Diplomatlar denetleyemeyecekleri bir “ardıştırma” (sequencing) sürecine itilmemeye çok dikkat ederler. “Ardıştırma” bir adım attıktan bir süre sonra kendinizi, baştan hiç de niyet etmediğiniz bir seri başka adımı atmak zorunda kalmış olarak bulma riskine ilişkindir... Ya da karşınızdakinin belli bir adımı atmaya ikna ederek bundan sonra atacağı adımları tümüyle sizin denetiminizde seçmek zorunda kalacağı bir durumun içine sokma becerisine... Bölgede sınırları yeniden tanımlamaya niyetli güçlerin, bu amaca uygun bir seri “ardıştırma” üzerinde çalıştıkları bir “durumda”, ülkesinin sınırlarının güvenliğine başkalarını ortak etmek, acaba az sonra hangi başka adımları kabul etmeyi getirecektir? Bitirirken, Deleuze’ün “Ötekinin fantezisinin nesnesi olduysanız oyuldunuz (foutu) demektir” uyarısını bir kez daha anımsatmak istiyorum. Fuller’e gelince onun mesajının muhatabı, hemen ardından koşup Zaman gazetesine, solu karalayan demeçler veren “evet ama yetmez”ciler. Fuller’in “sol” arayışı, coptu, biber gazıydı demeden sokaklarda baskıya, sömürüye, haksızlığa itiraz etmeye devam edenleri hiç ilgilendirmiyor. ‘Küçük güzeldir’ Sınırların yeni bekçisi... ANKARA AKP’nin, Kürt sorununun çözümünü “demokratikleşme” ve “Barzani” eksenine oturtma kararı sonrasında, bölgesel Kürt yönetimi lideri Mesud Barzani, hafta sonu doğru Türkiye’ye geliyor. Başbakan Erdoğan ile İstanbul’da bir araya gelmesi de plan lanan Barzani ile yapılacak görüşmede, Irak’taki iç politikanın yanı sıra, terörle mücadele konusu da ele alınacak. Hükümetin, Kürt politikasındaki eksen değişikliği sonrasındaki ilk üst düzeyde temasta Barzani’nin, “PKK militanlarının tasfiyesi”, “Irak’ın kuzeyindeki Kürt partileri ve grupları arasında PKK’ye yö nelik ortak bir yaklaşım benimsenmesi” ve “Terör örgütünün lojistik olanaklarının kesilmesi” konularında vereceği siyasi mesajlar büyük önem taşıyor. ürkiye’den yardım isteyecek Barzani’nin Irak’ta İslam Partisi lideri ve Cumhurbaşkanı T Yardımcısı Tarık el Haşimi hakkında tutuklama kararı çıkarılması ile patlak veren daha sonra da Bağdat yönetiminin Kürt bölgesinin petrol paralarını vermemesi ile tırmanan kriz konusunda Türkiye’den yardım isteyeceği belirtiliyor. Barzani’nin Türkiye’den ayrılırken El Haşimi ile birlikte Erbil’e dönebileceği savlanıyor. MHP lideri Bahçeli, Erdoğan ile Büyükanıt arasındaki Dolmabahçe görüşmesinin açıklanmasını istedi ‘27 Nisan danışıklı dövüş mü?’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP ciline işlenecektir” dedi. Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 12 Eylül ve 28 as geçilmesi tesadüf değil’ Şubat darbeleriyle hesaplaşılırken 27 Nisan’ın Bahçeli, 27 Nisan bildirisi ve sonrasında yapas geçilmesinin tesadüf olmadığını belirterek “27 Nisan danışıklı dövüş mü? İster istemez şanan gelişmelerin hâlâ aydınlatılmadığına aklımıza, 27 Nisan’ın AKP’nin mağdur dikkat çekerek Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kisvesine bürünebilmesi için yapılan bir dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt ile Dolmabahçe’de yaptığı götezgâh olduğu hususu gelmektedir” rüşmeye işaret ederek “Bu görüşme diye konuştu. Bahçeli, Başbakan şaibeli ve soru işaretleriyle doRecep Tayyip Erdoğan’a Kenan evlet ludur” dedi. Büyükanıt’a toleEvren’in yargılanmasını anımBahçeli, 27 Nisan ranslı davranılarak ve iltifat satarak “İktidar yılları bir bildirisi ve sonrasında gösterilerek son model zırhgün bittiğinde, kendisinden yaşanan gelişmelerin lı otomobil tahsis edildiğini ve işlenen suçlara iştirak hâlâ aydınlatılmadığına anımsatan Bahçeli, darbeeden Adalet ve Kalkınma dikkat çekerek Erdoğan’ın lerden hesap sorulurken, Partisi yöneticilerinden 27 Nisan’ın pas geçilmemutlaka hesap soruladönemin Genelkurmay sinin tesadüf olmadığını cak ve hepsi adaletin Başkanı Org. Yaşar kaydetti. önünde ip gibi dizilecekBüyükanıt ile TürkiyeSuriye sınırında lerdir” dedi. Dolmabahçe’de yaptığı yaşanan bazı silahlı çatışPartisinin grup toplantıgörüşmenin şaibeli ve malardan NATO’ya görev sında 12 Eylül davası ve 28 soru işaretleri ile dolu hatırlatması yaparak davette Şubat soruşturmasıyla ilgili olduğunu bulunmasının büyük bir aymazolarak yargı süreçlerinin eksöyledi. lık ve düşüncesizlik olduğunu ansiksiz, hızlı ve tam olarak sürlatan Bahçeli, Erdoğan’ın MİT Müsdürülmesi ve herhangi bir gecikme teşarı Hakan Fidan hakkında “sır küolmadan adaletin bir an önce tecelli etmesi gerektiğini dile getiren Bahçeli, “Dün ya püm” ifadesini kullandığını, bununla da anapılanları misliyle ödetmek, benzer mağ yasa suçu işlediğini belirtti. Bahçeli, “Şehitleduriyetleri muhataplarına yaşatmak, me rimizin kanına giren, milletimizi bölmeye çaseleyi alacakverecek mertebesine kadar lışan, statü ve özerklik talebinde bulunan, indirmek bu defa da sivil nitelikli balans üniter yapımıza suikast düzenleyen teröayarı olacaktır ki, bu da tabiatıyla büyük ristlerle Başbakan Erdoğan, masaya oturmuş bir yanlışlık olarak AKP’nin karanlık si ve anayasa suçu işlemiştir” diye konuştu. ‘P MEHMET AĞAR İÇİN YAKALAMA EMRİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Susurluk davası kapsamında aldığı 5 yıllık hapis cezası onanan eski Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar hakkında yakalama kararı çıkarttı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Ağar’ı, Susurluk davasında Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili “cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduğu” iddiasıyla 5 yıl hapis cezasına çarptırmıştı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise, 13 Nisan’da toplanarak, yerel mahkemenin kararını oybirliğiyle onamıştı. Ceza İlamat Bürosu Cumhuriyet Savcısı Abbas Özden, önceki gün Ağar hakkında “yakalama emri” çıkarttı. Ankara Adliyesi’nin deneyimli savcılarından olan Özden, Memur Suçları Soruşturma Bürosu’nda görevliyken, İşçi Partisi Genel Merkezi’nde Ergenekon soruşturması nedeniyle yapılan aramaya katılan 10 polis hakkında usülsüz arama yaparak “görevi kötüye kullanmak” suçundan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açmıştı. Özden, bu iddianamenin ardından başsavcılık tarafından tenzili rutbe ile İnfaz Savcılığı’na atanmıştı. Ağar’ın avukatı Abdülkadir Toluç, savcılığın 3 yılın üzerindeki mahkumiyetlerde yasa gereği “yakalama emri” çıkarma zorunluluğunun bulunduğunu, bunun rutin bir uygulama olduğunu belirterek Ağar’ın İstanbul’da olduğunu, teslim olduktan sonra cezaevine girmeden önce de konuşacağını söyledi. Adalet Bakanlığı yetkilileri, “silahlı örgüt yöneticiliği” suçundan mahkum olanların yüksek güvenlikli bir cezaevine konulduğunu ayrıca Ağar’ın terör örgütlerinin hedefinde olması ihtimaline karşı korunmasının da bir sorumluluk gerektirdiğini belirtti. Bakanlık, bu nedenle avukatın talebi doğrultusunda Ağar için Bodrum’da yaşayan ailesine yakın, yüksek güvenlikli bir cezaevi arayışına girdi. Birkaç gün içinde cezaevinin belirleneceği bildirildi. D Bakırköy Ticaret Meslek Lisesi’nden aldığım diplomamı kaybettim, hükümsüzdür. SEVİLAY DEMİRKAYA C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle