26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 NİSAN 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Bütçe açığı ilk üç ayda 6.5 milyar liraya çıktı. Maliye Bakanı ilk çeyrekte performansın iyi olmadığını itiraf etti Açıkta ipin ucu kaçtı ? Merkezi yönetim bütçesi ilk çeyrekte rekor açık verdi. İlk üç ay itibarıyla bütçe gelirleri, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 12.6 artışla 77.4 milyar TL’ye, aynı dönemde bütçe giderleri ise yüzde 15.1 artışla 83.8 milyar liraya çıktı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Merkezi yönetim bütçesi 2012’nin Martı’nda 5.5 milyar TL açık verdi. Martta faiz dışı açık 2.2 milyar TL düzeyinde gerçekleşti. 2012’nin ilk çeyreğinde bütçe açığı 6.4 milyar TL olurken faiz dışı fazla ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10.6 oranında artışla 10.9 milyar TL’ye ulaştı. Martta bütçe gelirleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5.5 oranında artışla 21.8 milyar TL oldu. Bütçe giderleri ise yüzde 2.1 oranında artarak 27.3 milyar TL olarak gerçekleşti. OcakMart döneminde bütçe gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12.6 artışla 77.4 milyar TL’ye, bütçe giderleri yüzde 15.1 artışla 83.8 milyar TL’ye ulaştı. 2012’nin Martı’nda vergi gelirleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10.1 oranında artarak 18.3 milyar TL olarak gerçekleşti. Faiz hariç bütçe giderleri ise yüzde 5.4 oranında artarak 24 milyar TL oldu. Yılın ilk çeyreğinde vergi gelirleri geçen yılın aynı dönemin göre yüzde 12.2 oranında artışla 64.5 milyar TL’ye, faiz hariç bütçe giderleri yüzde 13 artışla 66.5 milyar TL’ye ulaştı. 2012 yılı OcakMart dönemindeki bütçe gerçekleşmelerini açıklayan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “İlk çeyrekteki açık bütün yıl için öngördüğümüz bütçe açığının, yani 21.1 milyar liranın yaklaşık yüzde 30.5’ine denk geliyor. Bu geçen seneye oranla bir yükseliş arz ediyor. Geçen sene ilk çeyrekte bütçe açığı yıl sonu hedefin yüzde 23.7’siydi. Dolayısıyla bu sene yüzde 30 civarında olması şunu gösteriyor; ilk çeyrekte bütçe açığında performansımız bir önceki seneye göre iyi değil” değerlendirmesini yaptı. Memur maaşlarına yapılacak zam oranlarına ilişkin soru üzerine Şimşek, kamu harcamalarında bir artış olması halinde bunun ya borçlanmayla ya da ilave tedbirlerle karşılanacağını söyledi. Şimşek, “Ama bu toplusözleşme sürecidir. Kıt kaynaklarımız var, o kıt kaynaklar çerçevesinde toplusözleşme sürecinin yönetilmesi konusunda gereğini yapacağız” dedi. İşsizlik yeniden çift hane İşsizlik ocakta yüzde 10.2’ye çıktı. İşsiz sayısı 2 milyon 664 bin kişi oldu Ekonomi Servisi Aralık ayında tek haneye düşen işsizlik oranı yeniden yükselişe geçti. İşsizlik ocakta yüzde 10.2 olarak gerçekleşti. Böylece işsizlik oranı yeniden çift haneye çıktı. İşsizlik, Aralık 2011’de yüzde 9.8, geçen yılın ocak ayında ise yüzde 11.9 düzeyindeydi. Kentsel yerlerde işsizlik oranı 1.8 puanlık azalışla yüzde 12, kırsal yerlerde ise 1.6 puanlık azalışla yüzde 6.5 oldu. Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 380 bin kişi azalarak 2 milyon 664 bin kişiye düştü. Ocak döneminde istihdam edilenlerin sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 14 bin kişi artarak 23 milyon 475 bin kişiye yükseldi. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 15 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı Genç nüfusta işsizlik oranı da 2011 yılının aynı dönemine göre 3.6 puan gerilese de yüzd e 18’in üzerinde gerçekleşti. Yüzde 22 olan genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 18.4’e indi. Bu dönemde işsizlerin yüzde 31.5’i eş dost vasıtasıyla iş aradı. İşsizlerin yüzde 90.7’si (2 milyon 415 bin kişi) daha önce bi r işte çalışanlardan oluştu. 999 bin kişi artış kaydetti. İşsizlik gerekçelerine bakıldığında ise işsizlerin; yüzde 35.5’ini çalıştığı iş geçici olup işi sona erenler, yüzde 14’ünü işten çıkarılanlar, yüzde 18’ini kendi isteğiyle işten ayrılanlar, yüzde 6.4’ünü işyerini kapatan/iflas edenler, yüzde 7.8’ini ev işleriyle meşgul olanlar, yüzde 9’unu öğrenimine devam eden veya yeni mezun olanlar oluşturdu. Gençler işsiz AskeriSivil; Vitrinde Sincan Sincan’da tankların yürümesinin siyasisosyal boyutları üzerine bir söyleşide, matematikle buluşmuş ince mizah zekâsı ile durum değerlendirmesi yapan Erdal İnönü, diş macunu benzetmesi yapmıştı. Evinde, dibinde macun kalmış tüpü zorlarken, dışarı fışkıran macunun elini serbest bırakmasıyla geriye çekilmesine takılmış; Sincan’da sokağa çıkan tanklar için de böylesine bir paralellik kurulup kurulamayacağını sorgulamış, kişisel umudunun bu doğrultuda olduğunu söyemişti. Medyatik “postmodern darbe” adlandırması da zaten, askerin ağırlığı olsa da, askeri darbe niteliğinin olmaması ile ilgili bir durumu anlatıyordu. 15 yıl sonra açılan soruşturmada iddianamede, mevcut iktidarı düşürme amaçlı bir darbe teşebüsünden söz ediyorsa da, en yüksek organda, Yüksek Askeri Şura’da alınmış kararda, düşürülen Erbakan’ın da imzasının olması tek başına hukuk, suçceza ilişkileri boyutunda işin içinden kolay kolay çıkılamayacak bir tabloyu ortaya koyuyor. Belgeler üzerinden iki cepheye göre fetva verecek konumdan çok uzakta, gerçek olup bitenlerden kamoyunun genel bilgileri dışında özel bilgi sahibi olamamış bir gazeteci olarak, elbette fetva vermek haddini aşmak olur. TSK’ye dönemin yürürlükte olan yasaları, şura kararları ile verilmiş görevler, TSK açısından tehdit gündemi, algılamaları tartışmalarına da girmenin cepheleşme önyargıları, kültürü boyutunda bir anlamı olamıyor. Yine de sivil iktidar döneminde, insan hakları, demokrasi, hukuk devleti, geçerli anayasalyasal düzen içinde, bağımsız yargılamadan söz edebilmenin olmazsa olmaz koşulu, somut suçceza ilişkisinin kanıtlı kurulmuş olması değil mi? Öyle olunca da somut askeri darbe girişiminden, suçundan bile kolay kolay söz etme olanağı kalmıyor. Olsa olsa askeri darbeyi amaçlamış, görevyetki sınırlarını aşmış, varsa, kişileri bağlayacak, siyaseten etkili olmuş, kitleleri mağdur etmiş, kanıtlanmış suçlardan yola çıkmak gerek. ??? Cumhurbaşkanı, Başbakan başta, 28 Şubat yargılamasına ilişkin en taze açıklamalarda, sanki hukuka uygun bir yargılama başlatılmış gibi bir vurgulama ile söze giriliyor. Arkasından bilinçaltımıza kazınan algılamalar çok çarpıcı bir paket halinde, en az 28 Şubat postmodern askeri darbesinin etkisi, gücü kadar keskin bir karşı operasyonu daha başından ortaya koyuyor. Ne tesadüf değil mi? Bakanlıktan geçirilmeden, bilimsel tartışmaları yapılmadan, Meclis’e Başbakan Erdoğan ile İmam Hatip Mezunları Derneği’nin bir projesi olarak getirilen, eğitimin alfabesi, ilkeleri ayaklar altına alan “4 artı 4” yasası yıkıcı sonuçları umursanmadan, “28 Şubat’ın rövanşı” olarak yürürlüğe sokuldu. “Kindardindar” gençlik yaratma amacı ile taçlandırıldı. Hemen arkasından da bilgisayar kayıtları birkaç yıl önce alınmış iddianame suçlama belgeleri (!) ile 28 Şubat’çıların özel yargıda yargılanmaları operasyonunun iddianamesi ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın hukuk düzeni içinde, kindar, rövanş olmayan yargılama süreci sözlerine yapılan eklentilerde, aynı demeçlerin içinden bilinçaltımıza kazınan imajlar paketi ise kelimenin tam anlamı ile “dindarkindar rövanş” kokuları saçmakta. 28 Şubat’ın rövanşı olduğuyla övünülen, eğitimi tepetaklak eden yasa değişikliği ile siyaseten övünme, siyasi prim yapma, oy arttırmanın sayısız açıklamaları sadece bir boyut. Özel yargılamanın, doğru kavramları ile sivil darbe hukuku işleyişinin, operasyonların başlatılmasında tarihler, ayrıntılar, satır araları okumaları profesyonel medyatik içeriklerle dopdolu. Operasyon paketi tüm özel yargı uygulamalarının benzeri içerikle, “darbe suçu” ile taçlandırılmış, genel suçlamalar içinde, bireylerin somut suçceza ilişkilerinde, hukuksal değeri olabilecek her şey ayrıntılara, tartışmalı belgeler ile özel tanıklıklara, itirafçılara bırakılmış. Tabii iddianamenin 15 yıl, AKP’nin iktidara gelmesinden sonra da 10 yılı devirmiş olmasının gerçek açıklaması, olsa olsa “Şimdi tam zamanıdır, iktidarda yeterli kamusal güç, cepheleşmiş, gerçeği sorgulamayacak önyargılı kamuoyu gücü kazanılmış, olup bitenden kaygı duyanlar örgütsüz, yeterince sindirilmiş, korku, baskı altında iken, rövanş operasyonlarının ardı ardına sokulması biçiminde eğitimden sonra yargı operasyonları gerçekleşmiştir” düşüncesidir. 28 Şubat’çılar, postmodern darbede Sincan’ı, sokaklarında dolaştırdıkları tankları simge olarak kullandılarsa, AKP ileri demokrasisi sivil iktidarında da Sincan, tutuklanmış asker sanıkların oradaki cezaevlerine taşınmaları ile kullanılacak, topluma güç yarışında son darbeyi kimlerin vurduğu bir güzel gösterilecektir. Ha yıllar sonra, bu kez yeni operasyonlarda insan hakları ayaklar altına alınanlar, devri sabık olanlar, toptancı suçlamanın kaçınılmaz sonucu çoğunlukla en azından yargılandıkları suçlara göre suçsuz olduklarını kanıtlayabilirlerse, dahası davaları düşerse ne gam? Rövanş alınmıştır. 2011’de 1 milyon 398 bin 355 başvuru İŞKUR’da kuyruk uzuyor MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Hükümetin ekonomideki iyimser söylemlerine karşın Türkiye İş Kurumu’na (İŞKUR) iş başvurusunda bulunanların sayısı her geçen gün artıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in, MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin soru önergesine verdiği yanıta göre, 20052011 arasında toplam 7 milyon 65 bin 49 kişi kuruma başvuruda bulundu. İş için 2005’te 516 bin 703 kişi kurumun kapısını çalarken 2011’de bu sayı katlanarak 1 milyon 398 bin 355 kişiye ulaştı. 7 yılda başvuruda bulunan 2 milyon 310 bin 777 kadından 258 bin 436’sı işe yerleştirilebildi. 20052011 döneminde başvuruda bulunan 7 milyon 65 bin 49 kişiden, 1 milyon 75 bin 718’i iş bulabildi. 7 yıllık sürede başvuruda bulunan 4 milyon 754 bin 272 erkekten 817 bin 282’si, 2 milyon 310 bin 777 kadından da sadece 258 bin 436’sı işe yerleştirilebildi. 2002 ile 2012 arasında işsizlik ödeneği için başvuranların sayısındaki artış da dikkat çekti. 2002’de 93 bin 435 kişi ödenek için başvuruda bulunurken sayı 2011’de 498 bin 928’e yükseldi. Bu yıl ocak ayında işsizlik ödeneği için başvuranların sayısı 67 bin 599 oldu. 2002 ve 2012 arasında 4 milyar 621 milyon 212 bin 349 lira ödeme yapıldı. En fazla ödeme ise 1 milyar 114 milyon 274 bin 972 lira ile 2009’da gerçekleşti. Dünya Bankası’nın yeni başkanı Kim Haber Merkezi Dünya Bankası, yeni Başkanı olarak Kore asıllı Amerikalı doktor Jim Yong Kim’i seçti. ABD’nin adayı olan Kim başkanlık için en önemli adaylardan biri olarak gösteriliyordu. Sağlık uzmanı ve eğitmen olan 52 yaşındaki Kim’in en büyük rakibi, Nijerya Ekonomi Bakanı Ngozi OkonjoIweala’ydı. Iweala, dünyadaki açlık sorununun giderilmesi için Dünya Bankası’nın başına gelişmekte olan ülkelerden bir temsilcinin getirilmesi gerektiğini savunuyordu. ABD’nin destek verdiği Kim’in seçilmesinde, Washington’ın müttefikleri Kanada, Japonya, Güney Kore ve hatta gelişmekte olan ekonomiler kabul edilen Rusya ile Meksika da rol oynadı. Dünya Bankası, kararın ardından, “Başkanlık için yarışan adaylar farklı ülkelerin desteğini aldı. Bu da onların yeteneklerini göstermektedir” açıklamasını yaptı. Kim, yeni görevine 1 Temmuz tarihinde başlayacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle