25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 NİSAN 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA SAĞLIK Klavye ve mouse’la çalışanların ağrı, hissizlik, uyuşukluk gibi belirtilerle kendini gösteren korkulu rüyası 9 Sağlık, Sigara ve Obezite (Şişmanlık) Dr. Coşkun ÖZDEMİR Dirseğin yerini bilek aldı İstanbul Haber Servisi Ellerde ve bileklerde ağrı, hissizlik, uyuşukluk hissi, özellikle geceleri şiddetlenen ağrı “karpal tünel sendromu”nun belirtisi olabilir. Uzmanlar, bilgisayar ve daktilo kullananlar, müzisyenler, marangozlar, terziler, tenis oyuncularında sık görülen hastalığın tedavi edilmediği takdirde günlük hayatı kısıtladığını belirterek “Erken tanı konulduğunda ilaç veya fizik tedavi ile geçebilecek olan bu sendrom ilerlediğinde tek çözüm ameliyat oluyor” dedi. International Hospital’dan Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. İbrahim Sun, karpal tünelin bilek düzeyinde bulunan median sinirin geçtiği bir kanal olduğunu, boyun bölgesinden çıkıp bileğe dek uzanan median sinirin elde birçok kasın uyarılmasını üstlendiğini anımsatarak “İşte bu kanal boyunca median sinir çeşitli nedenlerden dolayı el bileğinde basıya uğrarsa, sinir sıkışmaları arasında en sık görülen kar SENDROMDAN KORUNMAK İÇİN NELER YAPILMALI ? Klavye ve mouse kullanırken bileklerinizi uzun süre bükülü tutmayın. ? Dirseğinizi veya ellerinizi yoracak şekilde sık sık ağır yük kaldırmayın. Elinizle çok fazla yük taşımayın. ? Bağ, eklem ve kasları güçlü tutmak için düzenli olarak spor yapın. pal tünel sendromu ortaya çıkıyor” dedi. Sun, sinir sıkışmaları arasında en sık görülen karpal tünel sendromunun klavyede yazarken veya mouse kullanırken el bileğini sürekli bükülü pozisyonda tutan veya el bileğine sık sık yük binen işlerde çalışan kişilerde daha sık ortaya çıktığını söyledi. Ellerde gelişen yakınmalarda mutlaka bir hekime başvurulması gerektiğini vurgulayan Sun, “Çünkü geç kalındığında sendrom ilerleyerek kaslarda güçsüzlüğe ve kas erimesi olarak bilinen atrofiye neden oluyor. Bunun sonucunda hasta yazı yazmak ve araba kullanmak ? Uzun süre hareketsiz kalmak bazı yapı değişikliklerine neden olarak sinirleri sıkıştırabiliyor. Bu nedenle hareketli bir yaşamı benimseyin. ? Kanalın geçtiği yerde oluşan yağlar, zamanla kireçlenme ile sinirlerde bası oluşturabildiği için ideal kiloda kalmaya özen gösterin. gibi günlük aktivitelerini yapmakta büyük güçlük çekiyor, hatta poşet bile taşıyamaz hale gelebiliyor” dedi. ‘Uykudan uyandırabilir’ Hastalığı yaşayan bireylerde en sık el ve bilekte, gece uykudan uyandıracak kadar şiddetli olabi lecek ağrı, parmaklarda uyuşma ve hissizliğin görülebileceğini kaydeden Sun, özetle şunları kaydetti: “Sinir sıkışması genellikle ilk 3 parmakta ve 4. parmağın yarısında, uyuşma ile ağrı sorununa yol açıyor. Bu sorun bazı hastalarda ise sadece 3 veya 2 parmakla sınırlı kalabiliyor. İlerleyen dönemde ağrı şiddetlenirken, uyuşma hissi de artıyor. Her 100 kişiden birinde görülen hastalık en çok kadınları etkisi altına alıyor. Karpal tünel sendromu en sık, bilgisayardaktilo kullananlar, müzisyenler, marangozlar, kaya matkabı operatörleri, fabrika işçileri, dikiş işleri ile uğraşanlar, tenis oyuncuları ve hamilelik, romatizma, kronik böbrek yetmezliği, şeker hastalığı, bilek kazası, tümörler ve enfeksiyon gibi bazı hastalık ve durumlar nedeniyle oluşabiliyor. Mouse kullanırken bilekler yine uzun süre masanın kenarında tutulursa sinire doğrudan bası oluşturarak hastalığı tetikleyebiliyor.” Uzmanlar bilinçsiz kullanılan vitaminlerin sağlığa geri dönüşü olmayan zarar verdiği konusunda uyarıyor: Şeker gibi vitamin tüketmeyin SİBEL BAHÇETEPE Bilinçsiz kullanılan vitaminlerin ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği belirtildi. Uzmanlar, fazla alınan bazı vitaminlerin idrar yollarında taş sıklığını arttıracağı, bulantı ve kusmaya yol açacağı, yüksek dozların böbrek hastaları açısından tehlikeli olabileceği, kemik kırıklarını, bazı kanserler ile kardiyovasküler gibi hastalıklar riskini de arttırdığını belirterek “Dengeli beslenen, yeterli güneş alan, D vitamininden zengin beslenebilen erişkinlerin vitamin desteği almasına gerek yok. Özel bir diyet yapıyorsanız, vejeteryansanız, yaşamın bazı dönemlerinde doktor tarafından özellikle önerilmişse vitamin ve mineral desteği alabiliriz. Gereksiz vitamin desteği almak sağlığınıza geri dönülmeyecek zararlar verebilir” dedi. Gaziosmanpaşa Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Kamil Basmacıoğlu, beslenme ile karbonhidrat, yağ, protein gibi makrobesinleri alırken bir miktar da kalsiyum, demir gibi makromineralleri aldığımızı belirterek “Vücudumuzun gelişmesi, normal fonksiyonlarını sürdürebilmesi ve kendini yenileyebilmesi için aldığımız bu besinlerin yanı sıra vücudumuzda yapılamayan, çok az miktarlarda bile yeterli olan mikrobesinler olarak adlandırdığımız vitamin ve mikro mineral gibi bazı besinlere de ihtiyaç duyarız” dedi. ANNE VE BABALARA MÜJDE İştahsızlığın sırrı çözüldü İstanbul Haber Servisi Çocukların yüzde 35 ile 40’ını etkileyen iştahsızlığın sırrı çözülüyor. Yurtdışı ve yurtiçinden birçok araştırmacı bilim insanının katkısı ile kısa bir süre önce hayata geçirilen “Çocuklarda Beslenme Güçlüklerinin Tanımlanması ve Yönetimi Programı (IMFeD Identification and Management of Feeding Difficulties)” ile iştahsız çocuklar 6 ayrı kategoriye ayrılıyor. İştah sorununun, psikiyatri, beslenme ve diyetetik bölümlerinin birlikte çalışmasıyla çözümlenmesi gerektiğine dikkat çekecek olan program ile beslenme sorunlarının sınıflandırarak çözülmesi hedefleniyor. Abbott Beslenme Ürünleri’nin desteğiyle Amerika, Avrupa, Asya ve Latin Amerika ile Türkiye’de eşzamanlı olarak yürütülen global program ile ilgili bilgi veren Hacettepe Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Benal Büyükgebiz, iştahsızlığı, yemek yemede ve beslenmede karşılaşılan güçlük, isteksizlik olarak tanımladıklarını söyledi. İştahsız çocuklardaki beslenme güçlüklerini “yemek seçen çocuk”, “iştahsız ve hareketli çocuk”, “iştahsız olarak değerlendirilen normal çocuk”, “yemek yemekten korkan çocuk”, “organik hastalığa bağlı iştahsız çocuk”, “iştahsız ve içine kapanık çocuk” kategorilerine ayırdıklarını anımsatan Büyükgebiz, iştahsız çocuklarda beslenme ve beslenme güçlüklerini tüm yönleriyle ele alarak IMFeD Programı’nın yeni bir bilimsel yaklaşım olduğunu ifade etti. Bahçeşehir Üniversitesi’nde Amerikalı sağlık bilimcilerinden dinlediğimiz ilginç bir sempozyumun çarpıcı izlenimlerini özetlemek istiyorum. Konuşmacılar önce Amerika’da marihuana ve kokain (crack) bağımlılığından söz etti. Çok çarpıcı bilgiler verdiler. Bu bizi de ilgilendiren çok önemli ve geniş bir konu. Ona bu yazıda yer vermeyeceğim. Obezite (şişmanlık) ve sigara üzerinde duracağım. Kalp ve damar hastalıkları için hipertansiyon, diyabet, sigara ve kolesterolün risk faktörleri olduğu çok iyi biliniyor. Kolesterol artışı diğer risk faktörleri ile birlikte ise onu düşürmek için ilaç kullanımı bir zorunluluktur. Bunu da yanlış anlamalara yol açmaması için özellikle belirtmek istiyorum. Şişmanlığın da çok ciddi bir risk faktörü olduğunun vurgulanması biraz gecikmiştir. Obezitenin Amerika’da erkeklerde yüzde 48, kadınlarda yüzde 46 olduğu belirtiliyor. Eğitim düzeyi ile ters orantılı. Az eğitimliler daha şişman. Burada elbette uzun oturmalar, TV, bilgisayar bağımlılığı, hareketsizlik önemli rol oynuyor. Beslenme tarzını, egzersiz gereğini ve vazgeçilmezliğini eklemek lazım. Akdeniz tipi sebze, salata, meyve ve balık tercihli beslenme kuşkusuz en iyisidir. Obezite yalnız damar hastalıklarını değil kanseri de tetikliyor. Hemen her çeşit kanser sıklığını arttırıyor. En çok görülen erkeklerde prostat ve kadınlarda meme kanseri şişmanlarda daha sık görülüyor. Sigara evrensel bir sağlık sorunu. Tüm yasaklara karşın tüketim devam ediyor. Sigara tiryakilerinin yüzde 50’si sigara nedeni ile ölüyor. Çok çarpıcı değil mi? Bir tek sigara ömrü 11 dakika kısaltıyor. Bu bir yılda 80.300 dakika 58 gün ediyor. 6.5 yıl sigara tiryakiliği ömrü bir yıl kısaltıyor. Şu anımı yinelemek isterim: Amerika’da sigara yasakları uygulanmaya başladığı yıllarda orada idim. O yıllarda bizim hükümetimiz Washington’da Kanuni Sultan Süleyman sergisi açmak istiyordu ve sponsor arayışı içindeydi. Buna “Philip Morris sigarasını ithal koşulu ile 25 milyon dolar veririz” cevabı verildi ve bu koşulla Philip Morris SA ithali gerçekleşti. Bir çarpıcı anım daha var. Sigaralara bağımlılığı arttırıcı ve aynı zamanda kanserojen bir madde koyuyorlar. Bir sigara üretim merkezinde çalışan kimyager “artık bu kadarını yapmayalım” deyince onu işten çıkardılar. Bu olay, Al Pacino’nun başrol oynadığı Köstebek filmine konu oldu. Amerika dönüşümde yıllardır sigara tiryakilerine bu anılarımı anlatarak onları bu zehirden vazgeçirmeye çok çalıştım, bırakanlara sembolik hediyeler aldım ama belirtmeliyim ki, sonuç çoğunlukla başarısızlıktır. Endorfin vücudun salgıladığı huzur ve rahatlık veren bir madde. Güçlü bir teoriye göre tiryakilerde endorfin salgılanması nikotine bağlı hale geliyor ve bu yüzden bırakmak çok zor oluyor. Tüm bağımlılık yaratan maddelerde olduğu gibi yoksunluk, abstinans (yoksunluk) belirtilerine (huzursuzluk, rahatsızlık) yol açıyor. Ama elbette sigarayı bırakmak olanaksız değil. Bunu çok sayıda başaran insan var. coskunoz@superonline.com ORGAN NAKLİ 250 uzman hekim zamanla yarışıyor İstanbul Haber Servisi Türkiye’de organ nakli yapan yaklaşık 250 doktor, bağışlanan organları, mesai saati kavramı tanımaksızın zamanla yarışarak umutla bekleyen hastalara naklediyor. İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aydın Türkmen, organ naklinin başarı ile gerçekleştirilebilmesi için büyük bir ekibin birlikte ve tam bir uyum içinde çalışması gerektiğini söyledi. Türkmen, yaptığı açıklamada “Bu ekibin olmazsa olmazları, böbrek naklini gerçekleştirecek olan cerrah, hastaları operasyona hazırlayacak ve daha da önemlisi operasyondan sonra ömür boyu izleyecek olan nefrolog ve hasta ile verici arasındaki immünolojik tetkikleri gerçekleştirecek olan immünoloji konusundaki uzman” dedi. Bu üç hekim grubunun özellikle kadavradan yapılan organ nakillerinde zaman kavramı olmaksızın çalışmak zorunda olduklarını vurgulayan Türkmen, “Çünkü kadavradan organ temini sonrasında zaman çok önemli. En kısa sürede organın en uygun alıcıya nakledilmesi, işlemin başarıya ulaşmasına doğrudan etkili. Kaybedilen her dakika, vücut dışında özel solüsyonlarda bekletilen organın yeni takıldığı vücutta çalışmasını geciktirebilir, engelleyebilir. Bu nedenle organ nakli ile uğraşan hekimler, sürekli ulaşılmak zorunda olan ve 24 saat her an göreve hazır bekleyen özel bir hekim grubunu oluşturmaktadır” diye konuştu. İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Salih Pekmezci de 24 saat boyunca cep telefonunun her zaman açık olduğunu, her saat hastaneye çağrılma olasılıklarının bulunduğunu belirterek “Bu bütün cerrahlar için geçerli bir durumdur. Ancak bizler gibi transplantasyon cerrahisiyle ilgilenen hekimler için mesai belirli bir zaman içine sığdırılamaz, 24 saat çalışmaya hazır durumdasınız” dedi. Doğal yoldan tüketin Vitaminler uzun zamandır yağda eriyenler (A, D, E, K) ve suda eriyenler (B1, B2, B3, Folik asit, B6, B12, Biotin, Pantohenat, C) olarak iki grup altında sınıflandırıldığını anımsatan Basmacıoğlu, vitaminler ile ve mikrominerallerin gereğinden az veya fazla alındıklarında sorunlara neden olabileceğini söyledi. Basmacıoğlu, vitamin eksikliğinin de çok ciddi beslenme yetersizliklerinin zemininde gelişen bazı hastalıklara, kanser gelişimi, immün direnç düşüklüğü, atheroskleroz, osteoporoz gibi kronik hastalıklara da neden olabileceğini anlattı. Günümüzde giderek çok sayıda insanın vitamin kullanmaya başladığını vurgulayan Basmacıoğlu, özetle şunları söyledi: “C vitamininin antioksidan özelliği oldukça iyi bilinmektedir. Sıklıkla narenciye başta olmak üzere değişik meyve ve sebzelerde bulunur. Eskiden önerildiği şekilde aşırı miktarlarda alınması zararlı olabilmektedir. İdrar yollarında taş sıklığını arttırabilir, bulantı, kusmaya yol açabilir. Yüksek dozları böbrek hastaları açısından tehlikeli olabilir. D vitamininin kolorektal (kalın bağırsak) kanserleri gelişimini önleyici rolü gösterilmiştir. Vitamin D’nin pankreas kanseri sıklığını arttırabileceği kuşkusu da mevcuttur. Özel diyeti olan kişilere gerekli vitamin desteği yapılabilir. Gereksiz olarak A vitamin desteği kanser riskini, kardiyovasküler hastalık ve kalça kemiği kırılma riskini arttırmaktadır. Fazla E vitamini alınması tüm nedenlere bağlı ölüm sıklığını arttırır. Koruyucu amaçlarla E vitamini desteği önerilmemektedir. Aynı şekilde hastalıkların önüne geçmek amacıyla C, B2, B6 vitamin desteğine de ihtiyaç yoktur. Genç ve sağlıklı bireylerin vitamini B12 desteğine ihtiyacı yoktur. Herkesin vitamin ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile meyve ve sebzelerce zengin, yeterli et ve süt ürünü içeren dengeli bir diyet alması özendirilmelidir. Ülkemizde mevsiminde alınan günlük 68 porsiyon meyve sebze ile ihtiyacımızı kolaylıkla karşıyabiliriz.” Dr. Sadi Konuk Hastane’si haziranda açılıyor Farklı sorunlar görülebilir Bir çocukta birden fazla beslenme güçlüğüne rastlanabileceğini de unutmamak gerektiğini anımsatan Büyükgebiz, “Çocukta hangi beslenme güçlüğü olduğunu doğru analiz etmek doğru çözümleri sunabilmek açısından büyük önem taşıyor. İştahsız olan ya da yanlış beslenen bir çocuğu sağlıklı beslenmeye yönlendirirken zorlamak yerine ailecek doğru davranış biçimlerinin benimsenmesi, tam ve dengeli beslenmenin sağlanması, çocuğun fiziksel ve psikolojik gelişimi açısından olumlu sonuç veriyor” dedi. Çocuğa ısrarcı davranışın kesinlikle yan lış olduğunu, bazı annelerin bu konuda zorlayıcı davran arak çocukların ilerleyen yaşlarda yemek ile ilgili önemli problemler yaşamasına sebep olduğunu kaydeden Büyü kgebiz, özetle şunları kaydetti: “Projeyle, sınıflara ayırdığımız beslenme güçlüklerinin hekimlere, eczacılara, hatta hemşirelere bile aktarılması gerektiğini düşünüyoruz. Tüm sağlık ekibine iştahsız çocukların farklı çocuklar olduğunu, bunun beslenme güçlükleri adı altında toplanabileceğini, hastalık olduğu ve buradaki hastalığın daha çok davranışsal ve ilişkisel olmanın yanı sıra bu çocukların kendi kişilik özelliklerinden kaynaklandığını bilmelerini istiyoruz. İştahsız olarak algılanan çocuklar, büyüme sorunu ile karşı karşıya kalabilir, büyük bir risktir. Bunlar hakkında hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik bilgilendirme toplantıları yapıyoruz. İştahsız olan çocuğa daha çok yedirmesi için iştah arttırdığı söylenen vitaminler vermek çok anlamlı değil, çok da işe yaramaz. Hayal kırıklığı da yaratır. Bizim istediğimiz annenin çocuğunun kişilik özelliklerini öğrenmesini sağlamaktır.” Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yeni hizmet binası haziran ayı sonunda hizmet vermeye başlayacak. 380 yataklı olan yeni hastane binası 65 milyon TL’ye mal oldu. İstanbul İl Özel İdaresi tarafından yaptırılan Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yeni hizmet binasında sona yaklaşıldı. 15 bin metrekare arsa üzerinde 42 bin 972 metrekare kapalı alanla inşa edilen bina, 4 bodrum, zemin, 6 normal kat ve teras kattan oluşuyor. Binada, 35 poliklinik odası, 13 adet ameliyathane, 3 yoğun bakım servis ünitesi, diyaliz ve radyoloji merkezleri ile hastalara hizmet verecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle