19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MART 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bakan Suat Kılıç’a bağlanan YURTKUR’da görevde yükselme kriterleri değişti 5 ‘Bakan Kılıç’ kanunu ? YURTKUR’da 2012 yılında yurt müdürlüğü ve yurt müdür yardımcılığı için sınav yapılmama kararı alındı. AYKUT KÜÇÜKKAYA MEB’e ‘sınav yap’ başvurusu Görevde yükselme için sınav açılmayan bakanlıklardan birisi de Milli Eğitim Bakanlığı. Bu konuyla ilgili bir süre önce bakanlığa “sınav yap” başvurusu yapıldı. MEB’in “Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği”ne göre, “bakanlık merkez ve taşra teşkilatında görev yapan eğitim çalışanlarının görevlerinde yükselmeleri, kariyer imkânlarının sağlanması için yapılacak sınavlar”ın, 2 yılda bir gerçekleştirilmesi gerekirken, MEB’de Şube Müdürlüğü Sınavı 12, Teknik Kadro Sınavı da 4 yıldır açılmıyor. Tüm Eğitim Çalışanları Sendikası (TEÇSEN), “Memurluk, şeflik, teknik kadro, saymanlık ve şube müdürü kadroları sınav başvuru tarihlerinin Nisan 2012 tarihinde açıklanması ve sınav tarihlerinin belirlenerek kamuoyuna duyurulması hakkında” MEB’e resmi yazıyla başvurdu. Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun (YURTKUR) Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’a bağlanmasının ardından 2012 yılıyla birlikte “görevde yükselme” kriterleri değişti. YURTKUR’da 2012 yılında yurt müdürlüğü ve yurt müdür yardımcılığı için sınav yapılmama kararı alındı. Bu karar kapsamında boş olan 39 yurt müdürlüğü ile 10 yurt müdür yardımcılığı kadrosuna geçici görevlendirme yapılarak vekâleten atama yapıldı. Personel arasında rahatsızlık yaratan bu gelişmelerle ilgili bilgi veren YURTKUR Genel Müdürlüğü, “2012 yılı içerisinde Eğitim Kurulu tarafından ‘Şef Kad 1999’da çıkan yönetmeliğin ardından her yıl görevde yükselme için sınavın yapıldığı kurumla ilgili “Vekâleten kaç atama yapıldı?” sorumuza ise YURTKUR Genel Müdürlüğü şu yanıtı verdi: “Kurumumuz bünyesinde 39 boş yurt müdürü ve 10 yurt müdür yardımcısı kadrosuna geçici görevlendirme yapılmıştır.” YURTKUR bünyesinde yurt müdür yardımcısı olabilmek için en az 2 yıllık yüksekokul mezunu ve kurumda en az 6 yıl hizmeti; yurt müdürlüğü kadrosuna atanabilmek için ise en az 4 yıllık yüksekokul mezunu olmak ve 2 yılı kurumda olmak kaydıyla 10 yıl hizmeti bulunması gerekiyor. 2012 yılında 100’e yakın yeni yurdun açılması planlanırken bu yurtlara atanacak müdür ve müdür yardımcılarının kimler olacağı büyük bir merak. 12 Eylül’de Neredeydiniz? Geçen hafta 28 Şubat’ın 15. yıldönümüydü. O dönemlerde 28 Şubat sürecine övgüler yağdıran, manşetlerle alkış tutanlar ya da getirilen kararlara “kayıtsız şartsız” teslim olanlar ve gerçekten de bu süreçten mağdur olanlar aslında ne kadar “28 Şubat karşıtı” olduklarını kanıtlama yarışındaydılar. En dikkat çekici açıklamalardan birini 28 Şubat döneminde RP’li olan Has Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş yaptı. Yıldönümü vesilesiyle 28 Şubat’ta tankların yürüdüğü Sincan Atatürk Caddesi’nde partililerle birlikte yürürken “28 Şubat, milletin çocuklarına had bildirme operasyonudur” deyip bir kıyaslama yapıverdi: “İşte bunun için inanıyor ve biliyoruz ki 28 Şubat, 27 Mayıs’tan da 12 Eylül’den de daha kuvvetli etkileri olan bir darbedir. Çünkü onlar sadece milletin siyasetine müdahale etti, birkaç sene sonra çekildi. Toplumun yaşam tarzına, inanışına, ekonomik tercihlerine, eğitim taleplerine ve hepsinden önemlisi birlikte yaşama iradesine vurulan bir darbe oldu.” Doğrusu kendisini “darbe mağduru” olarak gören bir kişinin bu “kıyas”lamasını yadırgamamak elde değil. 12 Eylül darbesini, 28 Şubat’tan “daha az kuvvetli” bulan Kurtulmuş, 12 Eylül’de nerelerdeydi bilemiyoruz. 12 Eylül darbesinden sonra on binlerce kişi gözaltına alındı, cezaevlerinde yaşamını yitirdi, Diyarbakır Cezaevi’nde insanlar akıl almaz işkenceler gördü. Darağaçlarında “sallandırılanları” da ekleyelim mi? “En kötü darbe bana dokunan darbedir” demokratlığı gözleri karartmasın... 10 yıl hizmet gerekli rosu İçin Görevde Yükselme Eğitimi’ dışında diğer unvanlarda ‘Görevde Yükselme Eğitimi’ planlanmamıştır” yanıtıyla sınav yapılmayacağını doğrulandı. 2012 yılında YURTKUR tarafından 100’e yakın yeni yurdun açılması planlanıyor. Bu durumda 300’e yakın yurt müdür ve müdür yardımcılığı kadrosunun kurum içinde sınav yapılmadan atan ması yapılacak. 12 Haziran 2011 genel seçimlerinin ardından kurulan AKP hükümetinde Gençlik ve Spor Bakanı olan Suat Kılıç’a bağlanan YURTKUR’da 2012 yılında bir kadro dışında görevde yükselme eğitimi planlanmadı. YURTKUR personeli arasında tartışma yaratan bu kararla ilgili YURTKUR Genel Müdürlüğü’ne sorularımızı yönelttik. “Yurt müdürlüğü ve yurt müdür yardımcılıkları için sınav yapılacak mı?” sorumuza yanıt veren YURTKUR Eğitim Dairesi Başkanvekili Gülçin Şırayder, “2012 yılı içerisinde Eğitim Kurulu tarafından ‘ Şef Kadrosu İçin Görevde Yükselme Eğitimi’ dışında diğer unvanlarda ‘Görevde Yükselme Eğitimi’ planlanmamıştır” dedi. Kılıçdaroğlu, ‘MİT kalkanını asker de istiyor’ haberlerini değerlendirdi ‘İş tümüyle sulandırılıyor’ GENELKURMAY Almanya Neonazilerden hesap sorarken... TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyeleri, geçen günlerde AKP’li Ayhan Sefer Üstün’ün başkanlığında Türklere yönelik “Neonazi saldırıları”yla ilgili inceleme yapmak için Almanya’ya gitti. Komisyon üyeleri, Alman hükümeti ve parlamentosunun bu konudaki hassasiyetine şaşırmış. Alman parlamentosunda ağırlıklı olarak muhalefet milletvekillerinden oluşan bir “araştırma komisyonu” kurulmuş ve Neonazi saldırılarını incelemekle görevlendirilmiş. Gerisini heyette yer alan komisyon üyesi CHP Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’den dinleyelim: “Görüştüğümüz hükümet komiseri bize, ‘Geçmişte insan hakları konusunda biz hep başkalarını sorgulayandık, masanın karşı tarafındaydık. Şimdi biz sorgulanan taraf olduk’ diyerek samimi bir itirafta bulundu. Orada Neonazi saldırılarına kurban gidenlerin anısına düzenlenen tören de son derece etkileyiciydi; başbakanından milletvekillerine kadar herkes oradaydı ve hükümetin özrü de son derece samimiydi. Bu tabloyu görünce, kendi ülkem, Sivas katliamı aklıma geldi. Bazı iktidar partili arkadaşlarımız, sanki kendi ülkelerinde böyle katliamlar olmamış gibi, Sivas katliamını yapanlar cezalandırılmış gibi, Almanları adeta sorguya çekiyorlardı. Yani hem kel hem fodul olma durumu. Birkaç gün sonra 13 Mart’ta Sivas katliamının yakalanamayan sanıklarının suçları ‘zamanaşımına’ girecek ve yargılanamayacaklar.” MİT iznini asker de istiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, görev yapan askerler hakkında açılacak soruşturmaların Milli Savunma Bakanı ya da Başbakan’ın iznine bağlı olması istemiyle yasa taslağı hazırladı. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner ve bazı MİT mensuplarını KCK soruşturması kapsamında ifade vermeye çağırmasıyla başlayan krizde TBMM’de jet hızıyla kabul edilen MİT Yasası değişikliği Genelkurmay Başkanlığı’na da örnek oluşturdu. Genelkurmay, görev sırasında oluşacak suçlardan dolayı açılacak soruşturmaların izninin başbakana bağlı olmasını talep etti. Akşam gazetesinin haberine göre, Genelkurmay Başkanlığı askerler hakkında terörle mücadele ederken işledikleri iddia olunan suçlar nedeniyle açılacak adli soruşturmalara da izin kriteri getirilmesine yönelik yasa taslağı hazırladı. Genelkurmay tarafından Başbakanlık’a gönderilen taslağa göre, Askeri Mahkemeler Kanunu’na ya da Ceza Muhakemesi Kanunu’na, terörle mücadele ederken işledikleri iddia olunan suçlar nedeniyle askerler hakkında açılacak soruşturmaların milli savunma bakanı ya da başbakanın iznine tabi olması talep edildi. Taslaktaki izin düzenlemesi, “Terörle mücadelede görev veren veya bu görevi ifa eden asker kişilerin bu görevleriyle ilgili işledikleri iddia olunan suçların soruşturması Milli Savunma Bakanı / Başbakan’ın iznine bağlıdır” diye yer aldı. Askerlere görevleri sırasında işledikleri suçlarda açılacak soruşturmaların izne bağlanmasına yönelik düzenlemenin; mevcut Uludere, Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarındaki askerleri de kapsayıp kapsamayacağı yönünde tartışmalara neden olacak. ? Doğan Yurdakul’u ziyaret eden Kılıçdaroğlu, Yurdakul’un oldukça neşeli, moralinin yerinde olduğunu söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, terörle mücadele eden askerlerin de “MİT mensupları gibi” soruşturma için başbakan izni istediklerine ilişkin haberlerle ilgili olarak “Sayın Başbakan’a verilen yetkilerin doğru olmadığını ifade etmiştik. Bu yetkilerin yaygınlaştırılması, işi tümüyle sulandırmak anlamına gelir, doğru değildir” dedi. Kılıçdaroğlu, tutuklu olarak yargılandığı Odatv davasında sağlık nedenleriyle tahliyesine karar verilen gazeteci Doğan Yurdakul’u tedavi gördüğü TOBB ETÜ Hastanesi’nde ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, ziyaretten sonra yaptığı açıklamada Yurdakul’un oldukça neşeli, moralinin yerinde olduğunu, büyük ihtimalle 6 Mart Salı günü bypass ameliyatı geçireceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Kendisinden Silivri toplama kampındaki anılarını kısmen dinledim. Bunlar hüzün ve mizah dolu anılar” dedi. Kılıçdaroğlu, Yurdakul’un avukatıyla da kısa süre görüştüğünü aktardı. Kılıçdaroğlu, askerin de MİT mensupları gibi soruşturma için Başbakan izni istedikleri ve Genelkurmay’ın bu yönde bir yasa taslağı hazırladığı haberleri anımsatılarak yöneltilen bir soru üzerine, yapılan düzenlemeyi doğru bulmadıklarını söyledi. Kılıç Kılıçdaroğlu, Yurdakul’u tedavi gördüğü hastanede ziyaret etti. (AA) daroğlu, “Bu yönde daha önce açıklamalarım var. Sayın Başbakan’a verilen yetkilerin doğru olmadığını ifade etmiştik. Bu yetkilerin yaygınlaştırılması, işi tümüyle sulandırmak anlamına gelir, doğru değildir” dedi. “CHP’nin dine karşı algısı değişecek” sözlerini açması istendiğinde de Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Uzun yıllar AKP benzeri partiler CHP’nin dine karşı bir parti olduğu algısını yaygınlaştırmak istediler ve bu konuda özellikle Anadolu’da yaygın bir propaganda yaptılar. Hiçbir siyasi partinin, aklı başındaki kimsenin dine karşı olmadığının bilinmesi gerekir. Din farklı bir şeydir. İnsanların manevi dünyasına siyasetçinin girmeye hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur. Herkesin inancına saygılı yız. Bunu siyasette malzeme olarak kullanmanın doğru olmadığını hatta dinen günah olduğunu bilen bir anlayışa sahibiz. Bunu ifade etmek istedim. Bu algıyı maalesef AKP ve onun genel başkanı zaman zaman dillendiriyor, bu da bizi üzüyor. Türk siyaseti açısından da demokrasi açısından da demokrasinin derinleşmesi açısından da bu tür uygulamalar yanlış.” Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın Kayseri halkından özür dilemesini istediği anımsatıldığında da Kılıçdaroğlu, “Sayın Bekir Bozdağ benim muhatabım değil. Ona şöyle bir öneride bulunmak isterim. Acaba bir belediye çalışanının tuttuğu rüşvet defterinin ne anlama geldiğini kendisi biliyor mu? Kendisinin ahlakı böyle bir defteri görmezlikten geliyor mu?” dedi. ‘4+4+4’ görüşmelerine kar engeli Ankara’da geçen hafta etkili olan kar yağışı, okulların iki gün süreyle tatil edilmesiyle eğitimi olumsuz etkilerken TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nda “kesintili eğitimi” düzenleyen yasa önerisinin görüşmelerinde de “stenograf krizi” yaşanmasına neden oldu. TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nda oluşturulan alt komisyon iki gün süren çalışmalar kapsamında 14 sivil toplum örgütünün görüşlerini dinlerken onlarca örgütün de yazılı önerilerini değerlendirdi. Alt komisyon üyelerinin kendi aralarında basına kapalı olarak yaptıkları müzakerelerin ardından, alınan kararların duyurulması için salona gazeteciler davet edildi. Alt komisyonun AKP’li başkanı Fikri Işık, gazetecilerin toplantıya gelmesinin ardından görevli stenografın çağrılarak görüşmeleri kayıt altına almasını istedi. Yaklaşık 15 dakika sonra, stenografın gelmemesi üzerine Işık, “Görüşmelerin kayıt altına alınması gerekiyor. Nerede kaldı bu görevli” diye sordu. Stenografın ortada görünmemesi üzerine alt komisyon üyeleri de kendi aralarında sohbet etmeye başladı. Salona gelen bir görevli Işık’a, “Efendim görevli arkadaş kar yağışı nedeniyle evine gidebilmek için biraz erken çıkmış. Başka bir arkadaşı bulmaya çalışıyoruz” dedi. Bunun üzerine Işık, “Eğitimin ardından eğitim görüşmelerine de kar engeli...” diye espri yaptı. Kar yağışı alt komisyondaki eğitim görüşmelerinin başka bir stenografın bulunmasına kadar yaklaşık 45 dakika boyunca aksamasına neden oldu. Vakıfbank Frankfurt şubesi, dikkat çeken bir değerlendirme yaptı ‘Kim kimi kurdu?’ belli değil ALİCAN ULUDAĞ CHP’de hazirana kadar mola CHP “çifte” kurultayları geride bırakırken, taraflar hazirana kadar mola verdi. Taraflar haziranda Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile kozlarını paylaşacak. O aşamada eski Genel Başkan Deniz Baykal ile onu “deviren” eski Genel Sekreter Önder Sav ittifakı başta olmak üzere, sürpriz ittifaklar gündeme gelebilir. Şimdilik, ortada güçlü bir genel başkan adayı görünmüyor, ama kurultay tarihi yaklaşırken neler olur bilinmez. Kılıçdaroğlu, haziran kurultayını da rahat atlatabilir; çünkü arkasından yerel seçimler gündeme gelecek ve yerel seçimlerde adaylar her ne kadar kamuoyu yoklaması, eğilim yoklaması yapılacak olsa dabüyük ölçüde genel merkez tarafından belirlenecek. Bu süreçte adaylık beklentisi nedeniyle örgütün yönetime kafa tutmasının kolay olmayacağı öngörüsünde bulunulabilir. Kılıçdaroğlu haziran kurultayını atlatırsa, arkasından da yerel seçim adaylarının belirlenmesi süreci gelecek; bir dizi sıkıntı, gerginlik, kavga da o süreçte yaşanır. Özetle CHP’de iç mücadele bitmez. Ancak yine de haklarını teslim etmek gerekir ki sosyal demokrat partilerde beğenelim, beğenmeyelim parti içi demokrasi var; AKP’de herhangi bir kongre yarışı görebiliyor muyuz? Başbakan Tayyip Erdoğan il kongrelerinde “tek aday” istediğinden, adaylık yarışına bile girilemiyor. “İtaat değil, parti içi demokrasi” diyorsak, CHP’deki yarışı anlamak olanaklı. Ancak, keşke bu yarış “kişi”lerin değil, “ideolojik kanat”ların yarışı olsa... ANKARA Deniz Feneri soruşturmasında hazırlanan iddianamede sona yaklaşılırken Almanya’dan getirilen dosyanın içinden önemli bir belge ortaya çıktı. Buna göre, Zekeriya Karaman ve ekibinin Almanya’da kurduğu Euro 7 şirketinin 1 milyon Avro kredi başvurusunu değerlendiren Vakıfbank Frankfurt Şubesi, “Euro 7 tarafından kurulan Deniz Feneri Derneği’nin hesabı bizdedir” notunu düştü. Hem Deniz Feneri e.V’nin hem de Euro 7’nin genel müdürlüğünü yapan Mehmet Gürhan, Ağustos 2006’da 1 milyon Avro kredi almak için Vakıf ? Karaman ve ekibinin kurduğu Euro 7 şirketinin kredi başvurusunu değerlendiren Vakıfbank Frankfurt Şubesi, “Euro 7 tarafından kurulan Deniz Feneri Derneği’nin hesabı bizdedir” notunu düştü. bank Frankfurt Şubesi’ne başvurdu. Banka şubesi de önce şirketin kredi alma yeterliliğinin olup olmadığı yönünde kendi iç değerlendirmesini yaptı. Kanal 7 İnt’in bağlı olduğu Euro 7’ye kredi verilmesini uygun bulan Vakıfbank Frankfurt Şubesi, kredi değerlendirme notunda “Euro 7 tarafından kurulan Deniz Feneri e.V Derneği’nin hesabı bizdedir. (...) Deniz Feneri’nin hesabı bizde son derece etkili bir hesaptır. Bu şirkete mensup Weiss Handels GmbH şirketinin gayrimenkulü teminat olarak teklif edilmektedir” şeklinde dikkat çeken bir tespitte bulundu. Yani banka şubesi, Deniz Feneri’ni Euro 7’nin kurduğu bilgisine sahipti ve bunu da kredi başvurusunda kullandı. Söz konusu 1 milyon Avro’luk kredi, Zekeriya Karaman ve ekibinin Letonya’dan Baltic Kristina adlı gemiyi almasına da konu olmuştu. Karaman, bu geminin Vakıfbank’tan çekilen 1 milyon Avro kul lanılarak alındığını öne sürmüştü. Ancak Mehmet Gürhan’ın el yazması notunda geminin Deniz Feneri e.V’nin parası ile alındığı yazıyordu. Aynı şekilde Deniz Feneri’nin muhasebecisi Firdevsi Ermiş de “Geminin parasının yüzde 100’ünün Deniz Feneri’nin parasından ödendiğinden emin olduğunu” söylemişti. Üstelik, geminin alınma tarihinin de söz konusu krediden önce olduğu ortaya çıkmıştı. Bankanın Frankfurt Şubesi Müdürü Metin Özetçe, soruşturma kapsamında Ankara’ya gelerek şüphelilerin şirketlerine verilen kredilere ilişkin bilgi vermişti. Türey Köse, Ayşe Sayın, Erdem Gül, Mahmut Lıcalı [email protected] C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle