18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 MART 2012 PAZARTESİ 4 HABERLER Sivas’ta 1993 yılında yaşanan katliamla ilgili davanın zamanaşımına uğratılmak istenmesine tepkiler büyüyor ‘Sorumlular bulunmalı’ AVUKAT HÜSEYİN ERSÖZ MEHMET MENEKŞE ‘Özgürlük ihlali kararı çıkacak’ İstanbul Haber Servisi AİHM, Poyrazköy davasında tutuklu sanık emekli Albay Levent Bektaş’ın, “Özel Hayatın ve Aile Hayatının Korunması Hakkı”na ilişkin başvurusunu incelemeye aldı. Bektaş’ın avukatı Hüseyin Ersöz “AİHM ilk kez bu madde kapsamında ilk kez inceleme yapıyor. Bu konuda Türkiye’de etkili bir hukuk yolu yok” dedi. Ersöz, AİHM’nin inceleme kararının önemini şöyle vurguladı: “Bu karar Levent Bektaş’ın eşinin yapmış olduğu telefon görüşmesine ilişkin ses çözüm kayıtları ile telefon rehberindeki isimlerin ve numaraların açık bir şekilde iddianamede yayınlanmasından kaynaklanmakta.” AİHM’in Göktaş, Tuncay Özkan ve Bektaş’ın başvuruları hakkında inceleme başlatmasının önemini vurgulayan Ersöz AİHM’nin “Özgürlük Hakkı’nın ihlal edildiği” yönünde bir karar vereceğini söyledi. SİVAS Sivas katliamı davasının bir sonraki duruşması 13 Mart’ta yapılacak. 18 yıldır süren dava zamanaşımından düşürülme tehlikesiyle karşı karşıya. Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı Genel Başkanı Emel Sungur, katliamın insanlık suçu olduğunu vurgulayarak zamanaşımı kapsamında değerlendirilemeyeceğini söyledi. Alevi Bektaşi Federasyonu da davaya katılım çağrısında bulundu. Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı Genel Başkanı Emel Sungur, “Savcı, katliam dosyasını adliyenin tozlu raflarına kaldırarak davanın orada unutulmasını istiyor. Sivaslıların gözleri önünde 35 canımız katledildi. Onları katledenler belki de bugün tarif edilen ‘dindar gençlerdi’. Şimdi bu katliama rağmen, bu katliamı dünyanın bilmesine, görmesine, izlemesine rağmen katliamın uygulayıcıları savcının is Alevi örgütlerinden protesto Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Sivas katliamı davasının zamanaşımı nedeniyle düşme tehlikesini Taksim tramway durağında bir araya gelerek protesto etti. Sivas’ta, Alevi Dernekleri ve Sivas Demokrasi Platformu üyeleri, Manisa’da da Alevi Kültür Derneği üyesi bir grup, dün düzenlediği gösterilerde Adıyaman’da Alevilere ait evlerin işaretlenmesini kınadı. Yönetim Kurulu da şu açıklamayı yaptı: “İnsanlık suçlarında zamanaşımı olmayacağına inanan ABF, katliamın bütün suçlularının yakalanıp gereken cezalara çarptırılması için davanın yakın takipçisidir. Katliam davasının zamanaşımına uğramaması için ABF Genel Yönetim Kurulu, 13 Mart 2012 Salı günü, adalet isteyen herkesi, Alevi Sünni, Türk Kürt ayrımı yapmadan Ankara Adliyesi’ne davet etme kararı almıştır” denildi. CHP Amasya Milletvekili Ramis Topal, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in yanıtlaması istemiyle verdiği önergesinde, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Hiçbir olay Ankara’nın derin dehlizlerinde kaybolmayacak” sözünü anımsattı. Topal, “Tarihe kara leke olarak geçen bu olayın Ankara’nın derin dehlizlerinde kaybolmasına izin verecek misiniz?” diye sordu. Çocukları Korumuyoruz... Yurdun her yanından feryatlar yükseliyor: “Tecavüze uğrayan kız çocukları”nın feryatları. Aslında sesleri çıkmıyor. Sesleri kısılmış. 12 yaşında. 13 yaşında Tecavüz edenler mi? Yaşları değişiyor. Yirmi de oluyor, altmış da. Bu topluma ne oluyor? Hani edep, hani terbiye, nerde din, nerde gelenek? Hiçbiri yok mu? Hiçbiri kalmadı mı? Çocuk yaşta evlenen gelinler konusunda da toplum dilsiz kesiliyor. Evlenince sorun yok mu? Bu mudur bu toplumun ahlakı? Yöneticiler neden ilgilenmiyor? Doğu’nun, Güneydoğu’nun ağalarının sesi neden bu konularda çıkmıyor? Evet, Aile ve Çocuk Bakanı olumlu çabalar gösteriyor ama bu iş sadece bir bakanlığın işi mi? Bütün toplum ayağa kalkmamalı mı? Bu kadar duyarsız mı olduk? Biz çocuklarımızı koruyamıyoruz. Acı gerçek budur. ??? Eğitim deyince “tablete geçtik”. 4+4+4 formülü uygulanacak. Her şeyden önce “eğitim ne içindir?”.. Nasıl çocuk yetiştirmek istiyoruz? Yanıtı verilecek soru budur. Tarih boyunca iki temel yanıt bulunmuştur. Birisi, gelenek ve teokrasinin “itaat eden çocuk” savı. Diğeri, aydınlanmanın “kendi kararlarını veren çocuk” savı. Sade gerçek bu ikisinden birisinin seçimidir. Cumhuriyetin kuruluş felsefesinin seçimi, aydınlanma devriminin “kendi kararını verebilen özerk çocuk eğitimi” olmuştur. Şimdi anlaşılan yol değiştirilmekte, “itaat kültürü içinde çağdaş dindar çocuk eğitimi” amaçlanmaktadır. Aslında, günümüzün tüketim kültürü içinde, kendini yönetemeyen, her türlü yanlış etkiye açık, başıboş çocuk kültürü de istenen bir sonuç değildir. Bugün, toplumlarda görülen değer kaybı ve norm yokluğu elbette doğru önlemler alınmasını zorunlu kılmaktadır. Ancak bunun yolu, “kendisine söyleneni tartışmasız kabul eden, itaat kültürüne dayalı eğitim” değildir. Konu, “dindar mı, kindar mı?” tartışmasının çok ötesinde önem taşımaktadır. İtaat kültürüne dayalı eğitim elbette “karşı çıkmayan, tartışmayan, soru sormayan, sadece söyleneni yapan çocuk” yetiştirebilir ama böyle yetişen çocukların geleceğin karmaşık dünyasında etkin olma olasılıkları düşüktür. Geleceğin dünyası, küresel rekabet ortamında mücadele edebilecek, çok yönlü düşünme becerisi kazanmış, duygusal zekâsı yüksek insanlara başarı şansı tanımaktadır. Parlak sözlerin yanıltıcı rahatlığı kimseyi şaşırtmamalıdır. Geleceği robotlar yönetmeyecektir. Geleceği robotları kullanan beyinler yönetecektir. Bunu bugünden göremeyen toplumlar “geçmişle hesaplaşmak hırsı” içinde geleceği harcamış olurlar. Gelişmiş dünya ülkelerinin eğitimine bakınız. Harvard Üniversitesi’nin çekirdek eğitimine bakınız. Köy Enstitülerinin felsefesine bakınız. Kinle değil, soğukkanlılıkla bakınız. Geniş bir açıyla bakınız. Önyargılarınızdan kurtularak bakınız. Gerçeği göreceksiniz. ??? Biz, kırk yıl öncesinin çocuk kültürünü eleştiriyoruz. Bugün daha doğru bir çocuk kültürü istiyoruz. Ama ne görüyoruz? Çocuk kültürümüz kırk yıl öncesinden daha kötüye gidiyor. Çocuklarımızı koruyamıyoruz. Çocuklarımıza sahip çıkamıyoruz. Çocukla ilgili herkese sesleniyorum. Annelere. Babalara. Öğretmenlere. Eğitmenlere. Doktorlara. Hukukçulara. Kuruluşlara. Vakıflara. Derneklere. Çocuklarımıza sahip çıkalım. Görüşlerimizi açıklayalım. Yetkililere sesimizi duyuralım. Her çocuk hepimizindir. Çocuklarımızı koruyalım. Geleceğimiz buna bağlıdır... CHP’den önerge teği ile beraat ettirilmek isteniyor. Sivas katliamı asıl sorumluları ortaya çıkarılmadığı, suçlular hak ettikleri biçimde cezalandırılmadıkları sürece vicdanlarda kana yan yara olmaya devam edecektir. Ayrıca bu dava bir insanlık suçudur ve bu davanın zamanaşımı olamaz” dedi. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Anayasa Vatandaş Toplantısı Milli Anayasa Forumu Üyeleri tarafından protesto edildi ‘Bölünme anayasası dayatılıyor’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Kültürpark’taki “Anayasa Vatandaş Toplantısı”, Milli Anayasa Forumu Üyeleri tarafından protesto edildi. Forum üyeleri “bölünme anayasası” olarak değerlendirdikleri çalışmanın kabul edilemeyeceğini açıkladı. TBMM Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in, protesto olasılığına karşı toplantının yapılacağı hole arka kapıdan araçla girmesi dikkat çekti. Kültürpark’ta başlayan Anayasa Vatandaş Toplantısı, TBMM Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in katılımıyla gerçekleşti. Platformun bir araya geldiği holün dışında ise alternatif olarak oluşturulan Milli Anayasa Forumu üyeleri toplantıya tepki gösterdi. Yoğun güvenlik önlemi alan polisle yapılan görüşmenin ardından Milli Anayasa Forumu üyeleri adına basın açıklamasını İzmir Temsilcisi avukat Erdoğan Özer yaptı. Özer şunları söyledi: “ABD ve AB emperyalistleri ve de AKP iktidarının tek amacının 1982 Anayasası’nı bahane ederek, Büyük Ortadoğu Projesi’nin gereği olarak bölünme anayasasını Türk milletine dayatmakta olduğunu biliyoruz. Milli Anayasa Forumu, toplumun örgütlü gücünü seferber ederek, bölünme anayasası girişimini engellemeyi amaçlamaktadır. Emperyalizme karşı İstiklal Savaşı yapan Atatürk’ün önderliğinde kurulmuş TBMM’de, cumhuriyetin kuruluşu felsefesiyle, devrim kanunlarının, hazırlanmakta olan anayasayla ortadan kaldırılmasına izin vermeyeceğiz.” ‘AYNI DURUŞU SERGİLEDİM’ Çapan’dan Tayyar’a yanıt Haber Merkezi Eski Esenyurt Belediye Başkanı Dr. Gürbüz Çapan, AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’a “Ben 40 yıl önce hangi duruşu sergilemişsem şimdi de aynıyım. Dostlarıma her zaman sahip çıktım, yanlarında oldum, durmaya da devam edeceğim” sözleriyle yanıt verdi. Çapan, Tayyar’ın kendisi hakkındaki “28 Şubat sürecine” ilişkin iddialarına yazılı açıklama ile yanıt verdi. 28 Şubat döneminin tartışıldığı ve neredeyse cadı avına çıkıldığı günlerde Tayyar’ın yaptığının hedef göstermeden başka bir şey olmadığını belirten Çapan, her zaman haksızlığa ve zulme uğrayanların yanında olduğunu, hiçbir zaman “her devrin adamı” olmadığını kaydetti. Çapan, gördüğü haksızlıkları, usulsüzlükleri, zulümleri zalimin suratına haykırmaktan geri durmadığını söyledi. Kültürpark’ta bir araya gelen Milli Anayasa Forumu üyeleri, Çiçek’in de katıldığı toplantıyı protesto etti. ‘AKP öksürürse Türkiye zatürree olur’ Haber Merkezi İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, “AK Parti’nin alternatifi yine AK Parti. O halde AK Parti’nin iyi korunması lazım. AK Parti, mevsim kış ama nezle bile olmasın. AK Parti öksürürse Türkiye zatürree olur” dedi. Şahin, AKP’nin gelişim sürecini anlattı. Yaklaşık 65 siyasi parti bulunduğunu dile getiren Bakan Şahin, AKP gibi başka bir partinin olmadığını söyleyerek, şöyle konuştu: “Keşke bir ikincisi daha olsa. Bu ülke siyaseten daha da zengin olur. Bir tanesi bir tarafa, diğerleri bir tarafa bir tablo, manzara var. Bu bizi hem sevindiriyor hem düşündürüyor. Çünkü AK Parti’nin alternatifi yine AK Parti. O halde AK Parti’nin iyi korunması lazım. Hiç hata yapılmaması lazım. Hep sahiplenilmesi, desteklenmesi, sevilmesi, sayılması, önemsenmesi lazım ki AK Parti zafiyet geçirmesin. AK Parti, mevsim kış ama nezle bile olmasın. AK Parti öksürürse Türkiye zatürree olur, tablo bu. Onun için hanımlar, beyler, gençler, herkes AK Partimize sahip çıkalım.” Şahin, çok ağır ve derin krizlerden başarıyla çıktıklarını söyleyerek, “Bugün Türkiye için hiçbir hedef ulaşılmaz değil. Hiçbir hedef hayal de değil. Başarı, başarıya inananların. Hayalleri olmayanın, hedefi de olmaz. Çok değil, 9 yıl öncesine kadar bu ülke çok ağır, derin krizler, sıkıntılar ve bunalımlar yaşadı. Bizler çok çetin ve meşakatli olan bu süreçten çıkmayı birlikte başardık” diye konuştu. DİL KONFERANSI SONUÇ BİLDİRGESİ AÇIKLANDI ‘Kürtçe konuşun’ çağrısı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’da 3 gün devam eden Kürt Dil Konferansı sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede, Kürtlere Kürtçe konuşma çağrısı yapılırken, Kürt Ulusal Dil Hareketi oluşturulması için 31 kişilik kurul oluşturuldu. Diyarbakır’da 200’ü aşkın Kürt dilbilimci ve dil uzmanının katıldığı, DTK, Kürt Enstitüsü ve KürdiDer’in 4 aylık çalışması ile ilk kez düzenlenen konferansın sonuç bildirgesi açıklandı. BDP Van Milletvekili Özdal Üçer’in okuduğu bildirgede, “Kürtlerin birbirini anlaması ve ulusal bir bilincin oluşması için tek alfabeye ihtiyaç vardır. Bu amaca varıncaya kadar, mevcut durum nedeniyle her iki alfabe de eğitim ve yaşamın her alanında kullanılmalıdır” denildi. Diyarbakır Belediyesi’nden Kürtçe kreş Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ilk etapta çalışanlarının çocuklarına yönelik sadece Kürtçe eğitimin verileceği kreş açmak için hazırlıklara başladı. Bir süre önce yerel bir televizyon kanalına konuk olan Diyarbakır Belediye Başkanı BDP’li Osman Baydemir, “Çocuklarım doğduktan sonra onlarla tek kelime konuşmadım, ama kreşe başlayınca benimle Kürtçe konuşmuyorlar” sözlerinin ardından Kürtçe kreş açılması için talimat verdi. Belediyede bu konuda hazırlık yapılırken, kreşin öncelikle belediye çalışanlarının çocuklarına yönelik olacağı ve daha sonra “bir sıkıntı görülmemesi” durumunda genelleştirilebileceği kaydedildi. Kreşte ailesi ile Kürtçe konuşan ancak kreş ve okula başlayınca Kürtçe yerine eğitim dili olduğu için baskın çıkan Türkçeyi konuşan çocuklara anadillerinin öğretilmesinin amaçlandığı belirtildi. Teftiş birimine ihtiyaç duyulmamış ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ; AKP hükümetinin 12 Haziran seçimlerinin ardından kanun hükmünde kararnameyle (KHK) kurduğu Gençlik ve Spor Bakanlığı, Avrupa Birliği Bakanlığı ve Kalkınma Bakanlığı’nın teşkilat yapılarında denetim ve teftişe ilişkin birimlere yer verilmemesini, “Yeni kurulan bakanlıkların denetimi için ayrıca bir teftiş kurulunun oluşturulmasına ihtiyaç duyulmamıştır” diye savundu. CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in konu hakkındaki soru önergesini yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Bozdağ, söz konusu üç bakanlıkta teftiş birimlerinin kurulmasına “ihtiyaç duyulmadığını” itiraf ederken ilgili bakanlıklardaki her türlü faaliyetler hakkında bakanlara soruşturma ve teftiş işlemlerini yapma yetkisinin verildiğini ifade etti. Diyalog ve müzakere Bütün Kürtlere yaşamın her alanında Kürtçe konuşmaları çağrısı yapılan bildirgide, “Anaokulundan üniversiteye Kürt çeyi eğitim dili olarak talep eder. Ulusal bir dil programının oluşması için Kürtçe bir dil ve eğitim hareketinin oluşturulmasına ihtiyaç vardır ki bu oluşum Kürtçenin ihtiyaç ve çalışmalarını karşılayabilsin. Konferansımız, AKP politikası ve yetkililerinin Kürt dili ve kültürü hakkındaki tutumlarını kınıyor ve bunu asimilasyon ve inkâr politikalarının devamı olarak görüyor. Konferansımız, sürdürülen siyasi ve askeri operasyonları kınıyor, çözüm için diyalog ve müzakereyi öneriyor” görüşlerine yer verildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle