25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 MART 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER BALYOZ DAVASI TUTUKLULARI: 7 MLKP/KGÖ’yle organik bağı olmamasına karşın üniversite öğrencisi Ok 32 aydır tutuklu Özkök ve Yalman’ı bekliyoruz İstanbul Haber Servisi Balyoz davası tutuklu sanıkları Tümamiral Fikret Güneş, kıdemli Albay Koray Eryaşa, Deniz Kurmay Albay Murat Saka, gazetemize gönderdikleri mektuplarda, mahkemenin sahte delilleri ayıklamadan karar aşamasına geçmesini eleştirdi. İddianamede emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ve emekli Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman’ın engellediğinin ileri sürülmesine karşın bu iki ismin tanık olarak dinlenmediğine dikkat çeken tutuklu subaylar, “Bu koşullarda mahkemeden nasıl olup da sağlıklı bir karar çıkacak?” diye sordu. İlle de yatacaksın! CİHAN ORUÇOĞLU Anımsatmalar 1960’lı yıllar. Pembe Konak’tayız. O yıllarda bütçe görüşmeleri şubat ayında yapılır ve 1 Mart’ta yürürlüğe girerdi. Bu nedenle fazladan bir de mali yılımız vardı. Cumhuriyet’teki çalışma ağabeylerimizden biri de Türkiye’nin önemli naif ressamlarından Agop Arad’dı (Resmi soyadı Büyükandonoğlu). Türkçesi de güzeldi ama zaman zaman Ermeni lehçesine öncelik verirdi. Daha çok da çocuklaşmaya niyetlendiği dönemlerde... Martın ilk günleri de böyle dönemlerdi. İstihbarat servisine gelir ve sorardı: Mayrik merak edoor. Tütün ikramiyesi belli oldu mu? Nedeni şuydu: Yine o yıllarda sigara, puro, tömbeki, enfiye gibi tütün ürünlerinden alınan vergilerin bir bölümü ayrılır ve hayattaki şehit yakınlarına eşit olarak bölüştürülürdü. Yanlış hatırlamıyorsam ödemeler de mal müdürlükleri ya da askerlik şubelerinden yapılırdı. İşte Agop Arad’ın annesinin merakının nedeni buydu. Çünkü oğullarından biri Çanakkale’de ya da Kurtuluş Savaşı’nda şehit düşmüştü. Nereden nereye geldik? Ya da getirilmek isteniyoruz? Dinin devletin her kademesinde eylemli olarak yer almasını yaşama geçirme çabaları bir başka ayrımcılığı da gündeme getiriyor. Vatan sevgisi zaten “tu kaka” edilmişti. Vatan görevi de sıraya girmiş gibi. Ey laik devletin ruhu, geldinse üç kez vur... ??? Çok partili siyasal yaşamın ilk kez 1946’da sandığa yansıdığını kabul edersek bu süreçte dört ayrı olağan dışı mahkemenin var olduğunu görürüz. Birincisi sıkıyönetim mahkemeleridir. İkincisi Yüksek Adalet Divanı’dır. Üçüncü olarak hukuka aykırı diye kaldırılan Devlet Güvenlik Mahkemeleri anılabilir. Dördüncüsü de kimi hukukçunun “özel yetkili”, kimisinin de “özel görevli” olarak adlandırdığı şimdiki mahkemelerdir. Birincisinde üç kez yargılandım. İkincisini de adliye muhabiri olarak izledim. Üçüncüsü yüzünden İlhan Ağabey’le birlikte ağır ceza heyetinin karşısına çıktım. Dördüncüsünde ise terörist(!) meslektaşlarım ve arkadaşlarım yargılanıyor. Hasbelkader hepsi ile de bir ilişkim olduğu için karşılaştırma yapabileceğimi sanıyorum. Peşinen söyleyeyim. Yargı için “bağımsız” derler ama, hem yargılayacağı sanıklara ilişkin suç tanımlarını, hem yargılama koşullarını, hem de kimlerin atanacağını dolaysız ya da dolaylı olarak egemen siyasal güç belirler. Demokrat Parti iktidarı ile suç ortağı olduğu iddia edilenleri Yassıada’da yargılayan Yüksek Adalet Divanı da özel bir yasayla oluşturulmuş ve görevlendirilmişti. 18 ayrı iddianın davasını gördü. En kalabalık dava Anayasayı İhlal Davası idi. Savunmalar bitince divan toplandı. İncelemeye başlarkenki yaklaşımını teksirle çoğaltılan karar gerekçesinin 70’inci sayfasında aynen şöyle yansıttı: “Bu yazılı müdafaalar, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Profesörlerinden Ord. Prof. Sulhi Dönmezer, Ankara Üniversitesi Ceza Hukuku Prof. Burhan Köni, Prof. Faruk Erem, İstanbul Üniversitesi Profesörlerinden Nurullah Kunter, Prof. Naci Şensoy, Prof. Sahir Erman’dan müteşekkil 6 kişilik bir heyete tevdi edilerek (Bu yazılı müdafaalarda ceza hukuku sahasındaki yabancı mevzuat ve müelliflere yapılan atıfların doğru olup olmadıklarının, yabancı müelliflerin bahis konusu hususlarla ilgili görüşlerinin ve gerektiğinde yabancı mevzuatın ilgili maddelerinin şahsi herhangi bir mütalaa ve kanaat katmadan aynen tercümesi ile yazılı olarak tevdii) hususunda vazifelendirilmiş ve bu heyet tarafından imzaları altında 53 sahifeden ibaret yazılı bir tetkik Divan’a tevdi edilmiştir.” ??? Yüksek Adalet Divanı’nın kararları haklı haksız eleştirilmiştir. Hâlâ da eleştiren, hatta kızanlar vardır. Ama Divan’ın yukarıya alıntıladığım bölümdeki yaklaşımına bugüne kadar hiçbir özel görevli mahkeme ulaşamamıştır. Benzerlik ne kelime! Günümüzde kimi iddiaların dayanaklarının kurmaca ya da düzmece olduğuna ilişkin resmi raporlar bile tutuklu sanıklar yönünden ele alınmayı beklemektedir. Olağandışı denilince durup düşünmek gerekiyor. Ama Yüksek Adalet Divanı’na kızanların büyük çoğunluğundan çıt çıkmıyor. Hatta mutlu olanlar bile var. Yazıya noktayı, ünlü(!) Mussolini’nin bir vecizesi ile koyalım: “Fiil önden gider; doktrin onu takip eder.” Yargıtay’ın, Sosyalist Gençlik Derneği’nin MLKP/KGÖ ile “organik bir ilişkisi tespit edilememiştir” kararı bulunmasına karşın, Balıkesir Üniversitesi Matematik Bölümü öğrencisi Uğur Ok, 2 yıl 8 aydır Kandıra 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde örgüt üyesi iddiasıyla tutuklu yargılanıyor. Tutuklandığında Balıkesir Sosyalist Gençlik Derneği’nin (SGD) başkanı olduğunu anlatan Ok, “Polise göre SGD, MLKP/KGÖ’ye bağlı. Ben de SGD’nin başkanı olduğuma göre MLKP/KGÖ üyesiymişim. İddianamenin bütün mantığı bunun üzerine kurulu. Oysa Yargıtay’ın SGD’nin MLKP/KGÖ ile organik bir ilişkisi olduğuna dair kararı yok ve hatta tersine ‘organik bir ilişkisi tespit edilememiştir’ yönlü kararı var. Buna karşın yaklaşık 3 yıldır tutukluyum. Önce okuldan atıldım sonra afla geri döndüm. Şimdi de sınavlara giremiyorum. 5 Nisan’da Beşiktaş Adliyesi 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşmam var. Açıkçası bu tablodan bir ümidim yok” dedi. Yaşadığı uzun tutukluluk sürecini ve “hukuksuzluğu” yazdığı mektupta anlatan Uğur Ok, tutuklandıktan 4.5 ay sonra 6 Şubat 2007’de, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ilk duruşmada tahliye edildiğini, Mayıs 2007’de görülen ikinci duruşmada ise savcının beraatını istediğini ancak iddianameyi hazırlayan savcının itiraz ettiğini belirtti. Ok, “Dosya, Yargıtay savcısının beraatımı onaylamasına karşın Nisan 2009’da bozul du. Hakkımda daha önce ‘kesin, inandırıcı ve her türlü şüpheden uzak delil olmadığı için’ diye karar veren aynı heyet, aynı üyeler, bu sefer Aralık 2009’da ‘mevcut delil durumu, suçun niteliği ve vasfı, kaçma şüphesi’ gibi gerekçelerle tutuklama kararı verdi” dedi. “Peki, ne değişti bu iki yılda? Dosyaya yeni bir belge mi geldi? Ya da yeni bir suç unsuru mu oluştu?” diye soran Ok, “O günden bugüne, daha önce tutuklu kaldığım 4.5 ayla birlikte 2 yıl 8 aydır tutukluyum. Tamı tamına 32 ay. Hakkımda istenen ceza ise örgüt üyeliği. Soyut iddia dışında hakkımda bir tek eylem iddiası bile yok. Düşünün ki bu kadar şeyi ‘tespit eden’ polis, benim tek bir eylemimi bile ‘tespit edememiş’. Bugün ceza alsam yaklaşık 2 yıl daha tutuklu kalıp çıkacağım” dedi. ‘Oynanan bir tiyatro’ Kuzey Görev Grup Komutanı Tümamiral Güneş, “Yeni atandığım bu komutanlık, Deniz Kuvvetleri’nin en vurucu kuvvetini oluşturan filosu. Tutuklandığımdan bu yana komutansız” dedi. Sanıkların büyük çoğunluğunun, sahte dijital belgelerin üst verilerine dayanılarak, dijital kullanıcı yollarında adlarının geçmesi nedeniyle suçlandığına dikkat çekildi. TÜBİTAK dahil bütün bilirkişilerin, üst verilerin değiştirilebildiğini ve yeniden üretilebildiğini ifade ettiğini vurgulayan Güneş, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bunun bir tasfiye operasyonu olduğunu görmemek mümkün mü? Mahkemenin son kararı da gösterdi ki, mahkeme kararını çoktan vermiş, aradaki süreç de oynanan bir tiyatrodan başka bir şey değil.” Albay Saka, tutuklanmalarına gerekçe olan Balyoz CD’lerinde, 2002’de yaratıldığı iddia edilen dosyaların 2007’de üretildiğinin ortaya çıktığını ancak sanıklar açısından değişen bir şeyin olmadığını belirtti. Saka “Emekli komutanlarımız Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman’ın kendi iradeleriyle mahkemeye gelmelerini de ümit ediyoruz” dedi. 30 yıl sonra hesaplaşma 1982’de sıkıyönetim mahkemesinde hâkim karşısına çıkan DevYol üyeleri, şimdi bunun hesabını sormak için Evren ve Şahinkaya’nın sanık olduğu 12 Eylül davasına katılacak DEVSOL DAVASI SANIKLARI 12 EYLÜL DAVASINA MÜDAHİL OLACAK ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 12 Eylül darbecileri tarafından önce işkenceden geçirilen ve 1982’de sanık yapılan DevYol üyeleri, 30 yıl sonra Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’dan hesap sormak için 12 Eylül davasına katılma kararı aldı. DevYol liderlerinden Oğuzhan Müftüoğlu ile 6 arkadaşı, darbeden zarar gördüklerini belirterek, mahkemeye müdahillik dilekçesi verdi. DevYol’un üyelerinin önemli bir kısmı 12 Eylül darbesi sonrası gözaltına alındı, işkencelerden geçirildi. 574 kişi hakkında Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi’nde dava açıldı. 18 Ekim 1982’de başlayan DevYol ana davası, birleştirilen dosyalarla sanık sayısı 723’e çıktı. Ankara’daki mahkeme, 1989’da 7 kişi hakkında idam, 39 kişi hakkında ömür boyu, 346 kişi hakkında 2 ila 20 yıl arasında ağır hapis cezaları verdi. Verilen cezaların bir kısmı Yargıtay tarafından bozuldu. Dosya yerel mahkeme ile Yargıtay arasında gidip geldi. Son olarak geçen ay Yargıtay 9. Ceza Dairesi kalan 18 sanık hakkındaki 30 yıldır devam eden davayı zamanaşımı gerekçesiyle düşürdü. DevYol davasının sanıklarından Oğuzhan Müftüoğlu, Melih Bekdemir, Osman Tayfun Mater, Sedat Göçmen, Ali Alpatlı, Mehmet Akın Dirik ve Bülent Forta dün 12 Eylül davasına katılmak için başvuru yaptı. Bu isimler adına avukatlar Halis Yıldırım ve Sabri Kuşkonmaz Ankara 12 Ağır Ceza Mahkemesi’ne dilekçe verdi. Yıldırım, katılma dilekçesinin Mahir Çayan ve yoldaşlarının katledildiği 30 Mart tarihinde verdiklerine dikkat çekti. 12 Eylül darbesinin iktadara karşı değil, halka karşı yapıldığını belirten Yıldırım, darbenin gizli, görünür tüm sanıklarının mahkum olması gerektiğini dile getirdi. ‘Suçlular da şikâyetçi’ Bu arada, Devrimci 78’liler Federasyonu, dün Mülkiyeliler Birliği’nde gazeteciler ile bir araya geldi. Federasyon Yönetim Kurulu Üyesi Nejat Kangal, iddianamenin olaya “karıştır/barıştır” mantığı ile baktığını belirterek, “Faşist harekete mensup unsurların, Bahçelievler, 16 Mart, Çorum, Maraş katliamları ve binlerce cinayetle darbe şartlarının oluşturulmasına katkı sağlamaktan sanık olarak yargılanması gerekirken, şikâyetçi sıfatıyla iddianamede yer almaları kabul edilemez” dedi. 4 Nisan’daki duruşma için Zafer Meydanı’nda buluşarak adliyeye yürüyeceklerini belirten Kangal, “Süngü gücüyle seçilen Kenan Evren, Cemal Gürsel ve 12 Mart muhtırasının sorumlusu Cevdet Sunay’ın cumhurbaşkanı unvanları geri alınmalı. Resmi sivil tüm suçlular yargılanmalıdır. Darbecilerin mal varlıklarına el konulmalı, emekli maaşları kesilmeli ve kurulacak 12 Eylül tazminatları fonuna aktarılmalıdır” dedi. ‘Kızımı 4 aydır görmedim’ Batı Grup Komutanlığı’nda görevli Albay Eryaşa, “57 Kasım 2002 tarihlerinde, 1. Hücumbot Komodoru emrinde, komutanı olduğum TCG Kılıç Hücumbotu ve 5 hücumbot, İmrali Ada ve Mudanya iskelelerinde ön keşif seyri yaparak, daha seçim sonuçları açıklanmadan hükümeti yıkmaya teşebbüs suçunu işlediğim ileri sürülüyor. Bu 6 geminin 300’e yakın personelinden tek suçlanan benim. Başka kimsenin ifadesi bile alınmadı” dedi. En büyük sıkıntısının avukatıyla telefonda konuşamamak olduğunu ifade eden Eryaşa ailesinin kötü muameleye maruz kalmaması için açık görüşmeye gelmelerini istemediğini belirtti. Eryaşa “Küçük kızımı 6 Kasım 2011’den beri görmüyorum” dedi. Bini aşkın kişi hakkında suç duyurusu yapıldı Avukatlar Serhan Arıkanoğlu, Burhan Kızılgedik, gazeteci Ertuğrul Mavioğlu’nun da aralarında bulunduğu Devrimci Sol ana davası sanıkları, 12 Eylül cuntasının generali Kenan Evren’in yargılandığı davaya müdahil olma talebiyle mahkemeye dilekçe sundu. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi önünde açıklama yapan Arıkanoğlu, “Günümüzde de devam eden 12 Eylül rejiminin inşaası için insanlık suçu işleyen resmi, sivil tüm kişiler hakkında da suç duyurusunda bulunuyoruz” dedi. Sıkıyönetim mahkemesinde başlayan ve 30 yılı aşkın bir süredir devam eden DevSol ana davasında yargılanan sanıklar, müdahale talebiyle hazırladıkları dilekçelerini, Ankara’ya gönderilmek üzere dün İstanbul nöbetçi 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sundular. 25 sayfalık dilekçede, 12 Eylül darbesini gerçekleştiren ve insanlık suçuna göz yuman bini aşkın resmi ve sivil kişinin listesiyle suç duyurusunda bulunuldu. Dilekçede, “12 Eylül’le hesaplaşma, yaşayan bu iki generale dava açılarak sağlanamaz. 12 Eylül rejimi sürüyor” denildi. Öte yandan, Bahçelievler’de 1978’de 7 TİP’li öğrencinin öldürülmesi davasından hüküm giyen ve halen bir başka suçtan hükümlü bulunan Haluk Kırcı da 12 Eylül darbesiyle ilgili Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkındaki davada müdahillik talep etti. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) ‘2. Ergenekon’la birleştirilsin’ İnternet Andıcı davasında mahkeme sanıkların tutukluluğunun devamına karar verdi. BDP’liler müdahillik talebinde bulundu HATİCE TUNCER İnternet Andıcı davasında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, 6 Ocak’tan bu yana tutuklu bulunan eski Genelkurmay Başkan İlker Başbuğ’un da aralarında bulunduğu 16 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Mahkeme, eski Genelkurmay 2. Başkanı Hasan Iğsız, Korgeneral Mehmet Eröz’ün de tutuklu bulunduğu 29 sanıklı davada tahliye taleplerini; kuvvetli suç ve delilleri karartma şüphesi devam ettiği, dosya kapsamı gibi gerekçelerle reddetti. İrtica ile Mücadele Eylem Planı davasıyla birleştirilerek görülen dava 30 Nisan 2012 tarihine ertelendi. Mahkeme, savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in “İnternet Andıcı” davasının 2. Ergenekon ile birleştirilmesi ve kapatılan Demokratik Toplum Partisi Eşbaşkanları Ahmet Türk, Aysel Tuğluk ile Hasip Kaplan’ın müdahillik talebini celse arasında değerlendireceğini açıkladı. Silivri’de görülen duruşmada Savcı, İnternet Andıcı davasının CHP İzmir Milletvekili ve gaze temiz yazarı Mustafa Balbay’ın da tutuklu bulunduğu 2. Ergenekon davası ile birleştirilmesini istedi. Savcı, Andıç davasının hukuki, fiili ve şahsi irtibat bulunması, usul ekonomisi ve davanın birleştirme talebiyle açılmış olmasını gerekçe gösterdi. Sanıklar ve avukatları ise iki dosya arasında fiili ve şahsi irtirabat bulunmadığına dikkat çekerek talebin reddedilmesini istediler. Savcı, ayrıca Kaplan, Tuğluk ve Türk’ün katılma taleplerini reddini istedi. Tutuklu sanıklar emekli Albay Dursun Çiçek ve Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Müdürü Deniz Yıldırım, katılma talebinde bulunan BDP’lilere tepki gösterdi. Otuzbiroğlu düzeltme istedi Tutuklu sanık eski Genelkurmay MEBS Başkanı Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, birleştirilen Başbuğ hakkındaki iddianamedeki bazı konulara itiraz etti. Başbuğ için hazırlanan iddianamesinde “Mehmet Otuzbiroğlu’nun duruşmadaki Andıc’ın Genelkurmay Başkanı ve 2. Başkanı tarafından görülmüş ve onaylanmış olduğuna ilişkin beyanı” şeklinde ifadesi olduğuna dikkat çeken Otuzbiroğlu, “Andıçı tarafıma 16 Şubat tarihinde koordine maksadıyla arz edildiğinde gördüm, sonraki safahatin vakıf değilim. Andıcın Sayın Genelkurmay Başkanı tarafından onaylanıp onaylanmadığını bilmem mümkün değildir. Benim ‘İnternet Andıcı’nın sayın İlker Başbuğ tarfından görülmüş ve onaylanmış olduğu’ beyanım bilgi ve görgüme dayanarak değil, bir başka sanığın ifadesine dayanan beyandan ibarettir. İddianamedeki bu eksikliğin düzeltilmesini talep ederim” dedi. Askeri bir darbe ortamı hazırlanması amacıyla kamuoyunun yönlendirildiği internet siteleri işletildiği iddia edilen Bilgi Destek Dairesi’nin bağlı olduğu Genelkurmay Harekât Başkanlığı görevini yütüren tutuklu sanık Korgeneral Mehmet Eröz, “Görev sürem içerisinde internet sitelerine bilgi konulmamıştır” dedi. Balbay’a ‘özgürlük klibi’ Haber Merkezi CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın Silivri’de hücrede tecrit edilmesine dikkat çekmek amacıyla klip yapıldı. Gazeteci Mehmet Canbolat tarafından hazırlanan klip “http://www.youtube.com/watch?v=zzWjZR xjQz0” adresinden yayımlandı. “Dayan Mustafa Dayan, Özgürlüğe Yolculuk” sloganıyla açılan sayfada Balbay’ın özgürlük hasreti dile getiriliyor. Canbolat klibi hazırlamaktaki amacını şu sözlerle ifade etti: “Dört duvarın arasında onu ve gizli duygularını okumaya çalıştım. Zor tuttum kendimi ve sizlerin kapısını çaldım.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle