25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 MART 2012 CUMARTESİ 6 HABERLER Hükümet ve cemaat ‘tutarsız deliller’ ifadesinin rapordan çıkarılması için lobi yapmış AP’de Ergenekon savaşı UTKU ÇAKIRÖZER Ülke AKP’ye Teslim “National Geography” belgesellerinde karşımıza sık sık çıkar. Bir yırtıcılar sürüsü, gövdece kendilerinden çok büyük bir başka hayvanı gözlerine kestirmişlerdir. Bir otobur olan bu iri hayvan tek başına ya da sürüsünün içinde ilerlemekteyken onu gözlerine kestiren yırtıcılar, yanından yöresinden ufak ufak saldırıya başlarlar. İri otobur neler olup bittiğinin farkında değildir henüz. Aptallığından, vurdumduymazlığından ya da belki korkusundan, bir şey olmuyormuş gibi yoluna devam etmeyi sürdürür. Yırtıcıların saldırısı artar ve sıklaşır. Onlar kurnazdır ve kendi aralarında örgütlüdürler. Çıkarları ortaktır. Koca gövdeden koparılacak et parçalarından her birine bir pay düşecektir çünkü. Çok geçmeden, eğer sürü içindeyse sürüsünden koparılarak, tek başınaysa üstüne gitgide daha çok çullanarak o koca gövdeyi yere sermeyi başarırlar. Gerisi bir yağma ve yırtıcılar için bir şölendir. Ülkemizin bugün içinde bulunduğu durum bu görüntüyü andırıyor. ??? AKP ileri demokrasi savlarıyla geldi ve ahmak liberallerin, birtakım eski solcu taslaklarının gözlerini boyamayı da başardı. Sonra örnekteki yırtıcılar gibi, kurnaz ve örgütlü, hedeflerine adım adım ilerledi. Bugün geldiğimiz noktada ileri bir demokrasiden değil, olabilecek en kötü, en baskıcı, en ikiyüzlü, en ürkütücü bir yönetim biçiminden söz edebiliriz. Ülke siyasetinde yalan ve demagoji hiçbir zaman bu kadar ikiyüzlü bir kılığa bürünmemişti. Cumhuriyet Türkiyesi’nde alışık olunan şey, sağ ve sol arasındaki çatışmalardı ve bunların da yöntemleri, söylemleri belliydi. Bu ise bambaşka bir şey… Karşımızdaki güç gerekli gördüğünde kuzu postuna bürünerek sesinin en alt ve yumuşak tonundan konuşurken, bazen ve giderek çoğu kez yırtıcı dişlerini gösteriyor ve kararlı adımlarla hedefine doğru ilerliyor. Gerçi ilerleyecek pek bir hedef de kalmadı. Çünkü Cumhuriyet Türkiyesi yine örnekteki koca gövdeli, aptal otobur gibi yerlerdedir ve gövdesinin etleri parça parça koparılmaktadır. Kalbine ve beynine ulaşılması çok yakındır. ??? Ankara’da ülkenin ve dünyanın gözü önünde sergilenen polis vahşeti, bir iç savaşa doğru sürüklenmekte oluşumuzun çok açık bir fotoğrafıdır. Ülke bu despotluğa boyun mu eğecek? Her fırsatta “milletim” deyip duran, Cumhuriyete karşı işlediği suçları “milletim böyle istiyor” kılıfı ardında haklı ve yasal göstermeye çalışan bir siyasal iktidar, bu milleti ikiye böldüğünün ve bölünmüş bu iki parça arasında öfke, kin ve nefretin giderek dizginlenemeyecek bir hız ve şiddetle yükseldiğinin farkında değil mi? Sen milletinin dört artı dört artı dört denen Cumhuriyet düşmanlığını, ya da Kutsal Kitabın ders kitabı gibi okutulmasını istediğini, desteklediğini nereden biliyorsun? Millet sadece sen ve sana oy verenler midir? Kaldı ki sana oy verenlere doğru dürüst anlatılabilse, acaba bütün bu ihanetler, yalanlar, dini siyasete alet etmeler, uygulamada zaten var olan “dindar çocukluk” hedefini de kapsaması kaçınılmaz “dindar gençlik” safsataları, sana oy verenler arasında bile bir çoğunluk desteği bulabilecek midir? Öyle bile olsa, millet sadece onlar mıdır? Sen belli bir kesimin oyuyla iktidara gelmiş ve yine ister istemez oradan gidecek olan geçici bir siyasal iktidarsın. Nasıl bütün bir milletin temsilcisi olarak konuşabiliyor, aynı zamanda da bu milletin en seçkin evlatlarını, gençlerini, emekçilerini, memurlarını, öğretmenlerini, polislerinden oluşturduğun ordunun zulmü altında inletiyor, yerlerde sürüklüyor, yaralıyor, katlediyorsun? İleri demokrasi dediğin şey her ne ise şurada dursun, herhangi bir sıradan demokraside bu soruların yanıtı var mı? ??? AKP Türkiye Cumhuriyeti’ni teslim almıştır. Ülkeyi bir iç savaşa doğru sürüklüyor. Bu ABD emperyalizminin de istediği şey midir, bilmiyorum. Fakat her ne olursa olsun, Cumhuriyetin teslim edilecek tek bir kalesi, tek bir kişisi artık kalmamıştır. Ya örnekteki iri gövdeli, aptal otobur gibi yırtıcılar tarafından parça parça edilerek yok edilmeyi kabul edecek; ya da kalbimiz ve beynimiz de yok edilmeden direnecek, silkinecek; her alanda, her ortamda, her olanağı kullanarak karşı koyacağız. Bunun başka bir yolu ve çaresi yoktur. ANKARA Avrupa Parlamentosu’nda önceki gün kabul edilen Türkiye raporunun Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarına ilişkin bölümüne son hali verilirken hükümet ve Fethullah Gülen cemaatine yakın sivil toplum örgütlerinin taslak metinde yer alan “soruşturmalardaki tutarsız deliller” ifadelerinin çıkarılması için lobi faaliyeti yürüttüğü öğrenildi. İfadelerin metinden çıkarılması için Yeşiller Grubu’na bu yönde değişiklik önergesi verdirildiği ancak bu talebin sosyalist ve liberal grupların ağırlıklı oylarıyla reddedildiği öğrenildi. Avrupa Parlamentosu’nda kabul edilen Türkiye raporunun görüşmeleri sırasında Ergenekon ve Balyoz davalarında eleştiri ve tartışma konusu olan delillerle ilgili rapora eleştirel değerlendirmelerin girmemesi için hükümet ve Gülen cemaatine yakın kesimlerin yoğun çaba harcadığı ancak başarılı olamadığı ortaya çıktı. Raporun 17. maddesinde, Ergenekon ve Balyoz davalarının Türkiye’de demokrasi süreci ile yargının bağımsız, şeffaf ve düzgün işleyişini göstermesi gerektiği vurgulanırken bu davalarda yargılanan sanıkların yoğun biçimde dile getirdiği “delillerde sahtecilik” iddialarına da yer verildi. Raporda bu konuda “Sanıklar aleyhinde tutarsız delil kullanımı iddialarından kaygı duymaktayız” denildi. Cumhuriyet’in AP kaynaklarından edindiği bilgilere göre, ErgenekonBalyoz ile ilgili paragraftan “tutarsız delil kullanımı iddialarından kaygı duyulduğunu” belirten bölümünün çıkarılması için hükümet ve Gülen cemaatine yakın kesimler AP’de lobi yaptı. Bu çaba kapsamında AP Yeşiller Grubu milletvekillerine ErgenekonBalyoz paragrafından “tutarsız delil iddiaları” bölümünün çıkarılması yönünde önerge verdirildiği ileri sürüldü. Yeşiller üyesi milletvekilleri Helene Flautre ve Frnancisca Keller tarafından verilen değişiklik önergesi ise raporu kaleme alan Ria OomenRuitjen’in de aralarında yer aldığı Hıristiyan Demokratlar, sosyalistler ve liberallerin oylarıyla reddedildi. Raporun ilk taslak metninde de benzer bir tartışma yaşanmış, hükümet yanlılarının “Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları Türk demokrasisi için bir fırsattır” şeklinde bir ifade koyma girişimi diğer gruplarca engellenmişti. ÇİÇEK’TEN TUTUKLU VEKİL AÇIKLAMASI ANKARA AYŞE SAYIN ANKARA TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun önceki günkü toplantısında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 12 Eylül referandumunda geçen 26 maddelik paketin “kırmızı çizgileri” olarak açıklaması ve Meclis’teki 4 partiyle uzlaşma sağlanamazsa, “B planını devreye sokup, uzlaşılabilir partilerle ne yapılacağına bakılabileceği” yönündeki açıklaması tartışma yarattı. CHP’li Atilla Kart, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e, “Bu sorunun muhatabı siz değilsiniz, AKP’li arkadaşlar. AKP’li arkadaşlar da bu ‘kırmızı çizgimiz’ diyorsa önümüzü görelim” dedi. Bunun üzerine AKP’li komisyon üyesi Mustafa Şentop, 12 Eylül referandumunda kabul edilen düzenlemelerin partisinin “kırmızı çizgisi olmadığını” ifade etti. Bunun üzerine Kart, Çiçek’e dönerek, “AKP yönetiminin dışında, sizin yönetim anlayışınızdan ve edilgen tavrınızdan kaynaklanan sebeplerle, uzlaşma komisyonu çalışmalarının sıhhati ve sürdürülebilirliği konusunda kaygılarımız var” dedi. BDP’li komisyon üyesi Sırrı Süreyya Önder de Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarının, Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulmadan önce AKP yöneticileri ile varılan “mutabakatın ihlali anlamına” geldiğini belirterek, “O mutabakatı tekrar hatırlarsak, çalışmalar ön şart ve dayatma olmaması üzerine bina edilmişti. Başbakan’ın bu açıklaması bu iradeye müdahale anlamına gelir” dedi. Kart, Çiçek’in tutuklu millevtekillerini ziyaret etmemesini bir kez daha eleştirerek, “Meclis Başkanı olarak birinci, ikinci ayın sonunda tutuklu vekilleri ziyaret etmeliydiniz. Siz oraya gitmediğiniz takdirde, onların mahkumiyeti sizin nezdinizde onların suçlu olduğunun kabulü anlamına gelir” deyince Çiçek, kendisinin tutuklu milletvekilleriyle ilgili de çaba harcadığını belirterek, “Oraya gittiğimizde, bir çözüm götürmeliyiz, yeni bir çalışma mı yaptık, yeni bir çözüm mü getirdik ki ziyaret edeceğiz? Gittiğimizde onlara ne götüreceğiz?” dedi. Bunun üzerine Kart, bu ziyaretin “sembolik” bir anlamı olacağını ifade etti. Toplantıda BDP ve CHP’liler Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk’e yumruk olayı nedeniyle Çiçek’in kamuoyuna yönelik “kınayan bir açıklama yapmamasını” da “Bu saldırı Meclis’e yönelik bir saldırıdır, kamuoyuna bu konuda açıklama yapmalıydınız” diye eleştirince Çiçek, Türk’ü arayıp geçmiş olsun dileğini ilettiklerini söylemekle yetindi. İSTANBUL ON’lar anıldı İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) Türkiye devrimci hareketinin önderlerinden Türkiye Halk Kurtuluş PartisiCephesi (THKPC) lideri Mahir Çayan ve 9 arkadaşının Kızıldere’de katledilişi, 40. yıldönümünde Taksim’den Galatasaray Meydanı’na yapılan yürüyüşle protesto edildi. Ankara’da ise Karşıyaka Mezarlığı’nda Çayan’ın mezarı başında tören düzenlendi. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idamını engellemek için NATO’nun Ünye Radar Üssü’nde görevli 3 teknisyeni kaçıran ve 30 Mart 1972’de Tokat’ın Niksar ilçesi Kızıldere köyünde saklandıkları evde jandarmanın açtığı ateş sonucu katledilen Mahir Çayan ve 9 arkadaşı, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Ertan Saruhan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Nihat Yılmaz ve Ahmet Atasoy dün Halkevleri, ÖDP, BDP ve ESP’nin de aralarında olduğu çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum örgütü tarafından Taksim’de anıldı. Taksim Meydanı’ndan başlayan yürüyüş marşlar ve şarkılar eşliğinde Galatasaray Meydanı’na kadar sürdü. Yürüyüşe ÖDP Genel Başkanı Alper Taş da destek verdi. Emekçi Hareket Partisi, Demokratik Haklar Federasyonu ve Kaldıraç’ın da aralarında bulunduğu siyasi parti ve dernekler ise dün akşam saatlerinde Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelerek Çayan ve 9 arkadaşını Mahir Çayan ve 9 arkadaşının katledilişinin 40. yıldönümü andı. Çayan ve arkadaşlarının fotoğraflarını taşıyan gruptakiler Taksim’e yürüdü. Ankara’daki törene ise aralarında Halkevleri, ÖDP, EMEP ve Devrimci 78’liler Federasyonu’nun bulunduğu birçok dernek katıldı. Basın açıklamalarının ardından şiir okundu ve mücadeleye kaldığı yerden devam etme sözü verildi. BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, dün TBMM’de Kızıldere’de öldürülen Çayan ve 9 arkadaşını simgeleyen 10 karanfilli rozetle kürsüye çıkarken; CHP Tokat Milletvekili Orhan Düzgün de Kızıldere’de öldürülen ‘ON’ların adlarının Bakanlar Kurulu’nun uygun göreceği bazı kamusal alanlara verilmesi için yasa önerisi verdi. Kılıç’ın gensoru önergesi bugün görüşülecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’nin, Ankara’nın tarihi bölgesi Hamamönü’nden siyasi nüfuzunu kullanarak siyasi etikle bağdaşmayan şekilde ev aldığı gerekçesiyle Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç hakkında verdiği gensoru önergesi, bugün TBMM’de görüşülecek. Kılıç’ın danışmanı ve AKP’li Altındağ Belediyesi’ndeki bir bürokrat aracılığıyla toplam 25 bin 500 TL’ye iki parça taşınmaz aldığını Cumhuriyet kamuoyuna duyurmuştu.CHP’nin gensoru önergesinde, Kılıç’ın siyasi etik ve davranışa sığmayan bir yolla restorasyon yapılan bir bölgede, değeri artacağı kesin olan taşınmazları danışıklı yollarla edinmesinin siyasi nüfuzunu kullandığını gösterdiğine dikkat çekildi. Özgür Gündem hakkındaki kapatma kararı kaldırıldı İstanbul Haber Servisi Özgür Gündem gazetesi hakkında, terör örgütü propagandası yaptığı gerekçesiyle verilen bir ay süreyle yayın durdurma kararı, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kaldırıldı. Toplatma kararına ilişkin itirazı ise reddeden heyet, “Genişletici özgürlük yorumu yapılarak, haber alma hürriyeti, basın hürriyeti ilkeleri de göz önüne alınarak yayının durdurulması kararının isabetli olmadığı kanaatine varılmıştır” dedi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi üye hâkimi Hadi Çağdır, savcılığın talebi üzerine, 24 Mart 2012’de, gazetenin 1 ay süre ile yayınının durdurulmasına, tüm nüshalarına el konulmasına, dağıtım ve satışının yasaklanmasına karar vermişti. MARKETİNG TÜRKİYE ARAŞTIRMASI Erdoğan dünya lideri mi, değil mi? Haber Merkezi Marketing Türkiye dergisinin yaptırdığı bir araştırma Başbakan Tayyip Erdoğan’ın liderliği ile ilgili Türkler ve yabancılar arasındaki algı farkını ortaya koydu. Araştırmaya göre Türkler Erdoğan’ın bir dünya lideri olduğunu düşünürken Batılılar bu görüşe katılmıyor. 66 ülkede 53 fikir önderinin görüşüne başvurulan araştırmada katılımcıların yüzde 75’inin Arap isyanlarının Türkiye’nin Ortadoğu’daki konumunu olumlu etkilediği ve yüzde 68’inin ise Türkiye’nin bölgesel bir güç olduğunu düşündüğünü koydu. Yabancı katılımcıların yüzde 59’u Erdoğan’ın bir dünya lideri olduğunu düşünmüyor. 53 Türk gazetecinin katıldığı “Arap Baharı’nın Ardından Ortadoğu ve Türkiye” adlı araştırmada katılımcıların yüzde 49’u Erdoğan’ın küresel bir lider olduğunu düşünürken yüzde 32.1’i ise bu görüşe katılmıyor. Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ/KAYHAN AYHAN ‘Çözüm bulamadık ki gidelim’ Sanatçılar Girişimi’nden Silivri’de Buluşma Çağrısı 6 Nisan Cuma günü saat 09.30’da duruşmayı yerinde izlemek üzere Silivri Cezaevi önünde buluşuyoruz. Kendi olanaklarımızla, gitarımızı, bağlamamızı da alarak, buluşma noktasına gelelim. Çok olalım, birlik olalım. Sanatçılar Girişimi C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle