25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 MART 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 17 10 Grammy ödüllü Bobby Mcferrin, benzersiz bir vokal doğaçlamalar gecesi yaşattı Tek bedenli bir orkestra ? Bobby Mcferrin, İş Sanat’ı tıklım tıklım dolduran müzikseverlere iki saate yakın bir süre boyunca olumlu enerji yüklüyor. Öksürüğünü bile müzik olarak kullanan tek bedenli bir orkestra var sahnede. HANDE EAGLE ‘Şarkı söylemenin keyfine varıyorum’ Bobby Mcferrin konser öncesinde düzenlenen basın toplantısında müziğinden söz etti. Toplantıda öne çıkanlar ise şöyle: Kullandığım ses tekniği aslında oldukça basit; göğüs sesi ve kafa sesi arasındaki geçişlere dayalı. Tabii uygulamak, açıklamaktan çok daha zor. Başlangıçtan bugüne müziğimde değişen bir şey olmadı. Elbette sesim ve ben olgunlaştık, şarkı söylemenin keyfine varmayı öğrendim. Ama ne tekniğimde, ne müziğimde bir değişiklik oldu. “Don’t Worry, Be Happy” gerçekten çok iyi bir şarkı, artık tüm dünyaya yayılmış durumda. Ama 20 yıldan fazla zamandır sahnede seslendirmiyorum. O kadar çok söyledim ki, artık söylemekten bıktım diyebilirim. Gittiğim ülkelerde farklı müzisyenlerle çalışmayı seviyorum, onlardan pek çok şey öğreniyorum. Türkiye’den de müzisyenlerle çalıştım, dünyanın her tarafından müzisyenlerle çalışıp onlarla etkileşime girmek her zaman çok cazip. Hemingway’in kedi sevgisi Kültür Servisi Nobel ödüllü yazar Ernest Hemingway’in Amerika’da JF Kennedy Kütüphanesi’nde sergilenen mektupları kedisinin ölümünden duyduğu üzüntüyü açığa çıkarıyor. Trafik kazasında iki ayağını kaybeden “Uncle Willie”yi uyutmak zorunda kalan Hemingway, 1950 tarihli bir mektubunda bir arkadaşına “Bir insanı öldürmek zorunda kalabilirdim ama asla sevdiğim ve 11 yıldır tanıdığım bir canlıyı değil” sözleriyle üzüntüsünü tarif ediyor. Kedisini uyuttuğu gün Küba’daki evini ziyarete gelen turistlerden de mektubunda bahseden yazar “Onlara kötü bir zamanda geldiklerini söyleyerek anlayış göstermelerini rica ettim” diyor. “Don’t Worry, Be Happy”nin dünyayı sardığı 1988 yılında, bir gün Bobby Mcferrin’in konserine gideceğimi, üstüne üstlük bir de konser yazısı yazacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Ama gerçek oldu işte. Mcferrin geçen akşam İş Sanat sahnesindeydi, ben de izleyiciler arasında. Tek kelime söylemeden oturuyor ve başlıyor doğaçlamaya puslu sesiyle... Gözleri hep kapalı, ondan çıkan sesler tüm atmosfere yayılıyor, mikrofonu sanki elinde bir üflemeli çalgı varmış gibi tutuyor, sanki onu çalıyor. Ben de gözlerimi kapattığımda bir dünya görüntüyle doluyor aklım. Balıklar, kuşlar, karıncalar, dağlar, güneş, rüzgâr, kartal çığlıkları... Mcferrin kanlı canlı bir enstrümanlar topluluğu. Ayakları metronom görevi görüyor, göğsüne vurarak çıkardığı ses bir bas trampet ve her şey bir bütün oluyor, “Let’s Get it Together” dedikçe. Mikrofonu dizlerinin arasına sıkıştırıp, bir eliyle göğsüne, öbür eliyle dizine vurarak tempo tutuyor, vokal doğaçlamasını sürdürürken. Seyirciyi işaret parmağıyla çağırıyor, “Gelin bana katılın” dercesine. Yaklaşık 800 kişilik bir vokal doğaçlama başlıyor. “Pütinima...” Durmadan tekrarlanıyor… Ardından keskin bir “Şşşş” duyuluyor dudaklarının arasından... Sonra yine parmağıyla işaret ediyor dinleyiciye ve tekrar başlıyor. Bu sefer, “Pötiminine...” ve yeniden ani bir “Şşşş”. Mcferrin sanki gizliden gizliye bir oyun oynuyor kendini eğlendirmek için. Her doğaçlamasında barışı sözcükler olmadan anlatıyor. Sonra meşhur şarkılarından biri olan “Drive”la devam ediyor... Mikrofonu boynunun yanına yapıştırıyor ve olağanüstü bir elektro gitar sesi çıkıyor, kulaklarıma inanamıyorum... Onun gözleri ise hâlâ kapalı. 1968’den günümüze çeşitli yorumlarla gelen The Beatles şarkısı “Blackbird”ü söylediğinde huzur akıyor ruhumuza, sonunda kuş kanatlanıp uçuyor, Mcferrin’in ağzından. Öksürüğünü bile müzik olarak kullanan bu tek bedenli orkestra dinleyiciyi konsere katarken çaktırmadan müzik dersi de veriyor. Çok geçmeden dans etmeleri için seyircileri sahneye çağırıyor ve Se vinç adında bir dinleyici sahneye çıkıyor... Sevinç’e “Merhaba, ben Bobby Mcferrin, tanıştığımıza memnun oldum” dediğinde kendimizi daha da yakın hissediyoruz ona. Sevinç dans ediyor, Bobby doğaçlama vokalle eşlik ediyor. Ardından “Sweet Home Chicago” geliyor... Sonra solo doğaçlamalar yerini dinleyicilerle teker teker yaptığı düetlere bırakıyor... İlk önce Erdinç çıkıyor. Mcferrin “Ne söylemek istersin” diye sorduğunda kısa bir duraksamadan sonra, “Senin adını söylemek istiyorum” diyor Erdinç... “Bobby Mcferrin...” Tabii aynı şekilde Bobby Mcferrin de sonrasında, Erdinç’in ismini söylemeye koyuluyor hızlı bir tempoyla, “Ardinç, Ardinç, Ardinç...” Gelelim en ilginç noktaya. Mcferrin sahnede hoplayıp zıplayarak pentatonik skala’yı söylettiriyor seyirciye, onun her zıplamasıyla başka bir nota yükseliyor dinleyicilerin gırtlağından... Hiç yorulmuyor Mcferrin, dinleyici ona yetişmeye çabalıyor. “Simple Pleasures”ı biraz daha doğaçlama vokal izliyor, hatta İncil’den bir mezmur bile söylüyor: “My eyes are ever on the Lord…” Mcferrin sonunda bir koro oluşturmaya karar veriyor. 16 kişi çağırıyor sahneye. (Son saydığımda 35 kişilik bir koro oluşmuştu!) Eşi benzeri az bulunur bir ustalıkla yönetiyor sopranoları, altoları, basları ve tenorları. Koro sahneden iniyor, ama iki kadın, iki erkek sahnede kalıp Mcferrin’e Türk müziğinin köşetaşı “düm teke tek”i öğretiyorlar. “Oz Büyücüsü” filmi için 1939’da Harold Arlen tarafından bestelenmiş, Edgar Yipsel Harburg’un güftelediği “Somewhere Over the Rainbow”u dinliyoruz, sonra kısaca biz de söylüyoruz. Aniden yerinden kalkıp, “Herkese iyi geceler, çok teşekkür ederim” deyip sahneden ayrıldı ğında alkışlar bitmek bilmiyor. Geri gelip sahnenin önüne oturuyor, bacaklarını aşağı sarkıtıyor, bize ne dinlemek istediğimizi soruyor. Unutulmaz şarkısı “Don’t Worry, Be Happy”nin ilk dizesini hep birlikte onun vokal doğaçlaması eşliğinde söylüyoruz. Sonra fikrini değiştiriyor, sandalyesine geri dönüyor ve son olarak “Opportunity” şarkısını söylüyor. Bize iki saatten kısa bir sürede aktardığı o olumlu enerji hayat boyu devam etsin isterim. hande.eagle@gmail.com Say ve Kopatchinskaja aynı sahnede ? Kültür Servisi 2008’de Avrupa Birliği tarafından verilen “Kültür Elçisi” unvanıyla, Doğu ve Batı dünyası arasında bir köprü kuran Fazıl Say ile kemancı Patricia Kopatchinskaja, 2 Nisan akşamı İstanbul Kültür Üniversitesi Akıngüç Oditoryumu ve Sanat Merkezi’nde müzikseverlerle buluşuyor. Saat 20.00’de başlayacak konserde Beethoven, Ravel’in yanı sıra Fazıl Say bestelerini de seslendirecek. Kutlukhan Perker Karikatürlü Ev’de ? Kültür Servisi Turhan Selçuk Karikatürlü Ev, bu kez de ünlü çizer M. Kutlukhan Perker’i konuk ediyor. Newsweek’in ‘Türkiye’nin geleceğini etkileyecek isimlerden’ tanımlaması yaptığı M.K. Perker’in “Sürecek” temalı çizgi roman ve illüstrasyon sergisi Milas’taki Turhan Selçuk Karikatürlü Ev’de bugün saat 11.00’de açılıyor. Sergi, 14 Nisan’a dek gezilebilir. 11. AFYONKARAHİSAR KLASİK MÜZİK FESTİVALİ’NİN AÇILIŞI PRAG MODERN’LE Afyon’da müzikli ‘Prag baharı’ Kültür Servisi 11. Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali bu yıl 2 10 Nisan tarihleri arasında düzenleniyor. Genel Sanat Yönetmenliğini Hüseyin Başkadem’in üstlendiği festivalin açılışı 2 Nisan’da Çek Cumhuriyeti’nden Prag Modern topluluğunun konseriyle yapılacak. Festivalin bu yılki teması ise “Modern Müzik”. “Konuşmanın ve Hikâyenin Sanatı” başlığıyla festivalin ikinci günü söyleşili ve açıklamalı konserler öne çıkacak. İkili konserlerin verileceği bu akşamda yine Prag Modern grubu sahnede olacak. “Müzik bir buluşmadır” adı altında ikili, üçlü ve dörtlü konserlerin gerçekleşeceği 4 Nisan’da ise Prag Modern Oda Müziği Topluluğu konser verecek.“Ensembel’ın Boyutları” adı altında 5 Nisan’da Mozart, Dvorak, Leos Janacek, Martin Smolka gibi bestecilerin modern eserleri yine Prag Modern Oda Müziği Topluluğu’nca sunulacak. Slovakya’nın en önde gelen klarnetçilerinden Ronald Sebesta ve Güney KorePrag Modern li piyanist Hyun Sook Tekin de festivalde konser verecek müzisyenler arasında yer alırken Türkiye’den “İstanbul Art Trio”, “Modiri Ensemble”, “İstanbul Dem Ud Ensemble”, “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’ndan Bakır Üflemeli Çalgılar Beşlisi”, “Anatolia Trio Ensemble, Melin Molla Elif Tarakcı Keman Piyano Resitali”, “12 Trio” konserleri göze çarpıyor. Konserlerin yanı sıra, sanat ve kültür söyleşileri, atölye çalışmaları, sergiler, kitap standları gibi pek çok etkinlik yer alacak. Festivalde yapılacak okul söyleşilerinin yanı sıra, festivale katılan müzisyenlerin katılımıyla okul konserleri de gerçekleştirilecek. Festival kapsamında Afyonlu çocuklar ve gençlerle okul söyleşilerinde bir araya gelecek olan yazarlar arasında ise Ayfer Tunç, Murat Gülsoy, Attilla Birkiye gibi isimler yer alıyor. Güngör Erbayık hayatını kaybetti ? Kültür Servisi Oyuncu Güngör Erbayık 72 yaşında kalp krizi nedeniyle yaşamını yitirdi. Yıllarca “Bizimkiler” dizisinde “Nimet” karakteriyle rol alan oyuncunun cenazesi Karacaahmet Mezarlığı’nda dün toprağa verildi. 24 yıl sonra bulunan dört eser Hyun Sook Tekin ? Kültür Servisi Aralarında Jean Dubuffet ve Fernand Leger’in de tablolarının bulunduğu, 24 yıl önce New York’ta bir galeriden çalınan 1 milyon dolar (yaklaşık 1 milyon 800 bin TL) değerindeki altı tablodan dördü Almanya’da ortaya çıktı. Soloman Galeri’den çalınan eserlerden Karel Appel’e ait tablo 2003’te ortaya çıkmıştı. Franz Kline’a ait tablo ise hâlâ kayıp. Robert Motherwell, Karel Appel, Dubuffet ve Leger’in tablolarının ortaya çıkması tabloları elinde bulunduran sanat tacirinin ölmesiyle gündeme geldi. Avukatı, farkında olmadan satın aldığını söylediği sanat tacirinin adını açıklamadı. Fransız Yönetmenler Birliği’nden ‘Carrosse d’Or’ ödülü Ceylan’a Fransa’dan ödül Kültür Servisi Bu yıl 9. kez düzenlenen “Paris Türk Sineması Festivali”nin açılışı önceki gün Paris’te yapıldı. Bir hafta sürecek festivalin açılışında, Ümit Ünal’ın “Nar” filmi, filmin başrol oyuncularından Serra Yılmaz’ın katılımıyla gösterildi. Açılışta, Fransız Film Yönetmenleri Birliği’nin (Société des Réalisateurs de Films, kısa adıyla SRF) 2002 yılından bu yana Cannes Film Festivali sırasında verdiği “Carrosse d’Or” ödülünün, bu yıl Nuri Bilge Ceylan’a verilmesinin kararlaştırıldığı, SRF’in temsilcisi tarafından açıklandı. Önceki yıllar Jim Jarmusch, Clint Eastwood, Nanni Moretti ve David Cronenberg gibi isimlerin aldığı “Carrosse d’Or” ödüle geçen yıl Cafer Panahi’ye değer görülmüştü. Borusan’dan bir dünya prömiyeri Kültür Servisi Türkiye’nin en aktif oda müziği topluluklarından Borusan Quartet “Feel the Connection” temalı yeni projesinin ilk konserini 29 Mart Perşembe akşamı Borusan Müzik Evi’nde verdi. Borusan Kültür Sanat Konsept Tasarımcısı Z. Berhan Yılmaz tarafından hazırlanan “Feel the Connection” projesi kapsamında Hatice Gökçe’nin tasarımlarıyla sahneye çıkan dörtlü, gecede Türkiye’nin önemli çağdaş müzik bestecilerinden Alper Maral’a özel olarak sipariş edilen “Connection” isimli elektroklasik eserin dünya prömiyerini yaptı. Kaçıranlar ve tekrar izlemek isteyenler için konserin videosu 1 Nisan’dan başlayarak Borusan Kültür Sanat mobil web sitesinde olacak. “Feel the Connection” projesi kapsamındaki konserde Borusan Quartet, Alper Maral’a sipariş edilen eseri seslendirdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle