25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 MART 2012 ÇARŞAMBA [email protected] 14 KÜLTÜR Her renkten bir festival ‘Dümbüllü Ödülü’ Serkan Keskin’in Kültür Servisi Semaver Kumpanya oyuncusu, Leyla ile Mecnun dizisinin “İsmail Abi”si Serkan Keskin, 32. İsmail Dümbüllü Ödülü’nün sahibi oldu. Dün Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde düzenlenen törende ödülünü alan Serkan Keskin, burada yaptığı konuşmada, “Bu ödülün bana uygun görülmesinden dolayı çok mutluyum. Benim için anlamlı ve önemli bir ödül” ifadelerini kullandı. Oyunculuk hayatına 1997’de İzmit Şehir Tiyatrosu bünyesinde açılan tiyatro kursunda başlayan Serkan Keskin, 2002’de Semaver Kumpanya’ya katıldı. Semaver Kumpanya’da oyuncu ve yönetmen olarak çalışan Keskin, W. Shakespeare, Moliere, B. Brecht, Orhan Kemal, Sait Faik gibi yazarların eserlerinde rol aldı, sinemada ise Yavuz Turgul, Zeki Ökten, Reha Erdem, Zeki Demirkubuz ve Onur Ünlü’nün aralarında bulunduğu yönetmenlerle çalıştı. Keskin’in yönettiği ve rol aldığı yeni oyunu “Metot” şu sıralar Semaver Kumpanya’da sahneleniyor. 29. Ankara Müzik Festivali her renkten, her telden dinletilere kucak açıyor bu yıl. Klasik Batı Müziği kadar onun da ötesinde geniş kitleye seslenen programlarla bezeli. 528 Nisan arasındaki konserler büyük senfoni orkestralarından çağdaş müzik ve caz gruplarına, vurmalı ve üflemeli çalgı topluluklarından modern dans, bale, hatta buz balesine; Flamenkoculardan eşliksiz korolara, popüler ve eğlenceli hale getirilmiş klasik yapıtlardan, Arap Baharı’na dek uzanıyor. Suna Kan, şef Pijarowski yönetimindeki CSO eşliğinde Mozart’ın 3. Keman Konçertosu’yla açılış konserinin, ünlü İtalyan çellist Rocco Filippini, Ertuğ Korkmaz yönetimindeki Başkent Oda Orkestrası’nın solisti. Camerata Salzburg Oda Orkestrası Viyanalı piyanist Gottlieb Wallish ile bir HaydnMozart klasizmi sunacak. Hollanda Üfleme Çalgılar topluluğunun programında Kamran İnce ve Evrim Demirel gibi Türk bestecileri dikkat çekiyor. Programlarda kimi genç solistimize başlı başına konserler düzenlenmesi cesaretli olduğu kadar yüreklendirici. Örneğin, piyanist Salih Can Gevrek (1992) ve gitarcı Eren Süer (1987) birer resital verecekler. Kemancı Eren Kuştan’ın (1985) “Berlin Virtüözleri” adlı kentette yer alması kıvanç verici, zira bu grubun üyeleri arasında Markus 29. Ankara Müzik Festivali geniş bir kitleye seslenen zengin bir programla bezeli mış: “Anılardaki Adnan Saygun” başlıklı kitbı geçen hafta PAN Kitap’tan yayımlandı. Yazar önsözünde Batı’da yayımlanmış bu tür kitapların onu nasıl etkilediğini anlatmış: “Tanıklıklardan yansıyan kişisel özellikler, çevrelerinde yarattıkları duygular, zaaflar, hırslar ya da bilgelik siyah beyaz fotoğraflarda gördüğüm karakterleri gözümde yaşayan birer varlığa dönüştürdü.” Onu böylesi bir derleme yapmaya yüreklendiren de rahmetli Halit Refiğ’in Saygun’la yıllarca süren dostluğundan damıtılan anılar olmuş. Görüşü alınan kişiler çoğunlukla müzikçiler. Ama aile yakını veya onun çevresinde bulunmuş sıradan insanların da anıları Saygun’u bize daha yakınlaştırıyor. Saygun, kimilerinin bugüne dek tanıttığı gibi dokunulmazlığı olan bir karakter değil, gereğinde sağı solu kıran, ilkelerinden ödün vermeyen, kendi öğrencilerini koruyan, hoşsohbet olduğu gibi ketum, babacan olduğu kadar mesafeli, neşeli olduğu kadar aksi ve küskün, dolayısıyla “insan” yönüyle karşımıza çıkıyor. Kitapta Yediğ’in yabancı konukları da var: Howard Griffiths, Feodor Gluşçenko, Kathryn Woodward, YoYo Ma, Mirjam Tschoop gibi. Böylece Saygun dünya sahnelerindeki sanatçıların dağarcığına giren evrensel bir bestecimiz olarak da değerleniyor. Keşke Tagizade de hayatta olsaydı, kim bilir neler anlatırdı! Anılarını aktaran kırk bir kişinin fikir birliği, onun derin kültürü ve ölüm döşeğine dek tükenmeyen öğrenme arzusu. Kitabın sonuna eklenen Saygun Kronolojisi ise son derece önemli bir belge. Hayalleri Olan Çocuklar Yetiştirmek Geçen hafta Bologna Çocuk Kitapları Fuarı’ndaydım. Elli yıla yakın bir zamandır yapılan, yeryüzünün hemen bütün önde gelen çocuk kitapları yayıncılarının katıldıkları, ürünlerini sergiledikleri bir etkinlik. Böyle bir fuarın İtalya’da başlayıp sürmesi bir rastlantı değil. Bu ülke yayıncıları çocuk kitapları alanında harikalar yaratıyor. Yalnız büyük kentlerde kurulu büyük yayınevlerinde değil, üstelik küçük taşra kentlerinin yayıncılarında da aynı hüner görülüyor. Bir çocuğun eline aldığı ilk kitap nasıl olmalı? Ne zor bir soru değil mi? Yayınevi kataloglarında iki yaşından başlayarak çocuklar için hazırlanmış kitaplar var. Bir çocuğun çocukluktan çıkıp yetişkin bir insana dönüşmesi yıllar alıyor. Çocuk, dünyayı önce oyunlarla ve hayallerle tanıyor. Gerçek öyküleri değil, olağanüstülüklerin olduğu masalları, efsaneleri seviyor. Oyuna dönüştürebildiği oranda gerçek hayatla ilişki kurabiliyor. Köye gelen gezici âşıkların anlattığı olağanüstü hikâyeleri dinleyen çocuk bir gün Yaşar Kemal oluveriyor. ??? Çocuklar, yazıdan önce resimle ilişki kurabildiklerinden çocuk kitaplarında da resim öne çıkıyor. Öyle ki Bologna Kitap Fuarı için yazarlardan çok ressamların fuarı denebilir. Yayınevi standlarındaki editör masalarının önünde, çizgilerini gösterip beğendirmek isteyenlerin uzun kuyrukları görülüyor. Kitapların yayın hakları denildiğinde de metin değil, resimler anlaşılıyor. Yani yayıncı için öncelik, çocuğun önüne konulan kitabın bir güzellik duygusu yaratması. Güzellik duygusu resimde ya da yazıda kendiliğinden oluşabilen bir şey değil elbet. Çevresel bir kültür sorunu. İtalyan kitaplarının güzelliğine dönersek yalnızca kitapları güzel değil ki! Kentleri de, yolları da, evleri de, kahvehaneleri, lokantaları da güzel. Ağaçlarını budarken bile güzel bir biçim vermeye özen gösteren bir kültürün elbet kitapları da güzel oluyor. Bir başka Akdeniz ülkesi İspanya’nın yayınevlerinde de imrenilecek güzellikte kitaplar vardı. Bu ülke çok sayıda yayınevinin yanı sıra Galiçya yayıncıları gibi bölgesel dil ve kültürlerle de ayrıca temsil ediliyordu. Kore’den Meksika’ya, bütün yayıncıların temel derdinin çocuklara daha güzel kitaplar sunabilmek olduğunu görmek gerçekten de mutluluk verici. Çünkü yayıncılık da sonunda bir ticaret alanı. Ticari bir alanda çocuklara güzellik sunma çabasının bu denli öne çıkmış olması, dünyamız için umut verici bir olgu. ??? Bu yılın fuarında ilgi çeken çizerlerden biri de Ana Juan’dı. 14 yaş üzeri çocuklar için resimli kitaplar hazırlayan Ana Juan, Grimm Kardeşler’in “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” masalını günümüz dünyasına sert bir yorum ve çok güzel karakalem çizimlerle uyarladığı “Snowhite” kitabıyla ilgi topladı. Kitabın ana karakteri Snowhite’ın çocukluğuna ilişkin çizimlerin, oyuncakların, fotoğrafların bulunduğu “Snowhite’s Secret Box” (Snowhite’ın Gizli Kutusu) adlı sergi de Güzel Sanatlar Fakültesi’nin sergi salonunda sergilendi. Resmin bu kadar öne çıkması, bir kez daha Cemal Süreya’yı hatırlatıyor: “Bir kitapta resim şart!” ? 528 Nisan arasındaki konserler büyük senfoni orkestralarından çağdaş müzik ve caz gruplarına, vurmalı ve üflemeli çalgı topluluklarından modern dans, bale, hatta buz balesine; Flamenkoculardan eşliksiz korolara, popüler ve eğlenceli hale getirilmiş klasik yapıtlardan, Arap Baharı’na dek uzanıyor. Nykos gibi bir çellist ve Tatyana Masurenko gibi bir viyolacı da var. Fazıl Say, Beethoven, Mozart, Chopin ve kendi bestelerinden oluşan renkli bir resital programıyla katılıyor. Son zamanlarda adından çok söz edilen genç Gürcü piyanist Elisso Bolkvadze de keyifli bir resital programı hazırlamış. Bilkent Senfoni Orkestrası Işın Metin yönetiminde Averbugh Buz Balesi’ne eşlik edecek. Festivalin son iki konseri St. Petersburg Akademik Senfoni Orkestrası’na ayrılmış. İlk konseri Alexandr Dmitriev yönetecek, Rusların parlayan piyanistlerinden Miroslaw Kultyshev (1985) solist olacak. Rahmaninof’un 3. Piyano Konçertosu ve Elisso Bolkvadze Nefret suçlarına karşı performans İstanbul Haber ServisiNefret Suçları Yasa Kampanyası Platformu 26 Ocak’ta başlattıkları imza kampanyasını Dünya Tiyatrolar Günü’nde sokağa taşıdı. Aktivist tiyatrocu öğrencilerden oluşan “Entegre Sokak Tiyatrosu” grubu İstiklal Caddesi boyunca nefret suçlarını işleyen 20 dakikalık bir performans sergiledi. Kampanyanın sözcüsü Metin Algan, 7 kişilik bir hukukçu ekibinin nefret suçlarına karşı yasa taslağı hazırladığını belirterek taslağı Ekim ayında TBMM’ye sunulmasının planlandığını kaydetti. Algan, imza kampanyasına “imza.nefretme.org” internet sitesinden destek olunabileceğini ifade etti. Aralarında dansçı Zeynep Tanbay’ın da bulunduğu sanatçılar ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri de, nefret suçuna ilişkin hazırlanan broşürler dağıttılar. Çaykovski’nin 4. senfonisiyle görkemli bir program. Kapanış konserinde aynı topluluğu Erol Erdinç yönetiyor ve Cihat Aşkın, Çaykovski’nin keman konçertosuyla solist oluyor. Bu konserin ikinci yarı “Karadeniz’den Tablolar” başlığını taşıyan bir sürpriz. Roja ve Flamenko topluluğu görkemli giysileri ve dramatik sahnesiyle; Augsburg Bale Tiyatrosu modern danslarıyla, Afrikalı şarkıcı Buika da etnikcazflamenko stilindeki konseriyle geniş kitleyi festivale çekecek etkinlikler. Bu yıl festivalin web sitesi özenle hazırlanmış: (www.ankarafestival.com) Serhan Yediğ’den Saygun kitabı Serhan Yediğ, bir gazeteci bakışı ve heyecanıyla bugüne dek yayımlanmış nice müzisyen biyografisinden farklı bir çalışma yap Cemal Reşit Rey yapıtlarının seslendirildiği özel bir konserle anıldı 77 yıl gecikmiş bir ‘ilkçalınış’ EGEMEN BERKÖZ Cemal Reşit Rey… Son zamanlarda tu kaka edilen Türk Beşleri’nden... Müzik öğreniminin tümünü Avrupa’da yapmış… Tam da Paris’te bestecilik öğrenimini tamamlamışken ve parlak bir geleceğin eşiğindeyken, yeni kurulan Cumhuriyet’in çağrısıyla yurduna dönüp İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda görev almış… Aramızdan ayrıldığı 7 Ekim 1985’e kadar çağdaş çoksesli müziğimize sayısız yapıt kazandırmış büyük bestecimiz… Müzikbilimci Cevat Memduh Altar’ın onun için “çoksesli Türk sanat müziğinin babası” demesi ne kadar doğru! Böyle bir bestecinin birçok yapıtının bugüne dek hiç çalınmamış olmasına ise şaşmamak olanaksız. Neyse ki, öğrencileri başta, genç sanatçılar ve orkestralar zaman zaman onun unutulmuş yapıtlarını dağarlarına alıp yaşama kavuşturu yorlar. Adını taşıyan konser salonunda, adını taşıyan senfoni orkestrasının, onun son öğrencilerinden Aydın Karlıbel’in yönetiminde 24 Mart’ta verdiği konser böyle bir konserdi işte. Konser, Cemal Reşit Rey’in 1935 yılında bestelediği “Başlayış / Initiation” adlı senfonik şiirinin ilkçalınışıyla başladı. Çağdaş çoksesli müziğimizin kurucularından biri olan bu büyük bestecinin bu önemli yapıtının bestelenişinden tam 77 yıl sonra ilk kez çalınmasını sağlayan öğrencileri Prof. Yalçın Tura ile Aydın Karlıbel’e teşekkürler! “Başlayış”ı Rey’in daha şanslı yapıtlarından biri, Türkiye’de ilk kez 1950’de bestelenişinden 19 yıl sonra seslendirilen “Enstantaneler” izledi. Beş fotoğrafla İstanbul’u anlatan eserin dünya ilkçalınışının ise 1932’de Paris’te Alfred Cortot yönetiminde yapıldığını ekleyelim. Dinlediğimiz üçüncü yapıt, Rey’in, Faruk Nafiz Çamlıbel’in Atatürk’ün isteği üzerine yazdığı oyunu temel alarak bestelediği “Özyurt Kantatı”ydı. 1933’te bestelenip ilk kez 1947’de çalınan bu yapıtı, CRR İstanbul Senfoni Orkestrası ile birlikte TRT Gençlik Korosu seslendirdi. Solistler soprano Ece İdil, mezzosoprano Deniz Erdoğan Likos ve bariton Caner Akgün’dü. Konser, (TRT Çocuk Korosu’nun da katılımıyla) Çocuk Esirgeme Kurumu Marşı, Denizciler Marşı ve Atatürk’ün Yüzüncü Yılı Marşı’nın ardından Onuncu Yıl Marşı’yla sona erecekti ama eremedi. “Özyurt Kantatı”nın son bölümü ve “Onuncu Yıl Marşı” bir kez daha seslendirilmeden kesilmedi alkışlar. Superman’e 130 dolar ? Kültür Servisi Çizgi roman kahramanı Superman’in yaratıcıları Jerry Siegel ile Joe Shuster’e 70 yıl önce yazılan 130 dolarlık çek, açık artırmayla satışa çıkarıldı. DC Comics şirketinin verdiği çek, kapalı kaldığı çekmecede 38 yıl kaldıktan sonra ortaya çıkmıştı. Önceki gün 1 dolardan başlayan açık artırmada çekin fiyatı 20 bin dolara yükseldi. Açık artırma 16 Nisan’da sona erecek. TÜRKİYE’NİN İLK ŞİİR KÜTÜPHANESİ Şiire dair her şey Kültür Servisi Türkiye’nin ilk “Şiir Kütüphanesi” Bursa Nilüfer Belediyesi’nin girişimiyle, Nâzım Hikmet Kültürevi’nde 31 Mart’ta kapılarını açıyor. Türkiye’nin şiir alanındaki belleğini oluşturmak üzere kurulan Şiir Kütüphanesi’nin koleksiyonununda, Türkçede yayımlanan şiir ve çeviri şiir kitapları, şiir antolojileri, şiir inceleme kitapları, şiir ya da şair hakkında hazırlanmış tez ler, şiir dergileri, şair mektupları, şair el yazıları, ses ve video kayıtları ile çeşitli afişler ve fotoğraflar yer alacak. Sağlanabilen şair eşyaları ise kütüphanede özel bir bölümde sergilenecek. Şiir kitaplarının ödünç alınıp verilebileceği, araştırmalara kaynaklık edebilecek eserlerin ise sayısallaştırılıp çevrimiçi olarak da paylaşıma sunulacağı kütüphane; yıl boyunca okuma, söyleşi, atölye ve sempozyumlara da ev sahipliği yapacak. Yanı sıra kütüphane bünyesinde, şiir sergi ve çocuk kitapları da yer alacak. Şiir Kütüphanesi’ne üyelik ve tüm hizmetlere katılım ücretsiz. ‘Yargı’ İzmir’de Kültür Servisi Barry Collins’in yazdığı, Enver Özen’in çevirdiği, Zafer Diper’in yönettiği ve sahnede 25. yılını kutlayan “Yargı” oyunu İzmir turnesinde. “Yargı”, 2 Nisan Pazartesi günü saat 20.30’da Narlıdere AKM’de, 3 Nisan Salı günü ise saat 20.30’da Çiğli Sillion’da sahnelenecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle