25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 MART 2012 PAZARTESİ 4 HABERLER Erdoğan, Obama ile yaptıkları görüşmede Suriye’de yaşananların ele alındığını söyledi ‘Suriye’de hemfikiriz’ ADI VAR KENDİ YOK Bozdağ Airbus’tan habersizmiş FIRAT KOZOK ANKARA ÖTV’deki rekor zammı savunmak için yurttaşa “Kalkıp da Porsche kullanacağına Fiat’a bin. Biraz daha düşür harcamayı” çağrısında bulunan, ancak kendisine Fransa’dan Airbus A330 uçak alan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın uçağı “buhar” oldu. CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın soru önergesini yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Böyle bir uçak yok” dedi. Erdoğan’ın yurtdışı gezilerinde daha büyük bir uçağa gereksinim duyması nedeniyle bir süre önce yeni bir Airbus A330 uçak alınmıştı. Uçağın park edileceği bir hangarın bulunmaması nedeniyle Esenboğa yerleşkesinde dev bir hangar inşaatı da eşzamanlı olarak başlatılmıştı. VIP donanımlar hariç 200 milyon dolar olan ve vergilerden muaf tutulduğu için örneklerine göre “daha ucuza” gelmesi planlanan uçağın bu yıl içinde teslim edilmesi bekleniyordu. CHP’li Aytun Çıray da, Başbakan Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde “Sayın Başbakan’a alınan bu yeni uçağın fiyatı ne kadardır, basının yazdığına göre yeni alınan FransızAlman ortak yapımı Airbus A330 uçağa VIP donanım yapılmakta imiş. Bu donanımın devlete maliyeti ne kadar olacaktır?” sorularına yanıt istemişti. Erdoğan adına sorulara yanıt veren Başbakan Yardımcısı Bozdağ, yanıtında Airbus firmasına yapılan siparişle ilgili bir bilgi bulunmadığını ifade etmişti. Çıray’ın “Airbus A330” vurgusuna karşın Bozdağ “Kayıtlarımızda Airbus firmasına ait A 330200 model uçak siparişi verilmesiyle ilgili bir bilgi bulunmamaktadır” dedi. Dış Haberler Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan Genel Kore’nin Başkenti Seul’de ABD Başkanı Barack Obama ile görüştü. İki lider ağırlıklı olarak Suriye konusunu ele alırken, Erdoğan, “Buna tabii seyirci kalmak, bunu beklemek, buna müdahale etmemek mümkün değil. Bu bizim vicdani bir görevimiz. Bu konuda gerekli olanları uluslararası hukuk çerçevesinde yapmanın gayreti içerisindeyiz ve yapacağız” dedi. Obama da “Suriye’de yaşanan ölümlere karşı yapılması gerekenler var. Sivillerin öldürülmesi kabul edilemez” diye konuştu. Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katılmak için Seul’de bulunan Erdoğan, ABD Başkanı Obama ile bir araya geldi. İki lider yaklaşık 1.5 saat süren görüşmenin ardından ortak bir açıklama yaptı. Görüşmenin çok verimli geçtiğini belirten Erdoğan, ? Erdoğan ile Obama; Suriye, İran ve PKK terörü konusunda Türkiye ve ABD’nin işbirliği içinde hareket ettiği mesajları verdi. Erdoğan, “Bölücü terörle mücadelede ABD’yi yanımızda görmek bizi ayrıca mutlu etmiştir” derken Obama da İran’ın nükleer programıyla ilgili müzakere sürecinde Türkiye’nin önemine dikkat çekti. görüşmede öncelikle Suriye konusunu ele aldıklarını bildirdi. ney Kore ziyareti dönüşü İran ziyareti ağırlıklı olarak Suriye ile ilgili olacaktır” diye konuştu. Irak’taki gelişmelerin de ele alındığını bildiren Erdoğan, “Ben inanıyorum ki gayretler Irak’taki barışın da bir an önce tesisine fırsat verecektir. Tabii bölücü terör örgütü ile verilen mücadelede ABD’yi yanımızda görmek bizleri ayrıca memnun etmiştir. Bölücü terör örgütü ile mücadelemiz zaten devam edecektir. Ama siyasi uzantılarıyla da müzakere etme şansımız mevcuttur. Kıbrıs’la ilgili de temennimiz odur ki Kıb rıs’ta beklenen geleceği yakına çekeriz” dedi. Stefan Zweig’ın Suçu Neydi? Stefan Zweig, 1942 yılında Brezilya’da karısıyla birlikte intihar etti. Eşiyle birlikte kendilerini öldürmelerinin nedeni, İkinci Dünya Savaşı’nın önlenememiş olması, bu Nazi iktidarını engelleyememiş olmaları, bu kaostan duyduğu acı ve sorumluluk idi. Bugün pek çok kişi “Adamın zoruna bak, sen nasıl engel olabilirmişsin ki bütün olup bitenlere” der. Elbette o zaman da öyle düşünen milyonlarca insan olmuştur. Nazi iktidarı sadece Naziler tarafından kurulmamıştır. Onları destekleyen işsizler, onları destekleyen büyük işadamları, onları destekleyen bilinçsiz kitleler, arkalarından sürüklenen fanatikler, sessiz kalan Almanlar. Hatta belki olacaklara ihtimal vermeyen Yahudiler bile Nazi iktidarının sessiz yardımcıları olmuştur. Hitler’i yatıştırmaya çalışan, ilk istilalarına göz yuman İngiltere Başbakanı Chamberlaine bile sorumluluğun ortağıdır. Ama Stefan Zweig farklı düşünmüştür: “Bu olan bitenlerden hepimiz sorumluyuz. Ben görevimi yapamadım. Bir yazar olarak buna engel olmalıydım” diye düşünmüştür. Sonra da kendisi için kara bir hüküm vermiş, eşiyle birlikte bu hükmün gereğini yapmışlardır. Bu olup bitenlerde bizim sorumluluğumuz var mı? ??? Uzayıp giden tutukluluklar açık haksızlıklar değil mi? Milletvekili seçilenler bile serbest bırakılmıyor. Ergenekon davasında artık neyin ne olduğu bile belirsiz. Ağır hasta tutuklular bile sağlık hizmetine kavuşamıyor. Balyoz davasında kanıtların uydurulduğu iddiaları var. Öğrenciler her gösterilerinde ağır cezalarla yargılanıyor. Burada suç var mı yok mu, elbette yargı karar verecek. Ama toplum vicdanını rahatsız eden ne çok şey var. “Bana ne,” mi, demeliyiz? “Bir şey var ki oradalar” diye rahatlamalı mıyız? “Elimden ne gelir ki?” diye sızlanmalı mıyız? “Ama muhalefet ne yapıyor ki?” diye yakınmalı mıyız? Yoksa, sorumluluk duymalı mıyız? Evet, kişisel sorumluluk. Evet, ben de sorumluyum demek. Evet, benim de bir şeyler yapmam gerekir demek. Evet, bu haksızlıkların ortağı olmamalıyım demek. Böyle başlayacaktır. Sonrası da gelecektir. Topluluklar oluşacaktır. Böyle düşünenler bir araya gelecektir. Haklılıktan yana olduklarını göstereceklerdir. Haksızlıklara engel olacaklardır. Elbette yolu budur. Ama başlangıcı? İşte o başlangıç “Ben de sorumluyum” demektir. ??? Karl Jaspers bir düşünür. “Suçun dört boyutu vardır” diyor. Cürüm suçu: Suçu işleyen fail. Siyaset suçu: Suçu işleyenleri seçen vatandaş. Ahlak suçu: Olan biteni seyreden, hiçbir şey yapmayan toplum. Metafizik suçu: Oralı olmayan dünya insanları. Düşünür, işlenen bir suçtan bütün dünya insanlarını sorumlu tutuyor. İşte, sorumluluk duymak böyle bir ahlak sorunudur. Olan bitenden yakınmaya hakkı yoktur. Eğer haksızlıklar yapılıyorsa, hepimiz suçlu olduğumuz içindir. Suç benim. Suç senin. Suç hepimizin... (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) Meşru yönetim vurgusu Obama da açıklamasında, görüşmenin büyük bir bölümünü Suriye konusuna ayırdıklarını kaydederek, “Meşru bir yönetime geçiş sürecinde birlikte çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Obama, İran’ın nükleer programıyla ilgili de “Özellikle diplomatik ilişkiler için olan sürecin kapanmakta olduğunu düşünüyoruz. Bu konuyla ilgili kesinlikle ilerleme kaydedilmesi ve etkin birtakım müzakerelere ulaşılması gerekiyor. Komşu sıfatıyla Türkiye bu sürece son derece dahil ” diye konuştu. “Özellikle PKK terörü konusunda uyumlu olduğumuzu söyleyebilirim” diyen Obama, Erdoğan’ı Chicago’da yapılacak NATO Zirvesi’ne davet etti. ‘Seyirci kalamayız’ Suriye’deki gelişmeleri değerlendirdiklerini kaydeden Erdoğan, Suriye’de yaşananların kendilerini üzdüğünü vurguladı. Erdoğan, “Bu konuda düşüncelerimizin geneli itibarıyla örtüştüğünü görmek bizleri ayrıca memnun etmiştir. Tabii bağlantılı olarak bölgede gerek İran gerekse Rusya Federasyonu ile ilgili, Çin ile ilgili bütün bu konuları da değerlendirme imkânımız oldu. Özellikle de Gü Başbakan Güney Koreli bir firmaya ‘Yerli otomuzun motorunu yapın’ dedi ‘Siz yapın arsa bizden’ ? Güney Kore’de yıllık 500 milyar dolar ciroya sahip 8 CEO’yla bir araya gelen Erdoğan, yerli otomobil üretimini doğrudan etkileyecek teşvik paketi konusunda ipuçları verdi. Dış Haberler Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Güney Koreli bir firmaya yerli otonun motorunu üretme çağrısında bulundu. Firma teklifi kabul ederse bedava arsa verilecek ve çok düşük vergi ödeyecek. Seul’de bulunan Başbakan Erdoğan, Güney Kore’de yıllık 500 milyar dolar ciroya sahip sekiz CEO’yla bir araya geldi. Erdoğan, bir firmaya yerli otonun motorunu üretme çağrısı yaptı. Firmanın CEO’su teşvik paketini beklediğini söyleyince, Erdoğan “Paketi görünce fazla dayanamayacaksınız” şeklinde yanıt verdi. Yatırım indirimi geliyor Teşvik paketinin ayrıntıları da netleşiyor. Buna göre, tedariki yüzde 50’den fazlası ithalata dayalı ürünleri (stratejik ürünler) üreten firmalara bedava arsa verilecek. Sadece bu firmalar için yatırım indirimi verilecek. Sosyal güvenlik yüklerinin büyük bölümünü devlet karşılayacak. Bu firmalar için yüzde 20 olan kurumlar vergisi düşük miktara çekilecek. Erdoğan’ın çağrıda bulunduğu firma yerli motor üretirse bu da stratejik ürün kapsamına girecek ve şirket teşvikten yararlanacak. Kız çocuğu yetiştirme sohbeti Başbakan Erdoğan ile ABD Başkanı Obama görüşmesinde “kız çocuğu yetiştirme” sohbeti de yaşandı. ABD Başkanı Obama, görüşmeye ilişkin açıklamalarının sonunda, “Sayın Başbakan’ın benimkilerden büyük iki kızı var. Bu çocukların nasıl yetiştirileceği konusunda kendisinden öneriler almaya devam edeceğim” diye konuştu. Başbakan Erdoğan ise Obama’nın bu sözleri üzerine “Üç tane de torunumun müjdesini verdim” dedi. Öte yandan Başbakan Erdoğan’ın Seul’deki temasları sırasında MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Dışişleri Bakaın Ahmet Davutoğlu da hazır bulundu. (Fotoğraflar: AA MEHMET KAMAN) TANSEL ÇÖLAŞAN ‘Laiklik kaldırılmak isteniyor’ İstanbul Haber Servisi Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Tansel Çölaşan, siyasi iktidar tarafından yapılmak istenen anayasa değişikliğine ilişkin “Bu rejimin dönüştürülmesidir. Laik devlet ve ulus devlet ortadan kaldırılmak isteniyor” dedi. Eski CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü ise “Anayasanın ilk 4 maddesine dokunulamaz. Atatürkçülerin, ulusalcıların olduğu bir platformda bu ülkenin genleriyle oynamaya 35 satılığın gücü yetmez” diye konuştu. Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Prof. Dr. Mümtaz Soysal, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’nun çağrısıyla başlatılan Milli Anayasa Forumu toplantılarının Şişli toplantısı dün Şişli Öğretmenevi’nde gerçekleştirildi. Toplantının açılışını gerçekleştiren Alemdaroğlu “Yeni Anayasa” teriminin kullanılmaması gerektiğini, yeni anayasaların devlet kurulmasında ve rejim değişikliklerinde gerçekleştiğini söyledi. Çölaşan da yeni anayasa çalışmalarının cemaat çalışması olduğunu, değişiklikle laik ve ulus devletin ortadan kaldırılacağını söyledi. ‘Üsküdar’a giderken...’ Erdoğan, başka bir firmanın temsilcisiyle ilginç bir diyaloğa da girdi. Firma yetkilisi “Yakında size gelip inşaat yatırımı yapacağız” derken, “Üsküdar’a Giderken” şarkısını söyleyince Erdoğan kendisini alkışladı. Teşvik paketinin Erdoğan’ın Kore ziyareti sonrası açıklanması bekleniyor. Kavakçı’ya ‘dosyalı’ ret TBMM Başkanlık Divanı’nın çarşamba yapacağı toplantıda, Merve Kavakçı’nın ‘haklarının iadesi’ başvurusu görüşülecek. CHP de kapsamlı bir dosya hazırladı AYŞE SAYIN ANKARA 1999’da “Amerikan yurttaşı” olduğu ortaya çıkınca milletvekilliği düşürülen Merve Kavakçı’ya “milletvekilliği haklarının iadesi” yolunu açma girişimi, bu hafta TBMM’de görüşülecek. Kavakçı’nın talebine karşı, yargı kararlarını göstererek karşı çıkacak olan CHP, hakları iade edilse de konuyu yargıya taşıyacak. TBMM Başkanlık Divanı’nın çarşamba günü yapacağı toplantıda, 18 Nisan 1999’da ka patılan Fazilet Partisi’nden İstanbul milletvekili seçilen ve 8 Mayıs’ta TBMM Genel Kurulu’nda “türbanlı” olarak yemin etmek isteyince, genel kurulu terk etmek zorunda kalan Merve Kavakçı’nın başvurusu görüşülecek. Milletvekili seçildikten kısa süre sonra, “izinsiz” olarak ABD vatandaşlığına geçtiği için milletvekilliği düşürülen Merve Kavakçı’nın “iade talebine” karşı CHP kapsamlı bir dosya hazırladı. CHP inceleme yaptı Kavakçı ile ilgili dosyayı hazırlayan CHP Bolu Milletvekili ve TBMM Kâtip Üyesi Tanju Özcan, “tutuklu milletvekilleri” emsal alınarak Merve Kavakçı’ya, milletvekili ve diğer özlük haklarının iadesinin söz konusu olamayacağını söyledi. Tutuklu milletvekillerinin, üyeliklerinin sona ermesinin söz konusu olmadığına, sadece tutukluluk nedeniyle “yemin edemediklerine” dikkat çeken Özcan, ancak Kavakçı’nın seçildikten sonra, izinsiz olarak bir başka ülkenin vatandaşlığına geçtiği için “milletvekili seçilme yeterliliğini kaybetmesi” nedeniyle üyeliğinin düşürüldüğüne işaret etti. Kavakçı’nın ABD yurttaşı olduğunun anlaşılması üzerine YSK’nin harekete geçerek, “milletvekili seçilme yeterliliği olmadığı” için üyeliğinin düşürüldüğüne ilişkin kararının Resmi Gazete’de yayımlandığına işaret eden Özcan, 21 Eylül 1999’da da TBMM’nin bu kararı uygun bulduğuna işaret etti. Özcan, “AKP çoğunluğuyla, yine de hakların iadesi yolu açılırsa yargı yoluna gideceğiz” dedi. 40 yıl geçse bile... İstanbul Haber Servisi Türkiye’de 1968 sol siyasi hareketinin önderlerinden Mahir Çayan ve 9 arkadaşının Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde bir evde 30 Mart 1972’de öldürülmeleri 40. yıldönümünde protesto edildi. Galatasaray’da “Mahir, Hüseyin, Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş” sloganıyla toplanan Devrimci Liseliler (DevLis), Ernesto Che Guevara resimleri taşıyarak yürüyüş yaptı. Grup adına yapılan açıklamada “Bizlere düşen görev, hayatın her alanında eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı koymaktır” denildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle