19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 MART 2012 ÇARŞAMBA [email protected] 14 KÜLTÜR Ünaldı, parlak piyanoyu zamanın renkleriyle denetleyerek bilge bir yorum sundu Özgür Ünaldı’yı dinlerken ÖLÜMÜNÜN 25. YILINDA HALDUN TANER Neyin Zamanaşımı? Hukukta zamanaşımı, belli hak ve yükümlülüklerin sürelerle sınırlandığı durumdur. Belirli bir süre bir hakkı kullanmaz ya da yükümlülüğünüzü yerine getirmezseniz, süre dolduğunda hukuken bağlarınızdan tümüyle kurtuluyorsunuz. Yasa yapıcıların, belki hukuku hızlandırmak, belki de bireyleri korumak için getirdikleri bir düzenleme. Alacaktı, borçtu, şuydu buydu zamanaşımına uğrar, kimse de bundan bir zarar görmez. Eşi, çocuğu, anası babası ellerinden alınanlar için zamanaşımı olabilir mi? Eren Aysan, “Hukukun zamanaşımı var, ama acının zamanaşımı yok” demiş. Elbet olmaz. Zamanaşımına sevinenler varsa hiç sevinmesinler. Büyük acılar, bütün insanlığın belleğine kazınıyor ve oradan hiç silinmiyor. Troya’nın yandığı gün gibi, Jan Dark’ın yakıldığı gün gibi, Bruno’nun yakıldığı gün gibi, Gelileo’nun dünya yine de dönüyor demesi gibi, Auschwitz, Terezin, Buchenwald, Dahau kampları gibi, Katin Ormanı gibi, Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları gibi, Vietnam’a atılan yangın bombaları gibi, Filistin’e atılan misket bombaları gibi, Sivas’ta diri diri yakılanların anısı da insanlık durdukça insanlığın alnında en kara lekelerden biri olarak kalacak. Ne yargıçların verdikleri kararlar ne kimin ne dediği ne de zamanaşımı Sivas’ı unutturabilir. On dokuz yılda olayın görünür aktörlerinin dışında gerçek sorumlularına bile ulaşamamış bir yargı düzeni, sızlayan vicdanlara ne söyleyebilir? İnsan soyu, içinde vicdan duygusu taşıdığı sürece, Sivas’ı andıkça yüzünde yüz olanların bakışları yerde olacaktır. 500 yıl önce de Sivas’ta Hızır Paşa, Pir Sultan’ı öldürtmüştü. Zamanaşımına mı uğradı? Yürü bre Hızır Paşa Senin de çarkın kırılır Güvendiğin padişahın O da bir gün devrilir Nemrut gibi Anka n’oldu Bir sinek havale oldu Davamız mahşere kaldı Yarın bu senden sorulur Okulunda anılıyor Kültür Servisi Galatasaray Eğitim Vakfı, Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının önde gelen yazarı, epik tiyatro ve kabare tiyatrosunun öncüsü Haldun Taner’i ölümünün 25. yılında bir törenle anıyor. Bugün saat 16.00’da Galatasaray Lisesi Tevfik Fikret Salonu’nda gerçekleşecek toplantıya, Galatasaray Eğitim Vakfı Başkanı İnan Kıraç’ın yanı sıra Doğan Hızlan, Murat Gülsoy, Gülriz Sururi, Ali Sirmen, Selçuk Erez, Yiğit Okur ve eşi Demet Taner konuşmacı olarak katılacak. Törende Gülsin Onay da piyanosuyla mini bir konser verecek. Galatasaray Lisesi’nde kendi adıyla bir kütüphane bulunan Türk edebiyatının usta kalemi Haldun Taner (19151986) ilk ve ortaöğrenimini Galatasaray Lisesi’nde tamamlamıştı. “Ayışığında Şamata”, “Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım”, “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı” gibi Türk tiyatro tarihinde önemli oyunlara imza atan Haldun Taner, pek çok ödüle değer görülmüştü. Taner ayrıca Türkiye’deki ilk epik tiyatro örneği olan “Keşanlı Ali Destanı” ile dünya çapında tanınıyor. Onun için Prof. Ersin Onay “Geçmişin köklü yorumcularını hatırlatmakta” demiş. Geçen hafta Özgür Ünaldı’yı Boğaziçi Üniversitesi’nde dinlerken Ersin Bey ile aynı duyguları paylaştım. Domenico Scarlatti’nin iki sonatıyla başladı. Ardından bir dönem sonrasından bir başka İtalyan besteci, Cimarosa’nın üç sonatı, J.S. Bach’ın Do Diyez Minör Prelüd ve Füg’ü ve Mozart’ın K. 281 Sonatı’yla ilk bölüm sona erdi. Bu yapıtların çoğu bugünkü piyanonun sesi için değil, klavsen ve fortepiyano için bestelenmiş. Ama Horowitz’in dediği gibi “madem elimizde bugünün parlak piyanoları var, neden onlardan yararlanmayalım”. Özgür, parlak piyanoyu zamanın renkleriyle denetleyerek bilge bir yorum sundu. İkinci bölüme 20. yüzyıl müziği yerleşmişti. Messiaen’in çok az dinlediğimiz “Çocuk İsa’ya 20 Bakış” adlı yapıtından son bölümü, Saygun’un Op.15 Sonatin’i ve Debussy’nin Su Perisi adlı prelüdü izledi. Sonunda Özgür’ün kendi yapıtları vardı. Bu bölümde sanatçının eski çağlar kadar bilinçli bir yirminci yüzyıl yorumcusu olduğunu gördük. Messiaen’in gizemli derinliğini, Debussy’nin bir sis perdesi ardındaki izlenimciliğini sergiledi. Saygun’un Sonat’ını son yıllarda böyle büyük bir coşku ve zengin bir yorumla dinlememiştim. Bu yorumculuğun önemini son zamanlarda izlediğim birkaç piyanistle kıyasladığımda şuna dikkat ettim: Özgür’ün her bir besteciye ve zamanın üslubuna saygısı bir yana, parlak bir gösteriş peşinde olan piyanistlerin, bestecileri birbirinden ayıramadığınız yorumları diğer yana! Özgür Ünaldı 1984’te Ankara’da dünyaya gelmiş, piyano öğretmenlerinden yana çok şanslı olmuş: Piyanoya Seçkin Gökbudak ile başlamış, Bilkent’te Gülnara Aziz ile çalışma şansına erişmiş. 20072010 arasında MoskovaÇaykovski Konservatuvarı’nda İrina Plotnikova’nın piyano sınıfında doktorasını tamamlamış. Moskova’da Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı’nın eğitim bursuyla okumuş. Önceki yıl Viyana’daki Brahms yarışmasında ikincilik almıştı. Rahmetli Nejat Bey kim bilir ne kadar mutlu olurdu, kendi adına bir bursla okuyup ardından Avrupa’da ödüller kazanmaya başlayan bu piyanistimizi tanısaydı. Halen Uludağ Üniversitesi Konservatuvarı’nda saat ücretli öğretmen. Bundan sonrası için yolu açık olsun, diyoruz. İki piyanist iki CD ? Bu yorumculuğun önemini son zamanlarda izlediğim birkaç piyanistle kıyasladığımda şuna dikkat ettim: Özgür’ün her bir besteciye ve zamanın üslubuna saygısı bir yana, parlak bir gösteriş peşinde olan piyanistlerin, bestecileri birbirinden ayıramadığınız yorumları diğer yana! İlginç iki CD’den söz etmek istiyorum. Her ikisinin de ortak paydası makamsal müziğin renklerini içeren piyano ezgileri. Birincisi Şahan Arzruni’nin çaldığı Ermeni besteci Komitas’ın (1869 Kütahya1935 Paris) bütün piyano yapıtlarından oluşuyor. Kalan Müzik’ten yayımlanmış. Arzruni kayıttaki usta piyanistliğinin yanı sıra müzikbilimsel olarak Komitas’ın yaşamını ve yapıtlarını inceleyen bir kitapçık da hazırlamış, bestecinin 19061916 arasında bestelediği piyano parçalarını derlemiş. Komitas’ı koro için bestelediği zengin şarkılarla tanırdım. Anadolu’dan Ermenistan’a uzanan müziğin renklerini işleyişi, geniş soluklu, zengin anlatımı hep dikkatimi çekmişti. Piyano parçaları halk danslarına dayalı. Ancak, bestecinin hüzünlü yaşamını yansıtırcasına dansların coşkusundan çok halk şarkılarının hüznü duyuluyor. Şahan Arzruni şöyle bitirmiş açıklamasını: “Komitas kendi müziğinde Debussy’nin şiirsel yaratıcılığını, Bartok’un çok güçlü mantığını, Satie’nin süssüz cazibesini ve Anton Webern’in anlatımcı sadeliğini bir araya getirmiştir. Yine de büyük usta tamamen kendine özgü bir sanatçıdır.” Doğal ki bu yapıtlar Şahan’ın bilge piyanistliğiyle gün yüzüne çıkmış. Son derece duru, bestecisinin önüne geçmeyen bir teknik. Şahan halen Amerika’da yaşıyor ama İstanbul doğumlu, Belediye Konservatuvarı’nda Ferdi Ştatzer’in yetiştirdiği bir sanatçı. Durup dinlenmeden araştırıyor, yeni projeler üretiyor. Diğer CD piyanist Hakan Ali Toker’in (1976) “Alla Turca Alla Toker” başlığını taşıyor. Usta bir piyanist olarak tanıdığımız Hakan bu kez klasik Türk müziği şarkılarını piyanoda çalmış. Bana çocukluğumda radyodan dinlediğim Feyzi Aslangil’i (19101965) anımsattı. O da peşrevler, saz semaileri sirtolar çalardı piyanonun tuşlarında. Piyano, Türk müziğinde olmayan bir çalgı. Dolayısıyla onunla çalınmış özgün yapıtlar baştan bir Batı sesiyle yola çıkıyor. Hakan, caz akorları ve polifonik süslemelerin yanı sıra bateri, akordeon, bas gitar gibi çalgılarla doğaçlama tadı da yaratmış. TYS VE PEN’DEN DÜNYA ŞİİR GÜNÜ ETKİNLİKLERİ ERKEK EGEMEN BAKIŞI ELEŞTİREN TEK ÖDÜL DÜNYA ŞİİR GÜNÜ BİLDİRİSİ’Nİ SENNUR SEZER KALEME ALDI Liseli müzisyenler Fulya Sanat’taydı ? Kültür Servisi Beşiktaş Belediyesi “Fulya Sanat Liseler Arası Müzik Festivali”nin ikincisi önceki akşam gerçekleştirildi. İstanbul genelinde toplam 9 okuldan 100’ün üzerinde genç müzisyenin katıldığı etkinlikte liseli gençler Fazıl Say’dan Beethoven’a, Brahms’tan Adele’e, Leonard Cohen’den Ray Charles’a geniş bir skalada müzikal yeteneklerini sergilediler. Festivale katılan tüm eğitmen ve öğrenciler, festival sonunda katılım sertifikalarını Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın elinden aldılar. Behzat Ç’ye ‘Altın Bamya’ Kültür Servisi Sinemada erkek egemen bakışı eleştirmek ve cinsiyetçiliğe dikkat çekmek için dağıtılan Altın Bamya Ödülleri, önceki gece Hollanda Başkonsolosluğu’nda yapılan bir törenle açıklandı. Ödüllerin, oyunculara değil karaktere, senaryo ve filmlere verilen emeğe ya da kişilere değil, ataerkil zihniyete verildiğinin altını çizen Akademi üyeleri, bu yıl da bu sembolik ödüllerin daha sonraki yıllarda aday film bulamamak dileğiyle verildiğini belirttiler. Filmmor Kadın Filmleri Festivali’nin kapanış gecesinde dağıtılan ödüllerde, Tolga Örnek’in yönettiği “Kaybedenler Kulübü”, “İzleyici Bamyası” ve “Film Ödülü”nü kazanarak, gecede öne çıkan yapım oldu. “Erkek Karakter Ödülü”nü, “Behzat Ç: Seni Kalbime Gömdüm” ile Behzat Ç., Harun ve Hayalet karakterlerinin kazandığı gecede, Handan İpekçi’nin yönettiği “Çınar Ağacı”nın bütün kadın karakterleri, “Kadın Karakter Ödülü”ne değer görüldü. “Kurtlar Vadisi Filistin” geceden senaryo dalında ödülle döndü. Homofobik filmlere verilen “Üç Buçuk Bamya Ödülü”, Şafak Sezer’in yönetip, rol aldığı “Kolpaçino Bomba”ya gitti. “Jüri Özel Tek Başlı Bamya Ödülü” ise “Misafir”, “Ağır Abi” ve “Günah Keçisi” filmleri arasında paylaştırıldı. “Eşekarısı Cinsiyetçi Dil Ödülü”nü ise Onur Ünlü’nün Altın Koza ödüllü filmi “Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi” kazandı. “Behzat Ç: Seni Kalbime Gömdüm” İstanbul’un iki yakası şiir Kültür Servisi 21 Mart Dün son etkinliğindeyse Galeri Işık İs “Kadınlar İçin Söylenmiştir” ya Şiir Günü, bugün İstanbul’un tanbul’da saat 17.30’da 37 hey adlı antolojisinden şiirler sunuher iki yakasındaki çeşitli etkin keltıraşın 37 şiirden esinlenerek lacak. Geçen yılın PEN Şiir Ödüyaptığı heykellerle şiirler, “Esin lü’nü kazanan Sait Maden’in liklerle kutlanacak. Türkiye Yazarlar Sendikası’nın mi Şeytan mı?” adlı kokteylser Baudelaire çevirilerine değinidüzenlediği etkinlikler, bugün giyle izleyicilerle ve okurlarla bu lecek. Sennur Sezer’in “Dilsiz Dengbêj” adlı kitabından bir şisaat 11.00’de Kadıköy’de Be luşacak. Türkiye PEN Kulübü’nün ir ile ikinci bölüme geçilecek. şiktaş İskelesi’nde Şiir Günü Bilİkinci bölümde, PEN Barış dirisi’nin okunmasıyla başlaya Dünya Şiir Günü etkinliği ise, buiçin Yazarlar Komitesi cak. Bildirinin okunmasının ar gün saat 19.0020.30’da İstiklal Başkanı Gülsüm Cengiz dından vapurla Beşiktaş’a geçi Caddesi’ndeki Franbu yılın PEN Şiir Ödülecek, vapurda şiirler okunup lan a e lü’nü kazanan Sennur yolculara şiirler ve şiir m le a k i isi’n ir d il B r ü ü ile ilgili bir kodergileri dağıtılacak. n lt ü ü Şiir G Fransız K lü Sezer l u b n ta ? Dünya nuşma yapacak. SeBeşiktaş İskelesi’nde de İs n er’e bugü Kulübü’nün Şiir Ödü z e S r zer’den şiirler paybildirinin okunmasının u n n e S kiye PEN r ü T laşılacak ve kenardından Beşiktaş Çarşıe d n i’ z Merke sunulacak. disine Türsı’nda yine şiir dergileri kiye PEN Kulüve şiirler dağıtılacak. sız Kültür Mer bü’nün Şiir Ödülü Sendikanın ikinci etkinkezi’nde yapılacak. Dünyada tu takdim edilecek. Arliği ise, Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Maslak tuklu yazar ve gazetecileri tem dından Sezer, kaleKampusu’nda saat 15.00’te dü silen sahnede bir “Boş İskemle” me aldığı Dünya Şiir Günü Bildirisi’ni zenlenecek bir panel olacak. de yer alacak. İlk bölümde Tarık Günersel, okuyacak. Mustafa Köz’ün yöneteceği “SaDramaturg Özge Ökten’in sunatta Yaratı Süreci” başlıklı Sivas katliamında yitirilen aypanele, Prof. Meriç Hızal, Prof. dınlardan Metin Altıok ile Beh nacağı etkinliğin üçüncü bölüDr. Zeynep Sayın, sanat eleştir çet Aysan’ın birer şiirini sunacak. münde, Fransa’dan davetli olarak meni Canan Beykal ve şair Sa Bunu, Bağımsız Çin PEN Mer gelen PEN Uluslararası Yönetim lih Bolat konuşmacı olarak katı kezi’nin hapiste olan önceki baş Kurulu Üyesi ve Fransa PEN lacak. Panelin ardından Oya Uy kanı Liu Şiaobo ile İzmir’de ha Başkanı Sylvestre Clancier ile sal, Gülce Başer, Osman Serhat piste olan PEN üyesi Halim Ya sohbet yer alacak ve Clancive Hüseyin Alemdar şiirlerini zıcı’dan birer şiir izleyecek. Se er’den şiirler Prof. Dr. Levent lim Temo’nun “Kürt Şiiri An Yılmaz’ın çevirileriyle paylaşıokuyacak. Sendikanın düzenlediği günün tolojisi” ile Gülsüm Cengiz’in lacak. Şiir çağının yankısıdır Şiir, çağının seslerinin yankısını taşır: Kahkahalar, çığlıklar, ıslıklar... Aşk şarkılarına marşlar karışır, ağıtlara çocuk sesleri. Çoksesli bir korodur şiir, bir orkestra. Şairler hükümdarlara övgüler yazsalar da bu sesleri şiirin orkestrasına ekleyemezler. Bir yıl geçmeden yıpranır gider o övgülerin kumaşı. Eskimeyen, yaşamaya övgüdür, adalete, aşka. Bir de diktatörlere yazılmış alaylar eskimez, bin yıllarca. Şairler söz ustasıdır. Anadildir ustalığın nedeni. Vay şairlere ana dilini yasaklayana. Vay insanlara şiiri yasaklayanlara! Her dilde aşağılanmalı insanın düş gördüğü dilde yazmasını, şarkı söylemesini engelleyenler. Onlar için sövgüler bile armağan sayılmalı. Adları silinmeli tarihten. Şiir, çağının seslerinin yankısıdır. Şair bu sesleri işler olan gücüyle. Aşk şarkıları, yaşama övgüleri duyulsun ister şiirinde. Hıçkırıklar aşktan kopsun, bir ağlayış olacaksa çocuğun ilk ağlayışı olsun. Ve kadınlar, sesleri yüzyıllardır savaşları lanetlemekten yorgun, ağıtlardan kısık, şiirler söylerler güzel günler için, rüzgâra karışır. Onlara şiir yazılmaz, yazılanlar aşka övgüdür belki. Şiir, çağının seslerinin yankısıdır. Sokaklardan kopup gelen seslerin uğultusudur. Zafer şiirlerinde ölen askerlerin analarının ağıdı duyulur. Aç çocuk ağlayışları ve dul kadınların çığlıkları. Bu yüzden ürperir bu şiirleri okuyanlar. Çağının seslerinin yankısı duyulur şiirde. Şiirinde güzel seslerin yer almasını isteyen şairin işi zordur. Çünkü açlığı, savaşları durdurmak için uğraşmak zorundadır. O şairlerin seslerini duyarız, çocuk seslerine kulak verdiğimizde. İzmir’den ‘Dansa Davet’ ? Kültür Servisi Ege Üniversitesi tarafından bu yıl beşinci kez düzenlenecek “Dansa Davet Festivali”nin kapıları bugün açılıyor. ‘Modern dans’ temasıyla 23 Mart Cuma gününe kadar devam edecek olan festivalde atölye çalışmaları, eğitimler, sunumlar ve performans gösterileri yer alacak. Sanat danışmanlığını ve küratörlüğünü, Devlet Opera ve Balesi’nin koreografı Beyhan Murphy’nin üstlendiği festivale 50’nin üzerinde uzman dansçı, eğitmen ve koreograf katılacak. www.dansadavet.ege.edu.tr Opus Amadeus Oda Müziği Festivali’nde bugün ? Kültür Servisi Opus Amadeus Oda Müziği Festivali, Budapeşte Corelli Consort Oda Müziği Topluluğu’nun “Egzotik Barok Renkler ve Sürprizler” temalı konseri ile devam ediyor. Bugün saat 20.00’de Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nda gerçekleştirilecek konserde, Bach, Vivaldi, Corelli ve Handel’in barok eserlerini seslendirecek olan Corelli Consort, günümüzün sevilen bestecilerinden György Kurtag’ın “Remembrance Noise” adlı eserinin Türkiye prömiyerini; başarılı Macar besteci Gyula Fekete’nin 2012 senesinde bestelediği “Caz Fragmanları” adlı eserinin ise dünya ve Türkiye prömiyerlerini gerçekleştirecek. CSO VE ANTDOB’DA YENİ MÜDÜRLER BELLİ OLDU ANTDOB’un başına Çebi getirildi SELDA GÜNEYSU ANKARA Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda (CSO) sanatçılar yeni müdürlerini seçti. Kurumda yapılan genel kurulun ardından CSO Müdürlüğü’ne yeniden fagot sanatçısı Tahsin Arslan getirildi. Antalya Devlet Opera ve Balesi’nin (ANTDOB) başına da Devlet Opera ve Balesi (DOB) Genel Müdürü Prof. Rengim Gökmen’in önerisiyle, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın onayı sonucunda Nilay Genç Çebi atandı. CSO müdür yardımcısı korno sanatçısı Bekir Çamcı olurken CSO yönetim kurulu üyeleri ise trompet sanatçısı Cem Sevgi, keman sanatçısı Tuğba Tamer Türeli ile korno sanatçısı Mustafa Kofalı’dan oluştu. CSO’nun bir önceki yönetimi de aynı isimlerden oluşuyordu. Temmuz 2010 tarihinde ANTDOB’un müdürlüğü görevini vekaleten yöneten Genç Çebi, asaletini aldı. Genç Çebi göreve geldiği 2010 yılında yaşama geçirdiği “1 Piyano 4 Solist” ve “Mavi Enstrüman” gibi sosyal sorumluluk projeleri ile de dikkat çekmişti. Pirselimoğlu filmleri Atina’da ? Kültür Servisi Tayfun Pirselimoğlu filmleri “İstanbul’dan Esen Rüzgâr” başlığı altında Atinalı sinemaseverlerle buluşacak. Bir sanat inisiyatifi olan Kakes Pares ile Atina Film Arşivi ortaklığında Pirselimoğlu’nun kısa filmleri “Dayım” ve “Sükut Altındır”ın yanı sıra “Hiçbiryerde”, “Rıza”, “Pus” ve “Saç” filmleri 2228 Mart tarihleri arasında Atina Film Arşivi Merkezi’nde gösterilecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle