18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 MART 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Hak isteyen öğrencilere ‘Okuldan atılırsınız!’ tehdidi 5 çalışması içinde olduk. Hazırladığımız projeyi olgunlaştırdık. Ne var ki gerekli adımları atamıyorduk. Partinin harcamaları konusunda yetkili kişi Genel Sekreter Suat Pamukçu idi. Kendisiyle konuşuyorduk, Genel Başkan(Recai Kutan) talimat veriyordu, ama Pamukçu gereğini yapmıyordu. Sonunda talimatın Hoca tarafından verilmesi gerektiğini söyledi. Hoca’ya gittik, projeyi anlattık ama para konusu bir türlü hallolmadı... Bu sadece bizim için geçerli değildi. Partinin bütün birimleri bu bıktırıcı süreçle muhataptı... Geçmişte yine böyle sıkıntılar varmış ve konu Hoca’ya götürülmüş. Hoca tarafları çağırmış, dinledikten sonra işi yaptıran arkadaşa dönerek ‘Senin görevin bu işi yapmak, onun (parayı vermeyen arkadaş) görevi de vermemek’ demiş... İşi yaptıran kişinin parayı bir şekilde temin etmesi isteniyordu, ne var ki para tek bir merkezde toplanıyor ve oradan harcanıyordu.” ‘Rektör zulmü’ OZAN YAYMAN Miras Kavgası Sürerken Erbakan’ın Para İşleriyle İlgili Bir Anekdot Eski Başbakan Necmettin Erbakan’ın ölümünün birinci yılında, çocukları ve damatları arasında patlak veren miras kavgasının kişisel servetinin yanı sıra “cihat” diye tanımlanan Milli Görüş davasının 40 yıllık birikimi olduğuna dair tartışmalar sürüyor. Mahkemelik olan kavganın, Erbakan’ın kişisel para ve malvarlığı yanında kurduğu partilerin kapatılması nedeniyle hazineye para kaptırmamak için tanınmayan isimler üzerinde kayıtlı bulunan davanın tüm servetinin paylaşımı için yapıldığı belirtiliyor. Erbakan partilerinin tamamının ikinci adamı konumundaki Oğuzhan Asiltürk’ün de şimdi bu paranın Erbakan’ın çocukları ve damatları tarafından zimmetlerine geçirilmesini önlemeye çalıştığı anlatılıyor. Bütün sır Erbakan’ın para trafiğini yönetme biçimi. Erbakan yasaklı olduğu dönemlerde de “emanetçi” genel başkanların başında olduğu partilerde para trafiğini bizzat kontrol ediyordu. Erbakan’ın yine siyaset yasaklısı olduğu dönemde SP’de genel başkan yardımcılığı yapan eski Rize milletvekili Mehmet Bekaroğlu, Erbakan’ın para konusundaki tutumuna ilişkin bir olayı, “Adil Düzen’den Dünya Gerçeklerine: Siyasetin Sonu” adlı kitabında şöyle anlatıyor: “FP döneminden itibaren bir araştırma ve strateji merkezi kurma İZMİR Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nde Rektör Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli’ye Mustafa Kemal’in izinde olduklarını söyleyerek tartışmaya neden olan ve çeşitli cezaların ardından okuldan atılan öğrenci Erdem Özdemir “Manisa’da, gençlere yönelik 16 yıl önce polis işkencesi vardı. Günümüzde rektör zulmü yaşanıyor” dedi. Fen Edebiyat Fakültesi biyoloji bölümü 3. sınıf öğrencisi olan ve Türkiye Gençlik Birliği üyesi Özdemir, arkadaşlarıyla birlikte, 2010 Aralık ayında CBÜ’yü ziyaret eden Bülent Arınç’ı, protesto etmek istedi. Özdemir, Arınç’ı, Atatürk ilkelerine aykırı davrandığı için protesto edeceklerini bildirdi. Ancak bu sırada Rektör Pakdemirli’nin sert tavrıyla karşılaştı. Özdemir sürecin sonunda okuldan atıldı. Özdemir, yaşadıkları karşısında geri adım atmaya niyeti olmadığını söyleyerek, “CBÜ yönetiminin aldığı bu karar, orada, bilim üretilemeyeceğine dair somut delildir. İfade özgürlüğü, rektör tarafından kısıtlanmıştır. Rektör, son bir yıldır her platformda, hakkımda terörist, anarşist diyerek kişilik haklarıma saldırmıştır” dedi. Bir yumurtaya 5 yıl hapis istemi Haber Merkezi İzmir Ege Üniversitesi’nde AB’den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış’a yumurta atan öğrenci E.Ç’ye “kasten yaralama” suçundan 5 yıl, “AKP def ol, üniversiteler bizimdir” sloganı atan A.D’ye ise 2 yıl hapis cezası istendi. Savcılık tarafından hazırlanan iddanamede Bağış’ın, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralandığı yönündeki doktor raporuna yer verilirken öğrencilerden E.Ç’ye “kasten yaralama” suçundan 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle, “AKP def ol, üniversiteler bizimdir” sloganını atan A.D’ye ise 2 yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı. Davanın önümüzdeki günlerde sulh ceza mahkemesinde görülmeye başlanacağı bildirildi. Yanarak ölen 11 işçi ve Marx’ın çırası Geçen hafta Sivas yangını zamanaşımına gömülürken, ancak Türkiye’de olur dedirtecek bir cinayetle Esenyurt’ta 11 işçi çadırda yanarak can verdi. Bunun üzerine CHP’nin TBMM Genel Kurulu’nda “işçi sağlığı ve güvenliği” konusunda verdiği grup önerisinin tartışmalarında komünizmin, Marksizmin kurucusu Karl Marx tartışması yaşandı. BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, CHP’nin önerisini destekleyeceklerini söylemesine karşın, sorunun “İşsizliğin yüksek oranda seyrettiği ülkemizde vatandaşlarımızın öncelikle gelir getirici bir işe sahip olma istekleri işçi sağlığı ve güvenliği taleplerini göz ardı etmelerine yol açıyor” ifadesiyle adlandırılmasını da eleştirdi. “Dün (15 Mart) Karl Marx’ın ölüm yıldönümüydü. Sosyal demokratlara da çıra olacak çok önemli sözleri vardır bu konuda. ‘Canı rahmet istedi’ ” diye söze başlayan Önder’e, MHP’li Özcan Yeniçeri, “Mevlit okutsaydınız mevlit!” diye laf attı. Bunun üzerine Önder, “Mevlit de AKP de payını aldı: “Zaten hükümetin resmi görüşü de o. Sizin söylediğiniz hükümetin resmi görüşünden farklı değil ki. İşte, biraz önce iktidar sözcüsü ya da konuşmacı, hatip dedi ki: ‘Efendim, eğitim de şart.’ Eh, teşekkür ederiz yani bunu bilmiyorduk, aydınlandık. Eğitim şart. İlkokuldan başlatacağına, bütün işyerlerinde resmi çalışma sürelerinde bu eğitimi söyle bakayım. TİSK size nasıl zılgıt çekti? Getirdiğiniz yönetmelikten nasıl geri adım attınız? TİSK dedi ki, ‘Bu yasa... aman neuzübillah, yatırımcı kalmaz.’ AKP’yi diken üstü dikecek bir şey. ‘Yatırımcı kalmaz, para gider’ dedi mi ödleri kopuyor; can gitmiş, umurlarında değil. Olay budur arkadaşlar. Sizin eğer bu işe niyetiniz ve gönlünüz varsa yapmanız gereken şey iki: Bir; bu verileri tahrif etmeyeceksiniz, doğru okumayı bileceksiniz eğer kasıt yoksa, cahillik var. İki; bu taşeronlaştırma belasından ve vebalinden kendinizi uzak tutacaksınız.” Türkiye’de gazetecilik ateşle oyun es: Washington Tim a d Medya baskı altın WASHINGTON (ANKA) Gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın tahliyeleri ve Türkiye’de tutuklu gazeteciler sorunu, yabancı medyada yer almaya devam ediyor. Washington Times gazetesince yayımlanan bir makalede Türkiye’de gazetecilik “ateşle oynama”ya benzetildi. Makalede “ABD yönetimine acımasızca hücum eden, Jay Leno gibi komedyenler, kuşkusuz ki sanatlarını Türkiye’de yapmış olsa, kendilerini bir idam mangası önünde bulurlardı” gibi sözler öne sürüldü. Washington Times, yazar Luke Montgomery imzasını taşıyan “Ateşle Oynamak. Türkiye’de gazetecilik” başlıklı bir makale yayımladı. Montgomery, serbest kalan gazeteciler için “Suçları? Yazmaktır. Hayır, bekle. Saçmaladım (..) Suçları, rejime karşı yazmaktır” ifadelerini kullandı. Bunun ardından “Türkiye’de midir? Bir hata olmalı. Aynı ülkeden mi söz ediyoruz? Ortadoğu’nun favori yükselen piyasası? AB’ye aday ülke mi?” gibi sorular sıraladıktan sonra “Maalesef, evet” yanıtını veren Montgomery, “Türkiye, muhalif oldukları için gazetecileri cezaevine gönderiyor” diye yazdı. ‘Kart mecburi...’ Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi’nin (MKÜ) bir banka ile yaptığı anlaşma çerçevesinde 10 TL karşılığında dağıtılmaya başlanan çipli kartlar öğrenciler ile üniversite yönetimini karşı karşıya getirdi. Rektörlük, fakülte binalarına astığı yazı ile protestoya hazırlanan öğrencileri uyardı. Rektör Prof. Dr. Hüsnü Salih Güder imzalı yazıda, protestocular hakkında işlem yapılacağı belirtildi. Duyuru üniversitenin değişik yerlerine asıldı. okuturuz. Din konusunda sizden çok daha kıymetli görüşleri var Marx’ın” karşılığını verdi. Yeniçeri, yine aynı sözleri tekrarlayınca Önder, ismini de bilmediği için Yeniçeri nezdinde tüm MHP’lilere yüklendi: “Sayın MHP’iler, dini bilginiz zayıf; ölüden hüküm kalkar. AKP’lilere söyleyin, size öğretsinler.” Yeniçeri, bu sözlere, “Sana öğretsinler” karşılığını verirken Önder, CHP’nin önerisine ilişkin eleştirisinin nedenini açıklayabildi: Sırrı Süreyya Önder’in eleştirilerinden ‘Yandaş’ medya, ‘yandaş’ AA, ‘yandaş’ sendika Medya büyük bir dönüşüm, değişim döneminden geçiyor. Ekranlardan tanıdık yüzler çekiliyor, uzaklaştırılıyor; gazetelerde köşeler boşalıyor, muhalif sesler susturuluyor. “Yandaş” medya ile yetinmeyen iktidar, şimdi de Anadolu Ajansı’na (AA) el attı. Ajansta uzun süredir emekliliğe zorlama, Mogadişu’ya “tayin etme”, 80’den fazla kişiyi emekli etme, yandaş medya organlarından eleman alımı vb. uygulamalardan haberdardık. Son olarak sıra sendikaya, TGS’ye geldi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın TGS’yi hedef alan sözlerinden sonra ajans çalışanlarına sendikadan istifa etmeleri için baskılar yoğunlaştı. Geçen hafta köşemizde CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur’un Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a “Türkİş’e bağlı TGS’nin yetkisi düşürülerek Hakİş’e bağlı yeni bir sendika kurulması iddiaları doğru mudur” sorusunu yönelttiğini aktarmıştık. Yanıt için fazla beklememiz gerekmedi. Geçen hafta alelacele bir sendika kuruldu. Ajanstaki AKP damgasını, haberlerde de izlemek olanaklı. Son olarak Sivas davasının zamanaşımına uğraması sonrasında yaşanan olaylarda “Türkiye’nin sesini dünyaya duyurmak” için kurulan AA’nın nasıl bir “çarpıtma” içinde olduğunu gördük. Katliam sanıklarının zamanaşımıyla kurtulmasını protesto edenlere polis gaz bombası atarken, meslektaşımız Serdar Özsoy da yaralandı. AA’ya göre olay şöyle cereyan etti: “Olaylar sırasında Milliyet gazetesi foto muhabiri Serdar Özsoy da başına taş isabet etmesi sonucu yaralanarak, arkadaşları tarafından hastaneye kaldırıldı.” Özsoy ise polisin yüzüne gaz bombası attığını anlattı... Kaybettiğimiz, tehlikede olan sadece mesleki örgütlenme özgürlüğümüz, sendika özgürlüğümüz değil; yurttaşların haber alma hakkı da tehdit altında... Türey Köse, Ayşe Sayın, Erdem Gül, Mahmut Lıcalı [email protected] C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle