23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 MART 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 Borlar Özelleşiyor KP, bor madenlerin devlet A eliyle işletilmesini öngören yasayı değiştiriyor: Kongrelerden izlenimler HP’nin Yenimahalle, kongrede 400 delegeden C Mamak, Keçiören, ancak 229’unun oyunu Çankaya ilçe kongrelerinden toplayabildi. notlar: Kavga dövüş değişen tüzük gereği “çarşaf liste” (yani isteyenin istediği adaya oy vermesi) öncelikli olması gerekirken tüm kongrelerde, hep antidemokratik bulunmuş olan “blok liste”ler (önceden belirlenmiş ve listelenmiş adaylara oy verilmesi) oylandı. Yenimahalle İlçe Başkanı, ilçe delegelerini kendisi seçti. Seçtikleri, karşısında liste çıkardı. Başkan 224 oy aldı, karşısındakiler 160 oy. Mamak’ta ilçe başkanı 195 oy aldı, karşısındakiler 193 oy. Çankaya İlçe Başkanı, 400 ilçe delegesini kendisi seçti. Başka aday olmamasına karşın 227 oy alabildi. Keçiören’de de aynı süreç işledi. Başkan, blok listeyle tek aday olarak girdiği Başkanlara yönelik delege muhalefetinin nedeninin ideolojik bir ayrışmadan mı kaynaklandığını araştırdık. Hayır! Ayrışma tümüyle bireysel beklentilerden kaynaklanıyordu. Bir dikkat çekici saptama daha: Parti içinde ciddi bir bölgeleşme görüldü. Örneğin, Sivaslılar kimi destekliyorsa, Tuncelililer öbür yanı tuttular. Çankaya kongresinde il delegeliğine seçilen Cafer Yıldız’ın konuşması da dikkat çekiciydi: “Diyarbakır, Kürdistan’ın başkentidir. Kürt halkına zulüm yapılmıştır. Boş işleri bırakalım da, Dersim’de insanlar mağaralara tıkılıp zehirli gazlarla nasıl da kıyıma uğratıldılar, bunları konuşalım.” “Bu madenlerin üretimi ve zenginleştirilmesi, teknik, ticari ve ekonomik sebeplerle, ürünün mülkiyeti teşekkülde kalmak üzere ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürebilirler, ancak üçüncü şahıslara gördürülecek işlerin ihale süresinin üç yıldan fazla olması durumunda konuya ilişkin talepler Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara bağlanır.” Maden Mühendisleri Odası’na göre, değişikliğin tek anlamı var, o da borların özelleştirilmesi. Altyapısı hazırlanmış zaten: “Rio Tinto / US Borax gibi şirketler bor madenimiz ile ilgilenmektedir. Şirket, Avustralyalı uzantısı firma üzerinden bu amacına ulaşmak istemektedir. Başbakan Erdoğan, Avustralya’da ‘Eti Maden’in özelleştirileceğine’ ilişkin açıklamalar yapmış ve dönemin Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, 2005’teki Avustralya gezisinde ‘BHPBilliton’un, Türkiye borunun zenginleştirilmesine talip olduğunu, Türkiye’de yatırım yapmak istediğini’ söylemişti. Tüzmen, açıkça bu firmalara destek vereceklerini belirtmişti. TürkiyeAvustralya Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması da, şirketin dünya bor rezervlerinin yüzde 70’ine sahip Türkiye’nin borlarını işletmek istediğini içermektedir. 5 yıllık süreci kapsayan anlaşmada, Avustralyalı şirketlere çeşitli imtiyazlar sağlanacağı belirtilmektedir.” Kitap Fuarları Bursa Kitap Fuarı dün akşam sona erdi. Bu fuarın öne çıkan özelliği 10. yaşını kutlamasının yanı sıra geçen yıla göre yüzde 26 oranında bir büyüme gerçekleştirmiş olmasıydı. Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle TÜYAP, İstanbul dışında Adana, Antalya, Bursa, İzmir ve Diyarbakır’da kitap fuarları düzenliyor. Bu fuarlara gerek yayıncılar gerekse kitapseverler tarafından her yıl artarak gösterilen ilgi Türkiye’de “kitap”ın yeniden değer kazandığını gösteriyor. Geçen yıl ülkemizde yaklaşık 42 bin çeşit kitap yayımlanmıştı, bu kitapların toplam baskı sayısı ise 400 milyonun çok üzerindeydi. Bunlar toplumumuz adına hiç kuşkusuz sevindirici gelişmelerdir. TÜYAP, ilk İstanbul Kitap Fuarı’nın düzenlendiği 1982 yılından bu yana kitap okumanın Türkiye genelinde yaygınlaşması için çaba harcıyor. Doğal ki bu çabasında yek başına değil, başta iş ortağı Türkiye Yayıncılar Birliği olmak üzere yayınevlerinden, Uluslararası PEN Türkiye Merkezi, Türkiye Yazarlar Sendikası, Edebiyatçılar Derneği, Dil Derneği gibi kuruluşlardan, çok çeşitli sivil toplum örgütlerinden, yerel yönetimlerden destek görüyor. Son yıllarda, özellikle uluslararası açılım çalışmalarında TC Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın katkılarını da belirtmek gerekiyor. 270 yayınevi ve yayıncılık çalışmaları yapan sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenen 10. Bursa Kitap Fuarı 242 bin 300 ziyaretçi tarafından gezildi. Önümüzdeki ay kitap fuarı İzmir’e taşınıyor. 17. İzmir Kitap Fuarı 1422 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek. Oradan da ver elini Diyarbakır… ??? 14.03.2012 tarihli yazımda şunları yazmıştım: “Geçen cumartesi günü 10. Bursa Kitap Fuarı açıldı. Bu fuar gerek alan büyüklüğü gerekse katılımcı yayınevi ve ziyaretçi sayısı açısından İstanbul Kitap Fuarı’ndan sonra Türkiye’de düzenlenen en büyük kitap fuarıdır. Bursa ve çevresi için önemli bir kültür etkinliği olan bu fuarın açılış törenine 11 AKP’li milletvekilinden dördü katılırken 5 CHP’li milletvekilinden (İlhan Demiröz, Kemal Ekinci, Aykan Eldemir, Sena Kaleli, Turhan Tayan) hiçbiri katılmadı. Binlerce Bursalı kitapseverin, yüzlerce yayıncının, yazarın, sanatçının, kültür insanının katıldığı bir etkinlikten CHP’li milletvekillerinin uzak durmaları, bu partiye umut bağlamış olan insanları üzüyor. Bu uzak duruşa bir anlam veremiyorlar. Belki bir açıklayan olur da nedenini hep birlikte öğreniriz.” İzleyen günlerde adını andığım sayın milletvekilleri beni aradılar. Sayın Sena Kaleli 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü kutlamaları nedeniyle Bursa dışında bulunduğundan, Sayın Aykan Eldemir de Arnavutluk’ta bir toplantıya katıldığından fuar açılışında bulunamamışlar. Diğer milletvekilleri ise 4+4+4 tasarısı görüşmelerine ilişkin olarak CHP Genel Merkezi tarafından Ankara’ya çağrıldıklarından açılışa katılamamışlar. Hiç kuşkusuz bunlar anlayışla karşılanması gereken geçerli nedenlerdir. ??? Sayın CHP Bursa milletvekillerine bu ince davranışları nedeniyle teşekkür ediyor, fakat bir öneride bulunmaktan da geri duramıyorum. Çeşitli kuruluşlar tarafından yapılan kamuoyu araştırmaları nasıl oluyorsa genel seçimler bağlamında AKP’nin yükselişte olduğunu, CHP’nin ise yüzde 20’de kaldığını gösteriyor. “Nasıl oluyorsa” diyorum, çünkü farklı kentlerde çeşitli kesimlerden insanlarla yaptığım görüşmeler AKP’nin güç yitirdiğini, örgütünün toplumla kaynaştığı kentlerde CHP oylarının yükseldiğini ortaya koyuyor. Bu bakımdan CHP örgütleri kadar milletvekillerinin de seçim bölgelerinde halkın arasına karışarak halkla omuz omuza çalışmalar yapması gerekiyor. Genel merkez mi karar alır, yoksa bölge milletvekilleri mi aralarında iş bölümü yaparlar, bilmiyorum, fakat yasama çalışmalarının dışındaki günlerde birden fazla milletvekili bulunan bölgelerde en az bir milletvekilinin “nöbetçi” kalmasını elzem bir görevlendirme olarak değerlendiriyorum. Değerli okurlarım, sizler bu yazıyı okurken, ben İtalya yolunda olacağım. Bologna’da dünyanın en önemli çocuk ve gençlik kitapları fuarı açılıyor. Bakalım, orada neler oluyor? ecep Tayyip R Erdoğan, Türkiye’ye gelen CIA Başkanı David dan Hukukçu dostlarımız, ileri yargımız iler: ilett üntü gör iki alarına 1 Gaziantep’de bir yargıç, duruşm ş. rmu lıyo baş ile besmele yeni alınan kimi 2 Taşeron aracılığıyla Danıştay’a alelacele ınca yan işçi 11 personel, İstanbul’da sigortalı yapılmış. İleri yargı Petraeus ile uzun uzun görüştü. ABD’nin merkezi komutanlığını yapmış, Irak’ta, Afganistan’da komutan olarak bulunmuş bir istihbaratçı ile Başbakan düzeyinde niye görüşülür? CHP’li Osman Korutürk de tuhaf buluyor bu görüşmeyi: “Bana doğal gelmedi bu temas. CIA’nın buradaki karşılığı MİT Müsteşarı’dır. MİT Müsteşarı ABD’ye gittiği zaman Obama ile görüşebilir mi örneğin?” Diplomatik açıdan doğal olmasa da hem Doğal olmayan temas AKP’nin güdümlü dış politikasına hem de ABD’nin AKP’yi taşeron olarak kullanma amacına uygun düşüyor BaşbakanCIA Başkanı görüşmesi. Osman Korutürk, bu çerçeve içine Suriye’nin oturduğu kanısında: “İktidar, Esad rejiminin kolaylıkla gideceği kanısındaydı. Oysa, tam tersi görünüyor şimdi. Suriye’de Rusya ve Çin’in rolünü çok küçümsediler. Dışişleri Bakanı, Çin ve Rusya’nın, Suriye sorununa yönelik taktiksel yaklaşımları olduğunu ileri sürüyor. Oysa, onların taktiksel değil, Suriye’deki varlıklarının idamesine yönelik stratejik yaklaşımları söz konusu ve sıkıntı çıkaracakları belli. Bölgede rahatsızlık duyduğu konuları kendisinin değil, başkalarının gücünü kullanarak gidermek amacındaki ABD, şimdi Türkiye vasıtasıyla ne yapabileceğine bakıyor. Suriye’deki muhalifleri desteklemeye çalışıyorlar. Muhalifler de kendi aralarında tutarlı değiller. En büyük muhalif ağırlık Müslüman Kardeşler olarak gözüküyor. CIA Başkanı, Türkiye’ye bütün bunları konuşmaya gelmiştir, ama Suriye’de kolaylıkla rejimin değişebileceğini sanırken, bu kadar kolay olmayacağını onların da gördüklerini sanıyorum. ABD’nin politikasının kolaylıkla işlemeyeceği görülüyor.” AKPABD AŞ, Türkiye’yi Irak bataklığına itememişti, şimdi Suriye’ye sürüklüyor. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ‘Bir Kara Leke’ ve ‘İnsanlık Suçu’ 1993 yılının 2 Temmuz günü, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde “kara bir gün” olarak yer almıştır. 2 Temmuz 1993 günü Sivas’ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri düzenlenmiş, ancak şenlik olarak düzenlenen günü aydınlık ve uygarlık düşmanları, “insan avına” dönüştürmüştür. Yönetilip yönlendirilen ve “tetikçi” olarak kullanılan 20. yüzyılın “insan avcıları”, davet üzerine Sivas’a gelip Madımak Oteli’nde kalan 33 yazar, ozan ve düşünür ile 2 de otel çalışanını yakarak, dumandan boğarak öldürmüşlerdir. İnsan avcılarından oluşan grup, önce hükümet konağını taşlamaya ve slogan atmaya başlar, sonra Madımak Oteli’ne ulaşır, Madımak Oteli önündeki araçlar yakılır ve otel taş yağmuruna tutulur. Sonra da Madımak Oteli yakılır. İnsan avcılarının elinden kaçıp otele sığınmış olan Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve Hasret Güntekin’in de içinde bulunduğu 35 kişi yanarak ve dumandan boğularak yaşamını yitirir. İtfaiye merdiveniyle kaçmaya çalışan Aziz Nesin, bir görevli tarafından önce merdivende saldırıya uğrar ve yaralanır. Görevli, Aziz Nesin’i merdivenden itfaiye aracı etrafında toplanan azgın kalabalığa doğru iter. Başından yaralanan Aziz Nesin’i linç girişiminden araya giren polisler kurtarır. Sanat, kültür ve uygarlık düşmanlarının ve “insanlık suçu” işleyenlerin “ödüllendirildiği” toplumlar ne denli ileri teknolojiye sahip olurlarsa olsunlar, çağdaş uygarlık düzeyinin yanına bile yaklaşamazlar. Ortaçağda ateş, “kutsal amaçlar” için insan yakmakta kullanılmış ve o çağda insan yakmak “kutsal bir gelenek” olmuştur. Bu gelenek zaman tünelini aşarak 20. yüzyılın sonunda Türkiye’ye ulaşır ve 1993 yılının 2 Temmuz’unda, Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ni kutlamak için, valinin daveti üzerine Sivas’a gelip Madımak Oteli’nde konuk olan sanatçı, yazar, düşünürleri bulur. Ortaçağdan miras kalan bu ateşle sanatçı, şair, düşünür, yazar ve halk ozanları Madımak Oteli ile birlikte yakılır. Bu yangına engel olması gerekenler ise yangını herkes gibi televizyonlardan bir “futbol maçı” izlemişçesine izler. Ve 2 Temmuz 1993 günü tarihe, silinmeyen “bir kara leke” ve “insanlık suçu” olarak yazılır. YORUM: (1) “Tümüyle Alevi yurttaşlara ve oraya gelen sanat, kültür insanlarına yönelik bir saldırıydı. Saldırı bilahare gerçek amacına doğru yöneldi. Laik cumhuriyete, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve onun kurucu liderlerine yönelik bir saldırıya dönüştü. Orada atılan sloganlar da unutulmasın.” / Zamanaşımıyla davası düşürülen katliam döneminin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin (Cumhuriyet 16 Mart 2012) (2) “Bir kitleye karşı topyekun hiçbir ayrım yapılmaksızın toptan hedef gösterilerek yapılmış bir saldırı insanlık suçudur.” / Ertuğrul Günay, Kültür ve Turizm Bakanı (Cumhuriyet 14 Mart 2012) (3) “Nefret söylemini etkisizleştirmede siyasal önderlerin tavrı, duyarlığı büyük önem taşır. Kamuoyunu etkilemede, barışçı anlayışı toplumda yaygınlaştırmada, linç kültürünün önüne geçmede büyük sorumluluğun siyasi parti lider ve yönetim kadrolarının omuzlarında olduğu unutulmamalıdır.” / Bülent Tanık, Çankaya Belediye Başkanı (Cumhuriyet, 2 Temmuz 2011) HARBİ SEMİH POROY BULMACA OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc@yahoo.com SEDAT YAŞAYAN 2 3 4 5 6 7 8 9 UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1M İ S İ S T İ R A 2A N A Ç A D E T 3B ÖĞ S K E N E 4U N N A R A 5 T Ü T Ü A L A N 6 E D İ K ME 7 T E K İ N T İ P 8A Z İ Z T OG A YUKARIDAN AŞAĞIYA: 9 K A R M A N Y O L 1/ Bebeğin düşmemesi için beşiğe ya da salıncağa bağlanan enli bez kuşak. 2/ İyi, güzel... Uyma, boyun eğme. 3/ Şarkının sert bir biçimde vurgulandığı disko müzik üslubu... Kapalı bir yerin ısısını ayarlayan aygıt. 4/ Kent elektrik akımını sağlayan kuruluş... Bir soru sözü. 5/ Bir tür deniz taşımacılığı... Bir nota. 6/ Kaliteli bir kahve cinsi. 7/ Damızlık erkek koyun... Sığır sürüsü. 8/ Zekâ geriliğinin ileri şekli... Bir nota. 9/ Sürülmemiş, ot bürümüş tarla... Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın bir romanı. 1 SOLDAN SAĞA: 1/ Domuz yavrusu. 1 2/ Paylama... Bir Avrupa ülkesinin 2 başkenti. 3/ Gemi 3 çatmasında eğri par 4 ça. 4/ Şarkı, türkü... “Gemide teslim sa 5 tış” anlamında kul 6 lanılan ticari kısalt7 ma... Eski Mısır’da güneş tanrısı. 5/ Ki 8 mi balıkların iste 9 kurutularak yapılan pastırması. 6/ Arka, sırt... Tanrı. 7/ Dinsel tören... “ eylediğim servi hırâmanın içindir” (Fuzuli). 8/ Antalya’nın turistik bir ilçesi... Bir şeyin sıcaklığını arttıran fiziksel güç. 9/ Uzaklık anlatmakta kullanılan söz... Çamaşırın az kirli ve köpüklü son suyu. C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle