18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 MART 2012 PAZARTESİ 4 HABERLER Altındağ Belediye Başkanı Tiryaki, Bakan Kılıç’ın aldığı evi Cumhuriyet’e anlattı ‘4 yılda rant yaratır’ SOSYAL YARDIM HATTINI ARADILAR Eğitimin Aritmetiği... 4+4+4 Yeni eğitim düzenlemesinin aritmetiği bu. Aslına bakarsanız, Türkiye ortalaması 3.5 yıl olan eğitimin doğru aritmetiği şöyle olmalıydı: 1+1+1+ Buçuk Bu formülde ilk, ortaokullar birer yıl, lise bir yıl olmalıydı. Yükseköğrenime de yarım yıl yeterdi. Nasıl olsa yükseköğrenim görenler de işsiz olacağına göre, çocukları yıllar yılı okutmak gereksizdi. Okuyan kız çocuklarını eve kapatıp evlendirmek asıl olduğuna göre onları yıllar yılı okutmak da gereksiz olacak. Eve kapatılıp, evlendirilip, en az üç çocuk yapmakla uğraşan kız çocuklarının ev aletlerinin kullanım kılavuzlarını okumaları yeterli olacaktır. Nasıl olsa TV dizilerini anlamak için okuryazar olmak gerekmiyor. Böylece işler çok kolaylaşacağı için de Bakanlık, genel müdürlük kadroları epeyce azaltılabilir. Din iman eğitimi için ise nasıl olsa yıllar boyu sayıları artan kurslar çalışmaya devam edecek. Bitti gitti. Telaşa, kavgaya mahal yok. Boşuna kendinizi üzmeyin. ??? Yalnız, bir ufak mesele var. Böyle yetişen çocuklarınız içerde iyi hoş, yeterli de dışarı adım atar atmaz açık bir yetersizlikle baş başa kalacaklardır. Sadece biz bize kalsak idare edecek, ama dünya artık böyle dönmüyor. AKP’nin içinde de yurtdışında eğitim görmüş, dünyanın ne olduğunu bilen çok insan var. Eğitim sorununun ne olduğunu, neden önemli olduğunu, ne yapmak gerektiğini bilen çok insan var ülkede. Eğitim: insana anlamlı yaşamayı, dünyanın her yerinde çalışmayı, insanları ve kurumları yönetmeyi öğretmek için var. Eğitim, anlamlı yaşayan, yararlı çalışan, başarıyla yöneten insan yetiştirmek için geliştirilmektedir. Sizin kafanızdaki çerçeveye göre (asıl ideolojik eğitime göre) yetiştirdiğiniz çocuklar bu amaçlardan uzak kalacaktır. Sorun burada. ??? Harvard nasıl Harvard oldu? Sadece bu soruyu incelemek bile öğreticidir. Harvard, başlangıçtan bugüne sürekli gelişerek ‘dünya insanı’ yetiştirmeyi hedefleyen bir kurum oldu. Din kurumu olmadı. Dindar yetiştirme kurumu olmadı. Harvard’ın çekirdek eğitimi bütün Harvard öğrencilerini kapsayan bir temel eğitimdir. Bu eğitimde, kendini anlayan, kendini ifade eden, dünyayı anlayan, dünyanın tüm insanlarını (diliyle, diniyle, rengiyle, kültürüyle farklı bütün insanlarını) anlamayı hedefleyen, onlarla yaşamayı, onlarla çalışmayı yaşamın kendisi kabul eden bir temel vardır. Böyle bir hedef tek dinin öğretisi ekseniyle, tek bir milliyetin, tek bir etnik kökenin ekseniyle gerçekleşmez. Böyle bir eğitim amacıyla dünya insanı yetiştirilemez. Laik eğitim bu amaç için vardır. Laik eğitim amacı için bütün dünya, din eksenli eğitimden dünya bilimleri eksenli eğitime geçmek için yüzlerce yıl süren büyük mücadeleler vermişlerdir. Dünya üniversiteleri ortaçağda, 1100 yıllarında, 1300 yıllarında kurulduğu zaman ‘teoloji eksenli’ eğitim kurumlarıydı. Galileo Galilei Pisa Üniversitesi’nde matematik profesörüydü. Ama İncil ile çatışan gökbilim kuramı nedeniyle (Dünya’nın Güneş’in çevresinde döndüğü savını öne sürdüğü için) engizisyon tarafından yargılandı. Rönesans ve aydınlanma ile de dünya bilimleri eksenli üniversiteler çoğaldı, sonra da tümü laik eğitim kurumları oldu. Şimdi bunları yazıp çizmenin neden bir yararı olmuyor? Çünkü, eğitim de ülkemizde hukuk gibi, hatta ekonomi gibi, politika gibi bir öfkenin, bir öç almanın, bir hesaplaşmanın aracı olmaktadır. Böyle olduğu için de bilimin nesnel (objektif) hedefleri görünmez oluyor, hiçbir şeyin de yararı olmuyor. Ama bir ülkenin eğitimi geleceğidir. Bu gelecek de hepimizin geleceğidir. 2 kere 2 = 4 Bari bunu kabul etsek?.. 987 bin yardım çığlığı ? 2010’da 684 bin insan sosyal yardım talebinde bulunurken, geçen yıl bu rakam 987 bine yükseldi. Arayanlar sıralamasında ilk 3’te 90 binle Erzurum, 87 binle Diyarbakır, 72 binle Muş bulunuyor. SEVİL ARINAN ? Belediye Başkanı Tiryaki, Bakan Kılıç’ın düşük bedelle ve belediye bürokratı aracılığıyla ev almasını ‘gayet insani’ olarak değerlendirdi. UTKU ÇAKIRÖZER ANKARA Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın sosyal yardım hattını arayanların yüzde 44’ünü Doğu Anadolu, yüzde 28’ini Güneydoğu, yüzde 13’ünü Akdeniz Bölgesi’nde yaşayan yurttaşlar oluşturdu. Yurttaşların yüzde 88’i şartlı eğitim ve sağlık, yüzde 10’u aile yardımı kapsamında yakacak, gıda ve barınma giderlerinin karşılanmasını istedi. 144 Alo Sosyal Yardım Hattı, geçen yıl en fazla mart, aralık, eylül aylarında arandı. 2010’da 684 bin insan sosyal yardım talebinde bulunurken, geçen yıl bu rakam 987 bine yükseldi. Daha çok evsel giderlerin karşılanması istenirken, arayanlar sıralamasında ilk 3’te 90 binle Erzurum, 87 binle Diyarbakır, 72 binle Muş bulunuyor. En düşük yardım talebi ise Karabük, Çankırı, Burdur ve Bayburt’tan geldi. Buna göre Doğu Anadolu’dan 245 bin, Güneydoğu’dan 155 bin, Akdeniz’den 71 bin, Ege’den 30 bin, Marmara’dan 29 bin, İç Anadolu’dan 21 bin, Karadeniz’den 12 bin kişi sosyal yardım yapılmasını istedi. Arayanların yüzde 86’sı şartlı eğitim yani ilköğretimde eğitim gören öğrencilerin annelerine verilen aylık para ile sağlık yardımı istedi. Bunun yanı sıra yüzde 60’ı yardımın nakdi yapılması talebinde de bulundu. Ayrıca arayanların yüzde 21’i yakacak, yüzde 11’i gıda, yüzde 5’i barınma talebinde bulundu. Telefon hattını, sosyal yardımların yanında projelerinin desteklenmesini isteyenler de aradı. Ayrıca arayanların yüzde 23’ü kirası, yüzde 10’u yol parası, yüzde 2’si afet riski için yardım sağlanmasını istedi. Talepler arasında özürlüler için de yardım istendi. Telefonla sosyal yardım isteyenlerin ancak 483 bininin sorunları giderildi. ANKARA Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın Hamamönü’nde dönüşüm projesi başlamadan önce 2009’da aldığı ev ve arsa için 76 bin TL ödediğini açıkladı. Oysa Cumhuriyet’in ele geçirdiği belgelerde bu rakam 25 bin TL olarak görünüyordu. Tiryaki, Kılıç’ın aldığı evlerin şu anda değil ama, 34 yıl sonra rant yaratacağını da sözlerine ekledi. Kılıç’ın alımı Altındağ Belediyesi’nde proje ile doğrudan ilgili bir bürokrat aracılığıyla yaptığından haberi olmadığını açıklayan Tiryaki, buna rağmen Koruma Şefi Alpaslan Ekinci hakkında soruşturma açmaya gerek olmadığını savundu. Tiryaki, “Oradaki çok hisseli arazilerin toplanması için vekâlet vermişler. Gayet insani bir ilişki. Bunda ne var? Ahlaki ve vicdani bir sorun yok” dedi. Tiryaki, Cumhuriyet’e şu değerlendirmeleri yaptı: “Alparslan Ekinci belediyenin imar müdürlüğünün bu bölümünde çalışan bir arkadaş. Suat Kılıç’ın vekâletiyle satışı takip ettiğini yeminle bilmiyordum. Samimiyetime inanın. Benim hiç haberim yoktu. Bugün (dün) basından öğrendim”. Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, evlerin 135145 bin lira arasında satıldığını söyledi. Veysel Tiryaki, “Henüz temelde çamur içinde bir bölge ama 34 sene sonra rant yaratır” dedi. KIZILOT: DAHA AZ TAPU HARCI BEDELİ ÖDER Vergi uzmanı, Hürriyet gazetesi yazarı Şükrü Kızılot, gayrimenkul satışlarında satış bedelini düşük gösterilmesinin iki nedenin bulunduğunu kaydederek, şöyle konuştu: “Bu nedenlerden ilki şudur; satıcı eğer 5 yıl içinde gayrimenkulünü satarsa değer artış kazancı olarak gelir vergisine tabi tutulur. O nedenle alıcı der ki ‘Ben şu bedelden fazla gösteremiyorum.’ Bu noktada gayrimenkulün edinildiği tarih önemlidir. Gayrimenkulün edinme tarihinin 5 yıldan daha eski olması nedeniyle, ki söz konusu örnekten anlaşılan budur, burada satıcı yönünden bir sorun bulunmadığı anlaşılıyor. Çünkü ev eski bir ev. O zaman da değerin düşük gösterilmesinin ikinci nedeni devreye girer. O da şu: Alıcı ve satıcının ortak menfaatları birleşmektedir. O da hem alıcının hem de satıcının ödediği binde 16.5 oranındaki tapu harcı. Bu binde 16.5 oranındaki tapu harcı 25 bin TL’ye satılan bir gayrimenkulden o bedelle hesaplanır, 75 bin TL’ye satılan bir gayrimenkulden ise o oranda hesaplanır. Yani bugün Türkiye’de bu noktadan bakıldığında vergi kaçırma yok, ancak tapu harcı kaçağı vardır. Bir önemli nokta da şudur. Mal bildirimi... Eğer bir kişinin mal varlığındaki artış, gelirinin 5 katından fazla ise o zaman o kişi hakkında cezai işlem yapılabilir.” ‘Mahsuru yok’ Ekinci hakkında soruşturma açmayacağını belirten Veysel Tiryaki, “Çünkü bunun gerektiren bir şey yok. Vekâlet verdi denilen şey şu: Bunu adamlar satıyor. Satışı tamamla diye vermiştir. Yasal engel bir şey yok ki burada! Alpaslan’ın yaptığı işin ahlaken vicdanen bir mahsuru yok. Vekâlet alıp belediyedeki işi kayırsa anlayacağım” dedi. Bölgede en büyük sıkıntının her parselin çok sayıda ortağının olması olduğunu belirten Tiryaki, “Herkesin dedelerinin dedelerinden kalan yerler bunlar. Suat Kılıç’ın yeri de yanlış hatırlamıyorsam 170 metrekare. Bunların mirasçılarını bir araya getirmek zor. Muhtemelen satan şahısların mirasçılarından takip etsin diye vekâlet verildi. Hukuken mevzuat açısından suç teşkil edecek bir tarafı da yok. Gayet insani bir ilişki. Benim tapudaki işlerimi, trafik işlerimi de bazen takip etsin diye memurlara vekâlet verdiğim oluyor” dedi. Tiryaki, “Basında 30 bin liraya (Cumhuriyet tarafından açıklanan belgelere göre 25 bin lira) aldığı yazıyor taşınmazları. Benim bildiğim 76 bin lira ödedi o dönem. Şu anda olsa 135 bin liraya ancak alırdı. 135 145 bin lira arasında satılıyor evler. Ankara’da bir daire aldığınızda daireler tapuda, kendi piyasa fiyatı üzerinden mi işlem görüyor? Hayır. Belediyedeki emlak vergi si üzerinden işlem görüyor. Benim bölgemde vatandaş daireleri 150 bin liraya alıyor. Tapuda 70 bin liradan işlem görüyor. Niçin? Belediyedeki emlak değerleri bu da onun için. O yüzden Suat Bey’in gazetede okuduğumuz 30 bin liralık (Belgelere göre 25 bin lira) bedel tapu değeridir onların” diye konuştu. Henüz çamur içinde Veysel Tiryaki evle ilgili “Henüz temelde, çamur içinde bir bölge. Ama 34 sene sonra rant yaratır” dedi. Başbakan’ın evinde gerçekleştirilen görüşmelere Fidan, Bozdağ ve Ergin katıldı Evde terör zirvesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün resmi programında olmamasına rağmen önce MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la görüştü. Ardından Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i kabul etti. Erdoğan’ın Subayevleri’nde bulunan evine sabah saatlerinde ilk olarak MİT Müsteşarı Fidan geldi. Erdoğan’ın Suriye ve terörle mücadeleye ilişkin son istihbarat konularını ve yaklaşan Nevruz Bayramı öncesi istihbarat raporuna ilişkin Fidan ile görüştüğü bildirildi. Yaklaşık 1.5 saat süren görüşmenin ardından MİT Müsteşarı Fidan Başbakan’ın evinden ayrıldı. Erdoğan ile Fidan’ın görüşmesine Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ile Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in de katıldığı belirtildi. YARGITAY’DAN UYARI ‘Muhbiri dinlemeyin’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Soruşturma ve davalarda dosyayı önemli ölçede yönlendiren “muhbirler” konusunda Yargıtay’dan uyarı geldi. Yargıtay 10. Ceza Dairesi Üyesi Yüksel Kocamış, bir dosyada esasa ilişkin muhbirin beyanına kalınması halinde şüphenin sanık lehine değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. HSYK ile Türkiye Adalet Akademisi’nin Rixos Otel’de düzenlediği “Özel Yetkili Hâkim ve Cumhuriyet Savcıları İçin Meslek İçi Eğitim Programı”nda konuşan Yargıtay 10. Ceza Dairesi Üyesi Kocamış, muhbirler konusunda uyarıda bulundu. Özellikle uyuşturucu suçlarında polis ve askerin dayandığı kişinin muhbir olduğunu dile getiren Kocamış, muhbirin olayın ortaya çıkmasını sağladığını kaydetti. “Uyuşturucu suçlarıyla mücadele bizim amacımızsa bu yolla ilerleme kaydedemeyiz” diyen Kocamış, şunları söyledi: “Eğer dosyada esasa ilişkin muhbirin beyanına kalırsa bana göre şüpheyi sanık lehine değerlendirmek daha adil olur. Muhbiri getirdik dinledik. Bu uyuşturucu ticareti yaptı mı diye sorduk. O da yaptı dedi. Neye göre nasıl inanacağız? Yapmadı dedi. Neye göre inanacağız. Bu durum muhbir ile sanığı hasım yapmaktan, muhbirin kimliğini deşifre etmekten başka bir sonuç ortaya çıkarmaz. Bana göre dairemizdeki çoğunluk görüşü muhbirin dinlenmemesi yönündedir. Bazı dosyalarda özellikle muhbirin kimliği çok açık. Muhbiri deşifre edecek bilgiler dosyada yer almamalı.” KAR YAĞIŞI SINAV KAÇIRTTI Mağdurlar yeni bir hak istiyor MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Gelir İdaresi Başkanlığı’nın, 18 Şubat’ta Ankara’da gerçekleştirdiği “gelir uzmanı” sınavına yoğun kar yağışının yolları kapatması nedeniyle katılamayan maliye personeli, yeni sınav hakkı istedi. CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek sınavın yapıldığı 18 Şubat 2012 tarihinde, ağır kış koşulları yaşandığını, kar yağışı ve yoğun tipi nedeniyle yaklaşık 5060 civarında maliye personelinin, yollarda kaldığı için Ankara’daki “Gelir Uzmanlığı Özel Sınavı”na katılamadığına dikkat çekti. CHP Milletvekili Turgut Dibek, konuyu önergeyle TBMM’ye taşıdı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle